|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
General |
|
1 |
General |
back door n.
|
arka kapı |
|
The common European arrest warrant will entail harmonisation of maximum and minimum penalties by the back door.
Ortak Avrupa tutuklama emri, arka kapıdan azami ve asgari cezaların uyumlaştırılmasını gerektirecektir.
More Sentences
|
2 |
General |
next door n.
|
kapı komşu |
|
The people next door asked us to be quieter.
Yan kapı komşumuz daha sessiz olmamızı istedi.
More Sentences
|
3 |
General |
next door neighbor n.
|
kapı komşu |
|
Tom is our next door neighbor.
Tom bizim kapı komşumuz.
More Sentences
|
4 |
General |
door bell n.
|
kapı zili |
|
The door bell has rung.
Kapı zili çaldı.
More Sentences
|
5 |
General |
side door n.
|
yan kapı |
|
Not only did I say that but I also said that there are no back doors or side doors either.
Sadece bunu söylemekle kalmadım, aynı zamanda arka kapı ya da yan kapı olmadığını da söyledim.
More Sentences
|
6 |
General |
car door n.
|
araba kapısı |
|
I shut the car door.
Araba kapısını kapattım.
More Sentences
|
7 |
General |
door lock n.
|
kapı kilidi |
|
How good is your office door lock?
Senin ofisinin kapı kilidi ne kadar iyi?
More Sentences
|
8 |
General |
stage door n.
|
sahne kapısı |
|
The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.
Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu.
More Sentences
|
9 |
General |
barn door n.
|
ambar kapısı |
|
Tom has a barn door inside his apartment.
Tom dairesinde bir ambar kapısına sahip.
More Sentences
|
10 |
General |
locked door n.
|
kilitli kapı |
|
Tom angrily rattled the locked door.
Tom öfkeyle kilitli kapıyı zorladı.
More Sentences
|
11 |
General |
door frame n.
|
kasa |
|
He stood under the door frame.
O kapı kasasının altında durdu.
More Sentences
|
|
12 |
General |
revolving door n.
|
döner kapı |
|
Tom walked through the revolving door into the hotel lobby.
Tom döner kapıdan geçip otelin lobisine girdi.
More Sentences
|
13 |
General |
door handle n.
|
kapı kolu |
|
Tom rattled the door handle.
Tom kapı kolunu zorladı.
More Sentences
|
14 |
General |
exit door n.
|
çıkış kapısı |
|
Dan ordered the security guards to close all the exit doors of the facility.
Dan güvenlik görevlilerine tesisin tüm çıkış kapılarını kapatmalarını emretti.
More Sentences
|
15 |
General |
door latch n.
|
kapı mandalı |
|
The door latch was broken off.
Kapının mandalı kırılmış.
More Sentences
|
16 |
General |
open door n.
|
açık kapı |
|
Sensible texts on sexuality which should be so evident that one could almost describe them as open doors.
Cinsellik konusunda, neredeyse açık kapılar olarak tanımlanabilecek kadar açık olması gereken mantıklı metinler.
More Sentences
|
17 |
General |
back door n.
|
gizli kapı |
|
That is why definitions must not be imposed through the back door.
Bu nedenle tanımlar gizli kapılar ardında dayatılmamalıdır.
More Sentences
|
18 |
General |
door mat n.
|
paspas |
|
Tom does not know the difference between steak tartar and a door mat.
Tom biftek tartarı ile kapı paspası arasındaki farkı bilmez.
More Sentences
|
19 |
General |
metal door n.
|
metal kapı |
|
Sami has a really thick metal door.
Sami'nin gerçekten kalın bir metal kapısı var.
More Sentences
|
20 |
General |
front door n.
|
ön kapı |
|
I've locked the front door.
Ön kapıyı kilitledim.
More Sentences
|
21 |
General |
glass door n.
|
cam kapı |
|
Tom is looking through the glass door.
Tom cam kapıdan bakıyor.
More Sentences
|
22 |
General |
sliding door n.
|
sürgülü kapı |
|
Tom opened the sliding door to let John and Mary in.
Tom, John ve Mary'yi içeri almak için sürgülü kapıyı açtı.
More Sentences
|
23 |
General |
garage door n.
|
garaj kapısı |
|
Secure the garage door.
Garaj kapısını güvenceye alın.
More Sentences
|
24 |
General |
barn door n.
|
ahır kapısı |
|
It's too late to shut the barn door after the horse has escaped.
At kaçtıktan sonra ahır kapısını kapatmak için çok geç.
More Sentences
|
25 |
General |
get the door v.
|
kapıya bakmak |
|
Let me get the door for you.
Senin için kapıya bakmama izin ver.
More Sentences
|
26 |
General |
knock the door v.
|
kapıyı çalmak |
|
Tom walked up to one of the houses and knocked the door.
Tom evlerden birine doğru yürüdü ve kapıyı çaldı.
More Sentences
|
27 |
General |
answer the door v.
|
kapıya bakmak |
|
Nobody answered the door.
Kimse kapıya bakmadı.
More Sentences
|
28 |
General |
lock the door v.
|
kapıyı kilitlemek |
|
The problem is that they have now locked the doors and left Parliament and the Commission outside.
Sorun şu ki şimdi kapıları kilitlediler ve Parlamento ile Komisyonu dışarıda bıraktılar.
More Sentences
|
29 |
General |
open the door v.
|
kapıyı açmak |
|
I didn't open the door.
Ben kapıyı açmadım.
More Sentences
|
30 |
General |
answer the door v.
|
kapıyı açmak |
|
Why didn't you answer the door?
Neden kapıyı açmadın?
More Sentences
|
31 |
General |
slam the door v.
|
kapıyı çarpmak |
|
It wasn't me who slammed the door.
Kapıyı çarparak kapatan ben değildim.
More Sentences
|
32 |
General |
shut the door v.
|
kapıyı kapatmak |
|
Is it not true that the guidelines are really too weak to shut the door to impunity arrangements?
Kılavuz ilkelerin cezasızlık düzenlemelerine kapıyı kapatmak için gerçekten çok zayıf olduğu doğru değil mi?
More Sentences
|
33 |
General |
close the door v.
|
kapıyı kapamak |
|
Tom entered the room and closed the door.
Tom odaya girdi ve kapıyı kapadı.
More Sentences
|
34 |
General |
close the door v.
|
kapıyı kapatmak |
|
Open borders could easily lead to us closing the door on dynamism and improvements.
Sınırların açılması, dinamizm ve gelişmelere kapıyı kapatmamıza neden olabilir.
More Sentences
|
35 |
General |
without a door adj.
|
kapısız |
|
I've never seen a house without a door.
Hiç kapısız bir ev görmemiştim.
More Sentences
|
36 |
General |
door-to-door adj.
|
kapıdan kapıya |
|
We need a comprehensive approach to make this a genuine door-to-door concept.
Bunu gerçek bir kapıdan kapıya konsepti haline getirmek için kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyacımız var.
More Sentences
|
37 |
General |
next-door adj.
|
komşu |
|
We cannot decide for people who will bear their family name or who will be their next-door neighbour.
İnsanların soyadlarını kimin taşıyacağına ya da kapı komşularının kim olacağına biz karar veremeyiz.
More Sentences
|
38 |
General |
next door to adj.
|
komşu olan |
|
The man who lives next door to us is a famous actor.
Yan komşumuz olan adam ünlü bir aktör.
More Sentences
|
39 |
General |
door-to-door adj.
|
kapı kapı dolaşan |
|
Every year, the organisation organises a number of meetings of volunteers who go door-to-door to sell Frisian books.
Organizasyon her yıl kapı kapı dolaşıp Frizce kitaplar satan gönüllülerden oluşan bir dizi toplantı düzenliyor.
More Sentences
|
40 |
General |
next door adv.
|
bitişikte |
|
Tom sent Mary next door to get help.
Tom Mary'yi yardım almak için bitişik komşuya gönderdi.
More Sentences
|
41 |
General |
next door adv.
|
yandaki evde |
|
Last night a fire broke out in the house next door.
Dün gece yandaki evde bir yangın çıktı.
More Sentences
|
42 |
General |
next door adv.
|
yandaki |
|
We complained to the manager about the noise next door.
Yandaki gürültü için müdüre şikayette bulunduk.
More Sentences
|
43 |
General |
at the door adv.
|
kapıda |
|
No longer when you join the Church should have you have to leave your basic civil rights at the door.
Artık Kilise'ye katıldığınızda temel vatandaşlık haklarınızı kapıda bırakmak zorunda değilsiniz.
More Sentences
|
44 |
General |
near the door adv.
|
kapının yanına |
|
Tom stood near the door.
Tom kapının yanında durdu.
More Sentences
|
Colloquial |
|
45 |
Colloquial |
next-door neighbor n.
|
yan komşu |
|
The next-door neighbor looked out the window when Tom yelled.
Tom bağırdığında yan komşu pencereden dışarıya baktı.
More Sentences
|
46 |
Colloquial |
at door expr.
|
kapıda |
|
There are two police officers at door.
Kapıda iki polis memuru var.
More Sentences
|
Idioms |
|
47 |
Idioms |
closed door n.
|
kapalı kapı |
|
What do they really discuss behind the closed doors of the Council?
Konsey'in kapalı kapıları ardında gerçekten neyi tartışıyorlar?
More Sentences
|
General |
|
48 |
General |
folding door n.
|
akordeon kapı |
|
49 |
General |
barn door fowl n.
|
evcil kümes hayvanı |
|
50 |
General |
door knob n.
|
ahşaptan yapılmış kapı topuzu |
|
51 |
General |
back door n.
|
antin |
|
|
52 |
General |
communicating door n.
|
ara kapı |
|
53 |
General |
door latch n.
|
kapı kilidi |
|
54 |
General |
dutch door n.
|
akordion kapı |
|
55 |
General |
folding door n.
|
açılır kapanır kapı |
|
56 |
General |
double door n.
|
çift kapı |
|
57 |
General |
emergency door n.
|
acil çıkış kapısı |
|
58 |
General |
swing door n.
|
iki tarafa açılır kapı |
|
59 |
General |
interior door n.
|
iç kapı |
|
60 |
General |
batten door n.
|
çakma kapı |
|
61 |
General |
door knob n.
|
kapı topuzu |
|
62 |
General |
main door n.
|
cümle kapısı |
|
63 |
General |
next door neighbour n.
|
kapı komşu |
|
64 |
General |
street door n.
|
sokak kapısı |
|
65 |
General |
folding door n.
|
armonik kapı |
|
66 |
General |
door service n.
|
kapıdan kapıya servis |
|
67 |
General |
canvass door to door n.
|
kapı kapı dolaşarak oy toplama |
|
68 |
General |
canvass door to door n.
|
kapı kapı dolaşarak sipariş toplama |
|
69 |
General |
door face n.
|
kapı yüzü |
|
70 |
General |
door stone n.
|
eşik |
|
71 |
General |
folding door n.
|
körüklü kapı |
|
72 |
General |
door handle n.
|
kapı tokmağı |
|
73 |
General |
folding door n.
|
katlanır kapı |
|
74 |
General |
exterior door n.
|
dış kapı |
|
75 |
General |
service door n.
|
servis kapısı |
|
76 |
General |
fire door n.
|
ocak kapısı |
|
77 |
General |
entrance door n.
|
giriş kapısı |
|
78 |
General |
closed-door meeting n.
|
basına kapalı toplantı |
|
79 |
General |
sliding door n.
|
yana kayarak açılan kapı |
|
80 |
General |
door salesman n.
|
ev ev dolaşarak satış yapan satıcı |
|
81 |
General |
door panel n.
|
kapı panosu |
|
82 |
General |
door hinge n.
|
kapı menteşesi |
|
83 |
General |
open door policy n.
|
açık kapı politikası |
|
84 |
General |
door sill n.
|
kapı eşiği |
|
85 |
General |
aft entry door n.
|
arka giriş kapısı |
|
86 |
General |
hatch door n.
|
ambar girişi |
|
87 |
General |
sliding door n.
|
sürme kapı |
|
88 |
General |
door knob n.
|
topuz |
|
89 |
General |
cleaning door n.
|
temizleme kapağı |
|
90 |
General |
postern door n.
|
arka kapı |
|
91 |
General |
swinging door n.
|
çarpma kapı |
|
92 |
General |
door frame n.
|
söve |
|
93 |
General |
door of justice n.
|
adalet kapısı |
|
94 |
General |
overhead sectional door n.
|
yukarı kayar kapı |
|
95 |
General |
car door n.
|
araç kapısı |
|
96 |
General |
hall door n.
|
salon kapısı |
|
97 |
General |
room door n.
|
oda kapısı |
|
98 |
General |
back door n.
|
servis kapısı |
|
99 |
General |
balcony door n.
|
balkon kapısı |
|
100 |
General |
biparting door n.
|
çift kanatlı sürme kapı |
|
101 |
General |
blank door n.
|
yalancı kapı |
|
102 |
General |
blank door n.
|
kör kapı |
|
103 |
General |
cleaning door n.
|
temizleme kapısı |
|
104 |
General |
cleanout door n.
|
temizleme kapağı |
|
105 |
General |
door control unit n.
|
kapı kontrol ünitesi |
|
106 |
General |
door locking bolt n.
|
damaklı çubuk |
|
107 |
General |
door aperture n.
|
kapı açıklığı |
|
108 |
General |
emergency door n.
|
acil durum kapısı |
|
109 |
General |
emergency door n.
|
tehlike çıkış kapısı |
|
110 |
General |
escape door n.
|
tehlike kaçış kapısı |
|
111 |
General |
half-glass door n.
|
yarım camlı kapı |
|
112 |
General |
door-to-door delivery n.
|
kapıdan teslim |
|
113 |
General |
front-entrance door n.
|
cümle kapısı |
|
114 |
General |
front-entrance door n.
|
ön kapı |
|
115 |
General |
door-in-the-face technique n.
|
yüzdeki kapı tekniği adı verilen bir tür ikna etme yöntemi |
|
116 |
General |
front-entrance door n.
|
sokak kapısı |
|
117 |
General |
door-phone n.
|
kapı telefonu |
|
118 |
General |
fire-proof door n.
|
yangına dayanır kapı |
|
119 |
General |
street-door n.
|
sokak kapısı |
|
120 |
General |
street-door n.
|
giriş kapısı |
|
121 |
General |
street-door lock n.
|
sokak kapısı kilidi |
|
122 |
General |
next-door house n.
|
bitişik ev |
|
123 |
General |
handhole door n.
|
el deliği kapağı |
|
124 |
General |
infitting door n.
|
sızdırmaz kapı |
|
125 |
General |
door creaking/creak n.
|
kapı gıcırtısı |
|
126 |
General |
lift door n.
|
asansör kapısı |
|
127 |
General |
left-hand door n.
|
sol kapı |
|
128 |
General |
lift-car door n.
|
asansör kabin kapısı |
|
129 |
General |
overhung door n.
|
asmakapı |
|
130 |
General |
outer door n.
|
dış kapı |
|
131 |
General |
rear door n.
|
arka kapı |
|
132 |
General |
sash door n.
|
camlı kapı |
|
133 |
General |
door guard n.
|
kapı görevlisi |
|
134 |
General |
door handle n.
|
kapının kolu |
|
135 |
General |
industrial door n.
|
endüstriyel kapı |
|
136 |
General |
cabinet door n.
|
dolap kapağı |
|
137 |
General |
cupboard door n.
|
dolap kapağı |
|
138 |
General |
steel door n.
|
çelik kapı |
|
139 |
General |
door number n.
|
kapı numarası |
|
140 |
General |
door-slammer n.
|
kapıyı çarpan |
|
141 |
General |
door-slammer n.
|
kapıyı çarpıp giden |
|
142 |
General |
sliding door n.
|
yanlara açılan kapı |
|
143 |
General |
double door n.
|
çift kanatlı kapı |
|
144 |
General |
single door n.
|
tek kanatlı kapı |
|
145 |
General |
double-leaf door n.
|
çift kanatlı kapı |
|
146 |
General |
door chain n.
|
kapı zinciri |
|
147 |
General |
barred door n.
|
demir parmaklı kapı |
|
148 |
General |
government's door n.
|
hükümet kapısı |
|
149 |
General |
government's door n.
|
hükümetin kapısı |
|
150 |
General |
door pivot and pin n.
|
kapı mili ve pimi |
|
151 |
General |
door width n.
|
kapı genişliği |
|
152 |
General |
width of a door n.
|
kapı genişliği |
|
153 |
General |
key and door n.
|
anahtar ve kapı |
|
154 |
General |
single-leaf door n.
|
tek kanatlı kapı |
|
155 |
General |
knock door run n.
|
zili/kapıyı çalıp kaçma oyunu |
|
156 |
General |
chap door run n.
|
zili/kapıyı çalıp kaçma oyunu |
|
157 |
General |
multi-door refrigerator n.
|
çok kapılı buzdolabı |
|
158 |
General |
the schoolhouse door n.
|
okulun kapısı |
|
159 |
General |
video door phone n.
|
görüntülü kapı telefonu |
|
160 |
General |
door viewer n.
|
kapı gözü |
|
161 |
General |
door guard n.
|
kapı kelepçesi |
|
162 |
General |
pocket door n.
|
gizli kayar kapı |
|
163 |
General |
up-and-over-door n.
|
(garaj/depo için) yukarı açılır-kapanır kapı |
|
164 |
General |
door standard n.
|
kapı standartı |
|
165 |
General |
screen door n.
|
tel örgülü kapı |
|
166 |
General |
screen door n.
|
sineklikli kapı |
|
167 |
General |
the room next door n.
|
yandaki oda |
|
168 |
General |
the room next door n.
|
yan oda |
|
169 |
General |
the room next door n.
|
bitişikteki oda |
|
170 |
General |
cat door n.
|
kedi kapısı |
|
171 |
General |
dog door n.
|
köpek kapısı |
|
172 |
General |
garden entrance door n.
|
bahçe giriş kapısı |
|
173 |
General |
garden door n.
|
bahçe kapısı |
|
174 |
General |
door buck n.
|
kapı kasası/çerçevesi |
|
175 |
General |
doggie door n.
|
köpek kapısı |
|
176 |
General |
door safety n.
|
kapı güvenliği |
|
177 |
General |
roof door n.
|
çatı kapısı |
|
178 |
General |
roof door n.
|
çatı çıkış kapağı/kapısı |
|
179 |
General |
statement door n.
|
tamamlayıcı kapı |
|
180 |
General |
statement door n.
|
tasarıma veya temaya uygun kapı |
|
181 |
General |
door liner n.
|
kapı lastiği (buzdolabı vb) |
|
182 |
General |
screen door n.
|
sineklik |
|
183 |
General |
door entrance n.
|
kapı girişi |
|
184 |
General |
door number n.
|
kapı no |
|
185 |
General |
paying at the door n.
|
kapıda ödeme |
|
186 |
General |
door cam n.
|
kapı kamerası |
|
187 |
General |
door delivery n.
|
kapı teslim |
|
188 |
General |
door delivery n.
|
kapıda teslim |
|
189 |
General |
delivery at the door n.
|
kapıda teslim |
|
190 |
General |
trap door n.
|
tuzak kapısı |
|
191 |
General |
iron door n.
|
demir kapı |
|
192 |
General |
bus door n.
|
otobüs kapısı |
|
193 |
General |
door opening tool n.
|
kapı açma aparatı |
|
194 |
General |
door surface n.
|
kapı yüzeyi |
|
195 |
General |
swing door n.
|
kanatlı kapı |
|
196 |
General |
door check n.
|
kapı hidroliği |
|
197 |
General |
tarpaulin door n.
|
brandalı kapı |
|
198 |
General |
door ornament n.
|
kapı süsü |
|
199 |
General |
trap door n.
|
zeminde bulunan küçük kapı |
|
200 |
General |
half door n.
|
hollanda kapısı |
|
201 |
General |
half door n.
|
yarım kapı |
|
202 |
General |
revolving door n.
|
döngü |
|
203 |
General |
revolving door n.
|
tekrarlama |
|
204 |
General |
revolving door n.
|
kendini yineleme |
|
205 |
General |
revolving door n.
|
geçici durum |
|
206 |
General |
revolving door n.
|
geçici iş |
|
207 |
General |
revolving door n.
|
insanların çıkıp hızlıca geri girdiği sistem veya kuruluş |
|
208 |
General |
revolving door n.
|
döner kapı sistemi |
|
209 |
General |
revolving door n.
|
bakıp çıkılan durum |
|
210 |
General |
open-door n.
|
kabul edilen giriş hakkı |
|
211 |
General |
open-door n.
|
giriş özgürlüğü |
|
212 |
General |
open-door n.
|
engellenmemiş fırsat |
|
213 |
General |
open-door n.
|
engellenmemiş fırsat kaynağı |
|
214 |
General |
door prize n.
|
etkinlikte verilen ödül |
|
215 |
General |
door prize n.
|
çekiliş ödülü |
|
216 |
General |
door prize n.
|
kura ödülü |
|
217 |
General |
fire door n.
|
yangın kapısı |
|
218 |
General |
folding door n.
|
birbirine açılan iki oda arasındaki sürme kapı çiftinden her biri |
|
219 |
General |
outside door n.
|
dış kapı |
|
220 |
General |
outside door n.
|
binaya giriş ve çıkış kapısı |
|
221 |
General |
black door n.
|
siyah kapı |
|
222 |
General |
return from death's door v.
|
kefeni yırtmak |
|
223 |
General |
spring towards the door v.
|
kapıya fırlamak |
|
224 |
General |
show someone the door v.
|
birini kovmak |
|
225 |
General |
beat at the door v.
|
kapıyı çalmak |
|
226 |
General |
lay at someone's door v.
|
bir suçu birine yüklemek |
|
227 |
General |
knock on the door v.
|
kapıyı çalmak |
|
228 |
General |
lay something at one's door v.
|
üstüne yıkmak |
|
229 |
General |
lay something at one's door v.
|
üzerine atmak |
|
230 |
General |
show somebody the door v.
|
kovmak |
|
231 |
General |
show the door v.
|
kovmak |
|
232 |
General |
back from death's door v.
|
ölümden dönmek |
|
233 |
General |
lay at one's door v.
|
üstüne atmak |
|
234 |
General |
show someone the door v.
|
birini kapı dışarı etmek |
|
235 |
General |
show someone the door v.
|
birine kapıyı göstermek |
|
236 |
General |
knock at the door v.
|
kapıyı çalmak |
|
237 |
General |
force the door v.
|
kapıyı zorlamak |
|
238 |
General |
go from door door v.
|
kapı kapı dolaşmak |
|
239 |
General |
lay something at one's door v.
|
yüklemek |
|
240 |
General |
lay something at somebody's door v.
|
suçu üzerine atmak |
|
241 |
General |
lay at someone's door v.
|
suçu birinin üstüne atmak |
|
242 |
General |
leave the door open v.
|
açık kapı bırakmak |
|
243 |
General |
beat at the door v.
|
kapı çalmak |
|
244 |
General |
beat on the door v.
|
kapı çalmak |
|
245 |
General |
wait at the door v.
|
kapıda beklemek |
|
246 |
General |
knock the door v.
|
kapı çalmak |
|
247 |
General |
go out through the door v.
|
kapıdan geçmek |
|
248 |
General |
come through the door v.
|
kapıdan geçmek |
|
249 |
General |
go through the door v.
|
kapıdan geçmek |
|
250 |
General |
come out through the door v.
|
kapıdan geçmek |
|
251 |
General |
go through the door v.
|
kapıdan çıkmak |
|
252 |
General |
go out through the door v.
|
kapıdan çıkmak |
|
253 |
General |
lock the door v.
|
kapı kilitlemek |
|
254 |
General |
open one's door to v.
|
kapısını açmak |
|
255 |
General |
come through the door v.
|
kapıdan girmek |
|
256 |
General |
come in the door v.
|
kapıdan girmek |
|
257 |
General |
(creditors) knock on one's door v.
|
alacaklılar kapıya dayanmak |
|
258 |
General |
(creditors) wait at one's doorstep/door v.
|
alacaklılar kapıya dayanmak |
|
259 |
General |
be pounding at the door v.
|
alacaklıları kapıya dayanmak |
|
260 |
General |
(creditors) be at the door v.
|
alacaklıları kapıya dayanmak |
|
261 |
General |
(creditors) knock on one's door v.
|
alacaklıları kapıya dayanmak |
|
262 |
General |
(creditors) wait at one's doorstep/door v.
|
alacaklıları kapıya dayanmak |
|
263 |
General |
(creditors) be at the door v.
|
alacaklılar kapıya dayanmak |
|
264 |
General |
(creditors) beat one's door down v.
|
alacaklılar kapıya dayanmak |
|
265 |
General |
be pounding at the door v.
|
alacaklılar kapıya dayanmak |
|
266 |
General |
(creditors) beat one's door down v.
|
alacaklıları kapıya dayanmak |
|
267 |
General |
open the door slightly v.
|
kapıyı aralamak |
|
268 |
General |
lay at one's door v.
|
-e yüklemek |
|
269 |
General |
go from door to door v.
|
kapı kapı dolaşmak |
|
270 |
General |
go from door to door v.
|
kapı kapı gezmek |
|
271 |
General |
toss someone out of the door v.
|
karga tulumba kapı dışarı etmek |
|
272 |
General |
enter through the door v.
|
kapıdan girmek |
|
273 |
General |
leave the door open v.
|
kapıyı açık bırakmak |
|
274 |
General |
meet someone at the door v.
|
birini kapıda karşılamak |
|
275 |
General |
shut the door in someone's face v.
|
kapıyı yüzüne kapatmak |
|
276 |
General |
shut the door in his face v.
|
kapıyı suratına kapatmak |
|
277 |
General |
shut the door in his face v.
|
kapıyı yüzüne kapatmak |
|
278 |
General |
shut the door in someone's face v.
|
kapıyı suratına kapatmak |
|
279 |
General |
shut the door v.
|
kapıyı çekmek |
|
280 |
General |
bang away at the door v.
|
kapıya vurup durmak |
|
281 |
General |
walk out the door v.
|
kapıdan çıkmak |
|
282 |
General |
live next door to someone v.
|
kapı komşusu olmak |
|
283 |
General |
go to the door v.
|
kapıya gitmek |
|
284 |
General |
go to the door v.
|
kapıya doğru gitmek |
|
285 |
General |
be banging on the door v.
|
kapıyı yumruklamak |
|
286 |
General |
kill the next-door neighbor v.
|
yan komşuyu öldürmek |
|
287 |
General |
put one's ear to the door v.
|
kulağını kapıya dayamak |
|
288 |
General |
hold the door open v.
|
kapıyı açık tutmak/bırakmak |
|
289 |
General |
open the door to see who it is v.
|
kim olduğunu öğrenmek için kapıyı açmak |
|
290 |
General |
line up at the door v.
|
kapıda sıraya girmek |
|
291 |
General |
install a door v.
|
kapı takmak |
|
292 |
General |
place extra guards at the door v.
|
kapıya ekstra güvenlik görevlisi yerleştirmek |
|
293 |
General |
put a man on the door v.
|
kapıya adam koymak |
|
294 |
General |
post the notice on the door v.
|
ilanı kapıya iliştirmek/yapıştırmak |
|
295 |
General |
leave the door ajar v.
|
kapıyı aralık bırakmak |
|
296 |
General |
keep the door ajar v.
|
kapıyı aralık tutmak |
|
297 |
General |
keep the door halfway open v.
|
kapıyı aralık tutmak |
|
298 |
General |
leave the door halfway open v.
|
kapıyı aralık bırakmak |
|
299 |
General |
not fit through the door v.
|
kapıya sığmamak |
|
300 |
General |
not fit through the door v.
|
kapıdan geçemeyecek kadar iri olmak |
|
301 |
General |
open the door with a key v.
|
kapıyı anahtarla açmak |
|
302 |
General |
jam one's hand in the door v.
|
elini kapıya sıkıştırmak |
|
303 |
General |
jam one's finger in the door v.
|
parmağını kapıya sıkıştırmak |
|
304 |
General |
jam the finger in the door v.
|
parmağı kapıya sıkıştırmak |
|
305 |
General |
come to one's door v.
|
-nın kapısına (kadar) gelmek |
|
306 |
General |
back-door adj.
|
gizli |
|
307 |
General |
door-to-door adj.
|
ev ev dolaşarak yapılan |
|
308 |
General |
next-door adj.
|
yandaki evde oturan |
|
309 |
General |
two-door adj.
|
çift kapılı |
|
310 |
General |
next-door adj.
|
yandaki |
|
311 |
General |
next-door adj.
|
bitişikteki |
|
312 |
General |
two-door adj.
|
iki kapılı |
|
313 |
General |
next-door adj.
|
bitişik |
|
314 |
General |
next door to adj.
|
yakın |
|
315 |
General |
without-door adj.
|
dışarıda |
|
316 |
General |
without-door adj.
|
dış |
|
317 |
General |
open-door adj.
|
herkese açık |
|
318 |
General |
open-door adj.
|
(endüstriyel ilişkilerde) iş yerinde çalışanlarla konuşmaya her zaman açık olan |
|
319 |
General |
open-door adj.
|
halka açık |
|
320 |
General |
open-door adj.
|
halka açık |
|
321 |
General |
with a door adj.
|
kapılı |
|
322 |
General |
door-to-door adj.
|
eve servis yapan |
|
323 |
General |
door-to-door adj.
|
adrese teslim yapan |
|
324 |
General |
door to door adj.
|
(teslimat, seyahat) aktarmasız |
|
325 |
General |
out-of-door adj.
|
açık havada bulunan |
|
326 |
General |
out-of-door adj.
|
açık havaya uygun |
|
327 |
General |
out-of-door adj.
|
açık havada gerçekleşen |
|
328 |
General |
on door steps adv.
|
kapısında |
|
329 |
General |
next door adv.
|
yakın |
|
330 |
General |
on door steps adv.
|
çok yakında |
|
331 |
General |
knocking at the door unexpectedly adv.
|
çat kapı |
|
332 |
General |
on door steps adv.
|
eşiğinde |
|
333 |
General |
next door adv.
|
bitişik |
|
334 |
General |
next door adv.
|
bitişikteki |
|
335 |
General |
door-to-door adv.
|
kapı kapı dolaşarak |
|
336 |
General |
at (one's) door adv.
|
(birinin) sorumluluğunda |
|
337 |
General |
door to door adv.
|
(teslimat, seyahat) aktarmasız olarak |
|
338 |
General |
the door handle has come off expr.
|
kapının kolu koptu |
|
339 |
General |
the door won't close expr.
|
kapı kapanmıyor |
|
340 |
General |
the door won't lock expr.
|
kapı kitlenmiyor |
|
341 |
General |
the door won't open expr.
|
kapı açılmıyor |
|
Irregular Verb |
|
342 |
Irregular Verb |
hang a horseshoe on the door v.
|
kapıya at nalı asmak |
|
Phrasals |
|
343 |
Phrasals |
sneak someone in through the back door v.
|
birini arka kapından gizlice eve sokmak |
|
Phrases |
|
344 |
Phrases |
as one door closes, another (one) opens expr.
|
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
|
345 |
Phrases |
as one door closes, another one opens expr.
|
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
|
346 |
Phrases |
one door closes and another one opens expr.
|
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
|
347 |
Phrases |
as one door closes, another opens expr.
|
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
|
348 |
Phrases |
as one door closes, another (one) opens expr.
|
gümüş kapı kapanırsa altın kapı açılır |
|
349 |
Phrases |
as one door closes, another one opens expr.
|
gümüş kapı kapanırsa altın kapı açılır |
|
350 |
Phrases |
one door closes and another one opens expr.
|
gümüş kapı kapanırsa altın kapı açılır |
|
351 |
Phrases |
as one door closes, another opens expr.
|
gümüş kapı kapanırsa altın kapı açılır |
|
352 |
Phrases |
when one door closes, a window opens expr.
|
bir kapı kapandığında, başka bir kapı açılır |
|
353 |
Phrases |
when one door closes, a window opens expr.
|
bir kapı kapanır diğeri açılır |
|
354 |
Phrases |
pay at the door expr.
|
kapıda öde |
|
355 |
Phrases |
knock on the door before entering expr.
|
i̇çeri girerken kapıyı çalınız |
|
356 |
Phrases |
knock on the door before entering expr.
|
i̇çeri girmeden kapıyı çalınız |
|
357 |
Phrases |
through the back door expr.
|
usulsüzce |
|
358 |
Phrases |
through the back door expr.
|
yasa dışı şekilde |
|
359 |
Phrases |
through the back door expr.
|
gizli kapaklı |
|
360 |
Phrases |
through the back door expr.
|
el altından |
|
Proverb |
|
361 |
Proverb |
when god closes a door, he opens a window n.
|
allah bir kapıyı kapatırsa başka bir kapı açar |
|
362 |
Proverb |
when poverty comes in at the door, love flies out at the windows
|
yokluk kapıdan girince aşk pencereden uçar |
|
363 |
Proverb |
when poverty comes in at the door love flies out at the window
|
yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar |
|
364 |
Proverb |
when poverty comes in at the door love flies out of the window
|
yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar |
|
365 |
Proverb |
a golden key can open any door
|
paranın açamayacağı kapı yoktur |
|
366 |
Proverb |
a golden key can open any door
|
para her kapıyı açar |
|
367 |
Proverb |
when one door shuts, another opens
|
bir kapı kapanır bir kapı açılır |
|
368 |
Proverb |
lock the stable door after the horse is stolen
|
iş işten geçtikten sonra önlem almak |
|
369 |
Proverb |
shut the stable door after the horse has bolted
|
iş işten geçtikten sonra önlem almak |
|
370 |
Proverb |
when the wolf comes in at the door, love creeps out of the window
|
yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar |
|
371 |
Proverb |
a creaking door hangs longest
|
hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü |
|
372 |
Proverb |
when one door shuts another opens
|
bir kapı kapanır bir diğeri açılır |
|
373 |
Proverb |
when one door shuts another opens
|
bir kapı kapanır bir kapı açılır |
|
374 |
Proverb |
It's no use closing the stable door after the horse has bolted
|
atı alan üsküdar`ı geçti |
|
375 |
Proverb |
as one door closes, another opens
|
bir kapı kapanırken başka bir kapı açılır |
|
376 |
Proverb |
opportunity knocks at every man's door
|
şans herkesin kapısını çalar |
|
377 |
Proverb |
opportunity knocks at every man's door
|
herkesin talihi bir gün yüzüne güler |
|
378 |
Proverb |
opportunity knocks at every man's door
|
herkesin karşısına bir fırsat çıkar |
|
379 |
Proverb |
fortune knocks once at every man's door
|
şans/talih insana bir kere vurur |
|
380 |
Proverb |
fortune knocks once at every man's door
|
insana hayatta bir kere şans vurur |
|
381 |
Proverb |
fortune knocks once at every man's door
|
şans kapıyı bir kere çalar |
|
382 |
Proverb |
a door must be either shut or open
|
bir karar vermelisin |
|
383 |
Proverb |
a door must be either shut or open
|
iki seçeneğe aynı anda sahip olamazsın |
|
384 |
Proverb |
a door must be either shut or open
|
seçimini yapmalısın |
|
385 |
Proverb |
a door must be either shut or open
|
bir kapı ya açık durmalı ya kapalı |
|
386 |
Proverb |
a door must be either shut or open
|
ya öyledir ya böyle |
|
387 |
Proverb |
as one door closes, another (one) opens
|
bir kapı kapanır diğeri açılır |
|
388 |
Proverb |
one door closes and another one opens
|
bir kapı kapanır diğeri açılır |
|
389 |
Proverb |
one door closes, another opens
|
bir kapı kapanır, diğeri açılır |
|
390 |
Proverb |
one door closes, another opens
|
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
|
391 |
Proverb |
one door closes, another opens
|
gümüş kapı kapanırsa altın kapı açılır |
|
392 |
Proverb |
a creaking door hangs longest
|
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar |
|
393 |
Proverb |
a creaking door hangs longest
|
genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar |
|
394 |
Proverb |
creaking door hangs longest
|
hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü |
|
395 |
Proverb |
creaking door hangs longest
|
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar |
|
396 |
Proverb |
creaking door hangs longest
|
genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar |
|
397 |
Proverb |
when god closes a door, he opens a window
|
tanrı bir kapıyı kapatırsa başka bir kapı açar |
|
398 |
Proverb |
when one door closes, another (one/door) opens
|
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
|
399 |
Proverb |
when one door closes, another (one/door) opens
|
gümüş kapı kapanırsa altın kapı açılır |
|
400 |
Proverb |
when one door closes, another (one/door) opens
|
bir kapı kapanır diğeri açılır |
|
401 |
Proverb |
when one door shuts, another (one/door) opens
|
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
|
402 |
Proverb |
when one door shuts, another (one/door) opens
|
gümüş kapı kapanırsa altın kapı açılır |
|
403 |
Proverb |
when one door shuts, another (one/door) opens
|
bir kapı kapanır diğeri açılır |
|
Colloquial |
|
404 |
Colloquial |
one's next-door neighbor n.
|
kapı komşusu |
|
405 |
Colloquial |
barn door n.
|
kaçırılamayacak kadar büyük hedef |
|
406 |
Colloquial |
revolving door n.
|
sıklıkla personel değiştirme |
|
407 |
Colloquial |
revolving door n.
|
sık kadro değişikliği |
|
408 |
Colloquial |
revolving door n.
|
eski devlet görevlilerinin çalıştıkları dönemde iş yürüttükleri özel firmalarca işe alınması |
|
409 |
Colloquial |
door opener n.
|
fırsat yaratan araç |
|
410 |
Colloquial |
door opener n.
|
başarıya giden anahtar |
|
411 |
Colloquial |
door opener n.
|
araç |
|
412 |
Colloquial |
door opener n.
|
vasıta |
|
413 |
Colloquial |
door opener n.
|
her kapıyı açan yetenek |
|
414 |
Colloquial |
run out the door v.
|
kapıdan dışarıya koşmak |
|
415 |
Colloquial |
knock at the front door v.
|
ön kapıyı çalmak |
|
416 |
Colloquial |
be on the door v.
|
kapıda olmak |
|
417 |
Colloquial |
be on the door v.
|
kapıda durmak |
|
418 |
Colloquial |
be on the door v.
|
girişte olmak/durmak |
|
419 |
Colloquial |
at death's door expr.
|
bir ayağı mezarda |
|
420 |
Colloquial |
at death's door expr.
|
bir ayağı çukurda |
|
421 |
Colloquial |
one's next-door neighbor expr.
|
bitişik komşu |
|
422 |
Colloquial |
close the door on your way out expr.
|
çıkarken kapıyı kapat |
|
423 |
Colloquial |
don’t let the door hit you on the way out expr.
|
hiç durma! ne bekliyorsun? |
|
424 |
Colloquial |
right next door expr.
|
hemen yan odada/evde |
|
425 |
Colloquial |
shut the door please expr.
|
kapıyı kapat lütfen |
|
426 |
Colloquial |
keep the door shut expr.
|
kapıyı kapalı tut |
|
427 |
Colloquial |
close the door please expr.
|
kapıyı kapatın lütfen |
|
428 |
Colloquial |
at death's door expr.
|
ölüm döşeğinde |
|
429 |
Colloquial |
shut the door please expr.
|
kapıyı kapatın lütfen |
|
430 |
Colloquial |
close the door please expr.
|
kapıyı kapat lütfen |
|
431 |
Colloquial |
at death's door expr.
|
ölümün eşiğinde |
|
432 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
derhal burayı terk et! |
|
433 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
derhal çık git! |
|
434 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
oyalanmadan çık git! |
|
435 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
burada işin yok! |
|
436 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
arkana bile bakmadan çık git! |
|
437 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
gitmesi/gitmen isabet olur! |
|
438 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
durduğun kabahat! |
|
439 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
hiç durma! |
|
440 |
Colloquial |
don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
|
ne bekliyorsun? |
|
Idioms |
|
441 |
Idioms |
a closed door n.
|
mani |
|
442 |
Idioms |
closed door n.
|
mani |
|
443 |
Idioms |
a closed door n.
|
engel |
|
444 |
Idioms |
closed door n.
|
engel |
|
445 |
Idioms |
a closed door n.
|
güçlük |
|
446 |
Idioms |
closed door n.
|
güçlük |
|
447 |
Idioms |
a closed door n.
|
ayak bağı |
|
448 |
Idioms |
closed door n.
|
çıkmaz |
|
449 |
Idioms |
a closed door n.
|
çıkmaz |
|
450 |
Idioms |
closed door n.
|
yasak |
|
451 |
Idioms |
closed door n.
|
sınırlama |
|
452 |
Idioms |
a closed door n.
|
kapalı kapı |
|
453 |
Idioms |
a closed door n.
|
engel |
|
454 |
Idioms |
a closed door n.
|
mani |
|
455 |
Idioms |
a closed door n.
|
ayak bağı |
|
456 |
Idioms |
a closed door n.
|
güçlük |
|
457 |
Idioms |
a closed door n.
|
sorun |
|
458 |
Idioms |
a closed door n.
|
sıkıntı |
|
459 |
Idioms |
closed door n.
|
engel |
|
460 |
Idioms |
closed door n.
|
mani |
|
461 |
Idioms |
closed door n.
|
ayak bağı |
|
462 |
Idioms |
closed door n.
|
güçlük |
|
463 |
Idioms |
closed door n.
|
sorun |
|
464 |
Idioms |
closed door n.
|
sıkıntı |
|
465 |
Idioms |
the girl next door n.
|
sıradan kimse |
|
466 |
Idioms |
the boy next door n.
|
sıradan adam |
|
467 |
Idioms |
the boy next door n.
|
sıradan biri |
|
468 |
Idioms |
the girl next door n.
|
sıradan biri |
|
469 |
Idioms |
the boy next door n.
|
sıradan erkek |
|
470 |
Idioms |
the boy next door n.
|
sıradan kimse |
|
471 |
Idioms |
the door to a new age n.
|
yeni bir çağa açılan kapı |
|
472 |
Idioms |
revolving door syndrome n.
|
dönüp dolaşıp aynı yere gelme |
|
473 |
Idioms |
revolving door syndrome n.
|
kürkçü dükkanına dönme |
|
474 |
Idioms |
stage-door johnny n.
|
bir kadın oyuncuyla flört edebilmek için sık sık tiyatroya veya canlı performanslara giden adam |
|
475 |
Idioms |
wolf at the door n.
|
alacaklı |
|
476 |
Idioms |
wolf at the door n.
|
alacaklılar |
|
477 |
Idioms |
a foot in the door n.
|
(ilerideki fırsatlar için) aralanan kapı |
|
478 |
Idioms |
a foot in the door n.
|
(ilerideki fırsatlar için) atılan adım |
|
479 |
Idioms |
a foot in the door n.
|
(bir yere/işe) kapağı atma |
|
480 |
Idioms |
a foot in the door n.
|
(bir yerin) kapısından içeri atılan adım |
|
481 |
Idioms |
a foot in the door n.
|
(bir işe/yere) girme şansı |
|
482 |
Idioms |
a leg in the door n.
|
(ilerideki fırsatlar için) aralanan kapı |
|
483 |
Idioms |
a leg in the door n.
|
(ilerideki fırsatlar için) atılan adım |
|
484 |
Idioms |
a leg in the door n.
|
(bir yere/işe) kapağı atma |
|
485 |
Idioms |
a leg in the door n.
|
(bir yerin) kapısından içeri atılan adım |
|
486 |
Idioms |
a leg in the door n.
|
(bir işe/yere) girme şansı |
|
487 |
Idioms |
a toe in the door n.
|
(ilerideki fırsatlar için) aralanan kapı |
|
488 |
Idioms |
a toe in the door n.
|
(ilerideki fırsatlar için) atılan adım |
|
489 |
Idioms |
a toe in the door n.
|
(bir yere/işe) kapağı atma |
|
490 |
Idioms |
a toe in the door n.
|
(bir yerin) kapısından içeri atılan adım |
|
491 |
Idioms |
a toe in the door n.
|
(bir işe/yere) girme şansı |
|
492 |
Idioms |
a toe in the door n.
|
istediği şeye/amaca ulaşmak için atılan ilk adım |
|
493 |
Idioms |
a toe in the door n.
|
bir şeyin ilk adımı |
|
494 |
Idioms |
foot-in-the-door n.
|
diretme |
|
495 |
Idioms |
foot-in-the-door n.
|
agresif/saldırgan bir şekilde zorlama |
|
496 |
Idioms |
foot-in-the-door n.
|
ısrarcı olma |
|
497 |
Idioms |
wolf at the door n.
|
kapıya dayanmış alacaklı |
|
498 |
Idioms |
wolf at the door n.
|
kapıdaki tehlike |
|
499 |
Idioms |
wolf at the door n.
|
yakındaki felaket |
|
500 |
Idioms |
wolf at the door n.
|
yaklaşan yıkım |
|