Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | düşük gelir | low income n. | ||
The worst case scenario is that smokers on low incomes will change to cheaper, that is, more harmful cigarettes. En kötü senaryo, düşük gelirli sigara içicilerinin daha ucuz, yani daha zararlı sigaralara geçmesidir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | düşük gelir | low income n. | ||
The worst case scenario is that smokers on low incomes will change to cheaper, that is, more harmful cigarettes. En kötü senaryo, düşük gelirli sigara içicilerinin daha ucuz, yani daha zararlı sigaralara geçmesidir. More Sentences |
Turkish | English | |
---|---|---|
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş | toxic bank n. |
Trade/Economic | diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş | bad bank n. |
Trade/Economic | düşük gelir grubuna yüksek faizle verilen mortgage kredisi | sub-prime mortagage n. |
Trade/Economic | düşük gelir bildirimi | understate income n. |
Trade/Economic | düşük gelir segmenti | low income segment n. |
Trade/Economic | düşük gelir grubu | low income group n. |
Trade/Economic | düşük gelir grubuna yüksek faizle verilen mortgage kredisi | subprime mortagage n. |
Trade/Economic | en düşük gelir | minimum income n. |
Trade/Economic | gelir düzeyi düşük aile | low-income family n. |
Trade/Economic | düşük gelir getiren | low-yielding adj. |
Geography | ||
Geography | 1930'larda abd'nin maryland eyaletinde inşa edilen, düşük gelir grubuna yönelik planlı bir şehir | greenbelt n. |