bildirmek - Turc Anglais Dictionnaire

bildirmek

Sens de "bildirmek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 95 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bildirmek state v.
They stated their objections.
İtirazlarını bildirdiler.

More Sentences
bildirmek notify v.
Turkey has notified its state aid schemes to the Commission and these are under examination.
Türkiye, devlet yardımı programlarını Komisyona bildirmiştir ve bunlar incelenmektedir.

More Sentences
bildirmek inform v.
I should therefore like to inform the administration that both amendments need to be reformulated.
Bu nedenle, her iki değişikliğin de yeniden formüle edilmesi gerektiğini idareye bildirmek isterim.

More Sentences
bildirmek report v.
The Bureau of Labor Statistics reported a 15% increase in unemployment.
Çalışma İstatistikleri Bürosu işsizlikte %15'lik bir artış olduğunu bildirdi.

More Sentences
General
bildirmek submit v.
However, Article 110 provides you with the possibility of drafting recommendations and submitting opinions.
Bununla birlikte, 110. Madde size tavsiyeler hazırlama ve görüş bildirme imkanı sağlamaktadır.

More Sentences
bildirmek relay v.
I'll relay your message to Tom.
Mesajınızı Tom'a bildireceğim.

More Sentences
bildirmek issue v.
It issued a favourable opinion.
Olumlu bir görüş bildirmiştir.

More Sentences
bildirmek inform that v.
Turkey has been informed that pre-accession advisors can be made available under the Twinning Programme.
Eşleştirme Programı çerçevesinde katılım öncesi danışmanlar temin edilebileceği Türkiye’ye bildirilmiştir.

More Sentences
bildirmek offer v.
Tom never offered a reason why.
Tom asla nedenini bildirmedi.

More Sentences
bildirmek signal v.
I understand that the Council has also signalled its agreement in principle.
Anladığım kadarıyla Konsey de prensipte mutabık olduğunu bildirmiştir.

More Sentences
bildirmek post v.
Please post here if you experience any problems.
Herhangi bir sorun yaşarsanız buraya bildirin.

More Sentences
bildirmek announce v.
Fadil announced to Layla that he wanted a divorce.
Fadıl, Leyla'ya boşanmak istediğini bildirdi.

More Sentences
bildirmek notify v.
Why has the Commission not explicitly notified the Member States that Israel's definition of territoriality is illegal?
Komisyon neden İsrail'in toprak tanımının yasadışı olduğunu Üye Devletlere açıkça bildirmemiştir?

More Sentences
bildirmek inform v.
We shall, of course, inform her of your dissatisfaction and she will immediately find out what can be done.
Memnuniyetsizliğinizi elbette kendisine bildireceğiz ve o da derhal ne yapılabileceğini öğrenecektir.

More Sentences
bildirmek notice v.
He came without notice.
O bildirmeden geldi.

More Sentences
bildirmek declare v.
I declare resumed the session of the European Parliament adjourned on Thursday 19 December 2002.
Avrupa Parlamentosu'nun 19 Aralık 2002 Perşembe günü ertelenen oturumunun yeniden başladığını bildiririm.

More Sentences
bildirmek report v.
I have to report that by 15 November no such communication had been received from the Commission.
Ancak 15 Kasım itibariyle Komisyon'dan böyle bir bildirim gelmediğini bildirmek zorundayım.

More Sentences
bildirmek tell v.
What we demand of the Commission is that, within the next few months, they tell us what the criteria are to be.
Komisyon'dan talebimiz, önümüzdeki birkaç ay içerisinde kriterlerin ne olacağını bize bildirmeleridir.

More Sentences
bildirmek deliver v.
We in this House delivered an unambiguous opinion on it in 2001.
Bu Mecliste 2001 yılında bu konuda net bir görüş bildirmiştik.

More Sentences
Trade/Economic
bildirmek advise v.
ICES has advised that the stock of hake is in danger of collapse.
ICES, berlam balığı rezervlerinin çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirmiştir.

More Sentences
bildirmek notify v.
Turkey has notified its state aid schemes to the Commission and these are under examination.
Türkiye, devlet yardımı programlarını Komisyon’a bildirmiştir ve bunlar halen incelenmektedir.

More Sentences
Politics
bildirmek declare v.
I declare resumed the session of the European Parliament adjourned on Thursday, 30 May 2002.
Avrupa Parlamentosu'nun 30 Mayıs 2002 Perşembe günü sona eren oturumunun yeniden başladığını bildiririm.

More Sentences
Technical
bildirmek report v.
But people working on the ground still report frustrations.
Ancak sahada çalışan insanlar hala hayal kırıklıklarını bildiriyor.

More Sentences
bildirmek tell v.
What we demand of the Commission is that, within the next few months, they tell us what the criteria are to be.
Komisyon'dan talebimiz, önümüzdeki birkaç ay içerisinde kriterlerin ne olacağını bize bildirmesidir.

More Sentences
bildirmek inform v.
Mr Bowis, I will be sure to inform the Presidency of the essence of your speech.
Sayın Bowis, konuşmanızın özünü Başkanlığa bildireceğimden emin olabilirsiniz.

More Sentences
bildirmek say v.
The news says that there was a big earthquake in Greece.
Haberler, Yunanistan'da büyük bir deprem olduğunu bildiriyor.

More Sentences
General
bildirmek give out v.
bildirmek herald v.
bildirmek inform of v.
bildirmek attest v.
bildirmek inform about v.
bildirmek advertise v.
bildirmek prescribe v.
bildirmek serve notice v.
bildirmek convey v.
bildirmek announce for v.
bildirmek let know v.
bildirmek lodge v.
bildirmek open v.
bildirmek give forth v.
bildirmek impart to v.
bildirmek proclaim v.
bildirmek acquaint v.
bildirmek put up v.
bildirmek present v.
bildirmek pass v.
bildirmek enunciate v.
bildirmek purport v.
bildirmek pronounce v.
bildirmek signalize v.
bildirmek communicate v.
bildirmek promulgate v.
bildirmek indicate v.
bildirmek intimate v.
bildirmek affirm v.
bildirmek give notice v.
bildirmek let somebody know v.
bildirmek apprise v.
bildirmek assert v.
bildirmek certify v.
bildirmek disclose v.
bildirmek impart v.
bildirmek vote v.
bildirmek bring to the attention of v.
bildirmek apprize v.
bildirmek signalise v.
bildirmek annuntiate v.
bildirmek aread [obsolete] v.
bildirmek areed [obsolete] v.
bildirmek arreede [obsolete] v.
bildirmek emanate v.
bildirmek wise v.
bildirmek blaze v.
bildirmek claim [obsolete] v.
bildirmek depredicate v.
bildirmek fame v.
bildirmek participate [obsolete] v.
bildirmek preconizate v.
bildirmek signify v.
bildirmek snore [dialect] v.
Phrasals
bildirmek pass on v.
bildirmek put out v.
Colloquial
bildirmek give the skinny on v.
bildirmek key in v.
Law
bildirmek interpose v.
bildirmek acknowledge v.
Politics
bildirmek enounce v.
Technical
bildirmek impart v.
bildirmek alert v.
bildirmek annunciate v.
bildirmek disclose v.
Tobacco
bildirmek announce v.
Archaic
bildirmek delate v.
bildirmek show v.
Slang
bildirmek drop v.

Sens de "bildirmek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 318 résultat(s)

Turc Anglais
General
önceden bildirmek predict v.
We can't predict the future.
Geleceği önceden bilemeyiz.

More Sentences
görüş bildirmek express an opinion v.
Since then, we have not expressed an opinion.
O zamandan beri bir görüş bildirmedik.

More Sentences
görüş bildirmek present an opinion v.
So Parliament has an opportunity to present an opinion on both papers.
Dolayısıyla Parlamento her iki belge hakkında da görüş bildirme fırsatına sahiptir.

More Sentences
geldiğini bildirmek report v.
All interns must report to reception first thing.
Tüm stajyerler ilk iş olarak resepsiyona geldiklerini bildirmelidirler.

More Sentences
Trade/Economic
eksik bildirmek underreport v.
The accountant underreported the company's profit.
Muhasebeci, şirketin kârını eksik bildirmiştir.

More Sentences
Politics
görüş bildirmek deliver an opinion v.
We should be kept informed about that; we should have an opportunity to deliver an opinion on it.
Bu konuda bilgilendirilmeliyiz; bu konuda görüş bildirme fırsatına sahip olmalıyız.

More Sentences
Common Usage
aldığını bildirmek acknowledge v.
General
görüş bildirmek censure [obsolete] n.
düşmanı gözetlemek veya tehlikeyi bildirmek için nöbetçilerden önce yerleştirilen gözcü vedette n.
düşmanı gözetlemek veya tehlikeyi bildirmek için nöbetçilerden önce yerleştirilen gözcü vidette n.
ölüm veya cenaze olduğunu bildirmek üzere dakikada bir çalınan çan minute bell n.
hadlerini bildirmek give someone their just deserts v.
incil'in mesajını bildirmek evangelise v.
piyasa fiyatını bildirmek quote v.
tehlikeyi bildirmek alarm v.
taziyelerini bildirmek condole with v.
alındığını bildirmek acknowledge v.
hizmetinden çıkacağını bildirmek serve notice v.
haddini bildirmek snub v.
haddini bildirmek correct v.
önceden bildirmek augur v.
telgrafla bildirmek wire v.
işaretle bildirmek signal v.
işaretle bildirmek signalize v.
haddini bildirmek rap somebody over the knuckles v.
ilham yoluyla bildirmek reveal v.
resmen bildirmek return v.
bildirmek (bir şeyin alındığını/farkedildiğini) acknowledge v.
haddini bildirmek put somebody in his place v.
resmen bildirmek asseverate v.
yükü bildirmek manifest a cargo v.
tanrısal bir esinle bildirmek reveal v.
haddini bildirmek put someone in one's place v.
sonucu bildirmek inform someone about the result v.
yetkililere bildirmek denounce to the authorities v.
sonucu bildirmek announce the result v.
polise bildirmek report to the police v.
sonucu bildirmek read out the result v.
cinayeti polise bildirmek report the murder to the police v.
taziye bildirmek express condolence v.
tavsiye bildirmek put forward a recommendation v.
üzüntü bildirmek express sadness v.
üzüntü bildirmek express sorrow v.
taziyelerini bildirmek express one's condolences v.
tavsiye bildirmek pass on an advice v.
tavsiye bildirmek submit a recommendation v.
bağlılığını bildirmek declare one's loyalty v.
alındığını bildirmek acknowledge receipt of v.
gelişini bildirmek check in v.
mütalaa bildirmek express an opinion v.
fikrini bildirmek have one's say v.
kamuoyuna bildirmek release to the public v.
halka bildirmek release to the public v.
üzüntüsünü bildirmek express regret v.
memnuniyetini bildirmek express one's appreciation v.
resmen bildirmek pronounce v.
son gelişmeleri bildirmek bring up to date v.
kararı bildirmek hand down v.
kararı bildirmek pronounce judgment v.
ihbaren bildirmek inform with a notice v.
hükmü bildirmek pronounce judgment v.
ihbaren bildirmek give a notice of v.
esefini bildirmek express regret v.
poliçenin keşidesini bildirmek advise a draft v.
önceden bildirmek declare beforehand v.
önceden bildirmek tell beforehand v.
önceden bildirmek foretell v.
derhal bildirmek give prompt notice v.
üzülerek bildirmek regretfully inform that v.
üzülerek bildirmek regret to inform that v.
üzülerek bildirmek be sorry to inform that v.
dilek ve temennilerini bildirmek express one's wishes and desires v.
vahiyle bildirmek reveal v.
bir konuda görüş bildirmek express the opinion about something v.
evlilik yapılacağını ilan etmek/bildirmek publish the banns v.
evlilik yapılacağını ilan etmek/bildirmek ask the banns v.
evlilik yapılacağını ilan etmek/bildirmek call the banns v.
bir şeyin alındığını bildirmek acknowledge receipt of something v.
bir şeyin alındığını bildirmek acknowledge the receipt of something v.
incil'in mesajını bildirmek evangelize v.
işaretle bildirmek signalise v.
kamuoyuna bildirmek/ilan etmek/beyan etmek make known publicly v.
ihtaren bildirmek protest v.
üst makamlara bildirmek escalate v.
önceden bildirmek read v.
cevap bildirmek redeliver [obsolete] v.
sevkiyat problemi bildirmek report a problem with delivery v.
teslimat problemi bildirmek report a problem with delivery v.
sevkiyat sorunu bildirmek report a problem with delivery v.
teslimat sorunu bildirmek report a problem with delivery v.
sevkiyat problemi bildirmek report problems with delivery v.
teslimat problemi bildirmek report problems with delivery v.
sevkiyat sorunu bildirmek report problems with delivery v.
teslimat sorunu bildirmek report problems with delivery v.
görüşünü bildirmek declare one's self v.
(yetkili kişiye) geldiğini ve hizmete hazır olduğunu bildirmek report one's self v.
(tehlike bildirmek için) çanları tersten çalmak ring the bells backward v.
çanı ağır ağır çalarak bildirmek knell v.
bağlılık bildirmek pay allegiance v.
gizlice bildirmek whisper v.
bir iletiyi ışıkla bildirmek wink v.
yeniden bildirmek renotify v.
görüş bildirmek declare oneself v.
duruşunu bildirmek declare oneself v.
(suçluyu) yetkililere bildirmek denounce v.
önceden bildirmek denounce [obsolete] v.
ayrıntılı ve açık şekilde bildirmek detail v.
şaşkınlık bildirmek oh v.
sık sık bildirmek overreport v.
konuşma sırasında bildirmek discuss [obsolete] v.
işten çıkardığını bildirmek pink-slip v.
siyasi görüş bildirmek politicalize [us] v.
siyasi görüş bildirmek politicalise [uk] v.
kehanetle bildirmek divine v.
önceden bildirmek forepoint v.
önceden bildirmek foreread v.
önceden bildirmek foresay v.
önceden bildirmek foreshow v.
daha fazla bildirmek outstate [rare] v.
önceden bildirmek preannounce v.
(suçu, ihlali) resmen bildirmek present v.
protokolle bildirmek protocol v.
haddini bildirmek sort v.
durum bildirmek stag [uk] v.
temelsizce görüş bildirmek stickle v.
Phrasals
(telefonla) bildirmek call in v.
(telefonla) bildirmek call in to v.
bir kimsenin varışını zil sesi ile bildirmek ring in v.
(birine bir şeyi) bildirmek notify (one) about (something) v.
(birine bir şeyi) bildirmek notify someone about someone or something v.
geldiğini bildirmek report in v.
kimliğini bildirmek identify oneself v.
(birine/bir şeyi) telefonla bildirmek phone in to someone or something v.
yüksek sesle bildirmek call out v.
(birine/bir şeyi) telefonla bildirmek phone something in to someone v.
kalın ve yüksek bir sesle söylemek/bildirmek drone (something) out v.
kalın ve monoton bir sesle söylemek/bildirmek drone (something) out v.
(birine) bir konuyu bildirmek/haber vermek raise with (someone) v.
telefonla bildirmek telephone in v.
telsizle bildirmek/haber vermek wire in v.
(bir yeri) arayarak bildirmek telephone into (some place) v.
(birine bir şeyi) bildirmek run (something) by (one) v.
(birine/bir şeye) resmi olarak bildirmek report to (someone or something) v.
birine bir şeyi bildirmek report something to someone v.
(bir şeyi birine/bir şeye) bildirmek put (something) in with (someone or something) v.
birine bir şeyi bildirmek announce something to someone v.
'-e (bir şeyi) bildirmek announce (something) to v.
'-e bildirmek announce to v.
birine bir şeyi bildirmek apprise someone of something v.
(birine) bildirmek apprise (one) of v.
telefonla bildirmek call in v.
arayıp bildirmek call in v.
telefonla bildirmek call into v.
arayıp bildirmek call into v.
(bir şeyin birinin/kendinin) olduğunu bildirmek/söylemek claim (something) for (oneself or something) v.
(bir şeyin birinin/bir şeyin) olduğunu bildirmek/söylemek claim something for someone or something v.
(bir şeyi) aksettirmek, (bir şeyi) bildirmek convey (something) v.
birine haddini bildirmek cut someone down (to size) v.
birine haddini bildirmek take someone down (to size) v.
telefonla bildirmek dial in v.
arayıp bildirmek dial in v.
(birine bir şeyi) bildirmek disclose (something) to (one) v.
-e bildirmek disclose to v.
-i bildirmek extend to v.
(bir şeyi) bildirmek extend to (something) v.
çözümsüz olduğunu bildirmek give up v.
şikayetini bildirmek get onto v.
(birine) haddini bildirmek go for (someone) v.
bir hükmü duyurmak/bildirmek hand something down v.
(bir şeyi birine/bir şeye) bildirmek impart (something) to (someone or something) v.
(birine bir şeyi) bildirmek inform (one) about (something) v.
(birine bir şeyi) bildirmek inform (one) of (something) v.
(birine bir şeyi) bildirmek notify (one) of (something) v.
'-i bildirmek notify about v.
'-i bildirmek notify of v.
-e bir konuyu bildirmek/haber vermek raise with v.
bir şehre, eyalete, ülkeye resmi olarak gelişini bildirmek/ismini kaydettirmek register in (something) v.
- bildirmek release to v.
(bir şey) hakkında kararını vermek/bildirmek/açıklamak rule on (something) v.
(bir şeyden/bir yerden) çıkışını bildirmek/kaydettirmek sign out of (something or some place) v.
Phrases
-i bildirmek let it be known that… v.
'-i biri aracılığıyla bildirmek/duyurmak let it be known that… v.
-i bildirmek make it known that… v.
'-i biri aracılığıyla bildirmek/duyurmak make it known that… v.
Colloquial
bağlılığını bildirmek pay homage to v.
hayranlığını bildirmek pay tribute to v.
'-e bildirmek answer to v.
(mecazen) haddini bildirmek murder v.
Idioms
birinin öldüğünü bildirmek için çalınan çan passing bell n.
(birine) kötü bir haber vermek/bildirmek burden someone with something v.
haddini bildirmek could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.
haddini bildirmek can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.
haddini bildirmek can tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
haddini bildirmek could tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
haddini bildirmek give (one) something to think about v.
haddini bildirmek tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
haddini bildirmek tell someone a thing or two v.
azarlayarak haddini bildirmek tell someone where to get off v.
birine haddini bildirmek cut somebody down to size v.
birine haddini bildirmek take someone down a peg or two v.
birine haddini bildirmek knock someone down a notch/peg v.
birine haddini bildirmek take someone down a notch/peg (or two) v.
birine haddini bildirmek make someone eat crow v.
birine haddini bildirmek take someone down a notch or two v.
eşsincel olduğunu belirtmek/bildirmek come out of the closet v.
hep aynı özrü beyan etmek/bildirmek go into the same old song and dance about something v.
haddini bildirmek cut down to size v.
haddini bildirmek teach one's place v.
hep aynı özrü beyan etmek/bildirmek go into a song and dance about something v.
haddini bildirmek bring into line v.
kesin fikrini bildirmek pass judgement v.
resmen bildirmek serve notice on someone v.
zaten bilinen bir şeyi bildirmek/ tekrarlamak preach to the converted v.
zaten bilinen bir şeyi bildirmek/ tekrarlamak preach to the choir v.
üzüntüsünü bildirmek apologize (to) for v.
üzüntülerini bildirmek condole with v.
haddini bildirmek pull (someone) down a notch (or two) v.
haddini bildirmek pull (someone) down a peg (or two) v.
iş yeri dışında mesleği ile ilgili bir şey yapmak/görüş bildirmek wear (one's particular profession's) hat v.
mesleğinden getirdiği bilgiyle görüş bildirmek wear (one's particular profession's) hat v.
birine haddini bildirmek give someone a black eye v.
(birine) haddini bildirmek give (someone) the back of (one's) hand v.
planlarını, niyetini, fikirlerini, kaynaklarını diğerlerine açıkça bildirmek reveal (one's) hand v.
geminin sicilde kayıtlı olduğu sayıyı sinyalle bildirmek make one's number v.
(birinin) yaptıklarını polise bildirmek have the law on (someone) [uk] v.
birinin yaptıklarını polise bildirmek have the law on somebody [uk] v.
doğrudan bildirmek give someone an irish hint v.
açıkça bildirmek give someone an irish hint v.
(birine) haddini bildirmek bring (someone) down a notch (or two) v.
geldiğini/gelişini bildirmek make (one's) number [obsolete] v.
gemi vardığında sicilde kayıtlı olduğu sayıyı sinyalle bildirmek make your number v.
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha bildirmek run (something) by (one) one more time v.
(birinin) haddini bildirmek give (someone) the back of one's hand v.
(bir şeyin) sonunun geldiğini bildirmek ring the knell of (something) [old-fashioned] v.
sonunun geldiğini bildirmek ring the knell of v.
birine/bir şeye desteğini bildirmek/duyurmak announce (one's support) for someone or something v.
(birine) haddini bildirmek give (someone) the back of one's hand v.
(birine) haddini bildirmek be put in (one's) place v.
haddini bildirmek be on your highˈhorse v.
haddini bildirmek get on your high horse v.
(birine) haddini bildirmek beat (one) down to size v.
haddini bildirmek beat down to size v.
(polise, yetkililere) bildirmek blow the whistle (on someone) v.
birini/bir şeyi ((polise, yetkililere) bildirmek blow the whistle on someone/something v.
(birine/bir şeye) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak bring (someone or something) up to date v.
birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak bring someone up-to-date (on someone or something) v.
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak bring someone up-to-date (on someone or something) v.
son gelişmeleri bildirmek bring up-to-date v.
birine haddini bildirmek bring/take somebody down a peg v.
birine haddini bildirmek bring/take somebody down a peg (or two) v.
(birine) haddini bildirmek cut (someone) down to size v.
birine haddini bildirmek cut someone down to size v.
-i polise şikayet etmek/bildirmek drop the dime on [us] v.
-i polise şikayet etmek/bildirmek drop a dime on [us] v.
birine haddini bildirmek give somebody something to think about v.
hep aynı özrü beyan etmek/bildirmek go into a song and dance v.
(birine) haddini bildirmek make (one) eat crow v.
(birine) varlığını duyurmak/bildirmek make (oneself) known (to someone) v.
haddini bildirmek make eat crow v.
-i bildirmek make it known v.
lehinde görüş bildirmek make out a case v.
(birine/bir şeye) hayranlığını bildirmek pay tribute to (someone or something) v.
(birine) haddini bildirmek put (one) in (one's) place v.
birine haddini bildirmek put one in one's place v.
birine haddini/yerini bildirmek put somebody in their place v.
birine haddini/yerini bildirmek put someone in his or her place v.
birine haddini bildirmek put someone in their place v.
(birine bir şeyi) tekrar bildirmek run (something) by (one) again v.
haddini bildirmek take down a notch v.
haddini bildirmek take down a peg v.
azarlayarak haddini bildirmek tell where to get off v.
mazeret bildirmek say for oneself v.
Trade/Economic
bir başkasının borçlarını ödemeyeceğini kamuoyuna bildirmek nochel n.
piyasada alım ve satımın başladığını bildirmek için çalınan zil market bell n.
bir başkasının borçlarını ödemeyeceğini kamuoyuna bildirmek notchel v.
bir başkasının borçlarını ödemeyeceğini kamuoyuna bildirmek notchel v.
aldığını bildirmek acknowledge v.
alındığını bildirmek to acknowledge the receipt v.
gümrüğe bildirmek enter v.
yazılı olarak bildirmek notify in written v.
Law
senedin ödenmemesi durumunda oluşacak her türlü zararın sorumluluğunu taraflara yazılı olarak bildirmek protest a bill v.
bildirmek (kararı) pronounce v.
davaya hazır olduğunu bildirmek announce ready for trial v.
kararı bildirmek convey the decision v.
hükmü bildirmek render v.
kanıt sunma süresinin dolduğunu bildirmek circumduct [scotland] v.
adli kararla sona erdiğini bildirmek circumduce [scotland] v.
Politics
yeniden bildirmek restate v.
Insurance
fiyat bildirmek indicate v.
Media
paragrafta bildirmek paragraph v.
Telecom
birine telefonla bildirmek ring in [uk] v.
Marine
güvertede hastalık olduğunu bildirmek için kullanılan sarı bayrak yellow jack n.
Medical
birleşik krallık'ta doktorların advers ilaç reaksiyonlarını bildirmek için kullandığı sarı bir form yellow-card [uk] n.
Fishery
ringa balığı avında denizdeki balıkçıya balık sürüsünün ne taraftan geçtiğini bildirmek için uçurumun kenarında duran kimse huer n.
Religious
bir kimsenin yakınını kaybetmiş kişilere merhum adına bir kilise ayini tertip ettiğini bildirmek üzere gönderdiği kart mass card n.
incil'in mesajını bildirmek evangelize v.
incil'in mesajını bildirmek evangelise v.
incil'in mesajını bildirmek gospelize v.
incil'in mesajını bildirmek gospellize v.
incil'in mesajını bildirmek gospelise v.
incil'in mesajını bildirmek gospellise v.
Sport
(krikette) alınan topun kural dışı olduğunu bildirmek no ball v.
kural ihlalini bildirmek whistle v.
Archaic
tedavi edilemez olduğunu bildirmek give over v.
(ebeveyn, mentor olarak) hoşnutsuzluğunu bildirmek chode v.
önceden bildirmek predeclare v.
Slang
haddini bildirmek kick somebody's butt v.
haddini bildirmek kick butt v.
hadlerini bildirmek kick one's asses v.
haddini bildirmek kick (somebody's) ass v.
haddini bildirmek kick (somebody's) butt v.
hadlerini bildirmek kick some ass (around) v.
haddini bildirmek kick some ass v.
birine haddini bildirmek kick someone's ass [us] v.
birine haddini bildirmek kick someone's butt [us] v.
(birine) bildirmek slip it to (one) [dated] v.
Modern Slang
bir barda kendini güvende hissetmediğinde içki siparişi veriyormuş gibi gizli şekilde bar çalışanlarına durumu bildirmek için kullanılan bir kod/şifre angel drink n.
bir barda kendini güvende hissetmediğinde içki siparişi veriyormuş gibi gizli şekilde bar çalışanlarına durumu bildirmek için kullanılan bir kod/şifre angel shot n.