contact - Turkish English Dictionary

contact

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "contact" in Turkish English Dictionary : 95 result(s)

English Turkish
Common Usage
contact n. temas
Your bandage should not come into contact with water.
Bandajınız suyla temas etmemelidir.

More Sentences
contact v. irtibat kurmak
How can I contact you?
Sizinle nasıl irtibat kurabilirim?

More Sentences
contact v. temas etmek
New regulations need to be adopted in the field of materials and articles intended to come into contact with foodstuffs.
Gıda maddeleriyle temas edecek malzemeler ve maddeler alanında yeni yönetmelikler çıkarılması gereklidir.

More Sentences
contact n. iletişim
They lost all contact with the space shuttle.
Uzay mekiğiyle tüm iletişimi kaybettiler.

More Sentences
General
contact n. tanıdık (faydalı olabilecek)
I have contacts in the White House.
Beyaz Saray'da tanıdıklarım var.

More Sentences
contact n. temas
As a journalist, my job brings me into contact with many people.
Bir gazeteci olarak işim gereği birçok insanla temas halindeyim.

More Sentences
contact n. bağlantı
He has several contacts in Dubai.
Dubai'de birkaç bağlantısı var.

More Sentences
contact n. irtibat
The ICRC monitors the condition of individual prisoners and maintains contact with their families.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi, tek tek mahkumların durumunu izler ve aileleriyle irtibatı sürdürür.

More Sentences
contact n. kontak
This circuit breaker has two sets of contacts.
Bu devre kesicide iki kontak seti bulunuyor.

More Sentences
contact n. lens
The doctor prescribed my contacts.
Doktor lenslerim için reçete yazdı.

More Sentences
contact v. temasa geçmek
The Council therefore invites the honourable Member to contact the relevant authorities directly.
Bu nedenle Konsey, Sayın Üyeyi ilgili makamlarla doğrudan temasa geçmeye davet etmektedir.

More Sentences
contact v. ile temasa geçmek
We will contact the Commission on that matter this afternoon.
Bu konuda öğleden sonra Komisyon ile temasa geçeceğiz.

More Sentences
contact v. irtibat kurmak
As soon as we find out anything, we will contact him.
Biz bir şey bulur bulmaz onunla irtibat kuracağız.

More Sentences
contact v. kontak kurmak
I'll contact Tom.
Tom'la kontak kuracağım.

More Sentences
contact v. temas etmek
Infected stocks will always be slaughtered, as will any animals put at risk by contact with them.
Enfekte hayvanlar ve onlarla temas ederek risk altına giren tüm hayvanlar her zaman kesilecektir.

More Sentences
contact v. temas kurmak
The Commission has not had any contact so far with FIFA on this issue.
Komisyon şu ana kadar FIFA ile bu konuda herhangi bir temas kurmamıştır.

More Sentences
contact v. görüşmek
We had taken an oath not to contact one another again.
Birbirimizle bir daha görüşmeyeceğimize dair yemin etmiştik.

More Sentences
contact v. bağlantı kurmak
We'll contact Tom.
Tom'la bağlantı kuracağız.

More Sentences
contact v. bağlantıya geçmek
If you are in Paris, contact me by telephone!
Eğer Paris'teyseniz benimle telefonla bağlantıya geçin!

More Sentences
contact v. irtibata geçmek
You advised us to contact the sub-editor of the Irish newspaper concerned.
Söz konusu İrlanda gazetesinin alt editörüyle irtibata geçmemizi tavsiye ettiniz.

More Sentences
contact v. iletişime geçmek
They contacted customer services immediately.
Hemen müşteri hizmetleriyle iletişime geçtiler.

More Sentences
contact adj. iletişim (bilgileri)
He sent me the contact details of his real estate agent.
Bana emlakçısının iletişim bilgilerini gönderdi.

More Sentences
contact adj. kontak (yapıştırıcı vb.)
He fixed the table with contact adhesive.
Masayı kontak yapıştırıcı ile sabitledi.

More Sentences
Technical
contact n. irtibat
We recommend cutting off all further contact with the rebels.
İsyancılarla tüm irtibatı kesmenizi tavsiye ediyoruz.

More Sentences
contact n. kontak
How long have you been wearing contacts?
Ne kadar süredir kontak lens takıyorsun?

More Sentences
contact n. temas
Today, our only points of contact are our two representatives within the Intergovernmental Conference.
Bugün tek temas noktamız Hükûmetlerarası Konferans'taki iki temsilcimizdir.

More Sentences
Computer
contact n. kişi
If death occurs at home, whoever discovers the body should contact the family doctor.
Evde ölüm meydana gelirse, cesedi bulan kişi aile doktoruna başvurmalıdır.

More Sentences
Automotive
contact n. temas
In their bilateral contacts with the Cuban authorities, the Member States protested strongly about the arrests.
Küba makamlarıyla ikili temaslarında Üye Devletler tutuklamaları şiddetle protesto etmişlerdir.

More Sentences
contact v. temas kurmak
He will be contacting you directly.
O sizinle doğrudan temas kuracak.

More Sentences
Medical
contact n. temas
We must ensure that there is real contact and connectivity and that we get things moving.
Gerçek bir temas ve bağlantı olmasını ve işlerin yoluna girmesini sağlamalıyız.

More Sentences
Sport
contact v. temas etmek
Virtually all of us have used them and come into contact with them.
Neredeyse hepimiz onları kullandık ve onlarla temas ettik.

More Sentences
Ottoman Turkish
contact n. irtibat
They said that contact with the plane had been lost.
Uçakla irtibatın kesildiğini söylediler.

More Sentences
Common Usage
contact v. ilişki kurmak
General
contact n. kaynak
contact n. aracılık yapan kimse
contact n. münasebet
contact n. taşıyıcı
contact n. haber veren kimse
contact n. sürtünme
contact n. aracı
contact n. görüşme
contact n. tanıdık
contact n. yetkili kişi
contact n. bağ
contact n. kontaklens
contact n. değme
contact n. dokunma
contact n. elektrik kontağı
contact n. ilişki
contact n. kültürel etkileşim
contact n. kültürlenme
contact v. ile temas etmek
contact v. kontakt kurmak
contact v. dokunmak
contact v. ilişki kurmak
contact v. değmek
contact v. iletişime girmek
contact v. irtibatlandırmak
contact v. konuşmak
contact adj. temasa ait
contact adj. teması sürdüren
contact adj. temas kuran
contact adj. temas içeren
contact adj. temasla izin veren
contact adj. temasla çalışan
Colloquial
contact n. top veya topların vücutla temasını sürdürerek yapılan bir tür jonglörlük
Politics
contact n. ilişki
Technical
contact n. değme
contact n. dokunma
contact n. elektrikli temas noktası
contact n. elektrik temas noktası
Computer
contact n. başvuru
contact n. değeç
contact n. ilgili
contact n. yetkili
Aeronautic
contact n. konumu değerlendirmeye ve uçağa kılavuzluk etmeye yardımcı olması için doğrudan uçaktan yapılan yüzey gözlemi
contact adv. dünya'nın doğrudan yapılan görsel gözlemi
contact expr. (eskiden) hava aracı kontağının açıldığını ve motorun pervaneyi döndürmeye hazır olduğunu belirten pilot komutu
Medical
contact n. kontakt
contact n. portör
contact n. temaslı durumundaki birey
contact n. temaslı durumundaki hayvan
contact adj. (hastalık) temasla geçen
contact adj. temasla yayılan
Geometry
contact n. eğrilerin tek noktada temas etmesi
contact n. yüzeylerin tek düzlemde temas etmesi
Biochemistry
contact n. dokunum
Astronomy
contact n. iki gök cisminin temas eder gibi görünmesi
contact n. tutulma, transit veya okültasyon sırasında gökcisminin bir diğerinin gölgesine temas eder gibi görünmesi
Geology
contact n. dokanak
contact adj. dokanak boyunca uzanan
contact adj. dokanak civarında bulunan
contact adj. köken olarak dokanakla ilişkili
Sport
contact n. kontakt
contact adj. oyuncular arasında vücut teması içeren

Meanings of "contact" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
contact lens n. lens
Have you found your contact lenses?
Lenslerini buldun mu?

More Sentences
contact lens n. kontakt lens
Help me find my contact lens.
Kontakt lensimi bulmama yardım edin.

More Sentences
contact information n. iletişim bilgileri
Excuse me but may I ask for your name and contact information?
Afedersiniz ama adınızı ve iletişim bilgilerinizi sorabilir miyim?

More Sentences
contact sports n. temas sporları
I like contact sports.
Temas sporlarını severim.

More Sentences
close contact n. yakın temas
We should pursue this current examination, clearly in close contact with the Anglo-American forces in Iraq.
Irak'taki Anglo-Amerikan güçleriyle yakın temas halinde bu incelemeyi sürdürmeliyiz.

More Sentences
physical contact n. fiziksel temas
Sami didn't really make physical contact with Layla.
Sami, Layla ile fiziksel temasta bulunmadı.

More Sentences
visual contact n. görsel temas
I'm losing visual contact with you.
Seninle görsel teması kaybediyorum.

More Sentences
eye contact n. göz teması
There is barely any eye contact anymore.
Artık neredeyse hiç göz teması yok.

More Sentences
make contact v. temas kurmak
We in Parliament want to make contact with our colleagues in the Iranian parliament.
Parlamento olarak İran parlamentosundaki meslektaşlarımızla temas kurmak istiyoruz.

More Sentences
make eye contact v. göz teması kurmak
Babies often start to make eye contact around two months of age.
Bebekler genellikle iki aylıkken göz teması kurmaya başlarlar.

More Sentences
get in contact (with) v. bağlantı kurmak
Sami was trying to get in contact with Layla.
Sami, Leyla ile bağlantı kurmaya çalışıyordu.

More Sentences
get in contact (with) v. temasa geçmek
Sami was trying to get in contact with Layla.
Sami, Layla ile temasa geçmeye çalışıyordu.

More Sentences
maintain eye contact v. göz temasını sürdürmek
Tom maintained eye contact with Mary.
Tom, Mary ile göz temasını sürdürdü.

More Sentences
stay in contact v. temas halinde kalmak
I stay in contact with Tom.
Tom ile temas halinde kalmak istiyorum.

More Sentences
in contact with prep. ile temas halinde
Tom has been in contact with Mary.
Tom Mary ile temas halindeydi.

More Sentences
Phrasals
contact with (one) v. (biriyle) bağlantıya geçmek
Sami was trying to get in contact with Layla.
Sami, Leyla ile bağlantıya geçmeye çalışıyordu.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) iletişim kurmak
You're to have no further contact with Tom.
Tom'la daha fazla iletişim kurmayacaksın.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) irtibat kurmak
You're to have no further contact with Tom.
Tom'la bir daha irtibat kurmayacaksın.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) temas kurmak
Obviously, it is not possible to have any official and formal contacts with the Belorusian regime.
Açıkçası, Belorus rejimi ile herhangi bir resmi ve resmi temas kurmak mümkün değil.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) temasa geçmek
The only thing that foreign intervention has done is to bring the rebels into contact with government officials.
Dış müdahalenin yaptığı tek şey isyancıları hükûmet yetkilileriyle temasa geçirmek oldu.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) görüşmek
I'm the only one still in contact with Tom.
Tom'la hâlâ görüşen tek kişi benim.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) irtibata geçmek
At last, we made contact with the police.
Sonunda, polisle irtibata geçtik.

More Sentences
contact with (one) v. (biriyle) konuşmak
In the contact with Turkey it is always a question of who are we talking to?
Türkiye ile temaslarda her zaman kiminle konuştuğumuz sorusu gündeme gelmektedir.

More Sentences
Phrases
in contact with (one) expr. (biriyle) temas halinde
We will work with them and are of course already in contact with them, as this makes sense.
Onlarla birlikte çalışacağız ve elbette bu mantıklı olduğu için onlarla zaten temas halindeyiz.

More Sentences
in contact with (one) expr. (biriyle) irtibat halinde
I've been in contact with him.
Onunla irtibat halindeyim.

More Sentences
Colloquial
in contact (with someone or something) adj. (biriyle/bir şeyle) temas halinde
We've been in contact.
Temas halindeydik.

More Sentences
Speaking
contact us expr. bizimle temasa geç
Sami contacted us.
Sami bizimle temasa geçti.

More Sentences
Politics
contact person n. irtibat kişisi
OLAF is now getting on with drawing up criteria, appointing contact persons, and installing this mechanism.
OLAF şu anda kriterleri belirlemeye, irtibat kişilerini atamaya ve bu mekanizmayı kurmaya devam ediyor.

More Sentences
contact point n. irtibat noktası
I fully appreciate that the operational contact points have to be set up.
Operasyonel irtibat noktalarının kurulması gerektiğinin tamamen farkındayım.

More Sentences
Technical
contact lens n. lens
When did you start using contact lenses?
Ne zaman kontak lens kullanmaya başladın?

More Sentences
General
contact man n. bağlantı
contact lense n. kontakt lens
influential contact n. torpil
plug contact n. fiş kontağı
first contact with europeans n. avrupalılarla ilk ilişki
contact person n. irtibat görevlisi
contact insecticide n. temas zehiri
contact flight n. görerek uçuş
contact lens n. kontaklens
close contact n. dirsek teması
electric contact n. elektrik kontağı
laminated contact n. yaprak kontakt
lower contact spring n. alt kontak yayı
other contact information n. sair irtibat bilgileri
contact officer n. irtibat görevlisi
point of contact n. değme noktası
dangerous contact animal n. teması tehlikeli hayvan
contact breaker n. şalter
contact details n. irtibat bilgileri
close contact n. sıcak temas
contact manager party n. irtibat yöneticisi partisi
diplomatic contact n. diplomatik temas
contact phone (number) n. irtibat telefonu
direct contact n. doğrudan temas
one to one contact n. birebir temas
face-to-face contact n. birebir temas
face to face contact n. bire bir temas
face to face contact n. yüz yüze temas
contact information n. kontak bilgileri
contact paper n. dekoratif amaçlarla kullanılan bir yapışkan duvar kağıdı
contact details n. iletişim/ulaşım bilgileri
scant contact n. yetersiz ya da sınırlı temas
disposable contact lenses n. tek kullanımlık lensler
contact force n. temas gerektiren kuvvet
cultural contact point n. kültürel irtibat noktası
contact grill n. çok amaçlı tost makinesi
warning contact n. ikaz fişi
contact points n. temas noktaları
contact with reality n. gerçekle temas
contact centre n. çağrı merkezi
contact man n. aracı
contact man n. arabulucu
contact man n. çöpçatan
avoid contact v. alışverişi olmamak
avoid contact with v. alışverişi olmamak
be in personal contact v. birebir bağlantıda olmak
be in contact with v. ile teması sürdürmek
be in contact with v. ile ilişkiyi koparmamak
be in contact with v. bağlantıyı koparmamak
make contact v. ilişki kurmak
make contact v. bağlantı kurmak
make contact v. bağlantıya geçmek
be in contact with v. irtibat halinde olmak
establish close contact with someone v. biri ile sıcak temas sağlamak
establish close contact v. sıcak temas sağlamak
maintain contact with v. temas yürütmek
contact someone v. birisine ulaşmak
make eye contact v. göz temasında bulunmak
make an eye contact v. göz teması kurmak
make an eye contact v. göz teması yapmak
get in contact with v. iletişime geçmek
be in contact with v. ilişki içinde olmak
be in contact with v. ilişki içinde bulunmak
be in contact v. irtibatta olmak
get in contact (with) v. ilişki kurmak
get in contact (with) v. başvurmak
be in contact with v. görüşme halinde olmak
come into contact with v. temasa geçmek
come into contact with v. temas kurmak
come into contact with v. bağlantıya geçmek
come into contact with v. bağlantı kurmak
lose contact with v. birisiyle olan bağlantısını kaybetmek
lose contact with v. birisiyle olan temasını kaybetmek
lose contact v. irtibatı kesilmek
lose contact v. irtibat kesilmek
contact with someone v. biriyle irtibat kurmak
contact personally v. birebir temas kurmak
make contact with v. iletişim kurmak
make contact with v. ile temasa geçmek
make contact with v. iletişime geçmek
make contact with v. ile temas kurmak
make contact with v. ile irtibat kurmak
contact the surface v. yüzeye temas etmek
keep in contact v. temas içinde olmak
keep in contact v. temas halinde olmak
contact with (someone) v. kontağa geçmek
contact with (someone) v. kontak kurmak
contact one’s family v. ailesiyle bağlantıya geçmek
contact one’s family v. ailesiyle temasa geçmek
lose contact v. irtibatı kaybetmek
avoid contact with v. temas halinde olmaktan kaçınmak
be/keep in contact with v. iletişim içinde olmak
be/keep in contact with v. iletişim içerisinde olmak
block contact v. kontağı/kişiyi bloklamak
fail to keep in contact v. görüşememek
cut off communication/contact (with someone) v. iletişimi kesmek
contact-free adj. temassız
designed to be in contact with food adj. gıda maddeleriyle temas etmek için tasarlanmış
in contact adv. birbirine değme durumunda
Phrasals
come in contact with v. buluşmak
come in contact with v. görüşmek
come in contact with v. rastlaşmak
bring (someone) into contact with (someone) v. (birini biriyle) tanıştırmak/görüştürmek
bring (something) into contact with (something) v. (bir şeyi bir şeye) temas ettirmek
bring (something) into contact with (something) v. (bir şeyi bir şeye) değdirmek
bring someone or something into contact with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle temas içerisine sokmak
bring someone or something into contact with someone or something v. birini/bir şeyi birine/bir şeye temas ettirmek
bring someone or something into contact with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle iletişime geçirmek
contact with someone a link to someone v. biriyle görüşmek
contact with someone a link to someone v. biriyle iletişim kurmak
contact with someone a link to someone v. biriyle irtibat kurmak
contact with someone a link to someone v. biriyle temasa geçmek
contact with (one) v. (biriyle) haberleşmek
contact with (one) v. (biriyle) kontakt kurmak
Phrases
avoid contact with eyes expr. göz ile temasından kaçınınız
in contact with (one) expr. (biriyle) iletişim içerisinde
in contact with (one) expr. (biriyle) iletişim/temas/irtibat kurmuş
in contact with (one) expr. (biriyle) iletişime/irtibata/temasa geçmiş
Proverb
no plan survives contact with the enemy düşmanla yüz yüze gelince bütün planlar suya düşer
no plan survives contact with the enemy düşmanla karşılaşılınca savaş planları değiştirilebilir
no plan survives contact with the enemy bir kez düşmanla karşılaşmayasın tüm planlar ters teper
Colloquial
contact to v. kontak kurmak
contact the seller v. satıcı ile irtibata geçmek
in contact (with someone or something) adj. (biriyle/bir şeyle) irtibat halinde
contact with him expr. onunla irtibata geç
contact with him expr. onunla temasa geç
in contact with expr. temas halinde
in contact expr. temas halinde
contact your local police expr. yerel polisinizle temas kurun
Idioms
have contact with (one) v. (birisi) ile irtibat kurmak
have contact with (one) v. (birisi) ile irtibata geçmek
have contact with (one) v. (birisi) ile temasa geçmek
have contact with (one) v. (birisi) ile temas kurmak
lose contact with v. irtibatını kaybetmek
bring into contact with v. temasa geçirmek
bring into contact with v. temas kurmak
bring into contact with v. temas etmek
make contact with (someone or something) v. (birine/bir şeye) dokunmak
make contact with (someone or something) v. (birine/bir şeye) temas etmek
make contact with (someone) v. (biriyle) iletişim kurmak
make contact with (someone) v. (biriyle) iletişime geçmek
make contact with (someone) v. (biriyle) haberleşmek
make contact with (something) v. bilinmeyen (bir şeyle) temasa geçmek
be in contact with (one) v. (biriyle) iletişim kurmak
be in contact with (one) v. (birine) ulaşmak
be in contact with (one) v. (biriyle) temas kurmak
be in contact with (one) v. (biriyle) irtibat kurmak
bring (someone or something) into contact with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında temas kurmak
bring (someone or something) into contact with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) temasa geçirmek
come in contact v. buluşmak
come in contact v. görüşmek
come in contact v. rastlaşmak
come in contact v. deneyimlemek
come in contact v. tecrübe etmek
come in contact v. karşılaşmak
come in contact v. rast gelmek
come into contact v. deneyimlemek
come into contact v. tecrübe etmek
come into contact v. karşılaşmak
come into contact v. rast gelmek
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle iletişimi kopmak
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle olan bağlantısını kaybetmek
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle temasını kaybetmek
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle irtibatını kaybetmek
lose contact with someone or something v. biriyle/bir şeyle irtibatı kesilmek
contact with a link to v. görüşmek
contact with a link to v. iletişim kurmak
contact with a link to v. irtibat kurmak
contact with a link to v. temasa geçmek
lose contact (with one) v. (biriyle olan) bağlantısını kaybetmek
lose contact (with one) v. (biriyle olan) temasını kaybetmek
lose contact (with one) v. (biriyle) irtibatını kaybetmek
lose contact (with one) v. (biriyle) iletişimi kopmak
lose contact (with one) v. (biriyle) irtibatı kesilmek
Speaking
you can contact me expr. benimle temasa geçebilirsiniz
you can contact me expr. benimle temas kurabilirsiniz
you can contact me expr. bana ulaşabilirsiniz
you can contact me expr. bana ulaşabilirsin
contact us expr. bizimle irtibata geç
you can contact me expr. benimle temasa geçebilirsin
you can contact me expr. bizimle temasa geçebilirsiniz
you can contact me expr. bize ulaşabilirsin
you can contact me expr. bize ulaşabilirsiniz
you can contact me expr. bizimle temasa geçebilirsin
you can contact me expr. benimle temas kurabilirsin
if you have to get in contact with me again expr. benimle tekrar temasa geçmeniz gerekirse
contact us expr. bizimle temasa geçin
you can contact me expr. bizimle temas kurabilirsin
you can contact me expr. bizimle temas kurabilirsiniz
do not hesitate to contact me expr. beni aramaktan çekinmeyin
contact us expr. bizimle irtibata geçin
do not hesitate to contact me expr. beni tereddüt etmeden arayabilirsiniz
did anyone contact you? expr. herhangi biri sizinle temasa geçti mi?
did anyone contact you? expr. herhangi biri sizinle irtibata geçti mi?
did anyone contact you? expr. sizinle irtibata geçildi mi?
we want to contact you expr. sizinle temas kurmak istiyoruz
did anyone contact you? expr. sizinle temasa geçildi mi?
we want to contact you expr. sizinle temasa geçmek istiyoruz
we want to contact you expr. sizinle bağlantıya geçmek istiyoruz
do not hesitate to contact me expr. tereddüt etmeden benimle temasa geçebilirsiniz
Trade/Economic
emergency contact names n. acil durumda temas kurulacak kişiler
emergency contact name n. acil durumda temas kurulacak kişi
emergency contact name n. acil durumda temasa geçilecek kişi
emergency contact names n. acil durumda temasa geçilecek kişiler
emergency contact name n. acil durumda ulaşılacak kimse
emergency contact names n. acil durumda ulaşılacak kimseler
point of contact n. başvurulacak/danışılacak kişi/merci
point of contact n. irtibat kişisi/noktası
initial contact calls n. ilk temas aşaması
contact office n. irtibat bürosu
business contact n. iş bağlantısı
contact office n. irtibat ofisi
institutional contact point n. kurumsal irtibat noktası
customer contact and voice portal solutions n. müşteri iletişim merkezi ve ses portalı cözümleri
contact group n. temas grubu
Law
contact visitation n. açık görüş
contact visit n. açık görüş
non-contact visit n. kapalı görüş
non-contact visitation n. kapalı görüş
personal contact n. şahsi ilişki
be in contact v. ilişkide bulunmak
Politics
eu permanent contact point n. ab daimi temas noktası
contact committee n. irtibat komitesi
contact person n. irtibat kurulacak kişi
contact group n. temas grubu
international contact groups n. uluslararası temas grupları
national contact point network n. ulusal irtibat noktaları ağı
national contact point n. ulusal irtibat noktası
in close contact with expr. ile yakın ilişkide olarak
Institutes
eu permanent contact point n. ab daimi temas noktası
cultural contact point n. kültürel irtibat noktası
national contact point n. ulusal temas noktası
Technical
contact ore n. ara katman cevheri
contact flying n. alçaktan uçma
angular contact ball bearing n. açısal kontaklı bilye yatağı
arcing contact n. atlama kontağı
make contact n. açık kontak
open contact n. açık kontak
angle contact n. açılı kontak
angular contact n. açısal temas
angular contact ball bearing n. açısal temaslı bilyalı yatak
angular contact radial spherical plain bearing n. açısal temaslı radyal küresel kaymalı yatak
angular contact radial spherical plain bearings n. açısal temaslı radyal küresel kaymalı yataklar
angular contact bearing n. açısal temaslı yatak
main contact n. ana kontak
momentary contact n. anlık kontak
armature contact point n. armatür platini
excessive contact voltage n. aşırı temas gerilimi
adjustable contact breaker n. ayarlı devre kesici
copper and copper-alloy grooved contact wire n. bakır ve bakır alaşımlı oluklu temas teli
point of contact n. bağlantı yeri
copper sulfate contact test n. bakır sülfat temas deneyi
connection contact n. bağlantı kontağı
contact person n. başvurulan kişi
contact center n. bağlantı merkezi
unit contact pressure n. birim kontak basıncı
package contact pressure n. bobin temas basıncı
contact resistance at rated current n. beyan akımında kontak direnci
contact surface n. conta yerleşim yüzeyi düzlemi
mercury wetted reed contact unit n. cıva ile ıslatılmış dilli kontak ünitesi
contact surfaces n. conta yerleşim yüzeyi
double contact relay n. çift kontaklı röle
static measuring relay without output contact n. çıkış kontaksız statik ölçme rölesi
multimedia customer contact n. çoğulortam iletişim merkezi
mercury wetted reed contact units n. cıva ile ıslatılmış dilli kontak birimleri
static measuring relay with output contact n. çıkış kontaklı statik ölçme rölesi
couple-matched contact n. çift eşleştirilmiş kontak
contact angle n. değme açısı
contact area n. değme alanı
contact stress n. değme gerilimi
contact print n. değmeli baskı
contact breaker lever n. devre kesme kolu
contact time n. değme süresi
contact printing n. değmeli baskı
contact printer n. değmeli baskı aygıtı
contact mould processes n. değmeli kalıp süreçleri
angle of contact n. değme açısı
contact plating n. değme kaplaması
contact freezing n. değdirmeli dondurma
contact fatigue n. değme yorulması
contact surface n. değme yüzeyi
arc of contact n. değme arkı
contact interference n. değme arayüzeyi
contact catalysis n. değme katalizi
contact tin plating n. daldırmalı kalay kaplama
contact cement n. değmeli tutturma
change-over contact n. değiştirme kontağı
contact printing n. değme baskısı
length of contact n. değme uzunluğu
contact potential n. değme voltajı
contact resistance n. değme direnci
contact bimetal n. değmelik ikimetalli
distributing contact n. dağıtma kontağı
non-contact profilometry n. değmesiz yanay ölçümü
contact area n. değme yüzeyi
point of contact n. değme noktası
contact profilometer n. değdirmeli yanayölçer
zone of contact n. değme bölgesi
contact pressure n. değme basıncı
direct-contact condenser n. doğrudan temaslı kondansör
female contact n. dişi kontak
direct contact impregnation n. direkt empregnasyon
direct-contact heat exchanger n. doğrudan temaslı ısı eşanjörü
direct contact n. doğrudan değme
female contact n. dişi temas
reed contact n. dilli kontak
low-energy contact n. düşük enerjili kontak
contact socket n. duy
contact angle n. dokunma veya temas açısı
direct contact impregnation n. doğrudan değmeli emdirme
angular contact bearing n. eğik bilyeli rulman
safety contact n. emniyet kontağı
angular contact bearing n. eğik bilyalı yatak
electric contact thermometer n. elektrikli kontak termometresi
contact button n. elektrik düğmesi
concentric contact n. eş eksenli temas
cocurrent contact n. eşyönlü akım değmesi
male and female contact n. erkek ve dişi kontak
elastic contact n. esnek temas
brush contact surface n. fırça temas yüzeyi
brush contact losses n. fırça temas kayıpları
plug contact n. fiş kontağı
back contact n. geri kontak
contact lenses n. göz'e tutturulan mercekler
overhead contact line n. havai temas hattı
contact catalysis n. heterojen kataliz
patient contact dosimeters n. hasta kontak dozölçerleri
service contact n. hizmet sorumlusu
direct-contact heater n. havasızlandırma ısıtıcısı
airbag und contact coil n. hava yastığı ve temas masurası
protection against unintentional direct contact n. istenmeden doğrudan temasa karşı koruma
wet contact n. ıslak temas
geotextiles in contact with geosynthetic barriers n. jeosentetik setlerle temas halinde olan jeotekstiller
initial liquid contact stage n. ilk sıvı değme aşaması
protection against unintentional direct contact n. istenmeden yapılan doğrudan temasa karşı koruma
door contact switch n. kapı temas şalteri
rough macroscopic contact n. kaba dış yüzey teması
closed circuit contact n. kapalı devre kontağı
carbon contact n. karbon kontağı
direct-contact type feedwater preheater n. karışmalı tip besleme suyu ön ısıtıcısı
guided contact n. kılavuzlu kontak
sliding contact thrust bearing n. kaymalı basınç yatağı
mated contact pairs of connectors n. kenetlenmiş kontak çifti durumundaki bağlayıcılar
slip contact n. kayma kontağı
sliding contact conductor n. kayar kablo
sliding contact n. kayıcı kontak
blade contact n. keskin kontak
zone of contact n. kontak zonu
contact current n. kontak akımı
contact bush n. kontak duyu
contact protection effectiveness n. kontak koruma etkinliği
contact resistance n. kontak mukavemeti
contact lens care products n. kontak lens bakım mamulleri
contact pressure n. kontak basıncı
contact unit n. kontak ünitesi
contact tip n. kontak ucu
contact point n. kontak noktası
contact rectifier n. kontak redresörü
contact dermatitis n. kontakt dermatit
contact reel n. kontak makarası
contact screw n. kontak vidası
contact lens n. kontaklens
contact bridge n. kontak köprüsü
contact resistance variation n. kontak direnci değişimi
contact grouting n. kontak enjeksiyonu
contact rail n. kontak rayı
contact angle n. kontak açısı
contact arc n. kontak arkı
contact drying n. kontak kurutma
contact travel n. kontakt kursu
contact dryer n. kontak kurutucu
contact resistance n. kontak direnci
contact breaker n. kontaklı kesici
contact metal n. kontak metali
contact resistance test n. kontak direnci deneyi
contact copy n. kontak kopya
surface of contact n. kontak sathı
contact spring n. kontak yayı
contact with corrosive chemical substances n. korozif kimyasal maddelerle temas etme
contact deformation n. kontak bozulması
contact algorithms n. kontak algoritması
angle of contact n. kontak açısı
contact lens care products n. kontak lens bakım ürünleri
contact roller n. kontak diski
contact file n. kontak eğesi
contact microphone n. kontak mikrofon
adhesion of coating on contact n. kontak üzerindeki kaplamanın adhezyonu
contact performance n. kontak performansı
contact lenses n. kontak mercekleri
contact detector n. kontak detektörü
contact face n. kontak yüzeyi
contact ring n. kontak halkası
contact strip n. kontak bandı
dry contact n. kuru kontak
contact assembly n. kontak dizisi
contact deposit n. kontak yatak
contact retention system resistance n. kontak tutma sisteminin direnci
contact button n. kontak düğmesi
contact cleaner n. kontak temizleyici
contact cleaner n. kontak temizleyici sprey
control contact n. kumanda kontağı
contact retention system effectiveness n. kontak durdurma sistemi etkinliği
contact rivet n. kontak perçini
contact noise n. kontak gürültüsü
contact potential n. kontak potansiyeli
contact strip n. kontak şeridi
contact metamorphism n. kontak metamorfizmi
contact carbon n. kontak kömürü
contact bounce n. kontak sekmesi
contact element n. kontak öğesi
contact discontinuity n. kontak kesikliği
machine-hand contact surface n. makine ile elin temas ettiği yüzey
non-removable rectangular contact on the centre-line n. merkez çizgide sabit dikdörtgensel temas
centre contact crimp barrel n. merkezi temas kıvırma gömleği
metal contact n. metal kontak
micro contact n. mikro işlemci
contact for starting the motor n. motor çalıştırma şalteri
point contact n. nokta kontağı
neutral position contact n. nötr pozisyon kontağı
point-contact rectifier n. nokta temaslı doğrultucu
grooved contact wire n. oluklu temas teli
point-contact transistor n. nokta temaslı transistör
ohmic contact n. omik kontak
point-contact diode n. nokta temaslı diyot
staining in contact with organic material n. organik maddelerle temas halinde meydana gelecek lekelenme
point contact n. nokta teması
contact gap n. platin açıklığı
schotkey contact n. schotkey kontağı
contact breaker point n. platin
platinum contact n. platin kontağı
contact assembly of relays n. rölelerin kontak aksamı
fixed microphone contact switch n. sabit mikrofon şalteri
single row connector with non-removable ribbon cable contact n. sabit şerit kablo kontaklı tek sıralı konektör
contact lenses-ageing by exposure to radiation n. radyasyon ile kontak lenslerin yaşlandırılması
relay contact n. röle
radial contact n. radyal temas
trailer contact n. römork kontağı
relay contact n. röle kontağı
fuse contact n. sigorta kontağı
magnetic contact n. selenoid kontağı
temperature contact n. sıcaklık kontağı
limited air contact n. sınırlı hava teması
aggregate in direct contact with a free water surface n. serbest su yüzeyi ile doğrudan temasta olan agrega
contact person n. sorumlu kişi
contact scanning n. sürtmeli tarama
shutter contact n. sürgü kontağı
sliding contact n. sürgülü kontak
branch contact n. şube kontağı
telemecanique contact n. telemekanik bağlantı
contact pin n. temas pini
contact stress n. temas gerilmesi
contact arrangements n. temas düzenleri
contact mode n. temas modu
contact interference n. temas arayüzeyi
contact moldability n. temasla kalıplanabilirlik
surfaces of contact n. temas yüzeyleri
contact angle n. temas açısı
machine parts in contact with textile processing oils n. tekstil işlem yağlarıyla temas halindeki makine parçaları
contact drying n. temasla kurutma
contact point n. temas noktası
contact area n. temas yüzeyi
contact mouldability n. temasla kalıplanabilirlik
contact area n. temas alanı
contact roll assembly n. temas makarası grubu
determination of coating thickness by contact probe profilometer n. temas prob profilmetresi ile kaplama kalınlığının belirlenmesi
contact potential barrier n. temas potansiyeli engeli
contact thermometer n. temas termometresi
contact resistance n. temas direnci
single point of contact n. tek başvuru noktası
contact insertion and extraction forces n. takma ve çıkarma kuvvetlerinin teması