|
Category |
English |
Turkish |
|
General |
|
1 |
General |
war crime n.
|
savaş suçu |
|
Those responsible for violations of human rights and war crimes act with complete impunity.
İnsan hakları ihlalleri ve savaş suçlarından sorumlu olanlar hiçbir cezayla karşılaşmaksızın hareket etmektedir.
More Sentences
|
2 |
General |
crime prevention n.
|
suç önleme |
|
That is why I told you that the discussion is still going on in the Crime Prevention Network.
Bu nedenle size Suç Önleme Ağı'nda tartışmaların halen devam ettiğini söyledim.
More Sentences
|
|
3 |
General |
crime syndicate n.
|
suç örgütü |
|
This sweet little old lady turned out to be the head of a crime syndicate.
Bu tatlı küçük yaşlı kadının bir suç örgütünün başı olduğu ortaya çıktı.
More Sentences
|
4 |
General |
crime scene n.
|
suç mahalli |
|
Layla was at the crime scene.
Layla suç mahallindeydi.
More Sentences
|
5 |
General |
petty crime n.
|
küçük suç |
|
We shouldn't be imprisoning people for such petty crimes.
Böyle küçük suçlar için insanları hapse atmamalıyız.
More Sentences
|
6 |
General |
hate crime n.
|
nefret suçu |
|
That's not a hate crime.
Bu bir nefret suçu değil.
More Sentences
|
7 |
General |
heinous crime n.
|
iğrenç suç |
|
This exhibition set out to glamorise convicted felons who have committed heinous crimes.
Bu sergi, iğrenç suçlar işlemiş olan hüküm giymiş suçluları cazip hale getirmek için yola çıkmıştır.
More Sentences
|
8 |
General |
crime victim n.
|
suç mağduru |
|
The proposal’s second aim is to facilitate access to compensation for crime victims in cross-border situations.
Teklifin ikinci amacı, sınır ötesi durumlarda suç mağdurlarının tazminata erişimini kolaylaştırmaktır.
More Sentences
|
9 |
General |
crime lab n.
|
suç laboratuvarı |
|
Detective Dan Anderson waited anxiously for the crime lab results.
Dedektif Dan Anderson suç laboratuarı sonuçlarını merakla bekledi.
More Sentences
|
10 |
General |
crime statistics n.
|
suç istatistikleri |
|
The fact that crime statistics are being gathered is naturally welcome.
Suç istatistiklerinin toplanıyor olması doğal olarak memnuniyetle karşılanmaktadır.
More Sentences
|
11 |
General |
witness the crime v.
|
suça şahit olmak |
|
Sami didn't witness the crime.
Sami suça şahit olmadı.
More Sentences
|
Law |
|
12 |
Law |
proceeds of crime n.
|
suç gelirleri |
|
The specific aim of these measures is to combat the laundering of money and to seize the proceeds of crime.
Bu tedbirlerin özel amacı kara paranın aklanmasıyla mücadele etmek ve suç gelirlerine el koymaktır.
More Sentences
|
13 |
Law |
petty crime n.
|
basit suç |
|
We shouldn't be imprisoning people for such petty crimes.
Böyle basit suçlar yüzünden insanları hapse atmamamız lazım.
More Sentences
|
14 |
Law |
victim of crime n.
|
suç mağduru |
|
The Angelilli report is concerned with citizens who have been victims of crime.
Angelilli raporu suç mağduru olan vatandaşlarla ilgilidir.
More Sentences
|
15 |
Law |
crime prevention n.
|
suç önleme |
|
The European Crime Prevention Network is now discussing the issue.
Avrupa Suç Önleme Ağı şu anda bu konuyu tartışıyor.
More Sentences
|
16 |
Law |
crime of violence n.
|
şiddet suçu |
|
Rape is at present the world's most common crime of violence.
Tecavüz şu anda dünyanın en yaygın şiddet suçudur.
More Sentences
|
17 |
Law |
commit a crime v.
|
suç işlemek |
|
Fadil asked Dania to commit a crime.
Fadıl, Dania'dan bir suç işlemesini istedi.
More Sentences
|
Politics |
|
18 |
Politics |
organised crime n.
|
örgütlü suç |
|
The new law gives a detailed definition of organised crime.
Yeni yasa, örgütlü suçun ayrıntılı bir tarifini vermektedir.
More Sentences
|
19 |
Politics |
war crime n.
|
savaş suçu |
|
With regard to the alleged war crimes, we must now await the outcome of the UN investigation.
İddia edilen savaş suçlarıyla ilgili olarak, şimdi BM soruşturmasının sonucunu beklemek durumundayız.
More Sentences
|
20 |
Politics |
cross-border crime n.
|
sınır ötesi suçlar |
|
We are concerned here with cross-border crime.
Burada sınır ötesi suçlardan endişe duyuyoruz.
More Sentences
|
21 |
Politics |
fight against crime n.
|
suçla mücadele |
|
It is related to immigration, the fight against illegal immigration, the fight against crime, and asylum seekers.
Bu konu göç, yasadışı göçle mücadele, suçla mücadele ve sığınmacılarla ilgilidir.
More Sentences
|
22 |
Politics |
crime prevention n.
|
suçun önlenmesi |
|
Given these developments, training in crime prevention is extremely important.
Bu gelişmeler göz önüne alındığında, suçun önlenmesine yönelik eğitim son derece önemlidir.
More Sentences
|
|
23 |
Politics |
commit war crime v.
|
savaş suçu işlemek |
|
Is it really more important to allow American soldiers to commit war crimes than to build a safer world?
Amerikan askerlerinin savaş suçu işlemesine izin vermek, daha güvenli bir dünya inşa etmekten gerçekten daha mı önemli?
More Sentences
|
Literature |
|
24 |
Literature |
crime and punishment n.
|
suç ve ceza |
|
Raskolnikov is the protagonist of the book of Crime and Punishment written by Dostoevsky.
Raskolnikov, Dostoyevski tarafından yazılan Suç ve Ceza kitabının kahramanıdır.
More Sentences
|
General |
|
25 |
General |
scene of crime n.
|
olay yeri |
|
26 |
General |
crime scene investigation n.
|
olay yeri inceleme |
|
27 |
General |
ordinary crime n.
|
adi suç |
|
28 |
General |
alcoholism and crime n.
|
alkolizm ve suç |
|
29 |
General |
firearms and crime n.
|
ateşli silahlar ve suç |
|
30 |
General |
crime scene searches n.
|
suç mahallinde araştırma |
|
31 |
General |
perfect crime n.
|
kusursuz suç |
|
32 |
General |
crime prevention and architectural design n.
|
suç önleme ve mimari tasarım |
|
33 |
General |
organized crime investigation n.
|
organize suç soruşturması |
|
34 |
General |
crime analysis n.
|
suç analizi |
|
35 |
General |
gambling and crime n.
|
kumar oynama ve suç |
|
36 |
General |
partner in crime n.
|
suç ortaklığı |
|
37 |
General |
narcotics and crime n.
|
uyuşturucular ve suç |
|
38 |
General |
capital crime n.
|
failini ölüm cezasına çarptırabilen suç |
|
39 |
General |
punishment in crime deterrence n.
|
suçtan caydırmada ceza |
|
40 |
General |
organized crime n.
|
organize suçlar |
|
41 |
General |
crime against humanity n.
|
insanlık suçu |
|
42 |
General |
organized crime n.
|
örgütlü suç |
|
43 |
General |
war crime trials n.
|
savaş suçu yargılamaları |
|
44 |
General |
yugoslav war crime trials n.
|
yugoslav savaş suçu yargılamaları |
|
45 |
General |
crime scene report n.
|
olay yeri tutanağı |
|
46 |
General |
crime wave n.
|
suç dalgası |
|
47 |
General |
crime scene investigation n.
|
suç mahallinde yapılan tetkik |
|
48 |
General |
crime scene investigation n.
|
suç mahallinde yapılan inceleme |
|
49 |
General |
dissolving crime n.
|
eritici |
|
50 |
General |
dissolving crime n.
|
eritme |
|
51 |
General |
crime laboratory n.
|
suç laboratuvarı |
|
52 |
General |
crime element n.
|
suç unsuru |
|
53 |
General |
crime factor n.
|
suç unsuru |
|
54 |
General |
crime phenomenon n.
|
suç olgusu |
|
55 |
General |
narcotic crime n.
|
uyuşturucu suçu |
|
56 |
General |
crime activity n.
|
suç faaliyeti |
|
57 |
General |
crime scene n.
|
suç yeri |
|
58 |
General |
act of charging with crime n.
|
suçlama |
|
59 |
General |
prevention of crime n.
|
suçun engellenmesi |
|
60 |
General |
prevention of crime n.
|
suçun önlenmesi |
|
61 |
General |
crime heaven n.
|
suç cenneti |
|
62 |
General |
crime (safe) haven n.
|
suç cenneti |
|
|
63 |
General |
police crime line n.
|
polis ihbar hattı |
|
64 |
General |
crime report line n.
|
polis ihbar hattı |
|
65 |
General |
crime tip-off line n.
|
polis ihbar hattı |
|
66 |
General |
police crime tip line n.
|
polis ihbar hattı |
|
67 |
General |
the very nature of the crime n.
|
suçun asıl mahiyeti |
|
68 |
General |
crime line n.
|
polis ihbar hattı |
|
69 |
General |
crime scene investigator n.
|
olay yeri inceleme memuru |
|
70 |
General |
scenes of crime officer n.
|
olay yeri inceleme memuru |
|
71 |
General |
crime map n.
|
suç haritası |
|
72 |
General |
crime science n.
|
suç bilimi |
|
73 |
General |
crime boom n.
|
suç patlaması |
|
74 |
General |
crime explosion n.
|
suç patlaması |
|
75 |
General |
victim of a crime n.
|
bir suçun mağduru |
|
76 |
General |
victim of a crime n.
|
bir suçun kurbanı |
|
77 |
General |
crime scene report n.
|
suç mahalli tutanağı |
|
78 |
General |
fight against the crime n.
|
suçla mücadele |
|
79 |
General |
computer crime n.
|
bilişim suçu |
|
80 |
General |
a crime investigation n.
|
bir suç araştırması |
|
81 |
General |
the victim of a crime n.
|
bir suçun kurbanı |
|
82 |
General |
the rising tide of crime n.
|
suç oranlarındaki artış |
|
83 |
General |
increase in crime rates n.
|
suç oranlarındaki artış |
|
84 |
General |
a rise in drug-related crime n.
|
uyuşturucu ile ilgili suçlarda artış |
|
85 |
General |
negligent crime n.
|
taksirli suç |
|
86 |
General |
the world of crime n.
|
suç dünyası |
|
87 |
General |
house of crime n.
|
suç evi |
|
88 |
General |
victimless crime n.
|
mağduru/kurbanı olmayan suç |
|
89 |
General |
fighting crime n.
|
suçla savaşma |
|
90 |
General |
love crime n.
|
aşk suçu |
|
91 |
General |
rising crime rates n.
|
artan suç oranları |
|
92 |
General |
cyber crime n.
|
bilişim suçu |
|
93 |
General |
crime no. n.
|
suç no. |
|
94 |
General |
life of crime n.
|
suç hayatı |
|
95 |
General |
crime boss n.
|
mafya babası |
|
96 |
General |
crime boss n.
|
suç patronu |
|
97 |
General |
crime drama n.
|
suç draması |
|
98 |
General |
crime history n.
|
suç tarihi |
|
99 |
General |
crime scene tape n.
|
olay yeri girilmez şeridi |
|
100 |
General |
crime scene n.
|
olay mahalli |
|
101 |
General |
tazir crime n.
|
tazir suçu |
|
102 |
General |
tazir crime n.
|
kuran-ı kerim'de adı geçmeyen suç |
|
103 |
General |
vice crime n.
|
ahlak dışı olduğu için kanunen yasaklanmış eylem |
|
104 |
General |
bias crime n.
|
nefret suçu |
|
105 |
General |
crime lord n.
|
mafya babası |
|
106 |
General |
commit a crime v.
|
cürüm işlemek |
|
107 |
General |
commit a serious crime v.
|
ağır suç işlemek |
|
108 |
General |
take part in crime v.
|
suça yardımcılık etmek |
|
109 |
General |
take part in crime v.
|
suçta rol oynamak |
|
110 |
General |
take part in crime v.
|
suça ortak olmak |
|
111 |
General |
turn into crime v.
|
suça yönelmek |
|
112 |
General |
make someone turn into crime v.
|
suça yöneltmek |
|
113 |
General |
form a crime syndicate v.
|
suç örgütü kurmak |
|
114 |
General |
involve oneself in a crime v.
|
suça bulaşmak |
|
115 |
General |
be pushed into crime v.
|
suça itilmek |
|
116 |
General |
be initiated into crime v.
|
suça itilmek |
|
117 |
General |
constitute a crime v.
|
suç unsuru oluşturmak |
|
118 |
General |
constitute a crime v.
|
suç oluşturmak |
|
119 |
General |
breed crime v.
|
suçu artırmak |
|
120 |
General |
breed the crime v.
|
suçu artırmak |
|
121 |
General |
breed the crime v.
|
suçu beslemek |
|
122 |
General |
breed crime v.
|
suçu beslemek |
|
123 |
General |
become involved in crime v.
|
suça bulaşmak |
|
124 |
General |
constitute a crime v.
|
suç teşkil etmek |
|
125 |
General |
bring justice to a crime-ridden city v.
|
suçun kol gezdiği bir şehre adalet getirmek |
|
126 |
General |
pin a crime on someone v.
|
birinin üstüne suçu yıkmak |
|
127 |
General |
detect the crime v.
|
suçu tespit etmek |
|
128 |
General |
perpetrate a crime v.
|
suç işlemek |
|
129 |
General |
get involved in crime v.
|
suça dahil olmak |
|
130 |
General |
be involved in crime v.
|
suça dahil olmak |
|
131 |
General |
be involved in crime v.
|
suça karışmak |
|
132 |
General |
get involved in crime v.
|
suça karışmak |
|
133 |
General |
be a party to the crime v.
|
suça ortak olmak |
|
134 |
General |
be a party to the crime v.
|
suça taraf olmak |
|
135 |
General |
fight the crime v.
|
suçla mücadele etmek |
|
136 |
General |
report a crime v.
|
bir suç ihbarında bulunmak |
|
137 |
General |
report a crime v.
|
bir suç ihbarı yapmak |
|
138 |
General |
investigate the crime scene v.
|
olay yerini/suç mahallini incelemek |
|
139 |
General |
investigate the crime scene v.
|
olay yerini/suç mahallini araştırmak |
|
140 |
General |
be considered a crime v.
|
suç sayılmak |
|
141 |
General |
pay for the crime v.
|
suçun bedelini ödemek |
|
142 |
General |
hide a crime v.
|
suç örtmek/gizlemek |
|
143 |
General |
cover up a crime v.
|
suç örtmek/gizlemek |
|
144 |
General |
decrease the crime rate v.
|
suç oranını düşürmek |
|
145 |
General |
decrease the rate of crime v.
|
suç oranını düşürmek |
|
146 |
General |
reduce the crime rate v.
|
suç oranını düşürmek |
|
147 |
General |
push into crime/push somebody into a crime v.
|
suça itmek |
|
148 |
General |
drive anybody to crime v.
|
herhangi birini suça sürüklemek |
|
149 |
General |
fight crime v.
|
suçla savaşmak |
|
150 |
General |
take part in crime v.
|
suça yataklık etmek |
|
151 |
General |
tackle crime v.
|
suçla mücadele etmek |
|
152 |
General |
witness a crime v.
|
suça tanık olmak |
|
153 |
General |
witness a crime v.
|
suça tanıklık etmek |
|
154 |
General |
witness a crime v.
|
suça şahit olmak |
|
155 |
General |
witness a crime v.
|
suça şahitlik etmek |
|
156 |
General |
fight crime v.
|
suçla mücadele etmek |
|
157 |
General |
true-crime adj.
|
gerçek bir suça dayanan |
|
158 |
General |
true-crime adj.
|
gerçek bir suçtan hareketle yazılmış |
|
159 |
General |
at the scene of the crime adv.
|
suç mahalinde |
|
Phrases |
|
160 |
Phrases |
you do the crime you do the time expr.
|
eden bulur |
|
161 |
Phrases |
you do the crime you do the time expr.
|
ne ekersen onu biçersin |
|
162 |
Phrases |
crime scene do not pass expr.
|
suç mahalli geçmeyin |
|
163 |
Phrases |
if you can't do the time, don't do the crime expr.
|
öyle başa böyle tarak |
|
164 |
Phrases |
if you can't do the time, don't do the crime expr.
|
eden bulur |
|
165 |
Phrases |
if you can't do the time, don't do the crime expr.
|
kendin ettin, kendin buldun |
|
166 |
Phrases |
it's no crime to (do something) expr.
|
(bir şey yapmak) suç değil |
|
167 |
Phrases |
it's no crime to (do something) expr.
|
suç değil ya |
|
Proverb |
|
168 |
Proverb |
poverty is not a crime
|
fakirlik ayıp değildir |
|
169 |
Proverb |
poverty is not a crime
|
fakir olmak suç değil |
|
170 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
kötü işlerin sonuçları da kötü olur |
|
171 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
ne ekersen onu biçersin |
|
172 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
hiçbir suç cezasız kalmaz |
|
173 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
şeytanla kabak ekenin kabak başına patlar |
|
174 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
hiçbir suç cezasız kalmaz |
|
175 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
kötülük eden kötülük bulur |
|
176 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
eden bulur inleyen ölür |
|
177 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
etme bulursun inleme ölürsün |
|
178 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
rüzgar eken fırtına biçer |
|
179 |
Proverb |
the weed of crime bears bitter fruit
|
suç otu acı meyve verir |
|
180 |
Proverb |
if you can't do the time, don't do the crime
|
cezasını çekmeye hazır değilsen suçu da işlemeyeceksin |
|
181 |
Proverb |
if you can't do the time, don't do the crime
|
sonuçlarına katlanamayacaksan yasakları çiğnemeyeceksin |
|
182 |
Proverb |
if you can't do the time, don't do the crime
|
kendin ettin, kendin buldun |
|
183 |
Proverb |
if you can't do the time, don't do the crime
|
kendi düşen ağlamaz |
|
184 |
Proverb |
poverty is no crime
|
fakir olmak suç değil |
|
185 |
Proverb |
poverty is no crime
|
fakirlik ayıp değildir |
|
Colloquial |
|
186 |
Colloquial |
crime capital n.
|
suç başkenti |
|
187 |
Colloquial |
crime of passion n.
|
tutku cinayeti |
|
188 |
Colloquial |
partner in crime n.
|
eküri |
|
189 |
Colloquial |
partner in crime n.
|
yoldaş |
|
190 |
Colloquial |
partner in crime n.
|
yakın arkadaş |
|
191 |
Colloquial |
partner in crime n.
|
hempa |
|
192 |
Colloquial |
partner in crime n.
|
oydaş |
|
193 |
Colloquial |
partner in crime n.
|
tertip |
|
194 |
Colloquial |
crime beat n.
|
suç alanı/bölgesi |
|
195 |
Colloquial |
it's no crime to (do something) expr.
|
(bir şey yapmak) yasak değil |
|
Idioms |
|
196 |
Idioms |
partners in crime n.
|
suç ortakları |
|
197 |
Idioms |
pay for the crime v.
|
cezasını çekmek |
|
198 |
Idioms |
crime doesn't pay expr.
|
suçlu eninde sonunda yakalanır |
|
199 |
Idioms |
crime doesn't pay expr.
|
suçlu er geç yakayı ele verir |
|
200 |
Idioms |
crime does not pay expr.
|
suçlu er geç yakayı ele verir |
|
201 |
Idioms |
crime does not pay expr.
|
suçlu eninde sonunda yakalanır |
|
202 |
Idioms |
crime does not pay expr.
|
işlenen suç kimsenin yanına kalmaz |
|
203 |
Idioms |
crime does not pay expr.
|
suçlu er geç cezasını bulur |
|
Speaking |
|
204 |
Speaking |
get off the crime scene expr.
|
suç mahallinden çıkın |
|
205 |
Speaking |
is that a crime? expr.
|
suç mu bu? |
|
Trade/Economic |
|
206 |
Trade/Economic |
anti smuggling and organized crime department of police office of ankara n.
|
ankara emniyet müdürlüğü kaçakçılık ve organize suçlarla şube müdürlüğü |
|
207 |
Trade/Economic |
occupational crime n.
|
mesleki suç |
|
208 |
Trade/Economic |
associate in crime n.
|
suç ortağı |
|
Law |
|
209 |
Law |
organized crime group n.
|
organize suç örgütü |
|
210 |
Law |
organised crime group n.
|
organize suç örgütü |
|
211 |
Law |
department of anti-smuggling and organized crime n.
|
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele şube müdürlüğü |
|
212 |
Law |
european committee on crime problems (cdcp) n.
|
avrupa suç sorunları komitesi |
|
213 |
Law |
substantive crime n.
|
asli ceza |
|
214 |
Law |
petty crime n.
|
adi suç |
|
215 |
Law |
crime reporter n.
|
adliye muhabiri |
|
216 |
Law |
serious non-political crime n.
|
ağır adi suç |
|
217 |
Law |
grave crime n.
|
ağır suç |
|
218 |
Law |
crime against nature n.
|
anormal cinsel suç |
|
219 |
Law |
agrarian crime n.
|
arazi dağıtımından kaynaklanan suç |
|
220 |
Law |
agrarian crime n.
|
arazi taksimatında işlenen suç |
|
221 |
Law |
agrarian crime n.
|
arazi yüzünden işlenen suç |
|
222 |
Law |
agrarian crime n.
|
arsaya tecavüz suçu |
|
223 |
Law |
crime against public order n.
|
asayiş suçu |
|
224 |
Law |
public order crime n.
|
asayiş suçu |
|
225 |
Law |
alleged crime n.
|
atılı suç |
|
226 |
Law |
concealing another crime n.
|
başka suçu gizleme |
|
227 |
Law |
crime against peace n.
|
barışa karşı suç |
|
228 |
Law |
quasi crime n.
|
başkası hesabına işlenen suç |
|
229 |
Law |
computer crime n.
|
bilgisayar suçu |
|
230 |
Law |
white-collar crime n.
|
beyaz yakalı suç |
|
231 |
Law |
white-collar crime n.
|
beyaz yaka suçları |
|
232 |
Law |
high crime n.
|
cürüm |
|
233 |
Law |
participation in crime n.
|
cürümde iştirak |
|
234 |
Law |
juvenile crime n.
|
çocuk suçları |
|
235 |
Law |
sex crime n.
|
cinsel suç |
|
236 |
Law |
youth crime n.
|
çocuk suçları |
|
237 |
Law |
juvenile crime n.
|
çocuğun suç işlemesi |
|
238 |
Law |
youth crime n.
|
çocuğun suç işlemesi |
|
239 |
Law |
crime against the state n.
|
devlete karşı suç |
|
240 |
Law |
crime against state n.
|
devlete karşı suç |
|
241 |
Law |
crime investigator n.
|
dedektif |
|
242 |
Law |
thought crime n.
|
düşünce suçu |
|
243 |
Law |
crime against presidents and ambassadors of foreign states n.
|
ecnebi devletlerin reis ve elçileri aleyhinde cürüm |
|
244 |
Law |
partner in crime n.
|
fiilde şerik |
|
245 |
Law |
crime defined in special law n.
|
hususi kanunda tanımlanan suç |
|
246 |
Law |
petty crime n.
|
hafif suç |
|
247 |
Law |
fruits of a crime n.
|
haksız biçimde kazanılan şeyler |
|
248 |
Law |
putative crime n.
|
hayali suç |
|
249 |
Law |
corporate crime n.
|
işletme yararına suç |
|
250 |
Law |
changing the nature and type of alleged crime n.
|
iddia edilen suçun mahiyet ve vasfının değişmesi |
|
251 |
Law |
petty crime n.
|
juri yargılaması gerektirmeyen suç |
|
252 |
Law |
crime against humanity n.
|
insanlığa karşı suç |
|
253 |
Law |
uncommitable crime n.
|
işlenemez suç |
|
254 |
Law |
bankruptcy crime n.
|
iflas suçu |
|
255 |
Law |
habitual crime n.
|
itiyadi suç |
|
256 |
Law |
directorate of anti-smuggling and organized crime branch n.
|
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele şube müdürlüğü |
|
257 |
Law |
intentional crime n.
|
kasıtlı suç |
|
258 |
Law |
intended crime n.
|
kasdolunan suç |
|
259 |
Law |
corporate crime n.
|
kurumsal suç |
|
260 |
Law |
victimless crime n.
|
kurbansız suç |
|
261 |
Law |
serious acquisitive crime n.
|
mala yönelik suç |
|
262 |
Law |
victim of crime n.
|
mağdur veya suç kurbanı |
|
263 |
Law |
serious acquisitive crime n.
|
mala yönelik hırsızlık suçu |
|
264 |
Law |
financial crime investigation board n.
|
mali suçları soruşturma kurulu |
|
265 |
Law |
property crime n.
|
mala karşı işlenen suç |
|
266 |
Law |
putative crime n.
|
mefruz suç |
|
267 |
Law |
financial crime n.
|
mali suç |
|
268 |
Law |
continuous crime n.
|
mütemadi suç |
|
269 |
Law |
property crime n.
|
mülkiyet suçu |
|
270 |
Law |
organized crime n.
|
organize suç |
|
271 |
Law |
organized crime control bureau n.
|
organize suçlarla mücadele bürosu |
|
272 |
Law |
crime scene n.
|
olay yeri |
|
273 |
Law |
crime scene analysis n.
|
olay yeri analizi |
|
274 |
Law |
organized crime syndicates n.
|
organize suç grupları |
|
275 |
Law |
crime scene investigation team n.
|
olay yeri inceleme ekibi |
|
276 |
Law |
organized crime ring n.
|
organize suç şebekesi |
|
277 |
Law |
organized crime control bureau n.
|
organize suçlarla mücadele dairesi |
|
278 |
Law |
crime science investigation units n.
|
olay yeri inceleme birimleri |
|
279 |
Law |
crime scene investigation n.
|
olay yeri inceleme |
|
280 |
Law |
scenes of crime officer (soco) n.
|
olay yeri inceleme memurları |
|
281 |
Law |
major crime n.
|
nitelikli suç |
|
282 |
Law |
forest crime n.
|
orman suçu |
|
283 |
Law |
scenes of crime officer (soco) n.
|
olay yeri inceleme ekibi |
|
284 |
Law |
anti-organized crime police n.
|
organize suçlarla mücadele polisi |
|
285 |
Law |
committing crime by means of publication n.
|
neşir vasıtası ile suç işleme |
|
286 |
Law |
organized crime n.
|
organize suç |
|
287 |
Law |
serious organised crime agency (soca) n.
|
organize ağır suçlar dairesi |
|
288 |
Law |
serious organised crime agency (soca) n.
|
örgütlü ağır suçlar dairesi |
|
289 |
Law |
fight against organised crime n.
|
örgütlü suçla mücadele |
|
290 |
Law |
predicate crime n.
|
öncül suç |
|
291 |
Law |
bankruptcy crime n.
|
sahte iflas |
|
292 |
Law |
crime of aggression n.
|
saldırı suçu |
|
293 |
Law |
cyber crime n.
|
sanal suç |
|
294 |
Law |
mock crime scene n.
|
sahte suç mahalli |
|
295 |
Law |
war crime trials n.
|
savaş suçu yargılamaları |
|
296 |
Law |
crime against officials n.
|
resmi sıfatı haiz olan aleyhinde cürüm |
|
297 |
Law |
road crime unit n.
|
sokak suçlarıyla mücadele birimi |
|
298 |
Law |
crime against political freedom n.
|
siyasi hürriyet aleyhinde cürüm |
|
299 |
Law |
street crime n.
|
sokakta işlenen suçlar |
|
300 |
Law |
street crime n.
|
sokakta işlenen suç |
|
301 |
Law |
crime spree n.
|
seri suç |
|
302 |
Law |
political crime n.
|
siyasi suç |
|
303 |
Law |
discretionary crime n.
|
sınırlanmamış suç |
|
304 |
Law |
crime and criminals n.
|
suç ve suçlular |
|
305 |
Law |
nearest court to the place of committing crime n.
|
suçun işlendiği yere en yakın mahkeme |
|
306 |
Law |
attempted crime n.
|
suç girişimi |
|
307 |
Law |
child victims of crime n.
|
suç mağduru çocuklar |
|
308 |
Law |
partner in crime n.
|
suç ortağı |
|
309 |
Law |
crime rate n.
|
suç oranı |
|
310 |
Law |
duty of public prosecutor informed of crime n.
|
suça muttali olan cumhuriyet savcısının görevi |
|
311 |
Law |
crime gang n.
|
suç çetesi |
|
312 |
Law |
corporate crime n.
|
şirket suçu |
|
313 |
Law |
attempt to commit a crime n.
|
suça teşebbüs |
|
314 |
Law |
crime and criminal behavior n.
|
suç ve suçlu davranışı |
|
315 |
Law |
crime ring n.
|
suç şebekesi |
|
316 |
Law |
scene of the crime n.
|
suç mahalli |
|
317 |
Law |
crime scene of investigation n.
|
suç mahalli araştırması |
|
318 |
Law |
child victim of crime n.
|
suç mağduru çocuk |
|
319 |
Law |
time of crime n.
|
suçun işlenme zamanı |
|
320 |
Law |
violent crime n.
|
şiddet suçu |
|
321 |
Law |
juvenile pushed to crime n.
|
suça sürüklenen çocuk |
|
322 |
Law |
infamous crime n.
|
şeref ve haysiyeti muhil cürüm |
|
323 |
Law |
mental element of crime n.
|
suçun manevi unsuru |
|
324 |
Law |
crime investigator n.
|
suç araştırmacısı |
|
325 |
Law |
element of a crime n.
|
suç unsuru |
|
326 |
Law |
moral element of crime n.
|
suçun manevi unsuru |
|
327 |
Law |
completed part of crime n.
|
suçun tamamlanan kısmı |
|
328 |
Law |
elements of crime n.
|
suçun unsurları |
|
329 |
Law |
council of europe convention on laundering, search, seizure and confiscation of proceeds of crime n.
|
suç gelirlerinin aklanması, aranması, zaptedilmesi ve müsadere edilmesine ilişkin avrupa konseyi sözleşmesi |
|
330 |
Law |
crime and the press n.
|
suç ve basın |
|
331 |
Law |
material element of crime n.
|
suçun maddi unsuru |
|
332 |
Law |
forming society for the purpose of committing crime n.
|
suç işlemek için cemiyet teşkil etme |
|
333 |
Law |
crime free n.
|
suçtan uzak |
|
334 |
Law |
fruits of a crime n.
|
suç işleyerek elde edilmiş şeyler |
|
335 |
Law |
the law regarding the prevention of laundering of crime revenues n.
|
suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi hakkında kanun |
|
336 |
Law |
inciting to commit crime n.
|
suç işlemeye tahrik |
|
337 |
Law |
assistance to crime n.
|
suça yardım |
|
338 |
Law |
reporting of crime n.
|
suçun ihbarı |
|
339 |
Law |
crime scene searches n.
|
suç mahallinde araştırma |
|
340 |
Law |
crime ridden area n.
|
suçun yoğun oldugu bölge |
|
341 |
Law |
date of crime n.
|
suç tarihi |
|
342 |
Law |
possession of firearm during the commission of a crime n.
|
suç işlendiğinde/işlendiği sırada ateşli silah taşıma/bulundurma |
|
343 |
Law |
continuous crime n.
|
temadi eden suç |
|
344 |
Law |
honour crime n.
|
töre cinayeti |
|
345 |
Law |
crime of passion n.
|
tutku veya şehvet suçu |
|
346 |
Law |
attempted crime n.
|
teşebbüs suçu |
|
347 |
Law |
honor crime n.
|
töre cinayeti |
|
348 |
Law |
crime committed in turkey n.
|
türkiye'de işlenen suç |
|
349 |
Law |
business crime n.
|
ticari suç |
|
350 |
Law |
infamous crime n.
|
terzil edici cürüm |
|
351 |
Law |
international crime n.
|
uluslararası suç |
|
352 |
Law |
tax crime n.
|
vergi suçu |
|
353 |
Law |
mock crime scene n.
|
yapay suç mahalli |
|
354 |
Law |
infamous crime n.
|
yüz kızartıcı suç |
|
355 |
Law |
crime and disorder act 1998 n.
|
1998 suç ve düzeni bozma yasası |
|
356 |
Law |
national crime agency n.
|
ulusal suçla mücadele kurumu |
|
357 |
Law |
organize a crime syndicate for the purpose of generating monetary profit v.
|
çıkar amaçlı suç örgütü kurmak |
|
358 |
Law |
fail to inform the known crime to competent authority v.
|
öğrenilen suçu salahiyettar makama bildirmemek |
|
359 |
Law |
denounce a crime v.
|
suç duyurusunda bulunmak |
|
360 |
Law |
constitute a crime v.
|
suç niteliği taşımak |
|
361 |
Law |
charge with a crime v.
|
suçlamak |
|
362 |
Law |
abetting a crime v.
|
suça yataklık etmek |
|
363 |
Law |
be an accessory to the crime v.
|
yataklık yapmak |
|
364 |
Law |
compound a crime v.
|
suçu ihbar etmemek için rüşvet almak |
|
365 |
Law |
compound a crime v.
|
suçu ihbar etmemek için para almak |
|
366 |
Law |
affected by crime adj.
|
suçtan etkilenmiş |
|
367 |
Law |
affected by crime adj.
|
suçtan zarar görmüş |
|
368 |
Law |
crime free adj.
|
suçtan arındırılmış |
|
369 |
Law |
tough-on-crime adj.
|
suça müsamaha göstermeyen |
|
370 |
Law |
crime free adj.
|
suç işlenmeyen |
|
371 |
Law |
no crime (can be committed), no punishment (can be imposed) without (having been prescribed by) a previous penal law expr.
|
ceza muhakkak kanuna dayanmalıdır |
|
372 |
Law |
no crime (can be committed), no punishment (can be imposed) without (having been prescribed by) a previous penal law expr.
|
kanunsuz suç ve ceza olamaz |
|
373 |
Law |
no crime without law expr.
|
kanunsuz suç olmaz |
|
Politics |
|
374 |
Politics |
un convention on the prevention and punishment of the crime of genocide n.
|
birleşmiş milletler soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması sözleşmesi |
|
375 |
Politics |
un office for drug control and crime prevention n.
|
bm uyuşturucu denetimi ve suç önleme ofisi |
|
376 |
Politics |
united nations office on drugs and crime n.
|
birleşmiş milletler uyuşturucu ve suç ofisi |
|
377 |
Politics |
crime of thought n.
|
düşünce suçu |
|
378 |
Politics |
crime of thought n.
|
fikir suçu |
|
379 |
Politics |
crime against humanity n.
|
insanlığa karşı suç |
|
380 |
Politics |
pre-accession pact on organised crime n.
|
organize suça yönelik üyelik öncesi paktı |
|
381 |
Politics |
organized crime n.
|
örgütlü suç |
|
382 |
Politics |
non-political crime n.
|
siyasi olmayan suç |
|
383 |
Politics |
political crime n.
|
siyasi suç |
|
384 |
Politics |
prevention of and fight against crime n.
|
suçun önlenmesi ve suçla mücadele |
|
385 |
Politics |
fighting crime n.
|
suçla savaş |
|
386 |
Politics |
crime victims committee n.
|
suç mağdurları komitesi |
|
387 |
Politics |
collective crime n.
|
toplu suç |
|
388 |
Politics |
fight against international organized crime n.
|
uluslararası organize suçlara karşı savaş |
|
389 |
Politics |
unodc commission on crime prevention and criminal justice n.
|
unodc suçun önlenmesi ve ceza adaleti komisyonu |
|
390 |
Politics |
united nations crime prevention and criminal justice n.
|
birleşmiş milletler suçun önlenmesi ve ceza adaleti |
|
Institutes |
|
391 |
Institutes |
centre for international crime prevention n.
|
uluslararası suçu önleme merkezi |
|
392 |
Institutes |
centre for international crime prevention n.
|
suçu önlemeye ilişkin uluslararası yasalardan sorumlu birleşmiş milletler birimi |
|
393 |
Institutes |
department of anti-smuggling and organised crime n.
|
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele daire başkanlığı |
|
394 |
Institutes |
department of anti-smuggling and organised crime n.
|
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele dairesi |
|
395 |
Institutes |
department of anti-smuggling and organised crime n.
|
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele dairesi başkanlığı |
|
396 |
Institutes |
department of anti-smuggling and organized crime n.
|
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele daire başkanlığı |
|
397 |
Institutes |
department of anti-smuggling and organized crime n.
|
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele dairesi başkanlığı |
|
398 |
Institutes |
department of anti-smuggling and organized crime n.
|
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele dairesi |
|
399 |
Institutes |
department of anti-smuggling and organized crime n.
|
kom başkanlığı |
|
400 |
Institutes |
department of anti-smuggling and organised crime n.
|
kom başkanlığı |
|
401 |
Institutes |
turkish international academy against drugs and organized crime n.
|
türkiye uluslararası uyuşturucu ve organize suçlarla mücadele akademisi |
|
402 |
Institutes |
the international consortium on combating wildlife crime n.
|
uluslararası yaban hayatı suçları ile mücadele konsorsiyumu |
|
403 |
Institutes |
united nations office for drug control and crime prevention n.
|
birleşmiş milletler uyuşturucu denetimi ve suç önleme ofisi |
|
404 |
Institutes |
national crime information center (ncic) n.
|
ulusal suç bilgi merkezi |
|
Computer |
|
405 |
Computer |
computer crime n.
|
bilgisayar suçu |
|
Informatics |
|
406 |
Informatics |
cyber crime fighters association n.
|
bilişim suçları mücadele derneği |
|
Telecom |
|
407 |
Telecom |
e-crime n.
|
bilişim suçu |
|
408 |
Telecom |
e-crime n.
|
siber suç |
|
409 |
Telecom |
e-crime n.
|
bilgisayar suçu |
|
Psychology |
|
410 |
Psychology |
general theory of crime n.
|
genel suç teorisi |
|
411 |
Psychology |
victimless crime n.
|
kurbansız suç |
|
Statistics |
|
412 |
Statistics |
crime figure n.
|
suç istatistiği |
|
Social Sciences |
|
413 |
Social Sciences |
crime watch n.
|
mahallenin/yörenin insanı olarak bölgedeki evlerin güvenliğinden sorumlu olma |
|
414 |
Social Sciences |
neighborhood crime watch n.
|
mahallenin/yörenin insanı olarak bölgedeki evlerin güvenliğinden sorumlu olma |
|
415 |
Social Sciences |
neighborhood crime watch n.
|
mahalle sakinlerinden gönüllülerin diğer evlerin güvenliği amaçlı gözetleme yapmaları |
|
416 |
Social Sciences |
crime watch n.
|
mahalle sakinlerinden gönüllülerin diğer evlerin güvenliği amaçlı gözetleme yapmaları |
|
417 |
Social Sciences |
honor crime victim n.
|
töre kurbanı |
|
418 |
Social Sciences |
honor crime victim n.
|
töre cinayeti kurbanı |
|
Literature |
|
419 |
Literature |
crime novel n.
|
cinayet romanı |
|
420 |
Literature |
crime fiction n.
|
cinayet romanı |
|
421 |
Literature |
crime fiction n.
|
polisiye roman |
|
422 |
Literature |
crime novel n.
|
polisiye roman |
|
423 |
Literature |
crime novel n.
|
suç romanı |
|
424 |
Literature |
crime fiction n.
|
suç romanı |
|
Religious |
|
425 |
Religious |
had crime n.
|
müslümanlar tarafından işlenen ağır suçlar |
|
Military |
|
426 |
Military |
military crime n.
|
askeri cürüm |
|
427 |
Military |
war crime n.
|
harp suçu |
|
428 |
Military |
crime prevention programme n.
|
suç önleme programı |
|
429 |
Military |
organized crime drug enforcement task force n.
|
yasadışı uyuşturucu üretip satan ulusal ve uluslararası örgütlerle mücadeleyi koordine etmek üzere tasarlanmış bir kuruluş |
|