entail - Turkish English Dictionary

entail

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "entail" in Turkish English Dictionary : 25 result(s)

English Turkish
General
entail n. en büyük oğula miras kalması
In our village, land descends by entail from generation to generation.
Bizim köyde topraklar en büyük oğula miras kalma yoluyla nesilden nesle geçer.

More Sentences
entail v. gerektirmek
Being a police officer entails being on call 24/7.
Polis memuru olmak 7 gün 24 saat nöbette olmayı gerektirir.

More Sentences
entail n. satılmaması koşuluyla verilen mülk
entail n. meşruta
entail n. gerektirme
entail n. belirli mirasçılara kalan arazi
entail v. sürüklemek
entail v. satılmaması koşuluyla vermek
entail v. neden olmak
entail v. yol açmak
entail v. istemek
entail v. şarta bağlamak
entail v. zorunlu kılmak
entail v. zorunlu olarak içermek
entail v. gerekmek
entail v. (mantıksal bir sonuç) teşkil etmek
entail v. gerekli kılmak
entail v. icap ettirmek
entail v. mecbur etmek
Trade/Economic
entail v. satılmaması/devredilmemesi koşuluyla vermek
Law
entail n. belirli bir füru zümresine geçen miras hakkı
entail n. mirasın sadece bazı çocuklara geçmesi
entail n. meşruta olarak vakfedilmiş mülk
entail v. şartlı bağışlamak
Technical
entail v. zorunlu kılmak

Meanings of "entail" with other terms in English Turkish Dictionary : 5 result(s)

English Turkish
General
entail a risk v. risk teşkil etmek
entail a risk v. risk yaratmak
Speaking
what does your job entail? expr. işin gereği ne yapıyorsun?
what responsibilities does it entail? expr. bu ne gibi sorumluluklar getirmektedir?
what responsibilities does it entail? expr. bu ne gibi sorumluluklar gerektirir?