ayırmak - Turkish English Dictionary

ayırmak

Meanings of "ayırmak" in English Turkish Dictionary : 244 result(s)

Turkish English
Common Usage
ayırmak separate v.
One issue that separates us is the civil war in Chechnya.
Bizi ayıran bir konu da Çeçenistan'daki iç savaş.

More Sentences
ayırmak reserve v.
There is no need, therefore, to reserve collective systems only for exceptional circumstances.
Dolayısıyla kolektif sistemleri sadece istisnai durumlar için ayırmaya gerek yoktur.

More Sentences
General
ayırmak discriminate v.
Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Tonlamadaki ince farklılıklar orijinali kopyadan ayırır.

More Sentences
ayırmak single out v.
Singling out free and democratic states gives a one-sided impression.
Özgür ve demokratik devletleri ayırmak tek taraflı bir izlenim yaratır.

More Sentences
ayırmak wall v.
It will do that once our own heads become the places where we wall the cultures off from one another.
Bunu, kendi kafalarımız kültürleri birbirinden ayırdığımız yerler haline geldiğinde yapacaktır.

More Sentences
ayırmak allocate to v.
What proportion of overall wealth do we want to allocate to pensioners?
Toplam servetin ne kadarını emeklilere ayırmak istiyoruz?

More Sentences
ayırmak appropriate v.
I hear talk of very large sums of money that the European Union is about to appropriate in further aid.
Avrupa Birliği'nin daha fazla yardım için çok büyük miktarlarda para ayıracağından bahsedildiğini duyuyorum.

More Sentences
ayırmak pick v.
The IGC must not unravel the Convention, must not pick it apart.
Hükûmetlerarası Konferans, Sözleşmeyi çözmemeli, parçalara ayırmamalıdır.

More Sentences
ayırmak save v.
I told Tom to save a piece of cake for me.
Tom'a benim için bir parça kek ayırmasını söyledim.

More Sentences
ayırmak devote v.
For example, Austria devotes 15% of its GDP to pensions, making it the record holder, as the EU average is 11%.
Örneğin Avusturya, GSYİH'sinin %15'ini emekli maaşlarına ayırarak AB ortalaması %11 olan rekorun sahibi olmuştur.

More Sentences
ayırmak differentiate v.
What is it that differentiates a Taliban-style regime from a democracy?
Taliban tarzı bir rejimi demokrasiden ayıran şey nedir?

More Sentences
ayırmak part v.
I will love you for better for worse till death us do part.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.

More Sentences
ayırmak allow v.
You should allow an hour to go to the airport.
Havaalanına gitmek için bir saat ayırmalısınız.

More Sentences
ayırmak book v.
Please book a room for her.
Lütfen onun için bir oda ayır.

More Sentences
ayırmak sort v.
Sort your clothes according to color before washing.
Yıkamadan önce giysilerinizi renklerine göre ayırın.

More Sentences
ayırmak disassociate v.
Some NGOs, including Amnesty International, had to disassociate themselves from it.
Uluslararası Af Örgütü de dahil olmak üzere bazı STK'lar kendilerini bu projeden ayırmak zorunda kalmıştır.

More Sentences
ayırmak spread v.
Spread your fingers.
Parmaklarınızı ayırın.

More Sentences
ayırmak pick out v.
I've already picked out the CD I'm going to buy next.
Daha sonra alacağım CD'yi daha şimdiden ayırdım.

More Sentences
ayırmak allot v.
Allot the money for R&D.
Ar-Ge için para ayırın.

More Sentences
ayırmak set v.
You had better set some money apart for your wedding.
Düğününüz için biraz para ayırsanız iyi olur.

More Sentences
ayırmak dissociate v.
But it does not make any sense to talk about sustainable development, if we dissociate the two words.
Ancak iki kelimeyi birbirinden ayırırsak sürdürülebilir kalkınmadan bahsetmenin bir anlamı kalmaz.

More Sentences
ayırmak divorce v.
Can't you divorce fantasy from reality?
Hayali gerçekten ayıramıyor musun?

More Sentences
ayırmak separate v.
Yes, we need to separate the production of animal and plant-based feeds.
Evet, hayvansal ve bitkisel bazlı yemlerin üretimini ayırmamız gerekiyor.

More Sentences
ayırmak earmark v.
The structural fund for fisheries has earmarked EUR 637 million for this purpose for the period from 2000 to 2006.
Balıkçılık için yapısal fon, 2000-2006 dönemi için bu amaca yönelik olarak 637 milyon Avro ayırmıştır.

More Sentences
ayırmak detach v.
I didn't detach them.
Ben onları ayırmadım.

More Sentences
ayırmak set aside v.
I am also in favour of the EU setting aside funds for this.
Ben de AB'nin bunun için fon ayırmasından yanayım.

More Sentences
ayırmak split v.
The workbook is split into five categories.
Çalışma kitabı beş kategoriye ayrıldı.

More Sentences
ayırmak allocate v.
We have already allocated this time to other issues, including the one on which we have just voted.
Bu süreyi, az önce oyladığımız konu da dahil olmak üzere diğer konulara ayırdık.

More Sentences
ayırmak reserve v.
It makes little sense to put funds in reserve for the purposes of a law, and then end up spending it on buildings.
Bir yasanın amaçları doğrultusunda fon ayırmak ve daha sonra bunu binalara harcamak pek mantıklı değildir.

More Sentences
ayırmak disconnect v.
Dan disconnected Linda from her respirator.
Dan, Linda'yı solunum cihazından ayırdı.

More Sentences
ayırmak release v.
We will try to release more money for ECHO this year from the emergency reserve.
Bu yılki acil durum rezervinden Avrupa Topluluğu İnsani Yardım Bürosu için daha fazla para ayırmaya çalışacağız.

More Sentences
ayırmak dedicate v.
We will dedicate approximately one hour and fifteen minutes to Question Time.
Yaklaşık bir saat on beş dakikayı Soru Zamanına ayıracağız.

More Sentences
ayırmak divide v.
This is what divides us, not the body of the person who chooses but the life of those who have no choice.
Bizi ayıran da budur; seçen kişinin bedeni değil, seçme şansı olmayanların hayatı.

More Sentences
ayırmak distinguish between v.
The idea is to distinguish between how an enterprise relates to internal stakeholders, shareholders and employees.
Buradaki fikir, bir işletmenin iç paydaşları, hissedarları ve çalışanları ile olan ilişkilerini birbirinden ayırmaktır.

More Sentences
ayırmak cut v.
Cut the salmon into small pieces.
Somon balığını küçük parçalara ayır.

More Sentences
ayırmak engage v.
I have no time to engage in gossip.
Dedikoduya ayıracak vaktim yok.

More Sentences
ayırmak distinguish v.
Moreover, it clearly distinguishes the three remaining uses from the use of oestradiol for growth promotion.
Dahası, kalan üç kullanımı, büyümeyi teşvik etmek için östradiol kullanımından açıkça ayırmaktadır.

More Sentences
ayırmak decouple v.
The programme's overarching aim is to decouple, for example, environmental pressures from economic growth.
Programın genel amacı, örneğin çevresel baskıları ekonomik büyümeden ayırmaktır.

More Sentences
Trade/Economic
ayırmak reserve v.
It should also be possible to reserve frequencies for services useful to society on special terms.
Ayrıca, toplum için yararlı hizmetler için özel şartlarda frekans ayırmak da mümkün olmalıdır.

More Sentences
Politics
ayırmak allocate v.
If it were to allocate 20 minutes more speaking time than before, this would work out exactly.
Parlamento eskisinden 20 dakika daha fazla konuşma süresi ayırırsa bu iş tam olarak hallolur.

More Sentences
Technical
ayırmak detach v.
I didn't detach them.
Onları ayırmadım.

More Sentences
Computer
ayırmak reserve v.
Tom reserved a seat.
Tom bir koltuk ayırdı.

More Sentences
General
ayırmak bran [obsolete] n.
ayırmak discern v.
ayırmak single v.
ayırmak cut out v.
ayırmak demarcate v.
ayırmak winnow v.
ayırmak disembody v.
ayırmak deracinate v.
ayırmak denominate v.
ayırmak tear off v.
ayırmak strike v.
ayırmak seclude v.
ayırmak contradistinguish v.
ayırmak comb out v.
ayırmak dissever v.
ayırmak sort something out v.
ayırmak unmortise v.
ayırmak lay away v.
ayırmak cut off v.
ayırmak clove v.
ayırmak disband v.
ayırmak disjoin v.
ayırmak comb v.
ayırmak portion v.
ayırmak partition v.
ayırmak detache v.
ayırmak dispart v.
ayırmak except v.
ayırmak keep apart v.
ayırmak divert v.
ayırmak branch v.
ayırmak assort v.
ayırmak unpick v.
ayırmak sunder v.
ayırmak insulate v.
ayırmak lay v.
ayırmak sort out v.
ayırmak split into v.
ayırmak sever v.
ayırmak unsolder v.
ayırmak uncouple v.
ayırmak diverge v.
ayırmak cull v.
ayırmak set apart v.
ayırmak separate into v.
ayırmak sleave v.
ayırmak disperse v.
ayırmak disrupt v.
ayırmak snatch from v.
ayırmak snatch away from v.
ayırmak divorce from v.
ayırmak disjoint v.
ayırmak individualize v.
ayırmak specialize v.
ayırmak excide v.
ayırmak disunite v.
ayırmak enisle v.
ayırmak dissect v.
ayırmak take apart v.
ayırmak destine v.
ayırmak reduce v.
ayırmak disannex v.
ayırmak classify v.
ayırmak cloister v.
ayırmak discard v.
ayırmak mark out v.
ayırmak shut off v.
ayırmak unyoke v.
ayırmak cast loose v.
ayırmak break up v.
ayırmak choose v.
ayırmak cut into v.
ayırmak spread out v.
ayırmak cleave v.
ayırmak educe v.
ayırmak unstick v.
ayırmak class v.
ayırmak break down into v.
ayırmak particularize v.
ayırmak tear away v.
ayırmak resolve v.
ayırmak designate for v.
ayırmak assign v.
ayırmak disarticulate v.
ayırmak intend for v.
ayırmak hive off v.
ayırmak break into v.
ayırmak grade v.
ayırmak partition off v.
ayırmak select v.
ayırmak define v.
ayırmak put away v.
ayırmak segregant v.
ayırmak severalise v.
ayırmak isolate v.
ayırmak sequester v.
ayırmak segregate v.
ayırmak appropriate for v.
ayırmak abstract v.
ayırmak untack v.
ayırmak disintegrate v.
ayırmak disengage v.
ayırmak ascribe v.
ayırmak extricate v.
ayırmak set apart from v.
ayırmak severalize v.
ayırmak particularise v.
ayırmak individualise v.
ayırmak specialise v.
ayırmak apply v.
ayırmak abscise v.
ayırmak twin [scottish] v.
ayırmak uncoalesce v.
ayırmak elong v.
ayırmak unhinge v.
ayırmak unjoin v.
ayırmak unmingle v.
ayırmak unmix v.
ayırmak untether v.
ayırmak exection v.
ayırmak bolt v.
ayırmak hold v.
ayırmak spare v.
ayırmak rid v.
ayırmak deintegrate v.
ayırmak depart [obsolete] v.
ayırmak offcut v.
ayırmak impute v.
ayırmak devow [obsolete] v.
ayırmak dibs v.
ayırmak disentwine v.
ayırmak disgregate v.
ayırmak dislink v.
ayırmak dismember [obsolete] v.
ayırmak dissolve v.
ayırmak dissunder v.
ayırmak distract [obsolete] v.
ayırmak difference v.
ayırmak digest [obsolete] v.
ayırmak pink v.
ayırmak cull v.
ayırmak inisle [obsolete] v.
ayırmak injoint [obsolete] v.
ayırmak discern [obsolete] v.
ayırmak discind [obsolete] v.
ayırmak discriminate v.
ayırmak secern v.
ayırmak sejein v.
ayırmak sepose [obsolete] v.
ayırmak shut off v.
ayırmak sieve v.
ayırmak slice v.
ayırmak spalt [dialect] v.
Phrasals
ayırmak fly off v.
ayırmak draw out v.
ayırmak step off v.
ayırmak take away v.
ayırmak set off v.
ayırmak pluck away v.
ayırmak fling away v.
ayırmak yank apart v.
ayırmak cut off v.
ayırmak section off v.
ayırmak strike off v.
ayırmak pinch off v.
ayırmak pick upon v.
Idioms
ayırmak drive a wedge between v.
ayırmak break free v.
Trade/Economic
ayırmak assign v.
ayırmak assort v.
Law
ayırmak abjugate v.
ayırmak assign v.
Politics
ayırmak assign v.
Technical
ayırmak marginalize v.
ayırmak destack v.
ayırmak break v.
ayırmak release v.
ayırmak split-up v.
ayırmak disciminate v.
ayırmak marginalise v.
ayırmak segregate v.
ayırmak disassemble v.
Aeronautic
ayırmak disconnect v.
ayırmak pull away v.
ayırmak unplug v.
ayırmak allcate v.
ayırmak deactivate v.
Chemistry
ayırmak abstract v.
ayırmak isolate v.
Botanic
ayırmak abscise v.
Literature
ayırmak abscind v.
Archaic
ayırmak reave v.
ayırmak eliminate v.
ayırmak unlime v.
ayırmak unmechanise v.
ayırmak unmechanize v.
ayırmak dispose v.
ayırmak dissolve v.
ayırmak divel v.
ayırmak sequestrate v.
ayırmak slent v.
ayırmak slent v.

Meanings of "ayırmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
ikiye ayırmak divide v.
It was then the United Nations which divided the area into a Jewish state and an Arab state.
O dönemde bölgeyi bir Yahudi devleti ve bir Arap devleti olarak ikiye ayıran Birleşmiş Milletler'di.

More Sentences
ayırmak (birisi için) spare v.
Let's go for a walk; I have some time to spare.
Hadi yürüyüşe çıkalım, biraz ayıracak vaktim var.

More Sentences
parçalara ayırmak dissect v.
After all, he was a scientist, but mostly he liked dissecting innocent animals.
Ne de olsa o bir bilim adamıydı ama çoğunlukla masum hayvanları parçalara ayırmayı seviyordu.

More Sentences
hurdaya ayırmak scrap v.
We should scrap the whole thing.
Her şeyi hurdaya ayırmamız gerekir.

More Sentences
kavgayı ayırmak break up v.
The police broke up the fight.
Polis kavgayı ayırdı.

More Sentences
parçalara ayırmak take down v.
She took down the speech in shorthand.
Konuşmasını özet şeklinde parçalara ayırdı.

More Sentences
parçalara ayırmak take apart v.
He took apart a watch.
Bir saati parçalara ayırdı.

More Sentences
bölümlere ayırmak section v.
The teacher sectioned the class for the group projects.
Öğretmen grup projeleri için sınıfı bölümlere ayırdı.

More Sentences
kesip parçalara ayırmak dissect v.
We dissected a frog to examine its internal organs.
Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.

More Sentences
fon ayırmak allocate fund v.
We have allocated funds to address one of the European Union's major problems, namely under-employment.
Avrupa Birliği'nin en önemli sorunlarından biri olan eksik istihdamın giderilmesi için fon ayırdık.

More Sentences
zaman ayırmak spare time v.
What should I do in order to spare time?
Zaman ayırmak için ne yapmalıyım?

More Sentences
parçalarına ayırmak dismember v.
Sami dismembered the body.
Sami cesedi parçalara ayırdı.

More Sentences
yolları ayırmak separate v.
And if that is not possible, we will go our separate ways!
Ve eğer bu mümkün değilse, yollarımızı ayıracağız!

More Sentences
(bir şey için) bir dakika ayırmak take a moment (for something/to do something) v.
That may be our problem rather than yours, but could we just take a moment to clarify?
Bu sizin değil de bizim sorunumuz olabilir ama bir dakikanızı ayırıp açıklığa kavuşturabilir miyiz?

More Sentences
yolları ayırmak part ways v.
The escaped convicts agreed to part ways.
Kaçan mahkûmlar yollarını ayırmayı kabul etti.

More Sentences
emekliye ayırmak pension (off) v.
We note that you want to pension the Council off, which is fairly normal in view of your political career.
Konseyi emekliye ayırmak istediğinizi not ediyoruz ki bu siyasi kariyeriniz açısından oldukça normaldir.

More Sentences
Common Usage
parçalara ayırmak disintegrate v.
General
bir evi yol ve diğer binalardan ayırmak için önüne çekilen çim ekilmiş şerit alan nature strip n.
alakalı bilgileri ayırmak için kullanılan noktalama işareti separatrix n.
büyüklüğüne göre ayırmak size v.
hisselere ayırmak divide up v.
bölgelere ayırmak zone v.
sayfalara ayırmak deleave v.
liflerine göre ayırmak staple v.
küçük parçalara ayırmak splinter v.
küçük parçalara ayırmak separate into fractions v.
aşındırarak partiküllerine ayırmak grate v.
liflerine ayırmak tease apart v.
bir şeyi parçalara ayırmak pull something to pieces v.
kantonlara ayırmak canton v.
kavga (edenleri) ayırmak break up the fight v.
parçalara ayırmak tear into pieces v.
ıskartaya ayırmak discard v.
birini emekliye ayırmak put someone on the shelf v.
birleşme suretiyle bir araya gelmiş olan şirketler grubunu ayrı şirketlere ayırmak delist v.
dilimlere ayırmak slice into v.
bir yeri belirli bir faaliyet için ayırmak zone v.
kavga edenleri ayırmak break up the fight v.
yer ayırmak book v.
kısımlara ayırmak fractionize v.
alt bölümlere ayırmak subdivide v.
aşındırarak parçalarına ayırmak grate v.
bir şeyin tellerini lif lif ayırmak tease something apart v.
seçip ayırmak single out v.
atomlarına ayırmak disintegrate v.
zaman ayırmak take time off v.
ayırmak (birine) withhold for v.
emekliye ayırmak superannuate v.
dilimlere ayırmak cut into slices v.
tabakalara ayırmak delaminate v.
küçük parçalara ayırmak cut into small pieces v.
yırtarak ayırmak tear apart v.
iki kişiyi zorla ayırmak pull two people apart v.
parçalara ayırmak fractionate v.
bölümlere ayırmak cut into sections v.
ıskartaya ayırmak scrap v.
parçalara ayırmak break into pieces v.
parçalara ayırmak clip v.
ıskartaya ayırmak weed out v.
ikiye ayırmak bisect v.
birbirinden ayırmak tell apart v.
bölümlere ayırmak departmentalize v.
yırtarak ayırmak tear it apart v.
kategorilere ayırmak class v.
ölçüp ayırmak measure out v.
ayırmak (bir şeyden) sever from v.
hurdaya ayırmak junk v.
kavga ayırmak break up the fight v.
parçalara ayırmak segment v.
dörde ayırmak quarter v.
tarakla ayırmak part v.
küplere ayırmak cube v.
parçalarına ayırmak break into fragments v.
bölümlere ayırmak departmentalise v.
hecelere ayırmak syllabify v.
birine veya birşeye zaman ayırmak have time for v.
pul pul ayırmak flake v.
bir şeyi bir tarafa ayırmak set something apart v.
için ayırmak designate for v.
şubelere ayırmak departmentalise v.
belirli bir maksat için ayırmak earmark v.
emekliye ayırmak pension off v.
iki kola ayırmak bifurcate v.
dikkatle ayırmak anatomize v.
birini emekliye ayırmak pension someone off v.
karelere ayırmak square v.
parçalara ayırmak dismantle v.
ayırmak (gruplara vb) split into v.
ayırmak (bağlantı) make disjoint v.
dört kısma ayırmak divide into quarters v.
kategorilere ayırmak classify v.
derecelere ayırmak grade v.
iyiyi kötüyü ayırmak sift v.
kategorilere ayırmak assign to categories v.
süzerek ayırmak strain out v.
uzuvları bedenden ayırmak dismember v.
parçalarına ayırmak break into parts v.
oturduğu yerden ayırmak uproot v.
ayırmak (bağlantısını) make disconnected v.
parçalarına ayırmak break into splinters v.
bölümlere ayırmak compartmentalize v.
zaman ayırmak get round to v.
birini emekliye ayırmak put someone out to pasture v.
katmanlara ayırmak layer v.
doğru yoldan ayırmak pervert v.
parçalara ayırmak take to pieces v.
ıskartaya ayırmak junk v.
ek yerlerinden ayırmak disjoint v.
parçalara ayırmak cut to pieces v.
kısımlara ayırmak fractionate v.
tirizlerle ayırmak mullion v.
zaman ayırmak get around to v.
katmanlara ayırmak foliate v.
tire ile ayırmak hyphenate v.
bölmelere ayırmak compartmentalize v.
eklem yerinden ayırmak disjoint v.
türlerine göre ayırmak assort v.
emekliye ayırmak retire v.
parçalarına ayırmak break into pieces v.
oynak yerlerinden ayırmak (eti) joint v.
önceden ayırmak preempt v.
kemiklerini ayırmak bone v.
perde ile ayırmak screen v.
süzerek ayırmak filter v.
emekliye ayırmak shelve v.
koçanından ayırmak (kurumuş mısır tanelerini) shell v.
içinden en iyileri seçip ayırmak cull v.
organlarını ayırmak dismember v.
parçalara ayırmak divellicate v.
kısımlara ayırmak section v.
parçalara ayırmak demount v.
gruplara ayırmak group v.
kollara ayırmak ramify v.
ödenek ayırmak appropriate funds v.
bir şeyi çekerek parçalara ayırmak pull something apart v.
birbirinden ayırmak disconnect v.
ayırmak (başka birinden/başka bir yerden) take away from v.
hisselere ayırmak parcel out v.
parçalara ayırmak partition off v.
bölgelere ayırmak district v.
oturduğu çevresinden ayırmak uproot v.
yıkayıp ayırmak elutriate v.
parçalara ayırmak cut into pieces v.
havaya savurmak (samandan ayırmak için tahıl tanelerini) winnow v.
bölümlere ayırmak ramify v.
seçip ayırmak mark out v.
ruhu bedenden ayırmak disembody v.
perdeyle ayırmak screen off v.
ekini rüzgara savurarak ayırmak winnow v.
ayırmak (ırk ayrımı vb) discriminate v.
küçük parçalara ayırmak cut up v.
ödenek ayırmak appropriate funds for v.
hisselere ayırmak allot v.
kısımlara ayırmak part v.
bölümlerine ayırmak fractionate v.
süzerek ayırmak strain off v.
tel tel ayırmak ravel v.
parçalara ayırmak partition v.
çerçöpünü ayırmak trash v.
amortisman ayırmak amortize v.
hisselere ayırmak parcel v.
bölgelere ayırmak territorialize v.
parçalarına ayırmak take down v.
çekip ayırmak pull apart v.
körfezlere ayırmak embay v.
seçip ayırmak sort v.
şubelere ayırmak departmentalize v.
bir grubu ayırmak (başka bir gruptan) sift out (from) v.
çevresinden ayırmak deracinate v.
bir kenara para ayırmak allocate money v.
para ayırmak put some money on the side v.
para ayırmak allocate money v.
bir kenara para ayırmak put some money on the side v.
yer ayırmak allocate v.
yollarını ayırmak split with (someone) v.
yer ayırmak lay place v.
yer ayırmak set place v.
çitle ayırmak fence off v.
(samandan ayırmak için) (tahıl tanelerini) havaya savurmak winnow v.
rüzgara savurarak ayırmak (ekin ve saman) winnow v.
birimlere ayırmak unitize v.
istiften ayırmak unstack v.
birimlere ayırmak unitise v.
kendine ayırmak appropriate v.
incelemek üzere kesip ayırmak dissect v.
gruplara ayırmak distribute v.
kategoriye ayırmak categorise v.
kategoriye ayırmak categorize v.
kategorilere ayırmak split into categories v.
kaynak ayırmak allocate resource v.
vakit ayırmak spare time v.
vakit ayırmak allocate time v.
zaman ayırmak allocate time v.
yığından ayırmak unpile v.
tekrar ayırmak reappropriate v.
vakit ayırmak allocate (some) time v.
zaman ayırmak spare some time to v.
vakit ayırmak spare some time to v.
zaman ayırmak allocate (some) time v.
yoğun programından belirli bir süre ayırmak take time out of one's busy schedule v.
iki zıt gruba ayırmak dichotomise v.
iki zıt gruba ayırmak dichotomize v.
bölmelere ayırmak compartmentalise v.
bölümlere ayırmak compartmentalise v.
parçalara ayırmak degrade v.
bütçeden fon ayırmak allocate fund (from the budget) v.
parçalarına ayırmak disjoint v.
bütçeden para ayırmak allocate fund (from the budget) v.
gövdeden ayırmak disembody v.
bütçeden ödenek ayırmak allocate fund (from the budget) v.
bütçeden para ayırmak allocate money (from the budget) v.
bütçeden para ayırmak allocate money from the budget for v.
bütçeden para ayırmak allot money from the budget for v.
parçalarına ayırmak dismantle v.
bir kenara ayırmak earmark v.
hisseye ayırmak parcel out v.
hisseye ayırmak divide up v.
hisseye ayırmak allot v.
-den ayırmak disconnect from v.
-den ayırmak shut off from v.
bir kenara ayırmak set-aside v.
(sonra kullanmak üzere) ayırmak set-aside v.
-i -den ayırmak seclude from v.
iyisini seçip ayırmak cull v.
ayırmak (bir şeyleri başka şeylerden) sort v.
seçip ayırmak pick v.
hisselere ayırmak portion v.
parçalarına ayırmak takedown v.
parçalarına ayırmak take apart v.
müşterek davayı ayırmak sever v.
kesip ayırmak cut off v.
kesip ayırmak detach v.
vakit ayırmak devote some time v.
kendine zaman ayırmak allocate time for oneself v.
kendine zaman ayırmak keep time for oneself v.
kendine zaman ayırmak make time for oneself v.
kendine zaman ayırmak spare the time for oneself v.
geçici olarak görevden ayırmak suspend v.
bir kaplama filmi veya tabakayı sıyırarak veya kavlatarak yapışık olduğu yüzeyden ayırmak peel away v.
-den ayırmak distinguish from v.
yollarını ayırmak separate v.
yolları ayırmak part company (with somebody) v.
yollarını ayırmak part company (with somebody) v.
pay ayırmak reserve a share v.
pay ayırmak allocate a share v.
dallarını ayırmak debranch v.
dallarını ayırmak disbranch v.
alt sınıflara ayırmak subclassify v.
birini başka birinden ayırmak separate someone from someone else v.
birini başka birinden ayırmak segregate someone from someone else v.
vardiyalara ayırmak put on shifts v.
birisi için bir şey ayırmak earmark something for someone v.
keserek/doğrayarak ayırmak hack something out v.
keserek/doğrayarak ayırmak hack something out of something v.
doğrayarak parçalara ayırmak hack something apart v.
stand/satış pavyonu ayırmak/edinmek get a booth v.
zaman ayırmak make time for v.
saçlarını ortadan ayırmak part hair in the middle v.
saçlarını ortadan ikiye ayırmak part hair in the middle v.
saçını ayırmak part someone's hair v.
yatak ayırmak separate/split beds v.
çocuğu annesinden almak/ayırmak remove the child from his/her mother v.
birine otobüste yer ayırmak save a seat on the bus v.
kabuğu muzdan ayırmak/soymak tear the peel from the banana v.
zaman ayırmak allow time v.
kılçığını ayırmak bone v.
eklem yerlerinden ayırmak disarticulate v.
kollara ayırmak departmentalize v.
etten kemiği ayırmak french v.
(bir şey için) bir dakikasını ayırmak take a moment (for something/to do something) v.
birbirinden ayırmak uncouple v.
dikkatle ayırmak anatomise v.
önceden ayırmak pre-empt v.
bölgelere ayırmak territorialise v.
amortisman ayırmak amortise v.
kollara ayırmak departmentalise v.
kısımlara ayırmak fractionise v.
üç bölüme ayırmak/bölmek trichotomize v.
üç gruba ayırmak trichotomize v.
ziyarete bolca zaman ayırmak set aside ample time for the visit v.
kavga eden köpekleri ayırmak break up a dog fight v.
geniş yer ayırmak give wide publicity to v.
geniş yer ayırmak give wide coverage to v.
mekanik ventilasyon desteğinden ayırmak wean from mechanical ventilation v.
küçük parçalara ayırmak/ayrılmak break up into small pieces v.
kütüklere ayırmak buck v.
kavgayı ayırmak break up the fight v.
(toplumu vb) parçalarına ayırmak demassify v.
ayırmak (özellikle şirketlerin ayrılması) demerge v.
kendine vakit ayırmak set aside time for yourself v.
kendine vakit ayırmak set aside time for oneself v.
kendine zaman ayırmak set aside time for yourself v.
kendine zaman ayırmak set aside time for oneself v.
kategorilere ayırmak compartmentalize v.
zaman ve emek ayırmak spare time and effort v.
parçalara ayırmak busticate v.
yağını ayırmak defat v.
dönemlere ayırmak divide into periods v.
zaman ayırmak make the time v.
ıskartaya ayırmak aberuncate v.
kesip ayırmak abscise v.
çöpleri türlerine göre ayırmak sort out rubbish v.
kendine zaman ayırmak have time for yourself v.
parçalara ayırmak componentize v.
parçalara ayırmak componentise v.
çitle ayırmak rail off v.
parmaklıkla ayırmak rail off v.
gruplara ayırmak aggroup v.
yeniden ayırmak reassort v.
yeniden türlerine göre ayırmak reassort v.
yüzlükler halinde ayırmak centuriate [obsolete] v.
yönetim ve denetimi kolaylaştırmak için bölümlere ayırmak regiment v.
sınıflara ayırmak range v.
birşeylere zaman ayırmak schedule something v.
kısımlara ayırmak chapter v.
bölümlere ayırmak chapter v.
belirli bir amaç için ayırmak ticket v.
bir yana ayırmak lay in lavender v.
parçalara ayırmak to-break v.
parçalara ayırmak to-brest v.
parçalara ayırmak tohew [obsolete] v.
kesinti olarak ayırmak allow v.
ödenek olarak ayırmak allowance v.
gövdeden ayırmak unbody v.
ruhu bedenden ayırmak unbody v.
parçalara ayırmak unbuild v.
(sıkıştırılmış veya kabuklaşmış maddeyi) ayırmak uncake v.
etinden ayırmak uncarnate v.
parçalarına ayırmak elide v.
eriterek ayırmak eliquate v.
sıvılaştırarak ayırmak eliquate v.
parçalarına ayırmak uncreate v.
yoldaşlarından ayırmak unfellow v.
etini ayırmak unflesh v.
parçalarına ayırmak unfurnish v.
(yapıştırıcısını çıkararak) ayırmak unglue v.
(tutkallanmış bir şeyi) ayırmak unglue v.
(zamklanmış bir şeyi) ayırmak unglue v.
eti keserek eklem yerlerinden ayırmak joint v.
(çimento ile yapıştırılmış bir şeyi) ayırmak unlute v.
(killi çamur ile yapıştırılmış bir şeyi) ayırmak unlute v.
(balçıkla yapıştırılmış bir şeyi) ayırmak unlute v.
(macun ile yapıştırılmış bir şeyi) ayırmak unlute v.
killi çamurdan ayırmak unlute v.
parçalara ayırmak unmantle v.
parçalara ayırmak pull v.
oturduğu çevresinden ayırmak unroot v.
eşit parçalara ayırmak equipartition v.
kız kardeşleri ayırmak unsister v.
(bir şeyi başka bir şeyden) ayırmak untack v.
ikiye ayırmak untwain v.
tabakalara ayırmak layer v.
katmanlara ayırmak layer v.
parçalara ayırmak uptear v.
suda bekleterek ince tozları ayırmak levigate v.
kesip ayırmak exect v.
(bir şeyi) ayırmak extreat v.
parçalara ayırmak laniate v.
çizgi veya sınırla ayırmak mark v.
keten tarağı ile liflerine ayırmak hackle v.
iyiyi kötüden ayırmak winnow v.
(metin, veri) işaretleyerek ayırmak block v.
dalga yapmak için saçı tutamlara ayırmak block v.
iyiyle kötüyü ayırmak bolt v.
(tırmıkla olduğu gibi) ayırmak harrow v.
demetten ayırmak break out v.
(kaba malzemeyi) parçalarına ayırmak hog v.
yanlış ayırmak mispart v.
yeniden ayırmak repartition v.
yeniden alt bölümlere ayırmak repartition v.
organlarını ayırmak limb v.
parçalarına ayırmak limb v.
bölme perdeleriyle ayırmak bulkhead (off) v.
devlet kurumunu dairelere ayırmak bureaucratize v.
devlet kurumunu dairelere ayırmak bureaucratise v.
küçük parçalara ayırmak için ezmek mush v.
kurdele benzeri şeritlere ayırmak ribbon v.
şeritlere ayırmak ribbon v.
parçalara ayırmak gnide [obsolete] v.
vakit ayırmak take time v.
zaman ayırmak take time v.
(balık) parçalara ayırmak chine v.
(özellikle parçalarını tekrar kullanmak için) parçalara ayırmak deconstruct v.
kesip ayırmak decouple v.
yapıştırıcıdan ayırmak deglutinate v.
parçalara ayırmak deintegrate v.
katmanlarından ayırmak delayer v.
net biçimde ayırmak demark v.
belirli anlamlara veya özelliklere göre ayırmak despecificate v.
kendir tarağıyla (kendir liflerini) ayırmak hitchel v.
kesip ayırmak offcut v.
yağlı kısım oluşturarak ayırmak oil v.
dudaklarını ayırmak open v.
abartılı derecede kategorilere ayırmak overclassify v.
ayırmak için çizgi çekmek rule off v.
iri parçalara ayırmak chunk v.
ileride kullanmak üzere ayırmak commit v.
muhafaza etmek üzere ayırmak commit v.
(bölümlere) ayırmak compartment v.
parçalara ayırmak disgregate v.
(çifti) ayırmak dispair v.
kısımlara ayırmak dispart [obsolete] v.
küçük partiküllere ayırmak disseminate v.
parçalara ayırmak disshiver v.
parçalarına ayırmak dissolve v.
doğru yoldan ayırmak infect v.
iki heceye ayırmak dissyllabify v.
iki heceye ayırmak dissyllabise v.
iki heceye ayırmak dissyllabize v.
sınır çekerek ayırmak disterminate [obsolete] v.
türlere ayırmak distinguish v.
kategorilere ayırmak distinguish v.
diğerlerinden ayırmak distinguish v.
sınır ile ayırmak distinguish v.
bölümlere ayırmak distinguish [obsolete] v.
türlere ayırmak distinguish of [obsolete] v.
kategorilere ayırmak distinguish of [obsolete] v.
diğerlerinden ayırmak distinguish of [obsolete] v.
sınır ile ayırmak distinguish of [obsolete] v.
bölgelere ayırmak district v.
ilçelere ayırmak district v.
semtlere ayırmak district v.
parçalara ayırmak disunify v.
birimlere ayırmak disunify v.
iki heceye ayırmak disyllabify v.
iki heceye ayırmak disyllabise v.
iki heceye ayırmak disyllabize v.
hücrelere ayırmak concamerate v.
odalara ayırmak concamerate v.
(basılı kağıt, harita veya illüstrasyon) ciltlemek üzere ayırmak cut v.
yırtarak ayırmak dilacerate v.
parçalara ayırmak dilacerate v.
parçalara ayırmak dilaniate v.
(burçları) on iki eve ayırmak domify [obsolete] v.
amaçsız işlere vakit ayırmak doodle v.
düzineler halinde ayırmak dozen v.
(birini) özel amaçla seçip ayırmak draft v.
sürülere ayırmak draft [australia] v.
özel bir amaçla sürüden (hayvanı) seçip ayırmak draft [australia] v.
parçalarına ayırmak draw v.
(iplik, lif) ayırmak pick v.
kazma ile ayırmak pickax v.
kazma ile ayırmak pickaxe v.
parçalara ayırmak piecemeal v.
kenara ayırmak consign v.
(sürüdeki) hasta hayvanları tespit edip ıskartaya ayırmak cull v.
çit ile ayırmak fence v.
bariyer ile ayırmak fence v.
bağlantılarını ayırmak injoint [obsolete] v.
ek yerlerinden ayırmak injoint [obsolete] v.
kazıklarla ayırmak interpale [obsolete] v.
kesip ayırmak interscind v.
panellere ayırmak panel v.
küçük tanelere ayırmak pearl v.
kendine ayırmak coopt v.
önceden ayırmak coopt v.
daha küçük bileşenlerine ayırmak disassociate v.
alt birimlere ayırmak disassociate v.
parçalarına ayırmak discerp v.
parçalara ayırmak discide [obsolete] v.
parçalara ayırmak divaricate v.
dallara ayırmak divaricate [obsolete] v.
karşıt taraflara ayırmak divide v.
porsiyonlara ayırmak divide v.
liflerine ayırmak fiberize v.
döverek veya ezerek liflerine ayırmak fiberize v.
lifli bileşenlerine ayırmak fiberize v.
liflerine ayırmak fiberise v.
döverek veya ezerek liflerine ayırmak fiberise v.
lifli bileşenlerine ayırmak fiberise v.
liflerine ayırmak fibrillate v.
(saçı) ikiye ayırmak part v.
karışımdan ayırmak part v.
(evin bölümlerini) uygun büyüklükte ayırmak precut v.
kendine ayırmak preempt v.
(yemeği) önceden porsiyonlara ayırmak preportion v.
(gönderiyi) postaneye teslim öncesi posta koduna göre ayırmak presort v.
parçalarına ayırmak pull apart v.
makineyi parçalarına ayırmak pull apart v.
iple bölüp ayırmak rope v.
kesip parçalara ayırmak scalpel v.
hisselere ayırmak scantle v.
döverek odunsu lifleri ayırmak scutch v.
döverek odunsu liflerini ayırmak skutch v.
parçalarına ayırmak section v.
bölümler halinde ayırmak sectionize v.
kesitler halinde ayırmak sectionize v.
bölümler halinde ayırmak sectionise v.
kesitler halinde ayırmak sectionise v.
bölümlere ayırmak sector v.
kesitlere ayırmak sector v.
iş kollarına ayırmak sector v.
sektörlere ayırmak sectorize v.
bölümlere ayırmak sectorize v.
sektörlere ayırmak sectorise v.
bölümlere ayırmak sectorise v.
(bir şeyi) kırıklara ayırmak shard v.
(çiçeği) taç yapraklarına ayırmak shatter v.
dibinden kesip ayırmak shave v.
(saçı) ayırmak shed [dialect] v.