|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
hareketsiz durmak |
stand still v.
|
|
Tom stood still for a moment.
Tom bir an hareketsiz durdu.
More Sentences
|
2 |
General |
hareketsiz yatmak |
lie still v.
|
|
I want you to lie still.
Hareketsiz yatmanı istiyorum.
More Sentences
|
3 |
General |
hareketsiz hale getirmek |
immobilise v.
|
|
In this way, we can immobilise the funding of terrorist networks extremely effectively.
Bu şekilde terörist ağların finansmanını son derece etkili bir şekilde hareketsiz hale getirebiliriz.
More Sentences
|
Idioms |
|
4 |
Idioms |
(biri/bir şey) için hareketsiz durmak |
stand still for (someone or something) v.
|
|
Tom stood still for a moment.
Tom bir süre için hareketsiz durdu.
More Sentences
|
Common Usage |
|
5 |
Common Usage |
kalmak (sessiz/hareketsiz) |
remain v.
|
|
General |
|
6 |
General |
hareketsiz hale getirme |
immobilization n.
|
|
7 |
General |
hareketsiz kaynak |
stationary source n.
|
|
8 |
General |
hareketsiz kılma |
immobilisation n.
|
|
9 |
General |
hareketsiz yük |
dead load n.
|
|
10 |
General |
hareketsiz ortam |
static environment n.
|
|
11 |
General |
hareketsiz ortam |
motionless environment n.
|
|
12 |
General |
hareketsiz kılma |
immobilization n.
|
|
13 |
General |
hareketsiz hale getirme |
immobilisation n.
|
|
14 |
General |
hareketsiz varlık |
vegetation n.
|
|
15 |
General |
hareketsiz duramayan kimse |
wiggler n.
|
|
16 |
General |
hareketsiz duramayan kimse |
squirmer n.
|
|
17 |
General |
hareketsiz duramayan kimse |
wriggler n.
|
|
18 |
General |
dans hareketinin sonundaki ani hareketsiz duruş |
hold n.
|
|
19 |
General |
hareketsiz hale gelme |
rigidifying n.
|
|
20 |
General |
hareketsiz hale getirme |
rigidifying n.
|
|
21 |
General |
hareketsiz hale getirilebilirlik |
congealableness n.
|
|
22 |
General |
hareketsiz hale gelme |
congealedness n.
|
|
23 |
General |
hareketsiz dönem |
dog days n.
|
|
24 |
General |
hareketsiz duran nesne/kimse |
poiser n.
|
|
25 |
General |
hareketsiz şey |
stockfish n.
|
|
26 |
General |
korkutup hareketsiz bırakmak |
overawe v.
|
|
27 |
General |
hareketsiz olmak |
be at rest v.
|
|
28 |
General |
hareketsiz tutmak |
poise v.
|
|
29 |
General |
hareketsiz durmak |
poise v.
|
|
30 |
General |
hareketsiz kalmak |
jam v.
|
|
31 |
General |
hareketsiz hale getirmek |
immobilize v.
|
|
32 |
General |
hareketsiz kılmak |
immobilise v.
|
|
33 |
General |
hareketsiz kılmak |
pin down v.
|
|
34 |
General |
hareketsiz oturmak |
sit dormant v.
|
|
35 |
General |
hareketsiz kılmak |
immobilize v.
|
|
36 |
General |
hareketsiz hale getirmek |
torpefy v.
|
|
37 |
General |
hareketsiz hale getirmek |
torpify v.
|
|
38 |
General |
(bir kişiyi) hareketsiz hale getirmek |
unactive v.
|
|
39 |
General |
(hareketsiz bir nesne) yürür gibi hareket etmek |
walk v.
|
|
40 |
General |
bir kişiyi (ellerinden tutarak) hareketsiz hale getirmeye çalışmak |
wrestle v.
|
|
41 |
General |
hareketsiz hale getirmek |
bowl (out) [uk] v.
|
|
42 |
General |
hareketsiz hale getirmek |
bowl (down) [uk] v.
|
|
43 |
General |
hareketsiz bırakacak şekilde korkutmak |
hypnotise v.
|
|
44 |
General |
hareketsiz bırakacak şekilde ürkütmek |
hypnotise v.
|
|
45 |
General |
hareketsiz bırakacak şekilde korkutmak |
hypnotize v.
|
|
46 |
General |
hareketsiz bırakacak şekilde ürkütmek |
hypnotize v.
|
|
47 |
General |
hareketsiz bırakacak şekilde korkutmak |
hypnotise v.
|
|
48 |
General |
hareketsiz bırakacak şekilde ürkütmek |
hypnotise v.
|
|
49 |
General |
hareketsiz olmak |
hybernacle v.
|
|
50 |
General |
hareketsiz kılmak |
rigidify v.
|
|
51 |
General |
hareketsiz olmak |
drumble [dialect] v.
|
|
52 |
General |
hareketsiz hale getirmek |
constipate v.
|
|
53 |
General |
hareketsiz bırakmak |
fascinate v.
|
|
54 |
General |
hareketsiz bırakmak |
freeze v.
|
|
55 |
General |
kadar hareketsiz |
as dumb as adj.
|
|
56 |
General |
hareketsiz rahatta ölmüş |
at rest adj.
|
|
57 |
General |
çok hareketsiz (yer) |
sleepy adj.
|
|
58 |
General |
hareketsiz (araç) |
neutral adj.
|
|
59 |
General |
hareketsiz hale getirilebilir |
congealable adj.
|
|
60 |
General |
donuk ve hareketsiz |
comatous adj.
|
|
61 |
General |
(iş, piyasa) hareketsiz |
featureless adj.
|
|
62 |
General |
hareketsiz ve sakin |
peaceful adj.
|
|
63 |
General |
hareketsiz dururken burnuyla avını gösteren (köpek) |
dead set adj.
|
|
64 |
General |
tembel ve hareketsiz |
sluggardly adj.
|
|
65 |
General |
(kişi) hareketsiz |
sticky adj.
|
|
66 |
General |
hareketsiz bir şekilde |
motionlessly adv.
|
|
67 |
General |
hareketsiz bir şekilde |
movelessly adv.
|
|
68 |
General |
hareketsiz bir şekilde |
inactively adv.
|
|
69 |
General |
put gibi hareketsiz |
like a bump on a log adv.
|
|
70 |
General |
hareketsiz bir şekilde |
untroubledly adv.
|
|
71 |
General |
hareketsiz bir şekilde |
stagnantly adv.
|
|
72 |
General |
hareketsiz bir şekilde |
statarianly adv.
|
|
73 |
General |
hareketsiz bir şekilde |
statedly adv.
|
|
Phrasals |
|
74 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin altında hareketsiz bırakmak |
pin someone or something under someone or something v.
|
|
75 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında hareketsiz bırakmak |
pin (someone or something) underneath (someone or something) v.
|
|
76 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında hareketsiz bırakmak |
pin (someone or something) beneath (someone or something) v.
|
|
77 |
Phrasals |
altında hareketsiz bırakmak |
pin beneath v.
|
|
78 |
Phrasals |
altında hareketsiz bırakmak |
pin under v.
|
|
79 |
Phrasals |
(pasif/hareketsiz bir hale) geçmek |
sink into (something) v.
|
|
Colloquial |
|
80 |
Colloquial |
hareketsiz durma meydan okuması |
mannequin challenge n.
|
|
81 |
Colloquial |
insanların belli bir süre bir manken gibi hareketsiz durup hareketli bir kamera vasıtasyla bu anların filme alındığı bir internet video virali |
mannequin challenge n.
|
|
82 |
Colloquial |
uzun süre hareketsiz yolculuk etmekten kaynaklı derin toplardamar pıhtılaşması |
economy class syndrome n.
|
|
83 |
Colloquial |
bir şeyin yapılabilmesi için hareketsiz durmak |
hold still for (someone or something) v.
|
|
84 |
Colloquial |
birinin bir şey yapabilmesi için sabit/hareketsiz kalmak |
hold still for (someone) v.
|
|
85 |
Colloquial |
(biri) için hareketsiz kalmak |
hold still for (someone) v.
|
|
86 |
Colloquial |
ölü gibi hareketsiz |
still as death adj.
|
|
87 |
Colloquial |
hareketsiz (ekonomi/iş) |
down in the doldrums expr.
|
|
Idioms |
|
88 |
Idioms |
hareketsiz durmak |
freeze into immobility v.
|
|
89 |
Idioms |
hareketsiz kalmak |
stay stock-still v.
|
|
90 |
Idioms |
hareketsiz olmak |
let the grass grow beneath (one's) feet v.
|
|
91 |
Idioms |
hareketsiz durmak/kalmak |
hold hard [uk] v.
|
|
92 |
Idioms |
hareketsiz olmak/durmak |
be stock still v.
|
|
93 |
Idioms |
hareketsiz olmak, durmak, kalmak |
be, stay, stand, stock-still v.
|
|
94 |
Idioms |
(biri/bir şey) için hareketsiz durmak |
stay still for (someone or something) v.
|
|
95 |
Idioms |
hareketsiz durmak |
stay stock still v.
|
|
96 |
Idioms |
heykel gibi hareketsiz |
as still as a statue expr.
|
|
97 |
Idioms |
ölü gibi hareketsiz |
as still as death expr.
|
|
98 |
Idioms |
hareketsiz bir dönemde |
in a holding pattern expr.
|
|
Trade/Economic |
|
99 |
Trade/Economic |
hareketsiz menkul değer |
inactive stock n.
|
|
100 |
Trade/Economic |
hareketsiz piyasa |
flat market n.
|
|
101 |
Trade/Economic |
hareketsiz hesap |
inactive account n.
|
|
102 |
Trade/Economic |
hareketsiz tahvil |
inactive bond n.
|
|
103 |
Trade/Economic |
hareketsiz hesap |
dead account n.
|
|
104 |
Trade/Economic |
hareketsiz varlıklar |
slow assets n.
|
|
105 |
Trade/Economic |
hareketsiz stok |
dead stock n.
|
|
106 |
Trade/Economic |
hareketsiz pazar |
flat market n.
|
|
107 |
Trade/Economic |
hareketsiz stok |
inactive inventory n.
|
|
108 |
Trade/Economic |
hareketsiz hesap |
dormant account n.
|
|
109 |
Trade/Economic |
hareketsiz stok |
inactive stock n.
|
|
110 |
Trade/Economic |
hareketsiz borsa |
dormant exchange n.
|
|
Politics |
|
111 |
Politics |
hareketsiz kalmak |
fail to act v.
|
|
Industry |
|
112 |
Industry |
işlem sırasındaki belirli bir aralıkta hareketsiz olmak (hareketli alet veya makine parçası) |
dwell v.
|
|
Media |
|
113 |
Media |
teknik ve teknik olmayan olaylara ait hareketli, hareketsiz ve sesli medyanın kaydedilmesi |
visual information documentation n.
|
|
Technical |
|
114 |
Technical |
titreşen plaka veya telde diğer kısımlar titreşim halindeyken hareketsiz kalan çizgi veya noktalar |
nodal line n.
|
|
115 |
Technical |
dönme hareketsiz darbeli güç aleti |
non-rotary percussive power tool n.
|
|
116 |
Technical |
elektrik motorunun hareketsiz kısmı |
stator n.
|
|
117 |
Technical |
hareketsiz parça |
stationary part n.
|
|
118 |
Technical |
hareketsiz su |
standing water n.
|
|
119 |
Technical |
hareketsiz dalgalar |
standing waves n.
|
|
120 |
Technical |
hareketsiz parçalar (makine) |
fixed parts n.
|
|
121 |
Technical |
hareketsiz durum |
zero position n.
|
|
122 |
Technical |
hareketsiz kütle |
rest mass n.
|
|
123 |
Technical |
hareketsiz döküm |
die cast n.
|
|
124 |
Technical |
hareketsiz uç |
fixed end n.
|
|
125 |
Technical |
hareketsiz çerçeve |
stationary frame n.
|
|
126 |
Technical |
hareketsiz yük |
dead load n.
|
|
127 |
Technical |
hareketsiz kanat |
stationary blade n.
|
|
128 |
Technical |
rüzgarsızlık nedeniyle hareketsiz kalmak (yelkenli) |
becalm v.
|
|
129 |
Technical |
hareketsiz kalmış |
becalmed adj.
|
|
130 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
anchyl- pref.
|
|
131 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
anchylo- pref.
|
|
132 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ankyl- pref.
|
|
133 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ankylo- pref.
|
|
134 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ancyl- pref.
|
|
135 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ancylo- pref.
|
|
Computer |
|
136 |
Computer |
hareketsiz görüntü |
still image n.
|
|
137 |
Computer |
hareketsiz açık |
still on expr.
|
|
138 |
Computer |
hareketsiz kapalı |
still off expr.
|
|
Telecom |
|
139 |
Telecom |
hareketsiz çerçeve |
still frame n.
|
|
Mechanic |
|
140 |
Mechanic |
hareketsiz parçalar |
fixed parts n.
|
|
Construction |
|
141 |
Construction |
hareketsiz mesnet |
fixed bearing n.
|
|
Automotive |
|
142 |
Automotive |
hareketsiz durumdan kalkış |
standing start n.
|
|
143 |
Automotive |
(arabayı) tekerlek kilidi ile hareketsiz hale getirme |
clamping n.
|
|
144 |
Automotive |
(arabayı) tekerlek kilidi ile hareketsiz hale getirmek |
clamp v.
|
|
Aeronautic |
|
145 |
Aeronautic |
hareketsiz seyrüsefer sistemi |
inertial navigation system n.
|
|
146 |
Aeronautic |
hareketsiz sahalar |
nonmovement areas n.
|
|
Marine |
|
147 |
Marine |
demir atmadan veya palamara bağlanmadan geminin suda hareketsiz durması |
heave to n.
|
|
148 |
Marine |
hareketsiz yük |
dead load n.
|
|
149 |
Marine |
içi su dolu hareketsiz gemi |
water logged n.
|
|
Medical |
|
150 |
Medical |
hareketsiz yaşam tarzı |
sedentary lifestyle n.
|
|
151 |
Medical |
hareketsiz distonik postür |
immobile dystonic posture n.
|
|
152 |
Medical |
hareketsiz olarak geçirilen süre |
the time spent motionless n.
|
|
153 |
Medical |
hareketsiz silya sendromu |
immobile cüiary syndrome n.
|
|
154 |
Medical |
radyoterapi uygulamadan önce hastanın hareketsiz kalması ve ışın alanlarının merkezlerini belirtmek için cilt üzerine konulan işaretler |
localization marks n.
|
|
155 |
Medical |
uzvu özellikle eklem bölümünden hareketsiz hale getirmek için kullanılan bandaj |
spica n.
|
|
Anatomy |
|
156 |
Anatomy |
(özellikle kafatası kemikleri arasındaki) hareketsiz eklem |
fibrous joint n.
|
|
Psychology |
|
157 |
Psychology |
büsbütün karartılmış bir ortamda hareketsiz duran bir ışıklı noktanın hareket ediyormuş gibi görünmesi |
autokinetic illusion n.
|
|
Pathology |
|
158 |
Pathology |
sperm hücrelerinin cansız veya hareketsiz olması |
necrospermia n.
|
|
Parasitology |
|
159 |
Parasitology |
anaplasmataceae familyasından parazitik, gram negatif, hareketsiz bir bakteri cinsi |
anaplasm n.
|
|
160 |
Parasitology |
anaplasmataceae familyasından parazitik, gram negatif, hareketsiz bir bakteri cinsi |
anaplasma n.
|
|
161 |
Parasitology |
hem virüslere hem de bakterilere benzerlik gösteren gram-negatif ve hareketsiz bir mikroorganizma |
mycoplasmataceae n.
|
|
162 |
Parasitology |
hem virüslere hem de bakterilere benzerlik gösteren gram-negatif ve hareketsiz bir mikroorganizma |
family mycoplasmataceae n.
|
|
Biology |
|
163 |
Biology |
hareketsiz kınlı liflerden oluşan bir bakteri cinsi |
thiothrix n.
|
|
164 |
Biology |
düşük alglerde bulunan hareketsiz gamet veya eşlenik hücre |
aplanogamete n.
|
|
165 |
Biology |
belirli alg ve mantarların ürettiği hareketsiz aseksüel spor |
aplanospore n.
|
|
166 |
Biology |
insan ve hayvanlarda hastalıklara yol açan hareketsiz çubuk şekilli bir gram pozitif bakteri cinsi |
erysipelothrix n.
|
|
167 |
Biology |
spor üretmeyen ve çeşitli hastalıklara neden olan gram-pozitif, hareketsiz bir bakteri cinsi |
corynebacterium n.
|
|
168 |
Biology |
hareketsiz (alg ve mantar sporu) |
aplanetic adj.
|
|
Marine Biology |
|
169 |
Marine Biology |
kırmızı alglerin hareketsiz sporu |
carpospore n.
|
|
170 |
Marine Biology |
üşüyen balıkların hareketsiz yan yana durmaları |
shimmies n.
|
|
171 |
Marine Biology |
denizlerde bulunan kesemsi vücutlu hareketsiz bir omurgasız |
ascidian n.
|
|
172 |
Marine Biology |
denizlerde bulunan kesemsi vücutlu hareketsiz bir omurgasız |
sea squirt n.
|
|
173 |
Marine Biology |
denizlerde bulunan kesemsi vücutlu hareketsiz bir omurgasız |
ascidiarium n.
|
|
174 |
Marine Biology |
denizlerde bulunan kesemsi vücutlu hareketsiz bir omurgasız |
ascidiozooid n.
|
|
175 |
Marine Biology |
kırmızı alglerin hareketsiz sporuna benzer |
carposporic adj.
|
|
176 |
Marine Biology |
kırmızı alglerin hareketsiz sporu ile ilgili |
carposporic adj.
|
|
177 |
Marine Biology |
hareketsiz spora sahip |
carposporous adj.
|
|
Astronomy |
|
178 |
Astronomy |
aktörlerin filmde etkileşimde bulunduğu hareketsiz nesneler |
film dekoru n.
|
|
Linguistics |
|
179 |
Linguistics |
fiilin ifade ettiği eylemin hareketsiz, istemsiz, dolaysız nedenini belirten bir isim tamlamasının anlamıyla ilgili |
instrumental adj.
|
|
Military |
|
180 |
Military |
deniz dibinde hareketsiz kalmış denizaltı personeli |
distressed submarine personnel n.
|
|
181 |
Military |
hareketsiz kadro |
dormant post n.
|
|
182 |
Military |
(mayın savaşında) ateşlemeler arasındaki hareketsiz dönem |
inter-look dormant period n.
|
|
183 |
Military |
kütük gibi hareketsiz olmak |
stand stock still v.
|
|
Hunting |
|
184 |
Hunting |
köpeğin burnuyla avını gösterirken hareketsiz durması |
dead set n.
|
|
Sport |
|
185 |
Sport |
hareketsiz duruş |
motionless position n.
|
|
186 |
Sport |
yerde hareketsiz tutuş |
scarf hold n.
|
|
187 |
Sport |
(körling) oynanan taşın hareketsiz bir taşa yön değiştirmeye yetecek kadar değdiği atış |
wick n.
|
|
188 |
Sport |
(körling) (hareketsiz duran taşa) oynanan taşın yönünü değiştirmeye yetecek kadar vurmak |
wick v.
|
|
Theatre |
|
189 |
Theatre |
oyuncuların bir sahneyi, sessiz ve hareketsiz kalarak bir resim gibi canlandırması |
tableau n.
|
|
190 |
Theatre |
oyuncuların bir sahneyi, sessiz ve hareketsiz kalarak bir resim gibi canlandırması |
tableau vivant n.
|
|
191 |
Theatre |
tüm oyuncuların kısa bir süre sahnede hareketsiz kalması |
tableau n.
|
|
192 |
Theatre |
tüm oyuncuların kısa bir süre sahnede hareketsiz kalması |
tableau vivant n.
|
|
Cinema |
|
193 |
Cinema |
hareketsiz görüntü |
insert n.
|
|
194 |
Cinema |
bandı durdurarak hareketsiz halde görüntülenebilen video kaydı karesi |
freeze-frame n.
|
|
Photography |
|
195 |
Photography |
hareketsiz görüntü üzerine çalışılan fotoğrafçılık |
still photography n.
|
|
196 |
Photography |
hareketsiz obje fotoğrafçılığı |
still photography n.
|
|
197 |
Photography |
hareketsiz obje fotoğrafçılığında kullanılan bir fotoğraf makinesi markası |
kodak® n.
|
|
198 |
Photography |
hareketsiz obje fotoğrafı |
kodak [dated] n.
|
|
199 |
Photography |
hareketsiz obje fotoğrafı |
still n.
|
|
200 |
Photography |
35 mm'lik ve daha az genişlikte film kullanılan hareketsiz obje fotoğrafçılığı |
miniature adj.
|
|
201 |
Photography |
hareketsiz obje fotoğrafına özgü |
still adj.
|
|
202 |
Photography |
hareketsiz obje fotoğrafı ile ilgili |
still adj.
|
|
203 |
Photography |
hareketsiz obje fotoğrafı için tasarlanan |
still adj.
|
|
204 |
Photography |
(fotoğraf) hareketsiz objeleri konu alan |
still adj.
|
|
Archaic |
|
205 |
Archaic |
hareketsiz çizgi |
deadline n.
|
|
206 |
Archaic |
(yılan) bir bakışla hareketsiz bırakmak |
fascinate v.
|
|
Entomology |
|
207 |
Entomology |
avı ağa takılana kadar hareketsiz bekleyen örümceklerin oluşturduğu bir kabile |
sedentary spider n.
|
|