difficulty - Turkish English Dictionary

difficulty

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "difficulty" in Turkish English Dictionary : 34 result(s)

English Turkish
Common Usage
difficulty n. zorluk
It is unacceptable for citizens to get into difficulty over there.
Vatandaşların orada zorluk çekmesi kabul edilemez.

More Sentences
difficulty n. güçlük
The objection of Turkey to conclude readmission agreements remains a serious difficulty.
Türkiye'nin geri kabul anlaşmaları imzalamaya itiraz etmesi ciddi bir güçlük olmaya devam etmektedir.

More Sentences
General
difficulty n. zor
Of course, in the crisis, a common definition of terrorism was produced, although with difficulty.
Elbette krizde zor da olsa ortak bir terörizm tanımı üretildi.

More Sentences
difficulty n. sorun
Personally I do not have any difficulties with the morning-after pill.
Kişisel olarak ertesi gün hapı ile ilgili herhangi bir sorunum yok.

More Sentences
difficulty n. güçlük
It was only with great difficulty that diabetes was mentioned in the Sixth Framework Programme.
Altıncı Çerçeve Programında diyabetten bahsedilmesi ancak büyük bir güçlükle mümkün olabilmiştir.

More Sentences
difficulty n. sıkıntı
We will get into serious difficulties if this principle is not accepted.
Bu ilke kabul edilmezse ciddi sıkıntılara gireceğiz.

More Sentences
difficulty n. zorluk
I succeeded, with some difficulty, in unearthing it.
Biraz zorlukla da olsa onu ortaya çıkarmayı başardım.

More Sentences
Linguistics
difficulty n. güçlük
And we recently had great difficulty reaching a decision on that.
Ve son zamanlarda bu konuda bir karara varmakta büyük güçlük çektik.

More Sentences
General
difficulty n. açmazlık
difficulty n. itiraz
difficulty n. gedik
difficulty n. problem
difficulty n. meşakkat
difficulty n. külfet
difficulty n. engel
difficulty n. pürüz
difficulty n. düğüm
difficulty n. çetinlik
difficulty n. darlık
difficulty n. zorluk derecesi
difficulty n. müşkülat
difficulty n. isteksizlik
difficulty n. gönülsüzlük
difficulty n. itiraz etme
difficulty n. karşı gelme
difficulty n. bahane
difficulty n. kusur
difficulty n. karşı koyma
difficulty n. zorluk çıkarma
difficulty n. mali işlerde zorluk
difficulty n. ayrı düşme
difficulty n. anlaşmazlık
difficulty n. ihtilaf
difficulty n. bozuşma

Meanings of "difficulty" with other terms in English Turkish Dictionary : 135 result(s)

English Turkish
General
financial difficulty n. maddi sıkıntı
Tom is having financial difficulties.
Tom'un maddi sıkıntıları var.

More Sentences
financial difficulty n. maddi zorluk
The company is in financial difficulties.
Şirket maddi zorluklar içinde.

More Sentences
have difficulty v. zorluk yaşamak
The Commission still has difficulties with administration that is transparent and people-friendly.
Komisyon, şeffaf ve insan dostu bir yönetim konusunda hala zorluklar yaşamaktadır.

More Sentences
have difficulty in v. zorluk çekmek
SMEs do, however, have difficulty in getting credit.
Bununla beraber, KOBİ'ler kredi almakta zorluk çekmektedir.

More Sentences
have difficulty v. sorun yaşamak
Also, we had difficulties with the Council on employee rights to information.
Ayrıca, çalışanların bilgi edinme hakları konusunda Konsey ile sorunlar yaşadık.

More Sentences
have difficulty v. zorluk çekmek
I am sure none of you will have difficulty understanding it.
Eminim hiçbiriniz bunu anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.

More Sentences
get into difficulty v. zorlukla karşılaşmak
If you get into difficulties, don't hesitate to ask for advice.
Zorluklarla karşılaşırsan tavsiye istemekten çekinme.

More Sentences
have difficulty v. güçlük çekmek
I am sure none of you will have difficulty understanding it.
Eminim hiçbiriniz bunu anlamakta güçlük çekmeyeceksiniz.

More Sentences
have difficulty in v. (bir şeyi yapmada) zorlanmak
I would therefore like to thank her, even though she has difficulty in accepting the legality of this proposal.
Bu nedenle, her ne kadar bu teklifin yasallığını kabul etmekte zorlansa da, kendisine teşekkür etmek isterim.

More Sentences
have difficulty v. güçlük çekmek
But I have difficulty with the rapporteur's frequent insistence on a greater role for the European Union.
Ancak raportörün sık sık Avrupa Birliği'nin daha büyük bir rol oynaması konusundaki ısrarını anlamakta güçlük çekiyorum.

More Sentences
have difficulty in v. güçlük çekmek
They also have difficulties in reading some of the official documents which we regularly present.
Ayrıca düzenli olarak sunduğumuz bazı resmi belgeleri okumakta da güçlük çekmektedirler.

More Sentences
without difficulty adv. zorlanmadan
Fadil found the house without difficulty.
Fadıl evi zorlanmadan buldu.

More Sentences
with difficulty adv. zorlukla
The Commission learns with difficulty.
Komisyon zorlukla öğreniyor.

More Sentences
with difficulty adv. güçlükle
The old woman climbed the stairs with difficulty.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.

More Sentences
financial difficulty n. mali sıkıntı
difficulty in breathing n. nefes darlığı
financial difficulty n. maddi sorun
financial difficulty n. finansal sıkıntı
degree of difficulty n. zorluk derecesi
financial difficulty n. geçim zorluğu
financial difficulty n. geçim sıkıntısı
level of difficulty n. zorluk derecesi
difficulty level n. zorluk derecesi
difficulty of use n. kullanım zorluğu
the difficulty of expressing n. ifade etme güçlüğü
the difficulty encountered n. karşılaşılan zorluk
financial difficulty n. maddi yetersizlik
difficulty level n. zorluk seviyesi
level of difficulty n. zorluk seviyesi
have difficulty in standing v. ayakta zor durmak
have a difficulty come up v. aksilik çıkmak
have difficulty v. zorlukla karşılaşmak
have difficulty in standing v. ayakta durmakta zorlanmak
have difficulty to explain v. anlatamamak
be in a difficulty v. dara düşmek
be in financial difficulty v. darda bulunmak
be in difficulty v. zorda olmak
have difficulty to understand v. anlamakta zorlanmak
have difficulty in v. bir şeyi yapmada zorluk yaşamak
have difficulty in doing something v. bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak
have difficulty (in) v. güçlük çekmek
struggle through difficulty v. feleğin sillesini yemek
make an effort with difficulty (or reluctantly) due one's shyness v. ıkınıp sıkınmak
have a difficulty v. güçlük yaşamak
encounter a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
experience a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
have a difficulty v. zorluk yaşamak
face difficulty v. zorda kalmak
get into a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
have a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
face a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
run into a difficulty v. zorlukla karşılaşmak
run into difficulty v. zorda kalmak
run into a difficulty v. güçlükle karşılaşmak
have difficulty v. sıkıntı çekmek
experience difficulty v. sıkıntı çekmek
surmount the difficulty v. zorluğu aşmak
solve the difficulty v. zorluğu aşmak
overcome the difficulty v. zorluğu aşmak
resolve the difficulty v. zorluğu aşmak
surmount a difficulty v. zorluk aşmak
overcome a difficulty v. zorluk aşmak
overcome a difficulty v. bir zorluğu aşmak
have difficulty v. sıkıntı yaşamak
experience difficulty v. sıkıntı yaşamak
be in difficulty v. sıkıntıda olmak
have great difficulty in v. çok zorlanmak
have difficulty in understanding v. anlamakta zorluk çekmek
have difficulty in deciding v. karar vermekte zorlanmak
have difficulty in deciding v. zor karar vermek
be in financial difficulty v. paraya sıkışık olmak
be in financial difficulty v. eli darda olmak
be in financial difficulty v. sıkışık olmak
be in financial difficulty v. darda olmak
be in financial difficulty v. finansal sıkıntı içinde olmak
be in financial difficulty v. mali sıkıntı çekmek
be in financial difficulty v. ekonomik sıkıntı çekmek
be in financial difficulty v. maddi sıkıntı çekmek
the difficulty faced adj. karşılaşılan zorluk
without difficulty adv. güçlük çekmeden
with great difficulty adv. zoru zoruna
with great difficulty adv. dara dar
with difficulty adv. güç
with great difficulty adv. güç bela
with great difficulty adv. düşe kalka
with difficulty adv. gücün gücüne
with great difficulty adv. zorbela
with difficulty adv. bata çıka
with great difficulty adv. güçbela
with no difficulty adv. çatır çatır
with great difficulty adv. zor bela
with the greatest difficulty adv. gücü gücüne
with difficulty adv. zorlanarak
Phrases
only with difficulty expr. ucu ucuna
Idioms
be in difficulty v. başı dara düşmek
be in difficulty v. başı darda kalmak
Trade/Economic
debt repayment difficulty n. borç ödeme güçlüğü
financial difficulty n. finansman sıkıntısı
difficulty repaying n. geri ödeme zorluğu
financial difficulty n. ödeme güçlüğü
payment difficulty n. ödeme güçlüğü
financial difficulty n. para sıkıntısı
have difficulty in repayment v. ödeme zorluğu çekmek
have difficulty in repayment v. ödeme sıkıntısı çekmek
have difficulty in repayment v. ödeme güçlüğü çekmek
have difficulty competing against v. rekabette zorlanmak
have difficulty in finding a market v. pazar bulmakta zorlanmak
Politics
hammer out a difficulty v. anlaşmazlığı gidermek
Technical
implementation difficulty n. uygulama zorluğu
application difficulty n. uygulama zorluğu
Medical
severe feeding difficulty n. ağır beslenme sorunu
difficulty in standing n. ayağa kalkmada güçlük
child with feeding difficulty n. beslenme güçlüğü çeken çocuk
patient with feeding difficulty n. beslenme güçlüğü çeken hasta
difficulty in urination n. idrar yapmada zorluk
acculturation difficulty n. kültürleşme zorluğu
intubation difficulty due to cervical osteophyte n. servikal osteofite bağlı entübasyon güçlüğü
difficulty in walking n. yürümede güçlük
difficulty in walking n. yürüme zorluğu
difficulty in swallowing n. yutkunma zorluğu
swallowing difficulty n. yutma zorluğu
difficulty in swallowing n. yutkunma güçlüğü
swallowing difficulty n. yutma güçlüğü
gait difficulty n. yürümede güçlük
Psychology
acculturation difficulty n. kültürel uyum güçlüğü
item difficulty index n. madde zorluğu endeksi
Pathology
neonatal difficulty in feeding at breast n. yenidoğanın meme emmesinde güçlük
Social Sciences
acculturation difficulty n. kültürel uyum zorluğu
Linguistics
difficulty index n. güçlük belirtkesi
difficulty index n. güçlük endeksi
item difficulty n. madde zorluğu
Sport
degree of difficulty n. (jimnastik, yüzme) hareketin zorluğu
degree of difficulty n. hamle zorluğu
Ottoman Turkish
be in difficulty v. müşkülat içinde olmak
be in difficulty v. müzayaka içinde olmak