büyümek - Turc Anglais Dictionnaire

büyümek

Sens de "büyümek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 67 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
büyümek grow v.
We can really ensure that children grow up in a calm environment.
Çocukların sakin bir ortamda büyümelerini gerçekten sağlayabiliriz.

More Sentences
General
büyümek shoot up v.
To our surprise, our son has suddenly shot up recently.
Oğlumuzun son zamanlarda birden büyümesi bize sürpriz oldu.

More Sentences
büyümek grow up v.
Alcohol consumption is therefore widely regarded as part of growing up.
Bu nedenle alkol tüketimi yaygın olarak büyümenin bir parçası olarak kabul edilmektedir.

More Sentences
büyümek enlarge v.
We must remember that we have never enlarged by more than three countries at once.
Hiçbir zaman aynı anda üç ülkeden fazla büyümediğimizi unutmamalıyız.

More Sentences
büyümek dilate v.
Tom's pupils are dilated.
Tom'un göz bebekleri büyümüş.

More Sentences
büyümek flourish v.
There was a flourishing black market.
Büyüyen bir karaborsa vardı.

More Sentences
büyümek increase v.
Your family has considerably increased since my last voyage.
Son yolculuğumdan beri aileniz oldukça büyüdü.

More Sentences
büyümek expand v.
The company expanded with new factory investments.
Şirket yeni fabrika yatırımlarıyla büyüdü.

More Sentences
büyümek grow v.
Whilst the base station network has grown phenomenally, the figures for cancer in Finland have fallen radically.
Baz istasyonu ağı olağanüstü bir şekilde büyürken Finlandiya'da kanser rakamları radikal bir şekilde düşmüştür.

More Sentences
büyümek fill out v.
Shelly's really filled out since the last time I saw her.
Onu son kez gördüğümden beri Shelly gerçekten büyümüş.

More Sentences
büyümek get bigger v.
Tom got big.
Tom büyüdü.

More Sentences
Phrasals
büyümek grow in v.
Grapes grow in bunches.
Üzümler, salkım halinde büyür.

More Sentences
Trade/Economic
büyümek increase in size v.
Our class has increased in size.
Sınıfımız daha da büyüdü.

More Sentences
Technical
büyümek grow v.
This body has grown so much that it now has 364 members of staff.
Bu kurum o kadar büyümüştür ki şu anda 364 personeli bulunmaktadır.

More Sentences
Medical
büyümek dilate v.
Tom's pupils became dilated.
Tom'un göz bebekleri büyüdü.

More Sentences
General
büyümek accrue v.
büyümek grown up v.
büyümek gain momentum v.
büyümek bulk v.
büyümek outgrow v.
büyümek swell v.
büyümek augment v.
büyümek wax v.
büyümek extend v.
büyümek blossom v.
büyümek greaten v.
büyümek prosper v.
büyümek hatch v.
büyümek build up v.
büyümek develop v.
büyümek gather v.
büyümek thrive v.
büyümek embiggen v.
büyümek thrive v.
büyümek accresce v.
büyümek accrew v.
büyümek thicken v.
büyümek throdden [obsolete] v.
büyümek thrust v.
büyümek encrease [obsolete] v.
büyümek upsize v.
büyümek majorate [obsolete] v.
büyümek wex v.
büyümek bug v.
büyümek huff [dialect] v.
büyümek mount v.
büyümek omnify v.
büyümek biggen [dialect] [uk] v.
büyümek largen v.
büyümek plant v.
büyümek fledge v.
büyümek flidge v.
büyümek shoot v.
büyümek fortify [obsolete] v.
büyümek size v.
Phrasals
büyümek blossom into v.
büyümek blossom out v.
büyümek come up [dialect] v.
Colloquial
büyümek be on the make v.
Trade/Economic
büyümek overtake v.
Technical
büyümek develop v.
Botanic
büyümek bourgeon v.
Agriculture
büyümek hit [dialect] v.
Archaic
büyümek upgrow v.
büyümek heighten v.
büyümek outgrow v.
Slang
büyümek adulting n.

Sens de "büyümek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 151 résultat(s)

Turc Anglais
General
tekrar büyümek grow back v.
Her hair grew back to it's original length.
Onun saçları orijinal uzunluğu kadar tekrar büyüdü.

More Sentences
birlikte büyümek/yetişmek grow together v.
Integration means living together, not only living alongside each other but living together and growing together.
Entegrasyon birlikte yaşamak, sadece yan yana yaşamak değil, birlikte yaşamak ve birlikte büyümek demektir.

More Sentences
kartopu gibi büyümek snowball v.
The small business's problems unfortunately snowballed.
Küçük ölçekli işletmenin sorunları ne yazık ki kartopu gibi büyümüştü.

More Sentences
Phrasals
(bir şeye) sığmayacak kadar büyümek grow out of (something) v.
The boy has grown out of all his old clothes.
Çocuk eski elbiselerine sığmayacak kadar büyüdü.

More Sentences
(bir yönden) artmak/büyümek/gelişmek increase in v.
With every increase of scientific knowledge, man's power for evil is increased in the same proportion as his power for good.
Bilimsel bilginin her artışıyla birlikte, insanın kötülük yapma gücü de iyilik yapma gücüyle aynı oranda artmıştır.

More Sentences
General
birbirini örtecek derecede büyümek (bitkiler) overgrow v.
fazla büyümek overgrow v.
büyümek (bitki) vegetate v.
yayılıp büyümek (bitki) ramble v.
hızla büyümek mushroom v.
çok iyi gelişmek/büyümek thrive v.
çok büyümek grow out of v.
sarılarak büyümek creep v.
burnu büyümek become conceited v.
daha çabuk büyümek outgrow v.
çabuk büyümek shoot up v.
çığ gibi büyümek snowball v.
yukarı doğru büyümek grow upward v.
dışarı doğru büyümek grow outward v.
gelişigüzel yayılıp büyümek (bitki) ramble v.
mantar gibi büyümek mushroom v.
uygun şartlar içinde büyümek thrive v.
burnu büyümek have a swollen head v.
çığ gibi büyümek keep snowballing v.
(bitki) birlikte büyümek accrete v.
gözünde büyümek loom large v.
büyümek (diğerlerinden ayrı ve biçimsiz bir şekilde) straggle v.
büyümek ve küçülmek wax and wane v.
-den daha çabuk büyümek outgrow v.
çabuk büyümek overgrow v.
çok büyümek overgrow v.
bitki gibi büyümek vegetate v.
(ay) giderek büyümek wax v.
aşağı doğru büyümek grow down v.
aşağı doğru büyümek grow downwards v.
çocukken sevgiden yoksun büyümek not get enough love as a child v.
büyüdükçe büyümek keep getting bigger v.
büyümek için acele etmek be in a hurry to grow up v.
büyümek için can atmak be in a hurry to grow up v.
yeniden büyümek regrow v.
giderek büyümek be getting bigger and bigger v.
sayı olarak/sayıca büyümek grow in numbers v.
yeniden büyümek reincrease v.
(bitki) büyümek nourish [obsolete] v.
(bir şeyin) altında büyümek undergrow v.
(bitki) büyümek chick [obsolete] v.
boyutça büyümek make v.
günbegün büyümek wear v.
anormal şekilde büyümek misgrow v.
yanlış şekilde büyümek misgrow v.
-e kadar büyümek go v.
(çim, ağaç bir şeyin üzerinde büyümek overgrow v.
sınırlarının ötesinde büyümek overgrow v.
aşırı büyümek overwax v.
çok hızlı büyümek overwax v.
yavaş yavaş büyümek compile v.
klon olarak büyümek clone v.
birlikte büyümek concrew [obsolete] v.
kupa şeklinde büyümek cup v.
ortaya çıkıp büyümek flower v.
sert ve kalıplaşmış şekilde büyümek ossify v.
daha çok büyümek outwear v.
boyutça büyümek plim v.
düzensiz büyümek scramble v.
(bitki) büyümek put v.
Phrasals
içine sığamayacak kadar büyümek grow out of v.
hızla büyümek run up v.
hızla büyümek blossom forth v.
(kişi için) hızla büyümek/olgunlaşmak/gelişmek blossom into (something) v.
içine sığamayacak kadar büyümek grow out of something v.
(bitki) dışarı doğru büyümek bush out v.
(çim/ağaç) bir şeyin üzerinde büyümek/yetişmek grow over v.
(bitki) büyümek bush out v.
(bir şeyden) büyümek grow from (something) v.
tohumdan, soğandan büyümek grow from something v.
(birinin/bir şeyin) içinde büyümek grow upon (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) içinde büyümek grow on (someone or something) v.
bir ölçüyü/bedeni dolduracak kadar büyümek grow into (something) v.
(bir şeyin) içine doğru büyümek grow into (something) v.
(bitki) büyümek come away [brit] v.
çığ gibi büyümek pile on v.
giderek büyümek pile on v.
çığ gibi büyümek pile onto v.
giderek büyümek pile onto v.
-de büyümek surge in v.
(bir şeye/sayıya) doğru büyümek run into (something) v.
git gide büyümek bubble under v.
yavaş yavaş büyümek bubble under v.
fark ettirmeden büyümek bubble under v.
alttan alta büyümek bubble under v.
içten içe büyümek bubble under v.
hızla büyümek/olgunlaşmak burgeon out v.
çalı gibi büyümek bush out v.
heyecanla gözleri açılmak/büyümek glaze up v.
(bir şeyin içine) doğru uzamak/büyümek grow down (into something) v.
bir şeyde büyümek grow in something v.
(birinin) içinde büyümek grow upon (one) v.
(birinin) içinde büyümek grow on (one) v.
(bir şeyden) uzaklaşarak büyümek grow away from (something) v.
-'den büyümek grow from v.
içinde büyümek grow on v.
-'de büyümek grow on v.
ile beslenip büyümek grow on v.
içinde büyümek grow upon v.
-'de büyümek grow upon v.
ile beslenip büyümek grow upon v.
(bir şeyin) üzerine doğru büyümek/gelişmek grow over (something) v.
(bir yönden) gelişmek/büyümek increase in (something) v.
yönünden büyümek rise in v.
(bir şey) yönünden büyümek rise in (something) v.
çığ gibi büyümek snowball into v.
(bir şeyle) gelişmek/büyümek thrive on (something) v.
(bir şey) alarak büyümek/serpilmek thrive on (something) v.
Colloquial
(fırtına) büyümek brew up v.
Idioms
yapamayacak kadar büyümek age out v.
çapı büyümek expand into v.
çığ gibi büyümek grow like topsy v.
çığ gibi büyümek snowball into something v.
çabucak büyümek grow apace v.
hızla büyümek/gelişmek grow by leaps and bounds v.
hızla büyümek/çoğalmak grow like topsy v.
hızla/çabucak büyümek grow like a weed v.
süratle büyümek grow apace v.
(ekinler) iyice büyümek grow knee-high by the 4th of july v.
(ekinler) iyice büyümek become knee-high by the 4th of july v.
(gebe hayvanlarda doğum öncesi) meme büyümek make a bag v.
kontrolden çıkmış bir şekilde büyümek rage uncontrollably v.
Speaking
büyümek küçük kardeşinin boyunun uzadığına şahit olmandır growing up is watching your younger sibling get taller expr.
Medical
fazla büyümek (organ veya doku) hypertrophy v.
(apse) büyümek point v.
Pathology
vücudun bir yerinde patolojik olarak büyümek vegetate v.
Biology
büyümek için oksijene ihtiyaç duyan ve havayla temas halinde olan mikroorganizmalar aerobies n.
büyümek için parental organizmanın sentezleyebildiği maddelere ihtiyaç duyan (organizma) auxotrophic adj.
Astronomy
(ay) giderek büyümek increase v.
Botanic
büyümek için aşırı miktarda suya ihtiyaç duyan bitki hydrophyte n.
(kesilen/kopan bir kısım) tekrar büyümek regrow v.
ikiz halde büyümek didymous v.
sarılarak büyümek creep v.
çekirdekten büyümek establish v.
yukarı doğru büyümek upspear v.
hızla büyümek bourgeon v.
hızla büyümek bourgeon (forth) v.
hızla büyümek bourgeon (out) v.
belirli bir yönde büyümek run v.
asma biçiminde büyümek run v.
(bitki) sarılarak büyümek climb v.
(bitki) büyümek spring v.
Agriculture
işleme ve bakım olmadan büyümek wild v.
Breeding
(süt veren hayvan) memesi büyümek bag v.
normalden fazla büyümek heave [dialect] [uk] v.
Slang
gözleri/göz bebekleri şaşkınlıkla/panikle büyümek bug out v.