diş - Turkish English Dictionary

diş

Meanings of "diş" in Turkish English Dictionary : 19 result(s)

English Turkish
General
dis n. uzaklaştırma
dis pref. muaf anlamı veren ön ek
dis pref. -siz/-sız anlamı veren ön ek
dis pref. geri alma anlamı veren ön ek
dis pref. tersini yapma anlamı veren ön ek
dis pref. pekiştirme amacıyla kullanılan bir ön ek
Medical
dis n. dis
Card
dis n. onlu
Mythology
dis n. (roma mitolojisinde) yeraltı tanrısı
dis n. (iskandinav mitolojisinde) kadın
dis n. (iskandinav mitolojisinde) doğurganlık ve bereket tanrıçası
dis n. (roma mitolojisinde) yeraltı dünyası
Slang
dis n. hakaret
dis n. küçük düşürücü eylem
dis n. saygısızlık
dis v. hakaret etmek
dis v. aşağılamak
dis v. eleştirmek
dis v. hata bulmak

Meanings of "diş" in English Turkish Dictionary : 53 result(s)

Turkish English
Common Usage
diş tooth n.
A policy of 'an eye for an eye and a tooth for a tooth' will bring no resolution.
Göze göz, dişe diş' politikası çözüm getirmeyecektir.

More Sentences
General
diş tusk n.
This is an elephant's tusk.
Bu, filin bir dişidir.

More Sentences
diş tooth n.
Tom Thumb leaped up, took a big bite from the first plate, and broke his tooth.
Parmak Çocuk ayağa fırladı, ilk tabaktan büyük bir ısırık aldı ve dişini kırdı.

More Sentences
Technical
diş tread n.
When a tire loses its tread, it's time to buy a new one.
Bir lastiğin dişleri döküldüğünde, yeni bir lastik almanın zamanı gelmiştir.

More Sentences
diş tooth n.
Often there is not enough space inside the mouth for this tooth.
Genellikle bu diş için ağız içinde yeterli alan yoktur.

More Sentences
diş fang n.
Then they started to grow fangs and their eyes became green.
Daha sonra sivri dişleri çıkmaya başladı ve gözleri yeşil oldu.

More Sentences
Automotive
diş tooth n.
Often there is not enough space inside the mouth for this tooth.
Çoğu zaman ağız içinde bu diş için yeterli alan yoktur.

More Sentences
Dentistry
diş tooth n.
Often there is not enough space inside the mouth for this tooth.
Çoğunlukla, ağızda bu dişler için yeterli alan yoktur.

More Sentences
Linguistics
diş teeth n.
I think we need some sort of European legislation and regulations with more teeth than we have at present.
Bence şu anda sahip olduğumuzdan daha fazla dişe sahip bir tür Avrupa mevzuatına ve düzenlemelerine ihtiyacımız var.

More Sentences
Common Usage
diş dental adj.
General
diş jag n.
diş indent n.
diş grinder n.
diş knurl n.
diş crenate n.
diş notch n.
diş screw thread n.
diş clove n.
diş nick n.
diş cog n.
diş dent n.
diş joggle n.
diş thread n.
diş whelky n.
diş chicklet n.
diş jog n.
diş gam [scotland] n.
diş gnasher n.
diş dental n.
diş serrature n.
diş sprong n.
diş leaf v.
diş crenated adj.
Colloquial
diş crockery n.
diş pearly n.
Idioms
diş china n.
Technical
diş cog n.
diş tine n.
diş thread n.
diş dent n.
diş rib n.
diş jag n.
diş knurl n.
Automotive
diş cog n.
diş gear tooth n.
diş sprocket n.
diş thread n.
Medical
diş dens n.
diş compression n.
Anatomy
diş peg n.
Botanic
diş serrulation n.
Slang
diş biters n.
diş ivory n.

Meanings of "diş" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
diş hekimi dentist n.
Dentists take x-rays to examine your teeth.
Diş hekimleri dişlerinizi incelemek için röntgen çekerler.

More Sentences
diş eti gum n.
You have a gum infection.
Diş eti enfeksiyonunuz var.

More Sentences
General
diş ağrısı toothache n.
He is suffering from toothache.
Diş ağrısı çekiyor.

More Sentences
diş ipi floss n.
Tom flosses his teeth at least once a day.
Tom günde en az bir kez diş ipi kullanır.

More Sentences
takma diş dentures n.
Do I need dentures?
Takma dişe ihtiyacım var mı?

More Sentences
diş çıkarma teething n.
My six-month old son is teething.
Altı aylık oğlum diş çıkarıyor.

More Sentences
diş ipi dental floss n.
Do you have dental floss?
Diş ipin var mı?

More Sentences
kesici diş incisor n.
This tooth is an incisor.
Bu diş bir kesici diş.

More Sentences
dolgu (diş) filling n.
I had to have two fillings.
İki dolgu yaptırmak zorunda kaldım.

More Sentences
takma diş false teeth n.
The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.
Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti.

More Sentences
diş bakımı dental care n.
Dental care is expensive.
Diş bakımı pahalıdır.

More Sentences
diş perisi tooth fairy n.
The tooth fairy wants to steal your teeth.
Diş perisi dişlerinizi çalmak istiyor.

More Sentences
diş teknisyeni dental technician n.
Tom is a dental technician.
Tom bir diş teknisyeni.

More Sentences
çürük diş decayed tooth n.
The dentist pulled out his decayed tooth.
Diş hekimi onun çürük dişini çekti.

More Sentences
diş çukuru cavity n.
I have cavities.
Diş çukurlarım var.

More Sentences
diş doktoru dentist n.
Mennad is afraid of dentists.
Mennad diş doktorlarından korkuyor.

More Sentences
diş fırçası toothbrush n.
Don't forget to take your toothbrush.
Diş fırçanı almayı unutma.

More Sentences
diş macunu toothpaste n.
Do you know of someone who's never used toothpaste?
Hiç diş macunu kullanmayan birini tanıyor musun?

More Sentences
diş dolgusu filling n.
I've lost a filling.
Bir diş dolgum düştü.

More Sentences
çarpık diş crooked teeth n.
I have crooked teeth.
Benim çarpık dişlerim var.

More Sentences
elektrikli diş fırçası electric toothbrush n.
This, however, does not necessarily happen to electric toothbrushes or shavers.
Ancak bu durum elektrikli diş fırçaları ya da tıraş makineleri için geçerli değildir.

More Sentences
diş izi teeth mark n.
There are teeth marks on the end of that pencil.
O kalemin ucunda diş izleri var.

More Sentences
diş fırçaları toothbrushes n.
We have extra toothbrushes.
Fazladan diş fırçalarımız var.

More Sentences
elektrikli diş fırçası electric toothbrush n.
I use an electric toothbrush.
Elektrikli diş fırçası kullanıyorum.

More Sentences
çürük diş bad tooth n.
I have a lot of bad teeth.
Bir sürü çürük dişim var.

More Sentences
diş tartarı scale n.
The dentist removed the scales from my teeth.
Diş hekimi dişlerimdeki tartarı temizledi.

More Sentences
diş çürümek decay v.
Too many sweets cause your teeth to decay.
Fazla şeker dişlerinde çürümeye sebep olur.

More Sentences
diş çekmek extract v.
They used to extract teeth.
Eskiden diş çekerlerdi.

More Sentences
diş ağrısı çekmek have a toothache v.
My son has a toothache.
Oğlum diş ağrısı çekiyor.

More Sentences
(diş/yumruk) sıkmak clench v.
Tom clenched his teeth.
Tom dişlerini sıktı.

More Sentences
diş teli takmak wear braces v.
Tom is wearing braces.
Tom diş teli takıyor.

More Sentences
diş çıkarmak teeth v.
The baby is teething now.
Bebek şimdi diş çıkarıyor.

More Sentences
sallanan (diş) loose adj.
Tim pulled out his loose tooth.
Tim sallanan dişini çekti.

More Sentences
öğütücü diş grinder n.
bebeklerin diş çıkardıklarında dişetlerini kaşımaları için yapılmış plastik oyuncak teether n.
zehirli diş fang n.
diş diş olma indention n.
diş hassasiyet gidericisi desensitizer n.
çene kemiğine kaynamış diş impacted tooth n.
diş minesi enamel n.
inci gibi (diş) pearly n.
fırlak diş snag n.
kırık diş snag n.
diş tozu tooth powder n.
diş diş yapma indent n.
diş çekimi ile ilgili dişçilik dalı exodontia n.
takma diş prosthodontics n.
diş yapma indentation n.
diş (çatala ait) tine n.
diş tabibi dentist n.
diş çürümesi caries n.
diş kiri plaque n.
takma diş artificial teeth n.
diş kaşıyıcı teether n.
diş izi bite n.
diş (sarımsakta) clove n.
diş cerrahisi dental surgery n.
uzun sivri diş fang n.
diş izi (vücutta) hicky n.
üst diş upper n.
diş mikrometresi micrometer callipers n.
diş kesme gear cutting n.
iki diş arasındaki boşluk diastemata n.
diş diş olma indentation n.
diş kesme thread cutting n.
takma diş chopper n.
tuvalet malzemeleri (sabun/diş macunu/kolonya gibi) toiletries n.
takma diş dental plate n.
uzun ve sivri diş fang n.
diş klinikleri dental clinics n.
diş kanaması bleeding tooth n.
bir tüp diş macunu a tube of toothpaste n.
takma diş pivot tooth n.
diş açma indention n.
ön diş nipper n.
dişi diş female thread n.
diş biçiminde dentiform n.
diş çürüğü caries n.
çekme (diş) extraction n.
diş kirası gift or money for poor guests in ottoman empire n.
diş ipliği floss n.
diş tozu toothpowder n.
diş çürümesi tooth decay n.
diş çıkarma dentition n.
diş hekimi odontologist n.
diş macunu dentifrice n.
diş çıkması eruption n.
diş ağrısı odontalgic n.
diş kökünün dışındaki tabaka cement n.
azı diş grinder n.
diş gibi çıkıntı dentation n.
diş diş olma indenture n.
diş çürüğü tooth decay n.
(diş) çekme extraction n.
yirmilik diş wisdom tooth n.
kırık diş snaggletooth n.
ön diş tenaille n.
oyma diş glyptodont n.
oyma diş glyptodon n.
diş ipliği dental floss n.
diş ipi ile temizleme flossing n.
kılıç diş sabretooth n.
diş diş olma indenting n.
ağızdan dışarı doğru çıkan büyük diş buckteeth n.
küçük diş denticle n.
diş kökü fang n.
diş açıklığı pitch n.
tavşan-diş buckteeth n.
ön diş incisor n.
takma diş denture n.
öğütücü diş molar tooth n.
diş mastarı odontograph n.
diş dolgusu stopping n.
diş açma toothing n.
diş çekme toothing n.
kırık diş broken tooth n.
sallanan diş dangling tooth n.
sallanan diş loose tooth n.
sallanan diş wobbly tooth n.
üstü açılabilir kapaklı diş fırçası tooth brush with removable head n.
sivri/keskin diş sharp tooth n.
verilen rezervasyonları takip eden muayenehaneye gelen hastalarla ilgilenen diş hekimi muayene görevlisi dental receptionist n.
diş ağrısı sore tooth n.
dişe diş kapışma close contest n.
diş fırçası paylaşımı toothbrush sharing n.
düz kesimli diş fırçası flat-trim toothbrush n.
yeni mezun diş hekimi newly graduated dentist n.
diş fırçalık toothbrush holder n.
diş kalıp macunu die stone n.
diş kaşıma halkası baby's dummy n.
diş kaşıma halkası teething ring n.
diş kaşıma halkası pacifier n.
diş kaşıma halkası dummy n.
diş kaşıma halkası soother n.
diş kaşıma halkası comforter n.
dışarıya bakan ön diş bucktooth n.
diş gibi çıkıntı denticle n.
diş temizleme maddesi dentifrice n.
diş macunu dental paste n.
diş hassasiyet gidericisi desensitiser n.
sağlıklı diş etleri healthy gums n.
çürümüş diş decayed tooth n.
diş hekimi randevusu dentist appointment n.
diş hekimi randevusu dentist's appointment n.
elektrikli diş fırçası powered toothbrush n.
20'lik diş wisdom tooth n.
diş budak fidanından yapılan baston ashplant n.
diş hekimleri günü dentist day n.
gezici diş hekimi traveling dentist n.
diş kürdanı toothpick n.
çıkarılabilir başlıklı diş fırçası tooth brush with removable head n.
diş teli neck-gear n.
diş teli neckgear n.
kırık veya diğer dişlerle aynı hizada olmayan diş snaggletooth n.
diş çıkaran bebek teether n.
florürsüz diş macunu fluoride-free toothpaste n.
sivri diş pointy tooth n.
(sabun ve diş macunu gibi eşyaların konduğu) seyahat çantası toilet bag n.
(sabun ve diş macunu gibi eşyaların konduğu) seyahat çantası sponge bag n.
diş kamaşması tooth edge n.
diş fırçalama toothbrushing n.
diş çeken kimse toothdrawer n.
diş doktoru toothdrawer n.
diş benzeri ufak çıkıntı toothlet n.
hekim, diş hekimi, cerrah veya veteriner gibi doktorluk yetkisi bulunan kimse medical practitioner n.
öğütücü diş mill tooth [obsolete] n.
diş fırçalama brush n.
diş fırçalama brushing n.
öne doğru çıkık diş gagtooth [obsolete] n.
büyük diş gam [scotland] n.
çarpık diş gam [scotland] n.
diş gösterme girn [scotland] n.
gıcırdatılan diş gnasher n.
diş gıcırdatan kimse gnasher n.
diş gıcırdatma gnashing n.
diş biçimli dağ tepesi dent n.
çatı kornişinin altında bulunan diş şeklinde kare kuşak dental n.
diş çıkarma dentilation n.
diş yapısı dentilation n.
diş temizleme işlemi dentilave n.
(diş hekimi, mühendis gibi kimselerin) çalıştığı yer operatory n.
diş kaşıma halkası dottle [dialect] n.
bazı halkalı solucanlarda küçük boynuzumsu diş benzeri ağız paragnath n.
diş hekimi doctor [us/canada] n.
kısmi takma diş partial n.
birbirinden ayrılan pulların kenarlarında deliklerden yırtma sonucu meydana gelen diş perforation n.
diş pulpası pulp n.
(tekerlek veya ayakkabı tabanı) diş sipe [us] n.
yamuk diş snag tooth n.
kırık diş snag tooth n.
diş kökü sprong n.
diş çıkarmak grow teeth v.
diş dolgusu yapmak fill a tooth v.
diş taşlarını temizlemek scale v.
diş çekmek pull out v.
diş gıcırdatmak gnash the teeth v.
diş göstermek show one's teeth v.
diş bilemek nurse a grudge v.
diş çektirmek have a tooth out v.
gıcırdatmak (diş) gnash v.
diş çekmek pull out a tooth v.
diş diş etmek jag v.
diş gıcırdatmak gnash v.
diş çürümek rot v.
diş diş etmek notch v.
diş diş yapmak (paranın kenarını) mill v.
kamaşmak (diş) be set on edge v.
diş diş yapmak notch v.
diş açmak tooth v.
diş çürümek go rotten v.
diş çıkarmak cut a tooth v.
diş fırçalamak brush teeth v.
diş çekmek pull a tooth v.
diş çürümek go bad v.
diş çıkarmak teethe v.
diş aralarını iplikle temizlemek floss v.
diş çıkarmak cut v.
çocuk diş çıkarmak cut a tooth v.
diş fırçalamak brush one's teeth v.
diş ipi ile temizlemek floss v.
diş göstermek show teeth v.
diş göstermek reveal teeth v.
diş göstermek bare teeth v.
diş çektirmek have out tooth v.
diş çektirmek have a tooth pulled v.
(diş vb) çektirmek have out v.
(diş) gıcırdatmak gnash v.
diş beyazlatmak whiten the teeth v.
diş teli takmak have braces v.
diş sigortası olmak have dental insurance v.
diş hekimine gitmekten korkmak be afraid of going to the dentist v.
diş filmi çektirmek have a dental x-ray v.
diş filmi çektirmek have an intraoral X-ray/dental radiography v.
diş dolgusu yaptirmak get a filling v.
diş, kemik, balen, fildişi gibi malzeme üzerine oyma süsler yapmak scrimshaw v.
(tarak veya tırmığa) diş yapmak teethe [dialect] v.
diş etlerine ve dişlere sürterek enfiye çekmek dip snuff v.
diş takmak tooth v.
diş gıcırdatmak tusk v.
diş açmak knurl v.
boynuz veya diş ile parçalamak horn v.
boynuz veya diş ile delmek horn v.
boynuz veya diş saplamak horn v.
diş göstermek girn [scotland] v.
enfiyeyi fırça veya çubuk yardımıyla diş etlerine ve dişlere sürtmek dip v.
(yiyeceği) diş etleriyle çiğnemek gum v.
çiğnerken diş yerine diş etlerini kullanmak gum v.
(yiyeceği) diş etleriyle çiğnemek gum v.
diş etiyle çiğnemek mumble v.
diş etiyle ısırmak mumble v.
matrisin doğru kanala düşmesi için (diş) oluşturmak combinate v.
(kenarda veya levhada) diş gibi noktalar kesmek indent v.
diş geçirmek seize with teeth v.
(tekerlekte) diş açmak sipe [us] v.
diş şeklinde odontoid adj.
diş diş serrate adj.
düzensizce diş diş edilmiş erose adj.
diş diş jagged adj.
diş çıkarmış teethed adj.
diş diş serrated adj.
diş etine ait gingival adj.
diş yuvası ile ilgili alveolar adj.
iki diş arasında interdentil adj.
(diş vb) çürük carious adj.
çürümüş (diş/kemik) carious adj.
diş diş crenellated adj.
diş+ dental adj.
diş ile ilgili dental adj.
diş diş embattled adj.
diş diş indented adj.
öğütücü (diş) molar adj.
diş açılmış toothed adj.
diş diş toothed adj.
diş yuvası alveolar adj.
diş yuvası alveolus adj.
diş gibi dentiform adj.
et kesmeye uygun (diş) carnassial adj.
diş diş crenelated adj.
diş diş redented adj.
ufak diş benzeri çıkıntıları olan toothleted adj.
henüz diş çıkarmamış (bebek) toothless adj.
yapay (diş) boughten adj.
takma (diş) boughten adj.
(diş) öne doğru çıkık bucked adj.
(diş, pençe) savunma kısımları bulunmayan mutic adj.
(diş, pençe) savunma kısımlarından yoksun mutic adj.
diş etlerini gösteren gummy adj.
diş etleri ortada olan gummy adj.
diş benzeri çıkıntıları olan fanged adj.
diş diş sawed adj.
diş diş sawtooth adj.
diş diş saw-toothed adj.
çocukluk çağına ait (diş) primary adj.
diş diş serrous [obsolete] adj.
diş yuvası ile ilgili olarak alveolarly adv.
diş tırnak gibi tooth and nail adv.
düzensizce diş diş edilmiş şekilde erosely adv.
diş gıcırdatır gibi gnashingly adv.
bir karanfil/diş a clove of prep.
diş anlamına gelen ön ek odont- pref.
belirli bir diş şekline sahip olma anlamı veren son ek -odont suf.
belirli bir diş şeklinde olma anlamı veren son ek -odont suf.
diş hekimi dent (dentist) abrev.
diş hekimliği dent (dentistry) abrev.
diş hekimliği dent. (dentistry) abrev.
diş hekimi dent. (dentist) abrev.
Phrasals
dökülmek (saç, diş) fall out v.
Phrases
diş çürüğüne son no more tooth decay expr.
(diş) çürüklere son no more tooth decay expr.
göze göz, dişe diş an eye for an eye, a tooth for a tooth expr.
kana kan, dişe diş an eye for an eye, a tooth for a tooth expr.
göze göz, dişe diş an eye for an eye, a tooth for a tooth expr.
kana kan, dişe diş an eye for an eye, a tooth for a tooth expr.
Colloquial
(çocuk dilinde) diş toothy-peg n.
ön diş grill n.
diş etlerine ve dişlerine sürterek enfiye çeken kimse dipper n.
diş gıcırdatma/sıkma gnashing of teeth n.
diş gıcırdatmak/sıkmak gnash teeth v.
(birine) diş bilemek have it out for (one) v.
Idioms
(porselen) diş china n.
göze göz dişe diş mücadele red in tooth and claw n.
dişe diş kana kan mücadele red in tooth and claw n.
otuz iki diş sırıtma coprophagous grin n.
diş bileyen kimse an axe to grind n.
diş çıkarma sorunları teething troubles n.
diş teliyle gülümseme tin grin n.
dişe diş a roland for an oliver n.
diş göstermek show the teeth v.
birbirine diş göstermek come close to blows v.
birine diş bilemek have it out for someone v.
diş bilemek have it in for someone v.
diş bilemek get one's knife into v.
diş göstermek bare one's teeth v.
diş göstermek show one's teeth v.
dişe diş mücadele etmek give as good as you get v.
diş geçirememek be unable to order v.
diş çıkarmak cut teeth v.
dişe diş/kora kor mücadele etmek give somebody a run for their money v.
göze göz dişe diş karşılık vermek give someone tit for tat v.
dişe diş mücadele etmek play the same game (as somebody) v.
kana kan/göze göz/dişe diş istemek pay (one) back in kind v.
göze göz dişe diş intikam almak take an eye for an eye v.
kana kan dişe diş mücadele etmek cut one another's throats v.
diş göstermek bare your teeth v.
(birine/bir şeye) karşı kana kan dişe diş mücadele etmek fight (someone or something) tooth and claw v.
(biriyle) dişe diş/kora kor mücadele etmek give (one) a run for (one's) money v.
biriyle/bir şeyle dişe diş/kora kor mücadele etmek give someone or something a (good) run for their money v.
(birine) göze göz dişe diş karşılık vermek give (one) tit for tat v.
biriyle dişe diş/kora kor mücadele etmek give someone a run for their money v.
biriyle/bir şeyle dişe diş/kora kor mücadele etmek give someone or something a run for their money v.
(birine) diş bilemek have got it in for (one) v.
diş çıkarma sorunları olmak have teething troubles v.
diş göstermek show your teeth v.
dişe diş tooth for a tooth expr.
dişe diş eye for an eye and a tooth for a tooth expr.
dişe diş tooth for tooth expr.
dişe diş eyes-to-eyes expr.
dişe diş tit for tat expr.
göze göz, dişe diş an eye for an eye and a tooth for a tooth. expr.
göze göz dişe diş an eye for an eye expr.
Speaking
20lik diş wisdom tooth n.
bir diş hekimine gitmelisin you should see a dentist expr.
bir diş hekimine görünmelisin you should see a dentist expr.
bir diş doktoruna görünmelisin you should see a dentist expr.
diş hekiminden korkuyorum I am afraid of the dentist expr.
diş hekimine ne sıklıkta gidiyorsunuz? how often do you go to the dentist? expr.
diş hekimine ne sıklıkta gidiyorsun? how often do you go to the dentist? expr.
Trade/Economic
diş işi dental business n.
Law
göze göz dişe diş ilkesi talion n.
dişe diş talionic adj.
Industry
eskiden diş ipi olarak kullanılan ham ipek floss silk n.
Technical
diş açma tap n.
(baca içi) diş backjoint n.
diş çekme aparatı thread generator n.
diş çekme aparatı threading lathe n.
diş çekme aparatı threading machine n.
ayarlanabilir çift çatal ve diş açılmış gövde ölçüleri adjustable double fork and threaded shank dimensions n.
batarya ile çalışan diş fırçası battery-powered toothbrush n.
bir sıra diş cog n.
cıvata diş dibi root of the bolt thread n.
çeneye diş yerleştirme implantation n.
çakma diş thread inserts n.
cırcırlı diş ratched tooth n.
dairesel diş açma tezgahı circular chaser n.
dıştan diş male thread n.
dıştan diş external screw thread n.
dairesel diş açıklığı circular pitch n.
dıştan diş outside thread n.
dıştan diş external thread n.
diş açma screwing n.
diş açıcı tapper n.
diş çekme screw-cutting n.
diş aralığı screw pitch n.
diş açma makinesi thread cutting machine n.
diş açıklığı dairesi pitch circle n.
diş çekme kalemi thread cutting tool n.
diş kalınlığı tooth thickness n.
diş dibi boşluğu bottom clearance n.
diş taşlama external grinding n.
diş işleme makinesi gear cutting machine n.
diş dibi çapı thread minor diameter n.
diş yüzeyi tooth face n.
diş kesme makinesi teeth cutting machine n.
diş boyu threaded length n.
diş inşası key construction n.
diş sayısı number of teeth n.
diş açma screw-cutting n.
diş yanağı tooth flank n.
diş açma veya kesme thread cutting n.
diş ipliği dental floss n.
diş çekilmiş çelik threaded opening n.
diş profil bombesi crowning n.
diş mikrometresi micrometer callipers n.
diş arası diastema n.
diş oluşumu odontogenesis n.
diş açma bıçağı chaser n.
diş açma taşlaması thread grinding n.
diş porseleni dental porcelain n.
diş açıklık dişlisi pitch wheel n.
diş açıklığı kontrol edilebilir pervane controllable pitch propeller n.
diş diş oluş serration n.
diş çöpü toothpick n.
diş dili çapı minor diameter n.
diş sıcaklığı tooth temperature n.
diş taşı tartar n.
diş açma kalemi (torna tezgahı) thread cutting tool n.
diş açma makinesi screwing machine n.
diş açma takımları threading tools n.
dişi diş female thread n.
diş çekme tezgahı screw lathe n.
diş profili thread profile n.
diş boşluğu backlash n.
diş kesme gear cutting n.
diş oyucusu screw chaser n.
diş dibi yorulma hasarı root fatigue damage n.
diş çekme tapping n.
diş lokması die chaser n.
diş açma makinesi thread cutter n.
diş çukuru alveolus n.
diş ölçüleri thread dimensions n.
diş frezesi hob n.
diş yanayı thread profile n.
diş çekme rigid tapping n.
diş açma chasing n.
diş frezeleme thread milling n.
diş çukurları bölümü alveolar ridge n.
diş çekme takımları screw cutting tools n.
diş boyu thread length n.
diş açma threading n.
diş açma screw cutting n.
diş dibi kesit alanı root cross-section n.
diş hekimliğinde kullanılan panoramik x-ışını cihazı dental panoramic x-ray equipment n.
diş adımı screw pitch n.
diş ölçer thread gauge n.
diş alaşımları dental alloys n.
diş koruyucusu thread protector n.
diş çekilmiş konik tapa washout plug n.
diş açıklık dairesi çapı pitch diameter n.
diş hekimliği donanımı dental equipment n.
diş hatvesi thread pitch n.
diş gibi kırılması groove cracking n.
diş kesme chasing n.
diş temizleme somunu die nut n.
diş adımı thread pitch n.
diş yuvası açma screw tapping n.
diş biçimi tooth form n.
diş hatvesi tooth pitch n.
düz diş straight thread n.
diş kesme thread cutting n.
diş çekme aparatı threader n.
diş izleri (freze) toothmarks n.
diş açma tapping n.
diş yanı tooth flank n.
enine diş transverse pitch n.
enerji kırıcı diş energy dispersion baffle n.
gövdeye açılacak diş derinliği thread hole depth n.
hatve ya da diş ölçer pitch gauge n.
ince diş fine tread n.
iç diş internal thread n.
iki ucuna diş çekilmiş boru close nipple n.
iyileşmeyen diş yuvası dry socket n.
içe çekilmiş diş inside thread n.
kalın diş coarse thread n.
kendinden diş açan vida self tapping screw n.
kılavuzla deliklere diş açma tapping n.
kılavuzla diş açma tapering n.
kesici diş incisor n.
kaynak ve diş açmaya uygun alaşımsız çelik boru non-alloy steel tube suitable for welding and threading n.
kenarı diş diş olan yaprak crenate leaf n.
köşe diş tutucusu corneroth holder n.
kuru sızdırmazlık sağlayan diş dry seal thread n.
lastik diş veya dişlerinin yarılması open tread splice n.
lastik diş veya dişlilerinin aşınması sonucu düzlemiş flat spot n.
lastiğin diş ve oluklardan oluşan dış kısmı tread n.
ön diş incisor n.
ovalama diş rolled thread n.
pilli diş fırçası battery-powered toothbrush n.
sağ diş cıvata straight union n.
sol diş left-hand threads n.
takım tezgahında dairesel diş açıklığı circular pitch n.