hayli

Meanings of "hayli" in English Turkish Dictionary : 24 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	hayli	quite adj.
Public spending on health and education accounted for only 6% of GNP in 1996, which is quite low. Sağlık ve eğitim alanında kamu harcamaları, 1996 yılında GSMH'nin sadece % 6'sıydı ki bu hayli düşük bir orandır. More Sentences
2	General	hayli	plenty of adj.
Tom said he had plenty of friends in Boston. Tom Boston'da bir hayli arkadaşı olduğunu söyledi. More Sentences
3	General	hayli	considerable adj.
She has made considerable progress. Hayli ilerleme kaydetti. More Sentences
4	General	hayli	well adv.
Political dialogue between the Union and Turkey advanced well since the last Regular Report. Birlik ve Türkiye arasındaki siyasal diyalog, son düzenli rapordan bu yana bir hayli ilerledi. More Sentences
5	General	hayli	highly adv.
First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle. İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler. More Sentences
6	General	hayli	a great deal adv.
We've spent a great deal of time together. Birlikte hayli zaman geçirdik. More Sentences
Common Usage
7	Common Usage	hayli	pretty adv.
General
8	General	hayli	a good bit n.
9	General	hayli	respectable adj.
10	General	hayli	round adj.
11	General	hayli	many adj.
12	General	hayli	a good many adj.
13	General	hayli	sort of adv.
14	General	hayli	fairly adv.
15	General	hayli	in a manner adv.
16	General	hayli	a lot adv.
17	General	hayli	much adv.
18	General	hayli	a good deal adv.
19	General	hayli	gay [scotland] adv.
Colloquial
20	Colloquial	hayli	good many adv.
21	Colloquial	hayli	a good many expr.
22	Colloquial	hayli	a great many expr.
23	Colloquial	hayli	a sight expr.
Idioms
24	Idioms	hayli	(a) heap sight n.

Meanings of "hayli" with other terms in English Turkish Dictionary : 110 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	bir hayli	many adj.
There are many books on this subject. Bu konuda bir hayli kitap var. More Sentences
2	General	bir hayli	a great deal adv.
We'll miss Tom a great deal. Tom'u bir hayli özleyeceğiz. More Sentences
3	General	bir hayli	rather adv.
I felt rather lucky. Kendimi bir hayli şanslı hissettim. More Sentences
4	General	bir hayli	highly adv.
I'm highly impressed. Ben bir hayli etkilendim. More Sentences
5	General	bir hayli	considerably adv.
On the other hand, the quality of the telecommunication network has improved considerably in recent years. Diğer taraftan, telekomünikasyon şebekesinin kalitesi son yıllarda bir hayli yükselmiştir. More Sentences
6	General	bir hayli	quite adv.
The sting is quite powerful and can be dangerous to humans. İğnesi bir hayli güçlüdür ve insanlar için tehlikeli olabilir. More Sentences
Colloquial
7	Colloquial	bir hayli çok	quite a few adj.
They bought quite a few books. Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar. More Sentences
8	Colloquial	bir hayli çok	quite a bit adv.
That's quite a bit. O bir hayli çok. More Sentences
9	Colloquial	bir hayli	a good many expr.
He received a good many letters this morning. O, bu sabah bir hayli mektup aldı. More Sentences
General
10	General	bir hayli	a fair sum n.
11	General	hayli uzun zaman	a good long time n.
12	General	bir hayli	a fair amount n.
13	General	bir hayli zaman	plenty of time n.
14	General	hayli mesafe	a good way n.
15	General	bir hayli dinlenmek	get plenty of rest v.
16	General	hayli güç	pretty difficult adj.
17	General	bir hayli	a world of adj.
18	General	hayli geçmiş	well past adj.
19	General	bir hayli	numerous adj.
20	General	yaşı hayli ilerlemiş	well on in life adj.
21	General	bir hayli	a good adj.
22	General	bir hayli	a great many adj.
23	General	bir hayli	pretty adj.
24	General	hayli tesirli	highly effective adj.
25	General	hayli etkili	highly effective adj.
26	General	bir hayli tesirli	highly influential adj.
27	General	bir hayli etkili	highly influential adj.
28	General	bir hayli sıra dışı	highly unusual adj.
29	General	bir hayli sıkıcı	pretty boring adj.
30	General	bir hayli ağır	quite heavy adj.
31	General	hayli faal	actuose adj.
32	General	bir hayli olanaksız tahminlere dayalı	voodoo adj.
33	General	bir hayli yakışıksız	malodorous adj.
34	General	bir hayli	quight [obsolete] adj.
35	General	bir hayli	merry adj.
36	General	bir hayli	mony [scotland] adj.
37	General	bir hayli çekici	gear adj.
38	General	bir hayli fazla	devil a lot adv.
39	General	hayli çeşit	sort of adv.
40	General	hayli miktarda	deuce of a lot adv.
41	General	bir hayli	a good deal adv.
42	General	bir hayli	not a little adv.
43	General	bir hayli	by far adv.
44	General	bir hayli	along about adv.
45	General	bir hayli	some adv.
46	General	bir hayli	notably adv.
47	General	bir hayli zaman önce	quite a while ago adv.
48	General	bir hayli zaman	quite a while adv.
49	General	bir hayli	numerously adv.
50	General	otuzunu hayli geçmiş	well past thirty adv.
51	General	bitiş çizgisinin hayli ötesinde	well beyond the finish line adv.
52	General	bir hayli	manifold adv.
53	General	bir hayli	mobs [australia/new zealand] adv.
54	General	bir hayli	lots adv.
55	General	bir hayli	much adv.
56	General	bir hayli	but adv.
57	General	bir hayli	loads adv.
58	General	bir hayli	right [southern us] adv.
59	General	hayli hayli	ruddy [uk] adv.
60	General	bir hayli	considerable [dialect] adv.
61	General	bir hayli kalabalık	a good few pron.
Phrases
62	Phrases	diğerlerinden de bir hayli	whole bunch of others v.
63	Phrases	hayli zamanlar	this many a day expr.
64	Phrases	bir hayli iyi	heaps better expr.
65	Phrases	bir hayli fazla	heaps more expr.
Colloquial
66	Colloquial	kendinden yaşça bir hayli küçük birisiyle evlenen	cradle-robber n.
67	Colloquial	kendinden yaşça bir hayli küçük birisiyle çıkan	cradle-robber n.
68	Colloquial	bir hayli çok	quite a number adj.
69	Colloquial	hayli (bir şey)	plenty of (something) adj.
70	Colloquial	hayli hayli	great adv.
71	Colloquial	bir hayli çok	quite a lot expr.
72	Colloquial	bir hayli	by a long chalk expr.
73	Colloquial	bir hayli	a great many expr.
74	Colloquial	bir hayli şey	thing or two expr.
Idioms
75	Idioms	bir hayli	a million and one (something) n.
76	Idioms	bir hayli	a thousand and one (something) n.
77	Idioms	bir hayli (bir şey)	a hundred and one (something) n.
78	Idioms	(yapacak) bir hayli şey	a hundred/thousand/million and one things/things to do n.
79	Idioms	bir hayli fark	a world of difference n.
80	Idioms	(a ve b arasında) bir hayli fark	the world of difference (between a and b) n.
81	Idioms	(a ve b arasında) bir hayli fark	a world of difference (between a and b) n.
82	Idioms	kendinden yaşça (bir hayli) küçük birisiyle çıkmak	rob the cradle v.
83	Idioms	kendinden yaşça (bir hayli) küçük biriyle evlenmek	rob the cradle v.
84	Idioms	kendinden yaşça bir hayli küçük biriyle cinsi münasebette bulunmak	rob the cradle v.
85	Idioms	zirveye) doğru (hayli) ilerlemek	be (well) on one's way to/towards (something) v.
86	Idioms	(amacına, zirveye) doğru (hayli) ilerlemek	be (well) on the way to/towards (something) v.
87	Idioms	bir hayli	a good deal adj.
88	Idioms	bir hayli	a slue of (something) adj.
89	Idioms	bir hayli	a million and one (something) adj.
90	Idioms	bir hayli	a sight [southern us] adv.
91	Idioms	bir hayli	a (damn) sight more (something) adv.
92	Idioms	bir hayli	big time adv.
93	Idioms	bir hayli kişisel	close to the bone expr.
94	Idioms	bir hayli yaşlı	at the ripe old age expr.
95	Idioms	bir hayli (bir şey)	a world of (something) expr.
96	Idioms	bir hayli	a world of expr.
97	Idioms	bir hayli	the world of expr.
98	Idioms	bir hayli yaşlı	at a ripe old age expr.
99	Idioms	bir hayli yaşlı	at the ripe old age expr.
100	Idioms	bir hayli yaşlı	at a ripe old age expr.
Speaking
101	Speaking	aslında bir hayli çoktu	it was quite a lot actually expr.
102	Speaking	bir hayli kötü görünüyor	it looks pretty awful expr.
103	Speaking	bir hayli bol/boş yerimiz var	we have plenty of space expr.
104	Speaking	orasının başka bir yer olduğunu anlamak bir hayli zamanımı almıştı	it took me a while to figure out that I was in somewhere else expr.
105	Speaking	ortalık bir hayli karışık	things are pretty crazy expr.
Technical
106	Technical	morötesi ışığına bir hayli saydam olan bir cam	uviol glass n.
Slang
107	Slang	bir hayli	a (damn) sight adj.
108	Slang	bu bir hayli sert bir mal	this is some pretty serious stuff expr.
British Slang
109	British Slang	bir hayli uğraşmak	give it welly v.
110	British Slang	bir hayli içmiş	skinful adj.