bulgu - Turc Anglais Dictionnaire

bulgu

Sens de "bulgu" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 22 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bulgu finding n.
Even the US National Academy of Sciences advising President Bush largely concurs with this finding.
Başkan Bush'a danışmanlık yapan ABD Ulusal Bilimler Akademisi bile bu bulguya büyük ölçüde katılmaktadır.

More Sentences
General
bulgu evidence n.
NASA has found strong evidence of water on Mars.
NASA, Mars'ta su bulunduğuna dair güçlü bulgular elde etmiştir.

More Sentences
bulgu finding n.
This initial finding leads me to make a few additional comments, however.
Ancak bu ilk bulgu beni birkaç ilave yorum yapmaya yöneltmektedir.

More Sentences
Law
bulgu finding n.
This finding was confirmed in the 1998 and 1999 Regular Reports.
Bu bulgu, 1998 ve 1999 Düzenli Raporlarında teyit edildi.

More Sentences
Common Usage
bulgu discovery n.
General
bulgu indication n.
bulgu discovery n.
bulgu verity n.
bulgu find n.
bulgu trouvaille n.
bulgu symptom n.
bulgu fact n.
bulgu sign n.
bulgu material n.
bulgu ascertainment n.
bulgu instance [obsolete] n.
bulgu discoverment [obsolete] n.
bulgu discoverture [obsolete] n.
bulgu showing n.
bulgu stigma n.
Medical
bulgu symptom n.
Sport
bulgu invention n.

Sens de "bulgu" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 25 résultat(s)

Turc Anglais
General
bilimsel bulgu scientific finding n.
Scientific findings need to be made broadly available.
Bilimsel bulguların geniş kitlelere ulaştırılması gerekmektedir.

More Sentences
hayati bulgu vital sign n.
Her vital signs are being closely monitored.
Onun hayati bulguları yakından izleniyor.

More Sentences
arkeolojik bulgu archaeological find n.
ön bulgu preliminary finding n.
olumsuz bulgu red flag n.
olumsuz bulgu negative finding n.
temel bulgu key finding n.
ana bulgu main finding n.
saçmalık veya mizahtan ayrışan mantıklı veya ağırbaşlı bulgu matter [obsolete] n.
belirsiz bulgu glimpse n.
bulgu niteliğinde symptomatic adj.
Law
dokuda patolojik bulgu lesion n.
Technical
analitik bulgu analytical finding n.
Medical
hayatı tehdit edici düzeyde nörolojik bulgu life-threatening neurological sign n.
klinik bulgu clinical finding n.
nadir görülen bir bulgu a rare finding n.
nörolojik bulgu neurological finding n.
sıradışı semptom/bulgu/belirti unusual symptom n.
fiziki bulgu physical sign n.
Pathology
anormal hematolojik bulgu abnormal haematological finding n.
anormal kromozomal ve genetik bulgu abnormal chromosomal and genetical finding n.
anormal radyolojik bulgu abnormal radiological finding n.
anormal sitolojik bulgu abnormal cytological finding n.
Archaeology
insan yaşamının varlığını gösteren arkeolojik bulgu feature n.
Geology
neojen memeli bulgu yeri neogene mammal site n.