range - Turkish English Dictionary

range

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "range" in Turkish English Dictionary : 193 result(s)

English Turkish
Common Usage
range n. çeşitlilik
This university has students and staff with a wide range of backgrounds.
Bu üniversitede, özgeçmişleri bolca çeşitlilik gösteren öğrenciler ve personel bulunmaktadır.

More Sentences
range n. menzil
The hunter waited for the deer to walk within range before shooting.
Avcı ateş etmeden önce geyiğin atış menziline girmesini beklemiştir.

More Sentences
range n. aralık (yaş vb)
The patient was relieved to learn from the doctor that his blood pressure was within the normal range.
Doktordan tansiyonunun normal aralıkta olduğunu öğrenen hasta rahatladı.

More Sentences
range n. mesafe (görüş/atış)
Some of you have followed the export subsidies saga from very close range.
Bazılarınız ihracat teşvikleri destanını çok yakın mesafeden takip ettiniz.

More Sentences
General
range n. kapsam
The issue of the arms trade itself remains out of range.
Silah ticareti konusunun kendisi kapsam dışında kalmaktadır.

More Sentences
range n. ocak
They prepared dinner on the shiny, new kitchen range.
Parlak, yeni mutfak ocağında akşam yemeği hazırladılar.

More Sentences
range n. alan (bitki veya hayvanın doğal olarak yetiştiği)
Discussion must range far and wide.
Tartışmalar çok geniş bir alana yayılmalıdır.

More Sentences
range n. çeşit
You have given dealers a huge range of new weapons.
Bayilere çok çeşitli yeni silahlar verdiniz.

More Sentences
range n. dizi
The department store is now selling a new range of kitchenware.
Mağaza şimdilerde yeni bir dizi mutfak eşyası satıyor.

More Sentences
range n. yelpaze
There may be a wider range of choice for users, but only for those clients capable of paying.
Kullanıcılar için daha geniş bir seçenek yelpazesi olabilir, ancak sadece ödeme yapabilecek müşteriler için.

More Sentences
range n. (ses vb.) aralığı
The opera singer was famous for her amazing vocal range.
Opera sanatçısı muhteşem ses aralığıyla ünlüydü.

More Sentences
range n. sıradağlar
The country was famous for its high mountain ranges.
Ülke yüksek sıradağlarıyla ünlüydü.

More Sentences
range n. atış poligonu
The police shooting range was an important place for training activities.
Polis atış poligonu eğitim faaliyetleri için önemli bir yerdi.

More Sentences
range n. yetenek
The actor won many awards because of his extraordinary range and intensity.
Aktör, olağanüstü yetenekleri ve çarpıcılığı sayesinde birçok ödül kazandı.

More Sentences
range n. arazi
Every spring they let the cattle roam freely on the open range.
Her bahar sığırların açık arazide serbestçe dolaşmasına izin verirler.

More Sentences
range v. uzanmak
Their conversation ranged from politics to pop culture and everything in between.
Sohbetleri, siyasetten popüler kültüre ve oradan buradan pek çok konuya uzanıyordu.

More Sentences
range v. sıralamak
Team photographs were ranged along the wall in the manager's office.
Takım fotoğrafları müdürün ofisindeki duvar boyunca sıralanmıştı.

More Sentences
range v. (bazı sınırlar arasında) değişmek
That ranges from 0.3% for my own country and 0.7% of GNP, to finance this European policy.
Bu Avrupa politikasını finanse etmek için kendi ülkem için %0.3 ve GSMH'nin %0.7'si arasında değişmektedir.

More Sentences
range v. (belirli değerler arasında) değişiklik göstermek
Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest.
Yaşları 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

More Sentences
range v. arasında değişmek
The audience members included young children and grandparents who ranged in age from 8 to 80 years old.
İzleyicilerin içinde yaşları 8 ila 80 arasında değişen küçük çocuklar, büyükanne ve büyükbabalar vardı.

More Sentences
range v. (hayvan vb.) gezinmek
Cattle ranged over the pastures all day long, slowly walking and eating.
Sığırlar gün boyu otlaklarda geziniyor, yavaşça yürüyor ve yemek yiyorlardı.

More Sentences
Trade/Economic
range n. dizi
However, a whole range of new methods will certainly be required.
Bununla birlikte, bir dizi yeni yönteme ihtiyaç duyulacağı kesindir.

More Sentences
Technical
range n. menzil
In summary, Brussels is outside Ankara's military-political range for the time being.
Özetle Brüksel şimdilik Ankara'nın askeri-siyasi menzilinin dışında.

More Sentences
Military
range n. menzil
Including a large arsenal of missiles within range of the whole of the north of the Jewish state.
Yahudi devletinin kuzeyinin tamamını menziline alan büyük bir füze cephaneliği de dahil olmak üzere.

More Sentences
Common Usage
range n. silsile
range n. sıra (dağ/tepe)
range n. seri (ürün vb)
General
range n. atış uzaklığı
range n. gidim
range n. saha
range n. otlak
range n. açık alan
range n. sınır
range n. mera
range n. atış alanı
range n. alanlar (bitki veya hayvanın doğal olarak yetiştiği)
range n. uzaklık
range n. poligon
range n. düzen
range n. fırın (yemek pişirmeye yarayan üstü ocaklı)
range n. dağılım genişliği
range n. atım
range n. istatistik dağılım
range n. erim
range n. sıra
range n. sınıf
range n. yayılma alanı
range n. alan
range n. alt üst sınır
range n. aralık
range n. hare
range n. dağ silsilesi
range n. ara
range n. bölge
range n. kuzine/mutfak sobası/fırınlı ocak
range n. erişim
range n. çekim
range n. kapsama (alanı)
range n. yetişme bölgesi
range n. yetiştiği bölge
range n. uzaklık
range n. tesir sahası
range n. etki alanı
range n. fırınlı ocak
range n. rütbe
range n. mertebe
range n. mevki
range n. derece
range n. kademe
range n. (bir kimsenin) algısının kapsamı
range n. (bir kimsenin) bilgisinin kapsamı
range n. (bir kimsenin) deneyiminin kapsamı
range n. (bir kimsenin) yeteneklerinin kapsamı
range n. (özgürce) gezme
range n. gezinti alanı
range v. erimi olmak
range v. dolaşmak
range v. erişmek
range v. bulunmak (bir yerde)
range v. boyunca gitmek
range v. tarafına çevirmek
range v. katılmak
range v. akıp gitmek
range v. turlamak
range v. ayarlamak
range v. düzeltmek
range v. yayılmak
range v. doğrultmak
range v. menzilini bulmak
range v. dizilmek
range v. dağılmak
range v. otlatmak
range v. gezmek
range v. yetişmek (bir yerde)
range v. gezinmek
range v. dizmek
range v. sınıflandırmak
range v. sıralı olmak
range v. olmak
range v. sıra halinde olmak
range v. (sahil) boyunca seyretmek
range v. safında bulunmak
range v. ... ile ... arasında değişkenlik göstermek
range v. kapsamak
range v. uzanıp gitmek
range v. sınıfında bulunmak
range v. tasnif etmek
range v. içermek
range v. amaçsızca dolaşmak
range v. gezinmek
range v. düzenlemek
range v. düzene koymak
range v. sıraya koymak
range v. tanzim etmek
range v. tertip etmek
range v. yerleştirmek
range v. sınıflara ayırmak
range v. göz gezdirmek
range v. kısaca incelemek
range v. keşif gezisine çıkmak
Colloquial
range v. sürtmek
Trade/Economic
range n. bölge
range n. değişim aralığı
range n. değişebilme alanı
range n. dağılım
range n. değişmenin alt ve üst sınırları
range n. geminin coğrafi yönden işletme bölgesi
range n. gemi faaliyet alanı
range n. mıntıka
range n. sınıf
range n. tahsis edilmiş sefer bölgesi
range n. (ürün/hizmet vb) yelpaze
Technical
range n. aralık
range n. seviye
range v. telemetre kullanarak menzil bulmak
Computer
range n. alt ve üst sınırlar arası
range n. seri
range n. yayılma aralığı
Textile
range n. post veya deriden kesilmiş şerit halinde parça
range n. posttan kesilen parça
Construction
range n. eşit yükseklikteki kare bloklarla örülen taş duvar
range n. erim menzil
Furniture
range n. kuzine
Automotive
range n. taşıtın yakıt almadan kat edebildiği azami mesafe
range n. tek depo ile kat edilebilen azami mesafe
Transportation
range n. aynı fiyatların uygulandığı, aynı bölgedeki bir grup nakliye limanı
Aeronautic
range n. radyo renç istasyonu
range n. hava seyrüseferine yardım amaçlı radyo istasyonu
Marine
range n. sıra dizi
range v. (güvertede çapa atmak üzere) halat rodasını açmak
range v. demir atarken (gemiyi) ileri geri hareket ettirmek
Psychology
range n. aralık
Food Engineering
range n. aralık
range n. dağılım aralığı
Gastronomy
range n. (genellikle katı yakıtla ısıtılan) fırınlı ocak
Math
range n. değer kümesi
range n. görüntü kümesi
Statistics
range n. açıklık
range n. dağılım
range n. genişlik
range v. dizmek
range v. sıralamak
Physics
range n. elektron veya proton gibi iyonize radyasyon parçacıklarının, iyonlaşmaya sebep olmadan önce kat edebildiği mesafe
Biology
range n. bitey alanı
range n. flora
range n. fauna
range n. bitki örtüsü
range n. direy
Astronomy
range v. (teleskobu) çevirmek
range v. (teleskobu) doğrultmak
Agriculture
range n. tabii mera
Breeding
range v. otlamak
Environment
range n. yayılım alanı
Geography
range n. abd'de arazi etüdü yapılırken belirli bir boylam çizgisinden itibaren doğu ve batı olmak üzere numaralandırılan, her biri altı mil kareden oluşan arazi parçası
range n. iki nirengi noktası arasındaki yatay mesafe
Military
range n. mıntıka
range n. füze test alanı
range n. seyir menzili
range n. uçuş menzili
range n. hareket sığası
range n. seyir sığası
range v. (silahla) nişan almak
range v. (silahı) çevirmek
range v. (silahı) doğrultmak
range v. nesnenin menzilini arka arkaya ve giderek yükselen kısa atışlar yaparak tespit etmek
range v. nişan almak
Sport
range n. atış yeri
range n. poligon
Music
range n. ses genişliği
Librarianship
range n. (kütüphanede) iki taraflı kitaplık
Printery
range v. satır kenarlarını düzgün hale getirmek
Archaic
range v. kararsız davranmak
range v. tutarsız olmak

Meanings of "range" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
mountain range n. dağ silsilesi
It's the only waterfall in this mountain range.
O, bu dağ silsilesinde tek şelaledir.

More Sentences
product range n. ürün yelpazesi
Check out our vast product range and start ordering today.
Geniş ürün yelpazemize göz atın ve bugün sipariş vermeye başlayın.

More Sentences
mountain range n. dağ sırası
It's the only waterfall in this mountain range.
Bu dağ sırasındaki tek şelaledir.

More Sentences
mountain range n. sıradağlar
What's the name of the mountain range?
Sıradağların adı ne?

More Sentences
vocal range n. ses aralığı
I have a full three-octave vocal range.
Tam üç oktavlık bir ses aralığım var.

More Sentences
vocal range n. vokal aralığı
My vocal range is from E2 to E5.
Benim vokal aralığım E2'den E5'e kadardır.

More Sentences
a range of adj. bir dizi
These will include a range of indicators addressing various aspects of reproductive and sexual health.
Bunlar, üreme ve cinsel sağlığın çeşitli yönlerini ele alan bir dizi göstergeyi içerecektir.

More Sentences
wide range of adj. geniş bir yelpazede
We started from a traditional situation where we were funding quite a wide range of different activities.
Oldukça geniş bir yelpazede farklı faaliyetleri finanse ettiğimiz geleneksel bir durumdan başladık.

More Sentences
wide range of adj. çok çeşitli
There is a wide range of instruments which we need to use at European level.
Avrupa düzeyinde kullanmamız gereken çok çeşitli araçlar var.

More Sentences
long-range adj. uzun menzilli
Iraq agreed, among other things, to give up all its weapons of mass destruction and long-range missiles.
Irak, diğer hususların yanı sıra, tüm kitle imha silahlarını ve uzun menzilli füzelerini bırakmayı kabul etmiştir.

More Sentences
close-range adj. yakın mesafe
This looks like a close-range gunshot wound.
Yakın mesafeden ateş edilmiş gibi görünüyor.

More Sentences
at close range adv. yakın mesafeden
It's only effective at close range.
Sadece yakın mesafeden etkili olur.

More Sentences
Phrases
within range (of something) expr. (bir şeyin) menzilinde
Including a large arsenal of missiles within range of the whole of the north of the Jewish state.
Buna Yahudi devletinin kuzeyinin tamamının menzilinde bulunan büyük bir füze cephaneliği de dahildir.

More Sentences
Trade/Economic
range of products n. ürün yelpazesi
We sell a wide range of products.
Biz geniş bir ürün yelpazesi satarız.

More Sentences
Common Usage
range hood (us) n. davlumbaz
General
slant range n. iki nokta arasındaki eğik mesafe
age range n. yaş dilimi
voice range n. ses erimi
firing range n. atış yeri
long range forecast n. uzun süreli hava tahmini
rifle range n. atış alanı
temperature range n. sıcaklık aralığı
mountain range n. sıradağ
shooting range n. poligon
range land n. çiftlik arazisi
golf range n. golf sahası
range of application n. uygulama bölgesi
fall range n. güzlek
rifle range n. menzil
target range n. atış yeri
price range n. fiyat dağılımı
close range target n. kısa menzil hedefi
target range n. poligon
range of mountains n. sıradağ
test range n. deney alanı
cattle range n. otlak
short range n. kısa aralık
age range n. yaş aralığı
firing range n. poligon
long range radar n. uzun menzilli radar
medium range aircraft n. orta menzilli uçak
range pole n. jalon
cattle range n. sığır otlağı
shooting range n. atış poligonu
range land n. hayvan otlatılan arazi
firing range n. atış alanı
rifle range n. poligon
mid range n. orta değer
target range n. hedef menzili
visibility range n. görüş mesafesi
product range n. ürün çeşitliliği
total range n. toplam aralık
full range n. tam alan
arc range n. ark mesafesi
intensity range n. yoğunluk aralığı
target heart rate range n. hedef kalp hızı aralığı
target heart rate range n. hedef kalp hızı seviyesi
target heart rate range n. hedef kalp hızı oranı
operating range n. işletme bölgesi
daily range n. günlük değişim
range of mountains n. dağ silsilesi
long-range plan n. uzun vadeli plan
range of awareness n. bilinç düzlemi
range of samples n. örnek koleksiyonu
range of mountains n. sıra dağlar
range over a wide field n. geniş alana yayılma
destruction range n. tahribat alanı
range of colors n. renk yelpazesi
range pole n. gözetleme direği
cooking range n. ocak
gas range n. gazlı ocak
a full range of services n. her çeşit/türlü hizmet
a full range of services n. çok çeşitli/kapsamlı hizmetler
a wide range of colours n. geniş renk yelpazesi
meter range n. metre aralığı
range of vision n. görüş mesafesi
rifle range n. tüfek poligonu
target range n. atış poligonu
accurate range n. etkili menzil
artillery range n. atış alanı
shooting range n. atış menzili
theories of middle range n. orta boy teoriler
middle range theory n. orta boy kuram
middle range theories n. orta boy teoriler
middle range theory n. orta boy teori
kitchen range n. kuzine/mutfak sobası/fırınlı ocak
mid-range hotel n. orta sınıf otel
range cooker n. fırın
long-range impact n. uzun vadeli etki
narrow range n. dar aralık
height range n. boy aralığı
wide range of subjects n. geniş konu yelpazesi
confidence range n. güven aralığı
approximate range n. yaklaşık değer
certificate of competence for short range radio operators n. kısa mesafe telsiz operatörü yeterlik belgesi
vocal range n. ses perde aralığı
practice range n. golf atışı çalışmak için uygun saha
practice range n. golf alıştırma sahası
free range n. serbest gezen kümes hayvanı
range far v. geniş kapsamlı olmak
range up v. üst seviyeye genişlemek
range up v. üst limitlere yükselmek
shoot a weapon at close range v. yakın mesafeden ateş etmek
(shoot a weapon) at close range v. yakın mesafeden ateş etmek
range between v. aralığında seyretmek
get out of range v. erim dışına çıkmak
get out of range v. menzil dışına çıkmak
be out of one's price range v. ödeyebileceği fiyatın üzerinde olmak
wide range of adj. çeşitli sayıda
wide range of adj. çok miktarda
wide range of adj. çok sayıda
wide range of adj. geniş yelpazeli
wide range (of) adj. geniş yelpaze
a wide range of adj. çok kapsamlı
a wide range of adj. çok sayıda
a wide range of adj. çok çeşitli
long-range adj. uzun menzilli (top)
short-range adj. kısa mesafe
short-range adj. kısa menzil
short-range adj. kısa dönemli
short-range adj. kısa vadeli
mid-range adj. orta seviyede olan
out of range adj. erimin dışında
close-range adj. yakın
a broad range of adj. geniş bir
top of the range adj. sınıfının en iyisi
a broad range of adj. geniş bir yelpazede farklı
range-raised adj. otlakta yetişmiş/yetiştirilmiş
a diverse range of adj. çok çeşitli
a wide range of adj. geniş kapsamlı
a wide range of adj. geniş kapsamlı
a wide range of adj. çok kapsamlı
a whole range of adj. birçok
at close range adv. yakından
in the range of adv. aralığında
at point-blank range adv. çok kısa mesafeden
over a range of prep. belirli bir aralığın üzerinde
between the range of prep. aralığında
within range of prep. mesafesinde
a whole range of expr. bir dizi
lr (long range) abrev. uzun menzil
lr (long range) abrev. uzun erim
irbm (intermediate-range ballistic missile) abrev. orta menzilli balistik füze
Phrasals
range in v. (özellikle otomatik seyir yardımcıları vasıtasıyla) bir noktaya yönelmek
range from something to something v. arasında dağılım göstermek/değişmek
range over something v. (araziye/alana/bölgeye) yayılmak
range over v. geniş bir yelpazeden almak
range over (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) yayılmak
range against v. birisine/bir şeye karşı saf tutmak
Phrases
in the medium range adv. orta vadede
over the range expr. aralığında
within the range expr. arasında
within the range of vision expr. görüş mesafesinde
the samples range from bad to excellent expr. örnekler kötü ile mükemmel arasında değişiyor
in range expr. erişme/duyma/görme mesafesinde
within range expr. erişme/duyma/görme mesafesinde
Proverb
If the enemy is in range, so are you düşman menzildeyse sen de öylesin
Colloquial
free-range adj. çocukların serbestçe gezip dolaşabildiği (yetiştirme tarzı)
Idioms
bring (something) within range v. (bir şeyin) atış menziline girmesini sağlamak
bring someone or something within range (of someone or something) v. (birini veya bir şeyi başka birinin) atış yaptığı alana sokmak
bring someone or something within range (of someone or something) v. (bir şeyin birinin) görüş alanına girmesini/gelmesini sağlamak
come within range v. menzile girmek
come within range v. atış menziline girmek
come within range v. görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek
come within range v. göz, kulak erimine girmek
come within range v. mikrofona, kameraya yakınlaşmak
come within range (of something) v. menzile girmek
come within range (of something) v. atış menziline girmek
come within range (of something) v. görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek
come within range (of something) v. göz, kulak erimine girmek
come within range (of something) v. mikrofona, kameraya yakınlaşmak
go to within range (of something) v. menzile girmek
go to within range (of something) v. atış menziline girmek
go to within range (of something) v. görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek
go to within range (of something) v. göz, kulak erimine girmek
go to within range (of something) v. mikrofona, kameraya yakınlaşmak
be shot at point-blank range v. çok kısa mesafeden vurulmak
get within range of v. erim içinde olmak
bring something within a range v. normal sınırları arasına getirmek
get within range of v. menzile girmek
bring something within a range v. normal sınıra getirmek
move within range v. yakınlarında hareket etmek
move within range v. menzilinde hareket etmek
move within range v. görüş mesafesinde hareket etmek
move within range v. yeterince yakınına girmek
move within range v. görüş alanı içerisinde hareket etmek
move within range v. bir şeyi başarabilecek konuma gelmek/yükselmek
move within range v. bir şeyi elde edebilecek konuma gelmek/yükselmek
move within range v. menziline girmek
move within range v. görülebilecek/duyulabilecek mesafeye gelmek
move within range v. mikrofona/kameraya yakınlaşmak
move within range v. mikrofonun/kameranın çekim alanına girmek
bring (something) within a range v. (bir şeyi) belli bir sınıra/aralığa getirmek
bring (something) within a range v. (bir şeyi) belli bir seviyeye/dereceye getirmek
bring (something) within the range v. (bir şeyi) belli bir sınıra/aralığa getirmek
bring (something) within the range v. (bir şeyi) belli bir seviyeye/dereceye getirmek
bring within a range v. normal bir sınıra getirmek
bring within a range v. normal sınırlar arasına getirmek
bring within a range v. normal bir düzeye getirmek
bring within range v. normal sınıra getirmek
bring within range v. normal sınırlar arasına getirmek
bring within range v. normal düzeye getirmek
Speaking
all at once l encountered a dog at close range expr. karşıma birden köpek çıktı
that's outside my range expr. o benim bilgi alanım dışında
Trade/Economic
range forwards n. aralık forwardları
intermediate range n. ara bölge
range selling n. aynı anda çeşitli kanallar kullanılarak yapılan satış
range selling n. birçok kanaldan satış
range selling n. çoklu satış
full range of leadership n. çok faktörlü liderlik
working range n. çalışma erimi
rate range n. en yüksek ücret ile en düşük ücret arasındaki fark
price range n. fiyat aralığı
income range n. gelir aralığı
range of prices n. fiyat değişim sınırı
price range n. fiyat marjı
price range n. fiyat aralığı
price range n. fiyat değişebilirliği alanı
large product range n. geniş ürün gamı
wide range of service n. geniş hizmet ağı
wide product range n. geniş ürün yelpazesi
wide range of product n. geniş ürün yelpazesi
service range n. hizmet yelpazesi
range of services n. hizmet yelpazesi
range of services offered n. hizmet yelpazesi
target range n. hedef sınırı
range binary option n. ikili aralık opsiyonu
interquartile range n. kartiller arası bölge
classical range n. klasik alan
keynesian range n. keynesçil aralık
short range n. kısa vade
range of goods n. mal çeşidi
salary range n. maaş silsilesi
salary range n. maaşların arasında değişme gösterdiği alt ve üst sınırlar
salary range n. maaş dizisi
salary range n. maaş yelpazesi
measuring range n. ölçme aralığı
process instance range n. süreç başlangıç aralığı
full range of leadership n. tam kapsamlı liderlik
full range of prices n. tüm fiyatlar
a complete range n. tam seri
rate range n. ücretler arasındaki fark
product range n. ürün gamı
product range n. ürün çeşidi
product range n. ürün yelpazesi
range of products n. ürün çeşitleri
range of products n. ürün çeşidi
production range n. üretim gamı
long-range marketing plan n. uzun vadeli pazarlama planı
range advertising n. ürün çeşidi reklamları
range of merchandise n. ürün yelpazesi
range-bound adj. belirli bir aralıkta seyreden (hisse senedi vb)
wide-range adj. çok çeşitli
long-range adj. uzun dönemli
long-range adj. uzun vadeli
Politics
range of politics n. politika bölgesi
convention on long-range transboundary air pollution n. uzun menzilli sınır ötesi hava kirliliği kongresi
Industry
free-range [uk] adj. doğal koşullarda beslenen
free-range [uk] adj. doğal koşullarda üretilen
Technical
range finder n. takimetre
range finder n. takometre
range finder n. uzaklık, yükseklik ve konum açısı ölçen alet
range finder n. hareket halindeki cismin hızını ölçen alet
range finder n. kamera ile bir nesne arasındaki mesafeyi optik olarak ölçen eklenti
adjustment range n. ayarlama sahası
adjustable current range n. ayarlanabilir akım seviyesi
lighting range n. aydınlatma mesafesi
viscous range n. ağdalılık aralığı
viscous range n. akmazlık aralığı
acoustic frequency range n. akustik frekans aralığı
range of maximum capacities for basic models n. ana modeller için en büyük kapasitelerin aralığı
nominal range n. arana erimi
range hood n. aspiratör
setting range n. ayar aralığı
adjustment range n. ayar aralığı
regulating range n. ayar aralığı
maturing range n. bekletme aralığı
pressure range n. basınç aralığı
pressure range n. basınç bölgesi
range of pressure n. basınç bölgesi
exhaustion range n. boşalım aralığı
size range n. boyut aralığı
size range n. büyüklük aralığı
working range n. çalışma aralığı
working range n. çalışma sınırı
transformation range n. camlaşma sıcaklık aralığı
glassy range n. camsı aralık
range of tension n. çekme bölgesi
vitrification range n. camlaşma aralığı
operating range n. çalışma aralığı
diameter range n. çap aralığı
operating range n. çalıştırma aralığı
range independence n. değer aralığı bağımsızlığı
range of a variable n. değişkenin erimi
endurance range n. dayanıklılık aralığı
range camera n. derinlik ölçen kamera
critical range n. değişim bölgesi
concentration range n. derişim aralığı
speed range n. devir düzeyi
exhaustion range n. depletion tükenim aralığı
destillation range n. damıtma aralığı
low range gears n. düşük vites serisi
low radio frequency range n. düşük radyofrekans bölgesi
correction range n. düzeltme erimi
transformation range n. dönüşüm aralığı
forging range n. dövme aralığı
dynamic range n. dinamik erim
linear range n. doğrusal aralık
freezing range n. donma aralığı
threshold stress intensity factor range n. eşik gerilme şiddeti faktörü aralığı
elastic range n. esneme bölgesi
range finder n. erim bulucu
elastic range n. esnek erim
plastic range n. esneme haddi
upper range limit n. erimin üst sınırı
electric range n. elektrik ocağı
range camera n. erim kamerası
elastic range n. esnek aralık
range resolution n. erim çözünürlüğü
range sensing n. erim değerlendirimi
range image n. erim imgesi
melting range n. erime aralığı
range measurement n. erim ölçümü
firing range n. fırınlama aralığı
frequency range n. frekans menzili
frequency range n. frekans aralığı
range of frequencies n. frekans aralığı
frequency range n. frekans sınırı
household range hood n. ev tipi mutfak aspiratörü
invalid shared memory range n. geçersiz paylaşımlı bellek aralığı
range of validity n. geçerlilik bölgesi
frequency band/range n. frekans bandı
daily range n. günlük değişim
stress range n. gerilim aralığı
stress-intensity range n. gerilim yeğinlik aralığı
power range n. güç aralığı
wide temperature range n. geniş sıcaklık aralığı
wide dynamic range n. geniş dinamik alan
power range n. güç bölgesi
brittle temperature range n. gevreklik sıcaklık aralığı
indication range n. gösterge sahası
safe range n. güvenli bölge
range of indication n. gösterge aralığı
width range n. genişlik aralığı
light microscopy method in the visible spectral range n. görünür spektral bölgede ışık mikroskopi metodu
range pole n. gözlem çubuğu
range of stress n. gerilme aralığı
range of volume fractions n. hacim kesri aralığı
range of speed regulation n. hız reglaj aralığı
target range n. hedef aralık
range pole n. hizalama çubuğu
speed range n. hız aralığı
high-range n. hızlı vites serisi
sensitivity and range setting n. hassasiyet ve aralık ayarı
detection range n. hissetme alanı
high range n. hızlı seri
speed regulation range n. hız ayar aralığı
error range n. hata menzili
range of motion n. hareket alanı
travel range n. hareket alanı
indoor visibility range n. iç mekanda görünürlük alanı
range rod n. jalon
audio range n. işitilebilir sıklık erimi
range-rod n. jalon
operating range n. işletme bölgesi
range pole n. jalon
operating range n. işletme aralığı
supplementary range designation n. ilave seri gösterimi
range of a function n. işlevin değer kümesi
allowable range n. izin verilen aralık
black heat range n. kara ısı aralığı
plating range n. kaplama aralığı
coarse range n. kaba aralık
medium range n. orta menzil
solidification range n. katılaşma aralığı
chlorination dosage range n. klorlama doz aralığı
short-range order n. kısa erim düzeni
short-range modem n. kısa erimli modem
infrared spectral range n. kızılötesi spektrum aralığı
red heat range n. kızıl sıcaklık aralığı
boiling range distribution n. kaynama sıcaklığı aralığı dağılımı
short range n. kısa erim
partial load range n. kısmi yük aralığı
short range device n. kısa erişimli cihaz
short range order n. kısa erimli düzen
short range devices n. kısa menzilli cihazlar
solidification range n. katılaşma alanı
short range navigation (shoran) n. kısa erimli güdüm
impurity range n. katışkı aralığı
rubbery range n. kauçuksu aralık
critical range n. kritik bölge
contrast range n. kontrast aralığı
control range n. kontrol aralığı
control range n. kontrol erimi
contrast range n. kontrast erimi
critical range n. kritik bole
critical range n. kritik aralık
maximum range n. maksimum menzil
martensite range n. martensit aralığı
logarithmic range scale n. logaritmik mesafe skalası
microsecond range n. mikrosaniye aralığı
range independence n. menzil bağımsızlığı
discontinuity of contacts in the microsecond range n. mikrosaniye aralığında kontak kesikliliği
mean range n. ortalama aralık
common mode voltage range n. ortak mod gerilim bölgesi
medium-range air permeance n. orta derecede hava geçirgenliği
medium-range protection zone n. orta mesafeli koruma alanı
intermediate range ballistic missile n. orta mesafeli balistik füze
normal visual range n. normal görüş alanı
sample range n. numune aralığı
common-mode voltage range n. ortak mod gerilim bölgesi
medium range air permeance n. orta derecede hava geçirgenliği
reading range n. okuma aralığı
normal range of use n. olağan kullanım erimi
scale range n. ölçek erimi
measuring range n. ölçü aralığı
measuring range n. ölçüm alanı
range selector n. ölçme aralığı seçicisi
range selector n. ölçme aralığı seçici anahtarı
measuring range n. ölçme erimi
automatic range measurement n. otomatik uzaklık ölçümü
measuring range n. ölçü alanı
measuring range n. ölçüm aralığı
range of measurement n. ölçme aralığı
measuring range switch n. ölçü aralığı seçme anahtarı
range gear housing n. priz direk dişli yuvası
bright range n. parlaklık aralığı
range cylinder n. priz direk
plastic range n. plastik bölge
plasticity range n. plastiklik bölgesi
jet range n. püskürtme mesafesi
fixed range n. sabit aralık
constant speed range n. sabit hız aralığı
range of regulation n. reglaj aralığı
radio range n. radyo renç
range of adjustment n. reglaj aralığı
radar range n. radarın erimi
radar range finder n. radyo telemetre
measurements in the radio frequency range n. radyo frekans aralığındaki ölçmeler
range of colours n. renk aralıkları
range of control n. reglaj aralığı
contrast range n. sertlik aralığı
temperature range n. sıcaklık aralığı
ultrasonic range finder n. sesötesi erimölçer
supersonic frequency range n. ses üstü frekans aralığı
range column chart n. seri sütunlu grafik
range column chart n. seri sütun grafiği
suppressed zero range n. sıfırsız erim
elevated zero range n. sıfırlı erim
cruising range n. seyir mesafesi
the range-change type n. seri tipi
cooling range n. soğutma aralığı
stereoscopic range finder n. stereoskopik telemetre
stereo range finder n. stereo telemetre
range finder n. telemetre
range of application n. tatbik sahası
transmission range n. transmiston aralığı
theoretical distance range n. teorik mesafe aralığı
low range mass concentration of dust n. tozun düşük aralıktaki kütle derişimi
dedicated short-range communication n. tahsisli kısa mesafeli haberleşme
range of grade n. tane grubu
entire range n. tam menzil
total range of controller output n. toplam reglaj aralığı
sintering range n. topaklaştırma sıcaklık aralığı
scan range n. tarama aralığı
range of application n. tatbik bölgesi
annealing range n. tavlama aralığı
radio range finder n. telsiz telemetre
range of frequencies n. tekerrür aralığı
range of application n. uygulama aralığı
range dispersion diagram n. uzunluğuna dağılma dikdörtgeni
range resolution n. uzaklık çözünürlüğü
long range order n. uzun erimli düzen
long range n. uzun erim
range image n. uzaklık imgesi
ultrasonic range finder n. uzaklıkölçer
range finder n. uzaklıkölçer
range measurement n. uzaklık ölçümü
long range order interaction n. uzun erimli düzen etkileşimi
range of application n. uygulama alanı
range-bearing display n. uzaklık-kerteriz ekranı
long range order parameter n. uzun erimli düzen katsayısı
splitter/range n. yarım vites-yavaş/seri vites
range/splitter type means n. vites serisi
range/splitter type means n. yavaş-hızlı vites
low range n. yavaş seri
range gearing n. vites sistemi
horizontal range n. yatay mesafe
low-range n. yavaş vites serisi
semi-range n. yarı-aralık
range inhibitor n. vites sıra geciktiricisi
split/range n. yarım vites/yavaş seri vites
load-carrying range n. yük taşıma aralığı
high-low range section n. yüksek düşük vites kısmı
plastic range n. yoğruk bozundurma aralığı
fatigue range n. yorulma aralığı
range of loading n. yükleme aralığı
range height indicator n. (radar) menzil yükseklik göstergesi
loading range n. yükleme aralığı
green range n. yeşil aralığı