seçenek

Meanings of "seçenek" in English Turkish Dictionary : 12 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	seçenek	option n.
Choosing political groups over technical groups is the most transparent option. Teknik gruplar yerine siyasi grupları seçmek en şeffaf seçenektir. More Sentences
2	Common Usage	seçenek	choice n.
There may be a wider range of choice for users, but only for those clients capable of paying. Kullanıcılar için, doğrusu yalnızca ödeme yapabilecek müşteriler için, daha geniş bir seçenek yelpazesi olabilir. More Sentences
General
3	General	seçenek	choice n.
Even in a period of high unemployment, temporary employment is never a real choice for workers. Yüksek işsizlik dönemlerinde bile, geçici istihdam çalışanlar için hiçbir zaman gerçek bir seçenek değildir. More Sentences
4	General	seçenek	alternative n.
This is why I had no alternative but to abstain from this vote. Bu nedenle bu oylamada çekimser kalmaktan başka bir seçeneğim yoktu. More Sentences
Technical
5	Technical	seçenek	alternative n.
I think that sooner or later we will have no alternative but to let the people decide. Sanırım er ya da geç halkın karar vermesine izin vermekten başka bir seçeneğimiz kalmayacaktır. More Sentences
Linguistics
6	Linguistics	seçenek	alternative n.
I had no alternative but to document the war crimes. Savaş suçlarını belgelemekten başka seçeneğim yoktu. More Sentences
General
7	General	seçenek	pick n.
8	General	seçenek	selection n.
9	General	seçenek	substitute n.
Computer
10	Computer	seçenek	switch n.
11	Computer	seçenek	alternate n.
Linguistics
12	Linguistics	seçenek	alternant n.

Meanings of "seçenek" with other terms in English Turkish Dictionary : 171 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	alternatif seçenek	alternative option n.
In reality, there are two alternative options to be considered. Gerçekte dikkate alınması gereken iki alternatif seçenek vardır. More Sentences
2	General	ilk seçenek	first option n.
The first option was for a status quo and no ban. İlk seçenek statükonun devam etmesi ve yasağın olmamasıydı. More Sentences
3	General	birkaç seçenek	few options n.
The Commission has already indicated a few options, but we must give this matter some more thought. Komisyon halihazırda birkaç seçeneğe işaret etmiştir, ancak bu konu üzerinde biraz daha düşünmemiz gerekmektedir. More Sentences
4	General	seçenek sunmak	give a choice v.
In short, the consumer must at all times be given a choice. Kısacası, tüketiciye her zaman bir seçenek sunulmalıdır. More Sentences
Phrasals
5	Phrasals	(iki seçenek) arasında tercih yapmak	choose between (two people or things) v.
Everything gives you the opportunity to choose between fear and love. Her şey size korku ve sevgi arasında tercih yapma fırsatı verir. More Sentences
Phrases
6	Phrases	başka seçenek yok	there's nothing for it expr.
There's no choice. Başka seçenek yok. More Sentences
Idioms
7	Idioms	(iki seçenek) arasında kalmış	torn between (people or things) adj.
The rapporteur's proposal is still torn between two ideas. Sözcünün önerisi hala iki fikir arasında kalmış durumda. More Sentences
Computer
8	Computer	daha fazla seçenek	more choices n.
We need more choices. Daha fazla seçeneğe ihtiyacımız var. More Sentences
9	Computer	varsayılan seçenek	default option n.
Most people choose the default option. Çoğu kişi varsayılan seçeneği seçer. More Sentences
General
10	General	birinin seçilmesi gereken iki güç seçenek	horns of a dilemma n.
11	General	seçenek yol alama	alternative routing n.
12	General	seçenek anahtar	alternate key n.
13	General	seçenek yol	alternative route n.
14	General	seçenek yerleşme planı	alternate layout n.
15	General	seçenek yük	alternate load n.
16	General	seçenek tasarım	alternate design n.
17	General	seçenek yöntemler	alternate methods n.
18	General	geçerli bir seçenek	a viable alternative n.
19	General	kolay seçenek	easy option n.
20	General	birinci seçenek	first option n.
21	General	ilk seçenek	first choice n.
22	General	birinci seçenek	first choice n.
23	General	benzer seçenek	similar option n.
24	General	kolay seçenek	soft option n.
25	General	iki seçenek arasındaki zorunlu seçim	either-or n.
26	General	olası sonucu açısından değerlendirilen plan veya seçenek	bet n.
27	General	seçenek çeşitliliği	buffet n.
28	General	ikinci seçenek olarak başvurulabilecek şey	fallback n.
29	General	seçenek olanaksızlığı	hobson's choice n.
30	General	tek seçenek	hobson's choice n.
31	General	kolay seçenek	option n.
32	General	birden fazla seçenek arasından en kolay olanı	option n.
33	General	seçenek olarak sunulan şey	option n.
34	General	(çoktan seçmeli sınavda) çeldirici seçenek	distractor n.
35	General	favori seçenek	standby n.
36	General	bocalamak (iki seçenek arasında)	waver v.
37	General	seçenek sunmak	offer an alternative v.
38	General	seçenek sunmak	offer a choice v.
39	General	seçenek sunmak	offer an option v.
40	General	iki seçenek arasında kalmak	be torn between two choices v.
41	General	birçok seçenek sunan	choiceful adj.
42	General	tek seçenek olan	do-or-die adj.
43	General	ikinci seçenek olarak	in the alternative adv.
44	General	(iki seçenek) arasında	versus prep.
Phrasals
45	Phrasals	iki seçenek arasında kararsız kalmak	oscillate between someone and someone v.
46	Phrasals	iki seçenek arasında kalmak	hover between something (and something else) v.
47	Phrasals	birine pek seçenek bırakmamak	box someone in v.
48	Phrasals	(iki seçenek) arasında tercihte bulunmak	choose between (two people or things) v.
49	Phrasals	(iki seçenek) arasında kararsız kalmak	oscillate between v.
50	Phrasals	(iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek	vary between (something) v.
51	Phrasals	(iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek	vary between (something) and (something else) v.
Phrases
52	Phrases	ihtimal dahilindeki dünyalar arasından en uygun/iyi seçenek	the best of all possible worlds expr.
Proverb
53	Proverb	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir	better the devil you know
54	Proverb	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir	better the devil you know (than the devil you don't)
55	Proverb	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir	better the devil you know than the one you don't know
56	Proverb	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir	the devil you know is better than the devil you don't know
57	Proverb	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir	the devil you know is better than the devil you don't
Colloquial
58	Colloquial	tek seçenek	hobson's choice n.
59	Colloquial	iki seçenek de eşit durumda olmak	be a toss-up v.
60	Colloquial	iki seçenek arasında gidip gelmek	be a toss-up v.
61	Colloquial	iki seçenek de eşit durumda olmak	be a toss-up (between a and b) v.
62	Colloquial	iki seçenek arasında gidip gelmek	be a toss-up (between a and b) v.
63	Colloquial	en uygun seçenek olmak	be the way to go v.
64	Colloquial	uygulanabilir bir seçenek olmaktan çıkmak	be out v.
65	Colloquial	bir seçenek/olasılık olmamak	be out v.
66	Colloquial	birine uygun bir seçenek bırakmamak	have someone coming and going v.
67	Colloquial	(iki seçenek arasında) gidip gelmek	be of two minds v.
68	Colloquial	(iki seçenek arasında) gidip gelmek	be in two minds v.
69	Colloquial	pek seçenek	not anything to choose from expr.
70	Colloquial	pek bir seçenek	not anything to choose from expr.
71	Colloquial	başka seçenek yok	tina (there is no alternative) expr.
Idioms
72	Idioms	iki seçenek arasında durum	a coin flip n.
73	Idioms	iki seçenek arasında	a coin toss n.
74	Idioms	bol/birçok iyi seçenek	an embarrassment of riches n.
75	Idioms	fazla seçenek olmaması	nothing to choose from n.
76	Idioms	gereğinden fazla seçenek	an embarrassment of riches n.
77	Idioms	bir durumdaki/o anki en iyi seçenek	the next best thing n.
78	Idioms	kolay seçenek/yol	a soft option n.
79	Idioms	fazla çaba gerektirmeyen seçenek/yol	a soft option n.
80	Idioms	bir sorun yaratmayacak seçenek/yol	a soft option n.
81	Idioms	ek bir seçenek	another string to your bow [uk] n.
82	Idioms	başka bir seçenek	another string to your bow [uk] n.
83	Idioms	gereğinden fazla seçenek	embarrassment of riches n.
84	Idioms	elde bulunan birden fazla seçenek	several irons in the fire n.
85	Idioms	az seçenek	slim pickings n.
86	Idioms	kısıtlı seçenek	slim pickings n.
87	Idioms	aşina olunan/bilinen seçenek	the devil you know n.
88	Idioms	iki seçenek arasında gidip gelmek	have (someone) coming and going v.
89	Idioms	elde birden fazla seçenek bulundurmak	have several irons in the fire v.
90	Idioms	iki seçenek arasında gidip gelmek	blow hot and cold v.
91	Idioms	(iki seçenek arasında) gidip gelmek	be in two minds v.
92	Idioms	(iki seçenek arasında) gidip gelmek	be of two minds v.
93	Idioms	mevcut durumda elinin altında birden çok uygulanabilir seçenek olmak	have more than one string to (one's) bow v.
94	Idioms	iki seçenek arasında eşit ihtimal olmak	be a toss-up v.
95	Idioms	çok sayıda olumlu seçenek arasından seçmekte zorlanmak	be spoilt for choice v.
96	Idioms	çok sayıda olumlu seçenek arasından seçmekte zorlanmak	be spoiled for choice v.
97	Idioms	iki seçenek arasında gidip gelmek	blow hot and cold v.
98	Idioms	başka bir seçenek	string to (one's) bow v.
99	Idioms	iki seçenek arasında	of two minds adj.
100	Idioms	iki eşit seçenek arasında karar verememe durumu	as broad as it is long expr.
101	Idioms	sınırlı seçenek	not much to choose from expr.
102	Idioms	fazla seçenek olmaması	not much to choose from expr.
103	Idioms	pek seçenek olmaması	not much to choose from expr.
104	Idioms	hangi seçenek yeğlenirse yeğlensin sonuç değişmez	it's as broad as it is long [uk] expr.
105	Idioms	hangi seçenek yeğlenirse yeğlensin sonuç değişmez	it's as broad as it's long expr.
Speaking
106	Speaking	başka seçenek yok	there's no other choice expr.
107	Speaking	bir başka seçenek var	there's another option expr.
108	Speaking	başka seçenek yok	there's no other alternative expr.
109	Speaking	başka seçenek yok	there is no choice expr.
110	Speaking	her zaman bir seçenek vardır	there's always a choice expr.
111	Speaking	önünde iki seçenek var	you got two choices expr.
112	Speaking	tek seçenek bu	this is the only option expr.
Trade/Economic
113	Trade/Economic	seçenek özgürlüğü	freedom of choice n.
114	Trade/Economic	dahil olmamanın veya uzak durmanın varsayılan seçenek olduğu karara dair	opt in adj.
115	Trade/Economic	dahil olmanın veya izin vermenin varsayılan seçenek olduğu karara dair	opt out adj.
116	Trade/Economic	dahil olmanın veya izin vermenin varsayılan seçenek olduğu karara dair	opt-out adj.
Law
117	Law	seçenek özgürlüğü	degree of freedom n.
Technical
118	Technical	seçenek anahtar	alternate key n.
119	Technical	seçenek düğmesi	radio button n.
120	Technical	seçenek iz	alternate track n.
121	Technical	seçenek yük	alternate load n.
122	Technical	seçenek yöntemler	alternate methods n.
123	Technical	seçenek yol	alternate route n.
124	Technical	seçenek dizge	alternate system n.
125	Technical	seçenek yol	alternative route n.
126	Technical	seçenek tasarım	alternate design n.
127	Technical	seçenek yoldan gönderme	alternate routing n.
128	Technical	seçenek yol alama	alternative routing n.
129	Technical	seçenek rotalama	alternate routing n.
130	Technical	seçenek çubuğu	action bar n.
131	Technical	seçenek yerleşme planı	alternate layout n.
Computer
132	Computer	bilinmeyen seçenek	unknown option n.
133	Computer	çift yönlü seçenek	duplex option n.
134	Computer	geçersiz seçenek	bad option n.
135	Computer	geçersiz seçenek	invalid option n.
136	Computer	hatalı seçenek	bad option n.
137	Computer	kullanılabilir seçenek	available choice n.
138	Computer	kullanılamayan seçenek	unavailable choice n.
139	Computer	olağan seçenek	default option n.
140	Computer	seçenek düğmesi	option button n.
141	Computer	seçenek yol	alternative route n.
142	Computer	seçenek düğmeleri	option buttons n.
143	Computer	seçenek yoldan gönderme	alternate routing n.
144	Computer	seçenek iz	alternate track n.
145	Computer	seçenek sınıfı	option class n.
146	Computer	seçenek adı	option name n.
147	Computer	seçenek rotalama	alternate routing n.
148	Computer	seçenek yol	alternate route n.
149	Computer	seçenek kutusu	option dialog n.
150	Computer	seçenek değeri	option value n.
151	Computer	seçenek sayfaları	option pages n.
152	Computer	seçenek türü	option type n.
153	Computer	seçenek yol atama	alternative routing n.
154	Computer	seçenek düğmesi	radio button n.
155	Computer	seçenek grubu	option group n.
156	Computer	seçenek düğmesi	option button n.
157	Computer	vurgulu seçenek	preselected choice n.
158	Computer	tıklandığında aşağı doğru açılarak seçenek listesini sergileyen menü tipi	drop-down n.
159	Computer	seçenek çok büyük	option too big expr.
160	Computer	seçenek yok	no alternatives expr.
161	Computer	seçenek ekle	add choice expr.
Informatics
162	Informatics	seçenek listesi	menu n.
163	Informatics	varsayılan seçenek	default option n.
164	Informatics	vurgulu seçenek	preselected choice n.
Telecom
165	Telecom	alt seçenek	suboption n.
Medical
166	Medical	ilk seçenek	first-line n.
Psychology
167	Psychology	sabit seçenek	fixed alternative n.
168	Psychology	rasyonel seçenek teorisi	rational choice theory n.
Statistics
169	Statistics	konum seçenek değiştirme hipotezi	location shift alternative hypothesis n.
Linguistics
170	Linguistics	bağımsız seçenek	free alternant n.
Geography
171	Geography	en kullanışlı çevresel seçenek	best practicable environmental option n.