buluş - Turco Inglés Diccionario

buluş

Significados de "buluş" en diccionario inglés turco : 27 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
buluş invention n.
It is indeed a fact that only an invention may be patented, not a discovery.
Bir keşfin değil, yalnızca bir buluşun patentlenebileceği sahiden de bir gerçektir.

More Sentences
buluş discovery n.
This is an amazing discovery.
Bu inanılmaz bir buluş.

More Sentences
General
buluş breakthrough n.
There are no breakthroughs.
Hiçbir buluş yok.

More Sentences
buluş brainchild n.
This is my brainchild.
Bu benim buluşum.

More Sentences
buluş discovery n.
He became world-famous for his discovery.
O buluşundan dolayı dünyaca ünlü oldu.

More Sentences
Technical
buluş invention n.
The substance and level of invention for the granting of a patent is evaluated by national patent authorities.
Patent verilmesi için buluşun içeriği ve seviyesi ulusal patent otoriteleri tarafından değerlendirilir.

More Sentences
General
buluş puberty n.
buluş detection n.
buluş brain child n.
buluş creation n.
buluş contrivance n.
buluş find n.
buluş finding n.
buluş trouvaille (fr) n.
buluş innovation n.
buluş device n.
buluş novation [obsolete] n.
buluş excogitation n.
buluş manufacture n.
buluş deprehension n.
buluş overture n.
buluş rug [dialect] [uk] n.
buluş ingenuity n.
buluş contrivement [obsolete] n.
buluş discoverment [obsolete] n.
buluş discoverture [obsolete] n.
Trade/Economic
buluş innovation n.

Significados de "buluş" con otros términos en diccionario inglés turco: 39 resultado(s)

Turco Inglés
General
dahiyane buluş brain wave n.
parlak buluş brainchild n.
buluş belgesi patent n.
görünüşte önemli değersiz buluş mare's nest n.
buluş yapan inventor n.
sosyal buluş social invention n.
bilimde büyük buluş breakthrough n.
büyük buluş breakthrough n.
buluş hakkı patent n.
çığır açan buluş breakthrough n.
büyük bir teknolojik buluş technological breakthrough n.
icat/buluş tarihi date of invention n.
teknolojik buluş technological invention n.
çarpıcı yenilik/buluş stunning breakthrough n.
buluş yapan kimse novator [obsolete] n.
görünüşte önemli değersiz buluş mare’s-nest n.
görünüşte önemli değersiz buluş mares-nest n.
tuhaf buluş whigmaleerie n.
ortak buluş coinvention n.
fantastik buluş fangle [obsolete] n.
eski buluş prediscovery n.
ustaca/zekice buluş artifice n.
buluş yapmak make an invention v.
Phrasals
beklenmedik bir buluş yapmak strike upon (something) v.
Colloquial
dahiyane buluş brain wave n.
Idioms
görünüşte önemli değersiz buluş a mare's nest n.
tekerleğin icadından sonraki en iyi buluş sliced bread n.
şimdiye kadar bulunanlar arasında en harika buluş greatest thing since indoor plumbing n.
şimdiye kadar bulunanlar arasında en harika buluş the greatest thing since sliced bread n.
şimdiye kadar bulunanlar arasında en harika buluş the greatest thing since indoor plumbing n.
buluş yapmak break fresh/new ground v.
Trade/Economic
belli bir yenilik veya buluş dolayısıyla aynı emek miktarının kullanılmasıyla daha yüksek bir üretim elde edilmesi labor saving technological progress n.
buluş ifşa invention disclosure n.
buluş ifşası invention disclosure n.
buluş basamağı inventive step n.
patentli buluş patented invention n.
Law
sınai buluş industrial invention n.
Education
buluş metodu discovery learning method n.
buluş yoluyla öğretim tekniği discovery learning technique n.