barely - Turco Inglés Diccionario

barely

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "barely" en diccionario turco inglés : 21 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
barely adv. ancak
The imagination is barely capable of understanding the consequences of another 60 years of a galloping HIV epidemic.
Hayal gücü, 60 yıl daha dörtnala giden bir HIV salgınının sonuçlarını anlamaya ancak yetiyor.

More Sentences
barely adv. zar zor
I barely managed to catch the train.
Treni zar zor yakaladım.

More Sentences
General
barely adv. güçbela
Tom could barely keep up with Mary.
Tom güçlükle Mary'ye ayak uydurabildi.

More Sentences
barely adv. çok az
I barely know you.
Seni çok az tanıyorum.

More Sentences
barely adv. zor
I barely restrained myself from vomiting.
Kusmamak için kendimi zor tuttum.

More Sentences
barely adv. anca
It's barely been two months since the accident.
Kazanın üzerinden iki ay anca geçmiştir.

More Sentences
barely adv. hemen hemen hiç
Tom barely speaks to me anymore.
Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.

More Sentences
barely adv. zar zor
We barely survived.
Zar zor hayatta kaldık.

More Sentences
barely adv. dar
barely adv. sadece
barely adv. zoraki
barely adv. çok çok az
barely adv. dar darına
barely adv. açıkça
barely adv. hemen hemen
barely adv. gücü gücüne
barely adv. kıtı kıtına
barely adv. açık bir şekilde
barely adv. gizlenmeden
barely adv. daha … bile
Gastronomy
barely adv. belli belirsiz

Significados de "barely" con otros términos en diccionario inglés turco: 60 resultado(s)

Inglés Turco
General
barely visible adj. zar zor görünebilen
Tom's bruises are barely visible anymore.
Tom'un morlukları artık zar zor görünüyor.

More Sentences
barely enough adj. zar zor yeterli
Tom had barely enough to eat.
Tom'un yiyeceği zar zor yetiyordu.

More Sentences
Colloquial
barely make it v. zar zor yetişmek
Tom barely made it in time.
Tom zar zor yetişti.

More Sentences
General
be barely sufficient v. kıtı kıtına yetişmek
barely win (the race) v. zar zor kazanmak (yarışı)
barely recuperate v. yeni yeni kendine gelmek
barely recover v. yeni yeni kendine gelmek
barely escape drowning v. boğulma tehlikesi geçirmek
barely escape drowning v. boğulma tehlikesi atlatmak
be barely able to stand at the funeral v. cenazede güçlükle ayakta durabilmek
barely had enough gas money to come v. gelmek için benzin parasını zar zor denkleştirmek
manage one's existence barely v. kıt kanaat geçinmek
barely escape with one’s life v. hayatını zor kurtarmak
barely accepted adj. zorla kabul edilmiş/edilen
barely enough adj. ancak yeterli
just barely adv. zor bela
just barely adv. gücü gücüne
barely...when adv. -er...-mez
Colloquial
barely make it v. zar zor bitirmek
barely make it v. ucu ucuna geçmek
barely make it v. güçlükle tamamlamak
barely make it v. ucu ucuna yetiştirmek
barely make it v. kıl payı tamamlamak
barely make it v. son anda bitirmek
to barely make it v. zar zor bitirmek
to barely make it v. ucu ucuna geçmek
to barely make it v. güçlükle tamamlamak
to barely make it v. kıl payı tamamlamak
to barely make it v. son anda bitirmek
to barely make it v. zar zor yetişmek
to barely make it v. ucu ucuna yetişmek
to barely make it v. kıl payı yetişmek
to barely make it v. son anda yetişmek
to barely make it on time v. zar zor yetişmek
to barely make it on time v. ucu ucuna yetişmek
to barely make it on time v. kıl payı yetişmek
to barely make it on time v. son anda yetişmek
Idioms
barely put one foot in front of the other v. adım atacak hali olmamak
barely make both ends meet v. ayın sonunu zor getirmek
can barely hear yourself think v. gürültüden adeta kendi sesini duyamamak
barely make both ends meet v. kıt kanaat geçinmek
barely make both ends meet v. zar zor geçinmek
barely make it on time v. zar zor yetişmek
barely make it on time v. ucu ucuna yetiştirmek
barely make it on time v. kıl payı tamamlamak
barely make it on time v. son anda bitirmek
can barely hear (oneself) think v. (gürültüden) kendi sesini duyamamak
can barely hear (oneself) think v. (gürültüden) konsantre olamamak
can barely hear (oneself) think v. (kargaşadan/gürültüden) sağlıklı düşünememek
Speaking
you just barely beat me out! expr. beni zar zor geçtin/yendin!
we barely know each other expr. birbirimizi daha yeni tanıyoruz
we barely know each other expr. birbirimizi az tanıyoruz
he barely escaped with his life expr. hayatını zor kurtardı
he barely escaped with his life expr. hayatını zor kurtarmış
I can barely afford for my bills expr. faturalarımı zar zor ödüyorum
we barely spoke expr. iki çift lafı zor ettik
though just barely expr. zar zor olsa da
though just barely expr. zar zor da olsa
I barely came home expr. zar zor eve geldim
we barely stay afloat expr. zor ayakta duruyoruz