put

Sens de "put" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 123 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	put v.	koymak
Those who are unwilling to admit that should put themselves, for a moment, in the position of the public. Bunu kabul etmek istemeyenler bir an için kendilerini halkın yerine koymalıdır. More Sentences
General
2	General	put v.	indirmek
When he put his hands down he saw that he was dead. Ellerini indirdiğinde ölmüş olduğunu gördü. More Sentences
3	General	put v.	söylemek
It is, to put it bluntly, immoral, and I quite simply do not understand those Member States who cannot appreciate this. Açıkça söylemek gerekirse bu ahlaksızlıktır ve bunu takdir edemeyen Üye Devletleri anlamıyorum. More Sentences
4	General	put v.	söndürmek
We must, therefore, do everything we can to put this fire out. Dolayısıyla bu yangını söndürmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. More Sentences
5	General	put v.	bırakmak
This has not stopped him putting the media out of action, meaning that any dissident is at his mercy. Bu durum medyayı devre dışı bırakmasını engellemedi, yani herhangi bir muhalif onun insafına kalmış durumda. More Sentences
6	General	put v.	atmak
The statement emphasised that North Korea's failure to honour its commitments put the KEDO programme in jeopardy. Açıklamada Kuzey Kore'nin taahhütlerini yerine getirmemesinin KEDO programını tehlikeye attığı vurgulandı. More Sentences
7	General	put v.	girmek
In Upper Austria alone, thousands of jobs have been affected or put at risk by the flood disaster. Sadece Yukarı Avusturya'da, sel felaketi nedeniyle binlerce iş yeri etkilenmiş ya da risk altına girmiştir. More Sentences
8	General	put v.	yazmak
My name has been put on various lists and the spam comes in. İsmim çeşitli listelere yazıldı ve spam geliyor. More Sentences
9	General	put v.	denemek
You can hardly call that putting real structural policy into practice! Buna gerçek bir yapısal politikayı uygulamaya koymak denemez! More Sentences
10	General	put v.	sokmak
I am also pleased that the Dutch Government did not put a spanner in the works. Hollanda Hükümeti'nin bu işe çomak sokmamış olmasından da memnuniyet duyuyorum. More Sentences
11	General	put v.	saklamak
I put one away. Ben bir tane sakladım. More Sentences
12	General	put v.	geçirmek
Let us not, therefore, put the timetable ahead of the crux of the matter. Bu nedenle zaman çizelgesini meselenin özünün önüne geçirmeyelim. More Sentences
13	General	put v.	zorlamak
We are obliged to put our hopes in the post Nice process. Umutlarımızı Nice sonrası sürece bağlamak zorundayız. More Sentences
14	General	put v.	yerleştirmek
Let us put into context the sanctity and the blessedness of each single, individual human life. Tek tek her bir insan hayatının kutsallığını ve kutsanmışlığını bir bağlama yerleştirelim. More Sentences
15	General	put v.	tıkmak
You're putting words in my mouth. Lafı ağzıma tıkıyorsun. More Sentences
16	General	put v.	toplamak
Nepal is about the same size as Switzerland and Austria put together. Nepal, İsviçre ve Avusturya'nın toplamına yakın bir büyüklüktedir. More Sentences
17	General	put v.	bastırmak
Put some pressure on this wound. Bu yaraya biraz bastırın. More Sentences
18	General	put v.	yüklemek
To put this burden on them is totally unacceptable and for the producer it is unworkable. Bu yükü onlara yüklemek kesinlikle kabul edilemez ve üretici için de uygulanamaz. More Sentences
19	General	put v.	açmak
This situation is leading to major difficulties in the economy and putting jobs at risk. Bu durum ekonomide büyük zorluklara yol açmakta ve istihdamı riske atmaktadır. More Sentences
20	General	put v.	çıkarmak
Is there a farmer who puts his animals out to pasture who can guarantee that they have not ingested wind-borne GMOs? Hayvanlarını otlatmaya çıkaran ve onların rüzgarla taşınan GDO'ları yutmadıklarını garanti edebilecek bir çiftçi var mı? More Sentences
21	General	put v.	düzeltmek
Violence does not bring justice, it does not put wrongs right, it does not address the root causes of a problem. Şiddet adalet getirmez, yanlışları düzeltmez, bir sorunun temel nedenlerini ele almaz. More Sentences
22	General	put v.	kurmak
Turkey has always tried to put pressure on us, but that is not the way forward. Türkiye her zaman üzerimizde baskı kurmaya çalışmıştır, ancak ilerlemenin yolu bu değildir. More Sentences
23	General	put v.	koymak
We have put a large number of suggestions on the table. Masaya çok sayıda öneri koyduk. More Sentences
24	General	put v.	ifade etmek
Put simply, increased trade boosts a nation's economy, raising its GDP. Basitçe ifade etmek gerekirse artan ticaret bir ülkenin ekonomisini canlandırır ve GSYH'sini yükseltir. More Sentences
25	General	put v.	sormak
I have three questions to put to you. Size sormak istediğim üç soru var. More Sentences
26	General	put v.	açıklamak
Let me put it this way. Şu şekilde açıklayayım. More Sentences
27	General	put v.	önermek
Who put you up to it? Sana onu kim önerdi? More Sentences
28	General	put v.	işletmek
No normal process of law has been put into effect against them. Onlara karşı hiçbir normal hukuk süreci işletilmemiştir. More Sentences
29	General	put v.	(kendini) adamak
I am going to put my heart into the work. Bu işe kendimi adayacağım. More Sentences
30	General	put v.	atamak
You can't put two saddles on the same horse. Aynı ata iki eyer takamazsınız. More Sentences
31	General	put v.	dayamak
He put a knife to my throat. Boğazıma bıçak dayadı. More Sentences
32	General	put v.	(kısıtlamayı) yürürlüğe sokmak
They are going to put the bad law in force. Bu çürük yasayı yürürlüğe sokacaklar. More Sentences
33	General	put v.	yatırmak
Do you want me to put Tom to bed? Tom'u yatırmamı mı istiyorsun? More Sentences
34	General	put v.	dökmek
Could you put it in plain language? Bunu sade bir dile dökebilir misin? More Sentences
35	General	put v.	almak
The floods that put Central Europe under such immense strain this summer were a huge natural catastrophe. Bu yaz Orta Avrupa'yı böylesine büyük bir baskı altına alan seller büyük bir doğal felaketti. More Sentences
36	General	put v.	vermek
We have put down an amendment to that effect. Bu yönde bir değişiklik önergesi verdik. More Sentences
37	General	put v.	katmak
The whole idea of opt-in has been put forward as the solution to end spam. İstenmeyen postaları sona erdirmek için çözüm olarak tümüyle katılım fikri ortay atılmıştır. More Sentences
38	General	put v.	dökmek
It's hard for me to put my thoughts into words. Düşüncelerimi kelimelere dökmek benim için zor. More Sentences
39	General	put v.	yatırmak
Sami started to put a lot more money into his Cairo house. Sami Kahire'deki evine daha çok para yatırmaya başladı. More Sentences
40	General	put n.	yatırma
41	General	put n.	saldırış
42	General	put n.	koyma
43	General	put n.	atış
44	General	put n.	hamle
45	General	put n.	fırlatma
46	General	put n.	para koyma
47	General	put n.	mankafa
48	General	put n.	dangalak
49	General	put v.	neşretmek
50	General	put v.	atfetmek
51	General	put v.	menetmek
52	General	put v.	koşmak
53	General	put v.	geciktirmek
54	General	put v.	utandırmak
55	General	put v.	koyulmak
56	General	put v.	reddetmek
57	General	put v.	yatırım yapmak
58	General	put v.	hamletmek
59	General	put v.	para koymak
60	General	put v.	sınamak
61	General	put v.	çevirisini yapmak
62	General	put v.	reddedilmek
63	General	put v.	yayımlamak
64	General	put v.	salmak
65	General	put v.	kaydetmek
66	General	put v.	tercüme etmek
67	General	put v.	(silah, füze) bir şeyin içinden göndermek
68	General	put v.	(silah, füze) içeri itmek
69	General	put v.	yönlendirmek
70	General	put v.	elle iterek atmak
71	General	put v.	(belirli bir duruma) sokmak
72	General	put v.	(rejimin) idaresi altına sokmak
73	General	put v.	(su kütlesini) karşıya aktarmak
74	General	put v.	odaklanmak
75	General	put v.	(ağrıya, acıya) maruz bırakmak
76	General	put v.	katlanmaya mecbur etmek
77	General	put v.	(yargılama, karar için) masaya yatırmak
78	General	put v.	onaylatmak için resmi oylama çağrısı yapmak
79	General	put v.	uyarlamak
80	General	put v.	adapte etmek
81	General	put v.	(göreve) vermek
82	General	put v.	kışkırtmak
83	General	put v.	harekete geçirmek
84	General	put v.	(bakım altına) almak
85	General	put v.	(himayesine) geçirmek
86	General	put v.	yaslamak
87	General	put v.	tahminen söylemek
88	General	put v.	kestirimde bulunmak
89	General	put v.	atfetmek
90	General	put v.	(temele) dayandırmak
91	General	put v.	bir yerde mevcut göstermek
92	General	put v.	varsaymak
93	General	put v.	farz etmek
94	General	put v.	(imza) yazılı belgeye iliştirmek
95	General	put v.	(öğe) bütünün bir parçası olarak girmek
96	General	put v.	dahil olmak
97	General	put v.	(hayvanı) eş bulup çiftleştirmek
98	General	put v.	bahis koymak
99	General	put v.	tos vurmak
100	General	put v.	apar topar ayrılmak
101	General	put v.	yola koyulmak
102	General	put v.	rotayı izlemeye başlamak
103	General	put v.	filizlenmek
104	General	put v.	(bitki) büyümek
105	General	put v.	(nehir) -e akmak
106	General	put v.	(neşe, lezzet, renk) katmak
107	General	put v.	yola düşmek
108	General	put v.	kıpırdamak
109	General	put v.	rotasına koyulmak
110	General	put v.	(fiyat) koymak
111	General	put v.	aktarmak
112	General	put adj.	sabit
113	General	put adv.	hareketsiz
Irregular Verb
114	Irregular Verb	put v.	put - put
Trade/Economic
115	Trade/Economic	put n.	satma opsiyonu
116	Trade/Economic	put v.	satış opsiyonu kullanarak satın almaya zorlamak
Mining
117	Mining	put v.	(kömürü) taşıyarak aktarmak
Sport
118	Sport	put n.	gülle
119	Sport	put v.	fırlatmak
120	Sport	put v.	(gülle) atmak
Card
121	Card	put n.	eski bir kart oyunu
122	Card	put v.	(put oyununda) el oynamak
Music
123	Music	put v.	(notalara) dökmek

Sens de "put" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	put	idol n.
The idols will completely pass away. Putlar tümüyle ortadan kalkacak. More Sentences
2	General	put	icon n.
3	General	put	god n.
4	General	put	cross n.
5	General	put	mumbo jumbo n.
6	General	put	fetish n.
7	General	put	twisted silk tread n.
8	General	put	tin god n.
9	General	put	image n.
10	General	put	voodoo n.
11	General	put	graven image n.
12	General	put	the cross n.
13	General	put	golden calf n.
14	General	put	cult figure n.
15	General	put	mammet [obsolete] n.
16	General	put	maumet [obsolete] n.
17	General	put	mawmet n.
18	General	put	idolatry [obsolete] n.
Idioms
19	Idioms	put	golden calf n.
20	Idioms	put	a golden calf n.
21	Idioms	put	a graven image n.
Archaic
22	Archaic	put	mahound n.
23	Archaic	put	fetich n.

Sens de "put" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	put out v.	söndürmek
Would you put out the candles? Mumları söndürür müsünüz? More Sentences
2	Common Usage	put on weight v.	kilo almak
I've put on weight recently. Son zamanlarda kilo aldım. More Sentences
3	Common Usage	put up with v.	katlanmak
We just have to put up with it, as it were. Biz buna öylece katlanmak zorundayız, her nasılsa o şekilde. More Sentences
4	Common Usage	put on v.	giyinmek
He stooped to put on his shoes. Ayakkabılarını giymek için eğildi. More Sentences
5	Common Usage	put on v.	giymek
Tom put on his robe. Tom bornozunu giydi. More Sentences
6	Common Usage	put off v.	ertelemek
We have put off these Cotonou negotiations and we really need to have a deadline by which they must take place. Cotonou müzakerelerini erteledik ve bu müzakerelerin gerçekleşmesi için gerçekten bir son tarihe ihtiyacımız var. More Sentences
7	Common Usage	put an end v.	son vermek
We are very much in need of this inventory so that we can put an end to abuses more effectively. Suiistimallere daha etkin bir şekilde son verebilmemiz için bu envantere çok ihtiyacımız var. More Sentences
General
8	General	put forward v.	ileri sürmek
Many arguments have been put forward for and against a change of regime. Rejim değişikliği lehinde ve aleyhinde birçok argüman ileri sürülmüştür. More Sentences
9	General	put down v.	yazmak
He put down his thoughts in his notebook. Düşüncelerini defterine yazdı. More Sentences
10	General	put down v.	düşürmek
Tom put down his pen. Tom kalemini düşürdü. More Sentences
11	General	put on airs v.	büyüklük taslamak
Tom is putting on airs. Tom büyüklük taslıyor. More Sentences
12	General	put away v.	silip süpürmek
Dean can really put away the food. Dean, yemeği gerçekten silip süpürebilir. More Sentences
13	General	put forward v.	önermek
The committee proposes a premium 50% higher than that put forward by the Commission. Komite, Komisyon tarafından önerilenden %50 daha yüksek bir prim önermektedir. More Sentences
14	General	put up at v.	kalmak (otel vb'nde)
He proposed that they put up at that inn. O handa kalmalarını önerdi. More Sentences
15	General	put forward v.	ortaya koymak
As a result, the major aspects that we put forward have actually emerged. Sonuç olarak, ortaya koyduğumuz temel hususlar aslında ortaya çıkmıştır. More Sentences
16	General	put up v.	misafir etmek
It is strange that he should be put up at such a cheap hotel. Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf. More Sentences
17	General	put forward v.	sunmak
That is my question, as we have agreed that the Commission must put forward appropriate proposals. Komisyonun uygun teklifler sunması gerektiği konusunda mutabık kaldığımız için benim sorum da bu. More Sentences
18	General	put at risk v.	riske atmak
Ultimately that would put at risk humans eating the meat. Aslında bu, eti yiyen insanları riske atacaktır. More Sentences
19	General	put in v.	atmak
The things that I put in the trash can aren't useful anymore. Çöp kutusuna attığım şeyler artık işe yaramıyor. More Sentences
20	General	put on airs v.	havalara girmek
He puts on airs. Havalara giriyor. More Sentences
21	General	put up v.	yapmak
Let us hope that they put up and do so in the best possible way. Umalım ki bunu mümkün olan en iyi şekilde yapsınlar. More Sentences
22	General	put away v.	kaldırmak
I put away my clothes. Kıyafetlerimi kaldırdım. More Sentences
23	General	put on v.	çalıştırmak
Would you put on the air conditioning? Klimayı çalıştırır mısın? More Sentences
24	General	put in for v.	başvurmak
Tom put in for a raise. Tom zam için başvurdu. More Sentences
25	General	put in v.	harcamak (bir iş için zaman)
We've put in a lot of long days. Biz çok uzun günler harcadık. More Sentences
26	General	put aside v.	biriktirmek
She puts aside a lot of money. O, çok para biriktirir. More Sentences
27	General	put down v.	bastırmak
It was in 1968, when the national uprising by the Czech and Slovak peoples was put down. Çek ve Slovak halklarının ulusal ayaklanmasının bastırıldığı 1968 yılında olduğu gibi. More Sentences
28	General	put in v.	sunmak
I put in my report a list of rights that should be included in any UN convention. Raporumda herhangi bir BM sözleşmesinde yer alması gereken hakların bir listesini sundum. More Sentences
29	General	put on v.	kilo almak
Tom has put on some weight. Tom biraz kilo aldı. More Sentences
30	General	put up with (a pain, sorrow) v.	acıya katlanmak
Tom put up with the pain. Tom acıya katlandı. More Sentences
31	General	put right v.	düzeltmek
There is a mistake in our list of votes, which we are keen to put right. Oy listemizde bir hata var ve bunu düzeltmek istiyoruz. More Sentences
32	General	put down v.	koymak
But we must begin and we must put down a marker now. Ama başlamalıyız ve şimdi bir işaret koymalıyız. More Sentences
33	General	put away v.	biriktirmek
Tom can put away more money, tax-deferred, for retirement. Tom emeklilik için vergisi ertelenmiş daha fazla para biriktirebilir. More Sentences
34	General	put on v.	sahnelemek
Tom put on a good show. Tom iyi bir gösteri sahneledi. More Sentences
35	General	put up v.	vermek
She intends to put up a mild fight and then give in. Hafif bir mücadele verip sonra pes etmeyi planlıyor. More Sentences
36	General	put in order v.	düzene sokmak
Of course the legal basis must be put in order. Elbette yasal zemin de bir düzene sokulmalıdır. More Sentences
37	General	put on makeup v.	makyaj yapmak
You should never put on makeup while driving a car. Araba sürerken asla makyaj yapmamalısın. More Sentences
38	General	put in v.	eklemek
Especially if you put in a new song for me. Özellikle de benim için yeni bir şarkı eklersen. More Sentences
39	General	put off v.	bırakmak
Never put off till tomorrow what you can do today. Bugün yapabileceğin bir şeyi asla yarına bırakma. More Sentences
40	General	put on v.	sahneye koymak (oyunu)
With both song and dance, the performers put on an excellent show. Hem şarkı hem de dans ile sanatçılar mükemmel bir gösteriyi sahneye koydular. More Sentences
41	General	put up v.	konaklamak
No new barriers must be put up in Europe that would be a hindrance to relations and cooperation with other countries. Avrupa'da diğer ülkelerle ilişkilere ve işbirliğine sekte vuracak yeni engeller konulmamalıdır. More Sentences
42	General	put up with v.	tahammül etmek
We will not put up with it for much longer and we are looking for immediate action on that issue. Buna daha fazla tahammül etmeyeceğiz ve bu konuda derhal harekete geçilmesini istiyoruz. More Sentences
43	General	put something on v.	bir şeyi giymek
Let me put something on. Dur bir şey giyeyim. More Sentences
44	General	put in v.	takmak
Tom adjusted the seat, put in the key, and then drove away. Tom koltuğu ayarladı, anahtarı taktı ve arabayı sürerek uzaklaştı. More Sentences
45	General	put together v.	monte etmek
Some furniture is put together with glue. Bazı mobilyalar tutkal ile monte edilir. More Sentences
46	General	be put v.	konmak
He was put in a cell. O bir hücreye konuldu. More Sentences
47	General	put on v.	giymek
Tom put on a black coat. Tom siyah bir ceket giydi. More Sentences
48	General	be put forward v.	ortaya atılmak
Barry Taylor's name has been put forward for the post of chairman. Barry Taylor'ın adı, başkanlık görevi için ortaya atıldı. More Sentences
49	General	put up v.	düzenlemek
Have you put up your Christmas tree already? Noel ağacınızı zaten düzenledin mi? More Sentences
50	General	put together v.	kurmak
Tom put together a neighborhood basketball team. Tom bir mahalle basketbol takımı kurdu. More Sentences
51	General	put away v.	ortadan kaldırmak
I was asked to put away all the papers we used at the meeting. Toplantıda kullandığımız bütün kağıtları ortadan kaldırmam istendi. More Sentences
52	General	put up v.	satılığa çıkarmak
Father put up the house for sale. Babam evi satılığa çıkardı. More Sentences
53	General	put up v.	kalmak
Put up your dukes. Düklerini kaldır. More Sentences
54	General	put forward v.	getirmek
I think that for a politician to put forward clashing issues also has its positive side. Bir siyasetçinin birbiriyle çelişen konuları gündeme getirmesinin olumlu yanları da olduğunu düşünüyorum. More Sentences
55	General	put up with v.	dayanmak
I couldn't put up with her arrogant behavior. Onun küstah tavırlarına dayanamadım. More Sentences
56	General	put into effect v.	uygulamak
How are they to be applied, and how are they to be interpreted and put into effect? Bunlar nasıl uygulanacak, nasıl yorumlanacak ve yürürlüğe konulacak? More Sentences
57	General	put on weight v.	şişmanlamak
Have you put on weight? Şişmanladın mı? More Sentences
58	General	put off v.	ertelemek
The result is that many women deliberately put off having children. Bunun sonucunda pek çok kadın çocuk sahibi olmayı bilinçli olarak ertelemektedir. More Sentences
Common Usage
59	Common Usage	put in order v.	düzenlemek
60	Common Usage	put in order v.	sıraya koymak
General
61	General	ring put around a stove pipe n.	boru bileziği
62	General	put-off n.	bahane
63	General	put-on n.	tavır
64	General	put-on n.	takılma
65	General	put-up job n.	şike
66	General	put-up job n.	danışıklı dövüş
67	General	put-off n.	ayak
68	General	put-off n.	mazeret
69	General	put-on n.	gösteriş
70	General	put of more n.	daha fazlasını koyma
71	General	a put away n.	bir şey için ayrılmış para
72	General	put in a coffin n.	tabuta yerleştirmek
73	General	put in a coffin n.	tabuta koymak
74	General	ability to put ourselves imaginatively in another’s place n.	empati kurabilme yeteneği
75	General	ability to put ourselves imaginatively in another’s place n.	hayal gücüne dayanarak kendimizi başkasının yerine koyabilme yeteneği
76	General	hard put n.	çok zorluk çekme
77	General	put [dialect] [uk] n.	saldırı amaçlı itme
78	General	put [obsolete] n.	orospu
79	General	put-off n.	öteleme
80	General	put-off n.	erteleme
81	General	put-on n.	parodi
82	General	put-on n.	taklit
83	General	put-up n.	pazarlama ürünü
84	General	put-up n.	iplik makarası
85	General	put over v.	yutturmak
86	General	be put under the command of v.	buyruğu altına girmek
87	General	put into service v.	kullanıma açmak
88	General	put down in v.	inmek (uçak)
89	General	put something over to v.	başka bir tarihe ertelemek
90	General	put forth v.	iddia etmek
91	General	put the blame on v.	suçu yüklemek
92	General	put on v.	abartmak
93	General	put someone down for v.	kaydettirmek (okul/üniversite vb'ne)
94	General	put one's head in the lion's mouth v.	tehlikeye atılmak
95	General	put back v.	reddetmek
96	General	put an end to v.	bitirmek (bir konuyu)
97	General	put off v.	denize açılmak
98	General	be hard put to do something v.	akla karayı seçmek
99	General	put something up for auction v.	bir şeyi açık artırma ile satışa çıkarmak
100	General	put someone on a diet v.	birini perhize sokmak
101	General	put over v.	demir atmak
102	General	put someone down as v.	birinin (bir başkası) olduğunu zannetmek
103	General	put a bridle on v.	gem vurmak
104	General	put in barrels v.	fıçılamak
105	General	put off v.	canını sıkmak
106	General	put a patch v.	yama vurmak
107	General	put forth v.	vermek (yaprak/çiçek/filiz vb'ni)
108	General	put on an act v.	rol yapmak
109	General	put a prop to v.	destek vurmak
110	General	put under a ban v.	yasak etmek
111	General	put one's foot in it v.	pot kırmak
112	General	put the cart before the horse v.	tersine iş görmek
113	General	put across v.	taşımak
114	General	put the blame on v.	suçlamak
115	General	put a collar on v.	tasma takmak
116	General	put to good use v.	değerlendirmek
117	General	put under a taboo v.	yasaklamak
118	General	put something away v.	bir kenara para koymak
119	General	put on v.	kuşanmak
120	General	put up v.	bildirmek
121	General	put across v.	kandırmak
122	General	put into practice v.	gerçekleştirmek
123	General	put something to archive v.	arşive kaldırmak
124	General	put up v.	para vermek (bir işi finanse etmek için)
125	General	put forth v.	ileri sürmek
126	General	put up with v.	takat getirmek
127	General	put in an appearance v.	boy göstermek
128	General	put out to nurse v.	bakmak
129	General	put a ban on v.	aforoz etmek
130	General	put one's nose out of joint v.	birisinin ayağını kaydırmak
131	General	put a stop to v.	son vermek
132	General	put one's foot in one's mouth v.	gaf yapmak
133	General	put out of commission v.	yıkmak
134	General	put something to shame v.	bir şeyi gölgede bırakmak
135	General	put one's nose out of joint v.	birisinin işini bozmak
136	General	put a question to v.	soru sormak
137	General	put out the fire v.	yangını söndürmek
138	General	put a mask on v.	maske takmak
139	General	put a law into force v.	kanunu yürürlüğe koymak
140	General	put to rout v.	bozguna uğratmak
141	General	put something on v.	belirli bir miktar artırmak
142	General	put aside v.	kenara kaldırmak
143	General	put up v.	kapatmak
144	General	put under restraint v.	kısıtlamak
145	General	put somebody in mind of v.	hatırlatmak
146	General	put something forward to v.	randevu saatini ileri almak
147	General	put on the stage v.	sahnelemek
148	General	put out v.	kapamak (ışığı)
149	General	put something on the agenda v.	gündeme almak
150	General	put something to rights v.	bir şeyi yoluna koymak
151	General	put on dog v.	hava atmak
152	General	put forward v.	öne çıkarmak
153	General	put forth v.	ortaya koymak
154	General	put something in someone's mind v.	bir şeyi birinin aklına koymak
155	General	put on the spot v.	yüzlemek
156	General	put right v.	yoluna koymak
157	General	put somebody out of temper v.	sinirlendirmek
158	General	put up v.	kompostosunu yapmak
159	General	put on v.	takınmak
160	General	put someone on a pedestal v.	birine adeta tapınmak
161	General	put off v.	oyalamak
162	General	put too much stress on v.	fazla yük olmak (bir yapıdaki eleman)
163	General	put to the sack v.	yağmalamak
164	General	put on airs v.	çalım satmak
165	General	put somebody through v.	bağlamak
166	General	put in order v.	çekidüzen vermek
167	General	put through v.	telefon bağlamak
168	General	put someone off v.	vazgeçirmek (birini) (bir şey yapmaktan)
169	General	put someone through his paces v.	bir kimsenin yeteneğini denemek
170	General	put something forward v.	ileri almak (saat)
171	General	put too much stress on v.	fazla yük bindirmek (bir yapıdaki eleman)
172	General	put a patch on v.	yama vurmak
173	General	put something back to v.	saatini öne almak (toplantı/randevu vb)
174	General	put up for sale v.	satılığa çıkarmak
175	General	put through v.	yapmak
176	General	put on v.	atfetmek
177	General	put about v.	kızdırmak
178	General	put the blame on somebody v.	suçu yüklemek
179	General	put out v.	itfa etmek
180	General	put on flesh v.	şişmanlamak
181	General	put down v.	değer biçmek
182	General	put off v.	tehir etmek
183	General	put in v.	arzetmek
184	General	put up v.	konservesini yapmak
185	General	put someone to shame v.	birini gölgede bırakmak
186	General	put out v.	rahatsızlık vermek
187	General	put up one's shutters v.	kepenkleri kapamak
188	General	put in v.	sokulmak
189	General	put something forward to v.	randevu tarihini ileri almak
190	General	put someone off v.	bahanelerle atlatmak
191	General	put one's foot to the floor v.	birden gaza basmak
192	General	put in v.	içeri sokmak
193	General	put the cards on the table v.	kartları masaya sermek
194	General	put in v.	ilave etmek
195	General	put in v.	katmak
196	General	put on v.	sayı yapmak
197	General	put back v.	geri koymak
198	General	put someone off v.	başından atmak
199	General	put a jinx on v.	büyü yapmak
200	General	put too much stress on v.	fazlasıyla vurgulamak
201	General	put a bold face on it v.	erkekliğe toz kondurmamak
202	General	put it over on v.	aldatmak
203	General	put away v.	denize açılmak
204	General	put in prison v.	hapse atmak
205	General	put up v.	çıkarmak
206	General	put something down v.	bir şeyi kaydetmek
207	General	put a foot wrong v.	yanlış adım atmak
208	General	put forth v.	göstermek
209	General	put out v.	bir uzvun yerinden çıkması
210	General	put into action v.	yürürlüğe koymak
211	General	put away v.	artırmak
212	General	put on the brake v.	frene basmak
213	General	put somebody up v.	misafir etmek
214	General	put to use v.	kullanmak
215	General	put the blame on somebody v.	yıkmak
216	General	put up v.	yerine koymak
217	General	put somebody up v.	konuk etmek
218	General	put somebody in for v.	aday göstermek
219	General	put off an appointment v.	bir randevuyu ertelemek
220	General	put account v.	yararlanmak
221	General	put someone to the test v.	birini zora koşmak
222	General	put into service v.	hizmete sunmak
223	General	put forward an idea v.	fikir yürütmek
224	General	put down v.	sanmak
225	General	put something back v.	bir şeyi geciktirmek
226	General	put out to loan v.	ödünç vermek
227	General	put money v.	para koymak
228	General	put money on v.	bir konuda bahse girmek
229	General	put in a word v.	araya girmek
230	General	put in an appearance v.	çok kısa bir süre kalmak
231	General	put on airs v.	hava basmak
232	General	put someone down as v.	bir başkası zannetmek
233	General	put out to grass v.	otlatmak
234	General	put somebody out of work v.	avare etmek
235	General	put up with v.	hazmetmek
236	General	put an end to v.	sona erdirmek
237	General	put one’s foot in one’s mouth v.	pot kırmak
238	General	put one's best foot forward v.	diğer insanların takdirini kazanacak şekilde davranmak
239	General	put kohl on v.	rastık çekmek
240	General	put something to ransom v.	rehin bırakmak
241	General	put the cards on the table v.	dürüst ve açık olmak
242	General	put on the market v.	piyasaya çıkarmak
243	General	put on a mask v.	maske takmak
244	General	put it on thick v.	abartmak
245	General	put something forward v.	ileri sürmek
246	General	put something to one side v.	bir kenara bırakmak
247	General	put pressure on v.	birine baskı yapmak
248	General	put somebody to shame v.	utandırmak
249	General	put someone down v.	yere koymak (birini)
250	General	put through v.	telefonu bağlamak
251	General	put something away v.	kaldırmak
252	General	put down a deposit on something v.	depozito vermek
253	General	put forward an opposite theory v.	karşıtlamak
254	General	put someone out to pasture v.	birini emekliye ayırmak
255	General	put up for v.	adaylığını koymak
256	General	put to shame v.	bozmak
257	General	put down at v.	inmek (uçak)
258	General	put one's foot down v.	direnmek
259	General	put something down to v.	bir şeyi birine vermek
260	General	put your best foot forward v.	daha hızlı yürümeye başlamak
261	General	put across v.	yutturmak
262	General	put something down v.	bir şeyi yere koymak
263	General	be put upon v.	ezilmek
264	General	put out v.	darıltmak
265	General	put somebody on the shelf v.	kızağa çekmek
266	General	put a call through v.	telefon etmek
267	General	be put into service v.	hizmete girmek
268	General	put one's head in the lion's mouth v.	kellesini koltuğuna almak
269	General	put out of action v.	bozmak
270	General	put oneself to expense v.	masrafa girmek
271	General	put to work v.	çalıştırmak
272	General	put to sea v.	denize açılmak
273	General	put aside v.	askıya almak
274	General	put an end to v.	son vermek (bir konuşmaya)
275	General	put to shame v.	bozum etmek
276	General	put someone on the shelf v.	birini kızağa çekmek
277	General	put something on v.	sahneye koymak
278	General	put away v.	tıkınmak
279	General	put a jerk in it v.	acele etmek
280	General	put up with v.	acıya katlanmak
281	General	put under a ban v.	yasaklamak
282	General	put on weight v.	toplamak
283	General	put one's foot in it v.	akım derken bokum demek
284	General	put up with v.	sineye çekmek
285	General	put something plainly v.	bir şeyi açıkça söylemek
286	General	put off v.	sonraya bırakmak
287	General	put away v.	hakkından gelmek
288	General	put up a wall v.	duvar örmek
289	General	put back v.	geciktirmek
290	General	put someone wise v.	birine bir şeyi çaktırmak
291	General	put one's nose out of joint v.	kıskandırmak
292	General	put into service v.	hizmete girmek
293	General	put up a poor show v.	başarılı olmamak
294	General	put in a claim for v.	hak iddia etmek
295	General	put on an act v.	poz yapmak
296	General	put to rout v.	hallaç pamuğu gibi atmak
297	General	put oneself in for v.	talip olmak
298	General	put to the touch v.	denemek
299	General	put something up for sale v.	bir şeyi satışa çıkarmak
300	General	put up with v.	müsamaha etmek
301	General	be put to a vote v.	oylanmak
302	General	put in v.	araya girmek
303	General	put someone in the picture v.	durumu anlatmak
304	General	put the lid on something v.	engellemek
305	General	put someone down v.	birini daha aşağı bir yere koymak
306	General	put upon v.	üstüne koymak
307	General	put someone on a pedestal v.	birine fazla değer vermek
308	General	put upon v.	sömürmek
309	General	put out one's tongue v.	dilini çıkarmak
310	General	put something on the market v.	satışa çıkarmak
311	General	put in an appearance v.	katılmak
312	General	put into commission v.	sefere hazırlamak
313	General	put the helm hard over v.	alabanda etmek
314	General	put account v.	kullanmak
315	General	put on the brake v.	fren yapmak
316	General	put off v.	alıkoymak
317	General	put an animal down v.	bir hayvanın hayatına son vermek
318	General	put on a scene v.	olay çıkarmak
319	General	put something over to v.	bir şeyi başka bir tarihe ertelemek
320	General	put somebody off v.	oyalamak
321	General	be put in v.	sokulmak
322	General	put up v.	artırmak
323	General	put emphasis on v.	üzerinde durmak
324	General	put into execution v.	kuvveden fiile çıkarmak
325	General	put one's foot down v.	yasaklamak
326	General	put in quarantine v.	karantinaya almak
327	General	put up v.	inşa etmek
328	General	put something away v.	bir şeyi ortadan kaldırmak
329	General	put store by v.	önem vermek
330	General	put somebody's nose out of joint v.	gözden düşürmek
331	General	put to v.	birine soru yöneltmek
332	General	put something aside v.	biriktirmek
333	General	put it on v.	gibi göstermek
334	General	put into circulation v.	tedavüle çıkarmak
335	General	put someone to bed v.	birini yatırmak
336	General	put back v.	eski yerine koymak
337	General	put to sleep v.	yatırmak
338	General	put someone under arrest v.	birini tutuklamak
339	General	put something out v.	üretmek
340	General	put to the vote v.	oya koymak
341	General	put forth v.	yayımlamak
342	General	put something away v.	yerine koymak
343	General	put up v.	kurmak (çadır)
344	General	put a spoke in somebody's wheel v.	engel olmak
345	General	put something to a vote v.	bir şeyi oya sunmak
346	General	put one's finger on v.	anımsamak
347	General	put the record straight v.	ispat niteliğinde açıklama yapmak
348	General	put to work v.	koşmak
349	General	put something to the vote v.	oya koymak
350	General	put upon v.	kullanmak
351	General	put oneself forward v.	adaylığını koymak
352	General	put something out of one's mind v.	aklından çıkarmak
353	General	put an animal out of its misery v.	hayvanı öldürerek acılarına son vermek
354	General	put something over v.	bir şeyi etkili bir şekilde açıklamak/söylemek
355	General	put over v.	kandırmak
356	General	put something back to v.	tarihini öne almak (toplantı/randevu vb)
357	General	put into the shades v.	gölgelemek
358	General	put on a scene v.	kıyameti koparmak
359	General	put on v.	üzerine yüklemek
360	General	put off v.	soğutmak
361	General	have to put up with somebody v.	kahrını çekmek
362	General	put somebody up v.	ağırlamak
363	General	put on a stopper v.	tıpalamak
364	General	put someone on v.	birini görevlendirmek
365	General	put someone to death v.	birini idam etmek
366	General	put down v.	ucuzlatmak
367	General	put one's signature under something v.	altına imza atmak
368	General	put a stake in the ground v.	ilk adımı atmak
369	General	put across v.	kabul ettirmek
370	General	put oneself out v.	zahmete girmek
371	General	put off v.	yutturmak
372	General	put a bold face on v.	zor bir durum karşısında cesaret göstermek
373	General	put in pledge v.	rehin vermek
374	General	put something off v.	bir şeyi ertelemek
375	General	put a stop to v.	nokta koymak
376	General	put in order v.	sıralamak
377	General	put a stop to v.	bitirmek
378	General	put together money v.	para denkleştirmek
379	General	put off v.	üstünden atmak
380	General	put out a feeler v.	nabzını yoklamak
381	General	put something forward to v.	toplantı saatini ileri almak
382	General	put in time on v.	bir iş için belirli bir zaman harcamak
383	General	put a price on somebody's head v.	başına ödül koymak
384	General	put up with v.	çekmek
385	General	put under maintenance v.	bakım altına almak
386	General	put in parantheses v.	parantez içine almak
387	General	put somebody's nose out of joint v.	burnunu sürtmek
388	General	put out to sea v.	denize açılmak
389	General	put off v.	engel olmak
390	General	put a spell on v.	büyü yapmak
391	General	put somebody out of temper v.	kızdırmak
392	General	put somebody on salary v.	aylık bağlamak
393	General	put in the lottery v.	piyangoya koymak
394	General	put up v.	satışa sunmak
395	General	put up for sale v.	satışa sunmak
396	General	put in train v.	sıraya dizmek
397	General	put into a form v.	biçimlendirmek
398	General	put one's finger on v.	hatırlamak
399	General	put out of sight v.	ortadan kaldırmak
400	General	put to the sword v.	kılıçtan geçirmek
401	General	put someone through her paces v.	bir kimsenin yeteneğini denemek
402	General	put somebody in his place v.	haddini bildirmek
403	General	put faith in v.	güvenmek
404	General	put something forward v.	saatini ileri almak
405	General	put somebody to confusion v.	utandırmak
406	General	put the finger on v.	ele vermek
407	General	put to sleep v.	uyutmak
408	General	put something by v.	bir kenara para koymak
409	General	put one's trust in v.	güvenmek
410	General	put something in storage v.	bir şeyi depoya koymak
411	General	put in order v.	düzeltmek
412	General	put words into someone's mouth v.	uydurup birinin ağzından konuşmak
413	General	put a damper on something v.	zehir etmek
414	General	put on an act v.	ayak yapmak
415	General	put on an act v.	caka satmak
416	General	put somebody to expense v.	masrafa sokmak
417	General	put down a deposit on something v.	depozito ödemek
418	General	put the blame on v.	sorumlu tutmak
419	General	put one's foot down v.	ayak diremek
420	General	put up with a lot of trouble v.	kahır çekmek
421	General	put words into someone's mouth v.	birinden izin almadan onun adına konuşmak
422	General	put aside v.	kaldırmak
423	General	put something on the market v.	piyasaya sürmek
424	General	put under psychiatric observation v.	müşahede altına almak
425	General	put to tender v.	tartışmaya sunmak
426	General	put down v.	azaltmak
427	General	put forward v.	ileri almak (saati)
428	General	put the watch forward v.	saati ileri almak
429	General	put to v.	tabi tutmak
430	General	put on v.	artırmak
431	General	put something by v.	bir kenara koymak
432	General	put on one's clothes v.	üstünü giymek
433	General	put stitches in v.	dikmek
434	General	put under a ban v.	aforoz etmek
435	General	put on v.	açmak (ışığı/radyoyu vb'ni)
436	General	put emphasis on v.	vurgulamak
437	General	put oneself across v.	meramını anlatmak
438	General	put the blame on somebody v.	suçlamak
439	General	put somebody's mind at ease v.	yüreğine su serpmek
440	General	put off v.	geciktirmek
441	General	put it over on v.	kazıklamak
442	General	put on coquettish airs v.	cilvelenmek
443	General	put on somebody v.	yıkmak
444	General	put one's foot down v.	sert bir dille uyarmak
445	General	put somebody to shame v.	mahcup etmek
446	General	put by v.	kaldırmak
447	General	put on fat v.	yağ bağlamak
448	General	put back v.	yerine koymak
449	General	put up with something with patience v.	ya sabır çekmek
450	General	put faith in v.	inancı olmak
451	General	put somebody through something v.	tabi tutmak
452	General	put about v.	yön değiştirmek (gemi)
453	General	put into jail v.	deliğe tıkmak
454	General	put a ban on v.	yasaklamak
455	General	put through v.	telefona bağlamak
456	General	put a question v.	sual sormak
457	General	put your foot down v.	sert bir dille uyarmak
458	General	put out v.	zahmet vermek
459	General	put by v.	saklamak
460	General	put across v.	götürmek
461	General	put ashore v.	karaya çıkarmak
462	General	put the finger on v.	gammazlamak
463	General	put in v.	sokmak
464	General	put to the sack v.	yağma etmek
465	General	put out of sight v.	saklamak
466	General	put out a feeler v.	ağız aramak
467	General	put something forward v.	ortaya atmak
468	General	put powder on v.	pudra sürmek
469	General	put forth v.	çıkarmak
470	General	put under one's order v.	emrine vermek
471	General	put someone off v.	birini şaşırtmak
472	General	put out of commission v.	işlemez hale getirmek
473	General	put together v.	birleştirmek
474	General	put an animal to sleep v.	hayvanı iğneyle verilen ilaçla öldürmek
475	General	put in an appearance v.	kısa bir süre kalıp gitmek
476	General	put someone right about v.	yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek
477	General	be put in baskets v.	sepetlenmek
478	General	put in order v.	hale yola koymak
479	General	put an end to v.	bitirmek
480	General	put up with somebody's whims v.	nazını çekmek
481	General	put something forward to v.	toplantı tarihini ileri almak
482	General	put a saddle on v.	eyer koymak
483	General	put someone's nose out of joint v.	birinin pabucunu dama attırmak
484	General	put on the line v.	tehlikeye atmak
485	General	put away v.	öldürmek
486	General	put in motion v.	devindirmek
487	General	put out v.	üzmek
488	General	put something in order v.	düzen vermek
489	General	put up v.	reçelini yapmak
490	General	put into commission v.	tamir etmek
491	General	put back v.	ilerlemesine engel olmak
492	General	put it on v.	kazıklamak
493	General	put emphasis on v.	önem vermek
494	General	put on the agenda v.	gündeme almak
495	General	put the finger on v.	ihbar etmek
496	General	put one's two cents in v.	fikrini söylemek
497	General	put leverage on somebody v.	baskı yapmak
498	General	put in a flurry v.	telaşlandırmak
499	General	put in v.	limana girmek
500	General	put one's foot into it v.	pot kırmak