ödemek

Significados de "ödemek" en diccionario inglés turco : 91 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	ödemek	pay v.
I refuse to pay for someone else's mistakes. Başkalarının hatalarının bedelini ödemeyi kabul etmiyorum. More Sentences
General
2	General	ödemek	foot v.
The European Union is footing that particular bill. Bu faturayı Avrupa Birliği ödüyor. More Sentences
3	General	ödemek	pay in v.
This leads to uncertainty when paying in old currency and receiving change in euros. Bu durum, eski para birimiyle ödeme yaparken ve para üstünü avro olarak alırken belirsizliğe yol açmaktadır. More Sentences
4	General	ödemek	disburse v.
It is not, therefore, charging appropriations already disbursed for Kosovo in 1999. Bu nedenle, 1999 yılında Kosova için zaten ödenmiş olan ödenekleri tahsil etmemektedir. More Sentences
5	General	ödemek	pay back v.
I promise to pay back the money I owe you by the end of the month. Sana olan borcumu ay sonuna kadar ödeyeceğime söz veriyorum. More Sentences
6	General	ödemek	repay v.
I must repay my debts. Borçlarımı ödemeliyim. More Sentences
7	General	ödemek	pay for v.
Very well, but which budgets are going to pay for them? Çok iyi ama bunların parasını hangi bütçe ödeyecek? More Sentences
8	General	ödemek	fork over v.
In the end, I had to fork over $500 for that antique radio. Sonunda o antik radyo için 500 dolardan fazla ödemek zorunda kaldım. More Sentences
9	General	ödemek	settle v.
He insisted on settling the bill. Hesabı ödemek için ısrar etti. More Sentences
10	General	ödemek	make up v.
As you know, on-site payments can be made up to 31 December this year, in accordance with the regulations. Bildiğiniz üzere yerinde ödemeler yönetmelikler uyarınca bu yıl 31 Aralık tarihine kadar yapılabilmektedir. More Sentences
11	General	ödemek	pay v.
He insisted on paying for my meal, but I refused. Yemeğimi ödemek için ısrar etti ama ben reddettim. More Sentences
Phrasals
12	Phrasals	ödemek	pay off v.
Hundreds of billions in paying off goodwill are putting a serious strain on business and are hampering recovery. Yüz milyarlarca dolarlık iyi niyet ödemeleri iş dünyasını ciddi şekilde zorlamakta ve toparlanmayı engellemektedir. More Sentences
13	Phrasals	ödemek	pay for v.
Is this not too heavy a price for the Canaries to pay for their full integration into the European Union? Bu, Kanarya Adaları'nın Avrupa Birliği'ne tam entegrasyonu için ödemesi gereken çok ağır bir bedel değil mi? More Sentences
14	Phrasals	ödemek	pay back v.
Tom says he'll pay back all the money he owes me before Monday. Tom bana olan borcunun tamamını Pazartesi'den önce ödeyeceğini söylüyor. More Sentences
Idioms
15	Idioms	ödemek	foot the bill v.
After all, the citizen foots the bill. Neticede faturayı vatandaş ödüyor. More Sentences
Trade/Economic
16	Trade/Economic	ödemek	pay v.
It will be the European taxpayer who will have to cough up for these decisions, by paying additional contributions. Bu kararların bedelini, ek katkı payları ödemek suretiyle Avrupalı vergi mükellefleri ödeyecektir. More Sentences
17	Trade/Economic	ödemek	make payment v.
The system that will soon be used for making payments is the IACS system. Yakında ödeme yapmak için kullanılacak olan sistem IACS sistemidir. More Sentences
18	Trade/Economic	ödemek	pay for v.
Who pays for the collection, the dismantling, the disposal and so on? Toplama, sökme, bertaraf etme ve benzeri işlemlerin bedelini kim ödeyecek? More Sentences
19	Trade/Economic	ödemek	reimburse v.
Your school is great, since it reimburses you for the return tickets. Okulunuz harika, çünkü dönüş biletlerinin parasını size ödüyor. More Sentences
Law
20	Law	ödemek	settle v.
They didn't settle the bill. Faturayı ödemediler. More Sentences
Technical
21	Technical	ödemek	pay v.
Those who want to get rich by playing the sorcerer's apprentice will one day have to pay royalties to the Creator. Büyücünün çırağını oynayarak zengin olmak isteyenler bir gün Yaratıcı'ya telif hakkı ödemek zorunda kalacaklardır. More Sentences
General
22	General	ödemek	quit v.
23	General	ödemek	come v.
24	General	ödemek	atone for v.
25	General	ödemek	shell out v.
26	General	ödemek	defray v.
27	General	ödemek	refund v.
28	General	ödemek	discharge v.
29	General	ödemek	replace v.
30	General	ödemek	ante up v.
31	General	ödemek	pay something off v.
32	General	ödemek	indemnify v.
33	General	ödemek	domiciliate v.
34	General	ödemek	stump up v.
35	General	ödemek	fork up v.
36	General	ödemek	return v.
37	General	ödemek	fork out v.
38	General	ödemek	spring v.
39	General	ödemek	tab v.
40	General	ödemek	satisfy v.
41	General	ödemek	answer v.
42	General	ödemek	pick up the tab (for something) v.
43	General	ödemek	pick up the tab v.
44	General	ödemek	square v.
45	General	ödemek	pay out v.
46	General	ödemek	come across with v.
47	General	ödemek	clear v.
48	General	ödemek	ante v.
49	General	ödemek	fee v.
50	General	ödemek	yield v.
51	General	ödemek	pony up v.
52	General	ödemek	give v.
53	General	ödemek	answer for v.
54	General	ödemek	recompense v.
55	General	ödemek	honour v.
56	General	ödemek	domicile v.
57	General	ödemek	render v.
58	General	ödemek	abought [obsolete] v.
59	General	ödemek	acquite [obsolete] v.
60	General	ödemek	againbuy v.
61	General	ödemek	foot a bill v.
62	General	ödemek	quit cost v.
63	General	ödemek	appay [obsolete] v.
64	General	ödemek	yield [obsolete] v.
65	General	ödemek	plunk down v.
Phrasals
66	Phrasals	ödemek	put up v.
67	Phrasals	ödemek	ante up v.
68	Phrasals	ödemek	come down [uk] v.
Colloquial
69	Colloquial	ödemek	spring v.
Idioms
70	Idioms	ödemek	make good v.
71	Idioms	ödemek	get square with v.
Trade/Economic
72	Trade/Economic	ödemek	acquight v.
73	Trade/Economic	ödemek	re-fund v.
74	Trade/Economic	ödemek	pay out v.
75	Trade/Economic	ödemek	shell out v.
76	Trade/Economic	ödemek	liquidate v.
77	Trade/Economic	ödemek	take up v.
78	Trade/Economic	ödemek	redeem v.
79	Trade/Economic	ödemek	fork out v.
80	Trade/Economic	ödemek	meed v.
81	Trade/Economic	ödemek	acquit v.
82	Trade/Economic	ödemek	liquidate v.
83	Trade/Economic	ödemek	disburse v.
84	Trade/Economic	ödemek	recoup v.
85	Trade/Economic	ödemek	defray v.
Archaic
86	Archaic	ödemek	abegge v.
Slang
87	Slang	ödemek	dub (in) v.
88	Slang	ödemek	dub (up) v.
89	Slang	ödemek	dub (out) v.
British Slang
90	British Slang	ödemek	stump up v.
91	British Slang	ödemek	shell out v.

Significados de "ödemek" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	geri ödemek	repay v.
They do not, however, have to repay more than the amount of the aid plus interest. Bununla birlikte, yardım miktarı artı faizden daha fazlasını geri ödemek zorunda değiller. More Sentences
2	Common Usage	geri ödemek	refund v.
You can use any device with a web browser to request a refund. Geri ödeme talebinde bulunmak için web tarayıcısı olan herhangi bir cihazı kullanabilirsiniz. More Sentences
General
3	General	hesabını ödemek	pay for v.
You've acted foolishly and you will pay for it. Aptalca davrandın, bunun hesabını ödeyeceksin. More Sentences
4	General	peşin ödemek	pay in advance v.
Do we have to pay in advance? Peşin ödemek zorunda mıyız? More Sentences
5	General	nakit ödemek	pay cash v.
We paid cash. Nakit ödedik. More Sentences
6	General	borç ödemek	pay a debt v.
Worrying is like paying a debt you don't owe. Endişelenmek, borçlu olmadığınız bir borcu ödemek gibidir. More Sentences
7	General	faturasını ödemek	pay for v.
Our generation must pay for its own bills, rather than pass them on to the next. Bizim neslimiz, faturaları bir sonrakine devretmek yerine kendi faturalarını ödemelidir. More Sentences
8	General	geri ödemek	reimburse v.
Mr Prodi has stated that the costs will be reimbursed, but our citizens are not all convinced of this. Sayın Prodi masrafların geri ödeneceğini ifade etti ancak vatandaşlarımızın tamamı buna ikna olmuş değil. More Sentences
9	General	tamamıyla ödemek (borcu)	pay off v.
Pay off your credit cards every month. Her ay kredi kartlarını tamamıyla öde. More Sentences
10	General	geri ödemek	refund v.
I'd like a refund. Geri ödeme istiyorum. More Sentences
11	General	masrafını ödemek	pay for v.
Tom couldn't afford to pay for his mother's funeral. Tom annesinin cenaze masraflarını ödeyememiş. More Sentences
12	General	ödemek (parayı)	pay out v.
The EU should instead immediately abolish the extensive subsidies it pays out for the cultivation of tobacco. AB bunun yerine tütün ekimi için ödediği kapsamlı sübvansiyonları derhal kaldırmalıdır. More Sentences
13	General	peşin ödemek	pay cash v.
We paid cash. Peşin ödedik. More Sentences
14	General	bedelini ödemek	foot the bill v.
I'll foot the bill. Bedelini ödeyeceğim. More Sentences
15	General	kefaretini ödemek	atone for v.
He should atone for his sins. Günahlarının kefaretini ödemeli. More Sentences
16	General	geri ödemek	pay back v.
That means we need to know which countries paid back what. Bu da hangi ülkenin neyi geri ödediğini bilmemiz gerektiği anlamına geliyor. More Sentences
17	General	diyet ödemek	pay off v.
This kid's finally paying off. Bu çocuk sonunda diyetini ödüyor. More Sentences
18	General	bedelini ödemek (hatanın/suçun)	pay for v.
People feel that they are paying for the lamentable situation with regard to the euro. İnsanlar, avro ile ilgili acınacak durumun bedelini ödediklerini düşünüyorlar. More Sentences
19	General	parasını ödemek	pay for v.
For many years, we ourselves have had to pay for being able to watch a Danish TV channel. Uzun yıllar boyunca Danimarka'da bir TV kanalını izleyebilmek için para ödemek zorunda kaldık. More Sentences
20	General	borcunu ödemek	pay up v.
Dan failed to pay up his debts. Dan borçlarını ödemeyi başaramadı. More Sentences
21	General	ödemek (borcunu)	pay up v.
Tom is willing to pay up to three hundred dollars for that. Tom bunun için üç yüz dolar ödemeye hazır. More Sentences
22	General	bedel ödemek	pay a price (for something) v.
They'll pay a price for their arrogance. Bu küstahlıklarının bedelini ödeyecekler. More Sentences
23	General	depozito ödemek	pay a deposit v.
Please pay a deposit of two month's rent. Lütfen iki aylık kira depozitosunu ödeyin. More Sentences
24	General	tazminat ödemek	pay compensation v.
If no evidence of guilt is found, prisoners on remand are released and paid compensation. Suçlu olduklarına dair herhangi bir kanıt bulunamazsa tutuklu mahkumlar serbest bırakılır ve tazminat ödenir. More Sentences
25	General	fark ödemek	pay the difference v.
We'll pay the difference. Aradaki farkı ödeyeceğiz. More Sentences
26	General	iyi ödemek	pay well v.
They pay well. İyi ödüyorlar. More Sentences
27	General	tamamen ödemek	pay off v.
Tom paid off his gambling debts. Tom kumar borçlarını tamamen ödedi. More Sentences
28	General	fatura ödemek	pay the bill v.
It is the consumer who will end up paying the bill. Sonunda faturayı ödeyecek olan tüketicidir. More Sentences
29	General	para ödemek	pay v.
As for the pharmaceutical industry, well, it is only interested in those who can pay. İlaç endüstrisine gelince, o sadece parasını ödeyebilenlerle ilgilenmektedir. More Sentences
30	General	kira ödemek	pay rent v.
We are still paying rent for the Ardenne and Ravenstein buildings. Hala Ardenne ve Ravenstein binaları için kira ödüyoruz. More Sentences
31	General	geç ödemek	pay late v.
There are quite a few where pensions are paid late, even quite a few years late, sometimes decades. Emekli maaşlarının geç ödendiği, hatta birkaç yıl, bazen onlarca yıl geç ödendiği pek çok yer var. More Sentences
32	General	borcunu ödemek	pay back v.
Tom has promised to pay back the money he owes by the end of the month. Tom ay sonuna kadar borcunu ödeyeceğine söz verdi. More Sentences
33	General	diyet ödemek	face the music v.
I just have to face the music. Diyetini ödemek zorundayım. More Sentences
34	General	ceza ödemek	pay a fine v.
I paid a fine. Ben bir ceza ödedim. More Sentences
35	General	ceza ödemek	pay the fine v.
Tom hasn't paid the fine yet. Tom henüz cezayı ödemedi. More Sentences
36	General	(fatura) ödemek	pay v.
It was your responsibility to pay the electricity bill. Elektrik faturasını ödemek sizin sorumluluğunuzdaydı. More Sentences
37	General	(ücret) ödemek	pay v.
I paid the gardener £20 for the whole day. Bahçıvana tam gün için 20 sterlin ödedim. More Sentences
38	General	(tazminat) ödemek	pay v.
The company was ordered to pay them £2 million in damages. Şirketin kendilerine 2 milyon sterlin tazminat ödemesine hükmolunmuştur. More Sentences
Phrasals
39	Phrasals	hesabı ödemek	check out v.
He checked out of the hotel. O, hesabı ödeyerek otelden ayrıldı. More Sentences
40	Phrasals	borcunu ödemek	pay back v.
You should pay back your debts. Borçlarını ödemelisin. More Sentences
41	Phrasals	geri ödemek	pay back v.
They paid back and that is how the piano plays. Geri ödediler ve piyano böyle çalıyor. More Sentences
42	Phrasals	(bir şeyin) bedelini ödemek	atone for (something) v.
He should atone for his sins. Günahlarının bedelini ödemesi lazım. More Sentences
43	Phrasals	(bir şeyin) bedelini ödemek	compensate for (something) v.
Money cannot compensate for life. Para yaşamın bedelini ödeyemez. More Sentences
Colloquial
44	Colloquial	alman usulü ödemek	go dutch v.
Let's go Dutch today. Bugün Alman usulü ödeyelim. More Sentences
45	Colloquial	parasını ödemek	pay for it v.
If you are not paying for it, you are the product. Parasını ödemiyorsanız, ürün sizsiniz. More Sentences
Idioms
46	Idioms	bir servet ödemek	pay a fortune v.
I paid a fortune for this. Bunun için bir servet ödedim. More Sentences
47	Idioms	bedel ödemek	pay the price v.
It was always the real economy that paid the price for this financial instability. Bu finansal istikrarsızlığın bedelini ödeyen her zaman reel ekonomi olmuştur. More Sentences
48	Idioms	bedelini ödemek	face the music v.
Face the music. Bedelini öde. More Sentences
Common Usage
49	Common Usage	tamamen ödemek	pay up v.
General
50	General	borcunu ödemek istemeyen kimse	deadbeat n.
51	General	sözleşme taraflarından birinin, sözleşmenin gereğini belirtilen şekilde yerine getirememesi durumunda diğerine ödemek zorunda olduğu para miktarı	contingency n.
52	General	elektrik ücretini ödemek için içine önceden bozuk para atılan sayaç	slot meter n.
53	General	borçlarını ödemek bilmeyen kimse	beat n.
54	General	(borç/yükümlülük) ödemek	acquit v.
55	General	payına düşeni ödemek	kick in v.
56	General	hesabı peşin ödemek	pay the bill in advance v.
57	General	parasını ödemek	pick up the tab for v.
58	General	avans ödemek	pay advance v.
59	General	peşin ödemek	pay on the nail v.
60	General	geri ödemek	replace v.
61	General	aidat ödemek	pay one's dues v.
62	General	karşılığını ödemek	atone v.
63	General	ödemek üzere para vermek	tender v.
64	General	mal ile ödemek	truck v.
65	General	zararını ödemek	recoup v.
66	General	borcunu ödemek	pay one's debt v.
67	General	ödemek (borç)	discharge v.
68	General	ödemek (masraf/borç vb'ni)	meet v.
69	General	birine yaptığı masrafları ödemek	reimburse someone for v.
70	General	ayni olarak ödemek	pay in kind v.
71	General	itiraz ederek ödemek	pay under protest v.
72	General	hesap ödemek	pay account v.
73	General	aidatını ödemek	pay one's dues v.
74	General	peşin ödemek	pay in hard cash v.
75	General	taksitle ödemek	compound v.
76	General	hesabı ödemek	square up v.
77	General	ödemek (borcunu)	redeem v.
78	General	fazla ödemek	overpay v.
79	General	zararını ödemek	indemnify v.
80	General	faiz ödemek	pay interest v.
81	General	birine olan borcu ödemek için başkasının hakkını yemek	rob peter to pay paul v.
82	General	borç ödemek	discharge v.
83	General	hesabı ödemek	settle an account v.
84	General	hesabı ödemek	foot the bill v.
85	General	ödemek (yaptığının karşılığını)	remunerate for v.
86	General	ödemek (zararını)	make something good v.
87	General	borç ödemek	discharge a debt v.
88	General	bedelini ödemek	compensate v.
89	General	ödemek (zararı)	make good v.
90	General	önceden ödemek	prepay v.
91	General	hesap ödemek	settle up with v.
92	General	kendine düşen payı ödemek	keep one's end up v.
93	General	kapora ödemek	pay a deposit v.
94	General	avans ödemek	pay an amount of money advanced v.
95	General	taksit ödemek	pay an instalment v.
96	General	zararını ödemek	recompense v.
97	General	peşin ödemek	prepay v.
98	General	kendi masraflarını kendi ödemek	pay one's way v.
99	General	zararını ödemek	repair v.
100	General	borcunu ödemek	honor a debt v.
101	General	kendi parasını ödemek	dig down  v.
102	General	depozito ödemek	put down a deposit on something v.
103	General	birine olan borcu ödemek	pay someone back v.
104	General	kabul edip karşılığını ödemek (bono/çek)	honor v.
105	General	zararı ödemek	indemnify v.
106	General	birine karşı olan borcu ödemek	settle up with someone v.
107	General	aidat ödemek	pay due v.
108	General	teslim almadan önce parasını ödemek	pay in advance v.
109	General	tamamen ödemek	pay scot and lot v.
110	General	bir borcu tamamen ödemek	pay off v.
111	General	aşırı ödemek	pay through the nose v.
112	General	fatura ödemek	pick up v.
113	General	toprak kirasını ürünle ödemek	sharecrop v.
114	General	parayı ödemek	fork out v.
115	General	istemeyerek ödemek	fork out v.
116	General	geri ödemek	indemnify v.
117	General	kalanı ödemek	pay the rest v.
118	General	zararı ödemek	compensate v.
119	General	tamamen ödemek	pay in full v.
120	General	birine bir şeyin bedelini ödemek	compensate someone for v.
121	General	parasını ödemek (bir şeyin)	stand v.
122	General	bedelini ödemek	pay the price for v.
123	General	bedel ödemek	pay the penalty for v.
124	General	bedelini ödemek	pay the penalty for v.
125	General	bedel ödemek	pay the price for v.
126	General	depozito ödemek	make a down payment v.
127	General	maaş ödemek	pay salary v.
128	General	maaş ödemek	pay somebody a salary v.
129	General	kredi kartı ile ödemek	pay by credit card v.
130	General	iyi ödemek	pay handsomely v.
131	General	farkı ödemek	pay the difference v.
132	General	maaşını ödemek	pay one's salary v.
133	General	borcu ödemek	clear the debt v.
134	General	avans ödemek	give advance v.
135	General	borcu geri ödemek	pay back the debt v.
136	General	bedel ödemek	pay for one's mistakes v.
137	General	ikramiye ödemek	pay bonus v.
138	General	ikramiye ödemek	pay premium v.
139	General	prim ödemek	pay premium v.
140	General	ücret ödemek	pay fee v.
141	General	ücret ödemek	pay charge v.
142	General	ücret ödemek	pay v.
143	General	ücret ödemek	make payment v.
144	General	ücret ödemek	pay salary v.
145	General	eksik ödemek	not pay the full amount v.
146	General	kendi cebinden ödemek	pay out of pocket v.
147	General	cepten ödemek	pay out of pocket v.
148	General	cebinden ödemek	pay out of pocket v.
149	General	fark ödemek	pay the difference (in price) v.
150	General	farkını ödemek	pay the difference v.
151	General	nakden ve peşinen ödemek	pay in cash and in advance v.
152	General	nakden ve peşinen ödemek	pay upfront in cash v.
153	General	(borç) ödemek	discharge v.
154	General	diyet ödemek	pay a price v.
155	General	bedel ödemek	pay a price v.
156	General	emeğinin karşılığını ödemek	remunerate v.
157	General	eksik ödemek	short-change someone v.
158	General	eksik ödemek	short-change v.
159	General	hakkını ödemek	remunerate v.
160	General	tamamen ödemek	pay down v.
161	General	tümünü ödemek	pay in full v.
162	General	bir hesabı ödemek	pay an account v.
163	General	(borcunu) tamamen ödemek	pay off v.
164	General	(borcunu) ödemek	pay back v.
165	General	ayniyatla ödemek	pay in kind v.
166	General	diyetini ödemek	pay for something v.
167	General	bedelini ödemek	pay for something v.
168	General	bedelini ağır ödemek	pay a heavy price for v.
169	General	bedel ödemek	face the music v.
170	General	diyet ödemek	pay a ransom v.
171	General	bir hesabı ödemek	settle an account v.
172	General	faiziyle ödemek	pay back with interest v.
173	General	borcu ödemek	extinguish v.
174	General	savaş tazminatı ödemek	pay war compensation v.
175	General	yüksek bir fiyat ödemek	pay the ultimate price v.
176	General	en yüksek bedeli ödemek	pay the ultimate price v.
177	General	peşin olarak ödemek	pay ready money v.
178	General	hakkını ödemek	pay away v.
179	General	hesaben ödemek	pay an account v.
180	General	götürü olarak ödemek	pay a lump sum v.
181	General	taksitle ödemek	pay by instalments v.
182	General	tazminat ödemek	pay damage v.
183	General	gümrük vergisini ödemek	pay duty v.
184	General	tazminat ödemek	pay tribute to v.
185	General	ödenti ödemek	pay tribute to v.
186	General	harç ödemek	pay school fee v.
187	General	okul harcı ödemek	pay school fee v.
188	General	çok fazla para ödemek	pay too much v.
189	General	çok fazla para ödemek	pay a high price v.
190	General	dünyanın parasını ödemek	pay a high price v.
191	General	dünyanın parasını ödemek	pay too much v.
192	General	poliçeyi ödemek	take up a bill v.
193	General	senedi ödemek	take up a bill v.
194	General	bedelini ödemek	reimburse v.
195	General	ceza ödemek	pay a penalty v.
196	General	çok fazla para ödemek	pay too much money v.
197	General	primi ödemek	pay the premium v.
198	General	kefalet ödemek	pay the bail v.
199	General	kefaleti ödemek	pay the bail v.
200	General	kefalet ödemek	post a bail bond v.
201	General	bir krediyi geri ödemek	repay a loan v.
202	General	bir borcu geri ödemek	repay a loan v.
203	General	taksitle ödemek	pay it off in installments v.
204	General	nafaka ödemek	pay alimony v.
205	General	çek ile ödemek	pay in cheque v.
206	General	çekle ödemek	pay in cheque v.
207	General	çekle ödemek	pay by cheque v.
208	General	çek ile ödemek	pay by cheque v.
209	General	suçun bedelini ödemek	pay for the crime v.
210	General	belirtilen zamanda/zamanında ödemek	pay on a timely basis v.
211	General	bir borcu geri ödemek	repay a debt v.
212	General	bir şeye gerçek değerinden daha fazla ödemek	pay more for something than it is really worth v.
213	General	bir şeye gerçek değerinden fazla ödemek	pay more for something than it is really worth v.
214	General	ay sonunda/ay sonuna kadar ödemek	pay by the end of the month v.
215	General	ceza ödemek	pay the penalty v.
216	General	banka vasıtasıyla ödemek	pay through the bank v.
217	General	banka aracılığıyla ödemek	pay through the bank v.
218	General	aidatlarını ödemek	pay one's dues v.
219	General	hasarı ödemek	pay reparation v.
220	General	kdv ödemek	pay vat v.
221	General	geri ödemek	refund to v.
222	General	iyi para ödemek	pay good money v.
223	General	zamanında ödemek	pay on time v.
224	General	hesabı bulaşıkları yıkayarak ödemek	work the bill off by washing dishes v.
225	General	hesabı bulaşıkları yıkayarak ödemek	pay the bill by washing dishes v.
226	General	gümrüğünü ödemek	pay the customs of v.
227	General	gümrüğünü ödemek	custom v.
228	General	kabul edip karşılığını ödemek (bono/çek)	honour v.
229	General	çok para ödemek	pay a lot of money v.
230	General	dünyanın parasını ödemek/vermek	pay a lot of money v.
231	General	büyük paralar ödemek	pay a lot of money v.
232	General	elden ödemek	pay in person v.
233	General	peşin ödemek	pay in person v.
234	General	kefaretini ödemek	answer for v.
235	General	diyetini ödemek	answer for v.
236	General	bedelini ödemek	answer for v.
237	General	borcunu ödemek	aby [obsolete] v.
238	General	borcunu ödemek	abye [obsolete] v.
239	General	elden ödemek	pay by hand v.
240	General	(borç/yükümlülük) ödemek	acquight [obsolete] v.
241	General	(borç/yükümlülük) ödemek	acquite [obsolete] v.
242	General	önden ödemek	advance v.
243	General	avans olarak ödemek	advance v.
244	General	yeniden ödemek	reanswer v.
245	General	geri ödemek	redisburse v.
246	General	ayak bastı parası ödemek	pay one's footing v.
247	General	kendi mali gücüne göre vergi ödemek	pay scot and lot v.
248	General	geri ödemek	quit cost v.
249	General	ilk kez ticaret yaparken ücret ödemek	pay one's footing v.
250	General	son kuruşuna kadar ödemek	pay scot and lot v.
251	General	vergi ödemek	toll v.
252	General	ayak bastı bedeli ödemek	toll v.
253	General	borcu vade tarihinden önce ödemek	anticipate v.
254	General	bir şeyin yarısını ödemek	pay half for something v.
255	General	tamamını ödemek	equal [obsolete] v.
256	General	bedelini ödemek	escot v.
257	General	senet ile ödemek	vowel v.
258	General	kefaretini ödemek	mend v.
259	General	hemen ödemek	plank down v.
260	General	yanlış kişiye ödemek	mispay v.
261	General	özgür kılmak için ödemek	buy v.
262	General	bedel ödemek	buy v.
263	General	geri ödemek	quat [obsolete] [scotland] v.
264	General	yapılmamış bir iş için para ödemek	ghost v.
265	General	hakkını ödemek	munerate v.
266	General	komisyon ödemek	override v.
267	General	önden ödemek	impress v.
268	General	önceden ödemek	impress v.
269	General	taksitle ödemek	instal [rare] [uk] v.
270	General	ortak harcamada payına düşeni ödemek	club v.
271	General	vergi ödemek	poll v.
272	General	borcunu tamamen ödemek	pony v.
273	General	ceza ödemek	fine v.
274	General	geri ödemek	foryelde v.
275	General	bedelini ödemek	price [obsolete] v.
276	General	yapılanın bedelini acıyla ödemek	smart v.
277	General	kenara para koyarak ödemek	protect v.
278	General	fatura ödemek	square v.
279	General	borç ödemek	square v.
280	General	maaş ödemek	stipendiate v.
281	General	ücret ödemek	stipendiate v.
Phrasals
282	Phrasals	peşin ödemek	tell down [scottish] v.
283	Phrasals	hemen ödemek	tell down [scottish] v.
284	Phrasals	(faturayı) ödemek amacıyla almak	pick up v.
285	Phrasals	nakit ödemek	stump up v.
286	Phrasals	azar azar ödemek	pay out v.
287	Phrasals	kendi cebinden ödemek	dig down v.
288	Phrasals	(bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek	repay (one) by (doing something) v.
289	Phrasals	(iğneleyici/sitemkar bir şekilde) (bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek	repay (one) by (doing something) v.
290	Phrasals	(bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek	repay someone by something v.
291	Phrasals	belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak	charge (something) (up) to (something) v.
292	Phrasals	belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak	charge something up to someone or something v.
293	Phrasals	belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak	charge something up v.
294	Phrasals	belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak	charge something against something v.
295	Phrasals	kredi kartıyla ödemek	charge (something) on (something) v.
296	Phrasals	kredi kartından ödemek	charge (something) on (something) v.
297	Phrasals	belli bir hesaptan ödemek	charge (something) on (something) v.
298	Phrasals	kredi kartıyla ödemek	charge something on something v.
299	Phrasals	kredi kartından ödemek	charge something on something v.
300	Phrasals	belli bir hesaptan ödemek	charge something on something v.
301	Phrasals	faiziyle ödemek	charge something on something v.
302	Phrasals	gecikme faiziyle ödemek	charge something on something v.
303	Phrasals	gecikme zammıyla ödemek	charge something on something v.
304	Phrasals	gecikme cezasıyla ödemek	charge something on something v.
305	Phrasals	belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak	charge off v.
306	Phrasals	(birine bir şeyi) gününden önce ödemek	advance (something) to (one) v.
307	Phrasals	(bir şeyi) gününden önce/erken ödemek	advance something to someone or something (against something) v.
308	Phrasals	anında ödemek	pay down v.
309	Phrasals	bir bölümünü ödemek	pay down v.
310	Phrasals	bedelini ödemek	pay for v.
311	Phrasals	birisinin yerine ödemek	lay something out for something v.
312	Phrasals	hakkını ödemek	make it up to v.
313	Phrasals	hemen ödemek	pay down v.
314	Phrasals	fiyatını ödemek	pay for v.
315	Phrasals	istemeye istemeye borcunu ödemek	pony up v.
316	Phrasals	istemeye istemeye borcunu ödemek	cough up v.
317	Phrasals	istemeye istemeye borcunu ödemek	spit up v.
318	Phrasals	ile ödemek	pay by v.
319	Phrasals	karşılığında ödemek	pay for v.
320	Phrasals	şeklinde ödemek	pay by v.
321	Phrasals	peşin ödemek	pay down v.
322	Phrasals	sus payı ödemek	pay off v.
323	Phrasals	tümünü ödemek	pay up v.
324	Phrasals	tümünü ödemek	clear off v.
325	Phrasals	tümünü ödemek	clear away v.
326	Phrasals	para çıkmak/ödemek/koymak	put down v.
327	Phrasals	depozito ödemek	put down v.
328	Phrasals	bir şey için bir şey ödemek	expend something for something v.
329	Phrasals	bir şey için belli miktarda para ödemek	expend something for something v.
330	Phrasals	istemeyerek ödemek	fork out v.
331	Phrasals	parayı ödemek	fork out v.
332	Phrasals	(bir şeyi yapmak) karşılığını vermek/ödemek	pay to (do something) v.
333	Phrasals	manevi borcunu ödemek	give back v.
334	Phrasals	(bir şey yaparak) hakkını ödemek	repay (one) by (doing something) v.
335	Phrasals	birine bir şekilde karşılığını ödemek	repay someone by something v.
336	Phrasals	birine bir şekilde borcunu ödemek	repay someone by something v.
337	Phrasals	birine bir şekilde hakkını ödemek	repay someone by something v.
338	Phrasals	(birine bir şeyle) hakkını ödemek	repay (one) with (something) v.
339	Phrasals	(birine bir şeyle) geri ödemek/geri ödeme yapmak	repay (one) with (something) v.
340	Phrasals	birine bir şeyle hakkını ödemek	repay someone with something v.
341	Phrasals	birine bir şeyle geri ödemek/geri ödeme yapmak	repay someone with something v.
342	Phrasals	birine borcunu ödemek	square up with someone v.
343	Phrasals	bir şeyin karşılığını bir şeyle vermek/ödemek	return something for something v.
344	Phrasals	(bir şeyi) belli bir hesaptan ödemek	charge (something) against (something) v.
345	Phrasals	bir şeyi belli bir hesaptan ödemek	charge something against something v.
346	Phrasals	çalışıp borcunu ödemek/kapatmak	work off v.
347	Phrasals	toplu taşıma ücreti ödemek için vardığı yerde makineye bileti/fişi okutmak	tag off v.
348	Phrasals	(borcu) çalışarak ödemek	work off v.
349	Phrasals	(tazminat veya borcu) para yerine çalışarak ödemek	work out v.
350	Phrasals	giriş parası/ücreti ödemek	ante in v.
351	Phrasals	borcunu ödemek	ante in v.
352	Phrasals	ücretini ödemek	ante in v.
353	Phrasals	gerekeni/kendi hesabına düşeni ödemek	ante up v.
354	Phrasals	(bir şeyin) diyetini ödemek	atone for (something) v.
355	Phrasals	bir şeyin karşılığını ödemek	atone for something v.
356	Phrasals	kredi kartıyla ödemek	charge on v.
357	Phrasals	kredi kartından ödemek	charge on v.
358	Phrasals	belli bir hesaptan ödemek	charge on v.
359	Phrasals	birine bir şey için para ödemek	compensate someone for something v.
360	Phrasals	birine bir şeyin bedelini ödemek	compensate someone for something v.
361	Phrasals	ile ödemek	debit with v.
362	Phrasals	için ödemek	expend for v.
363	Phrasals	(birine) para vermek/ödemek	fork something over (to someone) v.
364	Phrasals	(fatura) ödemek	run off v.
365	Phrasals	(birinin/bir şeyin bir şeyini) ödemek zorunda olmak	owe (something) to (someone or something) v.
366	Phrasals	bir şeyi ödemek	pass for something v.
367	Phrasals	(bir şey) için (bir miktar) para ödemek	pay (something) toward (something else) v.
368	Phrasals	(bir şeye) yönelik olarak (bir miktar) para ödemek	pay (something) toward (something else) v.
369	Phrasals	-de/-da ödemek	pay on v.
370	Phrasals	(bir şeyin) taksitini ödemek	pay on (something) v.
371	Phrasals	(bir şeyin) gelir/veraset/kazanç vergisini ödemek	pay on (something) v.
372	Phrasals	vasıtasıyla ödemek	pay through v.
373	Phrasals	aracılığıyla ödemek	pay through v.
374	Phrasals	(bir şeyi) ödemek	reckon for (something) [obsolete] v.
375	Phrasals	-in karşılığını/bedelini ödemek	recompense for v.
376	Phrasals	(bir şeyin) karşılığını/bedelini ödemek	recompense for (something) v.
377	Phrasals	(bir şeyi) karşılamak/ödemek	recompense for (something) v.
378	Phrasals	(birinin parasını) geri ödemek/vermek	refund (some money) to (someone) v.
379	Phrasals	(birine yaptığı masrafları) ödemek	reimburse (one) for (something) v.
380	Phrasals	(birinin yaptığı masrafı) geri ödemek	reimburse (one) for (something) v.
381	Phrasals	(birine bir şeyi) geri ödemek	reimburse (one) for (something) v.
382	Phrasals	(birine yaptığı masrafları) ödemek	reimburse (something) to (one) v.
383	Phrasals	(birinin yaptığı masrafı) geri ödemek	reimburse (something) to (one) v.
384	Phrasals	(birine bir şeyi) geri ödemek	reimburse (something) to (one) v.
385	Phrasals	(yaptığı masrafları) ödemek	reimburse for v.
386	Phrasals	(yaptığı masrafı) geri ödemek	reimburse for v.
387	Phrasals	(bir şeyi) geri ödemek	reimburse for v.
388	Phrasals	-e (yaptığı masrafları) ödemek	reimburse to v.
389	Phrasals	-e (yaptığı masrafı) geri ödemek	reimburse to v.
390	Phrasals	-e (bir şeyi) geri ödemek	reimburse to v.
391	Phrasals	(birine) emeğinin karşılığını vermek/ödemek	remunerate (one) for (something) v.
392	Phrasals	(birinin masraflarını/zararını) ödemek	remunerate (one) for (something) v.
393	Phrasals	(bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek	repay by v.
394	Phrasals	ile hakkını ödemek	repay with v.
395	Phrasals	ile geri ödemek/geri ödeme yapmak	repay with v.
396	Phrasals	karşılığını vermek/ödemek	return for v.
397	Phrasals	(birine) hesabı ödemek	settle with (one) v.
398	Phrasals	(birine) borcunu ödemek	settle with (one) v.
399	Phrasals	(bir şeye belli bir para) harcamak/ödemek	spend (something) on (something) v.
400	Phrasals	-i ödemek	spring for v.
401	Phrasals	(birinin bir şeyini) ödemek	stand (one) to (something) v.
402	Phrasals	(birini yüksek bir meblağ) ödemek zorunda bırakmak	sting (one) for (something) v.
403	Phrasals	(yüksek bir meblağ) ödemek zorunda bırakmak	sting for v.
404	Phrasals	hesabı ödemek	tab out v.
405	Phrasals	ücretini ödemek	pick up v.
Colloquial
406	Colloquial	çok para ödemek	pay top dollar v.
407	Colloquial	kendi bedelini ödemek	pay for itself v.
408	Colloquial	bedelini ödemek	eat (someone or something) v.
409	Colloquial	bedelini ödemek	pay the fiddler v.
410	Colloquial	yaptıklarını ödemek	pay the fiddler v.
411	Colloquial	yaptıklarının cezasını çekmek/ödemek	pay the fiddler v.
412	Colloquial	yaptıklarının karşılığını ödemek	pay the fiddler v.
413	Colloquial	önden ödemek	front v.
414	Colloquial	yaptığını ödemek	get (one's) v.
415	Colloquial	bir şeyi (hesabı) ödemek	get it v.
416	Colloquial	bir şeyi birinin yerine ödemek	get it v.
417	Colloquial	yaptığını ödemek	get it v.
418	Colloquial	birine bir şey karşılığında para ödemek	cash out v.
419	Colloquial	birine ücret ödemek	cash out v.
420	Colloquial	birinin hakkını ödemek	cash out v.
421	Colloquial	birine parasını/ücretini ödemek	cash someone out v.
422	Colloquial	birine maaşını ödemek	cash someone out v.
423	Colloquial	bir meblağı/tutarı ödemek zorunda bırakmak	shake down v.
424	Colloquial	yolculuğun karşılığını çalışarak ödemek	work (one's) passage v.
425	Colloquial	yolculuğun karşılığını çalışarak ödemek	work your passage v.
426	Colloquial	istemeyerek ödemek	fork some money out v.
427	Colloquial	para vermek/ödemek	fork something over v.
428	Colloquial	(bir miktar para) ödemek	shell out (an amount of money) v.
429	Colloquial	(bir miktar para) ödemek	shell (an amount of money) out v.
430	Colloquial	parkmetreye para ödemek	feed the meter v.
431	Colloquial	borcunu ödemek	pay off a score v.
Idioms
432	Idioms	kapıda ödemek	pay (for something) cod v.
433	Idioms	kapıda ödemek	pay (for something) collect on delivery v.
434	Idioms	dünya kadar para ödemek	cost the earth v.
435	Idioms	bir servet ödemek	cost the earth v.
436	Idioms	dünya kadar para ödemek	charge the earth v.
437	Idioms	bir servet ödemek	charge the earth v.
438	Idioms	dünya kadar para ödemek	pay the earth v.
439	Idioms	bir servet ödemek	pay the earth v.
440	Idioms	çok para ödemek	pay top dollar v.
441	Idioms	dünya kadar para ödemek	pay top dollar v.
442	Idioms	bir servet ödemek	pay top dollar v.
443	Idioms	en yüksek fiyatı ödemek	pay top dollar v.
444	Idioms	allah'a can borcunu ödemek	pay the debt of nature v.
445	Idioms	bir işin bedelini para yerine mal veya hizmet olarak ödemek	take something out in trade v.
446	Idioms	bedelini ödemek	pay the piper v.
447	Idioms	büyük para ödemek	pay the moon v.
448	Idioms	bir servet ödemek	pay top dollar v.
449	Idioms	bir servet ödemek	pay a king's ransom v.
450	Idioms	bir servet ödemek	pay through the nose v.
451	Idioms	bir servet ödemek	pay through the nose for something v.
452	Idioms	bir servet ödemek	drop a bundle v.
453	Idioms	bir servet ödemek	pay over the odds v.
454	Idioms	büyük para ödemek	pay top dollar v.
455	Idioms	bedel ödemek	face the music v.
456	Idioms	borcunu bir başkasından borç alarak ödemek	rob peter to pay paul v.
457	Idioms	bir servet ödemek	drop a bundle on something v.
458	Idioms	bir servet ödemek	blow a bundle on v.
459	Idioms	bir servet ödemek	spend a king's ransom v.
460	Idioms	bedelini ödemek	atone for v.
461	Idioms	bedel ödemek	take one's medicine v.
462	Idioms	bedelini ödemek	take one's medicine v.
463	Idioms	bedelini ödemek (genellikle sorumlu olmadığı bir şeyin)	pick up the bill v.
464	Idioms	bir servet ödemek	pay an arm and a leg for something v.
465	Idioms	dünyanın parasını ödemek	pay through the nose v.
466	Idioms	diyetini ödemek	give someone pound of flesh v.
467	Idioms	çok para ödemek	drop a bundle v.
468	Idioms	diyetini ödemek	pay someone pound of flesh v.
469	Idioms	diyet ödemek	take one's medicine v.
470	Idioms	çok para ödemek	blow a bundle on v.
471	Idioms	değerinden fazla para ödemek	pay over the odds v.
472	Idioms	diyet ödemek	pay someone pound of flesh v.
473	Idioms	dünyalar ödemek	pay the moon v.
474	Idioms	diyetini ödemek	burn one's fingers v.
475	Idioms	diyetini ödemek	atone for v.
476	Idioms	diyet ödemek	give someone pound of flesh v.
477	Idioms	diyet ödemek	face the music v.
478	Idioms	çok fazla para ödemek	pay through the nose v.
479	Idioms	hesabı ödemek	pick up the check v.
480	Idioms	hesabı ödemek	pick up the tab v.
481	Idioms	ederinden daha fazla ödemek	pay over the odds v.
482	Idioms	hesabı ödemek	pick up the bill v.
483	Idioms	hesabı ödemek	foot the bill v.
484	Idioms	hesabı ödemek	pick up the tab (for something) v.
485	Idioms	istemeyerek ödemek	fork some money out (for something) v.
486	Idioms	karşılığını ödemek	grease someone's hand v.
487	Idioms	karşılığını ödemek	oil someone's palm v.
488	Idioms	karşılığını ödemek	grease someone's palm v.
489	Idioms	kendi seyahat parasını kendi ödemek	pay one's own way v.
490	Idioms	karşılığını fazlasıyla ödemek	give back with interest v.
491	Idioms	karşılığını ödemek	oil someone's hand v.
492	Idioms	peşin ödemek	pay on the nail v.
493	Idioms	suçunu ödemek	pay the penalty v.
494	Idioms	(bir borcu) geri ödemek	make good on something v.
495	Idioms	yaptıklarının bedelini ödemek	stew in one's own juice v.
496	Idioms	(aldığı hizmetin) karşılığını ödemek	cross someone's palm with silver v.
497	Idioms	yaptığının bedelini ödemek	be on a sticky wicket v.
498	Idioms	yaptığının bedelini ödemek	be batting on a sticky wicket v.
499	Idioms	(borcunun) tamamını ödemek	pay off v.
500	Idioms	(bir şeyin) kefaretini ödemek	face the music v.