cesaret

Significados de "cesaret" en diccionario inglés turco : 74 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	cesaret	courage n.
We must now call on our national leaders to show the courage and the vision which the moment demands. Şimdi ulusal liderlerimizi bu anın gerektirdiği cesareti ve vizyonu göstermeye çağırmalıyız. More Sentences
General
2	General	cesaret	heart n.
Tom didn't have the heart to tell Mary what had happened to her dog. Tom'un Mary'ye köpeğine ne olduğunu söyleyecek cesareti yoktu. More Sentences
3	General	cesaret	grit n.
I admire your grit. Cesaretine hayranım. More Sentences
4	General	cesaret	bravery n.
There's a fine line between bravery and suicide, kid. Cesaret ile intihar arasında ince bir çizgi vardır, çocuğum. More Sentences
5	General	cesaret	gallantry n.
The soldier was awarded a medal for his gallantry. Asker, cesaretinden ötürü bir madalya ile ödüllendirildi. More Sentences
6	General	cesaret	enterprise n.
Marketing is perfect for people with enterprise and imagination. Pazarlama, cesareti ve hayal gücü olan insanlar için birebirdir. More Sentences
7	General	cesaret	spirit n.
The defeat didn't dampen his spirits. Yenilgi, onun cesaretini kırmadı. More Sentences
8	General	cesaret	courage n.
I thank those who have had the courage to speak in favour of our amendment. Değişikliğimiz lehinde konuşma cesareti gösterenlere teşekkür ediyorum. More Sentences
9	General	cesaret	boldness n.
He had the boldness to ignore the teacher's advice. Öğretmenin tavsiyesini görmezden gelme cesaretini gösterdi. More Sentences
10	General	cesaret	mettle n.
The next test of our mettle, though, is almost upon us. Cesaretimizi sınayacağımız bir sonraki sınav ise neredeyse yaklaşıyor. More Sentences
11	General	cesaret	nerve n.
You've got some nerve. Cesaretin var. More Sentences
12	General	cesaret	spunk n.
You've got spunk. Cesaretin var. More Sentences
13	General	cesaret	dare n.
Dare you allow the Belgians to vote on the Treaty of Nice? Belçikalıların Nice Antlaşmasını oylamasına izin vermeye cesaretiniz var mı? More Sentences
14	General	cesaret	pluck n.
I admire your pluck. Cesaretine hayranım. More Sentences
15	General	cesaret	guts n.
The Commission should have the guts to strip away this pretence and withdraw this directive. Komisyon'un bu bahaneyi ortadan kaldıracak ve bu yönergeyi geri çekecek cesareti göstermesi gerekmektedir. More Sentences
16	General	cesaret	braveness n.
Her braveness will remain in our memories. Cesareti anılarımızda kalacak. More Sentences
17	General	cesaret	resolution n.
18	General	cesaret	grittiness n.
19	General	cesaret	valour n.
20	General	cesaret	gameness n.
21	General	cesaret	gumption n.
22	General	cesaret	prowess n.
23	General	cesaret	fearlessness n.
24	General	cesaret	assurance n.
25	General	cesaret	pecker n.
26	General	cesaret	hardihood n.
27	General	cesaret	sand n.
28	General	cesaret	fortitude n.
29	General	cesaret	doughtiness n.
30	General	cesaret	valiantness n.
31	General	cesaret	audacity n.
32	General	cesaret	ticker n.
33	General	cesaret	valiance n.
34	General	cesaret	hardiness n.
35	General	cesaret	stoutness n.
36	General	cesaret	valiancy n.
37	General	cesaret	valor n.
38	General	cesaret	chivalry n.
39	General	cesaret	daring n.
40	General	cesaret	ballsiness n.
41	General	cesaret	adventuresomeness n.
42	General	cesaret	adventurousness n.
43	General	cesaret	gutsiness n.
44	General	cesaret	hardiment n.
45	General	cesaret	metal n.
46	General	cesaret	brow [obsolete] n.
47	General	cesaret	moxie n.
48	General	cesaret	hutzpah n.
49	General	cesaret	getup n.
50	General	cesaret	get-up-and-get n.
51	General	cesaret	get-up-and-go n.
52	General	cesaret	feat n.
53	General	cesaret	cojones n.
54	General	cesaret	fiber n.
55	General	cesaret	fibre n.
56	General	cesaret	sponk [dated] n.
57	General	cesaret	sprawl [dialect] n.
Colloquial
58	Colloquial	cesaret	gut n.
59	Colloquial	cesaret	hard neck [ireland] n.
Idioms
60	Idioms	cesaret	a lot of pluck n.
61	Idioms	cesaret	heart of oak n.
62	Idioms	cesaret	intestinal fortitude n.
63	Idioms	cesaret	a stout heart n.
Archaic
64	Archaic	cesaret	game n.
Slang
65	Slang	cesaret	rock n.
66	Slang	cesaret	balls n.
67	Slang	cesaret	hoska [dated] n.
68	Slang	cesaret	mahoska [dated] n.
69	Slang	cesaret	nards n.
70	Slang	cesaret	nuts n.
71	Slang	cesaret	stones n.
72	Slang	cesaret	derms [south africa] n.
73	Slang	cesaret	dauber n.
British Slang
74	British Slang	cesaret	bottle n.

Significados de "cesaret" con otros términos en diccionario inglés turco: 285 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	cesaret vermek	encourage v.
I encouraged her to take the job. İşi kabul etmesi konusunda ona cesaret verdim. More Sentences
General
2	General	cesaret kırma	discouragement n.
The discouragement from her friends didn't stop her. Arkadaşlarının cesaretini kırması adamı pes ettirmedi. More Sentences
3	General	cesaret göstermek	show courage v.
The European Parliament has shown courage. Avrupa Parlamentosu cesaret göstermiştir. More Sentences
4	General	cesaret bulmak	be encouraged v.
If he had attended the party, they would have been encouraged. Eğer o partiye katılmış olsaydı, cesaret bulmuş olacaklardı. More Sentences
5	General	cesaret etmek	venture v.
The average citizen will not venture into certain areas of our big cities after dusk. Ortalama bir vatandaş büyük şehirlerimizin belirli bölgelerine akşam karanlığından sonra girmeye cesaret edemez. More Sentences
6	General	cesaret vermek	encourage v.
Don't encourage him. Ona cesaret vermeyin. More Sentences
7	General	cesaret etmek	dare v.
Will the European Union dare to demand the immediate end of this unjust, illegal and dangerous war? Avrupa Birliği bu haksız, yasa dışı ve tehlikeli savaşın derhal sona erdirilmesini talep etmeye cesaret edebilecek mi? More Sentences
8	General	cesaret kırmak	discourage v.
However, you may become overwhelmed or discouraged if you try to make too many changes at once. Ancak, aynı anda çok fazla değişiklik yapmaya çalışırsanız bunalabilir veya cesaretiniz kırılabilir. More Sentences
9	General	cesaret toplamak	pluck up courage v.
Parliament needs to pluck up courage and stand firm if it is serious about protecting fish stocks. Parlamento balık rezervlerini koruma konusunda ciddiyse cesaretini toplamalı ve sağlam durmalıdır. More Sentences
10	General	cesaret edememek	not dare to v.
I did not dare to count on preventive vaccination. Önleyici aşılamaya güvenmeye cesaret edemedim. More Sentences
11	General	cesaret edememek	dare not (daren't) v.
I dare not even imagine what it would mean for the candidate countries. Bunun aday ülkeler için ne anlama geleceğini hayal etmeye bile cesaret edemiyorum. More Sentences
12	General	cesaret verici	encouraging adj.
But the results so far are very encouraging. Ancak şu ana kadarki sonuçlar çok cesaret verici. More Sentences
13	General	cesaret kırıcı	discouraging adj.
This evolution will perhaps be more discouraging at some times than at others. Bu evrim belki de bazı zamanlarda diğerlerinden daha cesaret kırıcı olacaktır. More Sentences
14	General	cesaret kırıcı	disheartening adj.
The continuous failures were disheartening. Art arda yaşanan başarısızlıklar cesaret kırıcıydı. More Sentences
15	General	cesaret kırıcı	demoralizing adj.
The air raid was demoralizing for the enemy. Hava saldırısı düşman için cesaret kırıcıydı. More Sentences
16	General	cesaret kıran	discouraging adj.
This exclusion then becomes an instrument for discouraging newcomers. Bu dışlama daha sonra yeni gelenlerin cesaretini kırmak için bir araç haline gelir. More Sentences
17	General	aşırı cesaret	temerity n.
18	General	cesaret verme	emboldening n.
19	General	cesaret verme	encouragement n.
20	General	cesaret gösterme	braving n.
21	General	delice cesaret	foolhardiness n.
22	General	içkiden ileri gelen çılgınca cesaret	dutch courage n.
23	General	cesaret gösterisi	bravado n.
24	General	medeni cesaret	moral courage n.
25	General	cesaret veren	encourager n.
26	General	cesaret ödülü	courage award n.
27	General	cesaret ödülü	award for courage n.
28	General	cesaret verici ilerleme	encouraging progress n.
29	General	medeni cesaret	courage n.
30	General	ölçüsüz cesaret	derring do n.
31	General	cesaret madalyası	medal of valor n.
32	General	cesaret madalyası	medal of valour n.
33	General	cesaret veren şey (alkollü içecek vb.)	nerver n.
34	General	(azim, coşku, cesaret) kırılma	sag n.
35	General	asalet, cesaret ve cömertlik özellikleri	knightliness n.
36	General	cesaret oyunu	chicken n.
37	General	erkeksi cesaret	virtue [obsolete] n.
38	General	atılganlık ve cesaret yoksunluğu	faintness n.
39	General	büyük cesaret	heroism n.
40	General	cesaret gösterisi	gasconader n.
41	General	cesaret, karakter veya kararlılık testi	gut check [us] n.
42	General	cesaret kırılması	disheartenment n.
43	General	cesaret kırıcı sonuç	dismay [obsolete] n.
44	General	cesaret yoksunluğu	dispiritedness n.
45	General	bazı kızılderililerde savaş sırasında cesaret göstergesi olarak düşmana vurma veya dokunma geleneği	coup n.
46	General	cesaret işi	feat n.
47	General	cesaret kırılması	daunt [dialect] [uk] n.
48	General	cesaret kırıcı etken	discouragement n.
49	General	cesaret kıran şey	discourager n.
50	General	cesaret sembolü	oriflamme n.
51	General	cesaret denemesi	scratch n.
52	General	öz cesaret	self-mettle n.
53	General	cesaret vermek	hearten v.
54	General	cesaret vermek	embolden v.
55	General	cesaret etmek	durst v.
56	General	cesaret göstermek	brave v.
57	General	cesaret almak	take heart v.
58	General	cesaret vermek	abet v.
59	General	zor bir durum karşısında cesaret göstermek	put a bold face on v.
60	General	cesaret almak	take courage v.
61	General	cesaret etmek	take the liberty v.
62	General	cesaret bulmak	take heart v.
63	General	cesaret vermek	give courage v.
64	General	cesaret almak	take courage from v.
65	General	cesaret vermek	sustain v.
66	General	cesaret etmek	make bold to v.
67	General	cesaret etmek	hazard v.
68	General	cesaret vermek	nerve v.
69	General	cesaret vermek	exhort v.
70	General	cesaret vermek	support v.
71	General	cesaret etmek	make bold v.
72	General	cesaret göstermek	present a bold front v.
73	General	cesaret kırmak	dissuade v.
74	General	cesaret kırmak	deter v.
75	General	cesaret edip girişmek	venture v.
76	General	cesaret gerektirmek	require courage v.
77	General	-meye cesaret etmek	temp to v.
78	General	cesaret ödülü almak	receive a bravery award v.
79	General	cesaret almak	take encouragement v.
80	General	cesaret edememek	daren't v.
81	General	cesaret toplamak	work up the courage v.
82	General	bir şeyi yapmak için cesaret bulmak	bring oneself to do something v.
83	General	cesaret etmek	adventure v.
84	General	söylemeye cesaret etmek	adventure v.
85	General	cesaret vermek	adhort v.
86	General	cesaret aşılamak	reman v.
87	General	cesaret vermek	reman v.
88	General	cesaret vermek	nerve v.
89	General	cesaret almak	take heart of grace v.
90	General	cesaret etmek	aunter [obsolete] v.
91	General	cesaret ve hayal gücüyle yapmak	pull v.
92	General	(azim, coşku, cesaret) kırılmak	sag v.
93	General	cesaret gelmek	bold [obsolete] v.
94	General	cesaret etmek	mint [scotland] v.
95	General	kendine cesaret vermek	brazen v.
96	General	cesaret almak	hearten v.
97	General	cesaret verme	heartening v.
98	General	aşırı cesaret göstermek	overdare v.
99	General	cesaret kırmak	fear [obsolete] v.
100	General	cesaret vermek	firm (up) v.
101	General	cesaret etmek	oss [dialect] [uk] v.
102	General	cesaret etmek	osse [dialect] [uk] v.
103	General	cesaret etmek	have the courage to v.
104	General	cesaret etmek	skate v.
105	General	cesaret gösterisi yapmak	prove v.
106	General	cesaret göstermek	spunk [dialect] v.
107	General	cesaret gösteren	braving adj.
108	General	cesaret kırıcı	demoralising adj.
109	General	cesaret verilmiş	encouraged adj.
110	General	başarı (cesaret veya bedensel güç isteyen)	feat adj.
111	General	cesaret kırıcı	enervating adj.
112	General	cesaret kırıcı	deterring adj.
113	General	cesaret eden	daring adj.
114	General	cesaret isteyen	bold adj.
115	General	cesaret isteyen	adventurous adj.
116	General	cesaret verilmiş	emboldened adj.
117	General	cesaret kırıcı	unnerving adj.
118	General	cesaret kırıcı	dispiriting adj.
119	General	cesaret verici	heartening adj.
120	General	cesaret gerektiren	requiring courage adj.
121	General	cesaret verici	promotive adj.
122	General	cesaret verici	hortatory adj.
123	General	cesaret verici	adhortatory adj.
124	General	cesaret isteyen	adventuresome adj.
125	General	cesaret kırıcı	unencouraging adj.
126	General	cesaret vermeyen	unencouraging adj.
127	General	cesaret gösteren	heroical adj.
128	General	alışılmadık şeyleri yapmaya cesaret eden	licentiate [obsolete] adj.
129	General	(cesaret veya inatçılık bakımından) buldog gibi	bulldog adj.
130	General	cesaret kırıcı	chill adj.
131	General	cesaret kırıcı	depressant adj.
132	General	cesaret kırıcı	daunting adj.
133	General	cesaret kırıcı bir şekilde	depressively adv.
134	General	cesaret kırıcı bir şekilde	dishearteningly adv.
135	General	cesaret edici olarak	encouragingly adv.
136	General	cesaret kırıcı bir şekilde	discouragingly adv.
137	General	cesaret verici bir şekilde	hearteningly adv.
138	General	cesaret kırıcı bir biçimde	unnervingly adv.
139	General	cesaret verecek şekilde	encouragingly adv.
140	General	cesaret edemeden	nervelessly adv.
141	General	cesaret kırıcı bir şekilde	demoralizingly [us] adv.
142	General	cesaret kırıcı bir şekilde	demoralisingly [uk] adv.
143	General	cesaret kırarak	crushingly adv.
Phrasals
144	Phrasals	alkışla cesaret vermek	cheer on v.
145	Phrasals	cesaret almak	brace up v.
146	Phrasals	cesaret vermek	fire up v.
147	Phrasals	bir şeye cesaret etmek	get off v.
148	Phrasals	(bir şey yapması konusunda) cesaret vermek	exhort (one) to (do something) v.
149	Phrasals	cesaret edip (bir yere) girmek	venture into (some place) v.
150	Phrasals	cesaret edip temkinli bir şekilde (bir yere) dalmak	venture into (some place) v.
151	Phrasals	cesaret edip girmek	venture into v.
152	Phrasals	cesaret vermek	bear someone up v.
153	Phrasals	(birine bir şey yapmak) için enerji/cesaret vermek	jolly (someone) into (doing) (something) v.
Phrases
154	Phrases	doğruluk mu cesaret mi	truth or dare expr.
155	Phrases	cesaret yok ise, zafer de yok	no guts no glory expr.
Proverb
156	Proverb	cesaret budalalıktır	fools rush in where angels fear to tread
157	Proverb	başarı cesaret gerektirir	no guts no glory
Colloquial
158	Colloquial	alkolden alınan cesaret	dutch courage n.
159	Colloquial	içkiden gelen cesaret	dutch courage n.
160	Colloquial	içki kaynaklı cesaret	geneva courage n.
161	Colloquial	teselli etmeye çalışırken daha da üzen veya cesaret kıran kimse	job’s comforter n.
162	Colloquial	teselli etmeye çalışırken daha da üzen veya cesaret kıran kimse	jobs comforter n.
163	Colloquial	büyük cesaret	some nerve n.
164	Colloquial	yüzsüzce bir cesaret	some nerve n.
165	Colloquial	terbiyesizce bir cesaret	some nerve n.
166	Colloquial	cahilce bir cesaret	some nerve n.
167	Colloquial	cesaret göstermek	show (a lot) of bottle v.
168	Colloquial	cesaret kazanmak	gain courage v.
169	Colloquial	cesaret kazanmak	take heart v.
170	Colloquial	alkolden cesaret bulmuş	corkscrewed up adj.
171	Colloquial	alkolden cesaret bulmuş	corkscrewed (up) adj.
172	Colloquial	cesaret gerektiren	requiring guts adj.
173	Colloquial	(biri) nereden cesaret alıyor/buluyor?	where does (one) get the nerve? expr.
174	Colloquial	(biri bir şey yapmaya) nasıl cesaret ediyor?	where does (one) get off (doing something)? expr.
Idioms
175	Idioms	cesaret etme	brass neck [uk] n.
176	Idioms	cesaret etme	brass nerve n.
177	Idioms	alkolün verdiği cesaret	dutch courage n.
178	Idioms	alkolün verdiği cesaret	liquid courage n.
179	Idioms	cesaret veren kişi	driving force n.
180	Idioms	cesaret konuşması	pep talk n.
181	Idioms	cesaret isteyen iş	feats of bravery n.
182	Idioms	içkinin verdiği cesaret	liquid courage n.
183	Idioms	içkinin verdiği cesaret	dutch courage n.
184	Idioms	cesaret verici destek	kick in the rear n.
185	Idioms	cesaret verici destek	kick in the seat of the pants n.
186	Idioms	büyük cesaret	a lot of nerve n.
187	Idioms	cesaret konuşması	a pep talk n.
188	Idioms	cesaret/gaz verici konuşma	a pep talk n.
189	Idioms	güç/cesaret veren kimse	a pillar of strength n.
190	Idioms	güç/cesaret veren kimse	a tower of strength n.
191	Idioms	güç/cesaret veren kimse	a tower of strength n.
192	Idioms	güç/cesaret veren kimse	a pillar of strength n.
193	Idioms	düşündüklerini savunacak cesaret	courage of (one's) convictions n.
194	Idioms	inandıklarının arkasında duracak cesaret	courage of (one's) convictions n.
195	Idioms	büyük cesaret	lot of nerve n.
196	Idioms	arkasında olup cesaret/güç vermek	serve as the driving force (behind someone or something) v.
197	Idioms	(bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek	have the brass face to (do something) v.
198	Idioms	(bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek	have the face to (do something) v.
199	Idioms	zor durumda cesaret göstermek	fear no colors v.
200	Idioms	(bir şeyden) cesaret bulmak	take comfort in (something) v.
201	Idioms	bir şeyi yapmaya cesaret etmek	have the brass to do something v.
202	Idioms	bir şeyi yapmaya cesaret etmek	have the brass balls to do something v.
203	Idioms	bir şeyi yapmaya cesaret etmek	have the brass neck to do something v.
204	Idioms	bir şeyden cesaret almak	take heart from something v.
205	Idioms	cesaret edip bir işe başlamak	venture forth v.
206	Idioms	cesaret edip düşüncülerini söylemek	put one's head above the parapet v.
207	Idioms	cesaret vermek	give a shot in the arm v.
208	Idioms	cesaret edip düşüncülerini söylemek	stick one's head above the parapet v.
209	Idioms	cesaret toplamak	muster up courage v.
210	Idioms	cesaret etmek	get the guts v.
211	Idioms	çok cesaret istemek	take a lot of guts v.
212	Idioms	(kaba/mantıksız/yakışıksız bir şeyi yapmaya) cesaret etmek	have the gall to do something v.
213	Idioms	(cesaret vermek amacıyla) birinin elini tutmak	hold someone's hand v.
214	Idioms	yapmaya cesaret edememek	pussyfoot around v.
215	Idioms	(içki vb.) cesaret vermek	put hairs on someone's chest v.
216	Idioms	(içki vb.) cesaret vermek	put hair on someone's chest v.
217	Idioms	cesaret bulmak	summon up (one's) courage v.
218	Idioms	büyük cesaret göstermek	have a lot of bottle [uk] v.
219	Idioms	büyük cesaret göstermek	show a lot of bottle [uk] v.
220	Idioms	cesaret göstermek	fear no colors v.
221	Idioms	(birine) cesaret vermek	put backbone into (one) v.
222	Idioms	karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye başlamaya cesaret etmek	jump off the deep end v.
223	Idioms	(bir şeyi yapmak) büyük cesaret istemek/gerektirmek	take some nerve (to do something) v.
224	Idioms	cesur olmak/cesaret göstermek	be so bold v.
225	Idioms	cesur olmak/cesaret göstermek	make so bold v.
226	Idioms	cesaret gerektiren bir şey yapmak	do a dare v.
227	Idioms	bir şeyi yapmaya cesaret etmek	have the neck to do something v.
228	Idioms	bir şeyi yapmaya cesaret etmek	have the nerve to do something v.
229	Idioms	büyük cesaret göstermek	have a lot of bottle v.
230	Idioms	büyük cesaret göstermek	show a lot of bottle v.
231	Idioms	büyük cesaret göstermek	have bottle v.
232	Idioms	büyük cesaret göstermek	show bottle v.
233	Idioms	birine cesaret vermek	put backbone into someone v.
234	Idioms	(içki) cesaret vermek	put hair on chest v.
235	Idioms	(içki, yiyecek) cesaret vermek	put hair on your chest v.
236	Idioms	(içki, yiyecek) cesaret vermek	put hairs on your chest v.
237	Idioms	cesaret edip düşüncülerini söylemek	put your head above the parapet v.
238	Idioms	cesaret edip düşüncülerini söylemek	stick your head above the parapet [uk] v.
239	Idioms	cesaret göstermek	stick your chin out v.
240	Idioms	cesaret göstermek	stick your neck out v.
241	Idioms	(bir şeyi yapmak) cesaret istemek	take a lot of nerve (to do something) v.
242	Idioms	kimde var o cesaret	who will bell the cat expr.
243	Idioms	kimde var o cesaret	who will bell the cat expr.
244	Idioms	bu ne cesaret!	the nerve of (someone)! exclam.
Speaking
245	Speaking	buna nasıl cesaret edersin	how dare you? expr.
246	Speaking	buna nasıl cesaret edersin?	where do you get off? expr.
247	Speaking	bu ne cesaret?	how dare you? expr.
248	Speaking	cesaret edemem	I can't dare expr.
249	Speaking	sana söylemeye cesaret edemedim	I didn't have the heart to tell you expr.
250	Speaking	sana biraz cesaret verir	it'll give you some courage expr.
Religious
251	Religious	(hinduizm'de) cesaret tanrısı	kartikeya n.
252	Religious	(hinduizm'de) cesaret tanrısı	karttikeya n.
Philosophy
253	Philosophy	klasik felsefede dört ana erdemden her biri (bilgelik, cesaret, nefse hakim olmak, adalet)	cardinal virtue n.
254	Philosophy	klasik felsefede dört ana erdemden her biri (bilgelik, cesaret, nefse hakim olmak, adalet)	cardinal virtues n.
Military
255	Military	tsk üstün cesaret ve feragat madalyası	taf courage and self-sacrifice medal n.
256	Military	üstün cesaret ve feragat madalyası	courage and self-sacrifice medal n.
257	Military	üstün cesaret ve feragat madalyası	medal of distinguished courage and self-sacrifice n.
258	Military	kanada'da verilen bir cesaret madalyası	medal of bravery n.
259	Military	kanada'da en yüksek dereceli cesaret ödülü	cross of valour n.
260	Military	askeri cesaret madalyası	smv (star of military valour) [canada] n.
261	Military	kanada cesaret madalyası	star of courage n.
262	Military	askeri cesaret madalyası	mmv (medal of military valour) abrev.
Cinema
263	Cinema	frank capra tarzında, bireysel cesaret eylemlerine vurgu yapan (film)	capraesque n.
Latin
264	Latin	bilmeye cesaret et	sapere aude expr.
Archaic
265	Archaic	cesaret veren kimse	engine n.
266	Archaic	cesaret vermek	embrave v.
267	Archaic	özellikle güç, cesaret ve zeka bakımından denk olmak	mate v.
Slang
268	Slang	cesaret verici destek	a kick in the ass n.
269	Slang	cesaret verme	a kick in the ass n.
270	Slang	cesaret verme	a kick up the arse n.
271	Slang	cesaret verici destek	kick in the pants n.
272	Slang	cesaret verici destek	a kick in the teeth n.
273	Slang	cesaret verici destek	kick in the seat of the pants n.
274	Slang	cesaret verme	kick in the pants n.
275	Slang	cesaret verme	a kick in the teeth n.
276	Slang	cesaret verme	a kick in the butt n.
277	Slang	cesaret verme	a kick up the backside n.
278	Slang	cesaret verme	kick in the seat of the pants n.
279	Slang	cesaret verici destek	a kick in the butt n.
280	Slang	güven ya da cesaret kazanmak	grow a spine v.
281	Slang	(cesaret anlamında) yememek	have no guts v.
282	Slang	(cesaret anlamında) yememek	have no balls v.
283	Slang	cesaret eden	hot adj.
284	Slang	bu cesaret ister	that take guts expr.
Star Wars
285	Star Wars	cesaret-sınıfı taarruz mekiği	fortitude-class assault shuttle n.