mutlak - Turco Inglés Diccionario

mutlak

Significados de "mutlak" en diccionario inglés turco : 74 resultado(s)

Turco Inglés
General
mutlak utter adj.
It is precisely in this global village that this complete and utter imbalance concerns us all.
İşte tam da bu küresel köyde bu tam ve mutlak dengesizlik hepimizi ilgilendiriyor.

More Sentences
mutlak implicit adj.
Henry had the implicit trust of his family.
Henry ailesinin mutlak güvenini kazanmıştı.

More Sentences
Common Usage
mutlak absolute adj.
General
mutlak essential n.
mutlak unconditioned adj.
mutlak plenipotentiary adj.
mutlak unconditional adj.
mutlak infinite adj.
mutlak very adj.
mutlak unqualified adj.
mutlak sovereign adj.
mutlak extreme adj.
mutlak positive adj.
mutlak plenary adj.
mutlak infallible adj.
mutlak strict adj.
mutlak sov'ran adj.
mutlak certain adj.
mutlak peremptory adj.
mutlak absolute adj.
mutlak unmistakeable adj.
mutlak mere adj.
mutlak unmistakable adj.
mutlak categorical adj.
mutlak categoric adj.
mutlak teetotal adj.
mutlak unmitigated adj.
mutlak uttermore [obsolete] adj.
mutlak black adj.
mutlak blank adj.
mutlak wis [obsolete] adj.
mutlak hardcore adj.
mutlak hardened adj.
mutlak hard-core adj.
mutlak grand adj.
mutlak gross adj.
mutlak imperious adj.
mutlak imprescriptible adj.
mutlak ingrained adj.
mutlak inconditionate [obsolete] adj.
mutlak irredeemable adj.
mutlak clear adj.
mutlak constant [obsolete] adj.
mutlak invincible adj.
mutlak dead adj.
mutlak deadly adj.
mutlak dead-on adj.
mutlak finative [obsolete] adj.
mutlak plene adj.
mutlak plenipotent adj.
mutlak shunless adj.
mutlak simple adj.
mutlak positively adv.
mutlak absolutely adv.
mutlak sure adv.
Colloquial
mutlak goddam adj.
mutlak precious adj.
Idioms
mutlak cut and dried adj.
Law
mutlak absolute adj.
mutlak unqualified adj.
mutlak unerring adj.
mutlak arbitrary adj.
Politics
mutlak autocratorical adj.
Technical
mutlak absolute adj.
mutlak sure adj.
Computer
mutlak abs abrev.
Construction
mutlak absolute n.
Math
mutlak numeric adj.
mutlak numerical adj.
mutlak mathematic adj.
Chemistry
mutlak absolute adj.
Religious
mutlak infallible adj.
Philosophy
mutlak real adj.
Meteorology
mutlak absolute adj.

Significados de "mutlak" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
mutlak çoğunluk absolute majority n.
Parliament's previous compromise was accepted by an absolute majority of this House.
Parlamento'nun bir önceki uzlaşısı bu Meclis'in mutlak çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir.

More Sentences
mutlak terim absolute term n.
The fact that we want blood donors to be volunteers should not be expressed in absolute terms.
Kan bağışçılarının gönüllü olmasını istediğimiz gerçeği mutlak terimlerle ifade edilmemelidir.

More Sentences
mutlak hakimiyet stranglehold n.
The monopoly had a stranglehold on the market.
Tekelin piyasa üzerinde mutlak bir hakimiyeti vardı.

More Sentences
Trade/Economic
mutlak çoğunluk absolute majority n.
Parliament's previous compromise was accepted by an absolute majority of this House.
Parlamento'nun bir önceki uzlaşısı bu Meclisin mutlak çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir.

More Sentences
mutlak yoksulluk absolute poverty n.
Over the last decade, the number of women living in absolute poverty has risen.
Son on yılda mutlak yoksulluk içinde yaşayan kadınların sayısı artmıştır.

More Sentences
Computer
mutlak öncelik absolute priority n.
Secure supplies of blood products save lives and must therefore be given absolute priority.
Güvenli kan ürünleri tedariki hayat kurtarır ve bu nedenle mutlak öncelik verilmelidir.

More Sentences
Religious
mutlak kudret sahibi omnipotent adj.
Only God can safely be omnipotent.
Sadece Tanrı mutlak kudret sahibi olabilir.

More Sentences
Common Usage
mutlak surette absolutely adv.
General
mutlak sorumluluk absolute liability n.
mutlak butlan absolute nullity n.
mutlak büyüklük absolute magnitude n.
mutlak koruma bölgesi sınırı integral protection zone n.
mutlak gerçeklik absolute reality n.
mutlak kesinlik absolute precision n.
mutlak fiyat absolute price n.
kadiri mutlak the almighty n.
mutlak memnuniyet absolute satisfaction n.
mutlak memnuniyet complete satisfaction n.
mutlak bilgi absolute knowledge n.
mutlak olmama nonabsoluteness n.
mutlak otorite absolute authority n.
mutlak nem absolute humidity n.
mutlak koruma alanı strict wilderness area n.
mutlak koruma alanı sanctuary preservation area n.
mutlak koruma alanı nature sanctuary n.
mutlak koruma alanı strict nature reserve n.
mutlak koruma alanı strict protected area n.
mutlak koruma alanı preservation area n.
mutlak koruma alanı strict preservation zone n.
mutlak koruma alanı ecological reserve n.
mutlak komut immediate instruction n.
mutlak hükümdar monarch n.
mutlak bağlılık absolute dependence n.
mutlak hakim absolute ruler n.
evrenin mutlak hakimi absolute ruler of the universe n.
mutlak ihtimal definite possibility n.
mutlak nesnellik absolute objectivity n.
mutlak tarafsızlık absolute objectivity n.
mutlak dakiklik absolute punctuality n.
mutlak/tam dakiklik absolute punctuality n.
mutlak zafer decisive victory n.
mutlak tehlike imminent danger n.
mutlak şey absolute n.
mutlak gizem utter mystery n.
mutlak mağlubiyet thraiping [dialect] n.
mutlak zaman absolute time n.
mutlak kudret omnipotence n.
mutlak olma utterness n.
mutlak yenilgi wipe-out n.
mutlak yenilgi wipeout n.
mutlak kontrol hold n.
mutlak yaratıcı kudret olarak kabul edilen şey demiurge n.
mutlak güç olarak kabul edilen varlık demiurge n.
mutlak yetki impatronization n.
mutlak mülkiyet impatronization n.
mutlak yetki impatronisation n.
mutlak mülkiyet impatronisation n.
kadir-i mutlak kimse omnipotent n.
mutlak şey inevitable n.
(roma katolik kilisesinde) papanın mutlak lider olduğu yönetim sistemi papacy n.
mutlak otorite the say n.
mutlak kuvvet firepower n.
mutlak hakimiyet throttlehold n.
mutlak hakimiyet chokehold n.
mutlak hakimiyet choke hold n.
mutlak yenilgi slaughter n.
tam ve mutlak hakimiyet beck n.
kraliyetin mutlak yetkisi ile atanan şerif pocket sheriff n.
mutlak yetkili sovran n.
mutlak hakimiyet strangle n.
mutlak güç sahibi kimse subjugator n.
mutlak hükümdarın makamı sultanship n.
mutlak tanrı supreme being n.
mutlak şey sure thing [us] n.
mutlak monarşi monarchy n.
mutlak olarak kabul etmek absolutize v.
mutlak hale getirmek absolutize v.
(spor müsabakasında) mutlak galibiyet almak rip v.
mutlak yenilgiye uğratmak shell v.
mutlak güce sahip all powerful adj.
mutlak olmayan nonabsolute adj.
mutlak ve nispi absolute and relative adj.
mutlak ve koşulsuz absolute and unconditional adj.
kadir-i mutlak omnipotent adj.
mutlak devletçi dirigiste adj.
en mutlak utterest adj.
mutlak güce sahip olan monarchical adj.
mutlak güç sahibi olan demiurgic adj.
mutlak güç sahibi olan demiurgical adj.
açık sözlü ve mutlak direct adj.
mutlak kudret sahibi olan omnipotent adj.
mutlak değeri olan good adj.
mutlak surette in an absolute manner adv.
mutlak surette vitally adv.
mutlak surette definitely adv.
mutlak yetkimizle at our absolute discretion adv.
mutlak takdir hakkımızla at our absolute discretion adv.
mutlak veriler ışığında in absolute terms adv.
mutlak verilere göre in absolute terms adv.
mutlak suretle absolutely adv.
mutlak biçimde abstractly adv.
mutlak surette agreed adv.
resmi olarak kabul edilip mutlak olmayan bir şekilde officially adv.
mutlak surette implicitly adv.
mutlak bir şekilde imprescriptibly adv.
mutlak güçle omnipotently adv.
mutlak kudretle omnipotently adv.
mutlak galibiyet kazanmış bir şekilde in adv.
mutlak güven vererek cocksure adv.
mutlak kesinlikle cocksure adv.
mutlak suretle slap adv.
Phrases
mutlak surette by all odds [us] adv.
mutlak gizlilik esastır absolute discretion is essential expr.
Proverb
mutlak güç muhakkak yozlaşır power corrupts absolute power corrupts absolutely
mutlak güç yolsuzluk getirir absolute power corrupts absolutely
mutlak güç muhakkak yozlaşır absolute power corrupts absolutely
mutlak güç yolsuzluk getirir power corrupts absolute power corrupts absolutely
mutlak güç önünde sonunda insanı bozar absolute power corrupts absolutely
mutlak güç mutlaka insanı bozar absolute power corrupts absolutely
mutlak güç yolsuzluk getirir power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
mutlak güç muhakkak yozlaşır power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
mutlak güç önünde sonunda insanı bozar power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
mutlak güç mutlaka insanı bozar power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
Colloquial
mutlak zafer elde etmek massacre v.
mutlak surette sure as shooting adv.
Idioms
mutlak doğru olarak kabul etmek take as gospel v.
mutlak doğru olarak kabul etmek take something as truth v.
mutlak doğru olarak kabul etmek accept something truth v.
mutlak doğru olarak kabul etmek take something as gospel v.
mutlak doğru olarak kabul etmek accept something as gospel v.
(bir şeyi) mutlak/tereddütsüz doğru olarak kabul etmek take (something) for gospel v.
Speaking
mutlak surette uymak zorundasın you cannot fail to obey it expr.
Trade/Economic
mutlak getirili fon absolute-return fund n.
mutlak sorumluluk primary liability n.
mutlak çoğunluk working majority n.
mutlak mülkiyet absolute ownership n.
mutlak sıklık absolute frequency n.
mutlak getiri absolute return n.
mutlak üstünlük absolute advantage n.
mutlak atıf (standartlara) exclusive reference (to standards) n.
mutlak artı değer absolute surplus value n.
mutlak mülkiyet hakkı absolute title n.
mutlak fiyat absolute price n.
mutlak pay absolute share n.
mutlak maliyet avantajı subadditivity n.
mutlak ürün başarısızlığı absolute product failure n.
mutlak üstünlükler teorisi theory of absolute advantages n.
mutlak hak absolute interest n.
mutlak müşteri memnuniyeti absolute customer satisfaction n.
mutlak üstünlük absolute advantage n.
mutlak likidite absolute liquidity n.
mutlak artık değer absolute surplus value n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak haklar absolute rights n.
mutlak üstünlükler teorisi theory of absolute advantage n.
mutlak ayni hak fee simple n.
mutlak hata absolute measuring error n.
mutlak maliyet farkı absolute cost difference n.
mutlak satınalma gücü paritesi absolute purchasing power parity n.
mutlak hak absolute right n.
mutlak gelir hipotezi absolute income hypothesis n.
mutlak tekel absolute monopoly n.
mutlak öncelik kuralı absolute priority rule n.
mutlak avantaj absolute advantage n.
mutlak müşteri memnuniyeti complete customer satisfaction n.
mutlak faydanın ölçülebilirliliği cardinal utility n.
reel ulusal gelirin mutlak olarak düştüğü veya uzun dönemli eğilimine göre yavaş arttığı dönem contraction n.
mutlak getirili absolute-return adj.
Law
evlenmede mutlak geçersizlik sebepler impediments to marriage n.
evlenmede mutlak geçersizlik sebepler diriment impediment n.
kanunun mutlak gücü rigor juris n.
kişiler üzerindeki mutlak haklar absolute rights on persons n.
mutlak ihzar kararı (davalı için) peremptory writ n.
mutlak çoğunluk absolute majority n.
mutlak sorumluluk absolute liability n.
mutlak hak absolute right n.
mutlak ihzar kararı (davalı için) peremptory writ of mandate n.
mutlak kaçak absolute contraband n.
mutlak mesuliyet absolute liability n.
mutlak hak perfect right n.
mutlak ret nedenleri absolute grounds for refusal n.
mutlak tam ziyan absolute total loss n.
mutlak boşanma absolute divorce n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak butlan sebepleri grounds for absolute nullity n.
mutlak idare rejimi absolutism n.
mutlak sahiplik absolute ownership n.
mutlak mülkiyet unconditional ownership n.
mutlak savunma peremptory defense n.
mutlak butlan absolute nullity n.
mutlak savunma peremptory defence n.
mutlak haklar absolute rights n.
mutlak mülkiyet domain n.
mutlak geçerli yararlanma hakkı legal estate n.
mutlak ekseriyet absolute majority n.
mutlak haklar non-derogable rights n.
mutlak hak non-derogable right n.
mutlak süre peremptory term n.
mutlak red hakkı peremptory challenge n.
şartsız veya mutlak temlik absolute conveyance n.
hukukta kullanılan kelime ve ifadelerin yalnızca mutlak anlamlarını kabul etme constructionism n.
mirasçının mutlak hakka ve işlem yetkisine sahip olduğu arazi mülkiyeti fee simple n.
mutlak yasal mülkiyet in fee expr.
Politics
mutlak hükümet cesarism n.
mutlak baskı totality n.
hiçbir partinin mutlak çoğunluk sağlayamadığı parlamento hung parliament n.
mutlak yoksulluk absolute poverty n.
mutlak hükümdar potentate n.
mutlak devletçi rejim dirigisme n.
mutlak monarşi absolute monarchy n.
mutlak azınlık absolute minority n.
mutlak çoğunluk absolute majority n.
mutlak yönetim absolute government n.
mutlak monarşim absolute monarchy n.
mutlak idare shogunate n.
mutlak idare monocracy n.
mutlak veto absolute veto n.
mutlak idare totalitarianism n.
mutlak monarşi autocracy n.
mutlak idare authoritarianism n.
mutlak devletçi rejim dirigism n.
mutlak hürriyet absolute freedom n.
mutlak hükümet caesarism n.
mutlak hürriyet uncontrolled freedom n.
mutlak hükümet absolute government n.
mutlak idare one-man rule n.
mutlak hürriyet uncontrolled liberty n.
mutlak savaş kaçağı absolute contraband n.
mutlak hakimiyet autarchy n.
mutlak otorite autarchic n.
bağımsız ve mutlak güç sahibi bir kadın hükümdar autocratrix n.
Insurance
azami mutlak zarar absolute maximum loss n.
Technical
barometrik ve manifold mutlak basıncı barometric and manifold absolute pressure n.
bir dizgenin mutlak kararlılığı absolute stability of a system n.
elektrik birimlerinin mutlak sistemi absolute system of electrical units n.
hidroforların mutlak kalibrasyonu absolute calibration of hydrophones n.
manifold mutlak basıncı manifold absolute pressure n.
mutlak irtifa absolute altitude n.
mutlak sıfır noktası absolute zero n.
mutlak kod absolute code n.
mutlak kodlama absolute coding n.
mutlak boşluk absolute vacuum n.
mutlak abluka absolute blockade n.
mutlak sıcaklık absolute temperature n.
mutlak ölçüm hatası absolute error of measurement n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak değer bilgisayarı absolute value computer n.
mutlak basınç absolute pressure n.
mutlak elektrometre absolute electrometer n.
mutlak değerli döner sensör absolute rotary encoder n.
mutlak titreşim absolute vibration n.
mutlak yörünge absolute paths n.
mutlak alkol absolute alcohol n.
mutlak geçirgenlik absolute permeability n.
mutlak atmosferik basınç absolute atmosphere n.
mutlak tıkanıklık başlangıcı absolute congestion threshold n.
mutlak yükseklik absolute altitude n.
mutlak ölçü aleti absolute instrument n.
mutlak yakınsak absolutely convergent n.
mutlak gecikme absolute delay n.
mutlak kararlı sistem absolutely stable system n.
mutlak viskozite birimi poise n.
mutlak filtre absolute filter n.
mutlak pürüzlülük absolute roughness n.
mutlak komut absolute instruction n.
mutlak ölçü absolute scale n.
mutlak geçirgenlik absolute permittivity n.
mutlak genişleme absolute expansion n.
mutlak sıcaklık ölçeği absolute temperature scale n.
mutlak nem absolute humidity n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak buhar basıncı absolute vapour pressure n.
mutlak sıfır noktası zero n.
mutlak altimetre absolute altimeter n.
mutlak akışkanlık birimi poise n.
mutlak sapma absolute deviation n.
mutlak toplanır absolutely summable n.
mutlak artezyen kuyusu absolute artesian well n.
mutlak basınç gross pressure n.
mutlak viskozite absolute viscosity n.
mutlak çevirici absolute assembler n.
mutlak değer aygıtı absolute-value device n.
mutlak güç çıktısı absolute power output n.
mutlak kararlı dizge absolutely stable system n.
mutlak yoğunluk absolute density n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak sıcaklığın simgesi t n.
mutlak permitivite absolute permittivity n.
mutlak frekans absolute frequency n.
mutlak manometre absolute pressure gauge n.
ortalama mutlak sapma mean absolute deviation n.
psi türünden mutlak basınç psia n.
Computer
doğrusal bir dizgenin mutlak kararlılığı absolute stability of a linear system n.
mutlak kararlı dizge absolutely stable system n.
mutlak komut immediate instruction n.
mutlak yükleyici absolute loader n.
mutlak adres absolute address n.
mutlak referans absolute reference n.
mutlak yol isimleri absolute path names n.
mutlak aygıt absolute device n.
mutlak bağlantılar absolute links n.
mutlak konumlu paragraf absolute positioned paragraph n.
mutlak değer bilgisayarı absolute value computer n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak değer işareti absolute value sign n.
mutlak çevirici absolute assembler n.
mutlak değer aygıtı absolute value device n.
mutlak bağlaçlar absolute links n.
mutlak konumlama absolute positioning n.
mutlak konumlu nesne absolute positioned object n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak konumlu nesneler absolute positioned objects n.
mutlak kodlama absolute coding n.
tümlenik mutlak hata ölçütü integral absolute error criterion n.
sadece pozitif mutlak değeri olan unsigned adj.
göreceli/mutlak olmasını gözardı et ignore relative/absolute expr.
mutlak kaydet absolute record expr.
Informatics
mutlak adres absolute address n.
mutlak konumlama absolute localization n.
mutlak konum absolute position n.
mutlak komut absolute instruction n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak veri immediate data n.
mutlak adresli ağ noktası absolute url n.
mutlak adres explicit address n.
mutlak vektör absolute vector n.
mutlak kodlama absolute coding n.
mutlak adres immediate address n.
mutlak sapma absolute deviation n.
mutlak hız absolute velocity n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak yükleyici absolute loader n.
Telecom
mutlak sektör adresi absolute sector address n.
mutlak adres immediate address n.
mutlak veri absolute data n.
mutlak gecikme absolute delay n.
mutlak kazanç absolute gain n.
mutlak ortam ötesi bağ absolute hyperlink n.
sesi yeniden üreten kafanın mutlak etkinliği reproducing head absolute efficiency n.
Electric
mutlak elektrometre absolute electrometer n.
Mechanic
kristal katılarda reaksiyonların, entropide değişiklikleri de beraberinde getirdiği ve sıcaklık mutlak sıfıra yaklaşırken entropinin sıfırlanmaya meyilli olduğunu ortaya atan prensip nernst heat theorem n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç thermic weight n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç heat weight n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç thermodynamic function n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç entropy n.
Textile
havanın mutlak nemi absolute humidity n.
mutlak rutubet absolute humidity n.
mutlak nem oranı absolute humidity n.
Construction
mutlak hacim absolute volume n.
Automotive
barometrik mutlak basınç sensörü barometric absolute pressure sensor n.
manifolt mutlak basınç sensörü manifold absolute pressure sensor n.
mutlak basınç absolute pressure n.
mutlak basınç ölçeğinde sıfır değer zero absolute pressure n.
mutlak kütle absolute weight n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak basınç turbocharging pressure n.
mutlak karter havalandırması positive crankcase ventilstion n.
mutlak entropi absolute entropy n.
Railway
mutlak fren mesafesi absolute braking distance n.
Aeronautic
mutlak olcu aleti absolute instrument n.
mutlak yükseklik absolute height n.
mutlak basınç sensoru absolute pressure sensor n.
mutlak girdap absolute vorticity n.
mutlak tavan absolute ceiling n.
mutlak frekans absolute frequency n.
mutlak irtifa absolute altitude n.
Medical
mutlak nötrofil sayısı absolute neutrophil count n.
mutlak inversiyon absolute inversion n.
mutlak lenfosit sayısı absolute lymphocyte count n.
mutlak monosit sayısı absolute monocyte count n.
mutlak hassaslık absolute sensitivity n.
mutlak mutluluk absolute bliss n.
mutlak hata absolute error n.
Psychology
kültürel mutlak cultural absolute n.
mutlak yaş absolute age n.
mutlak parlaklık absolute luminosity n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak uyum absolute accommodation n.
mutlak eşik absolute threshold n.
mutlak şefaat absolute bliss n.
mutlak duyarlılık absolute sensitivity n.
mutlak risk indirimi absolute risk reduction n.
mutlak sapma absolute inversion n.
mutlak risk absolute risk n.
mutlak bilgi absolute knowledge n.
mutlak ölçüm absolute measurement n.
mutlak ölçek absolute scale n.
mutlak yoksunluk absolute deprivation n.
mutlak tepkisizlik dönemi absolute refractory period n.
Physiology
mutlak kulak absolute pitch n.
mutlak işitme absolute pitch n.
mutlak perde yeteneği absolute pitch n.
mutlak kulak perfect pitch n.
mutlak işitme perfect pitch n.
mutlak perde yeteneği perfect pitch n.
Optics
kontakt lensin mutlak kalınlığı absolute thickness of a contact lenses n.
mutlak füzyonel verjans amplitüdü absolute fusional vergence amplitude n.
mutlak kırılma indisi absolute refractive index n.
Food Engineering
mutlak değer absolute value n.
mutlak basınç absolute pressure n.
mutlak nem absolute humidity n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak sıcaklık absolute temperature n.
Math
mutlak değer numerical value n.
mutlak maksimum absolute maximum n.
mutlak maksimum değeri absolute maximum n.
mutlak sayı absolute number n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak minimum değeri absolute minimum n.
mutlak minimum absolute minimum n.
mutlak yakınsak seri absolutely convergent séries n.
mutlak yakınsaklık absolute convergence n.
mutlak sabit (değer) absolute constant n.
mutlak yakınsama absolute convergence n.
mutlak değer denklemleri absolute value equations n.
dikey eksen boyunca ölçülen periyodik eğrinin azami mutlak değeri amplitude n.
maria agnesi tarafından tanımlanan üçüncü dereceden mutlak bir eğri witch n.
mutlak değer distance n.
(seri, vektör) mutlak değeri daha büyük bileşene sahip olmak dominate v.
daha büyük mutlak değerde olmak dominate v.
Geometry
mutlak eğrilik absolute curvature n.
maria agnesi tarafından tanımlanan üçüncü dereceden mutlak eğri witch n.
Logic
mutlak kanıt apodixis n.
Statistics
mutlak ölçü absolute measure n.
mutlak frekans absolute frequency n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak sapma absolute deviation n.
mutlak inhiraf absolute deviation n.
mutlak sıklık absolute frequency n.
mutlak yansız tahmin edici absolutely unbiased estimator n.
mutlak fark absolute difference n.
mutlak moment absolute moments n.
mutlak yanılgı absolute error n.
ortalama mutlak hata mean absolute error n.
studentleştirilmiş en büyük mutlak sapma studentized maximum absolute deviate n.
medyan mutlak sapma mean deviation from the median n.
ortalama mutlak sapma mean deviation from the mean n.
mutlak sıklık frequency n.
mutlak veya bağıl frekansların toplanmasıyla elde edilen cumulative adj.
Physics
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi theory of relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi einstein's theory of relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi relativity theory n.
mutlak ivme absolute acceleration n.
mutlak birim absolute unit n.
mutlak hareket absolute motion n.
mutlak uzay absolute space n.
mutlak skala absolute scale n.
mutlak sıcaklık skalası absolute temperature scale n.
mutlak sıcaklık kelvin scale n.
periyodik olarak değişen miktarın maksimum mutlak değeri amplitude n.
sıcaklıkta mutlak sıfır noktası ile ilişkili zero point adj.
Chemistry
mutlak alkol absolute alcohol n.
mutlak konfigürasyon absolute configuration n.
mutlak tartı absolute weight n.
mutlak potansiyel absolute potential n.
mutlak etil alkol absolute ethyl alcohol n.
Marine Biology
mutlak bolluk absolute abundance n.
mutlak besin çevirme oranı absolute conversion rate of food n.
mutlak içgöç absolute recruitment n.
mutlak sıcaklık kelvin temperature n.
mutlak büyüme oranı absolute growth rate n.
mutlak doğurganlık absolute fecundity n.
Astronomy
mutlak denklem absolute equation n.
mutlak kadir absolute magnitude n.
mutlak parlaklık absolute magnitude n.
Literature
(gnostisizmde) mutlak tanrı tezahürlerinden oluşan çift syzygy n.
History
atina demokrasisinin mutlak kuralı theatrocracy n.
1770'lerden 1920'lere kadar irlanda'da mutlak özerk yönetim için yapılan ayaklanma home rule [ireland] n.
mutlak egemen tarafından verilip yetkisi üzerinde sınırlama görevi gören imtiyaz octroi n.
acil durumlarda atanıp antik roma senatosu'ndan mutlak yetki alan bir eyalet yöneticisi dictator n.
Religious
tanrı/tanrıça biçiminde vücut bulan mutlak gerçeklik truth n.
katoliklerde mutlak af plenary indulgence n.
papazların mutlak hakimiyeti archpresbytery n.
dini ve siyasi meselelerde papanın mutlak otoritesini destekleyen kimse ultramontane n.
dini ve siyasi meselelerde papanın mutlak otoritesini destekleyen düşünce ultramontanism n.
mutlak'ın bilgisinin insanın mantıksal süreçlerden ziyade yüksek bir dini bilinç ile erişilebileceği doktrini metagnosticism n.
mutlak olan şey one n.
(roma katolik kilisesinde) papanın mutlak lider olduğu yönetim sistemi papality [obsolete] n.
kutsal bir biçimde mutlak olan thearchic adj.
dini ve siyasi meselelerde papanın mutlak otoritesini destekleyen ultramontane adj.
Philosophy
mutlak olan şey reality n.
(platon felsefesinde) olaylardan ayrı var olan mutlak gerçeklik time n.
her durumun birbirinden farklı olduğuna ve mutlak bir değer yargısı olamayacağına inanan görüş situationalism n.
mutlak bilgi absolute knowledge n.
mutlak yaratıcı kuvvet inancı demiurgism n.
(neoplatonizmde) varlığın ana kaynağı olarak görülen mutlak gerçeklik one n.
ussal yasa veya gerekçenin mutlak gerçekliği beslediğini öne süren hegel öğretisi panlogism n.
dünyadaki mutlak gerçekliğin irade olduğunu öne süren öğreti panthelism n.
mutlak öz self n.
mutlak bilinç self n.
Geography
mutlak nüfus total population n.
Meteorology
kelvın sıcaklığı mutlak sıcaklık kelvin temperature n.
mutlak nem absolute humidity n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak sıcaklık absolute temperature n.
mutlak kararsızlık absolute instability n.
mutlak sıcaklık skalası absolute temperature scale n.
Geology
mutlak kronoloji absolute chronology n.