1 |
estate |
mülk |
n. |
|
- Layla owned a huge estate in Texas.
- Layla'nın Teksas'ta büyük bir mülkü vardı.
- Edward inherited his uncle's estate.
- Edward'a amcasının mülkü miras kaldı.
- Layla owned a huge estate in Texas.
- Leyla, Teksas'ta büyük bir mülke sahipti.
- Sami left an estate in Egypt.
- Sami Mısır'da bir mülk bıraktı.
- Tom owns an estate in Scotland.
- Tom'un İskoçya'da bir mülkü var.
- Tom left part of his estate to Mary.
- Tom mülkünün bir kısmını Mary'ye bıraktı.
- They've put the value of the estate at three hundred thousand dollars.
- Mülkün değerini 300 bin dolar olarak belirlediler.
- He has an estate in the country.
- Taşrada bir mülkü var.
- I don't know how to manage that large estate.
- O büyük mülkü nasıl idare edeceğimi bilmiyorum.
- I had no idea that Tom was going to leave me his estate.
- Tom'un mülkünü bana bırakacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Show More (7)
|
2 |
estate |
miras |
n. |
|
- The estate went to his daughter when he died.
- Öldüğünde mirası kızına kaldı.
- How much is Tom's estate worth?
- Tom'un mirasının değeri ne kadar?
- He left part of his estate to his son Robert.
- Mirasının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- The estate went to his daughter when he died.
- Mirası öldüğünde kızına kaldı.
- Tom left his entire estate to you.
- Tom tüm mirasını sana bıraktı.
- He settled part of his estate on his son Robert.
- Mirasının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- Tom left his entire estate to you.
- Tom bütün mirasını size bıraktı.
- I had no idea that Tom was going to leave me his estate.
- Tom'un mirasını bana bırakacağından haberim yoktu.
Show More (5)
|
3 |
estate |
mal varlığı |
n. |
|
- Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary.
- Tom mal varlığını bir yaban hayatı barınağı oluşturmak için bağışladı.
- He left part of his estate to his son Robert.
- Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- Tom wishes for his son to inherit his estate.
- Tom, mal varlığını oğlunun miras almasını istemektedir.
- He settled part of his estate on his son Robert.
- Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
Show More (1)
|
4 |
estate |
malikane |
n. |
|
- Tom owns an estate in Scotland.
- Tom'un İskoçya'da bir malikanesi var.
- Tom lives on his country estate.
- Tom kendi malikanesinde yaşıyor.
- He lives on his country estate.
- Taşradaki malikanesinde yaşıyor.
Show More (0)
|
5 |
estate |
gayrimenkul |
n. |
|
- According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
- Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
- I had no idea that Tom was going to leave me his estate.
- Tom'un gayrimenkulunu bana bırakacağı konusunda bir fikrim yoktu.
Show More (-1)
|
6 |
estate |
arazi |
n. |
|
- They've put the value of the estate at three hundred thousand dollars.
- Arazinin değerini 300 bin dolar olarak tayin etmişler.
Show More (-2)
|
7 |
estate |
emlak |
n. |
|
- My aunt inherited the huge estate.
- Teyzeme miras olarak büyük bir emlak kaldı.
Show More (-2)
|