many a - Turkish English Dictionary

many a

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "many a" in Turkish English Dictionary : 2 result(s)

English Turkish
General
many a adj. bir dolu
many a adj. bir sürü

Meanings of "many a" with other terms in English Turkish Dictionary : 123 result(s)

English Turkish
General
a great many adj. çok
The Committee on Legal Affairs numbers a great many legal practitioners.
Hukuk İşleri Komitesi'nde çok sayıda hukukçu görev yapmaktadır.

More Sentences
a great many adj. pek çok
The Commission is willing to help on a great many issues.
Komisyon pek çok konuda yardımcı olmaya hazırdır.

More Sentences
many a (somebody/something) adj. birçok
Many a Member State, but also the European Parliament, could take a leaf out of its book.
Birçok Üye Devletin yanı sıra Avrupa Parlamentosu da bu kitaptan bir yaprak alabilir.

More Sentences
Colloquial
a good many expr. bir hayli
He received a good many letters this morning.
O, bu sabah bir hayli mektup aldı.

More Sentences
a good many expr. bir sürü
There were a good many people on the platform.
Platformda bir sürü insan vardı.

More Sentences
a great many expr. çok
There are a great many questions that remain to be resolved.
Çözülmesi gereken çok sayıda soru bulunmaktadır.

More Sentences
a great many expr. pek çok
In the past, a great many parliamentary questions have been simply ignored.
Geçmişte pek çok soru önergesi görmezden gelinmiştir.

More Sentences
a great many expr. oldukça
There are a great many people trying buy houses.
Ev almak isteyenlerin sayısı oldukça fazla.

More Sentences
a great many expr. bir sürü
It has a great many words borrowed from foreign languages.
İçinde yabancı dillerden alınmış bir sürü kelime var.

More Sentences
General
be a weave of so many things v. her tarakta bezi olmak
a good many adj. hayli
a great many adj. epey
a great many adj. bir hayli
a good many adj. birçok
a good many adv. oldukça
many a time adv. çok kere
for many a long year adv. yıllar yılı
a good many adv. epeyce
a good many adv. çokça
many a time adv. art arda
many a time adv. çoğu kez
many a time adv. birçok kere
many a time adv. birbiri ardınca
Phrases
this many a day expr. çoktan beri
this many a day expr. hayli zamanlar
Proverb
a word to the wise is enough, and many words won't fill a bushel anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
many a little makes a mickle damlaya damlaya göl olur
there is many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
there is many a true word spoken in jest çoğu doğru söz vardır ki şakacıktan söylenmiştir
there is many a true word spoken in jest her şakanın altında bir gerçek yatar
there's many a good tune played on an old fiddle yaşlılar çok yetenekli olabilir
there's many a slip 'twixt the cup and the lip dereyi görmeden paçayı sıvama
there's many a true word spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
many small make a great damlaya damlaya göl olur
many a mickle makes a muckle damlaya damlaya göl olur
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
many a little makes a muckle damlaya damlaya göl olur
many a mickle makes a muckle damlaya damlaya göl olur
there is many a slip twixt cup and lip dereyi görmeden paçayı sıvama
there is many a slip twixt cup and lip görmeden emin olma
there's many a slip dereyi görmeden paçayı sıvama
there's many a slip twixt cup and lip dereyi görmeden paçayı sıvama
Colloquial
a man of many parts n. çok yönlü kişi
a man of many parts n. elinden birçok iş gelen kimse
a man of many parts n. on parmağında on marifet
have had a few (too many) v. içkiyi fazla kaçırmak
have had a few (too many) v. sarhoş olmak
have had a few (too many) v. çok içmek
have had a few (too many) v. kafayı bulmak
for many a long day expr. çok uzun süredir
for many a long day expr. uzun zamandan beri
a good many expr. çok
a good many expr. epey
a good many expr. pek çok
a good many expr. hayli
a good many expr. birçok
a good many expr. çokça
a good many expr. oldukça
a good many expr. epeyce
a good many expr. çok sayıda
a good many expr. çok miktarda
a good many expr. oldukça fazla
a great many expr. bir hayli
a great many expr. epey
a great many expr. hayli
a great many expr. birçok
a great many expr. çokça
a great many expr. epeyce
a great many expr. çok sayıda
a great many expr. çok miktarda
a great many expr. oldukça fazla
many a day expr. sayısız gün
many a day expr. çok sayıda gün
many a day expr. çok uzun zaman
Idioms
a man/woman of (many) parts n. elinden her iş gelen kişi
a man/woman of (many) parts n. on parmağında on marifet
a man/woman of (many) parts n. maharetli kimse
have a few too many v. içkiyi fazla kaçırmak
have a few too many v. sarhoş olmak
there are many ways to skin a cat expr. bir hedefe ulaşmanın birden çok yolu vardır
there are many ways to skin a cat expr. bir işi yapmanın birden çok yolu vardır
there are many ways to skin a cat expr. her problemin birden çok çözümü vardır
there are many ways to skin a cat expr. olmadı başka bir yol buluruz
there are many ways to skin a cat expr. olmadı başka bir hal çaresi vardır illaki
how many angels can dance on the head of a pin expr. bir toplu iğnenin ucunda kaç melek dans eder
how many angels can dance on the head of a pin expr. bir iğnenin başında kaç melek dans edebilir
how many angels can dance on the head of a pin expr. yersiz/önemsiz entelektüel tartışma
how many angels can dance on the head of a pin expr. fındık kabuğunu doldurmayacak fikir tartışması
how many angels can dance on the head of a pin expr. gereksiz fikir tartışması
how many angels can dance on the head of a pin expr. pratikte bir önemi olmayan/bir yere varmayan entelektüel tartışma
how many angels can dance on the head of a pin expr. incir çekirdeğini doldurmayacak entelektüel tartışma
Speaking
how many days are there in a week? expr. bir haftada kaç gün vardır?
how many calories are there in a banana? expr. bir muzda kaç kalori vardır?
how many eggs does a chicken lay per day? expr. bir tavuk bir günde kaç defa yumurtlar?
how many months are there in a year? expr. bir yılda kaç ay vardır?
how many days are there in a week? expr. bir haftada kaç gün var?
how many classes do you have in a day? expr. günde kaç dersin var?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç defa dişini fırçalarsın?
how many hours a day do you study? expr. günde kaç saat ders çalışıyorsun?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsunuz?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsun?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yersin/yersiniz?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kere dişini fırçalarsın?
how many times do you brush your teeth a day? expr. günde kaç kere dişlerini fırçalarsın?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kere dişlerini fırçalarsın?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsun?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yersin/yersiniz?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kez dişlerini fırçalarsın?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kez dişini fırçalarsın?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yersin?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç defa dişlerini fırçalarsın?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç sefer dişlerini fırçalarsın?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yersin?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsunuz?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç sefer dişini fırçalarsın?
it's many a long day since expr. ne zamandan beri
how many months are there in a year? expr. 1 yılda kaç ay var?
how many months are there in a year? expr. 1 yılda kaç ay vardır?
how many classes do you have in a week? expr. haftada kaç dersin var?