Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | büyümek | grow v. | ||
We can really ensure that children grow up in a calm environment. Çocukların sakin bir ortamda büyümelerini gerçekten sağlayabiliriz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | büyümek | shoot up v. | ||
To our surprise, our son has suddenly shot up recently. Oğlumuzun son zamanlarda birden büyümesi bize sürpriz oldu. More Sentences |
||||
General | büyümek | grow up v. | ||
Alcohol consumption is therefore widely regarded as part of growing up. Bu nedenle alkol tüketimi yaygın olarak büyümenin bir parçası olarak kabul edilmektedir. More Sentences |
||||
General | büyümek | enlarge v. | ||
We must remember that we have never enlarged by more than three countries at once. Hiçbir zaman aynı anda üç ülkeden fazla büyümediğimizi unutmamalıyız. More Sentences |
||||
General | büyümek | dilate v. | ||
Tom's pupils are dilated. Tom'un göz bebekleri büyümüş. More Sentences |
||||
General | büyümek | flourish v. | ||
There was a flourishing black market. Büyüyen bir karaborsa vardı. More Sentences |
||||
General | büyümek | increase v. | ||
Your family has considerably increased since my last voyage. Son yolculuğumdan beri aileniz oldukça büyüdü. More Sentences |
||||
General | büyümek | expand v. | ||
The company expanded with new factory investments. Şirket yeni fabrika yatırımlarıyla büyüdü. More Sentences |
||||
General | büyümek | grow v. | ||
Whilst the base station network has grown phenomenally, the figures for cancer in Finland have fallen radically. Baz istasyonu ağı olağanüstü bir şekilde büyürken Finlandiya'da kanser rakamları radikal bir şekilde düşmüştür. More Sentences |
||||
General | büyümek | fill out v. | ||
Shelly's really filled out since the last time I saw her. Onu son kez gördüğümden beri Shelly gerçekten büyümüş. More Sentences |
||||
General | büyümek | get bigger v. | ||
Tom got big. Tom büyüdü. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | büyümek | grow in v. | ||
Grapes grow in bunches. Üzümler, salkım halinde büyür. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | büyümek | increase in size v. | ||
Our class has increased in size. Sınıfımız daha da büyüdü. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | büyümek | grow v. | ||
This body has grown so much that it now has 364 members of staff. Bu kurum o kadar büyümüştür ki şu anda 364 personeli bulunmaktadır. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medical | büyümek | dilate v. | ||
Tom's pupils became dilated. Tom'un göz bebekleri büyüdü. More Sentences |
||||
General | ||||
General | büyümek | accrue v. | ||
General | büyümek | grown up v. | ||
General | büyümek | gain momentum v. | ||
General | büyümek | bulk v. | ||
General | büyümek | outgrow v. | ||
General | büyümek | swell v. | ||
General | büyümek | augment v. | ||
General | büyümek | wax v. | ||
General | büyümek | extend v. | ||
General | büyümek | blossom v. | ||
General | büyümek | greaten v. | ||
General | büyümek | prosper v. | ||
General | büyümek | hatch v. | ||
General | büyümek | build up v. | ||
General | büyümek | develop v. | ||
General | büyümek | gather v. | ||
General | büyümek | thrive v. | ||
General | büyümek | embiggen v. | ||
General | büyümek | thrive v. | ||
General | büyümek | accresce v. | ||
General | büyümek | accrew v. | ||
General | büyümek | thicken v. | ||
General | büyümek | throdden [obsolete] v. | ||
General | büyümek | thrust v. | ||
General | büyümek | encrease [obsolete] v. | ||
General | büyümek | upsize v. | ||
General | büyümek | majorate [obsolete] v. | ||
General | büyümek | wex v. | ||
General | büyümek | bug v. | ||
General | büyümek | huff [dialect] v. | ||
General | büyümek | mount v. | ||
General | büyümek | omnify v. | ||
General | büyümek | biggen [dialect] [uk] v. | ||
General | büyümek | largen v. | ||
General | büyümek | plant v. | ||
General | büyümek | fledge v. | ||
General | büyümek | flidge v. | ||
General | büyümek | shoot v. | ||
General | büyümek | fortify [obsolete] v. | ||
General | büyümek | size v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | büyümek | blossom into v. | ||
Phrasals | büyümek | blossom out v. | ||
Phrasals | büyümek | come up [dialect] v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | büyümek | be on the make v. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | büyümek | overtake v. | ||
Technical | ||||
Technical | büyümek | develop v. | ||
Botanic | ||||
Botanic | büyümek | bourgeon v. | ||
Agriculture | ||||
Agriculture | büyümek | hit [dialect] v. | ||
Archaic | ||||
Archaic | büyümek | upgrow v. | ||
Archaic | büyümek | heighten v. | ||
Archaic | büyümek | outgrow v. | ||
Slang | ||||
Slang | büyümek | adulting n. |