example

Sens de "example" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 20 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	example n.	örnek
With regard to the question of the Swedish example, I am not going to insist on the issue of joint storage. İsveç örneği ile ilgili olarak, ortak depolama konusunda ısrarcı olmayacağım. More Sentences
General
2	General	example n.	örnek
This is an example of extreme inconsistency. Bu aşırı bir tutarsızlık örneğidir. More Sentences
3	General	example n.	ibret
4	General	example n.	numune
5	General	example n.	ders
6	General	example n.	kip
7	General	example n.	misal
8	General	example n.	mesala
9	General	example n.	model
10	General	example n.	eş
11	General	example n.	benzer
12	General	example n.	emsal
13	General	example n.	emsal ceza
14	General	example n.	emsal teşkil eden cezaya çarptırılmış kimse
15	General	example v.	örnek teşkil etmek
16	General	example v.	örnek vermek
17	General	example v.	örnek göstermek
18	General	example v.	örneklendirmek
19	General	example v.	resmedilmek
20	General	example v.	örneklendirilmek

Sens de "example" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 153 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	for example adv.	mesela
For example, you do not pay your rent every day, so there is no problem there. Mesela her gün kiranızı ödemiyorsunuz, dolayısıyla orada bir sorun yok. More Sentences
General
2	General	good example n.	iyi örnek
Another good example is the Northern Dimension. Bir başka iyi örnek de Kuzey Boyutu'dur. More Sentences
3	General	first example n.	ilk örnek
Do the first example in your workbook. Çalışma kitabınızdaki ilk örneği yapın. More Sentences
4	General	second example n.	ikinci örnek
My second example is the Earth Summit in Johannesburg and its implications for our entire planet. İkinci örneğim Johannesburg'daki Dünya Zirvesi ve bunun tüm gezegenimiz üzerindeki etkileri. More Sentences
5	General	one example n.	bir örnek
One example of this might be the talks, or negotiations, that are going on with Iran. Bunun bir örneği de İran ile devam eden görüşmeler ya da müzakereler olabilir. More Sentences
6	General	example sentences n.	örnek cümleler
She wrote example sentences all day. Tüm gün örnek cümleler yazdı. More Sentences
7	General	a good example n.	iyi bir örnek
Norway has set a good example by saying that it does not intend to make use of its sinks in the same way. Norveç, lavabolarını aynı şekilde kullanmayı düşünmediğini söyleyerek iyi bir örnek oluşturmuştur. More Sentences
8	General	set an example v.	örnek olmak
It is our job to set an example. Örnek olmak bizim işimiz. More Sentences
9	General	set an example v.	örnek teşkil etmek
These projects must set an example to other nature reserves. Bu projeler diğer doğa rezervlerine örnek teşkil etmelidir. More Sentences
10	General	be an example v.	örnek olmak
Let this be an example to you. Bu, senin için bir örnek olsun. More Sentences
11	General	set an example v.	örnek sergilemek
We are, however, setting an example of solidarity. Bununla birlikte, bir dayanışma örneği sergiliyoruz. More Sentences
12	General	give an example v.	misal vermek
Can you give an example? Bir misal verebilir misin? More Sentences
13	General	lead by example v.	davranışlarıyla örnek olmak
I lead by example. Davranışlarımla örnek oluyorum. More Sentences
Common Usage
14	Common Usage	for example adv.	örneğin
General
15	General	counter example n.	karşılık olarak verilen örnek
16	General	counter example n.	karşı örnek
17	General	typical example n.	tipik örnek
18	General	textbook example n.	tipik bir örnek
19	General	textbook example n.	klasik bir örnek
20	General	textbook example n.	birebir örnek
21	General	a small example n.	küçük bir örnek
22	General	example behavior n.	örnek davranış
23	General	an obvious example n.	net bir örnek
24	General	an obvious example n.	açık bir örnek
25	General	outstanding example n.	mükemmel örnek
26	General	example sentence n.	örnek cümle
27	General	clearest-cut example n.	açık örnek
28	General	an extreme example n.	uç bir örnek
29	General	perfect example n.	kusursuz örnek
30	General	perfect example n.	mükemmel örnek
31	General	practical example n.	uygulamalı örnek
32	General	application example n.	uygulama örneği
33	General	mechanical example n.	mekanik örnek
34	General	textbook example n.	tipik bir örnek
35	General	prime example n.	tam örnek
36	General	prime example n.	tam bir örneği
37	General	textbook case/example n.	klasik ve mükemmel bir vaka/örnek
38	General	deterrent example n.	diğerlerine ibret olsun diye verilen ceza
39	General	take as an example v.	örnek almak
40	General	set someone an example v.	birine örnek olmak
41	General	set a good example v.	örnek oluşturmak
42	General	take as an example v.	pay biçmek
43	General	set a good example v.	iyi örnek olmak
44	General	make an example of someone v.	birini ibret olsun diye cezalandırmak
45	General	take an example by v.	örnek almak
46	General	make an example of v.	ibret olsun diye cezalandırmak
47	General	take an example by v.	taklit etmek
48	General	set a bad example v.	kötü örnek olmak
49	General	set an example v.	emsal oluşturmak
50	General	set an example v.	emsal olmak
51	General	be an example v.	örnek teşkil etmek
52	General	be shown as an example v.	örnek gösterilmek
53	General	be an example to v.	örnek gösterilmek
54	General	be set an example v.	örnek gösterilmek
55	General	be cited as an example v.	örnek gösterilmek
56	General	set an example v.	model olmak
57	General	take someone as an example v.	model almak
58	General	take example v.	örnek almak
59	General	without example adj.	misalsiz
60	General	without example adj.	benzersiz
61	General	without example adj.	eşi görülmemiş
62	General	for example adv.	sözgelişi
63	General	for example adv.	sözgelimi
64	General	for example adv.	örnek vermek gerekirse
65	General	for example adv.	örnek vermemiz gerekirse
66	General	for example adv.	örnek verecek olursak
67	General	for example adv.	örneğin
68	General	for example adv.	örnek olarak
69	General	for example adv.	farz-ı muhal
70	General	for example adv.	farzı muhal
71	General	for example adv.	bir örnek verecek olursak
72	General	as an example of prep.	örneği olarak
73	General	as an example of prep.	örnek olarak
74	General	ex (example) abrev.	örnek
75	General	ex (example) abrev.	misal
Phrases
76	Phrases	an another example n.	bir başka örnek
77	Phrases	another example is expr.	bir diğer örnek ise
78	Phrases	based upon this example expr.	bu örnekten yola çıkarak
79	Phrases	to give an example expr.	bir örnek verecek olursak
80	Phrases	based on this example expr.	bu örnekten yola çıkarak
81	Phrases	as in the example expr.	örnekteki gibi
82	Phrases	for the sake of example expr.	örnek verecek olursak
83	Phrases	to set an example expr.	örnek vermemiz gerekirse
84	Phrases	to give an example expr.	örnek verecek olursak
85	Phrases	to give an example expr.	örnek vermek gerekirse
86	Phrases	after the example of expr.	örneğinden sonra
87	Phrases	to set an example expr.	örnek verecek olursak
88	Phrases	to give an example expr.	örnek vermemiz gerekirse
89	Phrases	for the sake of example expr.	örnek vermemiz gerekirse
90	Phrases	to set an example expr.	örnek vermek gerekirse
91	Phrases	for the sake of example expr.	örnek vermek gerekirse
Proverb
92	Proverb	a good example has twice the value of good advice	bir musibet bin nasihatten evladır
93	Proverb	a good example has twice the value of good advice	bir musibet bin nasihatten iyidir
94	Proverb	example is better than precept	bir musibet bin nasihata bedeldir
95	Proverb	example is better than precept	bir musibet bin nasihattan iyidir
96	Proverb	a good example is the best sermon	iyi bir örnek olmak öğüt/nasihat vermekten daha etkilidir
97	Proverb	a good example is the best sermon	en iyi öğüt yaptıklarınla örnek olmaktır
98	Proverb	a good example is the best sermon	insan duyduğunu/söyleneni değil gördüğünü yapar
Colloquial
99	Colloquial	stunning example n.	çarpıcı örnek
100	Colloquial	striking example n.	çarpıcı örnek
101	Colloquial	make an example of v.	başkalarına ibret olsun diye cezalandırmak
102	Colloquial	make an example of v.	ibret-i alem olsun diye cezalandırmak
Idioms
103	Idioms	hold (someone or something) up as an example v.	örnek/model olarak göstermek
104	Idioms	follow someone's example v.	birinin izinden gitmek
105	Idioms	make an example of v.	başkalarına ders olsun diye cezalandırmak
106	Idioms	make an example of v.	ibreti alem için cezalandırmak
107	Idioms	make an example of v.	ibret olsun diye cezalandırmak
108	Idioms	hold up as an example v.	ibret almak
109	Idioms	hold up as an example v.	örnek almak
110	Idioms	be held up as an example v.	örnek alınmak
111	Idioms	follow the example of v.	birini örnek almak
112	Idioms	follow the example of v.	birinin yolundan/izinden gitmek
113	Idioms	follow the example of v.	birini kendine örnek almak
114	Idioms	follow the example of v.	birinin yaptıklarını yapmak
115	Idioms	be a shining example (of someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak
116	Idioms	be a shining example (of someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) ideal bir örneği olmak
117	Idioms	be a shining example (of someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak
118	Idioms	be a shining example (of someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) kusursuz bir örneği olmak
119	Idioms	be a shining example v.	mükemmel bir örnek olmak
120	Idioms	be a shining example v.	ideal bir örnek olmak
121	Idioms	be a shining example v.	çok iyi bir örnek olmak
122	Idioms	be a shining example v.	kusursuz bir örnek olmak
123	Idioms	be a shining example (of somebody/something) v.	(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak
124	Idioms	be a shining example (of somebody/something) v.	(birinin/bir şeyin) ideal bir örneği olmak
125	Idioms	be a shining example (of somebody/something) v.	(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak
126	Idioms	be a shining example (of somebody/something) v.	(birinin/bir şeyin) kusursuz bir örneği olmak
127	Idioms	make an example (out) of (one) v.	(birini) ibret olsun diye cezalandırmak
128	Idioms	make an example (out) of (one) v.	(birini) başkalarına ibret olsun diye cezalandırmak
129	Idioms	make an example (out) of (one) v.	(birini) ibret-i alem olsun diye cezalandırmak
130	Idioms	make an example (out) of (one) v.	(birini) ibreti alem için cezalandırmak
Speaking
131	Speaking	let me give you an example expr.	bir örnek vereyim
132	Speaking	let me give you an example expr.	bir örnek vereyim
133	Speaking	give me an example expr.	bana bir örnek ver
134	Speaking	a great example stands in front of us expr.	muhteşem bir örnek önümüzde duruyor
135	Speaking	let me give you an example expr.	size bir örnek vereyim
136	Speaking	let me give you an example expr.	sana bir örnek vereyim
137	Speaking	to set an example for you expr.	size örnek olması için
138	Speaking	let me give you an example expr.	sana bir örnek vereyim
Trade/Economic
139	Trade/Economic	entrepreneurship example n.	girişimcilik örneği
Technical
140	Technical	calculation example n.	hesap örneği
141	Technical	example of calculation n.	hesap örneği
142	Technical	paradigm example n.	paradigma örneği
Computer
143	Computer	gallery example n.	galeri örneği
144	Computer	for example expr.	örneğin
145	Computer	display example expr.	örnek göster
146	Computer	learn by example expr.	örnekten öğren
147	Computer	text example expr.	örnek metin
148	Computer	remove example expr.	örneği kaldır
Informatics
149	Informatics	query by example n.	örnekle sorgulama
Social Sciences
150	Social Sciences	lead by example v.	örnekle yol göstermek
Education
151	Education	example items n.	örnek maddeler
Linguistics
152	Linguistics	counter example n.	karşı örnek
Hunting
153	Hunting	example hunting ground n.	örnek avlak