dostluk - Turkish English Dictionary

dostluk

Meanings of "dostluk" in English Turkish Dictionary : 25 result(s)

Turkish English
Common Usage
dostluk friendship n.
I am a committee member of the Azerbaijani-Swedish Friendship Association.
Ben Azerbaycan-İsveç Dostluk Derneği'nin komite üyesiyim.

More Sentences
General
dostluk friendliness n.
Friendliness is a thing of the past.
Dostluk geçmişte kaldı.

More Sentences
dostluk fellowship n.
I bid you greetings and may there be peace through fellowship between us.
Sizi selamlıyorum ve diliyorum ki aramızda dostluk yoluyla barış olsun.

More Sentences
dostluk camaraderie n.
All I want is some camaraderie.
Tek istediğim biraz dostluk.

More Sentences
dostluk friendship n.
We have also developed a friendship.
Ayrıca bir dostluk da geliştirdik.

More Sentences
dostluk companionship n.
These rules are profoundly democratic and promote dialogue and companionship.
Bu kurallar son derece demokratiktir ve diyalog ve dostluğu teşvik eder.

More Sentences
dostluk neighborliness n.
dostluk amicability n.
dostluk amity n.
dostluk attachment n.
dostluk relationship n.
dostluk society n.
dostluk connexion n.
dostluk good fellowship n.
dostluk connection n.
dostluk neighbourliness n.
dostluk comradeship n.
dostluk aloha [hawaiian] n.
dostluk hail-fellow n.
dostluk hail-fellow-well-met n.
dostluk bon-accord n.
dostluk concord n.
dostluk palship n.
Idioms
dostluk on a friendly footing expr.
Technical
dostluk amity n.

Meanings of "dostluk" with other terms in English Turkish Dictionary : 70 result(s)

Turkish English
General
samimi dostluk sincere friendship n.
The worst solitude is to be destitute of sincere friendship.
En kötü yalnızlık, samimi dostluktan yoksun olmaktır.

More Sentences
erkekler arası yakın dostluk bromance n.
The bromance between the two actors was evident in the movie.
İki erkek oyuncu arasındaki yakın dostluk hissi filmde açıkça görülüyordu.

More Sentences
kurmak (dostluk) strike up v.
We must strike up a dialogue.
Diyalog kurmalıyız.

More Sentences
Politics
dostluk antlaşması treaty of friendship n.
The United States had a treaty of friendship with Mexico.
Amerika Birleşik Devletleri'nin Meksika ile bir dostluk antlaşması vardı.

More Sentences
General
dostluk bağı cement n.
rastgele dostluk pickup n.
dostluk maçı friendly n.
sıkı dostluk intimacy n.
ebedi dostluk eternal friendship n.
yakın dostluk close friendship n.
dostluk bilekliği friendship bracelet n.
dostluk kolyesi friendship necklace n.
dostluk kurma building rapport n.
dostluk etmek neighbor n.
dostluk etmek neighbour n.
dostluk eli right hand n.
dostluk beslenen evcil hayvan companion n.
dostluk ruhu good-fellowship n.
kalıcı dostluk abiding friendship n.
dostluk sözleşmesi yapma contesseration [obsolete] n.
kadınlar arası dostluk female bonding n.
bir grup insan arasında doğal olarak oluşan dostluk ve iyi niyet freemasonry n.
dostluk ormanı forest of friendship n.
dostluk ormanı friendship forest n.
dostluk veya beraberliği teşvik amacıyla toplanma social affair n.
dostluk veya beraberliği teşvik amacıyla toplanma social gathering n.
dostluk/arkadaşlık hissi fraternity n.
dostluk etmek friends with v.
dostluk kurmaya çalışmak cultivate a friendship v.
dostluk kurmaya çalışmak cultivate v.
ile dostluk kurmak cement good relations with v.
dostluk kurmak make friends with v.
dostluk etmek be friends with v.
dostluk eli uzatmak give a friendly hand v.
dostluk kurmak pick up v.
dostluk eli uzatmak offer a hand of friendship v.
dostluk kurmak form a friendship v.
dostluk mesajı yollamak greet v.
coşku ve neşeyle dostluk gösteren back-slapping adj.
Phrases
dostluk başka alışveriş başka friendship is one thing business is another expr.
dostluk aynı düşünceleri paylaşmaktır friendship is one mind in two bodies expr.
(biriyle/bir şeyle) ortaklık/dostluk içinde in with (someone or something) expr.
Proverb
samimiyetsiz/iki yüzlü insanlar yalnızca iyi günde dostluk eder a false friend and a shadow stay only while the sun shines
Colloquial
dostluk ve samimiyet göstermek backslap v.
dostluk kurmak make a friend v.
Idioms
sahte yakınlık/dostluk gösterisi yapan kimse (çoğunlukla politikacı) glad-hander n.
(dostluk) eskiye/geçmişe dayanmak go a long way back v.
(biriyle) dostluk etmek be friends with (someone) v.
(biriyle) dostluk kurmak make friends (with one) v.
dostluk başka alışveriş başka eat and drink with your friends but do not trade with them expr.
Politics
çin dostluk grubu china friendship group n.
dostluk antlaşması entente cordiale n.
dostluk antlaşması treaty of amity n.
dostluk ve işbirliği antlaşması agreement of friendship and cooperation n.
filistinle dayanışma ve dostluk derneği association of friendship and solidarity with the palestinian people n.
karşılıklı dostluk mutual amity n.
iç işlerine müdahale etmeksizin başka bir ülke ile dostluk ve işbirliği içerisinde olma good-neighborliness n.
iç işlerine müdahale etmeksizin başka bir ülke ile dostluk ve işbirliği içerisinde olma good-neighbourliness n.
dünya barışının tüm dünyanın dostluk temelinde bir araya gelmesiyle sağlanabileceği doktrini internationalism n.
History
ingiltere-fransa dostluk antlaşması entente cordiale n.
Religious
dostluk ziyafeti love feast n.
bazı modern hristiyan cemaatlerinde düzenlenen dostluk ziyafetine benzer sembolik ziyafet love feast n.
Military
iyi niyetli dostluk paktı cordial treaty pact n.
iyi niyetli dostluk sözleşmesi cordial treaty pact n.
Sport
dostluk maçı friendly match n.
spor yoluyla dostluk friendship through sport n.
Football
dostluk maçı friendly game (friendly) n.
dostluk maçı friendly game n.
Archaic
(arkadaşlık, dostluk) sağlam strict adj.
Slang
(iki kişi arasındaki) arkadaşlık/dostluk ruhu kindred spirit n.