| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | sew v. | dikiş dikmek | ||
|
While you are reading to me, I can do my sewing. Sen bana kitap okurken, ben de dikiş dikebilirim. More Sentences |
||||
| Common Usage | sew v. | dikmek | ||
|
Whatever Simon showed him, he understood at once, and after three days, he worked as if he had sewn boots all his life. Simon ona ne gösterdiyse anında anladı ve üç gün sonra sanki bütün hayatı boyunca çizme dikmiş gibi çalıştı. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | sew v. | dikiş dikmek | ||
|
She prefers to sew, and wishes neither to walk nor to sit in the garden. O, dikiş dikmeyi tercih eder ve ne yürümek ne de bahçede oturmak ister. More Sentences |
||||
| General | sew v. | dikmek | ||
|
I am sewing my shirt. Gömleğimi dikiyorum. More Sentences |
||||
| General | sew v. | halletmek | ||
| Irregular Verb | ||||
| Irregular Verb | sew v. | sewed - sewn/sewed | ||
