many - Turco Inglés Diccionario

many

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "many" en diccionario turco inglés : 26 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
many adj. birçok
Many of our rules affect imports and exports, and this brings with it a dual responsibility.
Kurallarımızın birçoğu ithalat ve ihracatı etkilemektedir ve bu da çifte sorumluluğu beraberinde getirmektedir.

More Sentences
General
many n. çoğu
It was a splendid decision and means that many of my worst fears have fortunately not come true.
Muhteşem bir karardı ve en kötü korkularımın çoğunun neyse ki gerçekleşmediği anlamına geliyor.

More Sentences
many adj. bir hayli
There are many books on this subject.
Bu konuda bir hayli kitap var.

More Sentences
many adj. bir yığın
There are many rats on the ship.
Gemide bir yığın fare var.

More Sentences
many adj. kaç
Space dust may not sound very dangerous, but when even a tiny object is moving many times faster than a bullet, it can cause injury.
Uzay tozu çok tehlikeli gelmeyebilir ama minik bir nesne bile bir mermiden bir kaç kez daha hızlı hareket ettiğinde yaralanmaya neden olabilir.

More Sentences
many adj. birçok
I am therefore very pleased with this report, because it helps knock many of these myths on the head.
Bu nedenle bu rapordan çok memnunum, çünkü bu mitlerin birçoğunun kafasına vurulmasına yardımcı oluyor.

More Sentences
many adj. birçok
In many European countries, we have had bitter experiences in this area.
Birçok Avrupa ülkesinde bu alanda acı tecrübeler yaşadık.

More Sentences
many adj. bir sürü
There are so many nice cafes around.
Etrafta bir sürü şirin kafe var.

More Sentences
many pron. bir çoğu
I learned many of Takuboku's poems by heart.
Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim.

More Sentences
many pron. birçoğu
We share many of your concerns and we accept all the amendments you have tabled.
Endişelerinizin birçoğunu paylaşıyoruz ve sunduğunuz tüm değişiklikleri kabul ediyoruz.

More Sentences
Technical
many n. birçoğu
Mr Schmid was prepared to take on board many of my group's amendments.
Sayın Schmid, grubumun yaptığı değişikliklerin birçoğunu kabul etmeye hazırdı.

More Sentences
many n. çoğu
In the opinion of many we are on the way to a downturn, even a recession.
Çoğu kişiye göre bir gerileme, hatta resesyona doğru gidiyoruz.

More Sentences
Common Usage
many adv. çok
General
many n. çok sayıda insan
many n. çok miktarda şey
many adj. hayli
many adj. sürüsüne bereket
many adj. nice
many adj. binbir türlü
many adj. bir dolu
many adj. (sayılabilenler için) ne kadar
many adv. bini bir paraya
many adv. çok
Technical
many adj. çok
Geography
many n. louisiana eyaletinde yerleşim yeri
Ottoman Turkish
many adj. müteaddit

Significados de "many" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
many people n. birçok kişi
Many people have touched on the issue of EU agricultural policy and there is not much that I want to add to this.
Birçok kişi AB tarım politikası konusuna değindi ve benim buna eklemek istediğim fazla bir şey yok.

More Sentences
many friends n. çok sayıda arkadaş
Tom has many friends.
Tom'un çok sayıda arkadaşı var.

More Sentences
many friends n. birçok arkadaş
She has many friends in the United States.
Onun ABD'de birçok arkadaşı var.

More Sentences
many industries n. birçok endüstri
A town with many shops, many industries and all within an accessible area.
Birçok mağazaya, birçok endüstriye sahip ve hepsi erişilebilir bir alanda bulunan bir kasaba.

More Sentences
as many as adj. kadar çok
As many as fifty students gathered to hear his lecture.
Onun dersini dinlemek için elli kadar çok öğrenci toplandı.

More Sentences
a great many adj. çok
There are a great many questions that remain to be resolved.
Çözülmesi gereken çok sayıda soru bulunmaktadır.

More Sentences
a great many adj. pek çok
The Commission is willing to help on a great many issues.
Komisyon pek çok konuda yardımcı olmaya hazırdır.

More Sentences
many a (somebody/something) adj. birçok
Many a Member State, but also the European Parliament, could take a leaf out of its book.
Birçok Üye Devletin yanı sıra Avrupa Parlamentosu da bu kitaptan bir yaprak alabilir.

More Sentences
many times adv. birçok kere
I've been to Italy many times.
Birçok kere İtalya'da bulundum.

More Sentences
in many ways adv. birçok yönden
In many ways, they share the same interests and the same insights.
Birçok yönden aynı ilgi alanlarını ve aynı içgörüleri paylaşıyorlar.

More Sentences
in many respects adv. birçok bakımdan
Turkish budgetary practices are still in many respects inconsistent with standards generally applicable in the EC.
Türk bütçe uygulamaları, AT'de genel olarak uygulanan standartlarla hâlâ birçok bakımdan uyumsuzdur.

More Sentences
so many times adv. birçok defa
The women bowed to each other so many times.
Kadınlar, birçok defa başlarıyla birbirlerini selamladı.

More Sentences
many times adv. çok kere
Elvis has allegedly been spotted many times since he died.
Elvis'in ölümünden sonra pek çok kereler görüldüğü iddia edildi.

More Sentences
many times adv. çok defa
A good writer can reshape and improve his text many times.
İyi bir yazar metnini pek çok defa yeniden şekillendirip geliştirebilir.

More Sentences
many times adv. çok kez
Tom said Mary has done that many times.
Tom Mary'nin bunu bir çok kez yaptığını söyledi.

More Sentences
for many years adv. yıllardır
We have been raising the Sellafield issue here for many years.
Sellafield konusunu yıllardır burada gündeme getiriyoruz.

More Sentences
for many years adv. yıllarca
The condemned sometimes await their execution for many years in American prisons.
Mahkumlar bazen yıllarca Amerikan hapishanelerinde idamlarını beklemektedir.

More Sentences
for many years adv. uzun yıllardır
In fact the EC has been granting such aid to its shipbuilding industry for many years, up to 31 December 2000.
Aslında AT, 31 Aralık 2000 tarihine kadar uzun yıllardır gemi inşa sanayisine bu tür yardımlarda bulunmaktadır.

More Sentences
many years ago adv. yıllar önce
It is quite right that reference was made to the visionary words of Pope John Paul many years ago.
Papa John Paul'un yıllar önceki vizyoner sözlerine atıfta bulunulması son derece doğrudur.

More Sentences
in many respects adv. birçok yönden
Japanese differ from American in many respects.
Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.

More Sentences
in many countries adv. birçok ülkede
In many countries, the shortfall in funding specifically for medicines is quite large.
Birçok ülkede özellikle ilaçlara yönelik finansman açığı oldukça büyüktür.

More Sentences
for many centuries adv. yüzyıllardır
Herbal medicinal products have been used throughout the world for many centuries.
Bitkisel tıbbi ürünler dünya genelinde yüzyıllardır kullanılmaktadır.

More Sentences
many times adv. pek çok kez
I have spoken on this many times in this House over the last 20 years.
Bu konuda son 20 yılda bu Meclis'te pek çok kez konuştum.

More Sentences
for many months adv. aylarca
For many months trans-European rail network funding policy has been deadlocked in the Council.
Aylardır trans-Avrupa demiryolu ağı finansman politikası Konsey'de çıkmaza girmiştir.

More Sentences
in many ways adv. birçok bakımdan
He considers himself, in many ways, a truth teller.
Kendisini birçok bakımdan gerçeği söyleyen biri olarak görüyor.

More Sentences
in many cases adv. birçok durumda
In many cases, repairs to these churches are phenomenally expensive for parishioners.
Birçok durumda bu kiliselerin onarımı cemaat için olağanüstü pahalıdır.

More Sentences
for many years adv. yıllar boyunca
He worked as a diplomat for many years.
O yıllar boyunca diplomat olarak çalıştı.

More Sentences
Phrases
many of us n. birçoğumuz
Many of us have dealt with constituency cases, because of problems or loopholes in insurance cover.
Birçoğumuz, sigorta kapsamındaki sorunlar veya boşluklar nedeniyle seçim bölgesi davalarıyla uğraştık.

More Sentences
many of them expr. çoğu
Many of them, as those figures show, are children.
Rakamların da gösterdiği gibi bunların çoğu çocuk.

More Sentences
too many expr. fazla
This proposal provides too few solutions and too many prohibitions.
Bu öneri çok az çözüm ve çok fazla yasak getirmektedir.

More Sentences
after many years expr. yıllar sonra
Israel, after many years, discovered a number of these tunnels, and there was nothing surprising in this.
İsrail yıllar sonra bu tünellerin bir kısmını keşfetti ve bunda şaşırtıcı bir şey yoktu.

More Sentences
of many years expr. uzun yıllara dayanan
Your reality actually consists of many years of dreams.
Sizin gerçekliğiniz aslında uzun yıllara dayanan hayallerden oluşuyor.

More Sentences
in many aspects expr. birçok açıdan
This report is indeed remarkable in many aspects.
Bu rapor gerçekten de birçok açıdan dikkat çekicidir.

More Sentences
Colloquial
many times adv. birçok defa
I've sung this next song many times.
Bu bir sonraki şarkıyı birçok defa söyledim.

More Sentences
for many years expr. uzun yıllar boyunca
We all share the conviction that failure in this area would damage the project of enlargement for many years to come.
Bu alandaki başarısızlığın genişleme projesine uzun yıllar boyunca zarar vereceği kanaatini hepimiz paylaşıyoruz.

More Sentences
a good many expr. bir hayli
He received a good many letters this morning.
O, bu sabah bir hayli mektup aldı.

More Sentences
a good many expr. bir sürü
There were a good many people on the platform.
Platformda bir sürü insan vardı.

More Sentences
a great many expr. çok
The Committee on Legal Affairs numbers a great many legal practitioners.
Hukuk İşleri Komitesi'nde çok sayıda hukukçu görev yapmaktadır.

More Sentences
a great many expr. pek çok
In the past, a great many parliamentary questions have been simply ignored.
Geçmişte pek çok soru önergesi görmezden gelinmiştir.

More Sentences
a great many expr. oldukça
There are a great many people trying buy houses.
Ev almak isteyenlerin sayısı oldukça fazla.

More Sentences
a great many expr. bir sürü
It has a great many words borrowed from foreign languages.
İçinde yabancı dillerden alınmış bir sürü kelime var.

More Sentences
Speaking
many thanks expr. çok teşekkürler
Many thanks for your immense cooperation during this period.
Bu süre zarfında göstermiş olduğunuz muazzam işbirliği için çok teşekkür ederiz.

More Sentences
how many kilograms expr. kaç kilogram
How many kilograms has Tom lost?
Tom kaç kilogram verdi?

More Sentences
how many expr. kaç
However, we do not know how many rural women are coming in.
Ancak, kırsal kesimden kaç kadının geldiğini bilmiyoruz.

More Sentences
General
many body effect n. çok kütleli etki
many electron theory n. çok eletronlu yapılar kuramı
many of n. in birçoğu
number of many figures n. çok büyük sayı
many-sidedness n. çok kısımlılık
many-sidedness n. çok taraflılık
many-sidedness n. çok bölümlülük
many-valued logic n. çoklu değerli mantık
many of which n. nın bir çoğu
many of which n. nın çoğu
too many papers n. kağıt kalabalığı
many-voiced choir n. çok sesli koro
the many n. çoğunluk
the many n. insanların büyük çoğunluğu
revolutions in many fields/areas n. birçok alandaki devrimler
many [obsolete] n. eşlik
many [obsolete] n. refakat
many [obsolete] n. maiyet
many [obsolete] n. eşlik edenler
change hands many times v. elden ele dolaşmak
last for many hours v. saatlerce sürmek
be a weave of so many things v. her tarakta bezi olmak
have many projects going at once v. bin tarakta bezi olmak
resemble in many aspects v. birçok açıdan benzemek
know many languages v. çok dil bilmek
have many things to do v. yapacak çok şeyi olmak
have many things to do v. yapacak çok işi olmak
have many meanings v. birden çok anlama gelmek
have many meanings v. birden çok anlamı olmak
have many meanings v. birden çok anlama sahip olmak
log many nautical miles up on its last voyage v. (gemi) son yolculuğunda çok mesafe/deniz mili katetmek
take too many pills v. bir sürü hap almak
resemble in many aspects v. birçok açıdan benzemek
go many places v. birçok yere gitmek
have many things in common v. birçok ortak özelliği olmak
deal with the problem from many aspects v. konuyu çeşitli açılardan ele almak
a good many adj. birçok
having many problems adj. problemli
having many folds adj. katmerli
great many adj. bin bir
with many knots adj. düğüm düğüm
a good many adj. hayli
having many bright colours adj. alacalı bulacalı
many more adj. çok
a great many adj. bir hayli
a great many adj. epey
like many others adj. birçokları gibi
many-sided adj. çok yanlı
many-sided adj. kozmos
many-sided adj. çok bölümlü
many-sided adj. çok taraflı
many-colored adj. çok renkli
many-colored adj. rengarenk
many-sided adj. çok kısımlı
many in number adj. sayıca fazla
many-coloured adj. çok renkli
many-coloured adj. rengarenk
many a adj. bir dolu
many a adj. bir sürü
many an adj. bir dolu
many an adj. bir sürü
many another adj. bir dolu
many another adj. bir sürü
many-chambered adj. çok odalı
many-chambered adj. çok bölmeli
many-lobed adj. çok loblu
many-lobed adj. çok kısımlı
many-minded adj. çok sayıda melekeye sahip
many-minded adj. birçok iş yapabilen
many-minded adj. elinden her iş gelen
many-minded adj. çok yönlü
many-sided adj. birçok melekesi olan
many-sided adj. birçok ilgi alanı olan
in many instances adv. çok kez
in many respects adv. birçok hususta
a good many adv. oldukça
many a time adv. çok kere
in so many words adv. açık seçik bir şekilde
many times adv. kerrat
many times more adv. kat kat
a good many adv. epeyce
many years since adv. bundan çok sene evvel
in so many words adv. açıkça
for many a long year adv. yıllar yılı
in many ways adv. birçok hususta
in many fields adv. birçok sahada
for many miles around adv. bütün civarda
a good many adv. çokça
many times more adv. kat kat fazla
many times more adv. kat be kat
for many years adv. yıllardan beri
for many years adv. yıllardan bu yana
many a time adv. birçok kere
many a time adv. çoğu kez
many a time adv. art arda
many a time adv. birbiri ardınca
for many years adv. uzun yıllardan beri
in many aspect adv. birçok anlamda
many years ago adv. çok seneler önce
many years ago adv. seneler evvel
many years ago adv. seneler önce
many years ago adv. yıllar evvel
in many respects adv. bazı yönlerden
in many aspects adv. birçok yönden
for many centuries adv. yüzyıllardan beri
for many centuries adv. asırlardır
over the course of many years adv. yıllardır
over the course of many years adv. yıllar boyunca
for many months adv. aylardır
at many points adv. birçok noktada
at many points adv. birçok bakımdan
in many different ways adv. birçok farklı şekilde
one too many pron. istenilmeyen
one too many pron. fazla gelen
many of you pron. pek çoğunuz
many one pron. bir dolu insan
many one pron. insan kalabalığı
many one pron. birçok kişi
many happy returns interj. nice mutlu senelere
Phrases
just one option among many n. birçok seçenekten yalnızca/sadece biri
one too many times n. birçok kereler
many of the best players n. en iyi oyuncuların bir çoğu
half again as many adv. yarısı kadar daha
half again as many adv. bir buçuk misli/katı oldu
in so many words expr. açıkça
according to many researchers expr. birçok araştırmacıya göre
so many expr. bu kadar
too many cooks in the kitchen [us] expr. bir kadın tam kadın
too many expr. çok fazla miktarda
this many a day expr. çoktan beri
too many expr. çok fazla
in so many words expr. harfi harfine
pretty many expr. haylice
this many a day expr. hayli zamanlar
too many cooks in the kitchen [us] expr. iki kadın yarım kadın
too many cooks in the kitchen [us] expr. nerde çokluk
too many cooks in the kitchen [us] expr. orda bokluk
as many as it takes expr. ne kadar gerekirse
as many times as possible expr. mümkün olduğu kadar çok kez
many happy returns of the day expr. nice mutlu yıllara
one too many for expr. şaşırtan
after many years expr. seneler sonra
so many expr. pekçok
in so many words expr. uzun uzadıya
one too many for expr. üstün gelen
too many cooks in the kitchen [us] expr. üç kadın hiç kadın
going back many years expr. uzun yıllara dayanan
for so many years expr. bunca yıldır
for so many years expr. çok yıllardır
for me and many people expr. benim ve birçok insan için
at least so many expr. en az ... kadar
at least so many expr. en azından
at least so many expr. asgari
from many perspectives expr. birçok açıdan
many if not all expr. hepsi/tamamı değilse de çoğu
Proverb
quot homines tot sententiae (how many men, so many opinions) expr. ne kadar insan varsa o kadar fikir/doğru vardır
a word to the wise is enough, and many words won't fill a bushel anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
many a little makes a mickle damlaya damlaya göl olur
too many cooks spoil the broth horozu çok olan köyün sabahı geç olur
cowards die many times before their deaths korkunun ecele faydası yoktur
many hands make light work az eli aşta gör çok eli işte gör
there is many a true word spoken in jest çoğu doğru söz vardır ki şakacıktan söylenmiştir
there is many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
there is many a true word spoken in jest her şakanın altında bir gerçek yatar
there's many a good tune played on an old fiddle yaşlılar çok yetenekli olabilir
there's many a slip 'twixt the cup and the lip dereyi görmeden paçayı sıvama
too many cooks spoil the stew nerede çokluk orada bokluk
too many cooks spoil the broth horozu çok olan köyde sabah geç olur
too many cooks spoil the broth nerede çokluk orada bokluk
too many cooks spoil the stew horozu çok olan köyde sabah geç olur
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
many small make a great damlaya damlaya göl olur
so many countries so many customs ne kadar çok ülke o kadar fazla adet
he who begins many things, finishes but few çok işe başlayan az iş bitirir
many hands make light work bir elin nesi var iki elin sesi var
cowards die many times before their deaths korkaklar bin defa ölür
cowards die many times before their deaths korkaklar (ölmeden önce) bin defa ölür
cowards die many times before their death korkaklar ölmeden önce defalarca ölür
cowards die many times before their deaths korkaklar ölmeden önce defalarca ölür
cowards die many times before their death korkaklar (ölmeden önce) bin defa ölür
too many chiefs, not enough indians sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa?
many hands make light work birlikten kuvvet doğar
many a mickle makes a muckle damlaya damlaya göl olur
success has many fathers; failure is an orphan başarıyı sahiplenen çoktur; başarısızlık ise yetimdir
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
success has many fathers; failure is an orphan başarının ana babası çoktur, başarısızlık ise yetimdir
too many chiefs and not enough indians sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa?
too many cooks spoil the soup horozu çok olan köyde sabah geç olur
too many cooks spoil the soup nerede çokluk orada bokluk
too many cooks spoil the broth nerede çokluk orda bokluk
many are called but few are chosen çoğu (birçok kişi) çağrılır pek azı seçilir
(there are) too many chiefs and not enough indians emir veren çok, çalışan yok
(there are) too many chiefs and not enough indians sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa?
(there are) too many chiefs and not enough indians sen ağa, ben ağa, inekleri kim sağa?
many a little makes a muckle damlaya damlaya göl olur
many a mickle makes a muckle damlaya damlaya göl olur
there is many a slip twixt cup and lip dereyi görmeden paçayı sıvama
there is many a slip twixt cup and lip görmeden emin olma
there's many a slip dereyi görmeden paçayı sıvama
there's many a slip twixt cup and lip dereyi görmeden paçayı sıvama
Colloquial
too many chores n. bir sürü angarya iş
too many attempts n. çok sayıda girişim
a man of many parts n. çok yönlü kişi
a man of many parts n. elinden birçok iş gelen kimse
a man of many parts n. on parmağında on marifet
house of many doors n. hapishane
house of many doors n. cezaevi
house of many doors n. hapis
too many attempts n. birçok girişim
be so much/many (something) v. baştan aşağı (saçma) olmak
be so much/many (something) v. sadece (isimden) ibaret olmak
have had one too many v. içkiyi fazla kaçırmış olmak
have had one too many v. çok sarhoş olmak
have had one too many v. çok içmiş olmak
be so much/many (something) v. çok (zor, karışık) gelmek
be so much/many (something) v. tamamen (bir şey olmak)
be so much/many (something) v. (bir şeyden) başka bir şey olmamak
be so much/many (something) v. (bir şeyden) ibaret olmak
be so much/many something v. tamamen bir şey olmak
be so much/many something v. bir şeyden başka bir şey olmamak
be so much/many something v. bir şeyden ibaret olmak
be so much/many something v. baştan aşağı bir şey olmak
be too many for v. için çok fazla olmak
be too many for v. için çok sayıda olmak
be too many for (someone) v. (biri) için çok fazla olmak
be too many for (someone) v. (birinin) baş edemeyeceği kadar çok olmak
be too many for (someone) v. (birinin) gücünü/kapasitesini aşmak
have had a few (too many) v. içkiyi fazla kaçırmak
have had a few (too many) v. sarhoş olmak
have had a few (too many) v. çok içmek
have had a few (too many) v. kafayı bulmak
one too many adj. haddinden fazla içmiş
many times adv. birçok kez
many times adv. birçok kere
good many adv. hayli
good many adv. çok
good many adv. epey
good many adv. pek çok
good many adv. çokça
good many adv. epeyce
good many adv. oldukça fazla
one too many expr. birbiri ardına (içki vb)
for many a long day expr. çok uzun süredir
one too many expr. fazlalık
one too many expr. fazlasıyla
one too many expr. içkiyi fazla kaçırmış
for how many years expr. kaç senedir
one too many expr. kalabalık eden
for how many years expr. kaç yıldır
for how many days expr. kaç gündür
for many years expr. senelerdir
for many reasons expr. pek çok nedenden dolayı
for many reasons expr. pek çok nedenden ötürü
for many a long day expr. uzun zamandan beri
many is the expr. birçok
many is the expr. çok sayıda
many is the expr. çoğu
a good many expr. çok
a good many expr. epey
a good many expr. pek çok
a good many expr. hayli
a good many expr. birçok
a good many expr. çokça
a good many expr. oldukça
a good many expr. epeyce
a good many expr. çok sayıda
a good many expr. çok miktarda
a good many expr. oldukça fazla
a great many expr. bir hayli
a great many expr. epey
a great many expr. hayli
a great many expr. birçok
a great many expr. çokça
a great many expr. epeyce
a great many expr. çok sayıda
a great many expr. çok miktarda
a great many expr. oldukça fazla
half again as many/much expr. yarısı kadar daha
half again as many/much expr. bir buçuk misli/katı
half again as many/much expr. yüzde elli daha
many a day expr. sayısız gün
many a day expr. çok sayıda gün
many a day expr. çok uzun zaman
Idioms
a man/woman of (many) parts n. elinden her iş gelen kişi
a man/woman of (many) parts n. on parmağında on marifet
a man/woman of (many) parts n. maharetli kimse
man of many talents n. on parmağında on marifet olan kimse
just how many n. tamamı kaç tane
too many irons in the fire n. aynı anda baş edebileceğinden fazla iş/proje
too many irons in the fire n. aynı anda haddinden fazla iş/proje
too many irons in the fire n. aynı anda yapılması mümkün olmayacak kadar çok iş/proje
too many irons in the fire n. aynı anda idare edebileceğinden fazla iş/proje
too many irons in the fire n. aynı anda kıvırabileceğinden fazla iş/proje
too many irons in the fire n. aynı anda başarabileceğinden fazla iş/proje
be (one) too many for someone n. birinin alt edemeyeceği kadar çok sayıda veya daha güçlü olmak
have many irons in the fire v. aynı anda bir sürü değişik işle uğraşmak
have many irons in the fire v. aynı anda bir sürü planı olmak
have one's finger in too many pies v. çok fazla/bin/kırk/her tarakta bezi olmak
have many irons in the fire v. değişik alanlarda aynı anda değişik işler yapmak
know how many beans make five v. cin gibi olmak
have one too many g and t's v. içkiyi (özellikle cin/tonik) fazla kaçarmak
have a few too many v. içkiyi fazla kaçırmak
have one too many v. içkiyi fazla kaçırmak
have many irons in the fire v. kırk tarakta bezi olmak
have too many irons in the fire v. kırk tarakta bezi olmak
have a few too many v. sarhoş olmak
have one too many v. sarhoş olmak
have many strings to (one's) bow v. elinin altında birçok güvenilir fırsat
have many strings to (one's) bow v. beceri, kaynak olmak
have many strings to (one's) bow v. birçok seçeneği olmak
wear too many hats v. aynı anda birden fazla/birçok sorumluluk almak
wear too many hats v. aynı anda birden fazla/birçok sorumluluğu üstlenmek
wear too many hats v. aynı anda birden fazla görev/rol üstlenmek
wear too many hats v. aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek
wear too many hats v. aynı anda birden fazla işe koşmak/bakmak
wear too many hats v. aynı anda birçok işi yürütmek
wear too many hats v. aynı anda birçok işe bölünmek
have too many balls in the air v. aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
have too many balls in the air v. altından kalkamayacağı kadar çok şeyle uğraşmak
have too many balls in the air v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
have finger in too many pies v. çok fazla/bin/kırk/her tarakta bezi olmak
as many adj. kadar çok
as many adj. aynı sayıda
that many adv. o kadar
that many adv. söylendiği kadar
too many to count adv. çok
too many to count adv. bir sürü
too many chefs in the kitchen expr. herkes patron
too many chefs in the kitchen expr. herkes patron kesilmiş
too many chefs in the kitchen expr. bir işe elli kişi karışırsa …
too many chefs in the kitchen expr. çok el girerse …
too many cooks in the kitchen expr. bir işe çok sayıda kişinin karışması
too many cooks in the kitchen expr. yapılacak bir işte herkesin söyleyecek bir şeyi olması
too many cooks in the kitchen expr. herkesin patron kesilmesi
there are many ways to skin a cat expr. bir hedefe ulaşmanın birden çok yolu vardır
there are many ways to skin a cat expr. bir işi yapmanın birden çok yolu vardır
there are many ways to skin a cat expr. her problemin birden çok çözümü vardır
there are many ways to skin a cat expr. olmadı başka bir yol buluruz
there are many ways to skin a cat expr. olmadı başka bir hal çaresi vardır illaki
do not have too many irons in the fire expr. bir koltuğa iki karpuz sığmaz
many moons ago expr. çok uzun zaman önce
too many cooks spoil the broth expr. horozu çok olan köyde sabah erken olur
too many chiefs and not enough indians expr. emir veren çok çalışan yok
too many cooks spoil the broth expr. horozun çok olduğu yerde sabah erken olur
too many cooks spoil the broth expr. nerede çokluk orda bokluk
too many cooks spoil the broth expr. nerde çokluk orda bokluk
too many cooks spoil the broth expr. nerde çokluk, orada bokluk
just how many expr. tamı tamına ne kadar
many (and many)'s the time expr. birçok defa/kere
too many balls in the air expr. işi başından aşma
too many balls in the air expr. yapacak dünya kadar işi olma
not in so/as many words expr. açıkça
not in so/as many words expr. açık bir şekilde
not in so/as many words expr. harfi harfine
not in so/as many words expr. kelimesi kelimesine/üstü kapalı bir şekilde
not in so/as many words expr. açık olmayan bir şekilde
not in so/as many words expr. dolaylı olarak
how many angels can dance on the head of a pin expr. bir toplu iğnenin ucunda kaç melek dans eder
how many angels can dance on the head of a pin expr. bir iğnenin başında kaç melek dans edebilir
how many angels can dance on the head of a pin expr. yersiz/önemsiz entelektüel tartışma
how many angels can dance on the head of a pin expr. fındık kabuğunu doldurmayacak fikir tartışması
how many angels can dance on the head of a pin expr. gereksiz fikir tartışması
how many angels can dance on the head of a pin expr. pratikte bir önemi olmayan/bir yere varmayan entelektüel tartışma
how many angels can dance on the head of a pin expr. incir çekirdeğini doldurmayacak entelektüel tartışma
in so/as many words expr. kelimesi kelimesine
in so/as many words expr. açık seçik bir şekilde
in so/as many words expr. direkt olarak
in so/as many words expr. doğrudan
many and many's the time (that) [old-fashioned] expr. birçok defa/kere
many and many's the time (that) [old-fashioned] expr. defalarca
Speaking
how many people are there in your family? expr. ailende kaç kişi var?
there are many things to tell expr. anlatacak çok şey var
don't load down my car with too many people expr. arabama bir sürü insan doldurma
don't load down my car with too many people expr. arabamı bir sürü insanla doldurma
how many eggs does a chicken lay per day? expr. bir tavuk bir günde kaç defa yumurtlar?
I saw many fish expr. bir sürü balık gördüm
how many days are there in a week? expr. bir haftada kaç gün var?
how many cigarettes have you smoked today? expr. bugün kaç tane sigara içtin?
there are many ways to do it expr. bunu yapmanın birçok yolu var
so many expr. belirli bir miktar
how many times have I listened to you about this? expr. bunun hakkında anlattıklarını kaç kere dinledim?
there are many things expr. birçok şey var
how many people are working on this case? expr. bu davada kaç kişi çalışıyor?
how many calories are there in a banana? expr. bir muzda kaç kalori vardır?
how many lights are there in this room? expr. bu odada kaç lamba var?
there are many miracles expr. birçok mucize vardı
how many more people have to die before this is over? expr. bu sona ermeden daha kaç kişi ölmek zorunda?
how many days are there in a week? expr. bir haftada kaç gün vardır?
how many cigarettes have you smoked today? expr. bugün kaç sigara içtin?
I have many wishes expr. birçok dileğim var
we have heard these excuses many times expr. bu bahaneleri çok duyduk
how many pages do you read in an hour? expr. bir saatte kaç sayfa okursun?
how many times do i have to say it? expr. bunu daha kaç kere söylemem gerek?
how many of these people? expr. bu insanların kaç tanesi?
there are many ways to be successful expr. başarılı olmanın birçok yolu vardır
how many of these people? expr. bu insanların kaçı?
how many people are here from turkey? expr. burada türkiye'den kaç insan var
how many months are there in a year? expr. bir yılda kaç ay vardır?
there are many ways to do this expr. bunu yapmanın birçok yolu var
how many of these people? expr. bu insanların ne kadarı?
we've done this many times expr. bunu pek çok kez yaptık
there are many people around me expr. çevremde çok sayıda insan var
as many of you know expr. çoğunuzun bildiği gibi
many thanks to all who supported expr. destek olan herkese çok teşekkürler
I have many wishes expr. çok dileğim
and many more expr. daha birçokları
he doesn't talk to many people expr. çok insanla konuşmaz
did you have many toys? expr. çok oyuncağın var mıydı?
as many of you know expr. çoğunuzun bildiği üzere
I have many wishes expr. çok sayıda dileğim
how many rooms does your house have? expr. evinizde kaç oda var?
how many rooms are there in your house? expr. evinizde kaç oda var?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsun?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yersin?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç defa dişlerini fırçalarsın?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yersin?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsunuz?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç sefer dişlerini fırçalarsın?
how many rooms are there in your house? expr. evin kaç odalı?
how many you got? expr. elinde kaç tane var?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç sefer dişini fırçalarsın?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kez dişini fırçalarsın?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kere dişlerini fırçalarsın?
how many rooms does your house have? expr. eviniz kaç odalı?
how many rooms are there in your house? expr. evinde kaç oda?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kez dişlerini fırçalarsın?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yersin/yersiniz?
how many rooms are there in your house? expr. eviniz kaç odalı?
how many rooms does your house have? expr. evinde kaç oda var?
how many classes do you have in a day? expr. günde kaç dersin var?
how many litres of water do you drink per day? expr. günde kaç litre su içersin?
how many litres of water do you drink per day? expr. günde kaç litre su içiyorsun?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç defa dişini fırçalarsın?
how many hours do you sleep each night? expr. her gece/geceleri kaç saat uyursun?
how many times do you brush your teeth a day? expr. günde kaç kere dişlerini fırçalarsın?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsun?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kere dişini fırçalarsın?
how many hours a day do you study? expr. günde kaç saat ders çalışıyorsun?
he saved my life many times expr. hayatımı pek çok kez kurtardı
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yersin/yersiniz?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsunuz?
how many hours do you sleep at night? expr. gece kaç saat uyursun?
how many countries have you visited? expr. kaç ülkeyi ziyaret ettin?
how many days left expr. kaç gün kaldı
how many/much do you want? expr. ne kadar istiyorsunuz?
how many of you survived? expr. kaçınız kurtuldu?
how many children do you have? expr. kaç tane çocuğunuz var?
how many floors expr. kaç katlı
how many brothers does he have? expr. onun kaç erkek kardeşi var?
how many expr. ne kadar
how many months pregnant are you? expr. kaç aylık hamilesiniz?
many happy returns of the day expr. nice nice mutlu yıllara