|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
ortak |
partner n.
|
|
We are talking about an institution in which Europe plays a most essential role with many partners.
Avrupa'nın birçok ortakla birlikte en önemli rolü oynadığı bir kurumdan bahsediyoruz.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
ortak |
joint adj.
|
|
This project was a joint effort between two departments.
Bu proje iki departman arasında ortak bir çalışmaydı.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
ortak |
common adj.
|
|
We have a common interest in comic books.
Çizgi romanlara karşı ortak bir merakımız var.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
ortak |
mutual adj.
|
|
It is in our mutual interest that this process should be accelerated.
Bu sürecin hızlandırılması hepimizin ortak menfaatinedir.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
ortak |
party n.
|
|
With his passivity, he has been a party to maintaining a culture of systematic disarray and irregularities.
Pasifliği ile sistematik bir düzensizlik ve usulsüzlük kültürünün sürdürülmesine ortak olmuştur.
More Sentences
|
6 |
General |
ortak |
partner n.
|
|
We are talking about an institution in which Europe plays a most essential role with many partners.
Avrupa'nın birçok ortakla birlikte en önemli rolü oynadığı bir kurumdan bahsediyoruz.
More Sentences
|
7 |
General |
ortak |
associate n.
|
|
For the invaders and their Iraqi associates to be convicted as war criminals.
İşgalcilerin ve onların Iraklı ortaklarının savaş suçlusu olarak mahkum edilmeleri gerekiyor.
More Sentences
|
8 |
General |
ortak |
shared adj.
|
|
It has a knock-on effect in other areas, especially where there are shared coastlines.
Özellikle ortak kıyı şeridinin bulunduğu diğer alanlarda da zincirleme etkisi vardır.
More Sentences
|
9 |
General |
ortak |
cooperative adj.
|
|
We must work in a cooperative manner with industry, ministers and other organisations to seek a common solution.
Ortak bir çözüm bulmak için endüstri, bakanlar ve diğer kuruluşlarla işbirliği içinde çalışmalıyız.
More Sentences
|
10 |
General |
ortak |
common adj.
|
|
We have a common interest in comic books.
Çizgi romanlara karşı ortak bir merakımız var.
More Sentences
|
11 |
General |
ortak |
communal adj.
|
|
The apartment is cheap, but it only has communal bathrooms.
Daire ucuz ama sadece ortak banyoları var.
More Sentences
|
12 |
General |
ortak |
public adj.
|
|
The politician didn't appear in public after the incident.
Olaydan sonra siyasetçi ortalıkta görünmedi.
More Sentences
|
13 |
General |
ortak |
concerted adj.
|
|
What is needed is concerted action, which we shall continue to implement.
İhtiyaç duyulan şey, uygulamaya devam edeceğimiz ortak eylemdir.
More Sentences
|
14 |
General |
ortak |
collective adj.
|
|
It is our collective duty to try to stop them from doing so.
Bunu yapmalarını engellemeye çalışmak hepimizin ortak görevidir.
More Sentences
|
15 |
General |
ortak |
united adj.
|
|
However, in addition to our united political reaction, we must adjust the European Union's diplomatic standpoint.
Bununla birlikte, ortak siyasi tepkimize ek olarak, Avrupa Birliği'nin diplomatik duruşunu da ayarlamalıyız.
More Sentences
|
16 |
General |
ortak |
in common adv.
|
|
We have much in common, not only from an historical perspective but also with a view to the future.
Sadece tarihsel açıdan değil, geleceğe bakış açısından da pek çok ortak noktamız var.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
17 |
Trade/Economic |
ortak |
partner n.
|
|
We are talking about an institution in which Europe plays a most essential role with many partners.
Avrupa'nın birçok ortakla birlikte en önemli rolü oynadığı bir kurumdan bahsediyoruz.
More Sentences
|
18 |
Trade/Economic |
ortak |
associate n.
|
|
For the invaders and their Iraqi associates to be convicted as war criminals.
İşgalcilerin ve onların Iraklı ortaklarının savaş suçlusu olarak mahkum edilmeleri gerekiyor.
More Sentences
|
19 |
Trade/Economic |
ortak |
associated adj.
|
|
They feel humiliated, being at a disadvantage to the other associated countries.
Kendilerini aşağılanmış ve diğer ortak ülkelere karşı dezavantajlı durumda hissediyorlar.
More Sentences
|
Law |
|
20 |
Law |
ortak |
associate n.
|
|
For the invaders and their Iraqi associates to be convicted as war criminals.
İşgalcilerin ve onların Iraklı ortaklarının savaş suçlusu olarak mahkum edilmeleri gerekiyor.
More Sentences
|
|
21 |
Law |
ortak |
stockholder n.
|
|
The stockholders are making money hand over fist.
Ortaklar kolay yoldan para kazanıyorlar.
More Sentences
|
Politics |
|
22 |
Politics |
ortak |
combined adj.
|
|
What the EU can do is work towards a combined negotiated solution to the issues that divide the two countries.
AB'nin yapabileceği şey, iki ülkeyi ayıran meselelere müzakere yoluyla ortak bir çözüm bulunması için çalışmaktır.
More Sentences
|
Math |
|
23 |
Math |
ortak |
common n.
|
|
We have a common interest in comic books.
Çizgi romanlara karşı ortak bir merakımız var.
More Sentences
|
General |
|
24 |
General |
ortak |
mate n.
|
|
25 |
General |
ortak |
copartner n.
|
|
26 |
General |
ortak |
co-partner n.
|
|
27 |
General |
ortak |
fellow n.
|
|
28 |
General |
ortak |
cooperator n.
|
|
29 |
General |
ortak |
collaborator n.
|
|
30 |
General |
ortak |
shareholder n.
|
|
31 |
General |
ortak |
dormant partner n.
|
|
32 |
General |
ortak |
pard n.
|
|
33 |
General |
ortak |
spouse n.
|
|
34 |
General |
ortak |
consociate n.
|
|
35 |
General |
ortak |
sharer n.
|
|
36 |
General |
ortak |
co-operator n.
|
|
37 |
General |
ortak |
associator n.
|
|
38 |
General |
ortak |
half n.
|
|
39 |
General |
ortak |
haver n.
|
|
40 |
General |
ortak |
haber n.
|
|
|
41 |
General |
ortak |
chaber n.
|
|
42 |
General |
ortak |
chaver n.
|
|
43 |
General |
ortak |
yfere [obsolete] n.
|
|
44 |
General |
ortak |
competitor [obsolete] n.
|
|
45 |
General |
ortak |
co-mate n.
|
|
46 |
General |
ortak |
federary n.
|
|
47 |
General |
ortak |
partaker n.
|
|
48 |
General |
ortak |
pewfellow n.
|
|
49 |
General |
ortak |
corporate adj.
|
|
50 |
General |
ortak |
identic adj.
|
|
51 |
General |
ortak |
commutual adj.
|
|
52 |
General |
ortak |
sympathetic adj.
|
|
53 |
General |
ortak |
conjunct adj.
|
|
54 |
General |
ortak |
interested adj.
|
|
55 |
General |
ortak |
comprehensive adj.
|
|
56 |
General |
ortak |
congregate adj.
|
|
57 |
General |
ortak |
intermutation [obsolete] adj.
|
|
58 |
General |
ortak |
jnt (joint) abrev.
|
|
59 |
General |
ortak |
jt (joint) abrev.
|
|
Colloquial |
|
60 |
Colloquial |
ortak |
offsider [australia/new zealand] n.
|
|
Idioms |
|
61 |
Idioms |
ortak |
work spouse n.
|
|
62 |
Idioms |
ortak |
sidekick n.
|
|
Trade/Economic |
|
63 |
Trade/Economic |
ortak |
part owner n.
|
|
64 |
Trade/Economic |
ortak |
copartner n.
|
|
65 |
Trade/Economic |
ortak |
co-partner n.
|
|
66 |
Trade/Economic |
ortak |
shareholder n.
|
|
67 |
Trade/Economic |
ortak |
interested adj.
|
|
68 |
Trade/Economic |
ortak |
shareholding adj.
|
|
Law |
|
69 |
Law |
ortak |
privy n.
|
|
70 |
Law |
ortak |
companion n.
|
|
Biology |
|
71 |
Biology |
ortak |
osculant adj.
|
|
Biochemistry |
|
72 |
Biochemistry |
ortak |
covalent adj.
|
|
Astronomy |
|
73 |
Astronomy |
ortak |
companion n.
|
|
Archaic |
|
74 |
Archaic |
ortak |
concomitant n.
|
|
Slang |
|
75 |
Slang |
ortak |
bizatch n.
|
|
76 |
Slang |
ortak |
biznitch n.
|
|
77 |
Slang |
ortak |
hoss n.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
ortak çalışma |
cooperation n.
|
|
Through EU cooperation, the common work in favour of a cleaner Baltic Sea will be intensified.
AB işbirliği sayesinde daha temiz bir Baltık Denizi için ortak çalışmalar yoğunlaştırılacaktır.
More Sentences
|
2 |
General |
ortak arkadaş |
mutual friend n.
|
|
Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.
Boşanma, boşanan çiftin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de şiddetli bir ayrılık söz konusuysa.
More Sentences
|
3 |
General |
ortak miras |
common heritage n.
|
|
The Mediterranean forests are part of the common heritage of all Europeans.
Akdeniz ormanları tüm Avrupalıların ortak mirasının bir parçasıdır.
More Sentences
|
|
4 |
General |
ortak metin |
joint text n.
|
|
The joint text to be submitted to Parliament tomorrow fulfils this dual objective.
Yarın Parlamento'ya sunulacak olan ortak metin bu ikili hedefi yerine getirmektedir.
More Sentences
|
5 |
General |
ortak gelecek |
common future n.
|
|
You still have the chance to decide for the common future of a greater Europe without losing face.
Hâlâ daha büyük bir Avrupa'nın ortak geleceği için itibarınızı kaybetmeden karar verme şansına sahipsiniz.
More Sentences
|
6 |
General |
ortak girişim |
joint undertaking n.
|
|
The EIB may also become a member of the Joint Undertaking in the future.
AYB de gelecekte Ortak Girişim'in bir üyesi olabilir.
More Sentences
|
7 |
General |
ortak dil |
lingua franca n.
|
|
Why do you want Esperanto to become a lingua franca while you continue to communicate in English?
Neden siz İngilizce iletişim kurmaya devam ederken Esperanto'nun bir ortak dil olmasını istiyorsunuz?
More Sentences
|
8 |
General |
yerel ortak |
local partner n.
|
|
It is ready to support NGOs which work with local partners for the elimination of child labour.
AB, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için yerel ortaklarla birlikte çalışan STK'ları desteklemeye hazırdır.
More Sentences
|
9 |
General |
ortak sorumluluk |
joint responsibility n.
|
|
We must take joint responsibility for peace and freedom in Iraq.
Irak'ta barış ve özgürlük için ortak sorumluluk almalıyız.
More Sentences
|
10 |
General |
ortak zemin |
common ground n.
|
|
Moderation, stable objectives and efficiency are the common ground for joint action in such cases.
Ilımlılık, istikrarlı hedefler ve verimlilik, bu tür durumlarda ortak eylem için ortak zemindir.
More Sentences
|
11 |
General |
ortak özellikler |
common features n.
|
|
Tax evasion and fraud are, unfortunately, common features of the tax systems of all European countries.
Vergi kaçakçılığı ve sahtekarlığı ne yazık ki tüm Avrupa ülkelerinin vergi sistemlerinin ortak özellikleridir.
More Sentences
|
12 |
General |
ortak dış politika |
common foreign policy n.
|
|
Then there is an arms exports control policy which must be in line with European common foreign policy.
O halde Avrupa ortak dış politikası ile uyumlu olması gereken bir silah ihracatı kontrol politikası vardır.
More Sentences
|
13 |
General |
ortak düzenleme |
co-regulation n.
|
|
I appreciate anything which is done in the field of co-regulation.
Ortak düzenleme alanında yapılan her şeyi takdir ediyorum.
More Sentences
|
14 |
General |
ortak yazar |
co-author n.
|
|
I am the reprehensible author or co-author of the resolution.
Bu kararın kınanması gereken yazarı ya da ortak yazarı benim.
More Sentences
|
15 |
General |
ortak çözüm |
common solution n.
|
|
I believe there would then in actual fact be high hopes of being able to find common solutions.
O zaman ortak çözümler bulma konusunda büyük umutlar doğacağına inanıyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
ortak yol |
common path n.
|
|
We must therefore start off along this common path, this walk together, at Barcelona.
Dolayısıyla bu ortak yola, bu birlikte yürüyüşe Barselona'da başlamalıyız.
More Sentences
|
17 |
General |
ortak girişim |
joint venture (jv) n.
|
|
Nor do I agree with you on exports or joint ventures.
İhracat veya ortak girişimler konusunda da sizinle aynı fikirde değilim.
More Sentences
|
18 |
General |
ortak çalışma |
joint work n.
|
|
This instrument, together with the international ITER agreement, forms the current basis of our joint work.
Bu belge, uluslararası ITER anlaşması ile birlikte ortak çalışmalarımızın mevcut temelini oluşturmaktadır.
More Sentences
|
19 |
General |
ortak alanlar |
common areas n.
|
|
However, there will be no common area without common construction.
Ancak ortak yapı olmadan ortak alan olmaz.
More Sentences
|
20 |
General |
ortak alanlar |
common spaces n.
|
|
The St Petersburg Declaration marked out the path to create four common spaces.
St Petersburg Deklarasyonu dört ortak alan yaratmanın yolunu çizmiştir.
More Sentences
|
21 |
General |
ortak değer |
shared value n.
|
|
We have shared values and interests.
Ortak değerlerimiz ve ilgi alanlarımız var.
More Sentences
|
22 |
General |
ortak karar |
co-decision n.
|
|
To this end, it is essential that we have co-decision rights in respect of the obligatory expenditure as well.
Bu amaçla, zorunlu harcamalar konusunda da ortak karar alma hakkına sahip olmamız elzemdir.
More Sentences
|
23 |
General |
ortak irade |
common will n.
|
|
It was the common will that brought everyone together in the desire for their freedom to be restored to them.
Herkesi özgürlüklerinin kendilerine iade edilmesi arzusunda bir araya getiren ortak iradeydi.
More Sentences
|
24 |
General |
ortak çalışma |
collaborative work n.
|
|
The issue of how to improve collaborative work, particularly in the field of legislation, is not a taboo subject either.
Özellikle mevzuat alanında ortak çalışmanın nasıl geliştirilebileceği konusu da tabu bir konu değildir.
More Sentences
|
25 |
General |
büyük ortak |
senior partner n.
|
|
Tom is a senior partner.
Tom büyük ortak.
More Sentences
|
26 |
General |
ortak standart |
common standard n.
|
|
By December 2003, we will adopt common standards for the asylum procedure.
Aralık 2003'e kadar, iltica prosedürüne ilişkin ortak standartları kabul edeceğiz.
More Sentences
|
27 |
General |
ortak olmak |
share v.
|
|
We are engaged in the work of legislation, which in many fields is regulated by officials who share in the decisions.
Birçok alanda kararlara ortak olan yetkililer tarafından düzenlenen yasama çalışmalarıyla meşgulüz.
More Sentences
|
28 |
General |
ortak çalışmak |
work jointly v.
|
|
We are moving in the right direction, formulas are developing so that we can work jointly with the Commission.
Doğru yönde ilerliyoruz, Komisyon ile ortak çalışabilmemiz için formüller geliştiriyoruz.
More Sentences
|
29 |
General |
ortak olmak |
be partner v.
|
|
She proved to be an excellent partner in those negotiations.
Bu müzakerelerde mükemmel bir ortak olduğunu kanıtladı.
More Sentences
|
Common Usage |
|
30 |
Common Usage |
başkalarının dertlerini anlayıp onlara ortak olan |
sympathetic adj.
|
|
General |
|
31 |
General |
ortak davranış |
collective behaviour n.
|
|
32 |
General |
ortak girişim |
collective n.
|
|
33 |
General |
ortak mülkiyet |
collective ownership n.
|
|
34 |
General |
ortak bağ |
covalent bond n.
|
|
35 |
General |
ortak bilgilendirme merkezi |
joint information center n.
|
|
36 |
General |
ortak dost |
mutual friend n.
|
|
37 |
General |
ortak duvar |
party wall n.
|
|
38 |
General |
ortak anten |
common antenna n.
|
|
39 |
General |
ortak pazar |
the european economic community n.
|
|
40 |
General |
ortak kullanma |
collectivization n.
|
|
41 |
General |
ortak kat |
common multiple n.
|
|
42 |
General |
ortak hat |
party line n.
|
|
43 |
General |
ortak bir zevk, görüş, tutku vb |
common ground n.
|
|
44 |
General |
ortak yön |
common direction n.
|
|
45 |
General |
ortak dil |
koine n.
|
|
46 |
General |
anadili farklı insanların konuştuğu ortak dil |
lingua franca n.
|
|
47 |
General |
ortak özellikleri olan grup |
species n.
|
|
48 |
General |
ortak anten |
stack n.
|
|
49 |
General |
ortak pazar |
the common market n.
|
|
50 |
General |
ortak tarih çizelgesi |
joint line n.
|
|
51 |
General |
ortak bilgilendirme sistemi |
joint information system n.
|
|
52 |
General |
ortak girişim |
joint adventure n.
|
|
53 |
General |
ikişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda ortak oynayan iki kişiden her biri |
spouse n.
|
|
54 |
General |
ortak yüzey |
interface n.
|
|
55 |
General |
ortak hazırlık |
joint readiness n.
|
|
56 |
General |
ortak bir atası olan insan topluluğu |
clan n.
|
|
57 |
General |
ortak belge |
joint text n.
|
|
58 |
General |
ortak dil |
common tongue n.
|
|
59 |
General |
mirasta ortak |
joint heir n.
|
|
60 |
General |
ortak kar fonu |
partner bonus fund n.
|
|
61 |
General |
ortak yazar |
coauthor n.
|
|
62 |
General |
yabancı ortak |
foreign partner n.
|
|
63 |
General |
ortak mirasçı |
coheir n.
|
|
64 |
General |
ortak his |
fellow feeling n.
|
|
65 |
General |
ortak kiracılık |
tenancy in common n.
|
|
66 |
General |
ortak mal sahipliği |
community n.
|
|
67 |
General |
ortak dil |
interlanguage n.
|
|
68 |
General |
ortak farkındalık |
coconsciousness n.
|
|
69 |
General |
ortak bir amaç veya çıkarla bağlanan bir grup insan |
affinity group n.
|
|
70 |
General |
ortak mal sahibi |
colessor n.
|
|
71 |
General |
ortak beyannameler |
joint returns n.
|
|
72 |
General |
kuruluşun idaresine karışmayan ortak |
silent partner n.
|
|
73 |
General |
anadili farklı insanların konuştuğu ortak dil |
koine n.
|
|
74 |
General |
ortak mal |
common property n.
|
|
75 |
General |
vatandaşlarının ortak dil, tarih vb faktörlerce birbirlerine bağlı olduğu egemen devlet |
nation state n.
|
|
76 |
General |
ortak teşebbüs |
joint venture n.
|
|
77 |
General |
ortak üretim elektriği |
electricity from cogeneration n.
|
|
78 |
General |
ortak haklar |
common rights n.
|
|
79 |
General |
ortak gümrük tarife nomenklatürü |
common customs tariff nomenclature n.
|
|
80 |
General |
ortak tüketim |
collective consumption n.
|
|
81 |
General |
ortak varis |
coparcener n.
|
|
82 |
General |
ortak özellik |
common trait n.
|
|
83 |
General |
ortak sözcükler |
common words n.
|
|
84 |
General |
ortak çalışılan otel |
partner hotel n.
|
|
85 |
General |
ortak araştırma |
collaborative research n.
|
|
86 |
General |
ortak açıklama |
joint declaration n.
|
|
87 |
General |
ortak beyan |
joint declaration n.
|
|
88 |
General |
ortak kullanım alanları |
common use areas n.
|
|
89 |
General |
ortak kullanım mekanları |
common use areas n.
|
|
90 |
General |
ortak karar taslağı |
draft joint resolution n.
|
|
91 |
General |
ortak karar tasarısı |
draft joint resolution n.
|
|
92 |
General |
ortak işlem |
common action n.
|
|
93 |
General |
ortak kullanım |
joint tenancy n.
|
|
94 |
General |
ana ortak |
main partner n.
|
|
95 |
General |
ortak dış politika |
joint foreign policy n.
|
|
96 |
General |
ısı ve elektrik enerjisinin ortak üretimi |
cogeneration n.
|
|
97 |
General |
ortak girişim sözleşmesi |
joint venture agreement n.
|
|
98 |
General |
yönetici ortak |
managing partner n.
|
|
99 |
General |
ortak problem |
common problem n.
|
|
100 |
General |
kıdemli ortak |
senior associate n.
|
|
101 |
General |
ortak platform |
common platform n.
|
|
102 |
General |
ortak platform |
shared platform n.
|
|
103 |
General |
ortak değerlendirme |
joint evaluation n.
|
|
104 |
General |
ortak firma |
partner company n.
|
|
105 |
General |
ortak altyapı |
common infrastructure n.
|
|
106 |
General |
ortak girişim firması |
joint venture company n.
|
|
107 |
General |
bağlı ortak |
associated partner n.
|
|
108 |
General |
ortak akıl |
common mind n.
|
|
109 |
General |
ortak kültür |
common culture n.
|
|
110 |
General |
ortak taşıyıcı sıklığı |
common carrier frequency n.
|
|
111 |
General |
ortak alanlar |
collective spaces n.
|
|
112 |
General |
ortak konut |
communal residence n.
|
|
113 |
General |
ortak yaşayan |
commensal n.
|
|
114 |
General |
katılımcı ortak |
acting partner n.
|
|
115 |
General |
katılımcı ortak |
participant partner n.
|
|
116 |
General |
katılımcı ortak |
participating partner n.
|
|
117 |
General |
ortak karar |
consensus n.
|
|
118 |
General |
ortak amaç |
common purpose n.
|
|
119 |
General |
ortak marka |
co-brand n.
|
|
120 |
General |
ortak balıkçılık yönetimi |
fisheries co-management n.
|
|
121 |
General |
ortak mal sahipleri |
joint owners n.
|
|
122 |
General |
derdine ortak olma |
commiseration n.
|
|
123 |
General |
ortak yön |
community n.
|
|
124 |
General |
sorumlu ortak |
responsible partner n.
|
|
125 |
General |
sorumlu ortak |
contributory n.
|
|
126 |
General |
ortak kullanım alanı |
shared area n.
|
|
127 |
General |
ortak kullanım alanı |
shared space n.
|
|
128 |
General |
ortak kullanım alanı |
communal area n.
|
|
129 |
General |
ortak kimlik |
collective identity n.
|
|
130 |
General |
ortak kanı |
common opinion n.
|
|
131 |
General |
ortak kanı |
common view n.
|
|
132 |
General |
ortak kanı |
general opinion n.
|
|
133 |
General |
ortak kanı |
general view n.
|
|
134 |
General |
ortak çıkar için fedakarlık |
sacrifice for common safety n.
|
|
135 |
General |
ortak geçmiş |
common background n.
|
|
136 |
General |
ortak geçmiş |
common past n.
|
|
137 |
General |
ortak geçmiş |
common history n.
|
|
138 |
General |
ortak arkadaş |
common friend n.
|
|
139 |
General |
ortak arkadaşlar |
mutual friends n.
|
|
140 |
General |
ortak dostlar |
mutual friends n.
|
|
141 |
General |
insanlığın ortak vicdanı |
common sense of humanity n.
|
|
142 |
General |
(davranış/giyim vb'de) ortak standartlar |
convention n.
|
|
143 |
General |
ortak payda |
common ground n.
|
|
144 |
General |
ortak tasarım |
co-design n.
|
|
145 |
General |
ortak rakip |
corrival n.
|
|
146 |
General |
ortak çözüm |
mutual solution n.
|
|
147 |
General |
ortak olması muhtemel kişi/kurum |
prospective partner n.
|
|
148 |
General |
olası ortak |
prospective partner n.
|
|
149 |
General |
ortak ata |
common ancestor n.
|
|
150 |
General |
müşterek/ortak teşebbüs/girişim |
joint attempt n.
|
|
151 |
General |
ortak bir amaç/gaye |
a common goal n.
|
|
152 |
General |
azınlık ortak |
minority partner n.
|
|
153 |
General |
ortak terminoloji |
common terminology n.
|
|
154 |
General |
ortak başvuru sahibi |
joint applicant n.
|
|
155 |
General |
ortak yönetim |
shared management n.
|
|
156 |
General |
ortak-konutlar |
cohousing n.
|
|
157 |
General |
ortak barınma |
cohousing n.
|
|
158 |
General |
ortak-konutlar |
co-housing n.
|
|
159 |
General |
ortak barınma |
co-housing n.
|
|
160 |
General |
ortak akıl |
common sense n.
|
|
161 |
General |
ortak çalışma grubu |
joint study group n.
|
|
162 |
General |
ortak çalışma |
joint study n.
|
|
163 |
General |
(bir spor turnuvasında ya da ortak çalışılacak bir projede yapılan) tanışma toplantısı |
meet and greet n.
|
|
164 |
General |
katılımcı gönderen ortak |
sending partner n.
|
|
165 |
General |
ortak hoşnutsuzluk çıkmazı/ikilemi |
dilemma of common aversion n.
|
|
166 |
General |
ortak/birlikte yürütülen çalıştay |
joint workshop n.
|
|
167 |
General |
ortak cephe |
common front n.
|
|
168 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
inner circle n.
|
|
169 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
coterie n.
|
|
170 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
clique n.
|
|
171 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
ingroup n.
|
|
172 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
camp n.
|
|
173 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
pack n.
|
|
174 |
General |
ortak mirasçı kadın |
coheiress n.
|
|
175 |
General |
otomobil ortak kullanımı |
covoiturage n.
|
|
176 |
General |
otomobil ortak kullanımı |
car-sharing n.
|
|
177 |
General |
otomobil ortak kullanımı |
rideshare n.
|
|
178 |
General |
otomobil ortak kullanımı |
ride-sharing n.
|
|
179 |
General |
otomobil ortak kullanımı |
carpooling n.
|
|
180 |
General |
otomobil ortak kullanımı |
carpool n.
|
|
181 |
General |
otomobil ortak kullanımı |
lift-sharing n.
|
|
182 |
General |
ortak dinamikler |
collective dynamics n.
|
|
183 |
General |
ortak kullanma |
collectivisation n.
|
|
184 |
General |
ortak kayıp |
mutual loss n.
|
|
185 |
General |
ortak akıl |
shared wisdom n.
|
|
186 |
General |
ortak fikir |
common idea n.
|
|
187 |
General |
yaygın şekilde paylaşılan ortak bir değer |
a commonly shared value n.
|
|
188 |
General |
önceki ortak |
former partner n.
|
|
189 |
General |
birlikte/ortak sergi açılan kişi |
co-exhibitor n.
|
|
190 |
General |
ortak irade |
joint will n.
|
|
191 |
General |
ortak yazar |
collective author n.
|
|
192 |
General |
ortak yazar |
joint author n.
|
|
193 |
General |
ortak ozellik |
common characteristic n.
|
|
194 |
General |
ortak sözcükçe |
common lexicon n.
|
|
195 |
General |
ortak banyo |
shared bathroom n.
|
|
196 |
General |
ortak kanı |
consensus n.
|
|
197 |
General |
ortak dil ekipman tanımlayıcı (clei) kodu |
common language equipment identifier (clei) code n.
|
|
198 |
General |
ortak kullanım için büyük masa |
communal table n.
|
|
199 |
General |
ortak ifade |
coexpression n.
|
|
200 |
General |
ortak dayanak |
common basis n.
|
|
201 |
General |
ortak çaba |
collective effort n.
|
|
202 |
General |
ortak simge |
collective representation n.
|
|
203 |
General |
ortak bir ilgiyi paylaşan insan topluluğu |
community of interest n.
|
|
204 |
General |
ortak bir ilgiyi paylaşan insan topluluğu |
interest-based community n.
|
|
205 |
General |
herkesin kabul ettiği ortak nokta |
the common point everyone agrees n.
|
|
206 |
General |
yahudilerin tora, nevlim ve ketuvim adını taşıyan üç kitabının ortak adı |
tanach n.
|
|
207 |
General |
yahudilerin tora, nevlim ve ketuvim adını taşıyan üç kitabının ortak adı |
tanak n.
|
|
208 |
General |
yahudilerin tora, nevlim ve ketuvim adını taşıyan üç kitabının ortak adı |
tanakh n.
|
|
209 |
General |
ortak güç ve işbirliği |
team play n.
|
|
210 |
General |
fransa ve ingiltere'yi denizden birbirine bağlayan, iki ülkenin ortak yapımı olan demir yolu tüneli |
la manche n.
|
|
211 |
General |
bir proje için gerçekleştirilen, kamu kurumları ya da çevreciler gibi üçüncü tarafların da dahil edildiği ortak oturum/toplantı |
charette n.
|
|
212 |
General |
bir proje için gerçekleştirilen, kamu kurumları ya da çevreciler gibi üçüncü tarafların da dahil edildiği ortak oturum/toplantı |
charrette n.
|
|
213 |
General |
ortak inanca veya ilgiye sahip bir grup insan |
the fold n.
|
|
214 |
General |
ortak bir yan duvar ile başka eve bağlı olan çok katlı aile evi |
town house n.
|
|
215 |
General |
(abd ordusunda) personel, istihbarat, lojistik konularındaki ortak yayınlara doktrin oluşturan temel yayınlar |
keystone publications n.
|
|
216 |
General |
geçici iş birliği yapan ortak |
bedfellow n.
|
|
217 |
General |
geçici iş birliği yapan ortak |
bedfere n.
|
|
218 |
General |
geçici iş birliği yapan ortak |
bedphere n.
|
|
219 |
General |
ortak bir girişi olup her birinde bir ailenin yaşadığı birden fazla daire barındıran bina |
land [scotland] n.
|
|
220 |
General |
(ortak bir amaç için) birlikte hareket eden kimselerin oluşturduğu yapı |
machine n.
|
|
221 |
General |
ortak olarak kabul edilen metin |
vulgate n.
|
|
222 |
General |
hatalı bir şekilde ortak karara varma |
quotient verdict n.
|
|
223 |
General |
bir eyleme katılan veya ortak olan kimse |
member [obsolete] n.
|
|
224 |
General |
ortak çıkar bağı |
bond n.
|
|
225 |
General |
ortak bağa sahip bir grup insan |
herd n.
|
|
226 |
General |
bir çiftliğin süt ürünleri karının bir bölümüne ortak olan veya yöneten kimse |
bower [scotland] n.
|
|
227 |
General |
ortak çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
loop n.
|
|
228 |
General |
ortak alan |
bull pen n.
|
|
229 |
General |
ortak ofis |
bull pen n.
|
|
230 |
General |
ortak alan |
bullpen n.
|
|
231 |
General |
ortak ofis |
bullpen n.
|
|
232 |
General |
erkek soyundan ortak atalara sahip bir grup insan |
gens n.
|
|
233 |
General |
ortak çiftçi |
bywoner [africa] n.
|
|
234 |
General |
ortak kullanım |
joint use n.
|
|
235 |
General |
ortak özellik |
denominator n.
|
|
236 |
General |
kuvvetlere, malzemelere ve yedek personel hareket gerekliliklerine dair gerekli bilgileri içeren ortak operasyon planlama ve uygulama sistemi |
deployment database n.
|
|
237 |
General |
ulaşıma ortak olup bunun için ödeme yapmayan kimse |
guest n.
|
|
238 |
General |
ortak özelliklere sahip sekiz üyeli grup |
octuplet n.
|
|
239 |
General |
ortak davranışlara sahip sekiz üyeli grup |
octuplet n.
|
|
240 |
General |
ortak çayır alanının ayrı bölümlere ayrılması |
rouming n.
|
|
241 |
General |
güçlü ortak |
royalist n.
|
|
242 |
General |
ortak buluş |
coinvention n.
|
|
243 |
General |
bir grubun belirli bir şeye veya kimseye yönelik ortak görüşü |
image n.
|
|
244 |
General |
ortak refah |
coprosperity n.
|
|
245 |
General |
sadece bir ebeveynin ortak olduğu erkek kardeş |
half-brother n.
|
|
246 |
General |
sadece bir ebeveynin ortak olduğu kız kardeş |
half-sister n.
|
|
247 |
General |
iki veya daha çok ülke/ordu tarafından ortak kullanılan parça |
common-user item n.
|
|
248 |
General |
birtakım ortak çıkarlar doğrultusunda birleşmiş insan grubu |
commonwealth n.
|
|
249 |
General |
ortak sahip olunan mal |
communion n.
|
|
250 |
General |
ortak ilgi alanına sahip kişilerin oluşturduğu birlik |
confrerie n.
|
|
251 |
General |
ortak çıkarı olan kimse |
connection n.
|
|
252 |
General |
yanlışa ortak olma |
connivence n.
|
|
253 |
General |
arazinin çit veya bariyerlerle ortak alandan ayrılması |
inclosure n.
|
|
254 |
General |
bazı kabilelerde bekar erkeklerin kaldığı ortak konut |
clubhouse n.
|
|
255 |
General |
ortak macera |
coadventure n.
|
|
256 |
General |
ortak ajans |
coagency n.
|
|
257 |
General |
ortak denetçi |
co-assessor n.
|
|
258 |
General |
ortak piskopos |
cobishop n.
|
|
259 |
General |
takımın ortak kaptanlarından her biri |
co-captain n.
|
|
260 |
General |
ortak şampiyon |
cochampion n.
|
|
261 |
General |
ortak amaç için kurulan ittifak |
combination n.
|
|
262 |
General |
ortak dava |
concause n.
|
|
263 |
General |
ortak hedef |
concause n.
|
|
264 |
General |
ortak hükümdar |
cosovereign n.
|
|
265 |
General |
ortak egemen |
cosovereign n.
|
|
266 |
General |
ortak sponsor |
cosponsor n.
|
|
267 |
General |
birden fazla tarafın ortak sponsorluğu |
cosponsorship n.
|
|
268 |
General |
ortak hükümdar |
cosupreme n.
|
|
269 |
General |
ortak egemen |
cosupreme n.
|
|
270 |
General |
ortak kazanan |
cowinner n.
|
|
271 |
General |
ortak arazi tahsisi |
dole [dialect] [uk] n.
|
|
272 |
General |
ortak bir girişimde birleşen işçi ve çalışan grubu |
family n.
|
|
273 |
General |
(ortak ata bulunmayan) anatomik benzerlik |
paralogy n.
|
|
274 |
General |
dörtlü ve beşlilerin ortak melodik akışı |
paraphonia n.
|
|
275 |
General |
ortak faydaya dayalı çoğulculuk |
polygamy n.
|
|
276 |
General |
ortak anlam |
consignification n.
|
|
277 |
General |
amaç doğrultusunda ortak çaba |
conspiration n.
|
|
278 |
General |
ortak kültürel özelliklere sahip coğrafi alan |
culture area n.
|
|
279 |
General |
ortak miras |
inheritance n.
|
|
280 |
General |
ortak bir iş veya ilgi alanı paylaşan insanlar |
people n.
|
|
281 |
General |
ortak çıkarı bulunan kalabalık |
posse n.
|
|
282 |
General |
ortak kaynak |
pot n.
|
|
283 |
General |
ortak fon |
pot n.
|
|
284 |
General |
ortak sermaye |
pot n.
|
|
285 |
General |
ortak kaynak |
pot n.
|
|
286 |
General |
ortak akıl |
salt n.
|
|
287 |
General |
ortak imparator |
co-emperor n.
|
|
288 |
General |
herkesin ortak /bilinen /olağan zaafı |
common failing n.
|
|
289 |
General |
ortak besteci |
cocomposer n.
|
|
290 |
General |
ortak bestekar |
cocomposer n.
|
|
291 |
General |
ortak küratör |
cocurator n.
|
|
292 |
General |
ortak geliştirici |
codeveloper n.
|
|
293 |
General |
ortak yönetim |
codirection n.
|
|
294 |
General |
ortak yönetici |
codirector n.
|
|
295 |
General |
ortak etkililik |
coefficacy n.
|
|
296 |
General |
ortak verimlilik |
coefficiency n.
|
|
297 |
General |
ortak kuruluş |
coestablishment n.
|
|
298 |
General |
ortak şirket |
coestablishment n.
|
|
299 |
General |
ortak mal varlığı |
coestate n.
|
|
300 |
General |
ortak favori |
cofavorite n.
|
|
301 |
General |
ortak özellik |
cofeature n.
|
|
302 |
General |
ortak vasi |
coguardian n.
|
|
303 |
General |
ortak yönetici |
cohead n.
|
|
304 |
General |
ortak his |
coherence [obsolete] n.
|
|
305 |
General |
ortak ev sahibi |
cohost n.
|
|
306 |
General |
ortak sunucu |
cohost n.
|
|
307 |
General |
etkinliğe ortak ev sahipliği yapan kadın |
cohostess n.
|
|
308 |
General |
ortak miras |
coinheritance n.
|
|
309 |
General |
ortak sermayeci |
coinvestor n.
|
|
310 |
General |
ortak yatırımcı |
coinvestor n.
|
|
311 |
General |
ortak yönetmelik |
coordinance n.
|
|
312 |
General |
ortak araştırmacı |
coresearcher n.
|
|
313 |
General |
ortak rakip |
corival n.
|
|
314 |
General |
ortak rekabet |
corivalry n.
|
|
315 |
General |
ortak muhalefet |
corivalry n.
|
|
316 |
General |
ortak mülkiyetin olmaması |
discommunity n.
|
|
317 |
General |
ortak mülklerin olmaması |
discommunity n.
|
|
318 |
General |
ortak ilişkilerin olmaması |
discommunity n.
|
|
319 |
General |
iblis ortak |
fly [obsolete] n.
|
|
320 |
General |
ortak amaç etrafında kenetlenen insanlar |
fodder n.
|
|
321 |
General |
ortak inanç ve amaçlar etrafında birleşmiş bir grup kuruluş |
fold n.
|
|
322 |
General |
ortak bir davanın taraftarları |
fold n.
|
|
323 |
General |
ortak bağlantısı olan şey |
sister n.
|
|
324 |
General |
ortak özelliklere sahip grup |
sisterhood n.
|
|
325 |
General |
ortak kanı |
cry n.
|
|
326 |
General |
belirli bir amaç için ortak fonda para biriktiren bir grup insan |
slate club [uk] n.
|
|
327 |
General |
ortak bilgi dağarcığı |
collective knowledge n.
|
|
328 |
General |
bellirli bir amaç için toplanan ortak para |
money pool n.
|
|
329 |
General |
biyografileri büyük ölçüde izlenemeyen bir grup insanın ortak özelliklerinin araştırılması |
prosopography n.
|
|
330 |
General |
ortak fon |
stock purse n.
|
|
331 |
General |
ortak arazi |
stray [uk] n.
|
|
332 |
General |
ortak mera |
stray [uk] n.
|
|
333 |
General |
hayvanları ortak merada otlatma hakkı |
stray [uk] n.
|
|
334 |
General |
ortak yönetim altında faaliyet gösteren taşımacılık hizmeti |
system n.
|
|
335 |
General |
(birkaç doktorun ortak çalıştığı) klinik |
clinic n.
|
|
336 |
General |
ortak olmak |
associate v.
|
|
337 |
General |
ortak olmak |
become a partner with v.
|
|
338 |
General |
ortak olmak |
make one v.
|
|
339 |
General |
ortak olmak |
become a partner v.
|
|
340 |
General |
ortak olmak |
be a party to v.
|
|
341 |
General |
ortak etmek |
make somebody a partner v.
|
|
342 |
General |
ortak olmak |
buy in v.
|
|
343 |
General |
biriyle ortak bir özellik taşımak |
have something in common with someone v.
|
|
344 |
General |
ortak olmak |
club v.
|
|
345 |
General |
ortak olmak |
become partners v.
|
|
346 |
General |
sırra ortak olmak |
be in on the secret v.
|
|
347 |
General |
ortak olmak |
participate v.
|
|
348 |
General |
ortak olmak |
associate oneself v.
|
|
349 |
General |
ortak olmak |
club together v.
|
|
350 |
General |
ortak etmek |
partner v.
|
|
351 |
General |
ortak olmak |
interest v.
|
|
352 |
General |
bir şeyde biriyle ortak olmak |
go in with someone on v.
|
|
353 |
General |
acıya ortak olmak |
share the pain v.
|
|
354 |
General |
acısına ortak olmak |
commiserate with v.
|
|
355 |
General |
acısına ortak olmak |
share the pain v.
|
|
356 |
General |
acıya ortak olmak |
commiserate with v.
|
|
357 |
General |
suça ortak olmak |
take part in crime v.
|
|
358 |
General |
suça ortak olmak |
aid and abet v.
|
|
359 |
General |
biriyle daha fazla ortak yönleri olmak |
have more in common with someone v.
|
|
360 |
General |
ortak bir noktada anlaşmak |
find a middle ground v.
|
|
361 |
General |
ortak bir noktada buluşmak |
meet in the middle v.
|
|
362 |
General |
ortak bir noktada anlaşmak |
meet in the middle v.
|
|
363 |
General |
ortak bir noktada buluşmak |
find a middle ground v.
|
|
364 |
General |
ortak yatırım yapmak |
co-invest v.
|
|
365 |
General |
ortak paydada buluşmak |
find the lowest common denominator v.
|
|
366 |
General |
ortak paydada buluşmak |
find the least common denominator v.
|
|
367 |
General |
ortak olmak |
go in a partnership with someone v.
|
|
368 |
General |
birçok ortak özellik taşımak |
have several characteristics in common v.
|
|
369 |
General |
ortak noktada birleşmek |
meet on a common ground v.
|
|
370 |
General |
ortak çıkarlar doğrultusunda birleşmek |
league together against v.
|
|
371 |
General |
ortak olarak almak |
admit to partnership v.
|
|
372 |
General |
ortak olmak |
take in partnership v.
|
|
373 |
General |
ortak almak |
take a partner v.
|
|
374 |
General |
hiçbir ortak yanı bulunmamak |
have nothing in common v.
|
|
375 |
General |
ortak yürütmek |
carry out jointly v.
|
|
376 |
General |
ortak yürütmek |
carry out together v.
|
|
377 |
General |
ortak yürütmek |
run together v.
|
|
378 |
General |
ortak yürütmek |
co-execute v.
|
|
379 |
General |
çok az ortak yönleri olmak |
have little in common v.
|
|
380 |
General |
suça ortak olmak |
be a party to the crime v.
|
|
381 |
General |
ortak girişimde bulunmak |
make a joint attempt v.
|
|
382 |
General |
büyük ikramiyeye ortak olmak |
share in the jackpot v.
|
|
383 |
General |
ortak/müşterek ev sahipliği yapılmak |
be co-hosted v.
|
|
384 |
General |
üzüntüsüne ortak olmak |
sympathize with someone v.
|
|
385 |
General |
ortak çalışmak |
cooperate v.
|
|
386 |
General |
ortak çalışmak |
collaborate v.
|
|
387 |
General |
ortak çalışmak |
cowork v.
|
|
388 |
General |
ortak bir yana sahip olmak |
have in common v.
|
|
389 |
General |
ortak paydada buluşmak |
find a common ground v.
|
|
390 |
General |
ortak paydada buluşmak |
meet on common ground v.
|
|
391 |
General |
derdine ortak olmak |
share someone's burden v.
|
|
392 |
General |
acılarına ortak olmak |
share someone's burden v.
|
|
393 |
General |
acısına ortak |
share someone's burden v.
|
|
394 |
General |
dertlerine ortak olmak |
share someone's burden v.
|
|
395 |
General |
çok ortak yanı bulunmak |
have much in common v.
|
|
396 |
General |
ortak hareket etmek |
train v.
|
|
397 |
General |
ortak paydada birleştirmek |
attone [obsolete] v.
|
|
398 |
General |
birçok ortak özelliği olmak |
have a lot in common v.
|
|
399 |
General |
birçok ortak özelliği olmak |
have many things in common v.
|
|
400 |
General |
ortak bir amaç veya inan için birleşmek |
unify v.
|
|
401 |
General |
ortak bir şekilde yapmak |
hold v.
|
|
402 |
General |
ortak sınıra sahip olmak |
march v.
|
|
403 |
General |
birinin suçuna ortak olmak |
aid and abet someone [cliché] v.
|
|
404 |
General |
suça ortak olmak |
aid and abet v.
|
|
405 |
General |
birinin suçuna ortak olmak |
aid and abet someone [cliché] v.
|
|
406 |
General |
suça ortak olmak |
aid and abet v.
|
|
407 |
General |
(ortak amaç veya duygu dolayısıyla) bir araya getirmek |
bond v.
|
|
408 |
General |
ortak bir sınıra sahip olmak |
line v.
|
|
409 |
General |
ortak olmak |
mutualize v.
|
|
410 |
General |
ortak olmak |
mutualise v.
|
|
411 |
General |
ortak olmak |
common [obsolete] v.
|
|
412 |
General |
ortak parçaya sahip olmak |
communicate [obsolete] v.
|
|
413 |
General |
ortak olmak |
communicate [obsolete] v.
|
|
414 |
General |
ortak harcamada payına düşeni ödemek |
club v.
|
|
415 |
General |
ortak girişimde bulunmak |
coadventure v.
|
|
416 |
General |
(bir şeyin) ortak yazarı olmak |
coauthor v.
|
|
417 |
General |
(bir şeyin) ortak yazarı olmak |
co-author v.
|
|
418 |
General |
ortak bir merkeze çekmek |
concenter v.
|
|
419 |
General |
ortak bir merkeze yöneltmek |
concenter v.
|
|
420 |
General |
ortak bir merkezde buluşmak |
concenter v.
|
|
421 |
General |
ortak merkezde birleşmek |
concenter v.
|
|
422 |
General |
ortak merkeze sahip olmak |
concenter v.
|
|
423 |
General |
ortak merkeze yönelmek |
concentre v.
|
|
424 |
General |
ortak merkeze yöneltmek |
concentre v.
|
|
425 |
General |
ortak bir noktaya varmak |
concur [obsolete] v.
|
|
426 |
General |
ortak hedefe ulaşılmasına yardım etmek |
concur v.
|
|
427 |
General |
ortak bir etki yaratmak üzere katkıda bulunmak |
concur v.
|
|
428 |
General |
ortak ilgi alanlarına sahip olmak |
have common interests v.
|
|
429 |
General |
ortak katkıda bulunmak |
conspire [obsolete] v.
|
|
430 |
General |
duygularına ortak olmak |
fellowfeel v.
|
|
431 |
General |
ortak yönetmek |
codirect v.
|
|
432 |
General |
ortak yönlendirmek |
codirect v.
|
|
433 |
General |
ortak özellik taşımak |
cofeature v.
|
|
434 |
General |
ortak ev sahipliği yapmak |
cohost v.
|
|
435 |
General |
ortak kullanım hakkından mahrum etmek |
discommon v.
|
|
436 |
General |
ortak kullanmak |
divide v.
|
|
437 |
General |
(araziyi) ortak ekip biçmek |
sharecrop v.
|
|
438 |
General |
ortak mülkiyet veya kamu mülkiyeti ve denetimine tabi tutmak |
socialise v.
|
|
439 |
General |
ortak mülkiyet veya kamu mülkiyeti ve denetimine tabi tutmak |
socialize v.
|
|
440 |
General |
ortak marka |
co-branded adj.
|
|
441 |
General |
ortak eksenli |
coaxial adj.
|
|
442 |
General |
ortak bir karara varamayan |
hung adj.
|
|
443 |
General |
ortak çalışmaya dayalı |
collaborative adj.
|
|
444 |
General |
ortak kabul görmüş |
commonly held adj.
|
|
445 |
General |
ortak kabul görmüş |
commonly-held adj.
|
|
446 |
General |
ortak olmayan |
nonmutual adj.
|
|
447 |
General |
seride ortak farkın ilk terimden çıkarılmasıyla bulunan (terim) |
zeroth adj.
|
|
448 |
General |
tek ebeveyni ortak olan |
half adj.
|
|
449 |
General |
ebeveynlerinden biri ortak olan |
half-blooded adj.
|
|
450 |
General |
ebeveynlerinden biri ortak olan |
half-bred adj.
|
|
451 |
General |
ortak olarak düzenlenen veya yapılan |
mean [uk] adj.
|
|
452 |
General |
ortak merkezden sapan |
homocentric adj.
|
|
453 |
General |
ortak merkeze yaklaşan |
homocentric adj.
|
|
454 |
General |
(özellikle diller veya dilbilgisel formlarla ilgili) ortak bir kaynaktan evrilmiş |
genetical adj.
|
|
455 |
General |
kuruluşun üyelerinin ortak karlarının, faydalarının, masraflarının ve sorumluluklarının olduğu (plan) |
mutual adj.
|
|
456 |
General |
ortak olarak uygulanabilir |
communicative [obsolete] adj.
|
|
457 |
General |
toplumsal yaşamı ve ortak mülkiyeti sergileyen |
communistic adj.
|
|
458 |
General |
toplumsal yaşamı ve ortak mülkiyeti destekleyen |
communistic adj.
|
|
459 |
General |
ortak kökenli |
connate adj.
|
|
460 |
General |
ortak elemanı bulunmayan |
disjoint adj.
|
|
461 |
General |
belirli bir ortak bağıntısı bulunmayan (önermeler) |
disparate adj.
|
|
462 |
General |
(masraf ödemesi) ortak bir şekilde |
dutch adj.
|
|
463 |
General |
ortak olasılığın veya ortak olasılık yoğunluk fonksiyonunun ayrı durum olasılıklarına ya da olasılık yoğunluk fonksiyonlarına eşit olma özelliği taşıyan |
independent adj.
|
|
464 |
General |
ortak yönlü |
parallel adj.
|
|
465 |
General |
ortak anlamı olan |
consignificant adj.
|
|
466 |
General |
ortak anlamı olan |
consignificative adj.
|
|
467 |
General |
ortak olarak belirtilen |
consignificative adj.
|
|
468 |
General |
ortak sınırları bulunan |
conterminable adj.
|
|
469 |
General |
ortak sınırları bulunan |
conterminant adj.
|
|
470 |
General |
ortak noktadan çıkmış |
fascicled adj.
|
|
471 |
General |
ortak ikamet ile ilgili |
coresidential adj.
|
|
472 |
General |
ortak iki kişi barındıran |
corporate adj.
|
|
473 |
General |
ortak yaşam durumu ile ilgili |
symbiotical adj.
|
|
474 |
General |
ortak yaşam ile öne çıkan |
symbiotical adj.
|
|
475 |
General |
ortak yaşam döngüsünde yaşayan |
symbiotical adj.
|
|
476 |
General |
ortak yaşamdan kaynaklanan |
symbiotical adj.
|
|
477 |
General |
(ortak bir düzlemde sıralanan) kıvrımlı kayaç yapısına sahip |
synclinical adj.
|
|
478 |
General |
ortak olarak |
commonly adv.
|
|
479 |
General |
ortak olarak |
jointly adv.
|
|
480 |
General |
ortak bir şekilde |
concurringly adv.
|
|
481 |
General |
ortak olarak |
vulgo adv.
|
|
482 |
General |
ortak olarak |
familiarly adv.
|
|
483 |
General |
benzer ile ortak olarak |
in common with prep.
|
|
484 |
General |
ile ortak olarak |
in common with prep.
|
|
485 |
General |
ortak çabasıyla |
between prep.
|
|
486 |
General |
ortak etkisiyle |
between prep.
|
|
487 |
General |
ortak mülkiyetinde |
between prep.
|
|
488 |
General |
ortak anlamı veren ön ek |
co- pref.
|
|
489 |
General |
ortak bir şekilde anlamı veren ön ek |
co- pref.
|
|
490 |
General |
ortak anlamına gelen ön ek |
par- pref.
|
|
491 |
General |
ortak anlamı veren ön ek |
coen- pref.
|
|
492 |
General |
ortak anlamı veren ön ek |
coeno- pref.
|
|
493 |
General |
ortak anlamı veren ön ek |
cen- pref.
|
|
494 |
General |
ortak anlamı veren ön ek |
caen- pref.
|
|
495 |
General |
ortak anlamı veren ön ek |
caeno- pref.
|
|
496 |
General |
ortak alım noktası |
cpp (common point of purchase) abrev.
|
|
Phrasals |
|
497 |
Phrasals |
(belaya) ortak etmek |
let in v.
|
|
498 |
Phrasals |
(biriyle veya bir şeyle) ortak olmak/bağlı olmak |
affiliate (someone or something) with (someone or something) v.
|
|
499 |
Phrasals |
ortak çalışmak |
affiliate with v.
|
|
500 |
Phrasals |
ortak çalışma yürütmek |
associate oneself with someone or something v.
|
|