joint - Turkish English Dictionary

joint

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "joint" in Turkish English Dictionary : 100 result(s)

English Turkish
Common Usage
joint n. eklem
My grandmother had her hip joint replaced.
Büyükannemin kalça eklemi yenilendi.

More Sentences
joint adj. ortaklaşa
In addition, quotas can be better monitored by means of the joint management of these by producer organisations.
Ayrıca kotalar, üretici örgütleri tarafından ortaklaşa yönetilerek daha iyi denetlenebilir.

More Sentences
joint adj. müşterek
Joint liability, but within certain limits.
Müşterek sorumluluk, ancak belirli sınırlar dahilinde.

More Sentences
joint adj. ortak
This project was a joint effort between two departments.
Bu proje iki departman arasında ortak bir çalışmaydı.

More Sentences
General
joint n. batakhane
The joint was empty.
Batakhane boştu.

More Sentences
joint n. lokanta
Tom works in a fast food joint.
Tom bir fast food lokantasında çalışıyor.

More Sentences
joint n. dükkan
Sami returned to his pizza joint.
Sami pizza dükkanına geri döndü.

More Sentences
joint n. mağaza
The joint was empty.
Mağaza boştu.

More Sentences
joint n. ucuzcu
There is a hot dog joint just around the corner.
Hemen köşede ucuz bir sosisli sandviççi var.

More Sentences
joint v. birleştirmek
Sami came to Layla and asked her to joint the group.
Sami, Layla'ya geldi ve ondan grubu birleştirmesini istedi.

More Sentences
joint v. eklem yerlerinden kesmek
The chef taught us jointing and tissue separation methods.
Şef bize eklem yerlerinden kesme ve dokuları ayırma yöntemlerini öğretti.

More Sentences
Technical
joint n. derz
They sealed the joint between the door and the wall with plaster.
Kapı ile duvar arasındaki derzi sıva ile kapattılar.

More Sentences
joint n. eklem
My joints ache when it gets cold.
Hava soğuduğunda eklemlerim ağrıyor.

More Sentences
Slang
joint n. cigara
He rolled a joint and passed it to Tony.
Bir tane cigara sardı ve Tony'ye verdi.

More Sentences
joint n. esrar
Someone who smokes a joint, on the other hand, is not usually a desperado.
Öte yandan esrar içen biri genellikle bir umutsuz değildir.

More Sentences
joint n. hapishane
He's in the joint.
Hapishanede.

More Sentences
joint n. mekan
What's the name of the joint we went to last night?
Dün gece gittiğimiz mekanın adı neydi?

More Sentences
Common Usage
joint n. ek yeri
joint n. birleşme yeri
General
joint n. bindirme
joint n. iki parçayı birleştiren yer
joint n. bar
joint n. meyhane
joint n. boğum
joint n. düğüm
joint n. ek
joint n. bitişme yeri
joint n. mafsal
joint n. ekleme
joint n. geçme
joint n. ucuz lokanta
joint n. müttefik
joint n. tekke
joint n. kurum
joint n. müessese
joint n. iş yeri
joint n. kemikli biftek
joint n. kemikli büyük et parçası
joint v. bitiştirmek
joint v. oynak yerlerinden ayırmak (eti)
joint v. eklemek
joint v. ek veya oynak yeri yapmak
joint v. raptetmek
joint v. birleşmek
joint v. eti keserek eklem yerlerinden ayırmak
joint v. eklemlerle bitiştirmek
joint adj. kolektif
joint adj. bitişmiş
joint adj. birlikte
joint adj. birleşmiş
joint adj. birleşik
joint adj. müştereken
Law
joint adj. müteselsil
Politics
joint adj. kongre ve senato'nun birlikte yaptığı (oturum, toplantı)
Technical
joint n. bağlantı
joint n. birleşme yeri
joint n. conta
joint n. ekyeri
joint n. ek
joint n. ek yeri
joint n. fuga
joint n. fisur
joint n. menteşe
joint n. muf
joint n. oluk
joint n. salmastra
joint n. yiv
joint adj. mafsal
Mechanic
joint n. oynak yeri
joint n. tespit yeri
Construction
joint n. derz
joint n. fuga
Automotive
joint n. birleşim
Medical
joint n. artikülasyon
Anatomy
joint n. mafsal
joint n. oynak yeri
joint n. oynak
Gastronomy
joint n. büyük et parçası
joint n. kavurmalık büyük parça et
Math
joint adj. iki veya daha fazla değişkenli
Botanic
joint n. meyve üzerindeki bağlantı
joint n. sap üzerindeki bağlantı
Geology
joint n. çatlak
joint n. kaya kütlesindeki kayaları parçalara ayıran çatlakların her biri
Entomology
joint n. omurgasızların hareketli yerleri arasındaki bağlantı noktası
Slang
joint n. cezaevi
joint n. esrar içilen ve kumar oynanan batakhane
joint n. esrarlı sigara
joint n. gece kulübü
joint n. ot
joint n. pafküf
joint n. sigaralık
joint n. penis
joint n. batakhane
joint n. alt sınıf işletme
joint n. sigara
joint n. tütün sigarası
joint n. penis
joint n. çük
joint n. tuvalet

Meanings of "joint" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
joint text n. ortak metin
That said, I am glad that this joint text was adopted in the Conciliation Committee.
Bununla birlikte, bu ortak metnin Uzlaşma Komitesinde kabul edilmiş olmasından memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
joint undertaking n. ortak girişim
The EIB may also become a member of the Joint Undertaking in the future.
AYB de gelecekte Ortak Girişim'in bir üyesi olabilir.

More Sentences
knee joint n. diz eklemi
Tom has an artificial knee joint.
Tom'un yapay bir diz eklemi var.

More Sentences
joint responsibility n. ortak sorumluluk
This, however, is the joint responsibility of the EU, its Member States, the regions and local authorities.
Ancak bu, AB'nin, Üye Devletlerin, bölgelerin ve yerel yönetimlerin ortak sorumluluğudur.

More Sentences
joint venture (jv) n. ortak girişim
Nor do I agree with you on exports or joint ventures.
İhracat veya ortak girişimler konusunda da sizinle aynı fikirde değilim.

More Sentences
joint work n. ortak çalışma
This instrument, together with the international ITER agreement, forms the current basis of our joint work.
Bu belge, uluslararası ITER anlaşması ile birlikte ortak çalışmalarımızın mevcut temelini oluşturmaktadır.

More Sentences
Trade/Economic
joint resolution n. ortak karar
I welcome the reference to the Treaty of Nice in Paragraph 6 of the joint resolution.
Ortak kararın 6. Paragrafında Nice Antlaşmasına yapılan atfı memnuniyetle karşılıyorum.

More Sentences
joint committee n. ortak komite
He also proposes that joint committees only prepare resolutions instead of taking them themselves.
Ayrıca ortak komitelerin kararları kendileri almak yerine sadece hazırlamalarını önermektedir.

More Sentences
joint and several adj. müşterek ve müteselsil
I can only address the question of joint and several liability.
Ben sadece müşterek ve müteselsil sorumluluk konusuna değinebilirim.

More Sentences
Politics
joint parliamentary commission n. karma parlamento komisyonu
The EC-Turkey Joint Parliamentary Committee met in June and adopted a joint resolution for the first time.
AT-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Haziran ayında toplanmış ve ilk defa ortak bir karar kabul etmiştir.

More Sentences
General
joint undertaking n. ortaklık
joint readiness n. ortak hazırlık
joint stock company n. eshamlı şirket
gyp joint n. kazık bir yer
joint working group n. müşterek çalışma grubu
joint text n. ortak belge
knee joint n. dirsek mafsalı
longitudinal joint n. uzunlamasına derz
joint heir n. mirasta ortak
joint adventure n. ortaklık
rubber joint n. lastik conta
joint debtors n. müteselsil borçlular
contraction joint n. büzülme derzi
joint owner n. paydaş
joint debt n. müteselsil borç
joint creditors n. müteselsil alacaklılar
mortise joint n. zıvananın birleşim yeri
joint returns n. ortak beyannameler
joint tortfeasors n. haksız fiilde müşterek failler
joint information center n. ortak bilgilendirme merkezi
joint stock company n. anonim ortaklık
joint venture n. ortak teşebbüs
finger joint n. sandık geçmesi
rotating joint n. döner eklem
tubular joint fitting n. tübüler bağlantı malzemesi
joint tort feasors n. birden çok kişinin sorumluluğu
cup joint n. kovanlı geçme
rabbet joint n. geçme yeri
second joint n. ikinci birleşme
joint offender n. suç ortağı
joint line n. ortak tarih çizelgesi
joint information system n. ortak bilgilendirme sistemi
bridle joint n. boyunduruk geçme
joint adventure n. ortak girişim
miter joint n. gönye
joint declaration n. ortak beyan
joint declaration n. ortak açıklama
draft joint resolution n. ortak karar taslağı
draft joint resolution n. ortak karar tasarısı
joint commenters n. karma yorumcular
joint tenancy n. ortak kullanım
joint tenancy n. müşterek mülkiyet
aluminium joint n. aluminyum doğrama
joint author n. eş yazar
joint responsibility n. karşılıklı sorumluluk
joint foreign policy n. ortak dış politika
joint guardian n. müşterek vasi
joint venture agreement n. ortak girişim sözleşmesi
joint signature n. müşterek imza
joint evaluation n. müşterek değerlendirme
joint evaluation n. ortak değerlendirme
joint venture company n. ortak girişim firması
joint guardianship n. müşterek velayet
blind joint n. gizli geçme
breeches joint n. çatal ek
fetlock joint n. (atın) topuk eklemi
structural joint n. yapısal ek
flexible joint n. esnek bağlantı
flexible joint n. esnek eklem
bell-and-spigot joint n. kovanlı bağlantı
bell-and-spigot joint n. muflonlu bağlantı
bell-and-spigot joint n. geçme
knee-joint n. diz eklemi
gyp-joint n. kazık yer
joint-stock company n. anonim şirket
clip-joint n. kazıkçı
gyp-joint n. pahalı yer
joint owners n. müşterek mal sahipleri
joint owners n. ortak mal sahipleri
joint offender n. suçortağı
movement joint n. hareket derzi
tight joint n. sıkı ek
tight joint n. sızdırmaz ek
joint attempt n. müşterek/ortak teşebbüs/girişim
joint applicant n. ortak başvuru sahibi
joint study group n. ortak çalışma grubu
joint study n. ortak çalışma
joint resolution n. müşterek karar
clip joint n. ucuz/dandik striptiz kulubü
joint workshop n. ortak/birlikte yürütülen çalıştay
uk glossary of joint and multinational terms and definitions n. birleşik krallık müşterek ve çok uluslu terimler ve açıklamaları sözlüğü
jook joint n. (abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri
juke joint n. (abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri
clip joint n. pahalı lokanta
clip joint n. kazıkçı mağaza
joint will n. ortak irade
joint author n. müşterek yazar
joint author n. ortak yazar
joint ring n. eklem yüzüğü
joint specialty officer (jso) n. müşterek ihtisas subayı
joint specialist n. müşterek ihtisas subayı
joint use n. ortak kullanım
opium joint n. afyonkeşlerin uğrak yeri
put somebody's nose out of joint v. burnunu sürtmek
put one's nose out of joint v. birisinin işini bozmak
put one's nose out of joint v. birisinin ayağını kaydırmak
put one's nose out of joint v. birisini gözden düşürmek
put one's nose out of joint v. kıskandırmak
put someone's nose out of joint v. birinin pabucunu dama atmak
put somebody's nose out of joint v. gözden düşürmek
case the joint v. gözetlemek
put someone's nose out of joint v. birinin pabucunu dama attırmak
put somebody's nose out of joint v. kırmak
put somebody's nose out of joint v. ayağını kaydırmak
face joint v. düşmek
get your nose out of joint v. alınmak
make a joint attempt v. ortak girişimde bulunmak
take joint action v. birlikte hareket etmek
out of joint adj. çıkık
out of joint adj. çıkmış
out of joint adj. çığırından çıkmış
out of joint adj. kullanılmaz
out of joint adj. uygun değil
out of joint adj. uygunsuz
individual or joint adj. müstakil veya müşterek
jnt (joint) abrev. ortak
jnt (joint) abrev. müşterek
jt (joint) abrev. ortak
jt (joint) abrev. müşterek
Phrases
the times are out of joint expr. işler çığırından çıktı
the times are out of joint expr. işlerin/dünyanın çivisi çıktı
the time is out of joint expr. dünyanın çivisi çıkmış
the world is out of joint expr. dünyanın çivisi çıkmış
Colloquial
juice joint n. içkili mekan
juice joint n. gizlice içki satılan yer
false joint n. psödoartroz
false joint n. psödoartrozis
false joint n. yalancı eklem
false joint n. kırıkların kaynamaması rahatsızlığı
blow this joint v. (bir yerden) uzamak
blow this joint v. (bir yeri) terk etmek
blow this joint v. çıkıp gitmek
blow this joint v. toz olmak
Idioms
blow the joint v. bir yerden kaçmak
put someone's nose out of joint v. birisini rahatsız etmek
class up the joint v. bir şeyi daha şık/zarif hale getirmek
put someone's nose out of joint v. birini gücendirmek
put someone's nose out of joint v. birinin ayağını kaydırmak
be out of joint v. çivisi çıkmak
have one's nose out of joint v. hayal kırıklığına neden olmak
get one's nose out of joint v. gururunu incitmek
put one's nose out of joint v. gururunu kırmak
have one's nose out of joint v. gururunu incitmek
blow the joint v. hızla terketmek
get one's nose out of joint v. hayal kırıklığına neden olmak
put one's nose out of joint v. gururunu incitmek
get one's nose out of joint v. gururunu kırmak
have one's nose out of joint v. gururunu kırmak
put one's nose out of joint v. hayal kırıklığına neden olmak
your nose is out of joint v. kırgın/üzgün/aşağılanmış hissetmek
blow the joint v. kirişi kırmak
have one's nose out of joint v. planlarını bozmak
get one's nose out of joint v. planlarını bozmak
put someone's nose out of joint v. pabucunu dama atmak
put one's nose out of joint v. planlarını bozmak
blow the joint v. toz olmak
case the joint v. (hırsızlık yapmak amacıyla) bir yeri gözetlemek
get nose out of joint v. alınmak
get nose out of joint v. gururu kırılmak
get nose out of joint v. hayal kırıklığına uğramak
get nose out of joint v. gururu incinmek
have nose out of joint v. alınmak
have nose out of joint v. gururu kırılmak
have nose out of joint v. hayal kırıklığına uğramak
have nose out of joint v. gururu incinmek
put nose out of joint v. alınmak
put nose out of joint v. gururu kırılmak
put nose out of joint v. hayal kırıklığına uğramak
put nose out of joint v. gururu incinmek
have (got) (one's) nose out of joint v. sinirli olmak
have (got) (one's) nose out of joint v. asabı bozuk olmak
have (got) (one's) nose out of joint v. siniri bozuk olmak
have (got) (one's) nose out of joint v. küplere binmek
out of joint expr. çivisi çıkmış
all over the joint expr. her yerde
(one's) nose is out of joint expr. (biri) üzgün
(one's) nose is out of joint expr. (biri) kızgın
(one's) nose is out of joint expr. (biri) kırgın
(one's) nose is out of joint expr. (biri) alınmış
(one's) nose is out of joint expr. (biri) gücenmiş
(one's) nose is out of joint expr. (biri) incinmiş
(one's) nose is out of joint expr. (biri) hayal kırıklığına uğramış
nose out of joint expr. üzgün
nose out of joint expr. kızgın
nose out of joint expr. kırgın
nose out of joint expr. alınmış
nose out of joint expr. gücenmiş
nose out of joint expr. incinmiş
nose out of joint expr. hayal kırıklığına uğramış
Speaking
I was joking but she got her nose out of joint expr. şaka yapıyordum ama alındı
Trade/Economic
joint stock n. ana sermaye
joint venture accounting n. adi ortaklık muhasebesi
joint stock n. anonim
stock joint company n. anonim şirket
joint stock company n. anonim şirket
joint company n. anonim şirket
joint stock corporation n. anonim şirket
joint maker n. asıl borca müştereken sorumlu olan kişi
joint products n. bağlı ürünler
joint demand n. bağlı talep
joint demand n. birbirine bağlı talep
joint bond n. birden çok şirketin garantisi altına alınmış tahvil
joint committee n. birleşik komite
joint family n. birleşik aile
joint cost n. birleşik maliyet
joint working group n. birleşik çalışma grubu
joint supply n. birlikte arz
joint products n. birleşik mamuller
joint control n. birleşik kontrol
joint product n. birleşik ürün
joint liability n. birkaç kişinin birlikte sorumlu olma durumu
joint product n. bileşik mamul
joint session n. birleşik oturum
joint production n. birleşik üretim
integrated joint venture n. entegre ortak girişim
non-integrated joint venture n. entegre olmayan ortak girişim
joint stock n. esas sermaye
joint ownership of intellectual property rights n. fikri mülkiyet haklarının ortak sahipliği
joint ownership of real estate n. gayrimenkul ortak mülkiyeti
customs union joint committee n. gümrük birliği ortak komitesi
publicly-held joint-stock company n. halka açık anonim ortaklık
open joint stock company n. halka açık anonim şirket
public joint stock company n. halka açık anonim şirketi
joint owner n. hissedar
joint costs n. her ürün için aynı olan maliyetler
closed joint stock company n. halka kapalı anonim şirketi
joint sharer n. hissedar
investor in a joint venture n. iş ortaklığındaki yatırımcı
affiliates, subsidiaries and joint ventures n. iştirakler, bağlı ve birlikte kontrol edilen ortaklar
joint ventures n. iş ortaklıkları
financial reporting of interests in joint ventures n. iş ortaklıklarındaki katılım paylarının finansal raporlaması
joint rate setting n. işçi ve işveren temsilcilerinin ücret hadlerini birlikte belirlemesi/belirlemeleri
joint venture n. iş ortaklığı
joint tenancy n. iştirak halinde mülkiyet
joint rate setting n. işçi ve işveren temsilcilerinin ücret hadlerini müştereken tespit etmeleri
joint ownership of relevant intellectual property rights n. ilgili fikri mülkiyet haklarının ortak sahipliği
joint committee n. karma komisyon
joint economic commission n. karma ekonomik komisyon
joint economic commission n. karma ekonomik komisyonu
joint product n. müşterek mamul maddeler
joint property n. müşterek mülkiyet
joint surety n. müteselsil kefil
joint creditor n. müteselsil alacaklılar
joint debtor n. müteselsil borçlu
joint debt n. müteselsil borç
joint holder n. müşterek hamil
joint effort n. müşterek çaba
joint account n. müşterek hesap
joint account n. müşterek banka hesabı
joint obligation n. müşterek borç
joint credit n. müşterek alacak
supply at joint cost n. müşterek masrafla tedarik
joint plaintiff n. müşterek davacı
joint venture n. müşterek girişim
joint control n. müşterek kontrol
joint project n. müşterek proje
joint indebtedness n. müteselsil borçluluk
joint activity report n. müşterek faaliyet raporu
joint guaranty n. müteselsil kefalet
joint product n. müşterek mamul
joint tenant n. müşterek kiracı
joint attorney n. müşterek avukat
joint investment n. müşterek yatırım
joint purchase n. müşterek satın alma
joint production n. müşterek üretim
joint cost n. müşterek maliyet
joint services n. müşterek hizmetler
joint creditor n. müteselsil alacaklı
joint guarantor n. müteselsil kefil
joint rate setting n. müşterek ücret tespiti
joint tenancy n. müşterek mülkiyet
joint activity n. müşterek faaliyet
joint management n. müşterek yönetim
joint liability n. müteselsil sorumluluk
joint ownership n. müşterek mülkiyet
joint facilities income n. müşterek kamu hizmetlerinden sağlanan gelir
joint liability n. müteselsil mesuliyet
joint meeting n. müşterek toplantı
joint bid n. müşterek teklif
joint partnership n. müşterek ortaklık
joint owner n. müşterek sahiplik
joint cost goods n. müşterek maliyetli mallar
joint and several liability n. müşterek ve müteselsil sorumluluk
joint call budget n. müşterek davet bütçesi
joint rate n. müşterek ücret
joint statement n. müşterek ifade
joint heir n. müşterek mirasçı
joint consent n. müşterek rıza
joint owner n. müşterek malik
joint managing company n. müşterek yönetime tabi ortaklık
joint procuration n. müşterek vekaletname
joint management consolidation method n. müşterek yönetim konsolidasyonu yöntemi
joint life insurance n. müşterek hayat sigortası
joint bond n. müşterek tahvil
joint partner n. müşterek ortak
joint adventure n. müşterek teşebbüs
joint founder n. müşterek kurucu
joint venture n. müşterek teşebbüs
joint agreement n. müşterek anlaşma
joint creditor n. müşterek alacaklı
joint obligee n. müşterek alacaklı
joint and several debtor n. müşterek ve müteselsil borçlu
joint debt n. müşterek borç
joint debtor n. müşterek borçlu
joint insurance n. müşterek sigorta
joint meeting n. ortak toplantı
joint floating n. ortak dalgalanmaya bırakma
joint cost n. ortak maliyet
joint products n. ortak ürünler
investor in a joint venture n. ortak yatırım ortağı
fund for joint account n. ortak hesap fonu
partner in joint account n. ortak hesap sahibi
joint product n. ortak üretim
joint venture frame contracts n. ortak yatırım sözleşmeleri
joint venture n. ortak girişim
joint venture companies n. ortak girişim şirketleri
joint control n. ortaklaşa kontrol
joint account n. ortak hesap
joint undertaking n. ortak girişim
on joint account n. ortaklaşa
joint float n. ortaklaşa dalgalandırma
joint costs n. ortak maliyetler
joint product n. ortak ürün
joint enterprise n. ortaklık
joint capital/principal n. ortak anapara
joint control n. ortak kontrol
joint estate n. ortak mal varlığı
joint venture declaration n. ortak girişim beyannamesi
joint venture accounting n. ortak girişim muhasebesi
joint property n. ortak mülkiyet
joint and several liability n. ortaklaşa ve müteselsil sorumluluk
joint effort n. ortak çaba
joint capital n. ortak sermaye
joint account n. ortak hesap (bankada)
joint customs tariff n. ortak gümrük tarifesi
joint financing n. ortak finansman
joint venturer n. ortak girişimci
joint press meeting n. ortak basın toplantısı
joint project n. ortak proje
joint ownership n. ortak sahiplik
joint production n. ortak üretim
joint consent n. ortak rıza
joint agreement n. ortak sözleşme
joint float n. ortak dalgalanma
joint custody account n. ortak emanet hesabı
joint venture agreements n. ortak girişim anlaşması
joint tenancy n. ortak kullanım
joint brand n. ortak marka
joint working group n. ortak çalışma grubu
joint demand n. ortak talep
joint owner n. ortak mal sahibi
joint adventure n. ortak girişim
joint and several note n. ortaklaşa ve müteselsil olarak sorumluluk yükleyen borç senedi
joint certification n. ortak belgelendirme
joint accreditation n. ortak akreditasyon
joint venture interest n. ortak girişim faizi
joint tenant n. ortak kiracı
joint ventures n. ortak girişimler
joint signatory n. ortak imza sahipleri
joint supply n. ortak arz
joint venture n. ortak girişim
joint accreditation committee n. ortak akreditasyon komitesi
joint debt n. ortak borç
joint product method n. pazar değeri yöntemi
clip-joint n. pahalı mal veya hizmet satan kişi veya kuruluş
integrated joint venture n. tümleşik ortak girişim
either to sign joint account n. teselsüllü müşterek hesap
non-integrated joint venture n. tümleşik olmayan ortak girişim
joint agreement n. toplu sözleşme
both to sign joint account n. teselsülsüz müşterek hesap
joint effort n. teşriki mesai
trading joint stock company n. ticaret anonim şirketi
joint tenancy n. topluluk mülkiyeti
successive joint account n. teselsüllü müşterek hesap
joint stock bank n. ticari banka
international joint venture n. uluslararası ortak girişim
joint exercise of power n. yetkinin müştereken kullanımı
joint surety n. zincirleme kefil
joint exercise of power authority n. yetkinin müştereken kullanımı
joint entry n. yevmiye kaydı
jic (joint industrial council) n. ortak endüstri komisyonu
jictar (joint industry committee for television advertising research) n. televizyon reklam araştırması için ortak endüstri komitesi
joint return n. ortak gelir beyanı
joint stockism n. anonimlik
joint report n. ortak rapor
joint and several adj. müteselsil
joint and several adj. zincirleme
joint-owned property expr. hisseli taşınmaz
on joint account expr. müştereken
for joint account expr. ortaklık hesabına
Law
joint stock company n. anonim şirket
joint authors n. birlikte eser sahipleri
joint work n. birlikte eser
joint guardian n. birlikte kayyım
joint heir n. birlikte mirasçı
joint lawsuit n. birlikte dava
joint adoption n. birlikte evlat edinme
joint guardian n. birlikte vasi
joint defendant n. birlikte dava olunan
joint covenant n. çeşitli kimseleri müştereken susturan akit
joint ownership n. elbirliği mülkiyeti
unity of the joint authors n. eser sahipleri arasındaki birlik
joint procuration n. genel vekaletname
joint wrongdoers n. hem fiilden dolayı şahsen ve müteselsilen sorumlu olanlar
joint tortfeasors n. hem fiilden dolayı şahsen ve müteselsilen sorumlu olanlar
severance of joint tenancy n. izale-i şüyu
elimination of joint ownership n. izalei şüyu
joint venture n. iş ortaklığı
joint obligations n. karşılıklı yükümlülükler
joint creditors n. müteselsil alacaklılar
joint tribunal of arbitration n. müşterek hakem mahkemesi
joint guarantor n. müteselsil kefil
joint child custody n. müşterek çocuk velayeti
joint lives n. müşterek hayatlar
joint liability n. müteselsil sorumluluk
joint and several responsibility n. müşterek ve müteselsil mesuliyet
joint debtor n. müteselsil borçlu
joint lawsuit n. müşterek dava
joint procuration n. müşterek vekaletname
joint accusation n. müşterek suçlanma
joint contract n. müşterek akit
joint attorney n. müdahil avukat
joint defendant n. müşterek davalı
joint guardian n. müşterek vasi
joint mortgage n. müşterek ipotek
joint guarantees n. müteselsil kefalet
joint heir n. müşterek mirasçı
joint surety n. müteselsil kefil
joint executor n. müşterek vasiyeti tenfiz memuru
joint agreement n. müşterek anlaşma
joint interest n. müşterek menfaat
joint action n. müştereken ikame edilen olunan dava
joint legatee n. müşterek müsaleh
joint and several liability n. müteselsil sorumluluk
joint liability n. müteselsil mesuliyet
joint debtor n. müşterek borçlu
joint guardian n. müşterek kayyım
joint stipulation n. müşterek hüküm
joint ownership n. müşterek mülkiyet
joint action n. müştereken ikame takip olunan dava
joint agreement n. müşterek sözleşme
joint debt n. müteselsil borç
joint guardian n. ortak kayyım
joint motion and consent order n. ortak önerge ve sulh kararı
joint inheritor n. ortak varis
joint property n. ortak mülkiyet
joint guardian n. ortak vasi
joint obligee n. ortak alacaklı
joint inheritor n. ortak mirasçı
joint interest n. ortak menfaat
elimination of joint ownership n. ortaklığın giderilmesi
joint child custody n. ortak velayet
joint venture n. ortak girişim
joint tariff n. ortak tarife
joint venture contract n. ortak girişim anlaşması
joint owner n. paylı malik
joint ownership n. paylı mülkiyet
joint heir n. müşterek varis
joint tenancy n. ortak kiracılık
joint tenancy n. müşterek kiracılık
elimination of joint ownership n. izale-i şüyu
common. joint adj. müşterek
Politics
eu-turkey joint parliamentary commission n. ab-türkiye karma parlamento komisyonu
ec-turkey joint parliamentary commission n. at-türk ye karma parlamento komisyonu
ec-turkey joint parliamentary commission n. at-türkiye karma parlamento komisyonu
ec-turkey joint parliamentary committee n. at-türkiye karma parlamento komisyonu
inter-ministerial joint culture commission n. bakanlıklararası ortak kültür komisyonu
joint electorates n. birleşik seçmenler
joint inspection unit of the united nations n. birleşmiş milletler ortak denetim birimi
joint committees n. birleşik komiteler
joint committee n. birleşik encümen
joint candidate n. çatı aday
joint presidential candidate n. çatı aday
joint program of activities n. etkinlikler ortak programı
joint commission n. karma komisyon
joint advisory committee n. karma istişare komisyonu
joint committee n. karma kurul
joint action plan for women's and children's health n. kadın ve çocuk sağlığı ortak eylem planı
joint advisory committee n. karma istişare komitesi
joint commission n. karma kurul
joint and several surety n. müteselsil kefillik
joint task force n. müşterek görev gücü
joint committee n. müşterek komite
joint examination schemes n. müşterek inceleme planları
joint candidate n. müşterek aday
joint account agreement n. müşterek hesap sözleşmesi
joint ownership n. müşterek mülkiyet
joint provision n. müşterek hüküm
joint european resources for micro-to-medium enterprises initiative n. mikro ve orta ölçekli işletmeler için avrupa ortak kaynak inisiyatifi
joint press declaration n. ortak basın açıklaması