bleak - Turc Anglais Dictionnaire

bleak

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "bleak" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 29 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
bleak adj. kasvetli
Without these kinds of new technologies, the future for young men like that is extremely bleak.
Bu tür yeni teknolojiler olmadan bu gibi gençlerin geleceği son derece kasvetli.

More Sentences
General
bleak adj. kötü
Prospects for progress are bleaker now than at any time this year.
İlerleme beklentisi bu yıl her zamankinden daha kötü.

More Sentences
bleak adj. umutsuz
Despite concerted effort by the government and private actors, the language's future is bleak.
Hükümet ve özel aktörlerin çok güçlü çabalarına rağmen dilin geleceği umutsuzdur.

More Sentences
bleak adj. iç karartıcı
We want more, even though the facts about our seas are bleak.
Denizlerimizle ilgili gerçekler iç karartıcı olsa da biz daha fazlasını istiyoruz.

More Sentences
bleak n. akkefal
bleak v. rüzgarlı
bleak v. rüzgar alan
bleak adj. rüzgar alan
bleak adj. iç açıcı olmayan
bleak adj. sıkıcı
bleak adj. rüzgara maruz
bleak adj. sevimsiz
bleak adj. kara
bleak adj. rüzgara açık
bleak adj. soğuk
bleak adj. çıplak
bleak adj. rüzgardan korunmasız
bleak adj. açık
bleak adj. rüzgarlı
bleak adj. soğuk ve kasvetli (hava)
bleak adj. tatsız
bleak adj. nahoş
bleak adj. yalın ve sert
Marine Biology
bleak n. inci balığı
bleak n. tatlısu sardalyası
bleak n. incibalığı
Geography
bleak adj. çorak
bleak adj. üzerinde bitki örtüsü olmayan
bleak adj. çıplak

Sens de "bleak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

Anglais Turc
Idioms
look bleak v. kasvetli görünmek
Layla's future looked bleak.
Layla'nın geleceği kasvetli görünüyordu.

More Sentences
General
bleak [dialect] [uk] adj. solgun
bleak [dialect] [uk] adj. renksiz
Idioms
look bleak v. umutsuz görünmek
look bleak v. iç karartıcı görünmek
look bleak v. sevimsiz görünmek
Marine Biology
bleak (leuciscus alburnus) n. küçük bir avrupa nehir balığı