begin - Turco Inglés Diccionario

begin

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "begin" en diccionario turco inglés : 23 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
begin v. başlatmak
It would not be advisable today to have to begin the whole process again.
Bugün tüm süreci yeniden başlatmak zorunda kalmak uygun olmayacaktır.

More Sentences
begin v. başlamak
That is beginning to change but there is still a long way to go.
Bu durum değişmeye başlıyor ancak daha gidilecek çok yol var.

More Sentences
General
begin v. koyulmak
Let's begin our work at once.
Derhal işimize koyulalım.

More Sentences
begin v. önayak olmak
begin v. atılmak
begin v. adım atmak
begin v. yüz tutmak
begin v. doğmak
begin v. girişmek
begin v. vücut bulmak
begin v. meydana gelmek
begin v. çığır açmak
begin v. start almak
begin v. start vermek
begin v. söze başlamak
begin v. eli varmak
begin v. yetmek
begin v. gözü kesmek
begin v. muvaffak olmak
begin v. açılışı yapmak
begin v. (harfle) başlamak
Irregular Verb
begin v. began - begun
Computer
begin expr. başla

Significados de "begin" con otros términos en diccionario inglés turco: 134 resultado(s)

Inglés Turco
General
begin to worry v. endişelenmeye başlamak
Tom began to worry about Mary.
Tom, Mary için endişelenmeye başladı.

More Sentences
begin with v. ile başlamak
To begin with the school market programme; we propose earmarking an additional 10.3 million for this.
Okul pazarı programı ile başlamak gerekirse; bunun için ek 10.3 milyon ayırmayı öneriyoruz.

More Sentences
begin to date v. (biriyle) çıkmaya başlamak
Tom began to date Mary sometime last year.
Tom geçen yıl Mary ile çıkmaya başladı.

More Sentences
begin to understand v. anlamaya başlamak
Later, I began to understand how misguided those feelings were.
Sonradan, o hislerin ne kadar yanıltıcı olduğunu anlamaya başladım.

More Sentences
begin to work v. çalışmaya başlamak
Italian diplomacy has begun to work towards restoring the balance.
İtalyan diplomasisi dengeyi yeniden tesis etmek üzere çalışmaya başlamıştır.

More Sentences
begin with adv. ilk olarak
Let us first begin with minimum standards in the cases where there are real problems.
Gerçek sorunların olduğu durumlarda ilk olarak asgari standartlarla başlayalım.

More Sentences
Phrasals
begin with v. ile başlamak
I should like therefore to begin with the latter.
Bu nedenle ikinci konu ile başlamak istiyorum.

More Sentences
begin by v. (söyleyerek/yaparak vb) başlamak
I wish to begin by thanking the rapporteur.
Raportöre teşekkür ederek başlamak istiyorum.

More Sentences
begin with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) başlamak
I will begin with the amendments the Commission cannot accept.
Komisyonun kabul edemeyeceği değişikliklerle başlayacağım.

More Sentences
Colloquial
begin with expr. başlangıç olarak
To begin with, we don't have enough money.
Başlangıç olarak, yeterli paramız yok.

More Sentences
begin with expr. başlangıçta
That is what it was designed to be to begin with.
Zaten başlangıçta da böyle tasarlanmıştır.

More Sentences
Speaking
before you begin expr. başlamadan önce
Before you begin an installation, close all applications, including your web browser.
Bir yüklemeye başlamadan önce, web tarayıcınız da dahil olmak üzere tüm uygulamaları kapatın.

More Sentences
to begin with expr. en başta
You shouldn't have come here to begin with.
En başta buraya gelmemeliydin.

More Sentences
to begin with expr. öncelikle
I wish to begin with a point of order.
Öncelikle bir konuya değinmek istiyorum.

More Sentences
General
begin to walk v. ayaklanmak
not to begin v. el sürmemek
begin to talk v. dillenmek
begin to be forgotten v. unutulmaya yüz tutmak
begin to speak v. söz almak
begin afresh v. yeniden başlamak
begin to enjoy prosperity v. feraha çıkmak
begin to seem older v. yaşlı gözükmeye başlamak
begin to use v. kullanıma başlamak
begin to go well v. adama dönmek
begin to suspect v. şüpheye düşmek
begin to grow v. terlemek
begin to develop v. filizlenmek
begin a new season v. perdelerini açmak
begin to mourn v. mateme girmek
begin to scream v. feryadı basmak
begin to flag v. yorulmaya başlamak
begin to hope v. umutlanmak
begin to blow from the northeast v. poyrazlamak
begin to work v. hayata atılmak
begin to go well v. bir adama benzemek
begin quarreling v. kavgaya tutuşmak
begin to loathe v. ikrah getirmek
begin beat v. girişmek
begin to play v. vizyona girmek
begin to act crazily v. çılgınlaşmak
begin again v. baştan almak (işi/konuyu)
begin quarreling with each other v. kavgaya tutuşmak
begin decline v. zevale yüz tutmak
begin studies v. çalışmalara başlamak
begin works v. çalışmalara başlamak
begin one's career v. kariyerine başlamak
begin a quest v. arayış içine girmek
begin a career v. meslek hayatına atılmak
begin to make sense v. anlamlı gelmeye başlamak
begin production v. üretime geçmek
begin an operation v. operasyon başlatmak
begin an operation v. operasyon düzenlemek
begin to fight v. savaş açmak
begin to worry v. endişeye kapılmak
begin a career v. kariyere başlamak
(something) to begin to go well v. yoluna girmek
begin to live in (a certain) way v. yol tutmak
begin one's broadcasting life v. yayın hayatına başlamak
begin to talk v. dile gelmek
begin a journey v. bir yolculuğa başlamak
begin a journey v. bir seyahate başlamak
begin a journey v. yolculuğa çıkmak
begin a legal process against someone v. yasal işlem başlatmak
begin by doing something v. bir şey yaparak başlamak
begin to drop into the low 20s v. sıcaklık 20 derecelere (22-23) düşmeye başlamak
begin active duty v. aktif göreve başlamak
begin to work v. iş hayatına atılmak
begin the construction v. inşaata başlamak
begin to get tired v. yorulmaya başlamak
re-begin v. yeniden başlatmak
re-begin v. yeniden başlamak
beg (begin) v. başlamak
begin by doing v. (bir şey) yaparak başlamak
begin with adv. ilk önce
begin with adv. evvela
begin with adv. bir kere
begin with adv. öncelikle
Phrasals
begin with (someone or something) v. ilk olarak (biriyle/bir şeyle) başlamak
begin with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) giriş yapmak
Phrases
thank you doesn't begin to say enough expr. teşekkür etmek yeterli değil
Proverb
he that would the daughter win, must with the mother first begin kızın kalbine giden yol annesinden geçer
he who would climb the ladder must begin at the bottom yükselmek için mutlaka öncelikle en alttan başlamak gerekir
he who would climb the ladder must begin at the bottom bir işte çok iyi bir yere gelmek (yükselmek) istiyorsan en alttan başlayıp adım adım yükselmelisin
he who would climb the ladder must begin at the bottom merdiven ayak ayak çıkılır
Colloquial
begin with v. ilk neden olarak
begin with expr. en başta
begin with expr. ilk önce
let the game begin expr. oyun başlasın
begin with expr. öncelikle
Idioms
begin to see the light v. anlamaya başlamak
begin to see daylight v. tünelin sonundaki ışığı görmek
begin to see daylight v. tünelin ucundaki ışığı görmek (çok çalışıp sonuca ulaşmak)
Speaking
the show is about to begin expr. gösteri başlamak üzere
the show's about to begin expr. gösteri başlamak üzere
to begin with expr. evvela
to begin with expr. ilk olarak
I don't even know where to begin expr. nereden başlasam bilmiyorum
I don't even know where to begin expr. nereden başlayacağımı bilmiyorum
how do we begin this? expr. nereden başlayalım?
I don't even know where to begin expr. nereden başlayacağımı bile bilmiyorum
begin with the end in mind expr. sonu düşünerek başlayın
we begin our walk in front of buckingham palace expr. yürüyüşümüze buckingham sarayının önünden başlayacağız
what time does the concert begin? expr. konser saat kaçta başlıyor?
Law
right to begin n. başlama hakkı
begin legal action against v. yasal yollara başvurmak
begin legal action against v. yasal işlem başlatmak
Computer
begin time n. başlama zamanı
begin style n. başlangıç stili
begin time n. başlangıç saati
begin date n. başlangıç tarihi
begin size n. başlangıç boyutu
begin check n. denetleme başlangıcı
cheap time begin minute n. indirimli tarife başlangıç dakikası
cheap time begin hour n. indirimli tarife başlangıç saati
begin searching expr. aramaya başla
not begin with expr. belirtilen karakterle başlamaz
begin dictation expr. dikte etmeye başla
begin a group expr. gruba başla
begin a group expr. grup başlat
not begin with expr. ilk karakter farklı
begin message on cover expr. iletiye kapakta başla
autoformat begin expr. otomatik biçim başlat
move to paragraph begin expr. paragraf başına taşı
begin freeform expr. serbest formu başlat
begin erase expr. silmeyi başlat
move to line begin expr. satır başına taşı
begin scan expr. taramayı başlat
begin print job expr. yazdırma işine başla
begin print job expr. yazdırma işini başlat
Geography
begin morning civil twilight n. deniz şafağından sonraki zaman dilimi
begin morning nautical twilight n. sabah uygun koşullar altında askeri operasyonların sınırlı da olsa yapılabildiği zaman dilimi
bmct (begin morning civil twilight) abrev. deniz şafağından sonraki zaman dilimi
bmnt (begin morning nautical twilight) abrev. sabah uygun koşullar altında askeri operasyonların sınırlı da olsa yapılabildiği zaman dilimi
Football
begin with a throw-in v. taç atışıyla başlamak