Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kapsayıcı | overarching adj. | ||
The strategy pursues the overarching goal of enhancing coherence between policies at the different levels. Strateji, farklı düzeylerdeki politikalar arasında tutarlılığı artırmaya yönelik kapsayıcı bir hedef izlemektedir. More Sentences |
||||
General | kapsayıcı | inclusive adj. | ||
In Florence, young people declared themselves in favour of a fraternal, inclusive Europe that is open to the world. Floransa'da gençler dünyaya açık, kardeşçe ve kapsayıcı bir Avrupa'dan yana olduklarını ilan ettiler. More Sentences |
||||
General | kapsayıcı | catch-all adj. | ||
The catch-all policy was designed to encompass all possible scenarios. Her şeyi kapsayıcı politika, tüm olası senaryoları kapsayacak şekilde tasarlanmıştı. More Sentences |
||||
General | kapsayıcı | inclusionary adj. | ||
General | kapsayıcı | general adj. | ||
General | kapsayıcı | embracive adj. | ||
General | kapsayıcı | broadscale adj. | ||
General | kapsayıcı | grand adj. | ||
General | kapsayıcı | compassing adj. | ||
General | kapsayıcı | cyclopedic adj. | ||
General | kapsayıcı | incorporative adj. | ||
General | kapsayıcı | super adj. | ||
General | kapsayıcı | superficial adj. | ||
General | kapsayıcı | synoptic adj. | ||
General | kapsayıcı | synoptical adj. | ||
Politics | ||||
Politics | kapsayıcı | inclusivist n. | ||
Computer | ||||
Computer | kapsayıcı | container n. | ||
Logic | ||||
Logic | kapsayıcı | subsumptive adj. |