|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
güzellik kraliçesi |
beauty queen n.
|
|
Hannah is very excited and needs your styling skills to look like a beauty queen tonight.
Hannah çok heyecanlı ve bu gece bir güzellik kraliçesi gibi görünmek için senin stil becerilerine ihtiyacı var.
More Sentences
|
2 |
General |
güzellik salonu |
beauty shop n.
|
|
My mother has gone to the beauty shop.
Annem güzellik salonuna gitti.
More Sentences
|
3 |
General |
güzellik uzmanı |
beautician n.
|
|
Layla was a part-time beautician.
Leyla yarı zamanlı bir güzellik uzmanıydı.
More Sentences
|
4 |
General |
güzellik yarışması |
beauty contest n.
|
|
This should not be seen as a civil society beauty contest between the Commission and the World Bank.
Bu, Komisyon ile Dünya Bankası arasında bir sivil toplum güzellik yarışması olarak görülmemelidir.
More Sentences
|
|
5 |
General |
güzellik salonu |
beauty salon n.
|
|
In this city, there are three beauty salons.
Bu şehirde üç tane güzellik salonu var.
More Sentences
|
6 |
General |
doğal güzellik |
scenic beauty n.
|
|
Japan is famous for its scenic beauty.
Japonya doğal güzellikleriyle ünlüdür.
More Sentences
|
7 |
General |
güzellik uzmanı |
cosmetician n.
|
|
Time is a good physician, but a bad cosmetician.
Zaman iyi bir hekim ama kötü bir güzellik uzmanıdır.
More Sentences
|
8 |
General |
doğal güzellik |
natural beauty n.
|
|
It expressed its view of the countryside by purchasing areas of outstanding natural beauty.
Olağanüstü doğal güzelliğe sahip alanları satın alarak kırsal kesime bakışını ifade etmiştir.
More Sentences
|
9 |
General |
güzellik ürünü |
beauty product n.
|
|
Mary has spent thousands of dollars on beauty products over the years.
Mary yıllar boyunca güzellik ürünlerine binlerce dolar harcadı.
More Sentences
|
10 |
General |
güzellik salonu |
beauty parlor n.
|
|
She went to the beauty parlor.
O, güzellik salonuna gitti.
More Sentences
|
11 |
General |
güzellik anlayışı |
sense of beauty n.
|
|
She has no sense of beauty.
Güzellik anlayışı yok.
More Sentences
|
12 |
General |
güzellik yarışması |
beauty pageant n.
|
|
Do you know what the name of last year's beauty pageant winner is?
Geçen yılki güzellik yarışmasında kazananın adının ne olduğunu biliyor musunuz?
More Sentences
|
13 |
General |
güzellik yarışması |
pageant n.
|
|
She participated in a local pageant and won.
Yerel bir güzellik yarışmasına katıldı ve kazandı.
More Sentences
|
14 |
General |
(yarışma, güzellik) kraliçe |
queen n.
|
|
She was crowned the beauty queen in the pageant.
Yarışmada güzellik kraliçesi seçildi.
More Sentences
|
Tourism |
|
15 |
Tourism |
doğal güzellik |
natural beauty n.
|
|
The mountains, lakes, rivers and lush green forests of Ikaria island form a unique natural beauty.
Ikaria adasının dağları, gölleri, nehirleri ve yemyeşil ormanları eşsiz bir doğal güzellik oluşturur.
More Sentences
|
General |
|
16 |
General |
güzellik ve bakım |
beauty and care n.
|
|
17 |
General |
güzellik merkezleri |
beauty shops n.
|
|
18 |
General |
makyajlı güzellik |
painted beauty n.
|
|
19 |
General |
devletçe kamunun kullanımı ve yararı için korunan ve doğal güzellik ve özelliklere sahip bölge |
national park n.
|
|
20 |
General |
ideal güzellik |
beau geste n.
|
|
21 |
General |
güzellik (hareketlerdeki) |
poise n.
|
|
22 |
General |
güzellik bakımı |
beauty care n.
|
|
23 |
General |
dış güzellik |
gloss n.
|
|
24 |
General |
ideal güzellik |
beau ideal n.
|
|
25 |
General |
güzellik malzemeleri |
cosmetics n.
|
|
26 |
General |
güzellik uykusu |
beauty sleep n.
|
|
27 |
General |
güzellik salonu |
beauty parlour n.
|
|
28 |
General |
el değmemiş güzellik |
unspoiled beauty n.
|
|
29 |
General |
bakir güzellik |
unspoiled beauty n.
|
|
30 |
General |
nefes kesici güzellik |
breathtaking beauty n.
|
|
31 |
General |
güzellik yarışması |
beauty competition n.
|
|
32 |
General |
güzellik merkezi |
beauty parlour n.
|
|
33 |
General |
güzellik merkezi |
beauty salon n.
|
|
34 |
General |
aşırı güzellik |
raw beauty n.
|
|
35 |
General |
saf güzellik |
pure beauty n.
|
|
36 |
General |
fiziksel güzellik |
physical beauty n.
|
|
37 |
General |
güzellik uzmanı |
cosmetologist n.
|
|
38 |
General |
güzellik maskesi |
face-pack n.
|
|
39 |
General |
güzellik uzmanı |
expert of beauty n.
|
|
40 |
General |
iç güzellik |
inner beauty n.
|
|
41 |
General |
duru güzellik |
pure beauty n.
|
|
42 |
General |
sade güzellik |
pure beauty n.
|
|
43 |
General |
nefes kesen güzellik |
breathtaking beauty n.
|
|
44 |
General |
güzellik uzmanı |
visagiste n.
|
|
|
45 |
General |
dillere destan güzellik |
legendary beauty n.
|
|
46 |
General |
büyüleyici güzellik |
fascinating beauty n.
|
|
47 |
General |
erkek güzellik uzmanı |
visagist n.
|
|
48 |
General |
erkek güzellik uzmanı |
make-up man n.
|
|
49 |
General |
göz alıcı güzellik |
an eye-catching beauty n.
|
|
50 |
General |
güzellik salonları |
beauty parlors n.
|
|
51 |
General |
güzellik merkezi |
beauty spot n.
|
|
52 |
General |
ham güzellik |
raw beauty n.
|
|
53 |
General |
saklı güzellik |
hidden beauty n.
|
|
54 |
General |
güzellik merkezi |
beauty center n.
|
|
55 |
General |
güzellik merkezi |
beauty centre n.
|
|
56 |
General |
tarihi güzellik |
historical beauty n.
|
|
57 |
General |
tarihi güzellik |
historic beauty n.
|
|
58 |
General |
güzellik ilmi |
aesthetics n.
|
|
59 |
General |
sağlık ve güzellik |
health and beauty n.
|
|
60 |
General |
güzellik beni |
beauty spot n.
|
|
61 |
General |
güzellik salonu |
beauty center n.
|
|
62 |
General |
güzellik uzmanı |
beauty consultant n.
|
|
63 |
General |
güzellik danışmanı |
beauty consultant n.
|
|
64 |
General |
güzellik sembolü |
symbol of beauty n.
|
|
65 |
General |
güzellik sevgisi |
philocaly n.
|
|
66 |
General |
muhteşem güzellik |
magnificent beauty n.
|
|
67 |
General |
güzellik okulu |
beauty school n.
|
|
68 |
General |
masalsı güzellik, huzur ve aydınlanmayı temsil eden yer ya da zaman |
camelot n.
|
|
69 |
General |
baş döndüren güzellik |
stunning beauty n.
|
|
70 |
General |
güzellik yarışması |
pageant finery n.
|
|
71 |
General |
güzellik uzmanı |
trichologist n.
|
|
72 |
General |
yüz güzellik uzmanı |
facialist n.
|
|
73 |
General |
(tazelik, güzellik bakımından) çiçeğe benzeyen şey |
blossom n.
|
|
74 |
General |
güzellik ve cazibe ile ilişkilendirilen kadın |
glamour girl n.
|
|
75 |
General |
yapay güzellik |
gloss n.
|
|
76 |
General |
yüzeysel güzellik |
gilt n.
|
|
77 |
General |
değersiz güzellik |
gilt n.
|
|
78 |
General |
güzellik yağı |
oil n.
|
|
79 |
General |
aşırı güzellik |
overniceness n.
|
|
80 |
General |
fiziksel güzellik |
feature [obsolete] n.
|
|
81 |
General |
güzellik merkezi |
salon n.
|
|
82 |
General |
uhrevi güzellik |
ethereal beauty n.
|
|
83 |
General |
bu dünyadan olmayan güzellik |
ethereal beauty n.
|
|
84 |
General |
güzellik bakımı |
beauty n.
|
|
85 |
General |
güzellik uzmanı |
beauty therapist n.
|
|
86 |
General |
uyumlu proporsiyon ile gelen güzellik |
symmetry n.
|
|
87 |
General |
simetrik güzellik |
symmetry n.
|
|
88 |
General |
orantılı güzellik |
symmetry n.
|
|
89 |
General |
güzellik yarışmasına katılmak |
enter the beauty contest v.
|
|
90 |
General |
ekstra güzellik katmak |
add an extra beauty v.
|
|
91 |
General |
ayrı bir güzellik katmak |
add an extra beauty v.
|
|
92 |
General |
güzellik ipuçları vermek |
give beauty tips v.
|
|
93 |
General |
güzellik katmak |
add beauty v.
|
|
94 |
General |
güzellik vermek |
jewel v.
|
|
95 |
General |
güzellik katmak |
grace v.
|
|
96 |
General |
güzellik yapmak |
treat v.
|
|
97 |
General |
güzellik düşkünü |
esthetic adj.
|
|
98 |
General |
güzellik düşkünü |
aesthetic adj.
|
|
99 |
General |
gençliğe özgü güzellik ve sağlığa sahip |
blooming adj.
|
|
100 |
General |
güzellik amaçlı |
beauty adj.
|
|
101 |
General |
sağlık ve güzellik bakımı |
hbc (health and beauty care) abrev.
|
|
Phrasals |
|
102 |
Phrasals |
(bir şeye) güzellik katmak |
grace with (something) v.
|
|
Phrases |
|
103 |
Phrases |
güzellik sadece dıştadır |
beauty is only skin deep expr.
|
|
Proverb |
|
104 |
Proverb |
asıl güzellik yürektedir |
true beauty lies within
|
|
105 |
Proverb |
asıl güzellik yürektedir |
outer beauty is merely superficial
|
|
106 |
Proverb |
asıl güzellik yürektedir |
physical beauty is superficial
|
|
107 |
Proverb |
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
physical beauty is superficial
|
|
108 |
Proverb |
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
true beauty lies within
|
|
109 |
Proverb |
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
outer beauty is merely superficial
|
|
110 |
Proverb |
asıl güzellik yürektedir |
beauty is only skin-deep
|
|
111 |
Proverb |
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
beauty is only skin-deep
|
|
112 |
Proverb |
herkesin güzellik anlayışı ayrıdır |
beauty is in the eye of the beholder
|
|
113 |
Proverb |
güzellik yalnızca dış görünüştedir |
beauty is only skin deep
|
|
114 |
Proverb |
güzellik geçici karakter kalıcıdır |
beauty is only skin deep
|
|
115 |
Proverb |
güzellik görecelidir |
beauty is in the eye of the beholder
|
|
116 |
Proverb |
güzellik görecelidir |
beauty lies in the eyes of the beholder
|
|
117 |
Proverb |
güzellik bakanın gözündedir |
beauty is in the eye of the beholder
|
|
118 |
Proverb |
zorla güzellik olmaz |
you can lead a horse to water but you can't make it drink
|
|
119 |
Proverb |
zorla güzellik olmaz |
you can take a horse to water but you can't make him drink
|
|
120 |
Proverb |
güzellik bakanın gözlerindedir |
beauty is in the eye of the beholder
|
|
121 |
Proverb |
güzellik bakanın gözlerindedir |
beauty lies in the eye of the beholder
|
|
122 |
Proverb |
gerçek güzellik içtedir |
true beauty lies within
|
|
123 |
Proverb |
dünyayı güzellik kurtaracak |
beauty will save the world
|
|
124 |
Proverb |
bir güzellik bin acıyı alır |
a spoonful of sugar helps the medicine go down
|
|
125 |
Proverb |
mühim olan dış güzellik değil ruh güzelliği |
beauty is more than skin deep
|
|
126 |
Proverb |
asıl güzellik yürektedir |
beauty is more than skin deep
|
|
127 |
Proverb |
herkesin güzellik anlayışı ayrıdır |
beauty lies in the eyes of the beholder
|
|
128 |
Proverb |
güzellik bakanın gözündedir |
beauty lies in the eyes of the beholder
|
|
129 |
Proverb |
zorla güzellik olmaz |
you can lead a horse to water but you can't make him drink
|
|
130 |
Proverb |
zorla güzellik olmaz |
you cannot make a crab walk straight
|
|
Colloquial |
|
131 |
Colloquial |
güzellik yapmak |
do a favor v.
|
|
132 |
Colloquial |
güzelliğine güzellik katmaya kalkmak |
gild the lily v.
|
|
133 |
Colloquial |
(birine) bir güzellik yapmak |
do (one) a favor v.
|
|
134 |
Colloquial |
bu ne güzellik |
you are a vision expr.
|
|
135 |
Colloquial |
bu ne güzellik |
you look a vision expr.
|
|
Idioms |
|
136 |
Idioms |
dış güzellik |
the body beautiful n.
|
|
137 |
Idioms |
fiziksel güzellik |
the body beautiful n.
|
|
138 |
Idioms |
ideal güzellik |
the body beautiful n.
|
|
139 |
Idioms |
bir grup güzel kız (güzellik yarışması vb) |
bevy of beauties n.
|
|
140 |
Idioms |
güzellik uykusu |
somebody's beauty sleep n.
|
|
141 |
Idioms |
güzellik uykusu |
forty winks n.
|
|
142 |
Idioms |
güzellik uykusu |
beauty sleep n.
|
|
143 |
Idioms |
güzellik abidesi |
the glass of fashion and the mold of form n.
|
|
144 |
Idioms |
güzellik beni |
beauty mark n.
|
|
145 |
Idioms |
(birine) bir güzellik yapmak |
do (one) a kindness v.
|
|
146 |
Idioms |
birine bir güzellik yapmak |
do someone a kindness v.
|
|
147 |
Idioms |
(birine) bir güzellik yapmak |
do (one) a service v.
|
|
148 |
Idioms |
(birine/kendine) bir güzellik yapmak |
do (someone or oneself) a favor v.
|
|
149 |
Idioms |
(kendine) bir güzellik yapmak |
do (oneself) a favor v.
|
|
150 |
Idioms |
birine bir güzellik yapmak |
do somebody a good turn v.
|
|
151 |
Idioms |
güzellik uykusunu almak |
get (one's) beauty sleep v.
|
|
152 |
Idioms |
güzellik uykusuna yatmak |
get (one's) beauty sleep v.
|
|
153 |
Idioms |
güzellik uykusuna yatmak |
get your beauty sleep v.
|
|
154 |
Idioms |
güzellik uykusunu almak |
get your beauty sleep v.
|
|
155 |
Idioms |
tarifi zor bir güzellik/özellik |
there's something about (someone or something) expr.
|
|
Speaking |
|
156 |
Speaking |
bana bir iyilik/güzellik yap |
do me a solid expr.
|
|
157 |
Speaking |
bir güzellik yap |
do me favour expr.
|
|
158 |
Speaking |
güzellik ondur dokuzu dondur |
beauty is what you wear expr.
|
|
159 |
Speaking |
kendine bir güzellik yap |
do yourself a favor expr.
|
|
160 |
Speaking |
sende bu güzellik varken parayı kim ne yapsın? |
who needs money when you got good looks? expr.
|
|
161 |
Speaking |
yap bana bir güzellik |
do me a favour expr.
|
|
Medical |
|
162 |
Medical |
güzellik amacıyla cilde elektroterapi uygulaması |
cathiodermie n.
|
|
163 |
Medical |
güzellik ameliyatı |
plastic surgery n.
|
|
164 |
Medical |
güzellik bakımı |
beauty culture n.
|
|
165 |
Medical |
güzellik tedavisi |
beauty treatment n.
|
|
166 |
Medical |
vücudun krem, losyon, şifalı otlar vb. ile kaplanıp bezle sıkıca sarıldığı bir güzellik terapisi |
wrap n.
|
|
Psychology |
|
167 |
Psychology |
güzellik ilkesi |
beauty principle n.
|
|
Physics |
|
168 |
Physics |
güzellik kuarkı |
beauty quark n.
|
|
Botanic |
|
169 |
Botanic |
güzellik çalısı |
beauty bush n.
|
|
170 |
Botanic |
güzellik çalısı |
linnaea amabilis n.
|
|
171 |
Botanic |
güzellik çalısı |
beautybush n.
|
|
172 |
Botanic |
güzellik çalısı |
beauty-bush n.
|
|
173 |
Botanic |
güzellik çalısı |
kolkwitzia amabilis n.
|
|
Literature |
|
174 |
Literature |
eserlerinin konusu aşk ve güzellik olan, 12. ve 14. yüzyıllar arasında yaşamış alman lirik şair ve müzisyenlerin meydana getirdiği aristokratik bir sınıf |
minnesänger n.
|
|
Religious |
|
175 |
Religious |
hinduizm'de şans ve güzellik tanrıçası |
lakshmi n.
|
|
Environment |
|
176 |
Environment |
olağanüstü doğal güzellik bölgesi |
area of outstanding natural beauty n.
|
|
177 |
Environment |
halkın eğlenip dinlenmesi için ayrılmış doğal güzellik alanı |
scenic reserve [new zealand] n.
|
|
Art |
|
178 |
Art |
(özellikle güzellik veya mimari) yunan ideallerine uyan |
grecian adj.
|
|
Mythology |
|
179 |
Mythology |
güzellik tanrıçası |
euphrosyne n.
|
|
180 |
Mythology |
roma mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası |
venus n.
|
|
181 |
Mythology |
antik roma mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası |
cytherea n.
|
|
182 |
Mythology |
(iskandinav mitolojisinde) aşk ve güzellik tanrıçası |
freya n.
|
|
183 |
Mythology |
(iskandinav mitolojisinde) aşk ve güzellik tanrıçası |
freyja n.
|
|
Abbreviation |
|
184 |
Abbreviation |
olağanüstü doğal güzellik bölgesi |
aonb (area of outstanding natural beauty) n.
|
|
185 |
Abbreviation |
olağanüstü doğal güzellik bölgesi |
aonb (area of outstanding natural beauty) n.
|
|
Archaic |
|
186 |
Archaic |
güzellik katmak |
beauty v.
|
|
Slang |
|
187 |
Slang |
(birine) bir güzellik yapmak |
do (one) a solid v.
|
|
Modern Slang |
|
188 |
Modern Slang |
genelgeçer güzellik normlarına uymayan model |
alternative model n.
|
|