English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | continuously adv. | aralıksız | ||
It rained continuously for three days. Üç gün boyunca aralıksız yağmur yağdı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | continuously adv. | sürekli | ||
The situation will be monitored continuously and closely. Durum sürekli ve yakından izlenecektir. More Sentences |
||||
General | continuously adv. | durmaksızın | ||
The north wind blew continuously all day. Kuzey rüzgarı bütün gün durmadan esti. More Sentences |
||||
General | continuously adv. | devamlı | ||
Trade volumes between the EC and Turkey have continuously increased, with the exception of the contraction of 1999. AT ve Türkiye arasındaki ticaret hacimleri, 1999’daki daralma hariç tutulursa, devamlı olarak artmıştır. More Sentences |
||||
General | continuously adv. | sürekli olarak | ||
During the war in Yugoslavia, American aircraft continuously bombarded towns, killing civilians. Yugoslavya'daki savaş sırasında Amerikan uçakları sürekli olarak şehirleri bombalayarak sivilleri öldürdü. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | continuously adv. | sürekli olarak | ||
Are you or one of the Directorates-General responsible for ensuring that documents are continuously classified? Belgelerin sürekli olarak sınıflandırılmasını sağlamaktan siz mi yoksa Genel Müdürlüklerden biri mi sorumlu? More Sentences |
||||
General | ||||
General | continuously adv. | harıl harıl | ||
General | continuously adv. | ha babam | ||
General | continuously adv. | biteviye | ||
General | continuously adv. | arasız | ||
General | continuously adv. | vızır vızır | ||
General | continuously adv. | mütemadiyen | ||
General | continuously adv. | ha bire | ||
General | continuously adv. | durmadan | ||
General | continuously adv. | dır dır | ||
General | continuously adv. | ara vermeden | ||
General | continuously adv. | sürekli bazda | ||
Technical | ||||
Technical | continuously adv. | kesilmeksizin |