soğuk

Sens de "soğuk" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 105 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	soğuk	cold adj.
This Cold-War approach is, I believe, completely outmoded. Bu Soğuk Savaş yaklaşımının tamamen demode olduğuna inanıyorum. More Sentences
General
2	General	soğuk	coldness n.
The bitter coldness of the winter made everyone bundle up in warm clothing. Kışın sert soğuğu yüzünden, herkes kalın giysiler giyiyordu. More Sentences
3	General	soğuk	frigid adj.
The weather is exceptionally frigid. Hava son derece soğuk. More Sentences
4	General	soğuk	raw adj.
Her hands were freezing from the raw mountain air. Elleri soğuk dağ havasından donuyordu. More Sentences
5	General	soğuk	cool adj.
The climate of Canada is cooler than that of Japan. Kanada'nın iklimi Japonya'nınkinden daha soğuktur. More Sentences
6	General	soğuk	chill adj.
A chill wind came through the open windows. Açık pencerelerden içeri soğuk bir rüzgâr girdi. More Sentences
7	General	soğuk	freezing adj.
I'm tired of being freezing cold all the time. Sürekli soğuktan donmaktan yoruldum. More Sentences
8	General	soğuk	distant adj.
Tom looked distant and distracted while Mary told him her life story. Mary ona hayat hikayesini anlatırken Tom soğuk ve dikkati dağılmış görünüyordu. More Sentences
9	General	soğuk	frosty adj.
Mr Putin gave a frosty reply and that was as far as it went. Sayın Putin soğuk bir yanıt verdi ve konu buraya kadar geldi. More Sentences
10	General	soğuk	unfriendly adj.
Can you figure out why the boss is so unfriendly this week? Patronun bu hafta niçin çok soğuk olduğunu anlayabiliyor musun? More Sentences
11	General	soğuk	cold adj.
We met at the protocol entrance and it is bitterly cold outside this morning. Protokol girişinde buluştuk ve bu sabah dışarısı çok soğuk. More Sentences
12	General	soğuk	chilly adj.
In spite of the sunny weather, the air was rather chilly. Güneşli havaya rağmen hava oldukça soğuktu. More Sentences
13	General	soğuk	cold-hearted adj.
She is always cold-hearted. Daima soğuk kalplidir. More Sentences
Technical
14	Technical	soğuk	chilly adj.
My room is really good, though a little bit chilly. Biraz soğuk olsa da odam gerçekten çok iyi. More Sentences
15	Technical	soğuk	cold adj.
We met at the protocol entrance and it is bitterly cold outside this morning. Protokol girişinde buluştuk ve bu sabah dışarısı çok soğuktu. More Sentences
Meteorology
16	Meteorology	soğuk	cold adj.
Winter is due to start very shortly in Afghanistan, and these winters are exceptionally cold and difficult. Afganistan'da kış çok kısa bir süre sonra başlayacak ve bu kışlar son derece soğuk ve zorlu geçiyor. More Sentences
General
17	General	soğuk	frostiness n.
18	General	soğuk	chilliness n.
19	General	soğuk	nip n.
20	General	soğuk	clammy adj.
21	General	soğuk	stony adj.
22	General	soğuk	frozen adj.
23	General	soğuk	saturnine adj.
24	General	soğuk	apathetical adj.
25	General	soğuk	parky adj.
26	General	soğuk	stiff adj.
27	General	soğuk	inhospitable adj.
28	General	soğuk	rigorous adj.
29	General	soğuk	starchy adj.
30	General	soğuk	unsympathetic adj.
31	General	soğuk	stuffy adj.
32	General	soğuk	bleak adj.
33	General	soğuk	offish adj.
34	General	soğuk	chilling adj.
35	General	soğuk	phlegmatical adj.
36	General	soğuk	gelid adj.
37	General	soğuk	angular adj.
38	General	soğuk	uncompanionable adj.
39	General	soğuk	aloof adj.
40	General	soğuk	inclement adj.
41	General	soğuk	repulsive adj.
42	General	soğuk	distent adj.
43	General	soğuk	marble adj.
44	General	soğuk	phlegmatic adj.
45	General	soğuk	apathetic adj.
46	General	soğuk	standoffish adj.
47	General	soğuk	calm adj.
48	General	soğuk	unenthusiastic adj.
49	General	soğuk	tepid adj.
50	General	soğuk	brumal adj.
51	General	soğuk	wintry adj.
52	General	soğuk	antipathetic adj.
53	General	soğuk	icy adj.
54	General	soğuk	clinical adj.
55	General	soğuk	dank adj.
56	General	soğuk	dour adj.
57	General	soğuk	nippy adj.
58	General	soğuk	nonchalant adj.
59	General	soğuk	acold adj.
60	General	soğuk	coldhearted adj.
61	General	soğuk	cauld [scottish] adj.
62	General	soğuk	cauldrife adj.
63	General	soğuk	touch-me-not-ish adj.
64	General	soğuk	algid adj.
65	General	soğuk	arctic adj.
66	General	soğuk	unapproachable adj.
67	General	soğuk	ungenial adj.
68	General	soğuk	yonderly adj.
69	General	soğuk	hygienic adj.
70	General	soğuk	buttoned-up adj.
71	General	soğuk	clammy adj.
72	General	soğuk	offhand adj.
73	General	soğuk	off-hand adj.
74	General	soğuk	oorie adj.
75	General	soğuk	distantial [obsolete] adj.
76	General	soğuk	inaffable adj.
77	General	soğuk	ingrate [obsolete] adj.
78	General	soğuk	dry [dialect] adj.
79	General	soğuk	inimicitious [obsolete] adj.
80	General	soğuk	fishily adj.
81	General	soğuk	fishy adj.
82	General	soğuk	shivery adj.
83	General	soğuk	foul [dialect] [uk] adj.
84	General	soğuk	snelly [scotland] adj.
85	General	soğuk	poker-faced adj.
86	General	soğuk	squeamish [obsolete] adj.
87	General	soğuk	squeamous adj.
88	General	soğuk	squeasy adj.
89	General	soğuk	standoff adj.
90	General	soğuk	stocky adj.
91	General	soğuk	strange adj.
92	General	soğuk	icily adv.
93	General	soğuk	abeigh adv.
94	General	soğuk	cryo pref.
Colloquial
95	Colloquial	soğuk	odd bod adj.
96	Colloquial	soğuk	airish adj.
97	Colloquial	soğuk	antiseptic adj.
Idioms
98	Idioms	soğuk	cold as ice adj.
99	Idioms	soğuk	as cool as a cucumber expr.
Informal
100	Informal	soğuk	parky adj.
Slang
101	Slang	soğuk	hincty adj.
102	Slang	soğuk	taters in the mould expr.
British Slang
103	British Slang	soğuk	shrammed (south-west use/dialect) adj.
104	British Slang	soğuk	parky adj.
105	British Slang	soğuk	starved (yorks use) adj.

Sens de "soğuk" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	soğuk savaş	cold war n.
It is a product of the Cold War, and no longer meets today's needs. Soğuk Savaş'ın bir ürünüdür ve artık günümüzün ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. More Sentences
2	General	soğuk algınlığı	cold n.
I will start by asking you to excuse my voice, which is affected by a cold. Soğuk algınlığından etkilenen sesimi mazur görmenizi rica ederek başlayacağım. More Sentences
3	General	soğuk ter	cold sweat n.
When Tom was accused of the murder, he broke out in a cold sweat. Tom cinayetle suçlandığında soğuk terler döktü. More Sentences
4	General	soğuk hava	cold weather n.
Wear protective clothing against sun, wind, and cold weather. Güneş, rüzgar ve soğuk havaya karşı koruyucu giysiler giyin. More Sentences
5	General	soğuk depolama	cold storage n.
You see, rising temperatures will mean increased demand for space cooling and cold storage. Görüyorsunuz, artan sıcaklıklar alan ortam soğutma ve soğuk depolamaya olan talebin artması anlamına gelecektir. More Sentences
6	General	soğuk gün	cold day n.
Today's the coldest day we've ever had. Bugün şimdiye kadar yaşadığımız en soğuk gün. More Sentences
7	General	dondurucu soğuk	freezing cold n.
It is freezing cold. Hava dondurucu soğuk. More Sentences
8	General	aşırı soğuk	extreme cold n.
Extreme cold covered Europe. Aşırı soğuk, Avrupa'yı kapladı. More Sentences
9	General	soğuk günler	cold days n.
I like how this knitted sweater cuddles me during cold days. Bu örgü kazağın soğuk günlerde beni sarması hoşuma gidiyor. More Sentences
10	General	soğuk su	cold water n.
Please stop being so unpleasant and pouring cold water on everything. Lütfen bu kadar tatsız olmayı ve her şeyin üzerine soğuk su dökmeyi bırakın. More Sentences
11	General	soğuk ısırması	frostbite n.
I think I have frostbite. Sanırım soğuk ısırığı oldum. More Sentences
12	General	dondurucu soğuk	freeze n.
All night outside with no food, freezing, and he didn't even catch a cold. Gece boyunca dışarıda yiyecek bir şey olmadan o dondurucu soğukta nezle bile olmamış. More Sentences
13	General	soğuk kahve	cold coffee n.
I don't like cold coffee. Ben soğuk kahve sevmiyorum. More Sentences
14	General	soğuk iklim	cold climate n.
The cold climate affected his health. Soğuk iklim onun sağlığını etkiledi. More Sentences
15	General	soğuk pizza	cold pizza n.
Tom likes to eat cold pizza for breakfast. Tom kahvaltıda soğuk pizza yemeyi seviyor. More Sentences
16	General	soğuk süt	cold milk n.
Let the mixture cool slightly, then stir in cold milk. Karışımı biraz soğumaya bırakın sonra da soğuk sütle karıştırın. More Sentences
17	General	soğuk çorba	cold soup n.
She heated up the cold soup for supper. Akşam yemeği için soğuk çorbayı ısıttı. More Sentences
18	General	soğuk kahve	cold coffee n.
I don't like cold coffee. Soğuk kahve sevmem. More Sentences
19	General	soğuk algınlığı ilacı	cold medicine n.
Fresh air, sunshine, and nighttime cold medicine. Temiz hava, güneş ışığı ve gece soğuk algınlığı ilacı. More Sentences
20	General	(soğuk vb.) maruz kalma	exposure n.
Prolonged exposure to cold weather can cause frostbite. Uzun süre soğuk havaya maruz kalmak soğuk ısırmasına neden olabilir. More Sentences
21	General	soğuk almak	catch cold v.
She easily catches cold. O kolayca soğuk alır. More Sentences
22	General	soğuk su içmek	drink cold water v.
I'm drinking cold water. Ben soğuk su içiyorum. More Sentences
23	General	soğuk almak	catch a chill v.
He caught a chill because he went out in the rain. Yağmurda dışarıya çıktığı için soğuk aldı. More Sentences
24	General	soğuk algınlığına yakalanmak	catch a cold v.
Your chances of catching a cold this winter are very high. Bu kış soğuk algınlığına yakalanma ihtimaliniz çok yüksek. More Sentences
25	General	en soğuk	coldest adj.
This is the coldest winter we have had in twenty years, I hear. Bunun bizim yirmi yıl içerisinde yaşadığımız en soğuk kış olduğunu duydum. More Sentences
26	General	daha soğuk	colder adj.
That has to do with the natural basic conditions, because the climate is colder. Bunun doğal temel koşullarla ilgisi var, çünkü iklim daha soğuk. More Sentences
27	General	yeterince soğuk	cold enough adj.
This beer is not cold enough. Bu bira yeterince soğuk değil. More Sentences
28	General	çok soğuk	freezing adj.
It's freezing out here. Burada dışarısı çok soğuk. More Sentences
29	General	soğuk bir şekilde	distantly adv.
Mary stared distantly out the window. Mary soğuk bir şekilde pencereden dışarıya baktı. More Sentences
30	General	soğuk bir tavırla	coldly adv.
She rejected his proposal coldly. Onun teklifini soğuk bir tavırla reddetti. More Sentences
Colloquial
31	Colloquial	soğuk davranma	freeze n.
The villagers tried to freeze us out. Köylüler bize soğuk davrandı. More Sentences
Idioms
32	Idioms	soğuk algınlığı	the common cold n.
The common cold and flu usually produce a dry cough. Soğuk algınlığı ve grip genellikle kuru öksürüğe neden olur. More Sentences
33	Idioms	soğuk almak	catch cold v.
Old people catch colds easily. Yaşlı insanlar kolayca soğuk alırlar. More Sentences
Common Usage
34	Common Usage	cinselliğe soğuk	asexual adj.
General
35	General	abd'nin batı kıyısının kuzeyinden güneyi açıklarına yönelen geniş, soğuk ve ağır okyanus akıntısı	california current n.
36	General	son derece soğuk olma durumu	frigidity n.
37	General	aniden gelen soğuk hava	cold snap n.
38	General	damlalar (soğuk bir yüzeyin üstünde oluşan)	sweat n.
39	General	soğuk izostatik pres	cold isostatic pressing n.
40	General	soğuk yansıtıcı	cold mirror reflector n.
41	General	ani soğuk	cold snap n.
42	General	soğuk hava vagonu	reefer n.
43	General	çok soğuk olma durumu	frostiness n.
44	General	aşırı derecede soğuk	gelidity n.
45	General	aşırı soğuk beklentisi fenomeni	gore effect n.
46	General	soğuk davranış	chilliness n.
47	General	soğuk davranma	coolness n.
48	General	soğuk toprak	cold soil n.
49	General	güney amerika'da and dağları'ndan atlas okyanusu'na doğru esen sert, soğuk rüzgar	pampero n.
50	General	soğuk kimse	cold fish n.
51	General	kuru soğuk	dry cold n.
52	General	soğuk akış	cold flow n.
53	General	soğuk şaka	ribaldry n.
54	General	dondurucu soğuk	perishing cold n.
55	General	soğuk içecek	cooler n.
56	General	dondurucu soğuk	nip n.
57	General	çok soğuk olma	frostiness n.
58	General	soğuk davranış	frost n.
59	General	soğuk zeminde bekletme	forcing to wait on cold floor n.
60	General	soğuk çalması	frostbite n.
61	General	soğuk su sıkma	squirting cold water n.
62	General	soğuk muamele	inhospitableness n.
63	General	soğuk dalgası	cold wave n.
64	General	soğuk damga	embossed stamp n.
65	General	soğuk hava deposu	cold storage depot n.
66	General	kuru soğuk	black frost n.
67	General	soğuk hava kütlesi	mass of cold air n.
68	General	soğuk balık	cold fish n.
69	General	soğuk iş	cold work n.
70	General	soğuk hava gemisi	reefer n.
71	General	soğuk algınlığı	chill n.
72	General	soğuk hava deposu	chill store n.
73	General	yumuşak soğuk	moderately cold n.
74	General	soğuk mezeci	delicatessen n.
75	General	soğuk günler	freeze n.
76	General	soğuk damga	impressed stamp n.
77	General	ikinci dünya savaşı ile soğuk savaş arasındaki dönemde doğmuş kimse	baby boomer n.
78	General	soğuk dağ	cold mountain n.
79	General	soğuk haddehane	cold rolling mill n.
80	General	soğuk algınlığı	catarrh n.
81	General	soğuk hava önlemleri	cold weather precautions n.
82	General	soğuk yakması	frostbite n.
83	General	soğuk hava	freeze n.
84	General	soğuk savaş sonrası dünyası	post-cold-war world n.
85	General	soğuk hava	inclement weather n.
86	General	soğuk şişliği	chilblain n.
87	General	soğuk mühür	cold seal n.
88	General	soğuk içme su	cold potable water n.
89	General	çok soğuk iklimler	extremely cold climates n.
90	General	soğuk duş etkisi yapan istifa	shock resignation n.
91	General	soğuk içme suyu	cold potable water n.
92	General	abd'nin nispeten eski ve ağır sanayilerini barındıran ve soğuk havanın egemen olduğu kuzey bölgesi	rust belt n.
93	General	soğuk servis ediniz	serve cold n.
94	General	aşırı soğuk	the extreme cold n.
95	General	büyük bir soğuk hava cephesi	a massive cold front n.
96	General	sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası	siberian cold front (to affect) n.
97	General	sert soğuk	bitter cold n.
98	General	soğuk metal damga/zımba	tang stamp n.
99	General	bir dilim soğuk et	a slice of cold meat n.
100	General	bir bardak soğuk su	a glass of cold water n.
101	General	bir su bardağı soğuk su	a glass of cold water n.
102	General	iliklere işleyen soğuk	bitter cold n.
103	General	yakıcı soğuk	bitter cold n.
104	General	soğuk meze	deli n.
105	General	soğuk hava deposu	walk-in box n.
106	General	soğuk hava odası	walk-in box n.
107	General	soğuk oda	walk-in box n.
108	General	soğuk meşrubat	cold drinks n.
109	General	ani/beklenmedik bir soğuk/kar yağışı dalgası	a blast of winter n.
110	General	soğuk kimse	cold person n.
111	General	soğuk insan	cold person n.
112	General	soğuk birey	cold person n.
113	General	acı soğuk	bitterly cold n.
114	General	soğuk hava koşulları	cold weather conditions n.
115	General	soğuk torbası	freezer bag n.
116	General	soğuk karşılama	cold reception n.
117	General	soğuk renkler	cold colors n.
118	General	soğuk kış aylarında açan güneşin sıcaklığı	apricity n.
119	General	soğuk savaş'ın sonu	the end of the cold war n.
120	General	sıcaklık bakımından ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havanın değişken olduğu iklim kuşağı	temperate n.
121	General	soğuk ve nemli hava	raw weather n.
122	General	(hava) soğuk ve nemli olma	rawness n.
123	General	soğuk algınlığı	cauld [scottish] n.
124	General	keskin soğuk	nip n.
125	General	don (soğuk)	nip n.
126	General	soğuk hava	the cold n.
127	General	sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe	thermos® n.
128	General	sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe	thermos bottle n.
129	General	sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe	thermos flask n.
130	General	bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf	koozie n.
131	General	bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf	stubby holder n.
132	General	soğuk sauna	cryosauna n.
133	General	soğuk olma	unapproachability n.
134	General	volümü artıp azalan müzik ile oynanan sıcak-soğuk oyunu	magic music n.
135	General	soğuk hava	winter n.
136	General	sıcak ve soğuk suyu karıştıran musluk	mixing faucet n.
137	General	amerikan yerlilerince soğuk havalarda giyilen, topuksuz ve yumuşak deriden yapılan bir çizme	moc n.
138	General	amerikan yerlilerince soğuk havalarda giyilen, topuksuz ve yumuşak deriden yapılan bir çizme	mocassin n.
139	General	soğuk ve nemli hava dönemi	moch n.
140	General	dilimlenerek soğuk servis edilen et ürünleri	lunch meat n.
141	General	dilimlenerek soğuk servis edilen et ürünleri	luncheon meat n.
142	General	dondurucu soğuk	gelidity n.
143	General	dondurucu soğuk	gelidness n.
144	General	atmosfer buharının sıfır derecenin altında yoğunlaşması ile soğuk yüzeyin ufak buz kristalleri ile kaplanması	rind n.
145	General	(korkudan) soğuk ter dökme	chill n.
146	General	toprak gibi soğuk	clay cold n.
147	General	soğuk davranma	ice n.
148	General	soğuk kimse	iceberg n.
149	General	soğuk tavır	iciness n.
150	General	(soğuk, rüzgar) sertlik	bite n.
151	General	elde tutulan içeceği soğuk tutan yumuşak yapıdaki silindirik kap	cozy n.
152	General	soğuk ambalaj	pack n.
153	General	soğuk torba	pack n.
154	General	sıcak-soğuk torbası	cleaver [dialect] n.
155	General	soğuk yiyeceklerin hazırlandığı küçük oda	pantry n.
156	General	sıvıları soğuk tutan kap	cooler n.
157	General	soğuk bakış	fisheye n.
158	General	krem şantili ve şuruplu soğuk bir tatlının servisinde kullanılan kısa gövdeli uzun cam bardak	parfait glass n.
159	General	aniden bastıran soğuk	snap n.
160	General	buz gibi soğuk sıvı	snow-broth n.
161	General	soğuk bakmak	discountenance v.
162	General	yakmak (soğuk)	bite v.
163	General	soğuk bakmak (bir şeye)	be cool towards something v.
164	General	birine soğuk davranmak	keep someone at a distance v.
165	General	soğuk davranmak	discountenance v.
166	General	soğuk davranmak	give somebody the cold shoulder v.
167	General	yakmak (soğuk)	sting v.
168	General	üzerine bir bardak soğuk su içmek	kiss something goodbye v.
169	General	birini soğuk karşılamak	give someone a cold welcome v.
170	General	soğuk bir karşılık almak	get the cold shoulder v.
171	General	soğuk davranmak	keep one's distance v.
172	General	birine soğuk davranmak	give someone the cold shoulder v.
173	General	kavurmak (soğuk/sıcak bitkiyi)	blast v.
174	General	soğuk bir şekilde karşılanmak	get the cold shoulder v.
175	General	elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak	lead a comfortable life v.
176	General	çok soğuk olmak (hava)	be perishing v.
177	General	soğuk davranmak	frost v.
178	General	soğuk muhafazada bekletmek	keep in a fridge v.
179	General	çatlatmak (soğuk cildi)	chap v.
180	General	sızlatmak (soğuk)	nip v.
181	General	bir şeye soğuk bakmak	be cool towards something v.
182	General	soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb)	frown on v.
183	General	soğuk davranmak	keep somebody at a distance v.
184	General	kavurmak (soğuk)	blast v.
185	General	yakmak (soğuk)	blast v.
186	General	soğuk içmek	drink cold v.
187	General	birisine soğuk davranmak	keep oneself apart v.
188	General	birisine soğuk davranmak	keep one's distance v.
189	General	birine soğuk davranmak	keep one's distance v.
190	General	birine soğuk davranmak	hold oneself at a distance v.
191	General	birine soğuk davranmak	keep oneself apart v.
192	General	birisine soğuk davranmak	hold oneself at a distance v.
193	General	pişmiş aşa soğuk su katmak	upset the applecart v.
194	General	soğuk çorba servis etmek	bring cold soup v.
195	General	soğuk çorba getirdiği için garsonu haşlamak	dress down the waiter for bringing cold soup v.
196	General	soğuk bir şeyler içmek	drink something cold v.
197	General	soğuk birşeyler içmek	drink something cold v.
198	General	soğuk almak	have a cold v.
199	General	soğuk kompres uygulamak	apply a cold compress v.
200	General	soğuk kompres uygulamak	apply a cool compress v.
201	General	(soğuk) almak	catch v.
202	General	daha sıcak ya da soğuk yapmak	attemper v.
203	General	soğuk hale getirmek	encolden [obsolete] v.
204	General	çok soğuk bir hale getirmek	unhumanize v.
205	General	soğuk algınlığına yakalanmak	enrheum [obsolete] v.
206	General	soğuk algınlığı geçirmek	enrheum [obsolete] v.
207	General	(soğuk gibi sebeplerle) çömelerek büzüşmek	huddle v.
208	General	soğuk terler dökmek	growse [dialect] [obsolete] [uk] v.
209	General	aşırı soğuk hale getirmek	overchill v.
210	General	(soğuk) (bir uzvu, vücudu) yakmak	frostbite v.
211	General	soğuk veya don yüzünden kırılmak	freeze v.
212	General	aşırı soğuk sebebiyle sertleştirmek	freeze v.
213	General	(likörü) soğuk kaba boşaltmak	strike v.
214	General	(likörü) soğuk yere koymak	strike v.
215	General	soğuk geçirmez	weatherproof adj.
216	General	aşırı derecede soğuk	gelid adj.
217	General	kadar soğuk	as cold as adj.
218	General	nemli ve soğuk	clammy adj.
219	General	soğuk (yemek)	lukewarm adj.
220	General	soğuk hava akımı olan	drafty adj.
221	General	çok soğuk	deathly cold adj.
222	General	çok soğuk	arctic adj.
223	General	kuru ve soğuk (hava)	crisp adj.
224	General	soğuk ve nemli	clammy adj.
225	General	soğuk (davranış)	stiff adj.
226	General	soğuk ve kuru hava	snappy adj.
227	General	soğuk bir şekilde	chilly adj.
228	General	çok soğuk	frore adj.
229	General	soğuk (tavır/cevap vb)	frosty adj.
230	General	çok soğuk	inhuman adj.
231	General	soğuk (davranış)	remote adj.
232	General	çok soğuk (mevsim/hava)	hard adj.
233	General	soğuk iliğine geçmiş	chilled to the marrow adj.
234	General	çok soğuk	frigid adj.
235	General	soğuk ve kasvetli (hava)	bleak adj.
236	General	soğuk kanlı	as cool as a cucumber adj.
237	General	buz gibi soğuk	as cold as ice adj.
238	General	soğuk, aşağılık, pis (kimse)	reptilian adj.
239	General	çok soğuk	gelid adj.
240	General	soğuk savaş sonrası	post cold war adj.
241	General	cinsel anlamda soğuk	frigid adj.
242	General	çok soğuk	glacial adj.
243	General	soğuk geçirmeyen	cold proof adj.
244	General	soğuk geçirmez	cold proof adj.
245	General	(hava) soğuk ve yağışlı	raw adj.
246	General	yapışkan ve soğuk	clammy adj.
247	General	(hava) soğuk	crisp adj.
248	General	(davranış) soğuk	remote adj.
249	General	soğuk cereyanlı	draughty adj.
250	General	(soğuk) içe işleyen	piercing adj.
251	General	çok soğuk	ice-cold adj.
252	General	soğuk suyla yıkanmış	washed with cold water adj.
253	General	duygusuz/soğuk	stony-faced adj.
254	General	duygusuz/soğuk	stone-faced adj.
255	General	soğuk (çay vb)	tepid adj.
256	General	bayağı soğuk	coldish adj.
257	General	soğuk cereyanlı	drafty adj.
258	General	soğuk hava akımı olan	draughty adj.
259	General	soğuk davranan	unaffectionate adj.
260	General	aşırı derecede soğuk	bitterly cold adj.
261	General	dondurucu soğuk	i̇cy cold adj.
262	General	keskin (soğuk)	nipping adj.
263	General	dondurucu (soğuk)	nipping adj.
264	General	sert (soğuk)	nipping adj.
265	General	aşırı soğuk koşullar için tasarlanmış	arctic adj.
266	General	aşırı soğuk koşullara uygun	arctic adj.
267	General	aşırı soğuk	ultracold adj.
268	General	aşırı soğuk	ultracool adj.
269	General	çok soğuk	unhuman adj.
270	General	soğuk ve alaycı	jaded adj.
271	General	metal anahtar kadar soğuk	key-cold adj.
272	General	çok soğuk	half-frozen adj.
273	General	soğuk, sert ve katı (kimse)	metallic adj.
274	General	soğuk ve ciddi	harsh adj.
275	General	soğuk ve kuru (hava)	hask [dialect] [uk] adj.
276	General	çok soğuk	boreal adj.
277	General	(mizaç olarak) soğuk	brittle adj.
278	General	nemli ve soğuk (hava)	moch adj.
279	General	nemli ve soğuk (hava)	mochie adj.
280	General	soğuk ve düşmanca	glacial adj.
281	General	soğuk ve sevimsiz	glassy adj.
282	General	(hareket, davranış) soğuk	chill adj.
283	General	nemli ve soğuk	clam [dialect] [uk] adj.
284	General	soğuk davranan	ice-cold adj.
285	General	çok soğuk	iced adj.
286	General	aşırı soğuk	iced adj.
287	General	(tavır, etki) soğuk	icy adj.
288	General	soğuk olmayan	open adj.
289	General	aşırı soğuk	overcold adj.
290	General	çok soğuk	overrigorous adj.
291	General	soğuk ve ciddi	clinical adj.
292	General	soğuk ve nemli	sammy [dialect] adj.
293	General	soğuk havaya duyarlı	nesh [uk] adj.
294	General	biraz soğuk	coolish adj.
295	General	soğuk davranan	disaffectionate adj.
296	General	aşırı soğuk	polar adj.
297	General	soğuk davranan	squeamish [obsolete] adj.
298	General	soğuk davranan	squeamous adj.
299	General	soğuk davranan	squeasy adj.
300	General	hafif soğuk	subtepid adj.
301	General	aşırı soğuk	supercold adj.
302	General	buz gibi soğuk	supercold adj.
303	General	çok soğuk	supercool adj.
304	General	aşırı soğuk	supercool adj.
305	General	buz gibi soğuk	supercool adj.
306	General	soğuk bir biçimde	saturninely adv.
307	General	çok soğuk bir biçimde	arctically adv.
308	General	soğuk bir şekilde	inhospitably adv.
309	General	soğuk bir şekilde	stonily adv.
310	General	soğuk bir şekilde	unwelcomingly adv.
311	General	soğuk ve nemli bir şekilde	dankly adv.
312	General	soğuk soğuk	dryly adv.
313	General	soğuk bir şekilde	unpleasantly adv.
314	General	çok soğuk bir biçimde	freezingly adv.
315	General	çok soğuk bir şekilde	frostily adv.
316	General	soğuk durarak	straightfacedly adv.
317	General	soğuk bir biçimde	rigorously adv.
318	General	soğuk bir şekilde	repulsively adv.
319	General	soğuk bir şekilde	angularly adv.
320	General	soğuk soğuk (bakmak vb)	angularly adv.
321	General	soğuk bir şekilde	drily adv.
322	General	soğuk bir kış gecesinde	in a cold winter night adv.
323	General	soğuk bir şekilde	unfriendlily adv.
324	General	çok soğuk bir şekilde	unhumanly adv.
325	General	soğuk şekilde	glacially adv.
326	General	soğuk bir şekilde	impersonally adv.
327	General	soğuk bir tavırla	impersonally adv.
328	General	soğuk bir tavırla	freezingly adv.
329	General	oda çok soğuk	the room is too cold expr.
330	General	duşta su soğuk akıyor	the showers are cold expr.
331	General	sıcak ve soğuk (su)	h and c (hot and cold) abrev.
332	General	sıcak ve soğuk (su)	h. & c. (hot and cold) abrev.
Phrasals
333	Phrasals	soğuk davranmak	freeze up v.
334	Phrasals	soğuk davranmak	hold off v.
335	Phrasals	(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak	chide (one) for (something) v.
336	Phrasals	(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak	chide someone for something v.
337	Phrasals	belli bir şekilde (sıcak, soğuk vb) karşılamak	greet with v.
338	Phrasals	soğuk, ışık gibi etkilerden korumak için bitkinin bir kısmını toprakla örtmek	earth up v.
339	Phrasals	(soğuk, bir şeyi) ısırmak	nip at v.
340	Phrasals	(soğuk, yüzü) ısırmak	nip at v.
341	Phrasals	soğuk sebebiyle uzaklaştırmak	freeze out v.
Phrases
342	Phrases	yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı	dry and hot in summers cold and snowy in winters n.
343	Phrases	donduracak kadar soğuk	as much as (one's) life is worth adv.
344	Phrases	kızıl/komünist olmaktansa ölürüm daha iyi anlamında bir soğuk savaş dönemi sloganı	better dead than red expr.
345	Phrases	soğuk içiniz	drink cold expr.
346	Phrases	soğuk muhafaza edin	keep refrigerated expr.
347	Phrases	soğuk ve kuru bir yerde muhafaza edin	keep in a cool and dry place expr.
Proverb
348	Proverb	mart soğuk başlar ama sıcak biter	march comes in like a lion and goes out like a lamb
349	Proverb	eli soğuk olanın kalbi sıcak olur	cold hands warm heart
350	Proverb	eli soğuk olanın yüreği sıcaktır	cold hands warm heart
351	Proverb	intikam soğuk yenen bir yemektir	revenge is a dish best eaten cold
352	Proverb	soğuk alırsın	the half is better than the whole
353	Proverb	intikam soğuk servis edilen bir yemektir	revenge is a dish best eaten cold.
354	Proverb	mart soğuk başlar ama sıcak biter	in like a lion, out like a lamb
Colloquial
355	Colloquial	çok soğuk	burrnips n.
356	Colloquial	buz gibi soğuk	burrnips n.
357	Colloquial	meme uçlarını dikleştirecek kadar soğuk	burrnips n.
358	Colloquial	bir kutu soğuk bira	chill n.
359	Colloquial	soğuk bira	cold one n.
360	Colloquial	soğuk/kötü/bayat espri	groaner n.
361	Colloquial	(genelde babası tarafından çocuğuna yapılan) soğuk espri	dad joke n.
362	Colloquial	soğuk yapma	freeze n.
363	Colloquial	soğuk şaka	bad joke n.
364	Colloquial	sert ve soğuk kış rüzgarı	the hawk [us] n.
365	Colloquial	sert ve soğuk kış rüzgarı	hawk n.
366	Colloquial	soğuk iklim bölgesinden gelen kadın	ice maiden n.
367	Colloquial	memleketi soğuk iklim bölgesi olan kadın	ice maiden n.
368	Colloquial	(birine) soğuk davranma	short with (one) n.
369	Colloquial	soğuk bir bira	wet one n.
370	Colloquial	soğuk durmak	blow cold v.
371	Colloquial	soğuk davranmak	blow cold v.
372	Colloquial	(birine) soğuk yapmak	chill v.
373	Colloquial	(biraz) soğuk, küçük olmak	be (a bit, a little) on the cold, small v.
374	Colloquial	(azıcık) soğuk, küçük kaçmak	be (a bit, a little) on the cold, small v.
375	Colloquial	fena soğuk almak	catch one's death (of cold) v.
376	Colloquial	öldürücü derecede soğuk algınlığına yakalanmak	catch one's death (of cold) v.
377	Colloquial	soğuk duş etkisi yaratmak	go down like a bomb v.
378	Colloquial	soğuk görünmek	look distant v.
379	Colloquial	soğuk görünmek	look cold v.
380	Colloquial	soğuk görünmek	seem cold v.
381	Colloquial	soğuk davranmak	freeze v.
382	Colloquial	soğuk yapmak	freeze v.
383	Colloquial	soğuk ter basmak/boşanmak	sweat it out v.
384	Colloquial	buzun içine/arasına/üstüne koyarak soğuk tutmak	ice down v.
385	Colloquial	soğuk davranmak	ice out v.
386	Colloquial	soğuk/mesafeli durmak	be ill-disposed to doing v.
387	Colloquial	soğuk terler dökmek	sweat it out v.
388	Colloquial	keskin (soğuk)	airish adj.
389	Colloquial	-e soğuk/mesafeli	down on adj.
390	Colloquial	birine/bir şeye karşı soğuk/mesafeli	down on someone or something adj.
391	Colloquial	frank loesser'ın aynı adı taşıyan şarkısına göndermeyle havanın soğuk olduğunu belirtmekte kullanılan tabir	bico (baby, it's cold outside) expr.
392	Colloquial	frank loesser'ın aynı adı taşıyan şarkısına göndermeyle havanın soğuk olduğunu belirtmekte kullanılan tabir	baby it’s cold outside expr.
393	Colloquial	bugün çok soğuk	today it is very cold expr.
394	Colloquial	bugün hava çok soğuk	today it is very cold expr.
395	Colloquial	büyük bir soğuk hava cephesi oluşuyor	a massive cold front is building expr.
396	Colloquial	soğuk servis ediniz	serve cold expr.
Idioms
397	Idioms	kadınlara karşı soğuk ortam	chilly climate n.
398	Idioms	soğuk duş etkisi	a cold shower n.
399	Idioms	soğuk duş etkisi	cold shower n.
400	Idioms	soğuk nevale	a cold heart n.
401	Idioms	soğuk karşılama	cool reception n.
402	Idioms	aniden gelen soğuk hava	a cold snap n.
403	Idioms	acı soğuk	black frost n.
404	Idioms	acı soğuk	bitter cold n.
405	Idioms	ani soğuk	a cold snap n.
406	Idioms	aşırı soğuk	cold as a welldigger's ass (in January) n.
407	Idioms	aşırı soğuk	cold as a welldigger's ears (in January) n.
408	Idioms	aşırı soğuk	cold as a witch's caress n.
409	Idioms	aşırı soğuk	cold as marble n.
410	Idioms	aşırı soğuk	cold enough to freeze the balls off a brass monkey n.
411	Idioms	aşırı soğuk	cold as a witch's tit n.
412	Idioms	aşırı soğuk	cold as a welldigger's feet (in January) n.
413	Idioms	çok soğuk hava	brass monkey weather n.
414	Idioms	ölümün soğuk nefesi	death-cold breath n.
415	Idioms	ölümün soğuk yüzü	the cold face of death n.
416	Idioms	ölümün soğuk nefesi	cold breath of death n.
417	Idioms	soğuk nevale	a wet blanket n.
418	Idioms	soğuk nevale	a cold fish n.
419	Idioms	soğuk hava	a nip in the air n.
420	Idioms	soğuk muamele	cold shoulder n.
421	Idioms	soğuk yüz ifadesi	cold expression n.
422	Idioms	soğuk duş	cold shower n.
423	Idioms	soğuk nevale	cold fish n.
424	Idioms	soğuk duş	a rude awakening n.
425	Idioms	(başarısızlık endişesi ile dökülen) soğuk ter	flop sweat n.
426	Idioms	soğuk karşılama	sneck posset [uk] [obsolete] n.
427	Idioms	soğuk kış rüzgarı	mr. hawkins n.
428	Idioms	aşırı derecede soğuk gece	three-dog night [old-fashioned] n.
429	Idioms	çok soğuk gece	three-dog night n.
430	Idioms	ne çok sıcak ne çok soğuk	(one's) comfort zone n.
431	Idioms	ikinci dünya savaşı ile soğuk savaş arasındaki dönemde doğmuş kimse	a baby boomer [us] n.
432	Idioms	soğuk kimse	a cold fish n.
433	Idioms	soğuk ter dökme	a shiver down (one's) spine n.
434	Idioms	aşırı soğuk (hava)	brass monkey n.
435	Idioms	dondurucu soğuk (hava)	brass monkey n.
436	Idioms	aşırı soğuk (hava)	brass monkeys n.
437	Idioms	dondurucu soğuk (hava)	brass monkeys n.
438	Idioms	soğuk ter dökme	cold feet n.
439	Idioms	soğuk muamele	the cold shoulder n.
440	Idioms	aşırı derecede soğuk gece	three dog night n.
441	Idioms	çok soğuk gece	three dog night n.
442	Idioms	soğuk davranma	shoulder n.
443	Idioms	birisine soğuk davranmak	cold-shoulder v.
444	Idioms	soğuk ter döktürmek	send a shiver up/down somebody’s spine v.
445	Idioms	soğuk davranmak	blow cold v.
446	Idioms	birisine soğuk davranmak	not to give somebody the time of day v.
447	Idioms	birine karşı soğuk davranmak	be cool towards someone v.
448	Idioms	birine soğuk yapmak	cold-shoulder v.
449	Idioms	birine karşı mesafeli/soğuk davranmaya başlamak	grow cool towards someone v.
450	Idioms	birine soğuk davranmak	be short with someone v.
451	Idioms	birisine soğuk yapmak	give somebody the cold shoulder v.
452	Idioms	buz gibi soğuk olmak	be as cold as ice v.
453	Idioms	birisine soğuk bakmak	give someone the eye v.
454	Idioms	bir şeyin üstüne bir bardak soğuk su içmek	kiss something goodbye v.
455	Idioms	birine soğuk davranmak	cold-shoulder v.
456	Idioms	birine soğuk yapmak	leave one out in the cold v.
457	Idioms	soğuk davranmak	hold at arm's length v.
458	Idioms	soğuk terler döktürmek	send chills up someone's spine v.
459	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	get chilled to the marrow v.
460	Idioms	soğuk davranmak	act like a cold fish v.
461	Idioms	soğuk ter dökmek	break out in a cold sweat v.
462	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	be frozen to the marrow v.
463	Idioms	soğuk davranmak	give somebody a cold shoulder v.
464	Idioms	pişmiş aşa soğuk su katmak	throw cold water v.
465	Idioms	soğuk davranmak	freeze off v.
466	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	be chilled to the bone v.
467	Idioms	soğuk terler dökmek	break out in a cold sweat v.
468	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	be frozen to the marrow v.
469	Idioms	soğuk duş etkisi yapmak	knock somebody for a loop v.
470	Idioms	soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb)	take a dim view of v.
471	Idioms	soğuk davranmak	give the brush off v.
472	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	be chilled to the marrow v.
473	Idioms	soğuk terler döktürmek	send chills down someone's spine v.
474	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	get chilled to the bone v.
475	Idioms	soğuk görünmek	look as if butter wouldn't melt in one's mouth v.
476	Idioms	soğuk duş etkisi yapmak	throw somebody for a loop v.
477	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	be chilled to the marrow v.
478	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	get chilled to the bone v.
479	Idioms	soğuk davranmak	leave one out in the cold v.
480	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	be chilled to the bone v.
481	Idioms	soğuk almak	take cold v.
482	Idioms	soğuk/mesafeli durmak	ill-disposed to doing something v.
483	Idioms	soğuk davranmak	hold somebody at arm's length v.
484	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	get frozen to the marrow v.
485	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	get chilled to the marrow v.
486	Idioms	soğuk davranmak	keep somebody at arm's length v.
487	Idioms	soğuk davranmak	keep at arm's length v.
488	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	get frozen to the marrow v.
489	Idioms	soğuk duş etkisi yapmak	come in out of the cold v.
490	Idioms	(soğuk/tehlikeli) bir yeri terk etmek	beat a retreat v.
491	Idioms	(soğuk/tehlikeli) bir yerden ayrılmak	beat a retreat v.
492	Idioms	üstüne bir bardak soğuk su içmek	can just whistle for something v.
493	Idioms	soğuk yüzünden vücudu sıcaklığını artırmak için ellerini ovuşturmak	cuff jonas [obsolete] v.
494	Idioms	elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak	be spoon-fed v.
495	Idioms	soğuk almak	have the sniffles v.
496	Idioms	soğuk soğuk terlemek	be hot and cold v.
497	Idioms	soğuk ter dökmek	be hot and cold v.
498	Idioms	sıcak davranmakla soğuk davranmak arasında gidip gelmek	be hot and cold v.
499	Idioms	soğuk tutulmak	be on ice v.
500	Idioms	biraz fazla soğuk olmak	be (a bit, a little) on the cold side v.