Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yakmak (kibrit) | strike v. | ||
Tom reached in his pocket, pulled out some matches, struck one, and then lit the campfire. Tom elini cebine attı, birkaç kibrit çıkardı, birini çaktı ve sonra kamp ateşini yaktı. More Sentences |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kibrit yakmak | strike v. | ||
He struck a match. O, bir kibrit yaktı. More Sentences |
||||
General | kibrit yakmak | light the match v. | ||
I lit the match. Kibriti yaktım. More Sentences |
||||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | kibrit yakmak | light v. | ||
Tom lit a match. Tom bir kibrit yaktı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | pipo veya mum yakmak için kullanılan bir kibrit türü | fidibus n. |