Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ile karşılaşmak | meet v. | ||
Regularly met by mob violence and police brutality, hundreds of freedom riders were beaten and jailed. Düzenli olarak mafya şiddeti ve polis vahşeti ile karşılaşan yüzlerce özgürlük savaşçısı dövüldü ve hapse atıldı. More Sentences |
||||
General | ile karşılaşmak | come across v. | ||
I came across one. Ben biri ile karşılaştım. More Sentences |
||||
General | ile karşılaşmak | rub elbows with v. | ||
General | ile karşılaşmak | run against v. | ||
General | ile karşılaşmak | come up against v. | ||
General | ile karşılaşmak | encounter with v. | ||
General | ile karşılaşmak | run across v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | ile karşılaşmak | fall on v. | ||
Phrasals | ile karşılaşmak | fall upon v. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ile karşılaşmak (kötü bir durum) | meet with v. | ||
The pioneers met with many dangers. Öncüler birçok tehlike ile karşılaştılar. More Sentences |
||||
General | problem ile karşılaşmak | be beset with a problem v. | ||
General | aynı problem ile karşılaşmak | face the same problem v. | ||
General | aynı durum ile karşılaşmak | face with the same situation v. | ||
General | aynı problem ile karşılaşmak | encounter the same problem v. | ||
General | bir sorun ile karşılaşmak | hit a problem v. | ||
General | bir sorun ile karşılaşmak | run into a problem v. | ||
General | bir sorun ile karşılaşmak | encounter a problem v. | ||
General | bir sorun ile karşılaşmak | face a problem v. |