onur - Turkish English Dictionary

onur

Meanings of "onur" in English Turkish Dictionary : 23 result(s)

Turkish English
Common Usage
onur honor n.
It would be an honor to work with you.
Seninle çalışmak bir onur olurdu.

More Sentences
onur honour n.
It is a great honour and a pleasure for us to welcome you to the European Parliament today.
Bugün sizleri Avrupa Parlamentosunda ağırlamak bizim için büyük bir onur ve zevktir.

More Sentences
General
onur honor n.
He's on the honor roll.
O onur listesinde.

More Sentences
onur honour n.
This is a question of honour and dignity for this House.
Bu, bu Meclis için bir onur ve haysiyet meselesidir.

More Sentences
onur dignity n.
It is important that we base our existence on common values, democracy, respect for human dignity and transparency.
Varlığımızı ortak değerlere, demokrasiye, insan onuruna saygıya ve şeffaflığa dayandırmamız önemlidir.

More Sentences
onur pride of place n.
Your intention now is to give the financial market pride of place.
Şu anki niyetiniz finans piyasasına onurlu bir yer vermektir.

More Sentences
Philosophy
onur dignity n.
And where the protection of minors and human dignity are concerned, we cannot be alert enough.
Ve küçük yaştakilerin korunması ve insan onuru söz konusu olduğunda, ne kadar uyanık olsak azdır.

More Sentences
General
onur self esteem n.
onur pride n.
onur face n.
onur self respect n.
onur credit n.
onur amour-propre n.
onur self-worth n.
onur self-respect n.
onur self-esteem n.
onur redoubting n.
onur laurel n.
onur horn n.
onur izzat n.
onur honorary adj.
Formal
onur hon (honor) abrev.
onur hon. (honor) abrev.

Meanings of "onur" with other terms in English Turkish Dictionary : 228 result(s)

Turkish English
General
onur madalyası medal of honor n.
Tom was awarded the Medal of Honor.
Tom'a onur madalyası verildi.

More Sentences
onur kırma insult n.
I don't want to insult them.
Onların onurunu kırmak istemiyorum.

More Sentences
onur nişanesi badge of honor n.
It's a badge of honor.
Bu bir onur nişanı.

More Sentences
onur duymak feel honored v.
Don't you feel honored?
Onur duymuyor musun?

More Sentences
onur vermek honor v.
A good student like him brings honor to our class.
Onun gibi iyi bir öğrenci sınıfımıza onur verir.

More Sentences
onur duymak be honored v.
I am honored to be awarded this prize.
Bu ödüle layık görüldüğüm için onur duyuyorum.

More Sentences
onur kırıcı degrading adj.
The death penalty violates the right to life and is degrading.
Ölüm cezası yaşam hakkını ihlal eder ve onur kırıcıdır.

More Sentences
Politics
onur konuğu guest of honor n.
Then the guest of honor opens them and expresses his or her appreciation.
Sonra onur konuğu onları açar ve şükranlarını ifade eder.

More Sentences
Education
onur öğrencisi honor student n.
Tom is an honor student.
Tom bir onur öğrencisi.

More Sentences
(üniversite, okul) onur derecesi honor n.
He graduated from Cambridge with honors.
Cambridge'den onur derecesiyle mezun oldu.

More Sentences
ikincilik (onur derecesi) second [uk] n.
Therefore, each university won the first, second and third prize.
Dolayısıyla, her üniversite birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödülü aldı.

More Sentences
Common Usage
onur kırıcı derogatory adj.
General
onur kurulu discipline committee n.
onur kırıcı durum indignity n.
onur listesi honor list n.
onur meselesi point of honour n.
onur listesi hall of fame n.
onur meselesi matter of honour n.
onur kırıcı yayın libel n.
onur kırıcı davranış indignity n.
onur sözü word of honour n.
onur ödülü honor award n.
onur konuğu honored guest n.
onur konuğu honoured guest n.
onur intiharı honor suicide n.
onur intiharı honour suicide n.
onur yürüyüşü pride march n.
onur mücadelesi struggle of honor n.
onur mücadelesi struggle of honour n.
onur kırıcı kovulma dishonorable discharge n.
onur sahibi honoree n.
onur sahibi honouree n.
onur ödülü alan kimse honorand n.
yaşam boyu onur ödülü lifetime honorary award n.
onur kırıcı suçlama attaintment n.
onur listesindeki kimse hall of famer n.
onur kaynağı mense [dialect] [uk] n.
onur nişanı honor n.
onur kırıcı olma derogatoriness n.
oxford üniversitesi'nin klasik bilimler lisans programından özellikle onur derecesiyle mezun olmak için geçilmesi gereken son sınav great n.
oxford üniversitesi'nin klasik bilimler lisans programından özellikle onur derecesiyle mezun olmak için geçilmesi gereken son sınava hazırlanmak için alınan ders great n.
onur yemeği roast n.
(sağlık, servet, onur, umut) tam hasara veya ciddi bozulmaya sebep olan şey ruination n.
onur kırma dishonour [uk] n.
onur kırma dishonor [us] n.
onur kırma disobligation n.
onur kırma disobligement n.
onur yürüyüşü pride parade n.
onur nişanı rozeti plaque n.
onur nişanı rozeti placque n.
onur veya şövalye nişanı olarak takılan kurdele cordon n.
onur kırıcı davranışlar flagitiousness n.
britanya'nın kültür ve eğitimini dünyaya yayma amaçlı kurulmuş bir konsey tarafından verilen modern bir onur ödülü freedom of the city n.
onur vermek honour v.
onur nişanı vermek honour v.
onur vermek grace v.
onur kırıcı yayın yapmak libel v.
(onur/ödül) vermek confer v.
onur madalyası ile ödüllendirilmek be awarded the medal of honour v.
onur madalyası ile ödüllendirilmek be awarded the medal of honor v.
onur madalyasıyla ödüllendirilmek be awarded the medal of honour v.
onur madalyasıyla ödüllendirilmek be awarded the medal of honor v.
birini onur konuğu olarak kabul etmek receive someone as an honored guest v.
onur duymak be honoured v.
onur listesine girmek make an honor roll v.
onur listesine eklemek inshrine [us/canada] v.
(onur konuğu olarak) kokteylde ağırlanmak cocktail v.
onur duymak be honoured v.
onur kırıcı insulting adj.
onur kırıcı caustic adj.
onur kırıcı dishonourable adj.
onur kırıcı discreditable adj.
onur duymuş honoured adj.
onur kırıcı infra dig adj.
onur kırıcı infradig adj.
onur kırıcı humiliating adj.
onur kırıcı injurious adj.
onur verici honourary adj.
onur kırıcı degradant adj.
onur verici honorary adj.
onur verici flattering adj.
onur duymuş honored adj.
onur kırıcı olmayan offenseless adj.
onur kırıcı olmayan offenceless adj.
onur kırıcı dishonorable adj.
çok onur duyan top-proud adj.
onur duymayan unhonoured adj.
onur duymamış unhonoured adj.
onur kırıcı vitriolous adj.
onur nişanıyla katılınan honorable adj.
onur verici honorific adj.
onur kırıcı humiliant adj.
onur kırıcı derogant adj.
onur kırıcı offensive adj.
onur kırıcı disreputable adj.
onur kırıcı salty adj.
onur kırıcı disadvantageous adj.
onur verici flatterous [obsolete] adj.
onur kırıcı bir şekilde caustically adv.
onur kırıcı bir şekilde discreditably adv.
onur ile reputably adv.
onur vermeden unflatteringly adv.
onur kırıcı şekilde derogately adv.
Phrasals
ile onur vermek grace with v.
biri/bir şey için onur kaynağı olmak credit to someone or something v.
Colloquial
onur meselesi a point of honour n.
onur meselesi yaparak in honour bound expr.
Idioms
onur konuğu (the) man/woman of the hour n.
onur konuğu (the) woman of the moment n.
onur lekeleyici davranış a blot on escutcheon n.
onur lekeleyici davranış a blot on one's escutcheon n.
onur konuğu man of the hour n.
onur listesi roll of honor n.
onur listesi roll of honour n.
onur lekeleyici davranış a blot on the escutcheon [uk] n.
onur lekeleyici davranış a blot on one's escutcheon [uk] n.
bir onur a feather in your cap n.
onur meselesi a point of honor [us] n.
(bir şeyin) onur kırıcı tarafı the seamier side (of something) n.
onur sözü his, her word of honour [uk] n.
onur sözü his, her word of honor [us] n.
birisine onur vermek do someone credit v.
onur göstermek hold in high honour v.
onur göstermek hold in high esteem v.
(bir şeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek feel honour-bound to do something v.
(bir şeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek be honour-bound to do something v.
(bir şeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek feel honor-bound to do something v.
(birşeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek be honour bound to do something v.
(birşeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek feel honor bound to do something v.
(bir şeyi yapmayı) onur meselesi haline getirmek be honor-bound to do something v.
onur kırıcı bir durumda/şekilde ölmek die like a dog v.
onur meselesi olmak be honor-bound v.
(bir şeyi yapmaktan) onur duymak be/feel honoured (to do something) v.
bir şeyi yapmayı onur meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek be/feel duty/honour bound to do something [uk] v.
bir şeyi yapmayı onur meselesi haline getirmek/olarak kabul etmek be/feel duty/honor bound to do something [us] v.
(olumsuz) bir şeyi onur nişanesi olarak/gururla taşımak wear (something) as a badge of honor v.
(olumsuz) bir şeyi onur nişanesi olarak kabul etmek/saymak wear (something) as a badge of honor v.
şeref/onur/namus meselesi yapmış honor bound adj.
şeref/onur/namus meselesi yapmış honour bound adj.
onur kırıcı beneath one's dignity expr.
(bir şeyi yapmak) onur meselesi olmuş (in) honor bound (to do something) expr.
(bir şeyi yapmak) onur/namus meselesi olarak zorunlu hale gelmiş (in) honor bound (to do something) expr.
onur kırıcı beneath dignity expr.
onur kırıcı beneath somebody's dignity expr.
onur kırıcı beneath your dignity expr.
Formal
onur duymuş hon.(honored) abrev.
Speaking
onur duydum I'm honored expr.
onur duyarım I would be honored expr.
onur duydum I am humbled expr.
onur duydum I am honored expr.
onur duyarım I feel honored expr.
onur duydum it's an honor expr.
onur duyarım I'd be honored expr.
Trade/Economic
onur kurulu üyesi honorary board member n.
Law
nypd'de özellikle silahlı bir çatışmada başarılı olmuş polislere verilen ikinci en yüksek onur madalyası combat cross n.
gözler önünde onur kırma publication of a libel n.
onur kırıcı defamatory adj.
Politics
ingiltere'de ortaçağdan bu yana devam eden garter şövalyelik onur nişanı sisteminin başında yer alan kişi chancellor of the order of the Garter n.
bm işkence ve başka zalimce insanlık dışı ve onur kırıcı davranış ya da cezaya karşı sözleşme un convention against torture and other cruel inhuman degrading treatment punishment n.
ingiliz kraliyeti onur nişanı order of the british empire n.
kongre onur madalyası congressional medal of honour n.
onur belgesi certificate of honor n.
onur belgesi certificate of honour n.
onur konuğu guest of honour n.
(ingiliz) kraliyet onur nişanı order of the british empire n.
kraliçe'nin doğum gününde verilen onur ödülleri birthday honours [uk] n.
Social Sciences
büyük şirketlerin, lgbtq+ topluluğunu gerçek anlamda desteklemeden onur ayı'ndan faydalanmaya çalışması rainbow capitalism n.
onur ayı pride month n.
Education
üçüncü sınıf onur derecesi third [brit] n.
amerikan ulusal onur topluluğu american national honor society n.
dekanlık onur ödülü dean's honor award n.
onur öğrencisi honors student n.
onur listesi honor roll n.
onur belgesi certificate of honor n.
onur belgesi certificate of honour n.
seçkin onur öğrencisi distinguished honor student n.
yüksek onur öğrencisi high honor student n.
yüksek onur belgesi certificate of high honor n.
yüksek onur öğrencisi high honour student n.
onur derecesi olmayan üniversite diploması unclassified degree n.
(oxford üniversitesi'nde) onur derecesi veren bir ders honour school n.
onur derecesi honours n.
onur derecesi honours degree n.
(oxford üniversitesi'nde) felsefe, siyaset ve ekonomi onur okulu modern greats n.
(oxford üniversitesi'nde) felsefe, siyaset ve ekonomi onur programı modern greats n.
oxford üniversitesi'nde giren adayların üç onur sınıfına göre yerleştirildiği ilk genel sınav mods n.
üniversite onur derecesi alanlar grubu class [uk] n.
(üniversitede klasik onur derecesi için gerçekleştirilen) final sınavı classical tripos examination n.
(onur derecesi alan) oxford üniversitesi mezunu classman n.
(cambridge üniversitesi ve benzerinde onur derecesi yerine) geçer not alan öğrenci grubu poll n.
onur derecesi olmayan cambridge üniversitesi mezunu pollman n.
birinci sınıf onur derecesi first-class honours degree n.
(cambridge üniversitesi'nde onur derecesi için girilen sınava) girişi ertelemek degrade v.
onur derecesine ait honours adj.
(kısaca) onur derecesine ait hons adj.
(kısaca) onur derecesi hons (honours) abrev.
Linguistics
onur verici bir kelime honorific n.
History
herhangi bir müslüman yöneticiye verilen onur unvanı cherif n.
herhangi bir müslüman yöneticiye verilen onur unvanı sherif n.
herhangi bir müslüman yöneticiye verilen onur unvanı shereef n.
herhangi bir müslüman yöneticiye verilen onur unvanı sharif n.
(hindistan ve orta doğu'da) üst rütbeli kimsenin astına onur nişanesi olarak verdiği cüppe veya hediye khilat n.
müslüman yöneticiye verilen onur unvanı scherif n.
Religious
tevrat okumaya çağrılmaktan duyulan onur aliyah n.
tevrat okumaya çağrılmaktan duyulan onur aliya n.
papadan onur nişanı alan kimse count n.
Military
onur nişanı legion of honour n.
yenilen orduya tanınan onur hakkı honors of war n.
yenilen orduya tanınan onur hakkı honours of war n.
(ingiliz kraliyet onur nişanı'nda) komutanın altındaki rütbeden olan kimse officer n.
abd onur madalyası congressional medal of honor n.
askeri onur nişanesi salute n.
ingiliz kraliyeti onur nişanına sahip kimse mbe (member of the order of the british empire) abrev.
Sport
onur üyesi honorary member n.
oxford üniversitesi'nden en yüksek onur derecesini alan kimse oxford blue n.
(oxford üniversitesi) en yüksek onur dereceli kimse oxford blue n.
Basketball
onur listesi'ne alınmış kimse enshrinee n.
onur listesi'ne almak enshrine [us/canada] v.
Baseball
ulusal beysbol onur listesi national baseball hall of fame n.
Latin
en yüksek onur ile summa cum laude n.
onur derecesi honoris causa n.
saygı veya onur simgesi olarak honoris causa adv.
Archaic
onur vermek aggrace v.
Slang
onur duyulacak başarı a feather in someone's cap n.
onur verici açıklama wrap-up [australia] n.
Sociology
onur bayrağı pride flag n.
Star Wars
ft-5a onur muhafızı ft-5a honor guard n.
lasan yüksek onur muhafızı lasan high honor guard n.