ileri sürmek - Turkish English Dictionary

ileri sürmek

Meanings of "ileri sürmek" in English Turkish Dictionary : 69 result(s)

Turkish English
Common Usage
ileri sürmek assert v.
Your presidency programme asserts that current exceptional circumstances require putting security first.
Başkanlık programınız, mevcut istisnai koşulların güvenliğe öncelik verilmesini gerektirdiğini ileri sürmektedir.

More Sentences
General
ileri sürmek plead v.
They both pleaded not guilty.
Her ikisi de suçsuz olduklarını ileri sürdü.

More Sentences
ileri sürmek put forward v.
Many arguments have been put forward for and against a change of regime.
Rejim değişikliği lehinde ve aleyhinde birçok argüman ileri sürülmüştür.

More Sentences
ileri sürmek contend v.
The church protested the government action, they contended that it violated the religious freedom restoration act.
Kilise hükümetin eylemini protesto etti ve bunun din özgürlüğünün restorasyonu yasasını ihlal ettiğini ileri sürdü.

More Sentences
ileri sürmek propose v.
In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions.
1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington güneş ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlar tarafından desteklendiğini ileri sürdü.

More Sentences
ileri sürmek advance v.
The manager advanced a proposal at the meeting.
Müdür, toplantıda bir öneri ileri sürdü.

More Sentences
ileri sürmek come up with v.
Where did he ever come up with the notion of opening a branch?
O, şu ana kadar nerede yeni bir şube açma fikrini ileri sürdü?

More Sentences
ileri sürmek suggest v.
It is factually incorrect to suggest that ratification of the Treaty of Nice facilitates the enlargement process.
Nice Antlaşması'nın onaylanmasının genişleme sürecini kolaylaştıracağını ileri sürmek gerçeklere aykırıdır.

More Sentences
ileri sürmek argue v.
It may be argued that enlargement will provide special opportunities for sorting out a number of problems.
Genişlemenin bir dizi sorunun çözüme kavuşturulması için özel fırsatlar sağlayacağı ileri sürülebilir.

More Sentences
Trade/Economic
ileri sürmek assert v.
She asserted that she was right.
Haklı olduğunu ileri sürdü.

More Sentences
Common Usage
ileri sürmek bring forward v.
ileri sürmek allege v.
ileri sürmek propound v.
General
ileri sürmek throw out v.
ileri sürmek propound v.
ileri sürmek publish v.
ileri sürmek bring something forward v.
ileri sürmek interpose v.
ileri sürmek affirm v.
ileri sürmek put forth v.
ileri sürmek propel v.
ileri sürmek broach v.
ileri sürmek set forth v.
ileri sürmek urge v.
ileri sürmek put something forward v.
ileri sürmek set forward v.
ileri sürmek set up v.
ileri sürmek present v.
ileri sürmek drive on v.
ileri sürmek introduce v.
ileri sürmek observe v.
ileri sürmek profess v.
ileri sürmek hold out v.
ileri sürmek press home v.
ileri sürmek prefer v.
ileri sürmek hold forth v.
ileri sürmek lay v.
ileri sürmek enunciate v.
ileri sürmek pronounce v.
ileri sürmek raise v.
ileri sürmek bring about v.
ileri sürmek wheel out v.
ileri sürmek weigh in with v.
ileri sürmek propone v.
ileri sürmek submit v.
ileri sürmek weave v.
ileri sürmek lege [obsolete] v.
ileri sürmek bring v.
ileri sürmek hold v.
ileri sürmek depose v.
ileri sürmek vend [rare] v.
ileri sürmek infer [obsolete] v.
ileri sürmek pose v.
ileri sürmek start v.
ileri sürmek submonish v.
ileri sürmek suborn v.
Phrasals
ileri sürmek thrust on v.
ileri sürmek launch forth v.
ileri sürmek pitch out v.
Colloquial
ileri sürmek have it v.
ileri sürmek gin (up) [us] v.
Trade/Economic
ileri sürmek claim v.
ileri sürmek allege v.
Law
ileri sürmek adduce v.
ileri sürmek submit v.
ileri sürmek allege v.
ileri sürmek assert v.
ileri sürmek contest v.
Archaic
ileri sürmek porrect v.

Meanings of "ileri sürmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 46 result(s)

Turkish English
General
(kanıt) ileri sürmek adduce v.
For the oil industry to adduce, such an argument is pretty dubious.
Petrol endüstrisinin böyle bir argüman ileri sürmesi oldukça şüphelidir.

More Sentences
ileri sürmek (emin bir şekilde) assert v.
tekrar ileri sürmek reassert v.
emin bir şekilde ileri sürmek aver v.
(fikir) ileri sürmek suggest v.
ileri sürmek (fikir) submit v.
sebep ileri sürmek come up with a reason v.
en önemli dayanakları ileri sürmek bring up one's big guns v.
sebep ileri sürmek show cause v.
bir konu ileri sürmek bring up an issue v.
bir konu ileri sürmek raise an issue v.
fikir ileri sürmek put forward an idea v.
fikir ileri sürmek bring forward an idea v.
gerekçe ileri sürmek put forward a reason v.
ileri doğru sürmek propel v.
kanıt ileri sürmek adduce evidence v.
delil ileri sürmek provide evidence v.
yeniden ileri sürmek reallege v.
karşı çıkmak gerekçesi olarak ileri sürmek object v.
mazeret olarak ileri sürmek obtend v.
karşılık olarak ileri sürmek obtend v.
zorla ileri sürmek obtrude v.
karşıt fikir ileri sürmek deprecate v.
haklı olarak ileri sürmek command v.
ileri doğru sürmek paddle v.
şart olarak ileri sürmek premiss v.
zamanaşımı ile kazanılmış talep ileri sürmek prescribe v.
dengini ileri sürmek second [obsolete] v.
hak ileri sürmek pretend v.
Phrasals
önemsiz olduğunu ileri sürmek talk down v.
(bir şeyin) üzerinde ileri doğru sürmek set forth on (something) v.
(bir toplantıda) bir tasarıyı ileri sürmek pitch (something) at v.
(bir şeyi) öne/ileri sürmek strike upon (something) v.
(bir toplantıda) bir tasarıyı ileri sürmek pitch at v.
-in üzerinde ileri doğru sürmek set forth on v.
Idioms
yaşını ileri sürmek come the old soldier v.
yaşını ileri sürmek play the old soldier [us] v.
(bir şeyi) destekleyecek kanıtlar ileri sürmek lend support to (something) v.
önceki fikrinin tam tersini ileri sürmek reverse (one's) field v.
ısrarla bir şey ileri sürmek press something home v.
önceki fikrinin tam tersini ileri sürmek reverse field v.
Law
iddiayı esastan ileri sürmek propone v.
Politics
koşul ileri sürmek stipulate v.
(ilk adım olarak) önlem ileri sürmek initiate v.
Technical
ileri doğru sürmek propel v.
Sport
(rugbyde) el veya kol ile topu ileri sürmek knock-on v.