buz - Turkish English Dictionary

buz

Meanings of "buz" in English Turkish Dictionary : 14 result(s)

Turkish English
Common Usage
buz ice n.
Remember that, when sailing there, there can be pack ice 20 metres high!
Unutmayın ki orada yelken açarken 20 metre yüksekliğinde buz kütleleri olabilir!

More Sentences
General
buz ice n.
Remember that, when sailing there, there can be pack ice 20 metres high!
Unutmayın ki, orada yelken açarken 20 metre yüksekliğinde buz kütleleri olabilir!

More Sentences
Chemistry
buz ice n.
Ice classification must also be taken into account in this context.
Buz sınıflandırması da bu bağlamda dikkate alınmalıdır.

More Sentences
Sport
buz ice n.
As one of our experts said, the United States is skating on very thin ice.
Uzmanlarımızdan birinin de dediği gibi, Amerika Birleşik Devletleri çok ince bir buz üzerinde kayıyor.

More Sentences
General
buz icicle n.
buz glacial adj.
Chemistry
buz glaciation n.
Sport
buz compression and elevation (ice) n.
buz compression n.
buz compression and elevation (rice) n.
buz rest n.
buz elevation and diagnosis (riced) n.
buz elevation and splinting (ices) n.
Slang
buz rock n.

Meanings of "buz" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
buz makinası ice machine n.
The ice machine is broken.
Buz makinesi arızalı.

More Sentences
buz kıracağı ice pick n.
Someone stabbed Tom with an ice pick, but he's OK now.
Birisi Tom'u buz kıracağıyla yaralamış ama şimdi iyi.

More Sentences
buz patenci ice skater n.
Tom is a legendary ice skater.
Tom efsanevi bir buz patencisidir.

More Sentences
buz torbası ice pack n.
Tom wrapped the ice pack in a damp towel and placed it on his thigh.
Tom buz torbasını nemli bir havluya sardı ve kalçasına yerleştirdi.

More Sentences
kuzey buz denizi the arctic ocean n.
The natural gas deposits in the Arctic Ocean will be of vital importance to the EU in the future.
Kuzey Buz Denizi'ndeki doğal gaz yatakları gelecekte AB için hayati önem taşıyacaktır.

More Sentences
buz saçağı icicle n.
A man was killed by a falling icicle.
Bir adam düşen bir buz saçağı tarafından öldürüldü.

More Sentences
buz pateni ice skate n.
Do you own a pair of ice skates?
Buz patenin var mı?

More Sentences
buz hokeyi ice hockey n.
An ice hockey puck isn't ball-shaped.
Bir buz hokeyi diski top şeklinde değildir.

More Sentences
buz torbası icepack n.
Put an icepack on your cheek.
Yanağına bir buz torbası koy.

More Sentences
buz tabakası sheet of ice n.
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Denizaltı yüzeye çıkmak için ince bir buz tabakasını kırmak zorunda kaldı.

More Sentences
buz pateni ice-skate n.
They went ice-skating together.
Birlikte buz patenine gittiler.

More Sentences
buz tabakası ice cap n.
The ice caps are melting.
Buz tabakası eriyor.

More Sentences
buz küpü ice cube n.
Could you fill up the ice cube trays and put them in the freezer?
Buz küpü tepsilerini doldurur musun ve derin dondurucuya koyar mısın?

More Sentences
buz pateni pisti skating rink n.
Three little girls are going to the skating rink.
Üç küçük kız buz pateni pistine gidiyor.

More Sentences
buz dağı iceberg n.
What you see above the water is just the tip of the iceberg.
Suyun üstünde gördüğün şey sadece buz dağının tepesi.

More Sentences
buz banyosu ice bath n.
Some athletes believe that taking an ice bath after a workout or a race allows their body to recover more quickly.
Bazı sporcular bir antrenman ya da yarıştan sonra buz banyosu yapmanın vücutlarının daha çabuk toparlanmasını sağladığına inanır.

More Sentences
buz kırıcı icebreaker n.
One concerned the question of ice-breaking ships carrying fuel in the Baltic.
Bunlardan biri Baltık'ta yakıt taşıyan buz kırıcı gemiler sorunuyla ilgilidir.

More Sentences
buz kıracağı icepick n.
Tom was killed with an icepick.
Tom bir buz kıracağıyla öldürüldü.

More Sentences
(dağdaki buz tabakasında) derin yarık crevasse n.
The mountaineers cautiously navigated the treacherous crevasses.
Dağcılar derin ve tehlikeli yarıklarda dikkatle ilerlediler.

More Sentences
buz pateni yapmak ice skate v.
Can you ice skate?
Buz pateni yapabilir misin?

More Sentences
buz gibi chill adj.
Chill!
Buz gibi!

More Sentences
buz gibi freezing adj.
It's absolutely freezing outside.
Dışarısı buz gibi.

More Sentences
buz gibi icy adj.
Mary jumped into the icy water without hesitation.
Mary duraksamadan buz gibi suya atladı.

More Sentences
buz gibi ice-cold adj.
When I got home, I had a nice, ice-cold shower.
Eve döndüğümde, buz gibi soğuk bir duş aldım.

More Sentences
Common Usage
eritmek (kar/buz vb) thaw v.
General
buz salkımı icicle n.
buz çözücü defroster n.
buz pateni skate n.
buz baltası ice ax n.
buz çağlayanı ice cascade n.
cam buz clear ice n.
buz örtüsü icing n.
buz kayağı scooter n.
kauçuk buz torbası rubber ice bag n.
kar ve buz tırmanışı snow and ice climbing n.
kuzey buz denizi arctic ocean n.
buz satıcısı iceman n.
buz kütlesi ice mass n.
buz yapma makinesi ice machine n.
buz kütlesi floe n.
buz makinesi icebox n.
buzdağından kopmuş buz parçası calf n.
buz tutacağı icepick n.
buz adası iceberg n.
buz uyarısı ice warning n.
buz kalıbı pack ice n.
buz dalgıcı great northern diver & loon n.
buz sisi ice fog n.
buz deposu ice house n.
buz çözücü deicer n.
buz yarığı crevasse n.
buz kitlesi icing mound n.
buz örtüsü ice mantle n.
buz yanığı freeze burn n.
buz kaplama icing n.
buz bacası serac n.
buz pateni alanı ice rink n.
yüzen buz kütlesi floe n.
artistik buz pateni figure skating n.
yaz boyunca erimeden kalan buz kitlesi taryn n.
buz pateni alanı rink n.
buz çağlayanı icefall n.
buz fabrikası ice plant n.
buz kalıbı icebox n.
küçük buz kalıbı ice cube n.
buz tutma frosting n.
buz dolabı icebox n.
denizde yüzen üstü düz buz kütlesi floe n.
tabaka (buz için) sheet n.
buz küpü icecube n.
karaya bağlı buz landfast ice n.
buz kalıbı ice bar n.
buz gibi olma durumu frigidness n.
dağdan aşağı hızla ve kontrolsüz inen kar ve buz kütlesi avalanche n.
buz mavisi ice blue n.
buz patencileri ice skaters n.
buz pateni yapma ice skating n.
buz mavisi gibi gridelin n.
buz saçağı ickle n.
sarkıt biçimindeki buz icicle n.
güneş ışınlarının buz yüzeyinden yansıması iceblink n.
buz deposu icehouse n.
buz sahası icerink n.
buz parçası ice block n.
buz şovu icer n.
yapay buz pateni alanı artificial ice rink n.
kırık buz brash n.
buz alanı rink n.
parça buz cube ice n.
karaya bağlı buz fast ice n.
taneli buz flake ice n.
yüzer buz kristali frazil ice n.
buz kırıcı de-icer n.
buz çözücü de-icer n.
buz parçası ice floe n.
buz örtüsü icecap n.
buz tabakası icecap n.
buz deposu ice tank n.
su yolunda buz birikintisi ice pack n.
buz örtüsü ice cap n.
yüzen buz kütlesi ice floe n.
buz sarayı ice palace n.
denizde bulunan buz yığını ice pack n.
buz kristali ice crystal n.
buz yığılması ice jam n.
buz örtüsü ice sheet n.
buz kutusu icebox n.
buz tabakası ice layer n.
denizdeki buz tabakası floe n.
yüzen buz kitlesi floe n.
buz örtüsü pack n.
dip buz tabakası bottom ice n.
yenilebilir buz edible ice n.
buz kütlesi field of ice n.
buz arabası ice wagon n.
buz kayağı ice skate n.
buz kesesi ice bag n.
buz makinesi ice machine n.
buz baltası ice axe n.
buz çağlayan icefall n.
buz kesesi cold pack n.
buz maşası ice tongs n.
buz üretimi ice production n.
buz tutmuş yol frozen road n.
kuru buz karışımları dried ice-mixes n.
buz beyazı ice white n.
buz kanalları ice channels n.
buz ustası ice master n.
buz küreği ice cube scoop n.
buz küreği ice scoop n.
buz kalıbı ice tray n.
buz/kokteyl karıştırıcı swizzle stick n.
buz gibi suya dalış/atlayış etkinliği polar bear plunge n.
buz gibi suya dalış/atlayış etkinliği polar plunge n.
buz kutusu chilly bin (new zeland) n.
buz kutusu cooler n.
buz kutusu portable ice chest n.
buz kutusu esky (australian) n.
buz kutusu cool box n.
çiftli buz pateni couple skating n.
buz tutmuş kar crusted snow n.
buz kırıcı deicer n.
buz pateni pisti ice-skating rink n.
buz pateni pisti ice rink n.
buz pateni pisti roller rink n.
küçük parçalar halinde kırılmış buz ice chips n.
küçük buz parçaları ice chips n.
buz dağı berg n.
buz duvarı ice wall n.
buz gösterisi ice show n.
buz çatlağı ice crack n.
buz galerisi ice gallery n.
buz kovası düellosu ice bucket challenge n.
buz kovası meydan okuması ice bucket challenge n.
buz kovası iddiası ice bucket challenge n.
buz kovası ice bucket n.
denizde yüzen buz kütlesi icepack n.
buz tankı ice tank n.
rendelenmiş buz veya kar üzerine şurup ekilerek hazırlanan bir tatlı shaved ice n.
buz zemin icy ground n.
buz arabası ice cart n.
(buz saçağı, saç örgüsü gibi) sallanan veya sarkan şey tangle [scottish] n.
buz kütlesi block of ice n.
buz eritici snow melter n.
buz eritici snowmelter n.
(iran'da) yük hayvanı üzerinde buz taşımak için kullanılan kutu yakhdan n.
(iran'da) yük hayvanı üzerinde buz taşımak için kullanılan kutu yakhdan n.
buz kazması ice axe n.
deniz ve buz üzerinde ilerleyebilen düz tabanlı bir tekne scooter n.
kaya üzerinde ince buz tabakası verglas n.
paten pistleri için buz parlatıcı markası zamboni® n.
yüzen bir buz kütlesinde suyun aktığı kanal lane n.
buz kütlesinde suyun aktığı kanal lane n.
buz pateni bıçağı blade n.
buz tanesi sağanağı hail n.
(özellikle iskandinav bölgelerinde) buz örtüsü brae n.
(buz veya yol üzerinde) küçük tümsek hubble n.
viski bardağı benzeri kısa bardaklarda buz veya su üzerinde servis edilen karıştırılmayan bir alkollü içecek lowball n.
aşağı doğru çıkıntı yapan su altındaki bir buz kütlesi bummock n.
parlak buz katmanı glare n.
atmosfer buharının sıfır derecenin altında yoğunlaşması ile soğuk yüzeyin ufak buz kristalleri ile kaplanması rind n.
ince yüzer buz grue [scotland] n.
buz hokeyi oyuncusunun annesi hockey mom n.
buz tabakası ice n.
buz katmanı ice n.
donmuş buz tabakası ice n.
buz yüzeyi ice n.
buz dondurma ice n.
yuvarlak buz torbası ice cap n.
buz torbası ice cap n.
buz iğnesi ice crystal n.
buz alanı ice field n.
buz örtüsü ice field n.
buz tabakası ice field n.
jel buz torbası ice pack n.
buz pisti bulunan bina ice rink n.
buz verme istasyonu ice station n.
buz istasyonu ice station n.
erimiş buz ice water n.
buz suyu ice water n.
buz topu iceball n.
buz birikintisi icebreaker n.
buz kırma aleti icebreaker n.
buz başlığı icecap n.
başa konacak şekilde tasarlanan buz kesesi icecap n.
buz dükkanı icehouse n.
buz yapılan, saklanan veya satılan yer icehouse n.
buz makinesi icemaker n.
buz üzerinde yürüyebilen adam iceman n.
buz pistini hazırlayan kimse iceman n.
buz pisti bakımını yapan kimse iceman n.
buz kütlesinin ayrılması ice-out n.
buz depremi icequake n.
(sevkiyat öncesi) ürünleri buz ile kaplayan kimse icer n.
buz kalıbı icetray n.
buz oluşumu icing n.
buz pateni pisti içeren bina roller rink n.
çatlayan ince buz rubber ice [canada] n.
çatırdayan ince buz rubber ice [canada] n.
buz haline getirme conglaciation n.
buz haline gelme conglaciation n.
sert tarzı ve kavgacılığı ile bilinen agresif oyuncu (buz hokeyi) goon n.
(buz hokeyinde) fedai goon n.
(buz pateni sahasında) paten izi cusp n.
adeta buz kesme douche [uk] n.
buz torbası pack n.
buz sarkıtı isicle [obsolete] n.
ince ve düz buz parçası pan n.
büyük bir kütleden koparak yüzen buz parçası pan n.
başlı buz çivisi cork n.
su üzerinde yüzen büyük buz kütlesi field of ice n.
buz örtüsü field of ice n.
patende buz üzerinde bırakılan işaret print n.
buz kütlesinin bir kısmı sconce n.
yüzen buz kitlesinin bir parçası sconce n.
(buz pateninde) patencinin farklı kenarlarda üç daire çizmesi ile gerçekleştirilen bir hareket türü serpentine n.
ince buz silver storm n.
soğuğa maruz kalan ağaç gibi cisimlerin üzerindeki buz tabakası silver storm n.
şeffaf buz silver storm n.
berrak buz crystal [obsolete] n.
buz yapma makinesi freezing machine n.
buz makinesi freezing machine n.
ince buz örtüsü skin n.
ince buz tabakası skin n.
tuzlu suyun donmaya başladığı sırada oluşan inkoheran buz kristalleri slush n.
buz kristalleri içeren dondurulmuş aromalı içecek slushy n.
buz içinde yüzme ice swimming n.
yağışı sırasında yüzeye temas edince dağılıveren küçük beyaz buz tanesi snow pellet n.
buz gibi soğuk sıvı snow-broth n.
kar/buz faaliyetlerin yapılabildiği sosyal tesis snowdome n.
buz kazımak (buz kalıbından) shave v.
buz tutmak ice over v.
buz kesilmek freeze v.
buz tutmak ice up v.
tuzla buz etmek smash smithereens v.
buz kesilmek be stunned v.
buz bağlamak freeze v.
tuzla buz olmak smash v.
buz kesmek freeze v.
eli ayağı buz kesilmek be very cold v.
üstü buz tutmak freeze over v.
az buz olmamak be of no small matter v.
buz çözmek deice v.
tuzla buz olmak be smashed to smithereens v.
tuzla buz olmak break to smithereens v.
eli ayağı buz kesilmek freeze v.
buz kesilmek stand aghast v.
tuzla buz etmek shatter v.
buz kesmek feel very cold v.
buz tutmak freeze v.
buz kesilmek be frozen v.
tuzla buz etmek break to pieces v.
buz bağlamak be covered with ice v.
buz tutmak be covered with ice v.
buz gibi soğumak lose one's affection completely (for) v.
buz tutmak crust v.
tuzla buz olmak chip off v.
tuzla buz olmak fall to pieces v.
tuzla buz olmak break to pieces v.
buz kesilmek congeal v.
tuzla buz olmak fly apart v.
buz hokeyinde sayı yapmak cage v.
tuzla buz olmak break up into small pieces v.
buz tutmak (yanık gibi yaralanmalarda) apply ice v.
buz uygulamak apply ice v.
buz koymak put ice v.
tuzla buz etmek chatter [dialect] v.
(donmuş balık) depodayken ve nakliyat sırasında su kaybını önlemek için buz tabakası ile kaplamak glaze v.
buz üstünde muhafaza etmek ice v.
buz üzerinde tutmak ice v.
buz üzerinde korumak ice v.
(buz hokeyi topuna) rakip kale çizgisini aşacak şekilde vurmak ice v.
buz tutmak ice v.
tuzla buz etmek rive v.
buz haline getirmek conglaciate v.
tuzla buz olmak (cam) dice v.
buz gibi bir bakış atmak gorgonize v.
buz gibi bir bakış atmak gorgonise v.
(kar, buz) sert kütle oluşturmak pack v.
(kar, buz) sert kütle haline gelmek pack v.
buz kestirmek fascinate v.
tuzla buz etmek fly v.
tuzla buz etmek shiver v.
buz oluşumu sebebiyle tıkanmak freeze v.
içine buz sıkışmak freeze v.
üzerinde buz oluşturmak freeze v.
(buz üzerinde) kayıp dengesini kaybetmek skite v.
(buz pateninde) kartal hareketi yapmak spread-eagle v.
tuz buz etmek stramash v.
buz gibi yapmak superfuse v.
buz gibi icecold adj.
buz gibi wintry adj.
buz gibi as cold as ice adj.
buz tutmuş frosted adj.
buz tutmuş gelid adj.
buz tutmuş frosty adj.
buz kesilmiş stunned adj.
buz kaplı icy adj.
buz gibi soğuk as cold as ice adj.
buz gibi very cold adj.
buz gibi nippy adj.
tuzla buz olmuş (ümitler vb) shipwrecked adj.
buz gibi arctic adj.
buz gibi frigid adj.
buz tutmuş (liman) icebound adj.
buz gibi sour adj.
buz gibi gelid adj.
buz gibi glacial adj.
buz tutmuş icebound adj.
buz gibi brumal adj.
buz tutmaz ice-free adj.
buz kalpli ice-hearted adj.
buz yüklü ice laden adj.
buz dolu ice laden adj.
buz kesilmiş frozen adj.
buz kesilen stunned adj.
buz kesmiş frozen adj.
buz kesilen frozen adj.
buz gibi key-cold adj.
buz gibi sabit glacial adj.
buz gibi glacious adj.
buz kaplı glacious adj.
buz ile tıkanmış icebound adj.
buz ile kapanmış icebound adj.
buz kıran icebreaking adj.
buz kırıcı icebreaking adj.
buz gibi iced adj.
buz kesmiş donnert [scotland] adj.
buz kesmiş donnard [scotland] adj.
buz kesmiş donnerd [scotland] adj.
buz kesmiş donnered [scotland] adj.
buz gibi shivery adj.
(buz hokeyinde) sert ve genellikle uzun mesafeli atış slap-bang adj.
buz kestiren polar adj.
buz gibi soğuk supercold adj.
buz gibi soğuk supercool adj.
buz gibi icily adv.
buz tutmuş bir şekilde gelidly adv.
buz gibi glacially adv.
Phrasals
buz bağlamak ice up v.
buz bağlamak ice over v.
buz tutturmak ice something up v.
buz bağlamak frost over v.
buz ile serinletmek ice something down v.
buz tutmak ice up v.
tuz buz etmek crush (someone or something) to (something) v.
tuz buz etmek crush (someone or something) into (something) v.
bazı spor dallarında (buz hokeyi) iki rakip oyuncu arasında top atarak karşılaşmayı/mücadeleyi başlatmak face off v.
suyu dondurup buz haline getirmek freeze something into something v.
buz tutmak freeze up v.
buz tutturmak freeze up v.
buz kesmek freeze up v.
buz tutmak frost up v.
buz tutturmak frost up v.
kar/buz erimeye başlamak slush up v.
kar/buz yumuşayıp çamurlu hale gelmek slush up v.
kar/buz cıvımak slush up v.
(buz hokeyi gibi oyunlarda) oyun başlangıcında topun kontrolünü kazanmak için rakibin karşısında durmak face off v.
(bir şeyi) tuz buz etmek mash up (something) v.
tuz buz etmek mash up v.
tuzla buz olmak break (up) (into something) v.
tuz buz etmek crush to v.
Colloquial
buz pateninde bir hareket sırasında veya öncesinde hız kazanmak için yapılan küçük zıplama/sıçrama bunny hop n.
buz gibi soğuk burrnips n.
buz gibi bira cold one n.
buz gibi karşılama icy reception n.
(buz pateni) hız kazanmak ya da yön değiştirmek üzere ayakları birbiri ardına hareket ettirme crossover n.
buz gibi davranma freeze n.
buz dalgıcı ember goose n.
buz dalgıcı ember-goose n.
ince buz tabakası cat ice n.
sahayı bedava kullanma karşılığında buz hokeyi sahasında çalışan genç rink rat [canada] n.
buz alım-satım, saklama, satış ve teslimatı ile ilgilenen erkek ice man n.
buz hokeyi pisti icehouse [us] n.
buz gibi bir bira frosty one n.
buz gibi keyif birası frosty one n.
(buz hokeyinde) pas vermek istemeyen oyuncu puck hog n.
içkisine (bol) buz koymak be on the rocks v.
buz pateninde bir hareket sırasında veya öncesinde hız kazanmak için sıçramak bunny hop v.
buz gibi davranmak freeze v.
buz koymak ice down v.
buz uygulamak ice down v.
buz tutturmak ice up v.
buz kesmiş cold adj.
buz gibi regular adj.
buz gibi so cold you could hang meat expr.
buz gibi in very good condition expr.
buz gibi bir ses with an icy voice expr.
buz gibi clean and fresh expr.
buz gibi fat and firm (meat) expr.
20 yıl az buz değil twenty years is something expr.
dışarısı buz gibi baby, it's cold outside expr.
hava buz gibi dışarıda baby, it's cold outside expr.
tuzla buz in bits and pieces expr.
az buz para değil! that ain't hay! exclam.
Idioms
buz gibi bir bira a frosty one n.
buz gibi keyif birası a frosty one n.
buz gibi bir ortam chilly climate n.
buz gibi hava brass monkey weather n.
buz önleyici vana anti-ice valve n.
buz pateninde patencilerin sonuçları bekledikleri alan kiss and cry corner n.
(buz pateni) puanları bekleme yeri kiss and cry n.
buz pateninde kayakçıların gösteriden sonra alacakları puanları bekledikleri yer kiss and cry n.
(buz pateni) puanları bekleme yeri kiss and cry area n.
buz pateninde kayakçıların gösteriden sonra alacakları puanları bekledikleri yer kiss and cry area n.
buz gibi gece three-dog night [old-fashioned] n.
buz gibi (hava) brass monkey n.
buz gibi (hava) brass monkeys n.
eli ayağı buz kesilme cold feet n.
buz gibi gece three dog night n.
tuz buz etmek blast to smithereens v.
tuz buz olmuş be blasted to smithereens v.
buz kesmek go blue v.
buz üstüne yazı yazmak build on sand v.
buz gibi durmak keep a straight face v.
buz gibi olmak be as cold as ice v.
buz gibi soğuk olmak be as cold as ice v.
ince buz üzerinde yürümek walk on thin ice v.
ince buz üzerinde yürümek be (skating/walking) on thin ice v.
ince buz üzerinde yürümek skate on thin ice v.
ince buz üzerinde yürümek walk on eggs v.
ince buz üzerinde yürümek walk on eggshells v.
soğuktan buz kesmek freeze as hard as stone v.
tuzla buz etmek smash to smithereens v.
tuzla buz etmek break something into small pieces v.
tuzla buz etmek dash something to pieces v.
(pencereleri vb. açarak) bir yeri buz gibi etmek play freeze-out v.
ince buz üzerinde yürümek dance on the razor's edge v.
buz hokeyinde eldivenleri çıkarıp yumruklu kavgaya girişmek/yeltenmek drop the gloves v.
(birinin) eli ayağı buz kesilmek put (one) back on (one's) heels v.
tuz buz etmek hack (something) to smithereens v.
(buz hokeyinde) diskin hakimiyetini korumak rag the puck v.
(buz hokeyinde) diski olabildiğince uzun süre kaptırmamak rag the puck v.
tuz buz edilmek be blown to smithereens v.
ince buz üzerinde yürümek be (walking) on thin ice v.
ince buz üzerinde yürümek be skating on thin ice v.
ince buz üzerinde yürümek be treading on eggshells v.
ince buz üzerinde yürümek be walking on eggshells v.
tuz buz edilmek be blown to smithereens v.
tuz buz olmak be blown to smithereens v.
bir şeyi tuz buz etmek blow, smash, something to smithereens v.
buz üzerine yazı yazmak build (something) on sand v.
(pencereleri, kapıyı açarak) bir yeri buz gibi etmek play freeze out v.
buz gibi (as) cold as any stone adj.
buz gibi (as) cold as any stone adj.
buz gibi stone-cold adj.
buz gibi colder than the shady side of a banker's heart adj.
buz gibi (as) cold as a well digger's feet (in january) adj.
buz gibi (as) cold as a witch's caress adj.
buz gibi cold as ice adj.
buz gibi soğuk cold as ice adj.
hava buz gibi baby, it's cold outside expr.
buz gibi as cold as marble expr.
buz gibi as cold as a welldigger's ass in january expr.
buz gibi cold as a witch's caress expr.
buz gibi as cold as a welldigger's ears expr.
buz gibi as cold as a witch's tit expr.
buz gibi cold as a witch's tit expr.
buz gibi as cold as a welldigger's ass expr.
buz gibi as cold as a witch's caress expr.
buz gibi cold enough to freeze the balls off a brass monkey expr.
buz gibi cold as a welldigger's ears (in January) expr.
buz gibi as cold as a welldigger's feet expr.
buz gibi cold as marble expr.
buz gibi as cold as a welldigger's feet in January expr.
buz üstüne yazılmış gibi like water off a duck's back expr.
buz gibi cold as a welldigger's feet (in January) expr.
buz gibi soğuk as cold as ice-cold expr.
buz gibi (insan) as cool as a cucumber expr.
buz gibi cold as a welldigger's ass (in January) expr.
buz gibi soğuk as cold as stone-cold expr.
buz gibi as cold as charity expr.
buz gibi as cold as a welldigger's ears in January expr.
incecik buz üstünde on thin ice expr.
ince buz üzerinde yürümek gibi like walking/treading on eggshells expr.
ince bir buz tabakası üstünde on thin ice expr.
buz üzerinde domuz gibi like a pig on ice expr.
(ve) bu az buz (para) değil (and) that ain't hay expr.
dışarısı buz gibi it's brass monkeys outside [uk] expr.
buz gibi so cold (that) you could hang meat (in it/there) expr.