yasak - Turkish English Dictionary

yasak

Meanings of "yasak" in English Turkish Dictionary : 42 result(s)

Turkish English
Common Usage
yasak ban n.
The costs and benefits of the proposed ban have been carefully analysed.
Önerilen yasağın maliyet ve faydaları dikkatle analiz edilmiştir.

More Sentences
yasak prohibition n.
It is prohibition which creates the profits of the drug barons.
Uyuşturucu baronlarının kârını sağlayan şey yasaklardır.

More Sentences
yasak forbidden adj.
Radio and television broadcasting in any of the Kurdish languages is forbidden.
Herhangi bir Kürtçe dilde radyo ve televizyon yayını yapılması yasaktır.

More Sentences
General
yasak prohibition n.
It is prohibition which feeds the cancer of corruption which does so much harm to our society.
Toplumumuza bu denli zarar veren yolsuzluk kanserini besleyen şey yasaklardır.

More Sentences
yasak taboo n.
It used to be taboo for women to smoke.
Kadınların sigara içmesi yasaktı.

More Sentences
yasak ban n.
The ban on irresponsible selling must, therefore, be maintained as a principle crucial to fair commercial practice.
Bu nedenle, sorumsuz satış yasağı, adil ticari uygulama için çok önemli bir ilke olarak korunmalıdır.

More Sentences
yasak illegal adj.
In Milan, it is illegal to frown except during funerals or hospital visits.
Milano'da cenaze törenleri veya hastane ziyaretleri dışında kaşları çatmak yasaktır.

More Sentences
yasak restricted adj.
You're in a restricted area.
Yasaklı bir bölgedesiniz.

More Sentences
yasak no adj.
It's a no parking area here.
Burası park yasağı olan bir yer.

More Sentences
yasak illicit adj.
Sami and Layla continued their illicit love relationship.
Sami ve Leyla yasak aşk ilişkilerine devam ettiler.

More Sentences
yasak prohibited adj.
I have a question about the prohibited substances.
Yasaklı maddelerle ilgili bir sorum var.

More Sentences
yasak forbidden adj.
Lawyers are forbidden to do anything that is not strictly legal.
Avukatların kesinlikle yasal olmayan herhangi bir şey yapmaları yasaktır.

More Sentences
Trade/Economic
yasak ban n.
Not all Member States have bans or taxes on the dumping of waste.
Tüm Üye Devletlerde atıkların boşaltılmasına ilişkin yasaklar ya da vergiler bulunmamaktadır.

More Sentences
Law
yasak ban n.
The Commission was right to introduce a ban on the use of animal meal.
Komisyon hayvan unu kullanımına yasak getirmekte haklıydı.

More Sentences
yasak prohibition n.
The prohibition of antibiotics will also apply to feed imports.
Antibiyotik yasağı yem ithalatı için de geçerli olacaktır.

More Sentences
yasak forbidden adj.
Women are now forbidden to be presenters on radio or television, which some of them were doing successfully.
Kadınların radyo veya televizyonda sunuculuk yapmaları artık yasak, ki bazıları bunu başarıyla yapıyordu.

More Sentences
Computer
yasak illegal adj.
It's illegal to walk on the grass, but what about running?
Çimlerde yürümek yasak ama ya koşmak?

More Sentences
Slang
yasak no-no n.
Smoking is a no-no in hospitals.
Hastanelerde sigara içmek yasaktır.

More Sentences
General
yasak tabu n.
yasak interdiction n.
yasak veto n.
yasak interdict n.
yasak inhibition n.
yasak restriction n.
yasak lid n.
yasak impermissible adj.
yasak out of bounds adj.
yasak proscriptive adj.
yasak unauthorized adj.
yasak unauthorised adj.
yasak unallowed adj.
Phrases
yasak under a ban expr.
Colloquial
yasak baggage n.
Idioms
yasak closed door n.
yasak out-of-bounds adj.
Trade/Economic
yasak prevention n.
Law
yasak interdictum n.
yasak inter-dictum n.
yasak interdiction n.
yasak non licet adj.
yasak illicite adj.
Military
yasak inhibition n.

Meanings of "yasak" with other terms in English Turkish Dictionary : 314 result(s)

Turkish English
General
yasak meyve forbidden fruit n.
Why did Adam eat the forbidden fruit?
Adem neden yasak meyveyi yedi?

More Sentences
yasak bölge restricted area n.
This is a restricted area.
Burası yasak bölge.

More Sentences
yasak olmak be forbidden v.
I thought it was forbidden.
Ben bunun yasak olduğunu düşündüm.

More Sentences
yasak getirmek introduce ban v.
I therefore believe that this will guarantee security for all countries that have introduced bans.
Bu nedenle, bunun yasak getiren tüm ülkeler için güvenliği garanti edeceğine inanıyorum.

More Sentences
yasak getirmek impose ban v.
It is essential to impose bans on experiments and marketing.
Deneylere ve pazarlamaya yasaklar getirilmesi elzemdir.

More Sentences
yasak bölge off-limit adj.
This area is off-limits.
Bu bölge yasak bölge.

More Sentences
Idioms
yasak meyve forbidden fruit n.
Forbidden fruit tastes best.
Yasak meyvenin tadı en iyisidir.

More Sentences
Law
uçuşa yasak bölge no-fly zone n.
Yet those enforcing the no-fly zones have themselves come under constant attack.
Yine de uçuşa yasak bölgeleri uygulayanların kendileri sürekli saldırı altında.

More Sentences
Aeronautic
uçuşa yasak bölge no-fly zone n.
We must continue to enforce a no-fly zone, including giving the pilots the right to self-defence.
Pilotlara meşru müdafaa hakkı verilmesi de dahil olmak üzere uçuşa yasak bölgeyi uygulamaya devam etmeliyiz.

More Sentences
Military
yasak bölge restricted area n.
You're in a restricted area.
Yasak bölgedesin.

More Sentences
General
yasak etme enjoinder n.
avlanmanın yasak olduğu mevsim closed season n.
yasak elma forbidden apple n.
yasak bölgeye giren kimse poacher n.
yasak yerde avlanan kişi poacher n.
yasak aşk liaison n.
yasak ilişki forbidden relation n.
yasak bölge forbidden zone n.
kuşların avlanması yasak olan yer bird sanctuary n.
(abd'de 1920-1933 arasında) alkollü içeceklerin üretiminin ve satışının yasak olduğu dönem prohibition era n.
yasak bölge prohibited area n.
yasak olmayan av fair game n.
yasak mallar prohibited goods n.
yasak bölge prohibited zone n.
yasak şeyler prohibited articles n.
yasak alan confined space n.
yasak avlanma illegal hunting n.
yasak avcılık illegal hunting n.
yasak yapılaşma illegal housing n.
yasak alan closed area n.
yetkili olmayanların girmelerinin yasak olduğu alan no-go area n.
yasak bölge forbidden ground n.
yasak aşk forbidden love n.
yasak/uygunsuz ilişki indiscreet affair n.
sigara içilmesi yasak bölge non-smoking area n.
sigara içilmesi yasak bölge non-smoking zone n.
sigara içilmesi yasak bölge no smoking zone n.
sigara içilmesi yasak bölge no smoking area n.
kanunen yasak forbidden by law n.
yasak şehir forbidden city n.
yüzmek yasak no swimming n.
yasak kararı ban n.
maorilerde dini yasak tapu n.
māori kültüründe yasak anlamındaki sözcük rahui [new zeland] n.
yasak olduğu halde yere çöp atma tipping n.
yasak aşk amour n.
yasak aşk involvement n.
yasak aşk intimacy n.
yasak aşk affair n.
yasak aşk affaire n.
yasak aşk yaşayan kadın amourette n.
erişilmesi ve fethi zor olduğu için yasak şehir olarak bilinen, tibet budizmi'nin kutsal kenti lassa n.
yasak olmayan av game n.
avlanması yasak olmayan balık game fish n.
barda kanunen yasak zamanda yapılan alkol satışı lock-in n.
yasak olma impermissibility n.
yasak saatlerde içki satan yer sly grog [dated] [australia] n.
yasak etmek put under a ban v.
yasak kitaplar listesine yazmak index v.
yasak kaldırmak unban v.
yasak etmek proscribe v.
yasak etmek clamp the lid on something v.
yasak bölgeye girmek poach v.
yasak etmek prohibit v.
yasak bölgede avlanmak poach v.
yasak etmek forbid v.
yasak koymak place a ban v.
yasak koymak introduce a ban v.
yasak koymak impose a ban v.
yasak getirmek put ban v.
yasak getirmek place ban v.
yasak etmek interdict v.
yasak kaldırmak lift a ban v.
yasak kaldırmak remove a ban on v.
yasak etmek ban v.
geri çekmek (emir, yasak vb.) raise v.
yasak bölge off limits adj.
dokunulması yasak untouchable adj.
on sekiz yaşından küçüklerin seyretmesi yasak olan (film) x-rated adj.
kanunen yasak legally prohibited adj.
kanunen yasak illegal adj.
yasak (alm) verboten adj.
köleliğin yasak olduğu non-slave adj.
köleliğin yasak olduğu nonslaveholding adj.
yasak olmayan unforbidden adj.
yasak getiren deplorable adj.
girilmesi yasak off-limits adj.
kullanılması yasak (madde) off-limits adj.
tüketilmesi yasak (madde) off-limits adj.
(asker) bazı kişilerce kullanılması yasak olan off-limits adj.
(asker) bazı kişilerce himaye edilmesi yasak olan off-limits adj.
(asker) bazı kişilerce gidilmesi yasak olan off-limits adj.
kanunen yasak olan outlaw adj.
yasak bir şekilde impermissibly adv.
girmek yasak no trespassing interj.
geçmek yasak no trespassing interj.
Phrasals
birisine bir şeyi yasak etmek deny something to someone v.
(yasak bölgeyi) ihlal etmek trespass on (something) v.
(yasak bölgeyi) ihlal etmek trespass upon (something) v.
Phrases
burada sigara içmek yasak smoking is forbidden here expr.
yasak bölge out of bounds expr.
Proverb
bakan göze yasak olmaz a cat may look at a king
yasak olan güzeldir stolen fruit is sweetest
yasak olan güzeldir stolen pleasures are sweetest
göze yasak olmaz cat can look at a king
yasak olan çekicidir stolen fruit is sweetest
yasak olan cezbeder stolen pleasures are sweetest
yasak olan çekicidir stolen pleasures are sweetest
yasak olan cezbeder stolen fruit is sweetest
yasak olan daha caziptir forbidden fruit is the sweetest
yasak olan şeyler insanları çeker forbidden fruit is the sweetest
yasak olan şey daha ilgi çekicidir forbidden fruit is the sweetest
göze yasak olmaz a cat can look at a king
Colloquial
yasak zevk guilty pleasure n.
yasak aşk secret affair n.
kesinlikle yasak a no-no n.
kol hareketi yasak olan top atıcı chucker n.
köleliğin yasak olduğu eyalet free state n.
kesinlikle yasak olmak be a no-no v.
üzerinde yasak bir şey taşımayan clean adj.
yasak bölge off limits expr.
yasak tanımayan down and dirty expr.
(bir şey yapmak) yasak değil it's no crime to (do something) expr.
bir şeyi yapmak yasak there is no doing something expr.
paylaşılması yasak (devlet belgesi) nodis (no distribution) expr.
dağıtımı yasak (devlet belgesi) nodis (no distribution) expr.
yapmak yasak there is no doing expr.
Idioms
beğenilen yasak madde drug of choice n.
sahibinden başkasının girmesi yasak olan oda blue chamber n.
kirli/nahoş/hoşa gitmeyen/yasak söz veya kelime a dirty word n.
yasak bölge a no-go area n.
yetkili olmayanların girmesinin yasak olduğu bir bölge a no-go area n.
(yasak bir şey yaparken birine) yakalanmamak not let (someone) catch (one) (doing something) v.
(yasak bir şey yaparken birine) yakalanmamak not want to catch someone doing something v.
biriyle yasak/gizli/uygunsuz ilişki yaşamak have an affair (with someone) v.
el sürmek (yasak olan bir şeye) lay a hand on v.
yasak savmak make do with v.
(bir şey yapması) yasak olmak (not) be supposed to (do something) v.
yasak olmak be out of bounds v.
yasak olmak be out of the question v.
(yasak/izinsiz bir şey yaparken) yakalanmamak not let catch doing v.
(bir şey yapması) yasak olan not supposed to adj.
yasak bölge out-of-bounds adj.
yasak olan güzeldir stolen fruit is (the) sweetest expr.
yasak olan cezbeder stolen fruit is (the) sweetest expr.
yasak olan çekicidir stolen fruit is (the) sweetest expr.
yasak olan güzeldir stolen fruit is sweet expr.
yasak olan cezbeder stolen fruit is sweet expr.
yasak olan çekicidir stolen fruit is sweet expr.
yasak olan güzeldir stolen pleasures are (the) sweetest expr.
yasak olan cezbeder stolen pleasures are (the) sweetest expr.
yasak olan çekicidir stolen pleasures are (the) sweetest expr.
yasak değil ya there's no law against it expr.
Speaking
yasak değil ya there's no law against something expr.
yasak değil ya there's no law against doing something expr.
Trade/Economic
özellikle grevlerin yasak olduğu zamanlarda polislerin operasyonları kesintiye uğratmak için yakalandıklarını söyledikleri hayali/uydurma hastalık blue flu n.
ihracı kanunen yasak olan mallar prohibited goods n.
ithali yasak olan ürünler import-prohibited goods n.
ithali yasak olan maddeler import-prohibited goods n.
ticari yasak commercial prohibition n.
yasak dönem blackout period n.
yasak tarifesi prohibitive tariff n.
yasak emri prohibition n.
yasak etme banning n.
yasak ve olağanüstü ihtiyatlar reserve fund n.
sahibinin tasarrufundan çıkması yasak olan inalienable adj.
Law
yasak ilişki adulterous behavior n.
(amerika'da) alkol satışının yasak olduğu bölge dry county n.
kanuni yasak statutory prohibition n.
kanuni yasak legal prohibition n.
kazai yasak judicial prohibition n.
resmi yasak official ban n.
yasak hareket ve fiiller illegal practices n.
yasak kararı prohibition n.
yasak hükmünü kapsayan kanun negative statute n.
yasak bölge forbidden zone n.
yasak sistemi prohibitive system n.
yasak etme forbiding n.
yasak bir yere çöp dökme sneaky dumping n.
yasak eylem prohibited act or conduct n.
yasak fiil prohibited act or conduct n.
yasak bir yere çök dökme dumping on the fly n.
yasak gümrüğü prohibitive duty n.
yasak emri prohibition n.
yasak bir yere çöp dökme fly-tipping n.
(özellikle cezaevi ziyaretlerinde) ziyaretçilerin üzerinde silah/bıçak veya uyuşturucu gibi girişi yasak objelerin aranması cavity search n.
(özellikle cezaevi ziyaretlerinde) ziyaretçilerin üzerinde silah/bıçak veya uyuşturucu gibi girişi yasak objelerin aranması body cavity search n.
yasak olan bir yere çöp dökme fly-tipping n.
yasak olan bir yere çöp dökme sneaky dumping n.
yasak sorgu yöntemleri prohibited methods of interrogation n.
yayımlama öncesi yasak prior restraint n.
yasak işlem başlatmak bring suit v.
yasak etmek forbid v.
yasak etmek prohibit v.
yasak etmek proscribe v.
yasak etmek bar a claim v.
yasak edilmiş prohibited adj.
yasak eden proscriptive adj.
yasak kabilinden prohibitive adj.
yasak olmayan unprohibited adj.
ithal ve ihraç edilmesi yasak olan (mal) contraband adj.
Politics
gizli evrak içeren ve açılması kesinlikle yasak olan diplomatik çanta valise diplomatique n.
gizli evrak içeren ve açılması kesinlikle yasak olan diplomatik çanta diplomatic bag n.
siyasi yasak political ban n.
tarafsız ülkelerin savaş halindeki ülkelerin herhangi birisine yasak olan silah ve cephane gibi eşyaları taşıması contraband of war n.
yasak hareketler illegal practices n.
yasak bölge denied territory n.
yasak fiiller illegal practices n.
Tourism
sigara içmenin yasak olduğu alanlar nonsmoking areas n.
sigara içmenin yasak olduğu alanlar non-smoking areas n.
tren vb araçlarda sigara içmenin yasak olduğu kısımlar non-smoking n.
tren vb araçlarda sigara içmenin yasak olduğu kısımlar nonsmoking n.
Technical
kullanımı yasak sözcük reserved word n.
yasak karakter forbidden character n.
yasak yüzey forbidden surface n.
yasak erke düzeyi forbidden energy level n.
yasak enerji düzeyi forbidden energy level n.
yasak katışım çeki forbidden-combination check n.
yasak liman closed harbor n.
yasak karakter kodu forbidden-character code n.
Computer
kullanımı yasak sözcük reserved word n.
yasak karakter forbidden character n.
yasak geçiş forbidden transition n.
yasak damga illegal character n.
yasak katısını çeki forbidden-combination check n.
yasak işlem illegal operation n.
yasak komut illegal instruction n.
yasak işlem forbidden operation n.
yasak bant forbidden band n.
yasak kaldır unban expr.
Telecom
yasak maddeler listesi list of prohibited articles n.
Electric
yasak karakter kodu forbidden character code n.
Automotive
araç girişine yasak bölge car-free zone n.
materyaller ve yasak cisimler materials and restricted substances n.
yollarda kullanılması yasak olan araçlar off-highway vehicles n.
Traffic
yasak yere park ettiğinden çekilen araç towaway n.
park etmek yasak olan yer towaway zone n.
park etmenin yasak olduğu ve park eden araçların çekildiği yer tow–away zone n.
iki yolun kesişiminde araçların durmasının yasak olduğu kutu şeklinde alan box n.
yoldan geçişi yasak olan roadless adj.
Railway
sigara içmenin yasak olduğu tren vagonu nonsmoking car n.
Aeronautic
güvenlik yasak bölgesi security forbidden zone n.
uçuşa yasak bölge no-flight zone n.
yasak saha prohibited area n.
Psychology
yasak yargısı judgment of condemnation n.
yasak yerlerde bulunma korkusu claustrophobia n.
Physics
yasak bant forbidden band n.
yasak kuşak forbidden band n.
yasak geçiş forbidden transition n.
Marine Biology
alansal yasak spatial closure n.
yasak isim nomen vetitum n.
yasak kuşak exclusion zone n.
Tobacco
satışı ab'de yasak olan ancak norveç ve isveç'te kullanılan gittikçe popülaritesi abd'de artan ve sigara içimini azalttığı iddia edilen isveç menşeli nemli tütün tozu snus n.
History
köleliğin yasak olduğu bölge free soil n.
amerikan iç savaşı öncesinde köleliğin yasak olduğu bölge free soil n.
(iç savaş öncesi) köleliğin yasak olduğu abd eyaleti free state n.
iç savaş öncesi köleliğin yasak olduğu abd eyaletleri free states n.
amerikan iç savaşı öncesinde köleliğin yasak olduğu abd toprağı free-soil n.
Religious
yahudilerin yemesi yasak olan hayvanların eti terefah n.
yahudilikte yenmesi yasak olan hayvanlar unclean animals n.
geleneksel hawaii inanç sisteminde yasak olan şey kapu n.
müslüman olmayanlara yasak olan kutsal yer harem n.
hamursuz bayramında yenmesi yasak olan mayalı yiyecek hametz n.
fransa'da protestanlığın yasak olması sebebiyle huguenotların 1715 ile 1802 yılları arasında gizlice ibadet etmek için kullandıkları gözlerden ırak mekan desert n.
dini açıdan pazar günleri yasak olan fiziksel faaliyet servile work n.
kurban kesmenin yasak olduğu (dönem) aliturgical adj.
kurban kesmenin yasak olduğu günlerden aliturgic adj.
geleneksel hawaii inanç sisteminde yasak olan kapu adj.
pazar günleri yasak olan fiziksel faaliyetlere ait servile adj.
pazar günleri yasak olan fiziksel faaliyetler ile ilgili servile adj.
pazar günleri yasak olan fiziksel faaliyetleri oluşturan servile adj.
pazar günleri yasak olan fiziksel faaliyetleri ifade eden servile adj.
vaaz vermesi yasak olan (din adamı) silenced adj.
Environment
hayvanlara yasak bölge livestock exclusion zone n.
Military
ateş yasak bölgesi restricted fire area n.
araç ışığı yasak hattı no vehicle-light line n.
askeri yasak bölge prohibited military zone n.
askeri yasak bölge military forbidden zone n.
ateşin yasak olduğu bölge no-fire area n.
gece trafik yasak hattı night traffic line n.
geçici yasak bölge temporary restricted area n.
gündüz trafik yasak hattı daylight traffic line n.
hava savunma topçusu yasak bölgesi air defence artillery prohibited area n.
jammer ya da uluslar arası karıştırıcıların kullanımının yasak olduğu frekans taboo frequency n.
sürekli yasak bölge permanent restricted area n.
tahditli ve yasak bölgeler restricted and prohibited areas n.
trafik yasak hattı traffic line n.
yasak frekanslar taboo frequencies n.
yasak bölge forbidden district n.
yasak bölge military zone n.
yasak saha prohibited zone n.
yasak hava sahası airspace prohibited area n.
yasak hava sahası prohibited area n.
yasak olmayan bölgeler unrestricted areas n.
yasak bölge izin belgesi safe-conduct n.
yasak bölge forbidden zone n.
yasak bölge prohibited zone n.
yasak askeri bölge closed military area n.
yasak bölge forbidden area n.
yasak bölge off-limits area n.
yasak hava sahası prohibited zone n.
yasak bölge restricted zone n.
yasak bölge exclusion zone n.
askeri hatlarda organize olup düşman eline geçmiş, düşmancıl veya yasak bölgelerde askeri ve yarı askeri harekatlar düzenleyen, genellikle yerlilerden oluşan düzensiz grup guerrilla force n.
savaş zamanında düşman kargosu taşısa bile zapt edilmesi yasak olan tarafsız ülke gemileri free ships n.
Cinema
yasak film banned film n.
Archaic
yasak olmayan unforbid adj.
Slang
girilmesi yasak yol way out of bounds n.
işleri hızlandırmak için devlet çalışanlarına verilen para/hediye (yasak olmayan ülkelerde) lubrication payment n.
Modern Slang
18 yaşından küçüklerin izlemesinin yasak olduğu cinsel içerikli film adult film n.
18 yaşından küçüklerin izlemesinin yasak olduğu cinsel içerikli filmler adult movies n.
Anthropology
(polinezya'da) aynı anda hem kutsal hem de yasak olan taboo adj.
(polinezya'da) aynı anda hem kutsal hem de yasak olan tabu adj.
Star Wars
imparatorluk donanması yasak bölgesi imperial navy exclusion zone n.