jail - Turkish English Dictionary

jail

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "jail" in Turkish English Dictionary : 34 result(s)

English Turkish
Common Usage
jail n. hapishane
There are over 1 000 political prisoners in various jails in Burma.
Burma'daki çeşitli hapishanelerde 1000'den fazla siyasi mahkum bulunmaktadır.

More Sentences
jail n. hapis
Twelve people went on holiday and have ended up in jail.
On iki kişi tatile gitti ve sonunda hapse girdi.

More Sentences
jail n. cezaevi
My son is a drug addict, and he is in jail now.
Oğlum bir uyuşturucu bağımlısı ve şu an cezaevinde.

More Sentences
jail n. nezarethane
The drunk driver had to spend the night in jail.
Sarhoş sürücü geceyi nezarethanede geçirmek zorunda kaldı.

More Sentences
jail n. nezaret
Tom was in jail for three nights.
Tom üç gece nezaretteydi.

More Sentences
jail n. kodes
Papa, I think we'll be jailed tonight.
Baba, sanırım bu gece kodese gireceğiz.

More Sentences
General
jail n. cezaevi
When did you get out of jail?
Cezaevinden ne zaman çıktın?

More Sentences
jail n. hapis
Twelve people went on holiday and have ended up in jail.
On iki kişi tatile gitti ve hapse girdi.

More Sentences
jail n. hapishane
Now they have to avoid eviction, stay out of jail and get to the beach, no matter what.
Artık ne olursa olsun tahliyeden kaçınmaları, hapishaneden uzak durmaları ve sahile gitmeleri gerekiyor.

More Sentences
Idioms
jail n. kodes
She should be in jail.
Kodeste olmalı.

More Sentences
Law
jail n. cezaevi
Tom hanged himself in jail.
Tom cezaevinde kendini astı.

More Sentences
jail n. hapishane
Now they have to avoid eviction, stay out of jail and get to the beach, no matter what.
Şimdi tahliye edilmekten kaçınmaları, hapishaneden uzak durmaları ve ne olursa olsun plaja gitmeleri gerekiyor.

More Sentences
General
jail n. delik
jail n. dam
jail n. tevkifhane
jail n. tutukevi
jail n. kafes
jail n. mahpushane
jail n. mapushane
jail v. cezaevine kapatmak
jail v. tutuklamak
jail v. hapsetmek
jail v. hapse atmak
jail v. hapishaneye kapatmak
Colloquial
jail n. mapus damı
jail v. kodese atmak
jail v. kodese tıkmak
jail v. hapse atmak
jail v. hapse tıkmak
Law
jail n. tutukevi
jail v. cezaevine koymak
jail v. hapsetmek
Sport
jail n. (yakan top gibi oyunlarda) topun çarptığı oyuncuların bulunduğu sınırlı alan
Wagering
jail n. yarış atının belirli bir süre başka bir parkurda koşmaması şartı

Meanings of "jail" with other terms in English Turkish Dictionary : 119 result(s)

English Turkish
General
go to jail v. hapishaneye girmek
I could go to jail.
Hapishaneye girebilirim.

More Sentences
escape from jail v. hapisten kaçmak
Dan escaped from jail just two months after he arrived there.
Dan oraya geldikten sadece iki ay sonra hapisten kaçtı.

More Sentences
rot in jail v. hapiste çürümek
Sami will spend the rest of his life rotting in jail.
Sami hayatının geri kalanını hapiste çürüyerek geçirecek.

More Sentences
Colloquial
go to jail v. hapse girmek
I don't want her to go to jail.
Onun hapse girmesini istemiyorum.

More Sentences
Speaking
jail time n. hapis cezası
Tom could face jail time.
Tom hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir.

More Sentences
Law
jail sentence n. hapis cezası
Indeed, it was in Croatia itself that three accused persons, including a General, received lengthy jail sentences.
Nitekim Hırvatistan'da, aralarında bir generalin de bulunduğu üç sanık uzun hapis cezalarına çarptırılmıştır.

More Sentences
send to jail v. hapsetmek
Tom was sent to jail for murder.
Tom cinayetten hapse gönderildi.

More Sentences
send to jail v. hapishaneye göndermek
Sami was sent to jail.
Sami hapishaneye gönderildi.

More Sentences
Biology
jail cell n. hücre
Tom hanged himself in his jail cell.
Tom hapishane hücresinde kendini astı.

More Sentences
General
jail delivery n. hapishaneden çıkma
border jail n. sınır hapishanesi
jail lock n. bir tür asma kilit
go to jail v. içeri düşmek
go to jail v. içeri girmek
end up in jail v. hapishaneyi boylamak
put somebody in jail v. içeri atmak
go to jail v. deliğe girmek
put into jail v. deliğe tıkmak
throw someone into jail v. birini hapse atmak
get out of jail v. hapisten çıkmak
get out of jail v. cezaevinden çıkmak
be in the jail v. hapiste yatmak
escape from jail v. hapisten firar etmek
locked in jail v. hapse atılmak
be locked in jail v. kodese tıkılmak
lock in jail v. kodese kapatmak
lock in jail v. hapse atmak
send someone to jail v. hapse yollamak
send someone to jail v. hapse göndermek
sent someone to jail v. hapse yollamak
sent someone to jail v. hapse attırmak
send someone to jail v. birini hapse göndermek
deserve to go to jail v. hapse girmeyi hak etmek
spend the night in jail v. geceyi nezarethanede geçirmek
visit someone in jail v. birini hapiste ziyaret etmek
spend a night in jail v. kodeste bir gece geçirmek
stay in prison/jail v. tutuklu kalmak
be kept in prison/jail v. tutuklu kalmak
Phrases
taking into account the time he has already spent in jail expr. cezaevinde kaldığı süre dikkate alınarak
Colloquial
jail bird n. hapishane kuşu
jail bird n. hapishane gediklisi
nail-em-and-jail-em n. polis
nail-em-and-jail-em n. polis memuru
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr. takip et, yakala ve hapse at
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr. takip et suçüstü yap ve hapse at
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr. hata yapmasını bekle ve içeri tık
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr. sıkı takibe al, suçüstü yap, hapse at
Idioms
get out of jail free card n. hiçbir ceza ödemeden kurtulma yolu
get out of jail free card n. (monopol oyununda) sıra kaybetmeden hapisten kurtulma jokeri
get out of jail free card n. kötü bir durumu affettirecek mazeret
get out of jail free card n. istenmeyen bir duruma göz yumulmasını bekleme lüksü
break jail v. hapishaneden kaçmak
land someone in jail v. birine hapsi boylatmak
bail someone out of jail v. birisini kefaletini ödeyerek hapisten çıkarmak
bail out of jail v. birisini kefaletini ödeyerek hapisten çıkarmak
clap someone into jail v. birini kodese tıkmak
clap someone into jail v. kodese tıkmak
bail someone out of jail v. kefaletle hapisten çıkarmak
bail out of jail v. kefaletle hapisten çıkarmak
clap someone in jail v. kodese tıkmak
bail someone out of jail v. zorda olan birine yardım etmek
bail someone out of jail v. birini zor durumdan kurtarmak
get out of jail [uk] v. yenilmekten kıl payı kurtulmak
get out of jail [uk] v. kıl payı yenmek
get out of jail [uk] v. yenilmekten son anda kurtulmak
get out of jail [uk] v. son anda yenmek
get out of jail [uk] v. yenilmemeyi başarmak
get out of jail [uk] v. zor bir durumdan don anda/kıl payı yırtmak
get out of jail [uk] v. zor bir durumu son anda /kıl payı önlemek
bail (one) out of jail v. (birini) kefaletini ödeyerek hapisten çıkarmak
bail (one) out of jail v. (birini) kefaletle hapisten kurtarmak
clap (one) in jail v. (birini) hapse/kodese tıkmak
clap (one) in jail v. birini parmaklıklar ardına kapatmak/tıkmak
clap (one) in jail v. birini hapse atmak
clap someone in jail v. birini hapse/kodese tıkmak
clap someone in jail v. birini parmaklıklar ardına kapatmak/tıkmak
clap someone in jail v. birini hapse atmak
Speaking
you're rotting away in jail expr. hapiste çürüyeceksin
you're going to jail expr. hapse gireceksin
find a way to keep him out of jail expr. onu hapishanenin dışında tutmanın bir yolunu bulun
how many of you have been in jail for any length of time? expr. kaçınız belli bir süre hapiste yattınız?
Law
jail time n. cezaevinde kalacağı süre
jail time n. cezaevinde kaldığı süre
jail gang n. cezaevi çetesi
jail-breaking n. cezaevinden kaçma
jail-breaking n. cezaevinden firar etme
jail breaking n. hapishaneden kaçma
jail time n. hapiste kaldığı süre
jail time n. hapiste kalacağı süre
jail liberties n. hapishane civarına suçluların gezinmeleri yapılmış yer
jail breaking n. hapisten kaçma
jail term n. hapis cezası kararı
county jail n. il hapishanesi
county jail n. şehir hapishanesi
jail delivery [us] n. tüm mahkumların yargılanıp hüküm giydiği veya tamamının serbest bırakıldığı bir hapishane boşaltma prosedürü
jail delivery n. mahkumların kaçması
jail delivery n. mahkumların zor kullanılarak kurtarılması
jail delivery commission n. tüm mahkumların yargılanıp hüküm giydiği veya tamamının serbest bırakıldığı bir hapishane boşaltma prosedürü
send to jail v. cezaevine yollamak
send to jail v. cezaevine göndermek
send to jail v. hapishaneye yollamak
Computer
jail breaking n. iphone gibi elektronik cihazlara üretici tarafından konulmuş yazılım kısıtlamalarının kaldırılması/aşılması
jail breaking n. yazılım kırma
Pathology
jail fever n. (eski adıyla) tifüs
Slang
clap somebody into jail v. deliğe tıkmak
clap somebody into jail v. içeri tıkmak
clap somebody in jail v. içeri tıkmak
clap somebody in jail v. kodese tıkmak
clap somebody into jail v. kodese tıkmak
in jail expr. içerde
on the line (l.a. county jail) expr. satılık
British Slang
jail bait n. çıtır
jail bait n. reşit olmayan çekici kız
Star Wars
accresker jail n. accresker hapishanesi
bartyn's landing's jail n. bartyn'in inişi'nin hapishanesi
city jail (mos eisley) n. şehir hapishanesi (mos eisley)
gorse city jail n. gorse şehri hapishanesi
montalvia city jail n. montalvia şehir hapishanesi
mos espa jail = mos espa jail n. mos espa hapishanesi