double - Turc Anglais Dictionnaire

double

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "double" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 188 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
double v. ikiye katlamak
The company's revenues have roughly doubled every year since.
Şirket o zamandan beri her yıl gelirini neredeyse ikiye katlıyor.

More Sentences
double adj. iki kişilik
The only room available is a double.
Mevcut tek oda iki kişiliktir.

More Sentences
General
double v. iki katına çıkmak
This amount doubled in the following programme for the years from 2000 to 2006.
Bu miktar, 2000-2006 yılları arasındaki bir sonraki programda iki katına çıkmıştır.

More Sentences
double v. ikiye katlamak
After receiving the first two cards, the player may double his bet.
İlk iki kartı aldıktan sonra oyuncu bahsini ikiye katlayabilir.

More Sentences
double v. iki katına çıkarmak
We propose to double the spending on science and society.
Bilim ve topluma yönelik harcamaların iki katına çıkarılmasını öneriyoruz.

More Sentences
double adj. iki kişilik
We'd like a double room with bath.
Banyolu iki kişilik bir oda istiyoruz.

More Sentences
double adj. iki
I think, however, that even if we doubled or tripled all of these measures, we would not get to the root of the problem.
Bununla birlikte, tüm bu tedbirleri iki ya da üç katına çıkarsak bile sorunun kökenine inemeyeceğimizi düşünüyorum.

More Sentences
double adv. iki kere
I double dare you.
Sana iki kere meydan okuyorum.

More Sentences
double adv. iki katı
There are countries whose slaughter premium is currently double that of others.
Kesim primi şu anda diğerlerinin iki katı olan ülkeler var.

More Sentences
Tourism
double n. iki kişilik oda
I'd like a double room.
İki kişilik oda istiyorum.

More Sentences
Common Usage
double n. çift
double n. iki kat
double n. dublör
double n. duble
double v. iki misli yapmak
double adj. duble
double adj. çifte
double adj. çift
double adv. ikişerli
double adv. iki kat
double adv. iki misli
General
double n. hile
double n. dolandırıcı
double n. kopya
double n.
double n. oyun
double n. hilekar
double n. ikili bahis
double n. dublör
double n. (briç) kontr
double n. aldatma
double n. koşar adım
double n. (oyuncu, şarkıcı) bir kimsenin yerini dolduran diğer kimse
double n. yedek kimse
double n. yardımcı oyuncu
double n. keskin dönüş
double n. keskin viraj
double n. keskin dönemeç
double n. (her yüzeyi eşit noktalı) domino taşı
double v. bükmek
double v. eğilmek
double v. iki misli olmak
double v. çiftlemek
double v. ikiyle çarpmak
double v. iki enstrüman çalmak
double v. iki kat etmek
double v. bükülmek
double v. dublörlüğünü yapmak
double v. katlanmak
double v. aldatmak
double v. yumruğunu sıkmak
double v. iki ile çarpmak
double v. katlamak
double v. iki misli yapmak
double v. ikili oynamak
double v. ikilemek
double v. iki rolü birden oynamak
double v. koşar adım gitmek
double v. kıvırmak
double v. ikinci bir işte çalışmak
double v. atlatmak
double v. kurtulmak
double v. sıyrılmak
double v. koşarken sert ve ani dönüş yapmak
double v. dolambaçlı bir yolda gitmek
double v. (elbise) başka bir malzeme ile düzeltmek
double v. (elbise) astarlamak
double v. (elbise) astar ile kaplamak
double v. eğmek
double v. gidip gelmek
double v. yakayı kurtarmak
double v. (tavlada) bahis miktarını iki katına çıkarmayı teklif etmek
double v. dolaşarak gitmek
double v. dolambaçlı yoldan gitmek
double adj. iki anlamlı
double adj. bükülmüş
double adj. katlı
double adj. benzer
double adj. iki yüzlü
double adj. ikili
double adj. aynı
double adj. katmerli
double adj. ikiyüzlü
double adj. ikiz
double adj. çift porsiyon
double adj. çift
double adj. çifte
double adj. duble
double adj. 2 kişilik
double adj. (madeni para) iki birimlik
double adj. (aile ilişkisinde) her iki tarafla da ilgili
double adj. hem anne hem baba tarafı ile ilgili
double adv. iki kat
double adv. iki misli
double adv. ikili
double adv. birlikte
double adv. çift olarak
double adv. çiftler halinde
double adv. biri ile beraber
double adv. iki büklüm olarak
Colloquial
double v. çift randevuya çıkmak
double v. çiftler halinde buluşmak
Computer
double n. çift duyarlıklı kayan nokta
double n. çift kesinlikli kayan nokta
double expr. ikiye katla
Textile
double v. katlamak
Construction
double v. ahşap tekneye ikinci bir kaplama yapmak
Marine
double v. (gemi) burunda rota değiştirmek
double v. (gemi) çift yönde gezinmek
double v. (gemi) hareket yönünü değiştirerek gezinmek
Printing
double n. mükerrer satır
double n. mükerrer sözcük
double n. yanlışlıkla tekrar dizilen satır
double n. yanlışlıkla iki kez tek tarafına basılan sayfa
double adj. (eski punto sisteminde) puntonun iki katı büyüklüğünde
double adj. (kağıt boyutu) kısa kenarı iki katı uzatılan
Gastronomy
double n. çift ölçü
Math
double adj. (polinom denklemde kök) iki eşit kökten biri olan
double adj. (integralde) iki bağımsız değişkenli integrantı olan
double adj. (integral) çift katlı
double adj. (polinomda kök) çift katlı
Astronomy
double n. çift yıldız
Botanic
double adj. katmerli
double adj. (çiçek) çok yapraklı
Fishery
double n. (aynı misinada) iki balık yakalama
Literature
double adj. (ölçü) iki heceli ayak içeren
double adj. (uyak) iki heceli
Linguistics
double n. (sözcükte) yan yana iki kez yazılan harf
History
double n. (2 kuruşa denk gelen) eski fransız madeni parası
double n. guernsey madeni parası
Religious
double n. (roma katolik kilisesi) dini bayram
Military
double n. çift namlulu av tüfeği
double n. çift namlulu tüfek
double v. çapraz ateş açmak
double v. yaylım ateşine tutmak
Hunting
double v. çift namlulu av tüfeğiyle tek tetikte iki mermi ateşlemek
Sport
double n. üst üste iki galibiyet
double n. üst üste iki mağlubiyet
double n. çift galibiyet
double n. çift mağlubiyet
double n. çift atlama
double n. (bowlingte) üst üste iki kez tüm labutları devirme
double n. (hedef vurma oyununda) aynı anda iki hedefi vurma
double n. (kriket oyuncusu) tek sezonda 1000 sayı yapma başarısı
double n. (futbol) tek sezonda aynı takımın kazandığı iki müsabaka
double n. (dart tahtası) en dış halka
double n. (dart) en dış halkaya yapılan atış
double n. (bilardo) hedef topun karşı cebe sektiği vuruş
Baseball
double n. atıcının ikinci kalede beklediği kale vuruşu
double v. koşarak ikinci kaleye kadar gelmek
double v. ikili oyunu tamamlarken koşan bir oyuncuyu dışarı çıkarmak
Chess
double v. aynı renkte iki piyonu aynı hizaya getirmek
double v. aynı renkte iki kaleyi aynı hizaya getirmek
Card
double n. güçlü el
double n. (tavlada) bahsi iki katına çıkarma
double v. (briçte) kontur atmak
double adj. birbirine karıştırılmış iki kart destesi ile oynanan
double adj. çift kart destesi ile oynanan
Wagering
double n. ikili ganyan
double n. iki karşılaşmadan oluşan birleşik bahis
double adj. çifte
Music
double n. (16. yüzyıla özgü) bir salon dansı adımı
double n. (öne veya ileri doğru) dört koşar adımdan oluşan halk dansı sekansı
double n. (müzikte) varyasyon
double n. varyasyon ile tekrar edilen bölüm
double n. (müzik bölümünün) tekrara dayalı formu
double v. armonide katlamak
double v. (bir oktav yüksek veya alçak) nota eklemek
double v. (müzik parçası) aynı bölümü tekrarlayarak güçlendirmek
double adj. (tempo) ikili
double adj. (vuruş) ikili
double adj. (vuruş) çift
double adj. bir oktav daha düşük çıkan
double adj. (orgda) tek noktalı 16 ses aralığında olan
Theatre
double n. çift rolde oynayan oyuncu
Cinema
double v. (filmde bir kısım repliği) farklı diller konuşan izleyiciler için hazırlamak
double v. repliği yanlışlıkla yeniden okumak
double v. yabancı dilde dublaj yapmak
Ottoman Turkish
double adj. koşa
Archaic
double v. baştan savmak
double v. hile yapmak
double v. kandırmak
double v. dolandırmak
double adv. hilekarlıkla
double adv. yalancılıkla
double adv. düzenbazlık ile
double adv. dalavereyle
double adv. iki yüzlülük ile

Sens de "double" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
double entry n. çift giriş
In future, bookkeeping will be done by the double entry system.
Gelecekte, defter tutma çift giriş sistemi ile yapılacaktır.

More Sentences
double standards n. çifte standart
We as a Parliament will not accept double standards on competition policy.
Parlamento olarak rekabet politikası konusunda çifte standardı kabul etmeyeceğiz.

More Sentences
double taxation n. çifte vergilendirme
The problems of double taxation are relatively rare, as our study showed.
Çalışmamızın da gösterdiği gibi çifte vergilendirme sorunları nispeten nadirdir.

More Sentences
double meaning n. çifte anlam
This word has a double meaning.
Bu kelimenin çift anlamı vardır.

More Sentences
double-dealing n. ikiyüzlülük
It is too early to say whether President Bush will choose double-dealing or inconsistency.
Başkan Bush'un ikiyüzlülüğü mü yoksa tutarsızlığı mı seçeceğini söylemek için henüz çok erken.

More Sentences
double-decker n. çift katlı otobüs
The double-decker bus arrived at the bus stop.
Çift katlı otobüs, otobüs durağına geldi.

More Sentences
double chin n. gıdı
Tom has a double chin.
Tom'un gıdısı var.

More Sentences
double time n. çifte mesai
Tom is paid double time on Sundays and public holidays.
Tom'a Pazar günleri ve resmi tatillerde çift mesai ödenir.

More Sentences
see double v. çift görmek
For some reason, I'm happy when I see doubles.
Nedense, çiftleri görünce mutlu oluyorum.

More Sentences
double-cross v. ihanet etmek
Tom double-crossed me.
Tom bana ihanet etti.

More Sentences
double-cross v. kazık atmak
I double-crossed Tom.
Tom'a kazık attım.

More Sentences
double-cross v. aldatmak
I double-crossed Tom.
Ben Tom'u aldattım.

More Sentences
double-jointed adj. iki eklemli
Tom is double-jointed.
Tom iki eklemli.

More Sentences
double-faced adj. ikiyüzlü
You are double-faced and this is the problem.
İkiyüzlüsünüz ve sorun da bu.

More Sentences
double-barreled adj. çift namlulu
He bought a double-barreled shotgun.
Çift namlulu bir av tüfeği aldı.

More Sentences
on the double adv. koşar adım
Get out of here on the double.
Buradan koşar adım çıkın.

More Sentences
Phrasals
double over v. iki büklüm olmak
Tom doubled over with pain.
Tom acıdan iki büklüm oldu.

More Sentences
Colloquial
double whammy n. çifte dezavantaj
It's a double whammy.
Bu bir çifte dezavantaj.

More Sentences
General
double six n. düşeş (zar)
double dealing n. iki yüzlülük
double plate n. çift plaka
double header n. iki lokomotifli tren
double entendre n. iki anlamlı söz
double harness n. evlenme
double standard n. çifte standart
double holes n. çift delik
double slit n. çiftyarık
double tongue n. hilekar
double density n. ikircil söz
double jeopardy n. çifte yargılama
double entry n. amerikan usulü defter tutma
double boiler n. iki katlı tencere
double harness n. evlilik bağı
double floor n. çift taban
double star n. çiftyıldız
twin double n. ikiz double
double decker n. çift katlı otobüs
double entendre n. iki tarafa çekilebilecek söz
double action n. çift etki
double time n. iki kat hızlı
double ignition n. çift ateşleme
double feature n. iki film birden
double density n. lastikli söz
double boiler n. benmari
double chin n. insanda gerdan
double date n. iki çiftin buluşması
double deuce n. dubara
double room n. otelde çift yataklı oda
double boiler n. çift kazan
double earner n. birkaç işten para kazanan kişi
double blind method n. çift kör yöntemi
double loop learning n. çift etaplı öğrenme
double take n. bir durumun anlamını sonradan kavrama
double cross n. aldatma
double window n. çift pencere
double line n. çift hat
double track n. çift yol
double bend n. çift dirsek
double saucepan n. birbirinin içine giren iki tencere
double one n. hepyek
double dealing n. ikiyüzlülük
double door n. çift kapı
double barelled gun n. çifte
double cone n. çift koni
double gamble n. çifte kumar
double agent n. iki taraflı çalışan casus
double handful n. koşam
double taxation n. çifte vergi
double column n. çift sütun
a small double drum n. kudüm
double bed n. iki kişilik yatak
double chair n. iki koltuklu teleferik
double posting n. çifte kayıt
double pole n. çift kutup
folded double n. iki kat
double duvet cover set n. çift kişilik nevresim takımı
double duvet cover n. çift kişilik nevresim
double portion n. çift porsiyon
double function n. çift fonksiyon
double break n. çift kesme
double branch n. çift çatal
double dealer n. ikiyüzlü
double house n. ikiz ev
double boiler n. ikili tencere
double brake block holder n. sabo tutucusu
double signature n. çift imza
double-take n. geç anlama
double-dealer n. sahtekar
double-dealer n. iki yüzlü
double-entendre n. çifte manalandırma
double-glazed window n. çift camlı pencere
double-decker n. iki katlı otobüs
double-dealer n. dolandırıcı
double-glass n. çift cam
double-quick n. hızlı yürüyüş
double-entendre n. biri uygunsuz iki farklı anlam taşıyan söz
double-dealer n. ikiyüzlü
double-decker n. su çizgisi üzerinde iki güvertesi olan gemi
double-edged compliment n. iğneli kompliman
double-entendre n. cinasa benzer bir konuşma şekli
double-declutch n. çift debriyaj
double-magnum n. büyük şarap şişesi
double-decker n. ranza
double-entendre n. tevriye
double-entendre n. çift anlamlılık
double-loop learning n. çift döngülü öğrenme
double-dealing n. dolandırıcılık
double-crosser n. oyunbozan
double-loop learning n. çift etaplı öğrenme
double-edged sword n. iki tarafı keskin kılıç
double-chin n. gerdan
double-glazing n. çift cam
double-decker n. iki katlı taşıt
double dealer n. iki yüzlü
double envelopment n. çift taraflı kuşatma
double-crosser n. ikiyüzlü
double decker bus n. iki katlı otobüs
double decker bus n. çift katlı otobüs
f double flat n. f çift bemol
double door n. çift kanatlı kapı
double-leaf door n. çift kanatlı kapı
double-lock n. çifte kilit
double feature n. iki film bir arada
double glove n. çift eldiven
double dutch n. aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi
double bind n. çifte açmaz
double tap n. çift vuruş
double-barrelled name n. iki addan oluşan isim
double-barrel surname n. iki addan oluşan soyadı
double act n. iki kişilik gösteri
double-wide mobile home n. çift üniteli mobil/taşınabilir ev
double tier cake n. iki katlı pasta
b-double n. uzun tır
double pluggers n. parmak arası terlik
double wedding n. çifte düğün
double bed n. çift kişilik yatak
double time n. koşar adım
double date n. iki çiftli randevu
double sofa n. ikili koltuk
double trouble n. bir dans hareketi
double trouble n. çifte sorun
double trouble n. çifte dert
double jeopardy n. çifte risk
double-sided tape n. çift taraflı bant
double bed sheet n. çift kişilik çarşaf
double bind n. çözümsüz çelişki
double chance n. çift şans
double chance n. çifte şans
double handling n. köpek podyumda iken, köpeğin dikkatini çekip hareketlerine yön verilmesi
double minaret madrasah n. çifte minareli medrese
double headed arrow n. çift yönlü ok
double booking n. çifte rezervasyon
double digit number n. iki basamaklı sayı
double pneumonia n. iki taraflı zatürre
double wall n. dubleks torba
double cuffs n. plastik kayışlı kelepçe
double bluff n. blöf yaparcasına hareket etme
double bluff n. blöf gibi anlaşılan davranış
double check n. dikkatli inceleme
double check n. detaylı inceleme
double check n. detaylı araştırma
double cross n. kazanma
double cross n. galibiyet alma
double cross n. kazanmak için uğraşma
double cross n. didinip durma
double cross n. kazanmaya çalışma
double cross n. yenilgiyi kabul etmeme
double day n. çift mesai
double day n. çalışan anneye ait iş ve ev sorumlulukları
double digit n. çift haneli tam sayı
double digit n. iki basamaklı sayı
double digits [us] n. çift haneli sayı
double digits [us] n. çift haneli yüzde
double dipping n. aynı kaynaktan elde edilen iki gelir
double dutch n. anlaşılmaz şey
double dutch n. anlaşılmaz konuşma
double elephant paper n. büyük bir kağıt boyutu
double jump n. aynı pulla art arda iki hamle yaparak rakibin iki pulunu yeme
double letter n. iki sayfaya yazılıp çift posta ücreti gerektiren mektup
double negative n. çift olumsuzlama
double negative n. olumsuzu inkar yoluyla olumluyu doğrulama
double quick n. hızlı ritim
double quick n. hızlı tempo
double quick n. iki kat hızlı tempo
double take n. ikinci kez bakma
double-talk n. abuk sabuk söz
double-talk n. anlamsız söz
double-talk n. teknik dilde anlaşılmaz söz kalabalığı
double-bitted ax n. başının iki tarafı da kesici olan balta
double-bitted axe n. başının iki tarafı da kesici olan balta
double-breasted jacket n. kruvaze ceket
double-breasted suit n. kruvaze ceketli takım
double-dip n. (hız trenlerinde) yolun yarısında bir süreliğine düzleşen tepe
double-take n. ikinci kez bakma
cross double fitché n. kollarının uçları iki sivri uca ayrılan haç
aa (double-a) game n. orta bütçeli video oyunu
double up v. iki büklüm olmak
double cross v. aldatmak
double up v. eğilmek
see double v. çatal görmek
double up v. paylaşmak
see double v. şeşi beş görmek
double up v. bükülmek
bend double v. belini bükmek
see double v. biri iki görmek
double up v. iki büklüm etmek
double for v. dublörlüğünü yapmak
live a double life v. ikiyüzlü bir hayat yaşamak
double up with v. ile aynı odayı paylaşmak
make double line v. çift sıra olmak
see double v. sarhoş olmak
double back v. aynı yoldan geri dönmek
double up on v. paylaşmak
double up v. ikiye katlamak
double park v. arabayı yolun ortasında bırakmak
play a double game v. iki tarafı da idare etmek
double space v. çift aralıkla yazmak
play a double game v. ikili oynamak
double up on v. bölüşmek
be bent double v. iki kat olmak
double-check v. çifte kontrol yapmak
double-clutch v. vites değiştirirken iki kere debriyaja basmak
double-check v. tekrar kontrol etmek
double-cross v. dolandırmak
double-cross v. kazıklamak
double-check v. çifte kontrol etmek
double-bank v. bisiklet veya motosiklette ikinci bir kişiyi taşımak
double-cross v. ikiyüzlülük etmek
double-space v. çift aralıkla yazmak
double-clutch v. çift debriyaj yapmak
double-cross v. sırtından vurmak
double-cross v. kancıklık etmek
double-space v. çift aralıkla yazmak (daktiloda/bilgisayarda)
double-quick v. hızlı yürümek
double-park v. iki sıra parketmek
practice double standard v. çifte standart uygulamak
apply double standard v. çifte standart uygulamak
double up as a bed v. açılınca yatak olmak
live a double life v. çifte hayat yaşamak
double-bank an oar v. iki adam bir küreği çekecek şekilde ayarlama yapmak
double back v. ters yöne gitmek
double back v. tersine gitmek
double-bluff v. blöf yapar gibi kandırmak
double-check v. çifte kontrole tabi tutulmak
double-check v. çifte denetime tabi olmak
double-check v. detaylı inceleme yapmak
double-check v. detaylı araştırma yapmak
double-date v. çift randevuya çıkmak
double-date v. çiftler halinde randevuya çıkmak
double-date v. çiftler halinde buluşmak
double dye v. iki kez boyamak
double-quick v. hızlı hareket etmek
double-quick v. hızlı hareket ettirmek
double-quick v. hızlı çalıştırmak
double scull v. ağırlığı patenlerin iç kenarına verip ayakları birbirine yaklaştırıp birbirinden uzaklaştırarak geriye doğru gitmek
double-talk v. laf salatası yapmak
double-talk v. kaçamaklı konuşmak
double-talk v. yuvarlak konuşmak
double-time v. hızlı hareket etmek
double-time v. hızlı hareket ettirmek
double-time v. hızlı çalıştırmak
double-book v. yalnızca birinin kullanılacağı iki rezervasyon yaptırmak
double-book v. aynı anda birden fazla müşterinin kullanımı için rezerve etmek
double-charge v. fazla fiyat yükseltmek
double-charge v. abartmak
double-dip v. iki kaynaktan aynı anda para elde etmek
double-dip v. bir devlet dairesinde çalışırken diğerinden emekli maaşı almak
double-dye v. tekrar boyamak
double-dye v. üst üste iki kez boyamak
double-lock v. özenle bağlamak
double-lock v. özenle sabitlemek
double-shade v. (bir yerin) doğal karanlığını iki katına çıkarmak
double-team v. taşırken iki takım kullanmak
double-team v. çift kuvvet getirmek
double layered adj. ikikatlı
double minded adj. kararsız
double edged adj. çift taraflı
double keeled adj. çift karineli
double tongued adj. yüze gülücü
bent double adj. iki büklüm
double screen adj. çift ekran
double spaced adj. çift satır
double breasted adj. çift göğüslü
double edged adj. iki tarafı keskin
double faced adj. yüze gülücü
bent double adj. iki kat
double-dealing adj. iki yüzlü
double-quick adj. çok çabuk
double-barrelled adj. iki maksatlı
double-minded adj. iki yüzlü
double-dealing adj. aldatıcı
double-dealing adj. ikiyüzlü
double-faced adj. iki taraflı (kumaş)
double-chinned adj. çifte gerdanlı
double-acting adj. çift etkili
double-breasted adj. kruvaze
double-quick adj. jet gibi
double-dyed adj. kaşarlanmış
double-faced adj. iki yüzlü
double-edged adj. hem lehte hem aleyhte olan
double-tongued adj. hilekar
double-edged adj. iki ağızlı
double-faced adj. acem kılıcı gibi
double-tongued adj. sahtekar
double-barreled adj. iki namlulu
double-faced adj. çift taraflı
double-spaced adj. çift aralıklı (yazı)
double-barrelled adj. iki işe yarayan
double-minded adj. kararsız
double-glazed adj. çift camlı
double-quick adj. çabucak
double-deck adj. çift katlı
double-barrelled adj. iki parçalı
double-quick adj. hızlı
double-edged adj. çift ağızlı
double-tongued adj. iki yüzlü
double-edged adj. iki tarafı keskin
double-faced adj. çift yüzlü
double-dealing adj. sahte
double-quick adj. rüzgar gibi
double-headed adj. çift başlı
double-minded adj. samimiyetsiz
double-quick adj. hemencecik
double-current adj. çift akımlı
double-dealing adj. acem kılıcı gibi
double-digit adj. çift haneli
double-breasted adj. çift düğmeli
double-breasted adj. kruvaze (ceket)
double-bedded adj. çift yataklı
double-digit adj. çift rakamlı
double-armed adj. çift kollu
double-roof adj. çift çatılı
double-fronted adj. çift yönlü/cepheli
double-headed adj. iki başlı
double-barrelled adj. iki soyadlı
double-barreled adj. iki işe yarayan
double-barreled adj. iki amaçlı
double-barrelled adj. çifte soyadlı
double-barreled adj. çifte soyadlı
double-barreled adj. iki maksatlı
double-barrelled adj. iki amaçlı
double-barreled adj. çift anlamlı
double-barrelled adj. çift namlulu
double-barrelled adj. çift anlamlı
double-barreled adj. iki parçalı
double-barreled adj. iki soyadlı
double-barrelled adj. iki namlulu
double bladed adj. çift bıçaklı
double minaret adj. çifte minareli
two-double adj. iki kat
two-double adj. çift
two-double adj. iki büklüm
double-dealing adj. dolandırıcı
double-dealing adj. yalancı
double-dealing adj. ahlaksız
double-dealing adj. hain
double-dealing adj. düzenbaz
double-dealing adj. şerefsiz
double-digit adj. yüzde on olan
double-digit adj. yüzde onu aşan
double-digit adj. çift hanelere varan
double figure [uk] adj. çift rakamlı
double figure [uk] adj. çift haneli
double-ring adj. çiftlerin yeminlerini okurken birbirlerine alyans taktıkları (düğün töreni)
double-banked adj. iki katlı
double-banked adj. iki sıralı
double-dyed adj. iki kez boyanmış
double-dyed adj. tamamen renklendirilmiş
double-dyed adj. yoğun şekilde renklendirilmiş
double-dyed adj. esaslı
double-dyed adj. kapsamlı
double-eyed adj. aldatıcı görünen
double-handed adj. iki denizcili
double-handed adj. iki denizci gerektiren
double-handed adj. iki denizciye uygun olan
double-handed adj. iki denizcinin kullandığı (tekne)
double-hearted adj. düzenbaz
double-hearted adj. aldatıcı
double-hearted adj. güvenilmez
double-hearted adj. yalancı
double-milled adj. iki kez inceltilmiş (kumaş)
double-sided adj. iki taraflı
double-sided adj. iki yüzlü
double-sided adj. iki yönlü
on the double adv. bir koşu
at the double adv. fırtına gibi
in double time adv. hızla
at the double adv. koşar adımla
at the double adv. koşar adım
on the double adv. yellim yelalim
at the double adv. yellim yelalim
on the double adv. fırtına gibi
double-quick adv. hızla
double quick adv. daha hızlı
double-handed adv. diğerine yardım eden iki insandan her biriyle
go at the double! interj. marş marş
cmd (common meter double) abrev. müzikte bir tür ölçü
Phrasals
double up with someone v. birisiyle paylaşmak
double down v. daha inatçı veya kararlı olmak
double down v. üstelemek
double up v. iki büklüm olmak
double up v. yerlere yatırmak
double up v. eşleştirmek
double up v. eşlemek
double up v. ikili grup yapmak
double up v. ikili gruplara ayırmak
double up v. eşleşmek
double up v. bir araya gelmek
double up v. iki iş görmek
double up v. aynı anda iki iş yapmak
double up v. iki işi bir arada yapmak
double up v. iki şey yerine geçmek
double up v. başkasının yerine de bakmak
double up v. üst üste iki kez yapmak
double up v. iki kez yapmak
double up v. tek kişilik yerde iki kişi kalmak
double up v. iki kişi beraber kalmak
double up v. (bir kişilik yeri veya şeyi) iki kişi paylaşmak
double up v. pokerde sahip olunan pulları iki katına çıkarmak
double up v. eşleştirilmek
double up v. ikili gruplar haline getirilmek
double up v. ikili gruplara ayrılmak
double up v. iki katına çıkarmak
double up v. iki mislini yapmak
double up v. iki kat artırmak
double up v. bir şeyi iki kişi paylaşmak
double up v. bir kişilik şeyi iki kişi paylaşmak
double up v. aynı anda iki şeyi yapmak
double up v. iki işi birden yapmak
double as v. başka bir şey olarak da görev yapmak
double as v. başka bir şey görevi de yapmak
double as v. aynı zamanda bir şey daha olmak
double as v. (aynı zamanda) bir şey olarak da çalışmak/hizmet vermek
double as v. aynı zamanda bir şey de olmak
double over v. ikiye katlamak
double over v. ortadan ikiye kıvırmak/katlamak
double over v. ikiye katlanmak
double over v. ortadan ikiye katlanmak
double over v. iki büklüm yapmak
double over v. iki büklüm etmek
double over v. iki büklüm olmasına neden olmak
double up with (someone) v. (biriyle) eş olmak
double up with (someone) v. (biriyle) ikili eş olmak
double up with (someone) v. (biriyle) eşleşmek
double up with (someone) v. (biriyle) eş yapmak
double up with (someone) v. (biriyle) eşleştirmek
double up with (someone) v. (biriyle) ikili eş yapmak
Phrases
double the amount of expr. iki katı
Colloquial
double bill n. çift fatura kesme
double bill n. fatura usulsüzlüğü
double whammy n. çifte sorun
double-dipping n. çifte gelir/kazanç
double-dipping n. çift gelir/kazanç
double muslim n. koyu müslüman
double saw n. 20 dolarlık banknot
double saw n. yirmilik (dolar)
double sawbuck n. iki onluk (dolar)
double saw(buck) n. yirmilik (dolar)
double saw(buck) n. iki onluk (dolar)
double six n. bir yıl
double six n. üst üste iki altı ay
double-bagger n. beyzbolda ikinci kaleyi almayı sağlayacak kadar uzağa yapılan vuruş
double bagger n. beyzbolda ikinci kaleyi almayı sağlayacak kadar uzağa yapılan vuruş
double-bagger n. çok çirkin insan
double-bagger n. iğrenç görünüşlü insan
double-bagger n. gudubet
double-decker n. çift katlı sandviç
double-decker n. duble sandviç
double-decker n. iki katlı otobüs
double-decker n. çift katlı sandviç
double-decker n. duble sandviç
double-dome n. inek (öğrenci)
double-dome n. çok zeki
double-dome n. entelektüel kimse
double-dome n. bilgili kimse
double-dome n. aydın kimse
double-dome n. mürekkep yalamış kimse
double-dome n. entel tip
double-dome n. entelektüel
double-dome n. bilgili
double-dome n. aydın
double-dome n. mürekkep yalamış
h-e-double-toothpicks n. cehennem (çoğunlukla yazı dilinde kullanılmayan, farklı şekillerde hecelenebilen şaka yollu bir hüsnütabir)
double bogey n. (golfte) beraberlikten iki sayı fazla
double crosser n. oyunbozan
double crosser n. ikiyüzlü
double crosser n. ikili oynayan
double crosser n. dolandırıcı
double crosser n. hain
double eagle n. golfte par sayısından 3 eksik olan skor
double tap n. çift tıklama
double tap n. çift tık
double foot plow n. tek atın çektiği iki kürekli saban
double play [us] n. tek eylemden iki sonuç elde etme
double-dip n. üzerinde iki top dondurma bulunan külah
double-u n. tuvalet
double-u n. lavabo
live a double life v. iki hayat yaşamak
double eagle v. golfte par sayısından 3 eksik olan skoru yapmak
double tap v. (silahı) iki kere üst üste ateşlemek