bastırmak - Turc Anglais Dictionnaire

bastırmak

Sens de "bastırmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 187 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bastırmak suppress v.
They quickly suppressed the riot.
İsyanı çabucak bastırdılar.

More Sentences
bastırmak press v.
Russia has pressed home its desire to obtain the right to visa-free transit by train through Lithuania.
Rusya, Litvanya üzerinden trenle vizesiz transit geçiş hakkı elde etme arzusunu bastırdı.

More Sentences
General
bastırmak put v.
He put air in his tires.
Onun lastiklerine hava bastı.

More Sentences
bastırmak repress v.
This initiation will repress all things Tibetan unless the EU works to counteract it.
AB buna karşı koymak için çalışmazsa, bu girişim Tibet'e dair her şeyi bastıracaktır.

More Sentences
bastırmak clamp v.
Taking military action or clamping down with law and order is not the way to respond.
Askeri müdahalede bulunmak ya da kanun ve nizamla bastırmak yanıt vermenin yolu değildir.

More Sentences
bastırmak restrain v.
He tried to restrain his anger.
O, öfkesini bastırmaya çalıştı.

More Sentences
bastırmak put down v.
It was in 1968, when the national uprising by the Czech and Slovak peoples was put down.
Çek ve Slovak halklarının ulusal ayaklanmasının bastırıldığı 1968 yılında olduğu gibi.

More Sentences
bastırmak drown out v.
The orchestra is drowning out the singer's voice.
Orkestra şarkıcının sesini bastırıyor.

More Sentences
bastırmak stamp v.
He stamped out a fire.
O, yangını bastırdı.

More Sentences
bastırmak bottle up v.
Tom bottles up his emotions and they all come out when he gets drunk.
Tom duygularını bastırıyor ve sarhoş olduğunda hepsi ortaya çıkıyor.

More Sentences
bastırmak suppress v.
He often has trouble suppressing his anger.
Öfkesini bastırmakta çoğunlukla güçlük çekiyor.

More Sentences
bastırmak crush v.
The coup d'état was crushed by the regular army and police forces.
Darbe, düzenli ordu ve polis güçleri tarafından bastırıldı.

More Sentences
bastırmak print v.
These documents were printed on recycled paper.
Bu evraklar geri dönüştürülmüş kağıda bastırıldı.

More Sentences
bastırmak push v.
This time, it is not the Islamic fundamentalists who are pushing for war, but the US administration.
Bu kez savaş için bastıranlar İslami köktendinciler değil, ABD yönetimidir.

More Sentences
bastırmak press v.
What matters is that the Commission, with our help, is pressing on with the creation of the new ACP economic area.
Önemli olan, Komisyon'un bizim de yardımımızla yeni ACP ekonomik alanının oluşturulması için bastırmasıdır.

More Sentences
bastırmak muffle v.
Sami used a pillow to muffle the sound of his gun.
Sami silahının sesini bastırmak için bir yastık kullandı.

More Sentences
bastırmak contain v.
Petra tried hard to contain her excitement.
Petra heyecanını bastırmak için epey uğraştı.

More Sentences
bastırmak impress v.
She pressed her hand into the clay.
Elini kilin içine bastırdı.

More Sentences
Phrasals
bastırmak press down on v.
Press down on the lever.
Kolun üstüne bastırınız.

More Sentences
bastırmak put down v.
It was in 1968, when the national uprising by the Czech and Slovak peoples was put down.
Çek ve Slovak halklarının ulusal ayaklanmasının bastırıldığı yıl 1968'di.

More Sentences
bastırmak put down v.
The riot was soon put down by the police.
İsyan kısa sürede polis tarafından bastırıldı.

More Sentences
bastırmak put down v.
The troops easily put down the rebellion.
Birlikler isyanı kolayca bastırdı.

More Sentences
Technical
bastırmak push v.
We will push for intensive support for SMEs in future too.
Gelecekte de KOBİ'lere yönelik yoğun destek için bastıracağız.

More Sentences
bastırmak suppress v.
No government or country must be allowed to suppress it.
Hiçbir hükümet ya da ülkenin bunu bastırmasına izin verilmemelidir.

More Sentences
bastırmak press v.
This Parliament has, since Nice, been pressing forward with a Community process which must burst forth in Laeken.
Bu Parlamento, Nice'den bu yana, Laeken'de patlak vermesi gereken bir Topluluk süreci için bastırmaktadır.

More Sentences
Computer
bastırmak print v.
Sami went to the office to get his ID printed.
Sami kimliğini bastırtmak için ofise gitti.

More Sentences
Common Usage
bastırmak compress v.
General
bastırmak outtalk v.
bastırmak set in v.
bastırmak quash v.
bastırmak compress v.
bastırmak smother up v.
bastırmak settle in v.
bastırmak extinguish v.
bastırmak strangle v.
bastırmak burke v.
bastırmak have something printed v.
bastırmak alleviate v.
bastırmak squash v.
bastırmak throttle back v.
bastırmak crucify v.
bastırmak settle v.
bastırmak whelm v.
bastırmak push down v.
bastırmak throttle down v.
bastırmak beat down v.
bastırmak override v.
bastırmak keep under v.
bastırmak dam up v.
bastırmak weigh down v.
bastırmak outdo v.
bastırmak hush up v.
bastırmak bear against v.
bastırmak drown v.
bastırmak cover v.
bastırmak appease v.
bastırmak weigh v.
bastırmak make somebody print v.
bastırmak keep down v.
bastırmak overbear v.
bastırmak stomp v.
bastırmak assuage v.
bastırmak gulp v.
bastırmak throttle v.
bastırmak subdue v.
bastırmak gulp down v.
bastırmak silence v.
bastırmak pocket v.
bastırmak descend v.
bastırmak quench v.
bastırmak choke v.
bastırmak hold down v.
bastırmak quell v.
bastırmak submerge v.
bastırmak publish v.
bastırmak allay v.
bastırmak swallow v.
bastırmak putdown v.
bastırmak keep in v.
bastırmak flow v.
bastırmak jam v.
bastırmak bear down v.
bastırmak damp v.
bastırmak depress v.
bastırmak hem v.
bastırmak overtake v.
bastırmak overwhelm v.
bastırmak stifle v.
bastırmak stay v.
bastırmak asswage v.
bastırmak undermine v.
bastırmak accoy v.
bastırmak adaunt [obsolete] v.
bastırmak ram v.
bastırmak throng [obsolete] v.
bastırmak allay [obsolete] v.
bastırmak elide v.
bastırmak underkeep [obsolete] v.
bastırmak quat [welsh] v.
bastırmak mash v.
bastırmak querken [dialect] v.
bastırmak hustle v.
bastırmak mudge [scotland] v.
bastırmak chomp v.
bastırmak overgo v.
bastırmak overgo v.
bastırmak overstride v.
bastırmak overtop v.
bastırmak overween v.
bastırmak overweigh v.
bastırmak compinge v.
bastırmak detrude v.
bastırmak detrude v.
bastırmak dismay v.
bastırmak drive v.
bastırmak cylinder v.
bastırmak downweigh v.
bastırmak pacify v.
bastırmak pad v.
bastırmak inhibit v.
bastırmak pound v.
bastırmak daunt [dialect] v.
bastırmak perempt [obsolete] v.
bastırmak preace v.
bastırmak precel [obsolete] v.
bastırmak pregravate [obsolete] v.
bastırmak preponder [obsolete] v.
bastırmak screw v.
bastırmak sink v.
bastırmak fret v.
bastırmak snarl [obsolete] v.
bastırmak snub v.
bastırmak spike v.
bastırmak squab [dialect] [uk] v.
bastırmak squat [obsolete] v.
bastırmak still v.
Phrasals
bastırmak bear down v.
bastırmak screw out v.
bastırmak keep under v.
bastırmak thrust together v.
bastırmak crush out v.
bastırmak lie on v.
bastırmak clasp (something) to (something) v.
bastırmak choke off v.
bastırmak slap down v.
bastırmak choke back v.
bastırmak beat something back v.
bastırmak push down on v.
bastırmak choke down v.
bastırmak beat someone back v.
bastırmak mash on v.
bastırmak beat back v.
bastırmak tamp down v.
bastırmak crush down v.
bastırmak mow down v.
bastırmak squash down v.
bastırmak take over v.
bastırmak pull in v.
bastırmak pave over v.
bastırmak wash away v.
bastırmak clasp to v.
bastırmak dampen down v.
bastırmak dampen off v.
bastırmak fight down v.
bastırmak jaw down v.
Colloquial
bastırmak underminde v.
bastırmak pub v.
Idioms
bastırmak cut (one's) water off v.
bastırmak add oil v.
bastırmak turn on the heat v.
bastırmak turn the heat up v.
Technical
bastırmak smother v.
bastırmak depress v.
bastırmak squelch v.
bastırmak damp v.
bastırmak stifle v.
Military
bastırmak quell v.
bastırmak keep under v.
Archaic
bastırmak alay v.
bastırmak reprime v.
bastırmak oversway v.
bastırmak downbear v.
bastırmak prease v.
bastırmak preponderate v.
bastırmak stanch v.
Slang
bastırmak break someone's balls v.
bastırmak boss up v.

Sens de "bastırmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 287 résultat(s)

Turc Anglais
General
duyguyu bastırmak (bilinçli olarak) suppress v.
She can't suppress her emotions.
O, duygularını bastıramaz.

More Sentences
bastırmak (isyan vb) quash v.
The military quashed the revolt within a matter of hours.
Ordu isyanı birkaç saat içinde bastırdı.

More Sentences
aşağı bastırmak press down v.
Press down on the lever.
Kolu aşağı bastırın.

More Sentences
bastırmak (bir isteği/korkuyu) subdue v.
Police used rubber bullets to subdue the rioters.
Polis isyancıları bastırmak için plastik mermi kullandı.

More Sentences
bastırmak (bir duyguyu/isyanı) stifle v.
The debate must not stifle pluralism, quite the contrary.
Tartışma çoğulculuğu bastırmamalı, tam tersini yapmalıdır.

More Sentences
bastırmak (kitap/dergi vb) publish v.
He had a book on physics published.
Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.

More Sentences
bazı faaliyetleri bastırmak için güç kullanan silahlı birlik üyesi cossack n.
tozu bastırmak settle the dust v.
fazla bastırmak bear down on v.
salamuraya bastırmak souse v.
heyecanını bastırmak quell v.
kenarını bastırmak fringe v.
suya bastırmak soak v.
bastırmak (kumaş) whip v.
tuzlu suya bastırmak souse v.
kıvırıp kenarını bastırmak hem v.
açlığını bastırmak stay one's hunger v.
faka bastırmak rationale v.
bastırmak (açlığı) stay v.
açlığı bastırmak stay v.
kuvvetle bastırmak grind down v.
kenarını bastırmak skirt v.
bastırmak (isyan vb'ni) quell v.
kenarını bastırmak overcast v.
bastırmak (isyan vb'ni) quash v.
bastırmak (açlığı vb) appease v.
mandepsiye bastırmak chisel somebody v.
bir sesi daha yüksek bir sesle bastırmak drown out v.
bastırmak (isyan vb'ni) quench v.
tongaya bastırmak trap v.
kenarını bastırmak hem v.
parayı bastırmak plunk down money v.
suya bastırmak souse v.
öfkesini bastırmak choke down one's rage v.
açlığını bastırmak assuage one's hunger v.
para bastırmak coin v.
açlık bastırmak assuage one's hunger v.
bastırmak (isyan vb'ni) squash v.
bastırmak (muhalefet vb'ni) squelch v.
faka bastırmak trick v.
mandepsiye bastırmak chisel somebody out of something v.
tongaya bastırmak take in v.
duyguyu bastırmak suppress v.
sis bastırmak mist v.
faka bastırmak deceive v.
karanlık bastırmak fall v.
başlangıçta bastırmak nip something in the bud v.
başlangıçta bastırmak nip in the bud v.
bastırmak (isyan) quell v.
bastırmak (korku) quell v.
bastırmak (yağmur vb) overtake v.
heyecanı bastırmak suppress the excitement v.
heyecanı bastırmak control the excitement v.
heyecanını bastırmak control one's excitement v.
heyecanını bastırmak suppress one's excitement v.
(sesi) bastırmak drown v.
faka bastırmak two-time v.
-i bastırmak outdo v.
örtüp bastırmak bury v.
bilinçli olarak duyguyu bastırmak suppress v.
(kumaş) bastırmak whip v.
(sinirini vb) bastırmak choke-down v.
(sinirini vb) bastırmak choke back v.
(sinirini vb) bastırmak choke off v.
karanlık bastırmak (darkness) set in v.
karanlık bastırmak (night) set in v.
uyku bastırmak catch some shuteye v.
uyku bastırmak (sleep) to come v.
uyku bastırmak make someone drowsy v.
uyku bastırmak feel drowsy v.
uyku bastırmak doze off v.
olumsuz bir duyguyu bastırmak smooth ruffled feathers v.
bir şeyin üzerine bastırmak bear down on something v.
bir şeyin üzerine sertçe bastırmak bear down too hard v.
sesi susturmak/bastırmak muffled up the sound v.
hıçkırık bastırmak stifle a sob v.
yangın bastırmak put down a fire v.
ayaklanmayı/isyanı bastırmak repress the uprising v.
isyanı/ayaklanmayı bastırmak suppress the revolt v.
ayaklanmayı bastırmak suppress the rebellion v.
açlığı bastırmak suppress hunger v.
(yangını) bastırmak quench v.
kokuyu bastırmak suppress the smell v.
(sinirini/öfkesini) bastırmak tame v.
birlikte bastırmak adpress v.
yeniden bastırmak recompress v.
başparmak ile bastırmak thumb v.
faka bastırmak trap v.
bir yüzeye doğru bastırmak appress v.
bir araya getirip bastırmak appress v.
faka bastırmak bait v.
ayağını yere bastırmak tramp v.
suya bastırmak bewash v.
aşağı bastırmak mash (on) v.
(duygu veya düşünceyi) bastırmak harbor v.
(bir şeyi) göğsüne bastırmak breast v.
birbirine bastırmak hug v.
tekrar bastırmak re-press v.
şiddetle bastırmak bull v.
(bir şeyi) bir yere hafifçe bastırmak dab v.
sıcak suya bastırmak decoct v.
sertçe bastırmak grind v.
zorla bastırmak grind v.
dudaklarla bastırmak mumble v.
bastırmak (uyku, yorgunluk) opress v.
fazla bastırmak overcompress v.
tamamen bastırmak overquell v.
birbirine bastırmak impact v.
birbirine bastırmak coarct [obsolete] v.
aşağı bastırmak downweigh v.
broşür bastırmak pamphleteer v.
(ileride kullanmak için) bastırmak preprint v.
zorla bastırmak romp (down) [us] v.
karaya ayak bastırmak shore v.
birbirine bastırmak crush v.
gülerek bastırmak smile v.
tuzlu suya bastırmak sowce [obsolete] v.
(bir şeyi) bastırmak squoosh v.
(av kokusunu) bastırmak stain v.
su bastırmak swamp v.
(ses) bastırmak overlay v.
nahoş bir tadı veya kokuyu bastırmak için kullanılan masking adj.
Phrasals
aşağıya doğru bastırmak bear down v.
(fırtına ve rüzgarlı hava için) aniden bastırmak blow up v.
(bir şeyi bir şeye) bastırmak clasp (something) to (something) v.
birini ya da bir şeyi bir şeye bastırmak clasp someone or something to something v.
birini ya da bir şeyi bir şeye bastırmak clutch someone or something to something v.
(bir şeyi başka bir şeyin) içine bastırmak compress (something) into (something) v.
bir şeye bastırmak press something down v.
bir şeye bastırmak punch something down v.
bağırarak birinin sesini bastırmak shout someone down v.
bir sesi daha yüksek bir sesle bastırmak drown something out v.
bir şeyi bir şeye basmak/bastırmak impress something into something v.
konuşarak/çeneyle birini bastırmak/sindirmek jaw someone down v.
(yapışması için) bir şeyin üstüne bastırmak press something onto something v.
(sesi/konuşmayı) bastırmak drown something out v.
(sakız vb gibi) sertçe bastırmak press something into something v.
(bir şeyi bir yere) bastırmak/iteklemek pop something into something v.
(sesi) boğmak/bastırmak muffle something up v.
(yapışması için) bir şeyin üstüne bastırmak press something on v.
(sakız vb gibi) sertçe bastırmak press something in v.
(yağmur/sis) bastırmak set in v.
(bir şeyi bir yere) bastırmak/iteklemek pop something in v.
aşağı doğru bastırmak crush down v.
içeriye doğru bastırmak crush something in v.
(birini veya bir şeyi) bastırmak crush down v.
birini veya bir şeyi bastırmak mow down v.
tüm gücüyle itmek/bastırmak punch down v.
hızlıca itmek/bastırmak punch down v.
bağırarak bastırmak/susturmak scream down v.
bağırarak birinin sesini bastırmak scream someone down v.
içine tıkmak/bastırmak squash down v.
bir şeyi tıkmak/bastırmak/buruşturmak squash something down v.
daha yüksek sesle konuşarak birinin sesini/konuşmasını bastırmak talk down v.
konuşmasını bastırmak talk down v.
birini tartışmada bastırmak talk someone down v.
birini veya bir şeyi bastırmak crush someone or something down v.
bir şeyi bir şeye/yere bastırmak hold something against someone or something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne bastırmak/tutmak hold something against someone or something v.
bir şeyi bir şeye basmak/bastırmak impress something upon something v.
bir şeyi bir şeye basmak/bastırmak impress something on something v.
(birini) bastırmak keep (someone) down v.
(birinin) potansiyelini bastırmak keep (someone) down v.
(birini/bir şeyi birine veya bir şeye) bastırmak press against (someone or something) v.
bir şeyi birine veya bir şeye bastırmak press something against someone or something v.
'-e bastırmak press on v.
bir şeye bastırmak press on v.
-e bastırmak press on v.
birbirine bastırmak press together v.
'-e bastırmak push against v.
birini/bir şeyi bir şeye bastırmak push up against v.
tekneyi su bastırmak swamp (someone or something) with (something) v.
bir yerin/çatlağın içine bastırmak press in v.
bir boşluğun içine bastırmak/ittirmek press in v.
(bir şeyi bir şeyle) bastırmak submerge (something) in (something) v.
(bir şeyi) bastırmak pave (something) over v.
müzikle (bir şeyin) sesini bastırmak play (something) over v.
bir şeyi bir şeye bastırmak punch something into something v.
bir şeyi geriye doğru almak/bastırmak smooth something back v.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine/altına bastırmak push (someone or something) under (something) v.
bir duyguyu bir şeyin altında bastırmak push (someone or something) under (something) v.
bir duyguyu bir şeyin altına iterek gizlemek/bastırmak push (someone or something) under (something) v.
(birine/bir şeye) iyice bastırmak bear down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) sıkıca bastırmak bear down on (someone or something) v.
bir şeyi bastırmak bottle something up v.
bir şeyi bastırmak bottle something up inside (someone) v.
birini faka bastırmak catch someone out v.
(bir şeyi) bastırmak champ down on (something) v.
tartışmayı bastırmak choke something off v.
(birine/bir şeye) bastırmak clamp down on (someone or something) v.
-e bastırmak clutch to v.
içine bastırmak compress into v.
(bir şeyi) bastırmak cut through (something) v.
birinin/bir şeyin sesini bastırmak drown someone or something out v.
-e basmak/bastırmak impress into v.
konuşarak/çeneyle birini bastırmak/sindirmek jaw down v.
(bir şeye) bastırmak mash on (something) v.
(sesi) boğmak/bastırmak muffle up v.
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) bastırmak/yaslamak pin (someone or something) against (someone or something) v.
'-e bastırmak/yaslamak pin against v.
(bir şeyi başka bir şeyin) üstüne bastırmak press (something) onto (something else) v.
(birine/bir şeye) bastırmak press down on (someone or something) v.
-in üstüne bastırmak press onto v.
bastırmak (bir bakı makinesinde) print up v.
(birini/bir şeyi) aşağı doğru bastırmak push down on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne/üstünden bastırmak push down on (someone or something) v.
(bir yasayı, tasarıyı) geçmesi için bastırmak/baskı yapmak push through v.
(bir şeyi) aceleyle bastırmak rush (something) to print v.
(bir şeyi) baskılamak/bastırmak sit on (something) v.
(bir şeyi) baskılamak/bastırmak sit upon (something) v.
(bir şeyi bir şeyle) bastırmak submerge (something) under (something) v.
su bastırmak/aldırmak swamp with v.
sıkıştırarak bastırmak pack together v.
sesini bastırmak cry down v.
karşısındaki insanın sesini bastırmak için sesini yükseltmek speak over someone v.
Colloquial
yoğun bir şekilde bastırmak/mücadele etmek pour it on v.
kuvvetle bastırmak/mücadele etmek pour it on v.
tüm gücüyle bastırmak/mücadele etmek pour it on v.
Idioms
ayağını/ayaklarını yere bastırmak bring (one) low v.
bir duyguyu zorlukla bastırmak/zapt etmek gulp something back v.
faka bastırmak catch somebody out v.
duygularını bastırmak bottle up feelings v.
birini faka bastırmak do someone in the eye v.
yazılı bir şeyi bastırmak get into print v.
(bininin) endişesini/korkusunu bastırmak set (one's) mind to rest v.
(bir şeyi) aceleyle bastırmak rush (something) into print v.
bir şeyi bastırmak put a lid on something v.
(birini) bastırmak knock the spots out of (one) v.
(birinin) merakını bastırmak put (someone) out of (one's) misery v.
(birinin) merakını bastırmak put (one) out of (one's) misery v.
bir şeyi bastırmak break the back of something v.
(birinin) ayaklarını tekrar yere bastırmak bring (one) back (down) to earth v.
ayakları tekrar yere basmak (birinin ayaklarını tekrar yere bastırmak) come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v.
(birinin) ayaklarını yere bastırmak bring (one) down to earth v.
(birini/bir şeyi) bastırmak get (someone or something) under (one's) control v.
(birini/bir şeyi) bastırmak hold (someone or something) in check v.
(bir şeyi) bastırmak keep the lid on (something) v.
(birini) bastırmak one-up (someone) v.
merakını bastırmak put out of misery v.
midesini bastırmak settle (one's) stomach v.
(birine/bir şeye) karşı bastırmak turn the heat on (someone or something) v.
(bir şey/rakip) karşısında bastırmak turn up the heat (on someone or something) v.
isyanı bastırmak sit on the lid v.
Trade/Economic
talebi bastırmak stifle the demand v.
Politics
isyanı bastırmak için hükumet tarafından alınan önlemler pacification n.
ayaklanmayı bastırmak suppress the riot v.
ayaklanmayı bastırmak suppress the uprising v.
Technical
elektromanyetik girişimi bastırmak için sabit indüktör fixed inductor for electromagnetic interference suppression n.
elektromanyetik girişimi bastırmak için pasif filtre birimi passive filter unit for electromagnetic interference suppression n.
elektromanyetik girişimi bastırmak için pasif filtre birimleri passive filter units for electromagnetic interference suppression n.
yapışmayı arttırmak için anlık olarak bastırmak nip v.
aşağıya doğru bastırmak depress v.
birbirine bastırmak swage v.
gürültüyü bastırmak denoise v.
karinaya bastırmak careen v.
(perçinleme) titreşimi azaltıp genleşmeyi artırmak için takviye aletini perçine bastırmak buck v.
(ıslak kağıt tabakasını) keçeye bastırmak couch v.
Informatics
üstüne bastırmak overprint v.
Textile
makineyle kenarını bastırmak overlock v.
Dyeing
(daha güçlü bir ton ile) bastırmak overtone v.
Marine
dümeni karşı tarafa bastırmak shift the helm v.
Medical
bağışıklığını bastırmak immunosuppress v.
Printing
görüntüleme modunda bastırmak display v.
Biochemistry
testosteronun etkilerini bastırmak için kullanılan sentetik bir steroid cyproterone n.
History
abd'de iç savaş sırasında siyahi insanları ve kölelik karşıtlarını kontrol etmek ve bastırmak için kanun dışı araçlar kullanan bir örgüt vigilance committee [us] n.
abd'de iç savaş sırasında siyahi insanları ve kölelik karşıtlarını kontrol etmek ve bastırmak için kanun dışı araçlar kullanan bir örgütün üyesi vigilance man n.
abd'de iç savaş sırasında siyahları ve kölelik karşıtlarını kontrol etmek ve bastırmak için kanun dışı araçlar kullanan bir örgütün üyesi vigilante n.
Geography
(bir yere) aniden sel bastırmak flashflood v.
Military
irlanda cumhuriyetçi isyanını bastırmak için ingiltere'den gönderilen bir milis birliği üyesi black and tan n.
irlanda cumhuriyetçi isyanını bastırmak için ingiltere'den gönderilen bir milis birliği black and tans n.
ayaklanmayı bastırmak suppress the riot v.
isyanı bastırmak quell the continuance of the riot v.
Sport
(beyaz topu) bilardo masasına bastırmak pinch v.
Music
(çalgının tellerini) perdelere bastırmak fret v.
(çalgının tellerini) perdelere doğru bastırmak fret v.
Photography
fazla ışık yoğunluğu ile bastırmak overprint v.
(fotografik baskıya) ragle ile bastırmak squeegee v.
Bookbindery
ciltsiz bastırmak paperback v.
karton kapaklı bastırmak paperback v.
Printery
önceden bir bölümü bastırmak preprint v.
Archaic
(rakibini) bastırmak squabash [scotland] v.
Slang
(cezaevinde çıkan ayaklanmaları bastırmak amacıyla görevlendirilen) özel birlik goon squad n.
(cezaevinde çıkan ayaklanmaları bastırmak amacıyla görevlendirilen) özel birlik ssu (special services unit) n.
faka bastırmak nick v.
faka bastırmak screw up v.
(birini) bastırmak jaw (one) down v.
British Slang
faka bastırmak nobble v.