katlanmak - Turc Anglais Dictionnaire

katlanmak

Sens de "katlanmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 85 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
katlanmak put up with v.
We just have to put up with it, as it were.
Biz buna öylece katlanmak zorundayız, her nasılsa o şekilde.

More Sentences
katlanmak stand v.
I can't stand it anymore.
Buna artık katlanamıyorum.

More Sentences
katlanmak bear v.
I can't bear the thought of losing you.
Seni kaybetme düşüncesine katlanamıyorum.

More Sentences
katlanmak endure v.
He couldn't endure the thought of losing her.
Onu kaybetme düşüncesine katlanamıyordu.

More Sentences
katlanmak abide v.
I can't abide that noise.
O kadar gürültüye katlanamam.

More Sentences
General
katlanmak take it v.
We can't take it any more!
Buna daha fazla katlanamayız!

More Sentences
katlanmak suffer v.
We can not suffer violence.
Şiddete katlanamayız.

More Sentences
katlanmak go through v.
I will go through that trouble again.
Bu zahmete tekrar katlanacağım.

More Sentences
katlanmak take v.
The agricultural industry cannot take any more of this.
Tarım sektörü buna daha fazla katlanamaz.

More Sentences
katlanmak accept v.
And there are those who dare not tell the truth and accept the consequences.
Ve gerçeği söylemeye ve sonuçlarına katlanmaya cesaret edemeyenler var.

More Sentences
katlanmak fold v.
The bed folds into the wall.
Yatak duvarın içine doğru katlanıyor.

More Sentences
katlanmak endure v.
Live animals should only have to endure very short spells of transport.
Canlı hayvanlar yalnızca çok kısa süreli nakillere katlanmak zorunda kalmalıdır.

More Sentences
katlanmak tolerate v.
I couldn't tolerate the stress of this work.
Ben bu işin stresine katlanamadım.

More Sentences
katlanmak collapse v.
All four sides of this camp table collapse, so it can fit in your car.
Bu kamp masasının dört tarafı da katlanabiliyor, bu sayede arabanıza sığabilir.

More Sentences
katlanmak fold up v.
My electric bike can be folded up.
Elektrikli bisikletim katlanabilir.

More Sentences
Phrasals
katlanmak stand for v.
I won't stand for this.
Buna katlanmayacağım.

More Sentences
katlanmak bear with v.
I hope that in a good cause, you will bear with me.
İyi bir amaç uğruna bana katlanacağınızı umuyorum.

More Sentences
Idioms
katlanmak put up with v.
That is the kind of cooperation we Unionists have to put up with!
İşte biz Birlikçiler böyle bir işbirliğine katlanmak zorundayız!

More Sentences
Law
katlanmak suffer v.
One person suffered life-threatening injuries.
Bir kişi hayatı tehdit edici yaralara katlandı.

More Sentences
General
katlanmak lump v.
katlanmak bend v.
katlanmak crease v.
katlanmak take one's medicine v.
katlanmak undergo v.
katlanmak double v.
katlanmak last out v.
katlanmak brook v.
katlanmak lump it v.
katlanmak acquiesce v.
katlanmak do with v.
katlanmak hang on v.
katlanmak stick out v.
katlanmak grin and bear it v.
katlanmak support v.
katlanmak dree v.
katlanmak stomach v.
katlanmak sustain v.
katlanmak sit down under v.
katlanmak digest v.
katlanmak face v.
katlanmak stick it v.
katlanmak stick v.
katlanmak sweat out v.
katlanmak lap v.
katlanmak walk over v.
katlanmak cascade v.
katlanmak get (through/over) v.
katlanmak abrooke [obsolete] v.
katlanmak abear v.
katlanmak hold tack v.
katlanmak underbear v.
katlanmak hack v.
katlanmak lump v.
katlanmak go v.
katlanmak drie v.
katlanmak continue v.
katlanmak subscribe v.
Phrasals
katlanmak carry through v.
katlanmak bring over v.
katlanmak stand under v.
katlanmak take up with v.
katlanmak take with [scottish] v.
katlanmak live with v.
katlanmak turn under v.
katlanmak bear up v.
katlanmak live with something v.
katlanmak face up to v.
katlanmak get along v.
katlanmak gut out v.
katlanmak fold down v.
Colloquial
katlanmak lump it v.
katlanmak cut it v.
katlanmak guts out v.
katlanmak gutses v.
Idioms
katlanmak take (something) on the chin v.
katlanmak have a bellyful v.
katlanmak roll with it v.
katlanmak take it on the chin v.
katlanmak take it on the nose v.
Technical
katlanmak lap v.
Archaic
katlanmak abideth v.
katlanmak ingender v.
katlanmak comport v.
katlanmak dure v.
katlanmak prove v.

Sens de "katlanmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 148 résultat(s)

Turc Anglais
General
acıya katlanmak put up with (a pain, sorrow) v.
Tom put up with the pain.
Tom acıya katlandı.

More Sentences
acıya katlanmak endure v.
The emigrants have endured physical and mental pain.
Göçmenler fiziksel ve zihinsel acılara katlandılar.

More Sentences
sonuçlarına katlanmak bear the consequences v.
We are being made to bear the consequences of something that is not our fault.
Bizim hatamız olmayan bir şeyin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılıyoruz.

More Sentences
müsaade etmek (katlanmak vb) stand for v.
In the long term, our citizens will not stand for it.
Uzun vadede vatandaşlarımız buna müsaade etmeyecektir.

More Sentences
acıya katlanmak endure the pain v.
There are various ways of enduring the pain.
Acıya katlanmanın çeşitli yolları vardır.

More Sentences
sonuçlarına katlanmak suffer the consequences v.
Pensioners and elderly people fought in the last war and their wives and daughters suffered the consequences of this.
Emekliler ve yaşlılar son savaşta savaştı ve eşleri ve kızları bunun sonuçlarına katlandı.

More Sentences
maliyete katlanmak bear the cost v.
What is more, it is the consumer who has to bear the costs of receiving and reading the advertisements.
Dahası, reklamları alma ve okuma maliyetlerine katlanmak zorunda olan tüketicidir.

More Sentences
Idioms
sonuçlarına katlanmak face the consequences v.
If you do that, you will need to face the consequences.
Eğer bunu yaparsan, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın.

More Sentences
(zorluğa vb) katlanmak bite the bullet v.
I'll bite the bullet.
Sıkıntıya katlanacağım.

More Sentences
General
zahmete katlanmak take trouble v.
acıya katlanmak put up with v.
boyun eğerek (birşeye) katlanmak resign oneself to v.
ikiye katlanmak jackknife v.
acıya katlanmak tolerate v.
sonucuna katlanmak bear the consequence v.
acıya katlanmak take v.
-e katlanmak abide with v.
içe katlanmak invaginate v.
sonuçlarına katlanmak pay dearly v.
zahmete katlanmak inconvenience oneself v.
zahmete katlanmak trouble oneself v.
zahmete katlanmak trouble v.
zahmete katlanmak endure hardship v.
zahmete katlanmak take the trouble to do something v.
ikiye katlanmak jack-knife v.
zahmetine katlanmak take the pain v.
beşe katlanmak rise fivefold v.
üçe katlanmak rise threefold v.
zahmetine katlanmak go through a trouble v.
zahmete katlanmak go to all the trouble v.
katlanmak (birisine) stand v.
katlanmak (birisine) bear v.
katlanmak (zorluklara) absorb v.
üçe katlanmak increase threefold v.
(dikiş, oluk veya eklemde) katlanmak, bükülmek veya ayrılmak break v.
(teste, denemeye) katlanmak hold v.
kayba katlanmak give v.
körük gibi katlanmak concertina v.
sabırla katlanmak digest v.
(blastuladan gastrula oluşumunda) önceden katı olan yapının içinde boşluk oluşacak şekilde katlanmak invaginate v.
(kumaş) katlanmak gather v.
katlanmak zorunda bırakmak subject v.
sonucuna katlanmak pahasına on penalty of adv.
Phrasals
katlanmak (birine/bir şeye) put up with v.
bir şeye katlanmak go through v.
kötü bir duruma katlanmak go through v.
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine katlanmak take from (someone or something) v.
birinin tacizine/suistimaline katlanmak take something from someone v.
istemediği bir işe güzel şeyler hayal ederek katlanmak lash back (at someone or something) v.
bir şeye katlanmak go through something v.
zorluklara katlanmak/dayanmak weather out v.
'-e katlanmak acquiesce to v.
(birine/bir şeye) katlanmak bear with (someone or something) v.
cesurca dayanmak/katlanmak brazen out v.
bir soruna katlanmak contend with a problem v.
ikiye katlanmak double over v.
ortadan ikiye katlanmak double over v.
(bir şeye) katlanmak live with (something) v.
istemediği bir cinsel ilişkiye güzel şeyler hayal ederek katlanmak lash back (at someone or something) v.
(birine/bir şeye) katlanmak put up with (someone or something) v.
(bir şeye) boyun eğerek katlanmak resign (oneself) to (something) v.
(bir şeye) katlanmak roll with (something) v.
Proverb
çaresi yoksa katlanmak gerekir what can't be cured must be endured
Colloquial
(birinin) katlanmak/çekmek zorunda olduğu ceza (one's) lumps n.
birine katlanmak stand someone v.
kötü/aşağılayıcı muameleye katlanmak eat me v.
yaptıklarının sonucuna katlanmak pay the fiddler v.
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak go out of (one's) way (to do something) v.
tatsız bir şeye katlanmak sweat it out v.
her şeye rağmen katlanmak wear (it) v.
bir şeye katlanmak hack something v.
bir şeye katlanmak take something v.
sonucuna katlanmak pahasına under pain of expr.
sonucuna katlanmak pahasına on pain of expr.
Idioms
gurur kırıcı davranışlara katlanmak carry coals v.
zorluklarına/güçlüklerine göğüs germek/katlanmak bear the burden (of something) v.
yüzünü görmeye katlanmak bear the sight of (someone or something) v.
hayatın getirdiği tüm sıkıntılara/zorluklara/güçlüklere katlanmak bear your cross v.
hayatın getirdiği tüm sıkıntılara/zorluklara/güçlüklere katlanmak carry your cross v.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe katlanmak carry a millstone (around one's neck) v.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe katlanmak bear a millstone (around one's neck) v.
sıkıntısına/derdine göğüs germek/katlanmak bear the burden (of something) v.
zorluklarına/güçlüklerine göğüs germek/katlanmak bear the burden (of something) v.
kırıcı davranışlara katlanmak carry coals v.
sonuçlarına katlanmak pay the consequences v.
kendisiyle alay/dalga geçilmesine katlanmak carry coals v.
bir şeye katlanmak hold still for something v.
bir şeye katlanmak stand still for something v.
düş kırıklığına katlanmak grin and bear it v.
gülü sevip dikenine katlanmak take the bitter with the sweet v.
güçlüklere katlanmak take great pains v.
en ağır/zor/şiddetli kısmına katlanmak bear the brunt of something v.
gülü sevip dikenine katlanmak take the bad with the good v.
kötü sonuçlarına katlanmak be on the wrong end of something v.
olumsuz bir durumun sonuçlarına katlanmak get the short end of the stick v.
külfete katlanmak bear one's cross v.
külfete katlanmak carry one's cross v.
meşakkatlere katlanmak jump through hoops v.
meşakkatlere katlanmak go through hoops v.
sonuçlarına katlanmak take one's medicine v.
sonucuna katlanmak take the consequence v.
yaptığı bir hatanın sonuçlarına katlanmak burn one's fingers v.
(işlediği bir suçun) cezasını çekmek/cezasına katlanmak walk the plank v.
(bir şeye) erkek gibi katlanmak take it like a man v.
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak be able to take only so much v.
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak be able to take just so much v.
uğruna her şeye katlanmak would give one's right arm v.
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak can take only so much v.
zahmete katlanmak go out of one's way v.
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak can take just so much v.
(biri) sonuçlarına katlanmak be (someone's) funeral v.
bin bir güçlüğe katlanmak/göğüs germek go through hell and high water [uk] v.
zorluklara göğüs germek/katlanmak ride with the punches v.
külfete katlanmak bear cross v.
külfete katlanmak bear (one's) cross v.
(bir şeyin) sıkıntısına/derdine katlanmak bear the brunt (of something) v.
(bir şeyin) en sıkıntılı/problemli kısmına katlanmak bear the brunt (of something) v.
sıkıntısına/derdine katlanmak bear the brunt v.
en sıkıntılı/problemli kısmına katlanmak bear the brunt v.
(zorluğa, sorunlara) katlanmak bite the bullet v.
(bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak go out of the way to (do something) v.
zahmete katlanmak go out of way v.
zahmete katlanmak go out of your way v.
(bir şey yapmaya) katlanmak go through the motions (of doing something) v.
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak reap the harvest v.
'-e katlanmak hold still for v.
'-e katlanmak stand still for v.
yaptıklarının cezasını çekmek/sonuçlarına katlanmak make one's bed and lie in it v.
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak reap the harvest of v.
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak reap the fruits of v.
olumsuz bir durumun sonuçlarına katlanmak have the short end of the stick v.
(birini/bir şeyi) görmeye dayanmak/katlanmak stand the sight of (someone or something) v.
(bir şeye) erkek gibi katlanmak take (something) like a man v.
yaptıklarının sonuçlarına razı olmak/katlanmak take your lumps [us] v.
yaptığının sonucuna razı olmak/katlanmak take your medicine (like a man) v.
şikayet etmeden katlanmak take your medicine (like a man) v.
uğruna her şeye katlanmak would give your right arm for v.
alışkın olunandan daha kötüsüne katlanmak slum it v.
normal doğumun acısına katlanmak istemeyip sezaryen yapmayı tercih eden too posh to push expr.
Trade/Economic
zarara katlanmak bear a loss v.
Law
zarara katlanmak boar a toss v.
zarara katlanmak bear a loss v.
Biochemistry
yanlış katlanmak misfold v.
Archaic
(bir şeye) katlanmak abrook v.
(geçmiş zamanda) katlanmak bad v.
Slang
kötü davranışlara katlanmak eat crap v.
(bir şeye) katlanmak wear (something) [uk] v.
hakarete katlanmak eat shit v.