contradict - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
contradict çelişmek v.
  • They blatantly contradict the Eritrean authorities' proclaimed desire to undertake democratic reforms.
  • Eritreli yetkililerin ilan ettiği demokratik reformlar yapma arzusuyla açıkça çelişiyorlar.
  • Some of these requirements also blatantly contradict the Treaty, which provides for unanimity in fiscal matters.
  • Bu şartlardan bazıları, mali konularda oybirliğini öngören Antlaşma ile de açıkça çelişmektedir.
  • This position does not contradict the perception that the stock is in danger of collapse.
  • Bu tutum, rezervin çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu algısıyla çelişmemektedir.
Show More (76)
contradict karşı çıkmak v.
  • To be frank, I am tired of having to listen to this remark without being able in all honesty to contradict it.
  • Açıkçası, bu sözleri dinlemekten ve dürüstçe karşı çıkamamaktan yoruldum.
  • I have no wish to contradict that.
  • Buna karşı çıkmak gibi bir niyetim yok.
  • That is something we know from experience, and I hardly think that anyone here could contradict the fact.
  • Bu, deneyimlerimizden bildiğimiz bir şey ve burada bulunan hiç kimsenin bu gerçeğe karşı çıkabileceğini sanmıyorum.
Show More (11)
contradict yalanlamak v.
  • I hope that the Prime Minister will contradict me later on.
  • Umarım Sayın Başbakan daha sonra beni yalanlar.
  • I'm not contradicting you.
  • Seni yalanlamıyorum.
  • Allow me to contradict you.
  • Seni yalanlamama izin ver.
Show More (5)
contradict ters düşmek v.
  • No one dares to contradict him.
  • Kimse onunla ters düşmeye cesaret edemez.
  • No one dares to contradict his employer for fear of being fired.
  • Kimse kovulma korkusuyla işvereniyle ters düşmeye cesaret edemez.
  • No matter how rational your words may sound, someone will always contradict you.
  • Sözleriniz ne kadar mantıklı görünürse görünsün her zaman biri size ters düşecektir.
Show More (1)