knee - Turco Inglés Diccionario

knee

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "knee" en diccionario turco inglés : 18 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
knee n. diz
The power of a united Security Council must bring Saddam to his knees, and we must take time to do that.
Birleşik bir Güvenlik Konseyi'nin gücü Saddam'ı dize getirmelidir ve bunu yapmak için zaman ayırmalıyız.

More Sentences
General
knee n. diz
Show me your knee.
Bana dizini göster.

More Sentences
Technical
knee n. diz
Tom's knee hurts when he walks up or down stairs.
Tom'un dizi merdivenlerden inip çıkarken ağrıyor.

More Sentences
Medical
knee n. diz
He was knee deep in mud.
O, dizine kadar çamurun içindeydi.

More Sentences
Anatomy
knee n. diz
He hurt his knee when he fell.
O, düştüğünde dizini incitti.

More Sentences
General
knee n. paraçol
knee n. dirsek
knee n. oynak
knee n. dirsek biçiminde parça
knee n. çerçeve köşesi
knee n. insan dizine benzeyen şey
knee n. boru dirseği
knee v. diz ile vurmak
knee v. dizle vurmak
Textile
knee n. diz kısmı
knee n. diz bölgesi
Botanic
knee n. bataklıkta yetişen ağaçların köklerinden yukarı doğru çıkıntı yapan dikey ve genelde konik olan odunsu yapı
knee n. bataklık servisinin köklerinden yukarı doğru çıkıntı yapan içi boş yuvarlak yumrular

Significados de "knee" con otros términos en diccionario inglés turco: 297 resultado(s)

Inglés Turco
General
knee joint n. diz eklemi
Tom has an artificial knee joint.
Tom'un yapay bir diz eklemi var.

More Sentences
right knee n. sağ diz
I'm pouring some anti-inflammatory cream on my right knee.
Sağ dizime biraz iltihap giderici krem sürüyorum.

More Sentences
knee-high adj. diz boyunda
Mary wore knee-high boots.
Mary diz boyunda çizme giydi.

More Sentences
knee-deep adj. diz boyu
His car was stuck in knee-deep snow.
Arabası diz boyu kara gömüldü.

More Sentences
knee-length adj. diz boyu
Mary was wearing a knee-length blue dress.
Mary diz boyu bir mavi elbise giyiyordu.

More Sentences
Medical
knee joint n. diz eklemi
Tom has an artificial knee joint.
Tom'un yapay diz eklemi var.

More Sentences
General
knee jerk n. refleks
knee breeches n. kısa pantolon
knee joint n. dirsek mafsalı
knee bending n. diz çökme
knee brace n. göğüsleme
knee pain n. diz ağrısı
thick knee n. kalın diz
knee boot n. dize kadar gelen çizme
knee chest position n. diz göğüs pozisyonu
knee bend n. diz çökme
knee level n. diz hizası
knee-jerk decision n. düşünmeden alınmış karar
knee-breeches n. dizlik
knee-jerk reaction n. düşünmeden gösterilen tepki
knee-joint n. diz eklemi
knee-guard n. dizlik
knee-pan n. dizkapağı
thick-knee n. kalın diz
knee breeches n. golf pantolon
knee piece n. dizlik
knee pants n. golf pantolon
knee-high socks n. diz hizası çorap
knee-jerk reflex n. dizkapağı refleksi
knee jerk n. dizkapağı refleksi
knee problem n. diz problemi
knee problem n. diz sorunu
knee jerk reaction n. hassas olunan konuya verilen öngörülebilir duygusal tepki
knee tribute n. diz çökerek hürmet etme
knee tribute n. diz çökerek ibadet etme
bend the knee v. diz çökmek
bend the knee v. boyun eğmek
knee before someone v. birisinin önünde diz çökmek
put somebody over your knee v. dizine yatırıp dövmek/cezalandırmak
take a knee v. bir dizinin üstüne çökmek
knee-deep adj. diz boyu derinliğinde
knee-high adj. dize kadar yükselen
knee-jerk adj. düşünmeden yapılan
knee-shattering adj. dizleri titreten
knee-jerk adj. tepki olarak yapılan
knee-crooking adj. şakşakçı
knee-crooking adj. yaltakçı
knee-crooking adj. dalkavuk
knee-deep adj. yoğun bir şekilde meşgul
knee-deep adj. büsbütün müdahil
knee-deep adj. (mevzuya) beline kadar batmış
on bended knee adv. diz çökmüş durumda
at someone's knee adv. dizinde
Phrases
on bended knee expr. yalvararak
Colloquial
knee biter n. diz ısıran
knee biter n. küçük çocuk
knee biter n. emekleyen çocuk
knee-deep navy [us] n. birleşik devletler sahil güvenliği için kullanılan alaycı bir tabir
knee-deep navy [us] n. dizine kadar suda olan donanma
knee-deep navy [us] n. dizboyu donanması
knee jerk liberal n. belirli konularda çabuk tetiklenen duygusal ve koyu liberal kimse
knee-mail n. ibadet
knee-mail n. yalvarma
knee-mail n. yakarış
knee-mail n. dizlerinin üstüne çöküp edilen dua
knee-trembling adj. çok heyecanlı
on bended knee expr. diz çökerek
on bended knee expr. diz çöküp
on bended knee expr. dizlerine kapanarak
on bended knee expr. önünde diz çökerek
Idioms
knee-high to a grasshopper n. bacak kadar
a knee-slapper n. çok komik şaka/espri
knee-jerk reaction n. her zamanki gibi anında tepki verme
knee-jerk gimmicks n. üzerinde düşünülmeden alınan etkisiz önlemler
beg on bended knee v. dizlerine kapanmak
beg on bended knee v. diz çöküp yalvarmak
beg on bended knee v. dizlerine kapanmak
beg on bended knee v. diz çöküp yalvarmak
get knee-deep in something v. bir şeye boğazına/dizine kadar batmak
be knee-deep in something v. bir şeye boğazına/dizine kadar batmak
stand knee-deep in something v. bir şeye boğazına kadar batmış olmak
be knee-deep in something v. bir şeye boğazına kadar batmış olmak
learn something at your mother's knee v. çocukken öğrenmek
learn something at your mother's knee v. çok küçükken öğrenmek
learn something at your mother's knee v. küçük yaşta öğrenmek
bow the knee v. karşısında diz çökmek
bend the knee v. karşısında diz çökmek
become knee-high by the 4th of july v. (ekinler) iyice büyümek
bend the knee v. üstünlüğünü kabul etmek
grow knee-high by the 4th of july v. (ekinler) iyice büyümek
bow the knee v. üstünlüğünü kabul etmek
knee before someone v. yalvarmak
be knee-deep in v. içinde yüzmek
be knee-deep in v. bolca olmak
be knee-deep in v. haddinden fazla olmak
be knee-deep in v. aşırı miktarda olmak
be knee-deep in v. ziyadesiyle olmak
be knee-deep in v. -e batmak
be knee-deep in v. dizine kadar batmak
be knee-deep in v. '-e saplanmak
be knee-high to a grasshopper v. çok genç/küçük olmak
be knee-high to a grasshopper v. bacak kadar olmak
be knee-high to a grasshopper v. küçücük olmak
beg on bended knee v. dizlerine kapanmak
get down on one knee v. (evlenme teklif etmek için) diz çökmek
get down on one knee v. diz çöküp evlenme teklif etmek
get down on one knee v. evlenme teklif etmek
have a knee-trembler v. alelacele/ayakta seks yapmak
put (someone) over (one's) knee v. (birini) dizine yatırıp dövmek/cezalandırmak/tokatlamak
knee-deep adj. dize kadar
knee-high to a duck adj. çok genç
knee-high to a duck adj. bacak kadar
knee-high to a duck adj. küçücük
knee-high to a duck adj. minicik
knee-high to a duck adj. minnacık
knee-high to a duck adj. ufacık
knee-high in (something) adj. dizine kadar (bir şeyin) içinde
knee-high in (something) adj. dizine kadar gelen (bir şeyin) içinde
knee-high in (something) adj. (bir şeyin) içine batmış
knee-high in (something) adj. (bir şeyin) içine gömülmüş
knee-high in (something) adj. çok fazla miktarda/sayıda (bir şeyin) içinde kalmış
knee-high in (something) adj. (bir şeyle) dolmuş
knee-high in (something) adj. (bir şeyle) dolup taşmış
knee-high in (something) adj. zor/sıkıntılı (bir şeyin) içine batmış
knee-high in (something) adj. zor/sıkıntılı (bir şeyin) içine gömülmüş
knee-high in (something) adj. zor/sıkıntılı (bir şeye) boğulmuş
knee-high in (something) adj. zor/sıkıntılı (bir şeyin) altında ezilmiş
knee-deep in adj. içinde yüzen
knee-deep in adj. '-e batmış
knee-deep in adj. '-e bulaşmış
knee-deep in adj. '-e saplanmış
knee-deep in adj. dizine kadar batmış/girmiş
knee-deep in (something) adj. dizine kadar (bir şeye) girmiş
knee-deep in (something) adj. dizine kadar (bir şeye) batmış
knee-deep in (something) adj. dizine kadar (bir şeyin) içinde kalmış
knee-deep in (something) adj. (bir şey) içinde yüzen
knee-deep in (something) adj. bolca (bir şeyi) olan
knee-deep in (something) adj. aşırı miktarda (bir şeyi) olan
knee-deep in (something) adj. gırtlağına kadar (bir şeye) batmış/bulaşmış
knee-deep in (something) adj. boğazına kadar (bir şeye) batmış/bulaşmış
knee-high by the 4th of july adj. (ekinler) iyice büyümüş
knee-high by the 4th of july adj. (ekinler) dize kadar gelmiş
knee high adv. dize kadar
knee-high to a jackrabbit expr. çok genç
at one's mother's knee expr. çocukken
on bended knee expr. diz çökerek
knee-high to a grasshopper expr. çok genç
knee high to a grasshopper expr. çok genç ve küçük
on bended knee expr. diz çökmüş
knee-high to a jackrabbit expr. küçücük
at one's mother's knee expr. küçük yaşta
knee-high to a grasshopper expr. küçücük
at one's mother's knee expr. küçükken
knee-high to a grasshopper expr. yerden bitme
knee-high to a jackrabbit expr. yerden bitme
at (one's) knee expr. (birinin) yanında
at (one's) knee expr. yaşça büyük birinden
at (one's) knee expr. daha tecrübeli birinden
at (one's) knee expr. daha bilgili/bilge birinden
at (one's) knee expr. yaşça büyük/tecrübeli/bilgili birinin yanında
at your mother's knee expr. küçük yaşta
at your mother's knee expr. çocukken
at your mother's knee expr. küçükken
at your father's knee expr. küçük yaşta
at your father's knee expr. çocukken
at your father's knee expr. küçükken
at your mother's knee expr. çocukken
at your mother's knee expr. çok küçük yaşta
down on one knee expr. tek dizinin üzerine çökmüş
down on one knee expr. (evlilik teklifi için) diz çökmüş
Speaking
leg cut off below the knee expr. bacağı diz altından kesilmiş
bend your knee a little bit expr. dizini biraz bük
bring your knee up to your chest expr. dizini göğüs hizasına getir
I hurt my knee expr. dizimi incittim
I hurt my knee expr. dizimi yaraladım
Technical
knee brace n. bağlama dirseği
knee-brace n. bağlama dirseği
knee piece n. boru dirseği
knee deep n. dizboyu
knee lever n. dirsekli manivela
knee action n. dirsek hareketi
knee joint n. dirsekli ek
knee brace n. eğik destek
knee brace n. göğüsleme
knee brace n. korkuluk payandası
knee joint n. mafsallı dirsek
knee brace n. paraçol
knee-braced bracket n. paraçollu konsol
knee of ttt curve n. ssd eğrisi dizi
knee brace expr. eliböğründe
Electric
knee-point n. diz noktası
Textile
knee-length skirt n. diz boyu etek
knee-high skirt n. diz boyu etek
knee breeches n. pantolon
knee sock n. dizin hemen altında biten çorap
knee sock n. diz altı çorap
knee-hi n. diz hizası çorap
knee-hi n. diz hizası konç
knee-high n. diz hizası çorap
knee-high n. diz hizası konç
knee-highs n. diz hizası çorap
knee-highs n. diz hizası konç
knee-sock n. dizin hemen altında biten çorap
knee-sock n. diz altı çorap
Construction
knee roof n. çifte sağrılı çatı
Automotive
knee clearance n. diz boşluğu
knee bar n. diz desteği
knee airbag n. diz hava yastığı
knee room n. diz mesafesi
closure panels/knee bolsters n. kapama panelleri/diz yastıkları
knee action n. otomobilde her bir tekerin bağımsız şekilde dikey hareketini sağlayan ön tekerlek süspansiyonu
Marine
trail knee n. tekne gövdesini sertleştirmekte kullanılan paraçol
thwart knee n. oturak pançalu
thwart knee n. oturak praçolu/paraçolu
stern knee n. kıç bodoslama kaplama tahtası
Medical
knee arthroscopy n. artroskopik diz cerrahisi
cemented bicompartmental knee prosthesis n. çimentolu bikompartmantal diz protezi
knock-knee n. çarpık bacak
knee joint replacement implants n. diz eklemi yerine geçen implantlar
stiff knee n. diz sertliği
knee jerk n. diz refleksi
knee dislocation n. diz çıkığı
knee flexion n. diz fleksiyonu
knee osteoarthritis n. diz osteoartrit
knee injuries n. diz yaralanmaları
knee joint injection n. diz eklemi enjeksiyonu
knee replacement n. diz replasman
knee arthroscopy n. diz artroskopisi
knee joint disorder n. diz eklem hastalığı
knee dislocations n. diz çıkıkları
knee joint imaging n. diz eklemi görüntüleme
knee flexion angle n. diz fleksiyon açısı
arthroscopic treatment of the degenerative arthritis of the knee joint n. diz dejeneratif artritinin artroskopik tedavisi
knee surgeries n. diz ameliyatları
water on the knee n. diz ekleminde su toplanması
knee injury and osteoarthritis outcome score n. diz incinme ve osteoartrit sonuç skoru
knee prosthesis n. diz protezleri
knee jerk reflex n. diz refleksi
knee brace n. dizlik
anterior knee pain n. diz önü ağrısı
chronic nonspecific synovitis of the knee joint n. diz ekleminin kronik nonspesifik sinovitleri
congenital knee subluxation deformity n. konjenital diz subluksasyon deformitesi
congenital knee hyperextension and dislocation n. konjenital diz hiperekstansiyonu ve dislokasyonu
bruised knee n. morarmış diz
anterior knee reconstruction n. ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu
anterior knee pain n. ön diz ağrısı
single-staged bilateral total knee arthroplasty n. tek seansta iki taraflı total diz artroplastisi
total knee arthroplasty n. total diz artroplastisi
total knee arthroplasty n. total diz protezi
total knee replacement n. tüm diz değiştirimi
unilateral knee arthroplasty n. tek taraflı diz artroplastisi
unicondylar knee arthroplasty n. unikondiler diz artroplastisi
floating hip and knee n. yüzen kalça ve diz
bruised knee n. zedelenmiş diz
internal derangement of the knee n. dizin iç bozukluğu
knock-knee n. çarpık bacak sendromu
knock-knee n. eğri bacak sendromu
housemaid's knee n. prepatellar bursit
housemaid's knee n. hizmetçi dizi hastalığı
housemaid's knee n. diz kapağı önündeki bursanın iltihaplanması ile öne çıkan bir hastalık
Anatomy
hollow of the knee n. diz ardı
the tendon of the knee n. diz bağı
human knee n. diz eklemi
human knee n. insan bacağında kaval kemiği ve baldır kemiğini uyluk kemiği ile bağlayan eklem
knee reflex n. diz refleksi
knee-jerk n. diz refleksi
Psychology
knee-jerk reflex n. diz refleksi
Pathology
runners knee n. ön diz ağrısı sendromu
runners knee n. iliotibial band sendromu
Veterinary
knee spavin n. atın diz ekleminin kronik inflamasyonu
knee-sprung adj. fleksör tendonlarında kısalmadan kaynaklı dizi öne doğru eğilen (at, katır)
Zoology
water thick-knee n. kocagöz dikkopkuşu
eurasian thick-knee n. kocagöz
water thick-knee n. su kalınbacaklısı
Botanic
knee holly (ruscus aculeatus) n. tavşan memesi
Forestry
knee timber n. doğal eğri ağaç
History
wounded knee massacre n. yaralı diz katliamı
wounded knee massacre n. wounded knee katliamı
Geography
wounded knee n. güney dakota'da bir köy
Sport
knee pad n. diz koruyucu
tendons of the knee n. dizbağı
knee bending n. diz bükme
knee guard n. dizlik
knee cap n. diz kapağı
knee drop n. güreşçinin rakibini yukarı kaldırıp çöktüğü dizinin üzerine bırakması
knee-bend n. bacak kaslarını güçlendirmek ve dizleri daha esnek hale getirmek için dizlerin büküldüğü bir egzersiz biçimi
Ornithology
spotted thick-knee n. güney afrika'ya özgü kalın bacaklı bir kuş
thick-knee n. kocagöz
thick-knee n. çayır balabanı
Slang
knee-slapper n. çok komik espri/şaka
knee-trembler n. ayakta yapılan hızlı seks
knee-trembler n. ayaküstü yapılan seks
knee-trembler n. alelacele genellikle ayakta yapılan seks
be knee-deep in trouble v. belaya bulaşmak
knee-jerk adj. kolay tahmin edilebilen
knee-jerk adj. otomatik
British Slang
knee trembler n. alelacele genellikle ayakta yapılan seks