| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | explore v. | keşfetmek | ||
|
I love to explore the countryside by bike. Kırsal bölgeleri bisikletle keşfetmeyi seviyorum. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | explore v. | incelemek | ||
|
I do not have time to explore the other points, but it is also unsurprising that Europe is divided. Diğer hususları inceleyecek vaktim yok ancak Avrupa'nın bölünmüş olması da şaşırtıcı değil. More Sentences |
||||
| General | explore v. | keşfetmek | ||
|
Perhaps this is a promising avenue to explore, but we must also explore others. Belki de bu keşfedilecek umut verici bir yoldur ancak diğerlerini de keşfetmeliyiz. More Sentences |
||||
| General | explore v. | keşfe çıkmak | ||
|
We explored the Amazon forest. Amazon ormanlarını keşfe çıktık. More Sentences |
||||
| General | explore v. | araştırmak | ||
|
The Commission's services are currently exploring this issue and considering alternative scenarios. Komisyon servisleri şu anda bu konuyu araştırmakta ve alternatif senaryoları değerlendirmektedir. More Sentences |
||||
| General | explore v. | bulmak | ||
|
Many are trying to explore innovative solutions for solving the hard questions, like refugees and Jerusalem first. Pek çok kişi öncelikle mülteciler ve Kudüs gibi zor meseleleri çözmek için yenilikçi çözümler bulmaya çalışıyor. More Sentences |
||||
| General | explore v. | değerlendirmek | ||
|
We could explore other options if you don't like this one. Bunu beğenmediysen başka seçenekleri de değerlendirebiliriz. More Sentences |
||||
| General | explore v. | aramak | ||
|
A company is exploring the Black Sea for oil. Bir şirket Karadeniz'de petrol arıyor. More Sentences |
||||
| General | explore v. | yoklamak | ||
|
He explored the crack on the wall with his fingers. Duvardaki çatlağı parmaklarıyla yokladı. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Technical | explore v. | araştırmak | ||
|
This issue needs to be explored further in both cultural and practical terms. Bu konunun hem kültürel hem de pratik anlamda daha fazla araştırılması gerekmektedir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | explore v. | araştırmak (bir konuyu) | ||
| General | explore v. | tetkik etmek | ||
| General | explore v. | dolaşmak (keşifte bulunmak amacıyla) | ||
| General | explore v. | muayene etmek | ||
| General | explore v. | kontrol etmek | ||
| General | explore v. | açımlamak | ||
| General | explore v. | soruşturmak | ||
| Computer | ||||
| Computer | explore n. | keşfetme | ||
| Computer | explore v. | açınsamak | ||
| Computer | explore expr. | araştır | ||
| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | explore a new place v. | yeni bir yer keşfetmek |
| General | re-explore v. | yeniden keşfetmek |
| General | re-explore v. | yeniden tetkik etmek |
| General | re-explore v. | yeniden araştırmak |
| Idioms | ||
| Idioms | explore all avenues v. | canla başla çalışmak |
| Idioms | explore all avenues v. | her çareye başvurmak |
| Idioms | explore all avenues v. | her yolu denemek |
| Idioms | explore every avenue v. | her yola başvurmak |
| Speaking | ||
| Speaking | I like to explore new places expr. | yeni yerler keşfetmeyi seviyorum |
| Speaking | I like to explore new places expr. | yeni yerler keşfetmek hoşuma gidiyor |
| Politics | ||
| Politics | unctad ad hoc working group to explore the issue of structural n. | unctad silahsızlanmaya geçişte yapısal uyum ah çalışma grubu |
| Politics | explore appropriate guarantees v. | yeterli güvenceyi almak |
| Computer | ||
| Computer | explore item expr. | öğede gezin |
| Computer | explore item expr. | öğeyi araştır |
| Computer | explore now expr. | şimdi gözat |
