English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | uneasy adj. | huzursuz | ||
Presidents, ladies and gentlemen, this morning I feel both sad and uneasy. Başkanlar, bayanlar ve baylar, bu sabah kendimi hem üzgün hem de huzursuz hissediyorum. More Sentences |
||||
Common Usage | uneasy adj. | tedirgin | ||
I am nonetheless a little uneasy about the Council's future handling of these issues. Yine de Konseyin bu konuları gelecekte nasıl ele alacağı konusunda biraz tedirginim. More Sentences |
||||
Common Usage | uneasy adj. | rahatsız | ||
An uneasy conscience betrays itself. Rahatsız bir vicdan kendini ele verir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | uneasy adj. | rahatsız eden | ||
What's making you uneasy? Seni ne rahatsız ediyor? More Sentences |
||||
General | uneasy adj. | endişe verici | ||
There was an uneasy silence. Endişe verici bir sessizlik vardı. More Sentences |
||||
General | uneasy adj. | kaygılı | ||
General | uneasy adj. | endişeli | ||
General | uneasy adj. | üzgün | ||
General | uneasy adj. | endişelendirici | ||
General | uneasy adj. | her an bozulabilecek (koalisyon) | ||
General | uneasy adj. | kuşku | ||
General | uneasy adj. | rahatsızlık | ||
General | uneasy adj. | gergin | ||
General | uneasy adj. | vesveseli | ||
General | uneasy adj. | zor | ||
General | uneasy adj. | tutuk | ||
General | uneasy adj. | kurtlu | ||
General | uneasy adj. | rahatsız edici | ||
General | uneasy adj. | sıkıntılı | ||
General | uneasy adj. | kaygılandırıcı | ||
General | uneasy adj. | her an bozulabilecek (barış/koalisyon) |
English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | be uneasy about v. | endişe duymak |
General | become uneasy v. | huylanmak |
General | feel uneasy about something v. | endişelenmek |
General | make uneasy v. | huylandırmak |
General | feel uneasy about something v. | tedirgin olmak |
General | make uneasy v. | canı sıkmak |
General | be uneasy about v. | -den kaygılanmak |
General | be uneasy about v. | -den kaygı duymak |
General | be uneasy about v. | -den endişe duymak |
General | be uneasy about v. | (birini vb) merak etmek |
General | be uneasy about v. | -den dolayı kaygılanmak |
General | be uneasy about v. | ile ilgili olarak endişelenmek |
General | feel uneasy v. | içi huzursuz olmak |
Proverb | ||
Proverb | uneasy lies the head that wears a crown | büyük başın derdi büyük olur |
Proverb | uneasy is the head that wears a crown | büyük başın derdi büyük olur |
Proverb | uneasy is the head that wears the crown | büyük başın derdi büyük olur |
Proverb | uneasy lies the head that wears the crown | büyük başın derdi büyük olur |