Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | count n. | sayı | ||
You can see the particle count on the screen. Parçacık sayısını ekranda görmeniz mümkün. More Sentences |
||||
Common Usage | count v. | saymak | ||
We had a small but nice crowd; I counted 54. Ufak ama güzel bir kalabalık olmuştuk; ben 54 kişi saydım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | count n. | hesap | ||
It's not good to count all the things that you have already given. Vermiş olduğunuz her şeyin hesabını yapmak iyi değildir. More Sentences |
||||
General | count n. | kont | ||
In my own fevered imagination, I have always equated stakeholders with Count Dracula. Kendi hayal dünyamda paydaşları her zaman Kont Drakula ile bir tutmuşumdur. More Sentences |
||||
General | count n. | sayım | ||
They then suggested a nominal vote so a count could be taken. Daha sonra sayım yapılabilmesi için nominal bir oylama önerdiler. More Sentences |
||||
General | count n. | sayı | ||
Who does it benefit, except a handful of large retail outlets which you can count on the fingers of one hand? Bunun kime faydası var, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda büyük perakende satış mağazası dışında? More Sentences |
||||
General | count v. | önemi olmak | ||
That's what counts. Önemi olan budur. More Sentences |
||||
General | count v. | sayı saymak | ||
The little boy was able to count to 15. Küçük çocuk 15'e kadar saymayı becerebiliyordu. More Sentences |
||||
General | count v. | sayılmak | ||
Does what the previous European Councils have done not count? Daha önceki Avrupa Konseylerinin yaptıkları sayılmıyor mu? More Sentences |
||||
General | count v. | önemli olmak | ||
It's not winning but the effort that counts. Önemli olan kazanmak değil, çaba göstermektir. More Sentences |
||||
General | count v. | saymak | ||
I have three pieces of luggage, not counting my laptop case. Dizüstü bilgisayar çantamı saymazsak üç parça valizim var. More Sentences |
||||
General | count v. | güvenmek | ||
Can I count on you both for help? Yardım için her ikinize de güvenebilir miyim? More Sentences |
||||
General | count v. | (bir şey olarak) saymak | ||
Internships are counted as work experience. Stajlar da iş deneyiminden sayılıyor. More Sentences |
||||
General | count v. | dahil etmek | ||
You're going to the beach? Count me in! Plaja mı gidiyorsunuz? Beni de dahil etsenize! More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | count v. | saymak | ||
We will count them when the time has come. Zamanı geldiğinde onları sayacağız. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | count n. | suçlama (dava dilekçesi veya iddianamede sayılan) | ||
He appeared in court on two counts of security violations. İki defa güvenlik ihlali suçlamasıyla mahkemeye sevk edilmiştir. More Sentences |
||||
Law | count v. | saymak | ||
We can count through each row here and see how many of us that will be. Burada her bir sırayı sayabilir ve kaç kişi olacağımızı görebiliriz. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | count v. | hesaplamak | ||
Will they legislate without counting the cost? Maliyeti hesaplamadan yasa çıkaracaklar mı? More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | count n. | sayım | ||
The error rate in the Florida count is clearly still too high. Florida sayımındaki hata oranının hala çok yüksek olduğu açıktır. More Sentences |
||||
Computer | count v. | saymak | ||
The right to knowledge and, consequently, the right to know how to read, write and count are part of this Charter. Bilgi edinme hakkı ve buna bağlı olarak okuma, yazma ve saymayı bilme hakkı bu Şartın bir parçasıdır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | count n. | madde | ||
General | count n. | iddialar | ||
General | count n. | hesaba katma | ||
General | count n. | dava maddesi | ||
General | count n. | önemseme | ||
General | count n. | sayma | ||
General | count n. | toplam | ||
General | Count n. | (bir paket veya kutu içindeki) adet ya da tane | ||
General | Count n. | tane | ||
General | Count n. | adet | ||
General | count n. | örneği incelenerek toplam bulma | ||
General | count n. | nüfus sayımı | ||
General | count n. | dokuz veya daha fazla muz taşıyan sap | ||
General | count n. | tomardaki kağıt sayısı | ||
General | count n. | yığını oluşturan miktar | ||
General | count v. | addetmek | ||
General | count v. | hesaba katmak | ||
General | count v. | varsaymak | ||
General | count v. | sayısını bulmak | ||
General | count v. | içine almak | ||
General | count v. | değeri olmak | ||
General | count v. | kapsamak | ||
General | count v. | içermek | ||
General | count v. | gözü ile bakmak | ||
General | count v. | göz önünde tutmak | ||
General | count v. | tahmin etmek | ||
General | count v. | kıymet takdir etmek | ||
General | count v. | görüşü kaydetmek | ||
General | count v. | gruptaki birimleri saymak | ||
General | count v. | beklemek | ||
General | count v. | güvenle planlamak | ||
General | count v. | olarak değerlendirilmek | ||
General | count v. | statü veya mevkisinde olmak | ||
General | count v. | olarak sınıflandırılmak | ||
General | count v. | olarak görülmek | ||
General | count v. | (ben de) varım | ||
General | count v. | katmak | ||
General | count adj. | gerçek sayımla belirlenen (madde sayısı) | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | count n. | hesap etme | ||
Trade/Economic | count n. | sayma | ||
Trade/Economic | count v. | hesap etmek | ||
Law | ||||
Law | count n. | dava maddesi | ||
Law | count n. | (teamül hukukunda) tek dava nedenine dayalı tek beyan | ||
Law | count v. | hesap etmek | ||
Politics | ||||
Politics | count n. | rütbesi ingiliz kontuna karşılık gelen avrupalı asil | ||
Technical | ||||
Technical | count n. | iplik numarası | ||
Computer | ||||
Computer | count expr. | say | ||
Textile | ||||
Textile | count n. | atkı veya çözgü sayısı | ||
Textile | count n. | iplik numarası | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | count n. | (özellikle sayıyla satışlarda) standart veya minimum boyutun üstünde kabul edilen deniz ürünü | ||
Physics | ||||
Physics | count n. | iyonlaştırıcı olayın ölçüm cihazındaki göstergesi | ||
Physics | count n. | belirli bir sürede meydana gelen toplam iyonlaştırıcı olay sayısı | ||
Physics | count n. | tek bir iyonlaştırma olayı | ||
History | ||||
History | count n. | geç roma imparatorluğu'nda çeşitli resmi görevlilere verilen ad | ||
History | count n. | ortaçağ'ın başındaki çeşitli germen krallarına verilen ad | ||
Religious | ||||
Religious | count n. | papadan onur nişanı alan kimse | ||
Sport | ||||
Sport | count n. | bir önceki oyunda yedeklere eklenerek ilk vuruşta devrilen bovling kukası sayısı | ||
Sport | count n. | oyunda belirli bir zamana kadar alınan puanlar | ||
Sport | count n. | boksör veya güreşçinin yere serilmesi üzerine hakemin müsabakayı birkaç saniye uzatması | ||
Sport | count v. | puan almak | ||
Baseball | ||||
Baseball | count n. | beyzbol atıcısının tek turda vurduğu top ve attığı atış sayısı | ||
Boxing | ||||
Boxing | count n. | nakavttan itibaren birden ona kadar sayma | ||
Card | ||||
Card | count n. | başka bir oyuncunun elindeki kartların tahmini | ||
Card | count n. | briç oyununda alınan puan | ||
Card | count v. | (belirli bir destedeki kartları) takip etmek | ||
Card | count v. | (başka oyuncunun elindeki kartları) tahmin etmek | ||
Card | count v. | (eldeki kartların) puanlarını saymak | ||
Music | ||||
Music | count v. | (vuruşları veya zaman birimlerini) sesli söylemek | ||
Music | count v. | bestedeki vuruşları sesli sayarak süreyi işaretlemek | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | count n. | ta'dad | ||
Archaic | ||||
Archaic | count n. | para, mal veya davranış tahmini |